10 Ağustos 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

10 Ağustos 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

£UMHURÎYET 10 Afustos 1937 Kabul olan dua Hademe Takur, Şinorik teyzeden ya$a silkiyordu. Akşam duası bittiklen, papazlar da dağılıp el ayak çekildikten sonra, Takur, kilisenin kapılarmı kapar; karçıdaki koltuk meyhanesine gider, bir jki tek atardı. Fakat son günlerde, Şinorik teyze, kiliseye fena dadaruruştı. Tam da T a kurun smşacağı sırada geliyor, duaya başlıyordu. Hademe Takur, kafasını dinliyecegi zaman çıkagelen yaşh kadmı, kolundan tutup dışan atmamak için, kendini güç tutuyordu. Takur, onu, kapıdan görür görmez, suratmı ekfitiyor; «parilus» (akşamlar hayır) diye selâm verip içeri gren kadına, cevab yerine homurdanıyordu. Birkaç gün: Karının olabilir ki bir adağı vardır; arayan Asvası (Tanrı) da bulur, belâ yı da.., Diye, boşuna bekledi. Bir iki gün de, ijini çabuk bitirip, ihtîyar kadın gelmeden, kiliseden smşmagı denemek istedirlâkm her defasmda, kapımn eşiğinde, Şinorik teyze ile burun buruna geldi. Takur, ümidini kesmiş, tevekküîe vurup sinirini yenmeğe çalrçryordu. Ak şamlan, kapının önüne iskemleyi ahyor, Şinorik teyzeyi bekliyordu. Komşular, ona, takılıyorlardı: Takur, daha sevgilin gelmedi mi? Baksamza, gözleri yolda âşıkın! Sigarayı, rakıyı terket de, bu yoscnayı sana alalım! Bu alaylara içerleyen Takur, dişlerini eıkıyor, tekrar kiliseye giriyordu. Takur, birgün, Şinorik teyzeye yal yardı: Yalvar yakar olurum, morakur '(teyze) zabahtan, yahutkim mek (bir) takke erken gelsen çılla (olmaz) dır? lhtiyar kadın, homurdandı: Niyet ettiğim vakıtı, senh kefin için değiştireceğim? Takur, sustu, sustu amma, kanı içine akıyordu. Artık sesini çıkarmamağa karar verdi, ve Şinorik teyzenin her akşam gelmesini, duasını bitirip gitmesini bek lemeğe başladı. Yaşh kadın, kilisenin duvarlarını, sii tunlannı süsleyen gümüş çerçeveli. renkli «aziz» resimlerinden, «Surp Karabet» in resmi önünde dunıyor ve bir hayli dua ettikten sonra, gözlerini Surp Karabete dikip soruyordu: Benrm halim, ne olacak? Kızımın hali, ne olacak? Damadımın hali, ne olacak? Bu, her gün, böyle idi; hiç değişmi yordu! Hademe Takur, günlerce, haftalar ca ayni şeyi dinlemekten bıkb, usandı, fakat Şinorik teyze, bir türlü cevabmı alamadığı bu üç suali Surp Karebete tek rarlamaktan bıkmadı, usanmadı! İhtiyar kadının, bu, bir teviye yalvanşı, Takura da derd olmuştu. bir müddet düşündü: Şinorik teyze, neden öbür «azizler» den daha çok ehemmiyet vererek Surp Karebetin önünde yalvaıyor du? Acaba «familya kütüğü» nde Surp Karabetle bir bağlılıklan, ilişikleri mi vardı ? Takur, din işlerinin pek de derinliklerirtde dolaşmayı sevmezdi. Fakat papazlardan duya duya, kulak dolgunluğile, Surp Karebetin vaktile, «başı kesi'miş bir aziz» olduğunu öğrenmiş, biliyordu: Morakur Şinorikin Surp Karabet iien ne aksatası olabilir ki? Bir gün, onu da sordu; ihtiyar kadın, ters ters baktıktan sonra: Uryamda Surp Karabeti görmü füm. Derdime, o, derman olacaktn, ağnadın? Cevabmı verince, Takurun büsbütün tepesi atıverdi. Kadın, gününü, vaktini şaşırmadan geliyor, Surp Karebetin karşısına geçi yor: Benim halim, ne olacak? Kızımın hali, ne olacak? Damadımın hali, ne olacak? Diye içi yana yana soruyordu. Takurda bıçak kemiğe dayanmıştr, bir aralık, Şinorik teyzenin geleceği saati hesabîadı, kapı önüne çıktı, ihtiyar kadının: Parilus! Deyişine, güler yüzle mukabele etti: Parilus! Ve Şinorik teyzenin kiliseye girip duaya başlamasmı bekledi, biraz sonra avluya geçti, arka kapıdan kiliseye girdi, Surp Karabetin resmi asılı duran büyük sütunun arkasına gizlendi. Şinorik teyze, Isanın, Meryem ananaın tasvirleri önünde dualarını okuyup bitirdi, Surp Karebetin önüne geldi, kısa bir duadan sonra, hergünkü sualini tekrar etti: Benim halim, ne olacak? Kızımın hali, ne olacak? Damadımın hali, ne olacak? İhtiyar kadın cevab bekliyormuş gibi gözlerini resme dikmiş, boynumı bükmüş, duruyordu. Takur, çerçevenin arka çengelmden tutarak resmi, hafıfçe oynattı. Kilisenin alaca karanlığı içinde, resmin harekete geldiğini gören ihtiyar kadının gözleri büyüdü ve bir mucize karşısmda kaldı ğını sanarak titredi. Surp Karabet, canlanıyor mıydı? Şinorik teyze, heyecandan bayılacak hale gelmişti. Bu sırada, kilisenin derin sessizliği içinde, kahn ve boğuk bir ses, sütunlara, kubbelere çarpa çarpa aksetti: Sen, kör, kötürüm olup, kiliselere gelemeeceksin! Kızın, el açıp dilenecek sürüm sürüm sürünecek! Damadm, ha pislere girip köprü altlannda can vere cek! Bu müthiş hatifî hüküm karşisînda beyninden vurulmuşa donen Şinorik teyze, Surp Karabete baktj, baktı; jıihayet başmı salladı: Ka vuuuy! Surp Karabet! Tevekkeli değil senin başmı kesmerrrrçler! Haksız baş kopanhr?.. Kendi başmı yediğin yetmedi, şimdik bizim başımızı yiyeceksin?! RADVO On ikisi bir yerde Altınm kıymetli bir nesne sayıldığı günlerde şöyle ttJıziIî bir manzume dillerde dolaşıp duruyordu: Olmam fiç bin, beş bin altm talîbi Çünkü yoktur boyle ümmidin dibi Şimdi olsa bana kâfidir gîbl Bir be$i bir yerde güzel gözlerlm! Remzi kitabhanesinin, beynelmilel şöhret sahibi büyük muharrirlerin eserlerinden, gene beynelmilel şöhret almış, on iki tanesini seçerek tercüme ettirdiğini duyunca ilkin, bu manzume hatırıma geldi. Acaba dedim, Bay Remzi de kâğıd para devrinde kâğıddan on iki bir yerde mi bastırıyor? Fakat o on iki eseri tedarik edip de birer birer gözden geçirince zeki ve çahşkan kitabcımızın gerçekten altın kıymetinde eserler neşrettiğini gördüm, candan sevindim. Yüreğimiz yana yana itiraf etmeliyiz ki romancılığımız iflâs halindedir. Bir garbli gözüne şirin görünecek, bir garbli zevkine uygun düşecek eser şöyle dursun, roman mefhumunu kavramış herhangi bir insanı memnun edecek yazı çıkaramıyoruz. Hemen kaydedeyim ki bu facianın var oluşu, bizde romancı bulunmadığını ifade etmez. İyi okumuş, garb harsine kuvverfe temessül etmiş romancılanmız var. Fakat garb romanlan âyarında romanımız yok. Neden?.. îşte akıl erdirilemiyen içtimaî sırlardan biri de bu!... Acaba okuyuculann asrî roman tekniğine tahammül edemedikleri ve şaheserlerdeki zarif ağırhğı hoş bulmadık lan için mi romancılarımız yüksek eser yazmıyorlar? Yoksa külfetle nimet arasında Avrupa ve Amerikada oiduğu gibi altm bir müvazçne teessüs edemediğinden dolayı mı böyle bir zahmete katlanılmıyor?... Bu noktaların şu sütunda tahlilini şimdilik doğnı bulmuyo rum. Zaten maksadım iflâs halinde bulunan romancılığımızdan değil, on ikisini bir yerde görmekle gerçekten sevinc duyduğum eserlerden bahsetmektir. Remzi kitabhanesinin en meşhur adamların en meşhur eserlerinden seçip tercüme ettirdiği ve bastırdığı şaheserler sırasile şunlardır: Thais, İlâhlar SusamışIar, Stepte, Serseriler, İmmoralist, Ne toçka Nezvanova, Sığıntı, Cephe Sohbetleri, Poil de Carotte, İzlanda Balıkçılan, Geceyansı İtiraf, Babalar ve Çot r.î.3cuklar. Eserlerin kıymetini tebellür ettirmek. îçin muharrirlerin isimlerini saymak kâfi: Anatol Frans, Maksim Gorki, Andre Gide, Dostoievski, Gabriyel Danon ziyo, Andre Maurois, Jules Renard, Piyer Loti, Georges Duhamel, Turgenief. Muharrirlerin kıymetile müvazî kıymet taşıyan mütercimler de var: Hüseyin Cahid Yalçın gibi! Garbin güzel eserlerini tanımağa muhtacız. Bu ihtiyac, millî ve mahallî yük sek eserlerin azlığı ve daha doğrusu yokluğu yüzünden bir kat daha ziyadeleş bğine göre şu on iki eserin bir yerde çıkmasını gerçekten nimet telâkki etmeliyiz. Her kitabın ne kadar kalm olursa ol sun elli kuruşa sahlması ise o nimete ucuzca ermek imkânmı verdiğinden ayrıca takdire ve teşekküre lâyık bir hizmettir. Her kitabhane bu yola dökülse ne kadar iyi olur?... Hem yıldız oldu, hem koca buldu Avustralyalı Constance Worth'un, Georges Brent'in kalbindeki yeri kadar sinemadaki mevkii de yüksektir y^ Bu aksamki program J ISTANBUL: 12,30 plâkla Türk musik±sl 12,50 haradis 13,05 muhtelif plâk neşriyatı 14,00 SON 18,30 plâkla dans musikisi . 19^0 konferans: Eminönü sosyal yardım şubesl namnaa Galib Bingöl (Çocuklann erken hayata atılmasınm ehemmiyeti ) 20,00 Nuri Halilin iştirakile Türk musikl heyetl20,30 Omer Rıza tarafından arabca söy • < lev 20,45 Vedia Rıza ve arkadaşlan tarafından Turk musikLsi ve halk şartalan (Saat ayan) 21,15 radyo fonik dram (Pellas ve Molisande) 22,15 Ajans ve Borsa haberleri ve ertesi günun programı • « 22,30 plâkla sololar, opera ve oı>eret par m çaları 23,00 SON. VTYANA: 18,05 kanşık yayın 18,35 PİYANO KONt SERI 19,05 konuşma, gramofon ve saire « • 20,30 ŞAN VE ORKESTRA 20,55 EĞLEN. CELİ MUSİKI 21,30 edebî yayın, röpor taj ve saire 23,15 muhtelif haberler23,25 VİYANA ORKESTRASI. BERIİN: 18.35 konuşma 19,05 EĞLENCELİ KONSER 20.05 günün aklsleri, gramofon, haberler 21,15 MARŞLAE 22,05 plyes 23,05 hava, haberler, spor 23,35 eğlenceU musikl ve dans havaları. PEŞTE: 18,05 konferans 18,35 ORKESTRA KONSERİ 19,05 konferans 19,35 KONSER 20.45 gramofon, haberler » 22,05 PİYANO VE KEMAN 23,05 hava 23,15 ÇİNGENE ORKESTRASI 24,05 cazband takımı 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 19,05 EĞLENCELİ KONSER 20,20 konferans 20,40 ŞAN KONSERİ 21,05 ORKESTRA KONSERİ 21,35 gramofon22.35 hava, haberler, spor ve saire 22,50 KON» SER 23,50 haberler. BELGRAD: 18,25 ŞARKTLAR, KONSER 19,45 halK melodileri, ulusal yayın 21,05 SENFONİK KONSER 2235 haberler 22,50 karışık yayın 23,35 VİYOLONSEL KONSERİ. LONDRA: 19,05 ORKESTRA KONSEBİ 20,05 ka • nsık yayın 21,05 AÇIK HAVA KONSB • Rİ 22.35 kıraat 22,45 ORKESTRA KONSERİ 23,35 DANS ORKESTRASI 24,35 haberîer, hava 24,45 gramofon. PARİS [P.T.T.]: 18,05 HAFİF MUSİKİ 19,05 ŞARKTLAR, PİYANO KONSERİ 19,05 şarkılar, gra mofon haberler, eglence, 21,35 KONSER • 23,35 haberler, gramofon, hava. ROMA: 18,05 haberler, DANS MUSİKİSİ 18.55 kanşık yayın 21 45 KARIŞIK MUSİKİ 22,05 OPERA YAYTNI, istlrahat zamanlannda konuşma, hava, haberler. Ruth Chatterton Georges Brent Constance Worth Bu masum yüzlü genc kızm, ayni za dığı «Çin Geçidi» filmi ikinci derecede manda bir taşla iki kuş vuracağı umulur bir kordelâ olmakla beraber, sinema pamuydu hiç? Vatanı Avustralyadan Ho yitahbna vâsıl olduktan altı ay sonra bu livuda geleli alh ay oiduğu halde bu ka dereceye erişmiş diğer bir san'atkâr gösdar az zaman zarfmda ne işler yaph bil teirlebilir mi? seniz.. Evvelâ, Greta Garbo'nun çocukFakat bir noktayı izah etmek lâzım.. luk arkadaşı, Ruth Chatterton'un eski ko Constance Worth, yabani otlar gibi alb cası, Anita Louise'in çok sevdiği par ay içinde Holivudda birden fışkmvermiş töneri George Brent'i avcunun içine alıp bir san'atkâr değildir. Ailesi onu Pariste kansı oldu. Nikâhlan geçen ay Meksi çok mükemmel bir surette tahsil etb'r kada ekseri artistlerin izdivacının yapıl miştir. Mektebde iken amatör olarak bir dığı Tia Juana'da kryıldı. çok piyeslerde kendini göstermiş, SidneyKendisinde ne Ruth Chatterton'un de Avustralyalı filim direktörlerinin naşöhreti ve cazibesi, ne Greta Garbo'nun zarı dikkatini celbetmiş, Avustralyada esrarlı ruhaniyeri, ne de Anita Louise'in iken filimde «Hind mabudunun kızı» nı endamındaki tenasüb mevcud olmadığı ve sahnede de «Cynara» yı oynamışhr. halde nasıl oldu da Amerikanm o yakı Bunlardaki muvaffakiyeti kendisini ev şıkh jönprömiyesini meclub etti. Bunda velâ Londraya, sonra da Holivuda çek pek de şaşılacak nokta yok.. Çünkü o, miş ve Holivud ona hem şöhret, hem de Holivudda yerleşmiş yıldız, artist, stan saadet temin etmişb'r. Yalnız Constan • darize bir hale gelmiş bürün tiplerden ce'in kocasına çok mukayyed olması Iâ bambaşka bir şarısiyetti. Sidney'de doğ zımdır. Çünkü Georges'in bu, üçün muş olmasma ragmen hem annesi hem de cü evlenişidir. Ilkinde arb'st olmı babası tarafından Irlandalı idi. Damar yan bir kadmla izdivac etmiş ve aynlnuş, sonra Ruth Chatterton'la olan evlilik halannda oranın SKak kanı kaynıyordu. yah da ancak 20 ay sürmüştür. Bakalun Constance Worth'un beyaz perdedeki muvaffakiyeti de aşk hususundaki ka Constance bu hercai delikanhyı büsbü zancı kadar büyüktür. Baş rolünü oyna tün kendisine bağlıyabilecek mi? Bir iki satırla * «Birleşik artistler» şirketinin «Zenda mahpusu» filminde Ronald Colman ile birlikte, Madeleine Carroll ve Douglas Fairbanks Junior, Mary Astor oynıyacaklardır. * Amerikada «Tom Sawyer'in ma ceralan» ve «Hiçbir şey haram değil!» isminde iki tane renkli filim çevrilmek tcdir. * Amerikalı filim âmili Sam Goldwyn «Goldwin çılgmlıklan» kminde bir revü kordelâsı ve «Cesur kaptan» ı andıran «Kasırga» filmini vücude geb'rmektedir. * Columbia şirketi «Onu birlikte gölüremezsin!» namında bir eserin senaryo hakkını satm almak için iki yüz bin dolar vermiştir. * Holi\ruda Fox kumpanyası tara fından celbedilen Fran«ız artisti Germaine Aussey bir casusluk filminde baş rolü oynıyacaktır. * Komik Eddie Contor «Ali Baba şehirde..» isminde bir filim yapmaktadır. * Fox kumpanyası Kanadalı beşiz lere yeni bir filim daha yaphracaktır. Ayni kumpanya kâşif Stanley'le Le vingstone'un hayatına dair tarihî birer filim vücude getirecektir. * İngiliz şairi Rudyard Kipling'in eserinden iktibas edilen «Kim» filminde baş rolleri Robert Taylor'la Freddie Bartholomen oynıyacaklardır. * Clark Gable'ı yakmda «Budalanın eğlenceleri» filminde, Jannette Mac Donald ile Nelson Eddie'yi «Garb diyarının kızı» kordelâsında göreceğiz. * Marlene Dietrich'in, Amerikaya dönünce çevireceği filimde Georges Ri gard ile birlikte oynıyacağı söyleniyoıdu. Şimdilik bu fikrinden vazgeçilmiştir. * Amerikalı facia artisti Bette Davis Kaliforniya plâjlannın birinde güneşte fazla kalmak neticesi hastalanmış ve hastaneve sötürülmüstür. * Paramount şirketi, France Farmer'e renkli bir filim çevirtecektir. * Katherin« Hepburn, Gingess Rogers, Irene Dunnes «Yaşamak zevki» filminin baş artistleri olacaklardır. * Adolphe \Vohbrück «Kraliçe Viktorya» filminde Prens Albert rolünü deruhde edecektir. Kraliçe Viktoryayı Anna Neagel temsil edecektir. * Marlene Dietrich Fransadan Avustur>raya hareket etmiş ve istirahat zamanını Tirol dağlarında geçirmeğe karar vermiştir. * Fransızların yapbğı harbe aid «Büyük hayaller» filminin Almanya, Yu goslavya, Çekoslovakyada gösterilme si menedildiği şayiası deveran etmekte idi. Kordelâyı \ucude getiren kumpanya bu haberi yalanlamaktadır. * Epey zamandanberi filim çevîrmekten uzak kalmış olan Liane Haid «Peter Karlar Üzerinde..» isminde bir filim çevirmektedir. Bu kordelâda kendisine Ursula Grabley ve küçük Traudl Stark arkadaşhk edeceklerdir. * Grace Moore ve Frank Forest «Romance'ı çalmaya başlıyorum!», Lily Pons ile Jack Ockie de «Şarkı söylemek için yaratılmış!» filimlerini çevirmeğe başhyacaklardır. *Amerikada iki sinema şirketi birden ölen Rockfeller'in hayatına dair birer kordelâ hazırlamaktadırlar. Birincisi filmine «Petrol kralı» adını koymuş, öteki ise «Rockfeller müesseseleri» unvanını vermiştir. * Korkunc filimler çevîrmekte müte hassıs Bela Lugosi «S. O. S» isminde yeni bir kordelâ yapmaktadır. * Augusto Genina yakında çevireceği «Beyaz esire» ismindeki filme aid senoryo hazırlıklannı ikmal etmiştir. Birkaç güne kadar haricî manzaralar alınmak irzere Afrikava gidilecektir. NÖBETÇİ ECZANELER Bu aksam şehrin muhtelif semtlerinde nbbetçl olan eczaneler şunlardır: Istanbul cihetindekiler: Eminönünde (Besir Kemal), Beyazıdda fHaydar), Küçükpazarda (Hikmet Cemil), Eyübsultanda (Mustafa Arif), Şehremininde (Nâzım Sadık), KaragümTükte (Suad), Samatyada (Teofilos\ Şehzadebaşında (Üniversite), Aksarayda (Zlya Nuri), Fener* de (Emilyadi), Alemdarda (Sırn Rasim), Bakırköyde (Merkez). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddeslnde (Della Suda), Gala • tada (Hüseyin Hüsnü), Taksimde (Lünonciyan), Pangaltı Halâskârgazl caddesinde (Nargileciyan), Kasımpaşada (Vasıf), Hasköyde (Barbut), Beşiktaşta (Ali Rıza), Sarıyerde (Osman). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakller; Üsküdarda (Ahmediye), Kadıköyünda Altıyol ağzında (Rifat Muhtar), Modadat (Alâeddin), Büyükadada (Halk), Heybellde (Tanaş). MAHMVD YESARl Teşekkür Boyun ve çenemdeki felâmani hastalığını kemali meharetle ameliyat yaparak beni büyük bir tehlikeden kurtaran Diş Tababeti mektebi profesörü Kan taroviç'le doktor Sami Belger, Etem Ayna, Suad İsmail, Ferruh, Ziya ve Orhan baylarla Başhemşire Elze'ye arzı teşekkür eder ve benim gibi birçok yurddaşların ıstırablannı teskin ve hayatlarını kuTtaran, herkese kolaylık, nezaket gösteren bu bayların meslek ve san'atlarında daima muvaffak olmala rını düerim. Haydar Kango M. TURHAN TAN Fotograf işçîsi aranıyor Amatör fotograflan işi tab'edecek iyi bir işçiye ihtiyac vardır. Taliblerin (Fotograf) rumuzile mektubla ve sarih adreslerile gazefemize yazmalan. İyi agrandisman yapanlar tercih edilir. Uludağda muvakkat bir köy kuruldu Silivride bir cinayet Silivrinin Selimpaşa köyünde nalband Mustafa, ayni köyde Mehmedin kızı Azimeyi kaçırmağa teşebbüs etmiş ve köy muhtarı Ibrahim buna mâni olmak istedığinden Mustafa tabanca ile muhtar Ibrahimi alnmdan vurarak öldürmüştür. Katil yakalanmıştır. İlân Osmanlı Bankasında daktiloğraf olarak istihdam edilmek üzere iyi türkçe ve fransızca bilen Türk müslüman bir bayana ihtiyac vardır. Bu vazifeye namzedliklerini koymak istiyen bayanlar hüviyetlerini müsbit evrakla sertifikalannı hamilen ve müs« tacelen sabah saat 9 la 10 arasmda Bankanm Voyvada caddesinde kâin Galata merkezinde Kişi İşleri servisine müracaat etmelidirler. Zahire Borsasmdaki vaziyet Dıin Istanbula 780 ton buğday, 33 toa tiftık, 98 ton yapag, 152 ton arpa, 25 ton çavdar, 45 ton kepek, 15 ton mısır, 91 ton un, 45 ton nohud ve 15 ton da yulaf gel miştir. Istanbuldan harice bir şey gonde rilmemiştır. Dun Istanbul Borsasmda şu fiatlarda satışlar olmuştur: Buğday yumuşak ekstra 7 kuruştan 7,08 kuruşa kadar, 15 çavdarlı 6,15 kuruş; 615 çavdarlı 6.09 kuruştan 6.15 kuruşa kadar, sert 615 çavdarlı 5.25 ku ruştan 5.30 kuruşakadar; kızılca 6.10 kuruş, mahlut 5.10 kuruştan 6.05 kuruşa ka dar, arpa 4,21 kuruş, mercimek 5,30 kuruş; nohud 6.02 kuruş; susam 16,23 kuruş; ince afyon 570 kuruş, iç fıindık, 42 kuruştan 42,20 kuruşa kadar; pamuk 42 kuruş, keçi kılı 52 kuruş, Trakya yapağısı 67,20 kuruştan 69 kuruşa kadar. Dun yabancı borsalarda şn îlatta alivre satışlar olmuştur: Buğday 5.25 kuruştan 5.92 kuruşa kadar, arpa 5.15 kuruş, mısır 3,78 kuruş, keten tohumu 8,29 kuruş, iç fındık 94,61 kuruş. Uludağ kampınd an bir manzara Bursa (Hususî) Uludağda Doluba çukurlara atmakta, bilâhare bu çukurba mevkiinde kurulduğunu bildirdiğim lar toprakla kapatılmaktadır. aileler kampmm nüfusu (500) ü geçmiş Kamp iki mıntakaya ayrılmıştır. NüVilâyetçe burası muvakkat bir köy ad merotaj yapılmış, her çadıra bir numadedilerek kampta oturanlara ihtiyar ra konmuştur. Dolubaba kampının githeyeti intihabatı yaptırılmıştır. Bu in tikçe kalabalıklaştığı görüldüğünden tihaba kamptaki bayanlarla Vali Şefık kamp için bir talimatname yapılmıştır. Soyer, Askerî Kumandan General Ce Bu talimatnameye birçok cezaî hükümmil Tahir de iştirak etmişlerdir. Muh ler bile konmuştur. Talimatname çadırtarlığa Bursa Türkkuşu reisi emekli lara dağıtılmıştır. Kampta bir bakkal General Talât, idare heyeti azalıklarına ve kantin de açılmıştır. Burada ek avukat İsmail Hakkı ve Borsa komi mekten tutun da sebze ve meyvadan seri Mümtaz Şdkrü seçilmişlerdir. çikolâtaya kadar her şey bulunmakta, Kampın motörle istıhsal edılen elek bunlar şehir fiatlarmdan farksız gibi trikle aydınlatılması bu güzel çam or satılmaktadır. manına daha başka bir manzara ver Kampla Bursa arasmda kaptı kaçtımiştir. Kampm para ile tutulmuş çöpçüleri vardır. Herkes çöpünü sabahları. lardan bir tanesi posta servisi yapmakçadırmın önünde çöpçülerin açtıkları tadır. Istanbul Belediyesinden: 10 ağustos 937 salı gününden itibaren Karaköy köprüsü iize • rinde seyrüsefer icabı ve Belediye zabıtası talimatnamesıle Belediye tenbihi hükümlerine göre aşağıda yazılı hususat tatbik edilecektir. Sayın halkın ve bütün vesaîti nakliye sahiblerile şoförlerin, arabacı ve sürücülerin aşağıda ki maddelere riayet etmeleri ilân olunur. 1 Halk köprü üzerinde yaya kaldırımlardan bir taraftan diğer tarafa ancak çivile işaret edilen saha dahilinden geçecektir. 2 Bütün nakil vasıtaları, bu sahaya geldiği vakit buradan yaya geçen varsa derhal duracak ve yaya gidenler geçtikten sonra yoluna devam edebilecektir. Bu sebeble nakil vasıtaları bu sahaya gayet ağır gelmelidir. «B» «4880» Kiralık Apartıman Kalorifer, asansör, sıcak su, parke ilâh gibi modern konforları havi, 4 7 8 odadan mürekkeb geniş ve sıhhî apartımanlar 1 eylulden itibaren kiralıktır. Cağaloğlu Nunıosmaniye caddesi, 5. HALK OPERETÎ Bu akşam Beylerbeyi İskele tiyatrosunda KIRK YILDA BİR 12 ağustos perşembe aksamı Heybeliadada Plâj kazinosunda ESKİ HAMAM ESKİ TAS Operet 3 perde Tehir edilen müsamere Kızılay Galata Kılıcali şubesinden: Salıpazarı plâjında 8/7/937 gününde Kızılay menfaatine verilecekken has belicab tehir edilen müsamere kariben yapılacağı ve tarihi de ayrıca bildirileceği kazadan alınan tebligat üzerine verilemiyen müsamerenin bilet hâmillerine malum olmak üzere ilân olunur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: