2 Ağustos 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

2 Ağustos 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİTET 2 Ağustos 1937 hikâyeirvendısını ınsan zanneden ayı Agacın en iyi armudlannı yemekte olan iri ayı, son armudu da bir lokmada yuttuktan sonra ağacın altmdan gelen fısılüya kulak verdi. Evet, aldanmıyordu. Armud ağaa nın dibinden bir takım sesler yükseliyordu. Hıç ses çıkarmadan sert tüylerini kalın dallara bir hrça gibi sürterek aşağrya süzüldü. Bir iki dal aşağı vannca durdu. Ve gözlerini ağacm dibine dikti. Tamam! Kıyafetlerinden seyyah ol dukları anlaşılan bir kadınla bir erkek ağacın iri köklerinden birinin üzerine yanyana, dizdize oturmuşlardı. Konuşuyorlardı. Burada size ayılann bir sırrmdan bahsedeceğim. Ayılar, hayvanlarm en zekisi ve en akıllısıdır. Meselâ onlar sözden ve konuşmadan mükemmelen anlarlar, hatta aralannda bir iki lisan bilen bile bulunur. Lâkin ne yazık ki iri ağızlan ve kazma gibi kocaman dişleri konuşmalanna, konuşabilmelerine mânidir. Onun için bizim iri ayı da konuşulan şeyleri tamamen anlıyordu. Erkek kadma şöyle diyordu: Ne iyi ettik de sevgilim, seninle kamptan uzakta burada buluştuk. Buradan hem güneşin nasıl battığmı, hem de aym nasıl doğduğunu seninle, böylece yanyana ve başbaşa seyredebileceğiz. Kıskanc ve fena ruhlu insanlardan uzakta, başbaşa geçen dakikalanmız benim için hayatrmm en mes'ud anlarıdır. Genc kadın mahsustan erkek tutsun idiye elini dizinin üzerine koydu ve bir kaplumbağa yavrusu gibi dans ettirmeğe baçladı. Şimdi genc kadırun eli erkeğin sol avcunda idi. Ve erkek gittikçe hararetlenerek konuşuyordu: Benden hep kaçıyordun. Aylardır döktüğüm gözyaşlarına, hıçkınklanma ancak zalim bir dudak büküşile cevab veriyordun. Bilsen, bilsen sevgilim senin için yazdığım «Beyaz ata binmiş kara kız» ismindeki son şiirimdeki yalvanşlanm karşısmda bana bu randevuyu ver • men beni nekadar sevindirdi. İri ayı bu sözlerden hiçbirini kaçırmıyor ve iri gözlerini bu hararetli çiftten ayırmıyordu. Genc kadın sanki bu sözlerden utanı yormuş gibi başmı sağa çevirdi ve sözde saçmı düzeltiyormuş gibi yaparak sevgil.sine göstermeden sağ eliîe burnunu siliverdi. 3air âşık gitgide coşuyordu: Ey gözlerinden her teki aydan da güzel kız! Sen, senden de güzelsin! Kaşlarının o ilâhî kıvrıhşı, dudaklarının kızılhğı birer şaheserdir. Genc kadın bu sözlerden çok memnun oluyor ve sıntıyordu. Şimdi erkek kolunu dolasın diye belini de ona dogru yaklaştırmıştı. Erkeğin sağ kolu kadının belinde bir kemer oluverdi. Az sonra kadının başı erkeğin omzundaydı. Ve âşık şair artık konuşamıyordu. Ayı bütün bunlan büyük bir merak ve tecessüsle seyrediyor, bu hararetli aşk hikâyesinin bütün sahnelerini dikkatle takib ediyordu. Garib şey; armudlann en iyisini ye mekte olan bizim aymın kalbinde tuhaf bir his, acayib bir arzu uyanmıştı. Ne olurdu, şimdi o, bu âşık şairin yerinde olsaydı. Sağ kolunu, kimbilir nekadar yu muşak ve sıcak olan bu taze kadın beline dolasa, sol avcunda lâtif bir yumuşakhk olan eli tutsa ve kadının en kö'rpe ve kanh etlerden daha kızıl olan dudakları o rnm ağzında olsaydı. Bu his, bu çılgınca arzu bir anda onun içini yeşeren bir ağac gibi sardı. Artık o ayılığını unutmuş, kendisini bir insan zannediyordu. İçinin ufak bir darbede çıt diye kırılacak bir cam çubuk kadar hassaslaştığını hissediyordu. Bu his, bu batıl zan kollarında ve ayaklanndaki adaleleri gevşetti. Bizim iri ayı, iri ve siyah bir gürültü halinde aşkın tatlı demini yaşamakta olan iki âşıkın önüne düşüverdi. Aşk sahnesi birdenbire bir korku ve dehşet sahnesine tahavvül etti. Erkek kadını bıraktı ve kendisini başaşağıya ağa an arkasındaki uçurumsu bir yokuştan derenin içine atıverdi. Genc kadınsa hayret ve korkudan donakalmıştı. Ayı ya vaş yavaş ilerledi. Biraz evvel hararetli âşıkın oturmakta olduğu yere oturdu. Sağ koiunu genc kadmın yumuşak ve sıcak beline doladı. Sol avcuna da genc kadınm yumuk elini aldı. Kadın artık kendisini kaybetmişti. Başı ayının iri ke* mikli otnzuna düştü. Bu anda manzara fevkalâde idi. Güneş ufka yanyarrya götnülmüş, ay gözkapağım yeni yeni aralıyordu. Ayı bu manzara karşısında şairane lâflar aradı ve buldu da. Fakat maalesef söyliyemedi. En şairane tabirler ağzmdan ancak korkunc bir homurtu halinde çıkıyordu. Genc kadının taze yanaklarına ve kıpkızıl etli dudaklarına baktı, baktı. Muattar bir koku burnuna ve içine doluyordu. Kadını öpmek istedi, beceremedi. îri dilini çıkararak yüzünü yaladı. Fakat bu son temas her nedense onu insan olmak sevdasından vazgeçirdi. Ayı olmanm bazı defalar insan olmaktan daha iyi olduğunu anlıyan, dağların en güzel armudlarını yemeğe alışmış olan koca ayı bu genc ve körpe kadını da çıtır çıtır yiyiverdL Kuçük \\jr ı« • • • 1 Bibliyografya Atıf Divanı Beyazıd camisı içinde Veliüddin kütübhanesi. Umumî numara: 2672 Tarih kaynaklan arasmda divanla rın çok mühim bir yeri vardır. Bılhassa cemiyet tarihimizi yazarken, geçmiş asırlardaki âdet ve an'anelerimizi, tuvalet ve kostümlerimizi, yaşayışımızı ve zevkimizi tesbit ederken divanlar büyük bir kıymet alır. Diğer taraftan, tanınmış kimselerin ölümleri, hükümdar ve devlet ricali ve ekâbir tarafından yaptırılan saraylar, kasırlar, hanlar, hamamlar ve saire gibi yapılarla askerî fütuhat için söylenmiş tarihler de fevkalâde ehemmiyetlidir. Meselâ, bu yazıma başlık yaptığım Atıf Divanile ayni cildde bulunan bir îzzet Divanı nüshasında, ki bu İzzet, Lâle devri şuarasmdandır. 1135 yılında bir üç ambarlı kalyonun denize indirildiğini görüyoruz ki, mufassal bir «Türk deniz tarihi» yazacak müverrih için kıymetli bir parçadır. Ben buraya Atıf Divamndan bir «tarih> ile bir «tasvir» alıyorum. Tarih, Birinci Mahmud devrinde, o zamana kadar <Yeni saray> diye anılan ve bizim bugün Topkapı sarayı dediğimir sarayda «Hüsün âbad> kasrma yapılan bir camekân için 1146 hicrî yılında söy lenmiştir. Birinci Mahmud tarafından yaptm lan Topkapı kasırlarmdan bir «Hüsün âbad» ve bu kasırda yaptırılmış bir camekân, Topkapı sarayının tarihçesile uğraşanlar için hoş bir kayıddır sanırım. «Tasvir> e gelince; şair, bu satırlann devrin vüzerasından ve büyük şairle rinden Izzet Ali Paşanm (bir nevi araba) koçusunu anlatmaktadır, ki fevkalâde kıymetlidir: Zehi geTdune kim aksetse hüsnü çesmi insâna Temâşâdan dönerler dideler mir'atı hayrâna, Müretteb seb'ayt teyyareveş zerrin toplarla Müşdbih heyeti matbuası gerdunu devrâna. Nedem ki olsa rengin çuhiyı surh ile puşide Bakılsa dikkat ile benzemez mi kasn thercâna Yine rifct süvar sahibi îzzet ile Âttf Çekildikçe dün esb' ile devletle sahnı meydâna. RADYO Paylaşılamıyan yeni bir minimini yıldız Avrupanın «Shirley Tempel» i diye anılan Traudl Stark'ı Almanya mı, Avusturya mi alacak? Hertürlü i§ ve san'at muhitinde olduğu gibi sinemacıhk âleminde de ihu'lâf, dava eksik olmaz. Parasını kestiği için filim amilleri aleyhine yürüyen artistler, taahhüdünü ifa etmediği için yıldızlar dan şikâyet eden şirket müdürleri sık sık mahkeme kapılannı aşındırırlar. Fakat yedi yaşındaki Traudl Stark'ın başmdan geçen macera bunlann hemen hepsinden meraklı bir sergüzeşttir. Trauld'u bun dan bir buçuk sene evvel Viyanalı bir sinema kumpanyası keşfetmiş ve bizim paramızla senelik 36 bin lira ücretle bülün temsillerini o şirkete hasretmesi için ba basile bir kuntrat akdetmiştir. Küçük kız ve ailesi için bundan mükemmel biiş olmaz, değil mi? Lâkin son günlerde müthiş malî bir sıkıntıya düşmüî olan Vıyanalı sinema şirketi Traudl'ün ücretine mahsuben tediye eünekte olduğu aylık taksitleri tamamen verememeğe başla mıştır. Küçük kızın babası, san'atkâr yavrusunun kazancının tehlikeye düştü ğünü görünce Traudl için bir Alman filim kumpanyasile mukavele akdetmiş ve minimini yıldızı oraya göndermeği ta ahhüd eylemiştir. Bu seferki kuntrat mucibince küçüğün alacağı para Viya nadakinin yarısı, yani senelik 18 bin liradır amma, iş daha sağlam esaslara bağlanmıştır. Haber tabiî her tarafa yayıldığı gibi Viyanalı sinema şirketinin müdürlerinin de kulağına gitmiş ve bunlar derhal mahkemeye müracaat ederek küçük kızın kendilerine bağhyken böylî bir mukavelenin tanınmıyacağını iddia ve onu kendileri meşhur yaptıklan için vaktile etmiş oldukları masraflara mukabil birçok zarar ve ziyan istemişlerdir. y Bu aksamki program J ^ İ3TANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12^0 havaı dls 13,05 muhtelif plâk neşriyatı 14,00 SON 18,30 plâkla dans musikisi 19,30 Afrıka av hatıralan: S. Salâhaddin Cihanoğlu tarafından 20,00 Rifat ve ariia< daslan tarafından Türk musikisi ve hallc şarkıları 20,30 Ömer Rıza tarafından arabca sdylev 20,45 Safiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları (Saat ayarı) 21,15 ORKESTRA 22,15 Ajans ve Borsa haberleri ve ertesi günün programı 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçalan 23,00 SON. VİYANA: 18,35 KEMAN KONSERİ 18^0 ŞARKI^ LAR 19,10 karışık yaym 20,10 Salzburg'dan naklen: OPERA YAYINI 23,35 muhtelif haberler, kltablara dair ve saire24,05 DANS HAVALARI. BERLİN: 18,05 KÜÇÜK KONSER 18.35 kanfils yayın 20.25 HAFIF DANS HAVALARI 21.05 haberler, hiiâye ve saire 22,15 EGLENCELİ KONSER 23.05 hava, haberler, spor 23,35 EĞLENCELİ MUSİKt VE DANS HAVALARI. PEŞTE: 18 05 KONSER 18,35 konferans 19,05 ŞAN KONSERİ 19,35 konuşma 20,05 ORKESTRA KONSERİ 21,20 piyes 22.40 ÇINGENE ORKESTRASI 23,45 karışık yayın, gramofon, haberler ve saire. BÜKREŞ: 19.05 EĞLENCELİ KONSER 21 PİYANO İLE DANS MUSİKİSİ 21.30 kitablar* ve mecmualara dair 21,40 ODA MUSİKİSİ 22,15 ŞAN KONSERİ 22,35 hava, haberler, spor 22 50 GECE KONSERİ 23,50 fransızca haberler, son haberler. BELGRAD: 18,25 PIYANO KONSERİ, KONSER20,35 ulusal yayın 21,05 KONSER 23,05 ha berler, halk melodileri 23,50 dans musikisi. LONDRA: 19.05 HAFİF MUSİKİ 19,40 ŞAN KONSERİ 20.05 haberler ve saire 20,85 MUSIKİ 21,05 ORKESTRA KONSERİ 22,10 Salzburg'dan naklen: OPERA YAYINI m 23.35 haberler, hava, konuşma ve saire •* 23,55 DANS HAVALARI 24,35 haberler ve saire 24,45 gramofon. PARİS IP.T.T.]: 18.35 gramofon, konuşma 19,05 ŞARKILAR 19.20 gramofon 19,35 PİYA NO KONSERİ 20,05 haberler, eğlenceü yayın, piyes, haberler, gramofon, hava. ROMA: 18.20 KARIŞIK MT7SİKİ 18,55 kanşık yayın 21,45 KARIŞIK MUSİKİ 22,05 komedi 23 15 SARKILAR 24 05 haberler ve saire 24,35 DANS MUSİKİSİ. Traudl Stark Alman şirketi de bu vaziyet karşi3inda boş durmamış, Berlin mahkemelerine başvurarak taahhüdünü ifa etmiyen Vj yanalı şirketin bu iddiasının nazan itibara alınmaması lâzım geldiğini ileri sür müştür. Her iki mahkeme işi tetkik ededursunlar, Almanlar daha pratik davranmışlar, Traudl'ün Viyanada yapmış olduğu iki filmin Almanyada oynanmasını sansüre menettirerek, zaten iflâs etmek üzere olan Viyanalı şirkete mü him bir darbe vurmuşlardır. Neticede her iki şirket de bu ihtilâfm devamını malî vaziyetleri için tehlikeli gördüklerind'n aralannda anlaşmağa karar vermişlerd'r. Alman firmasının AvTisturyah kumpan yaya istediği tazmintı vererek küçük yıldızı büsbütün satın alacağı tahmin edilmektedir. Reşad Ekrem Koça William Powell ( Bir iki satırla.. * Almanyada «Bira Muharebesi» NÖBETCİ ECZANELER Bu şehrin 46 yaşına girdi isminde bir filim vücude getirilmektedir. nöbetçlaksam eczanelermuhtelif semtlerlndo olan şunlardır: Bu kordelâ meşhur Alman muharriri Josef Martin Bauer'in bir komedisinden iktibas edilmiştir. * Alman stüdyolarında «Olmez Sevgili» namında bir filim yapılmakta, baş rolleri Lida Barova ve Evvald Baîzer oynamaktadırlar. Bu kordelânın mevzuu meşhur musikişinas Beethoven'in haya tından bir safhadır. * Alman Ufa Şirketi «Geceyansı Valsi» isminde bir filim vücude getirmektedir. Başrolleri Brigitte Horney, Willi Birgel oynamaktadırlar. * Willi Först bu kış Maupassant'ın «Güzel Dost» ismindeki meşhur roma nınm mevzuunu esas ittrhaz ederek Vj • yanada bir filim çevirecektir. * Shakspeare'in «Ne îstiyorsunuz?» namındaki piyesinden Alman Devlet tiyatrosu müdürü Gustaf Gündgen bir filim yapmak niyetindedir. Başrollerd? Marianne Hoppe, Theo LJngen ve «Şopen'in Aşkları» kordelâsınm kahramanı Wolfgang Liebeneimer görüneceklerdir. * Rejisör Geza von Bolvary Viyanada, başrolleri Paula Vessely'le kocası Attila Hörbiger ve komik Hans Moser'in oynıyacakları «Doktor Christl'in İlk Macerası» namında bir kordelâ vücude getirecektir. 937 yıh tütün rekoltesi Yeni tütün mahsulünün 69 milyonu bulacağı anlaşılıyor 937 senesi tütün rekoltesi hakkmda ilk yapılan tahminler, mahsulün 936 istihsalâtmı geçerek 75 milyon kiloyu bulacağı merkezindeydi. Müstahsil, 936 yıh tütünlerinin çok müsaid şerait daıresinde ve iyi fiatlarla sahlmasından heves duyarak yeni yıl ziraatine daha geniş mikyasta girişmiş bulunuyordu. Fakat, havaların, bilhassa, Mannara ve Ege mıntakasında kurak gitmesi yüzünden mahsul ilk tahminlerden daha az yetişmiştir. Son defa yapılan resmî tahmin ve tetkiklere göre yeni tütün rekoltemizin 69,667,000 kiloyu bulması muhtemeldir. Bununla beraber, havalardaki kuraklık devam ettiği takdirde bu miktarın biraz daha azalacağını hesaba katmak lâzım dır. Elde edilen malumata göre, mmtaka ve menşe itibarile mahsul vaziyeti şöyledir: İzmir 16,000,000; Aydın 1,500,000; Muğla 5,000,000; Manisa 10,500,000; Bursa 4,500,000; Balıkesir 2,500,000; Eskişehir 170,000; Kocaeli 5,730,000; Edirne 1,717,000; İstanbul 243,000; Çanakkale 60,000; Samsun 11,700,000; Tokad 4,000,000; Trabzon 2,370,000; Artvin 500,000; Giresun 2,300; Adana 60,000; Malatya 2,200,000! Bitiis 200,000; Diyarbekir 245,000; Gazi Anteb 470,000 kilo. MURAD SERTOĞLU Uzunyayla at sergisi açıldı istanbul cihetindekiler: Eminönünde (Salih Necati), Beyazıdda (Haydar), Küçükpazarda (Hikmet Cemil), EjTibsultanda (Hikmet Atlamaz), Şehre mininde (Nâzım Sadık), Karagümrükte ("Suad), Samatyada (Rıdvan). Şehaadeba şmda (Ünıversite), Aksarayda (Ziya Nuri), Fenerde (Hüsameddin), Alemdarda (Ali Rıza), Bakırköyde Cİstepan). Beyoğlu cihetindekiler : Tünelbasmda (Matkoviç), Yüksekka! dırımda (Vlngopulo). Galatada (Merkez), Taksimde İstiklâl caddesinde (Kemal Rebul), Şişll Osmanbeyde (Şark Merkes), Kasımpaşada (Müeyj'ed). Hasköyde (Ne sim Aseo), Beşiktaşta (Süleyman Receb), Sanyerde (Nuri). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakller: Üsküdarda Çarsıboyunda (Ömer Kenan), Kadıköj'ünde Altıyolağzında (Rlfat Muhtar), Modada (Alâeddin), Büyükadada (Halk). Heybelide (Tanaş). HALK OPERETÎ Bu akşam Beşiktaş Suad parkta ENAÎLER 3 ağustos sah günü akşamı Beylerbeyi İskele Tiyatrosunda TARLAKUŞU Sergiden ve açılış merasiminden birer intıba Kayseri (Hususî) Ziraat Vekâleti baytar teşkilâtının on senedir üzerinde çalıştığı Uzunyayla atçılığı güzel bir sergi halinde halka gösterilmiftir. Bizi haricden koşum atı almaktan vareste kılacak derecede mükemmel hale gelen buraların 391 kısrak ve tayı sergiye iştirak ettirilmiş, bunlardan 56 kısrağa 2290, 51 ta'ya da 2430 lira mükâfat da ğıtılmıştır. Sergi altıncı kor bandosunun İstiklâl marşile Kor Kumandanı General Müm taz Aktay tarafmdan açılmıştır. Mükâfat kazanan kısrak ve taylar davetli lerin takdirlerile görüldükten sonra madalya ve ikramiyeler bizzat Kor Komutanı tarafından verilmiştir. Bundan sonra mmtaka Zeotekni müfettişi Ferid Cankoçak tarafından atçılığm teknik yetiştirme usulleri, atçılığın iktısadiyatımız, ziraatimiz ve harb vasıtaları üzerindeki ehemmiyeti bir söylevle tebarüz ettirılmiştir. Bütün davetlilerin göğsünü (Uzun yayla koşum atı sergisi onuncu yıldö nümü hatırası 928937) ibarelerini ta şıyan rozetler süslüyordu. Serginin açılma töreninden sonra Uzunyayla halk tay deposunun küşadı da yapılmıştır. Bu depo, atçılığımızı himaye buyu ran Başbakammız îsmet İnönünün teberru ettikleri iki bin lira ve yetiştiri cilerin verdikleri iki bin lira, Kayseri Vilâyetinin verdiği iki bin lira ile kurulmuş bulunuyor. 100 taylık olan bu depoya yetştiricilerden altı aylık ola rak almacak taylar fennin bütün ka vaidine göre dört sene bakıldıktan sonra satılacaktır. Bu sergiden sonra baytarlarımızdan müteşekkil bir heyeti fenniye atlarm sürü halinde bulunduğu ılgıları göy lerde görecekler ve birinciye 300, ikinciye 180, üçüncüye 110, dördüncüye 50 lira mükâfat vereceklerdir. Gazete ve mecmua sahiblerine Basın Kurumu başkanlığmdan: Gazete ve mecmua kâğıdlarından 1937 malî yılında daha az gümrük resmile girecek mahdud miktarın gazete ve mecmualara tevzii şekli üzerinde ça lışma vazifesi alan komisyon vazifesini bıtirmiştir. Ağustosun ikinci pazartesi günü saat 13,30 da cemiyetin merkezinde, İstan bulda çıkan bütün gazete ve mecmua sahiblerinin mümessilleri toplanacak ve komisyonun elde ettiği neticeyi müza kere ederek kararlaştıracağı hal şeklini Matbuat Umum müdürlüğüne arzedecektir. Gazete ve mecmua sahiblerinin bu toplantıya bizzat gelmeleri ve3ra bir mftmessil bulundurmalan rica olunur. Bursada da festival yapılacak Bursa (Hususî) Eylul ayı içinde Bursada Bursaya mahsus olarak dağ. deniz ve su günü olmak üzere bir festival yapılmıya karar verilmiştir. Bu nun için alâkadarlardan mürekkeb bir komite programla bunun tatbik şekilleri üzerinde hazırlık çalışmaları yap maktadır. Bu festivalin tamamen Bursanın turistik şahsiyetine uygun bir surette yapılması gözönünde tutulmak tadır. VVilliam Powell Hakikî hayat, kırk 'aşında başlar, sözünün kahramanı Wılliam Powel tem muzun 29 uncu günü kırk altı yaşına bası. Çocukluğundanberi sahnede ve on Le§ on altı senedir de stüdyolarda çalışmakta oîan büyük artist, nişanlısı Jean Har ow'un anî ölümü neticesi son günlerde çok teessürlü ve asabî bir hayat geçir mektedir. Onun için her sene, doğumu • nun yıldönümünü büyük merasimle karılıyan Wılliam bu sene sakin ve sakit evinde oturmaktan başka birşey yapmamış, hatta tebrike gelen dostlarınm ziyaretlerini bile kabul etmemiştir. Bundan evvel Carol Lombard'la evlenip bir buçuk senelik müşterek bir hayattan sonra ayrılan Wılliam, iki kocadan ayrılan ve bir tanesinin de ölümü neticesi ondan dul alan Jean Harlow'la sevişmiş ve gizlice nişanlanmışlardı. Çalışma zamanlan müstesna, gece gündüz birbirlerinden aynlmıyorlardı. Binaenaleyh bu darbe o na çok ağır geldı. Jean Harlow'un ölü münün haftasında büyük san'atkâr A merikalı gazetecilerden binne: Artık kimseyi sevmiyeceğim, sevemiyeceğim. Çünkü bütün hayatımı, is tikbalimi bağladığım bir mahluku tabia in elimden alması bana büyük bir gadır değil midir? Kendimi mümkün mertebe şe vermeğe çahşacağım.. Heyhat, acaba onunla da teselli bulabılecek miyim? d:yordu. Zavaliı adam! Bu sene PARİS SERGİSİNEBUDAPEŞTE BUKREŞ Eski İstanbul Maarif Eminliği mü meyyizliğinden mütekaid ve Galatasa ray lisesi idare memurlarmdan Faal * Strauss'un meşhur öpereti «Fleder Gürman dün gece kalb sektesinden vemans» yeniden filme çekilecektir. Baş fat etmiş, cenazesi Büyükadada aüe kabristanma defnedilmiştir. rolleri Jenny Jugo, Hans Söhnker, Theo Lingen oynıyacaklardır. Mevlid * Evvelce Richard Tauber'in temsil General İsa Ruhinin refikası ve Keetmiş olduğu «Neşeler Diyarı» opereti çiburlu Kükürt şirketi direktörü îhsan yeniden filim haline getırilecektir. Baş Ruhinin validesi merhume Firkatin rurolleri Martha Eggerth'le kocası Jean huna ithaf edilmek üzere 2 ağustos pazartesi günü saat 1 de Kadıköyünde OsKiepura yaratacaklardır. manağa camisinde hatim ve Mevlidi * Almanyada «Annelerin Şarkısı» isŞerif okutturulacağmdan arzu edenle minde büyük bir musikili filim yapılacak rin teşrifleri rica olunur. tır. Bu kordelâda meşhur İtalyan tencü Benjamino Gigli, Alman tenöru Michael Bohnen'le güzel sesli opera artisti Maria Cebotari, Camilla Horn başrolleri temMevlud Baysal sil edeceklerdir. Dördüncü Vakıf Han dördüncü * Maupassant'ın «Jvette» ismindeki kat, 18 numara. Telefon: 23426 romanı Almanlar tarafından filim için iktibas olunmaktadır. Başrolleri Kâthe Büyük şehir ve kasaba parklan; Dorsch, Albrecht Schoenhols oynıya Anıt, meydan, çocuk parklan ve caklar ve rejiyi Wolfgang Liebeneıner vilJâ bahçeleri için modern proje idare edecektir. ve plânlar hazırlar; keşifnamelet tanzim eder. Projelerin arazide tatbikatuu denıhde ve taahhüd ÖLÜM Bahçe Mimarı Tertib edilen seyahatterin en güzeli 10 eylul Çelyo vapurile hareket VENEDİK PARiS PRAG ViYANA 2 gün 7 gün 3 gün 3 ğün 3 gün 1 gün İkinci mevki seyahat birinci sınıf otel T. L. 295 Fazla tafsilât ve XT A HT HT A Galatasaray Broşür için İN /A 1 1 /A. Jel. 44914 yerler sür'atle tutuluyor Büket, nişan sepeti ve çelenkler için yapüan siparişler sür'atle ba* zırlanır. Çıçek, sebze lohumlan; fide ve fidanlar; süs, meyva ağaç ve ağaçcıklan; bahçe alât ve edevatı ve ehliyetH Bahçivanlar gönderir. Katalogu (50) kuruştur. Alâkadarlara parasız gönderflir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: