21 Haziran 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

21 Haziran 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 21 Hazîran 1937 Genclerbirliği Galatasaraya dün 2 0 mağlub oldu Müsabaka çok seri ve o nisbette güzel oynandı, Galatasaray ikinci golü penaltıdan attı [Ba§tarafı 1 tnd sahlfede] ve toplu bir akını görüldü ve bu akın an cak kornerle kesilebildi. Soldan çekilen koraeri merkez muavin Hasan durdurmadan kaleye gönderdi, fakat top üst direğe çarparak bu güzel vuruş golle neticelenemedi. Genclerin kazandıklan bu ilk korner, ve kaçırdıkları ilk fırsattan sonra oyunda, birdenbire bir tevazün hasıl oldu. Ankaralı Gencler de Galatasaray akınlarına mukabeleye başladılar. Fakat ilk dakikada sakatlanan ve sol açık yerine geç mek mecburiyetini hisseden Niyazinin bu akmlara adeta seyirci vaziyetinde kalma31, Galatasaray müdafaasının sağ tara fında rahat oynayıp rahat vuruşlar yapmasma sebeb oldu. Rüzgâra karşı oynıyan Gencler, Galatasaray kalesine ikinci mühim tehlikeyi de atlatmakta gecikmedıler. Kalesini bırakıb çıkan Avninin yerine geçen Lutfi, boş kaleye ve köfeye çeküen şütü kafa ile kurtarmağa muvaffak oldu. Yumurta ambalâjı Taşra ticaret odalarına malumat verildi İstanbul Ticaret Odası, yeni akdedi len ve edilecek olan Ticaret anlaşmalarile yumurtalanmıza iyi mahrecler temin olunduğu şu sıralarda îstanbula yumurta gönderen köylüler arasında başgösteren fena bir itiyadm önüne geçmek için te şebbüse girişmiştir. Son zamanlarda şehrimize gelen yu murtalardan mühim bir kısmının saman ve otla ambalâj edildikleri görülmekte dir. Bu şekilde ambalâj edilmiş olan yumurtalarm iyi muhafaza edilmemiş olması bertaraf; bilhassa bu sıcak havalar yumurtalan bozmaktadır. îhrac olunacak yumurtalar burada yeniden işlenerek ambalâj yapılmakta ve kontrol edilmekteyse de buraya gelinciye kadar yumurtalar fazla zayiat vermekte dir. Bütün bunları nazan dikkate alan Ticaret Odası taşra Ticaret Odalarına müracaat ederek yumurta ambalâjlarının ya talaşla, yahud olmadığı takdirde ince ve yumuşaltılmış çavdar saplarile yapılmasının teminini istemiştir. Truvahafriyatınm ortaya çıkardığı yeni hakikatler Truva tarihine Homere'in bahsetmediği büyük bir afeti daha ilâve edebiliriz: Zelzele Yazan : Stanley Cosson (Eski eserler ve Bizans asart müte \ hassısı pek maruf Ingiliz arkeologu Stemley Casson <Mançester GazeU te Truvada yapılmakta olan hafriyat hakkında aşağidaki çok enteresan makaleyi neşretmiştir. Ehemmiyetine binaen biz de naklediyoruz.) Truvayı ziyaret etmek istiyen seyyahlara bugün Türkiyede gösterümekte bulunan kolaylıklar orada yapılmakta olan hafriyata daha fazla bir ehemmıyet vermektedir. Gelibolu ve Çanakkaleyi ziyaret edenlerin hepsi, Boğazdan seyyah olarak geçenlerin cümlesi otombillerle Truvaya kolayca gidebilmektedirler. Profesör Charles Bleking idaresinde Birleşik Amerikanın Çinçinati Üniversitesinin arkeoloji heyeti tarafından başlanılan hafriyat beş senedenberi terakkiler göstermektedir. Truva, Akdenizin hafriyat için en zor olan mahallidir. Evvelce Schlieman ve Derpfield taraflarmdan yapılan hafriyattan sonra tesisatm terkedilmesi ve harb zamanında bu ralarda istihkâmlar yapılması yüzünden bu mıntaka bir hayli hasara da uğramıştır. Şimdi hafriyatı yapanlar önce Ak ropolu temizlemeğe, ondan sonra da birbiri üstüne inşa edilen muhtelif dokuz şehri meydana çıkarabilmek için evvelce yapılan hafriyat tabakalarını ayırarak dokunulmıyan sahalarda işa retler aramağa mecbur kaldılar. 1936 senesi hafriyatımn neticeleri şim di görülmektedir. Evvelki hafriyatlar şimdiye kadar kabul edilen Truva tarihinde esaslı değişiklikleri zarurî göstermiştir. 1936 hafriyatı ise bu değişiklıklerin zarurî olduğunu tamamile tahak kuk ettirmiştir. Yeni hafriyat başlamadan evvel mütehassıslar Truvanm akropolunda kablettarih iskân müstesna olarak bakır devrinın sonu olan Homere Truvasınm mevcud olduğunu zannediyorlardı \e bunu, Enias'ın harab olduktan sonra tekrar Truvayı işgal ettiği bir devrin takib ettiğine inanıyorlardı. Bu iskân, Trakyadan gelen vahşi bir kavmin Truvayı mahvederek o yerlerde yerleşmesile başlamıştı. Yeni hafriyat altıncı ve yedinci şe hirler arasında hakikatte hiçbir fark olmadığmı ve her ikisinin de Homere'm Truvası olduğunu ispat etmiştir. 1936 hafriyatı bu husustaki fikir ihtilâfını tamamile ortadan kaldırdığı gibi altıncı iskânın insanlar tarafından değil, pek şiddetli bir zelzele neticesinde mahvo lan Truvayı imar suretile vuku bulduğunu itiraz kabul etmez bir şekilde tesbit etmiştir. Ele geçen çanak ve çömleklerden bu zelzelenin Milâddan 1300 sene evvel vuku bulduğu anlaşılmaktadır. Alâmetler pek sarihtir. Altıncı iskân tetkik edilirken büyük duvarlarm al tma düşmüş büyük hacimde duvar malzemesi yani harçları bulunmuştur. Altıncı iskânın arandığı bütün ma hallerde ayni alâmetler görülmüştür. O devrin büyük bir evi meydana çıktı. Bu evin duvarları zemine çökmüştü. Çanak çömlekler ise harabenin üstünde kal mışlardı. Bunların altında da mahivden evvelki ile ondan sonraki iskânın vuku buldukları zaman itibarile aradaki fark görülmektedir. Hafriyat zelzeieden sonra bütün Akropolun yeniden inşa edildiğini de göstermiştir. Fakat bazı noktalarda büyük duvarlar ehemmiyetli surette hasara uğramadıklarından tamamile yeniden dikilmesine lüzum görülmemiştir. Zelzeleden husule gelen yarıklar şimdi bu kim olduğu, nereden geldiği meçhul a damla nasıl bir hayat geçirdiğini, nerede ve nekadar yaşadığmı Şevket Beyin evrakından tamamile öğrenemedim; zaten belki o da bilmiyordu. Yalnız Şevket Bey, sabık kansınm bu adam tarafından soyulup soğana çevrildiğini ve nihayet kovulduğunu, herifin başka bir kadınla evlendiğini yazıyor. Feride Hanım, büyük bir heyecanla ahldı: Nihal Hanımın âşıkı kimmiş, ki minle evlenmiş? Bu herifin ismini yazmıyor mu?.. Sami Bey sükunla ve ağır bir sesle: Yazıyor hanımefendi, Süleyman Rahim. Feride Hanım iki ellerile yüzünü kapıyarak haykırdı: Ah, aman yarabbi!.. Ve birden oturduğu sedire düştü, hareketsiz ve sessiz kaldı. Kocası hemen bir bardak su alarak başucuna oturdu: Feride, kalk biraz su iç... Ne müteessir oluyorsun canım? Gelmiş geçmiş şeyler... Sen bu herifin bir serseri ve haydud olduğundan zaten şüphelenmi yor muydun? Ayni şeyleri sana da yapmadı mı?... (Arkast var) DUnkü maçtan güzel maçına nisbetle daha sıkı ve daha seri bir şekilde cereyan etti. Gencler Birliği o yuncuları dün son dakıkaya kadar hiçbir yorgunluk eseri göstermeden oynamakla bu hususta tebrike hak kazandılar. Mü dafaada başta İhsan olmak üzere Halid, Rahim ve Hasan bilhassa temayüz etti ler. Keşfi ile Kadri de karşılanndaki a çıklara muvaffakiyetle karşı koydular. Hücum hattı mücadeleyi kabul edip tekniği ihmal ettiği için müessir bir şekilde çalışamadı. Galatasaray takımında Avniye az fakat özlü işler düştü, kendisi de bunların hepsinden muvaffakiyetle sıynldı. Mü dafilerden Lutfi arkadaşına nisbetle daha çok çalıştı ve daha çok muvaffak oldu. Maamafih Reşad da geçen haftaki tembel oyununu bırakarak icab ettikçe açığın üzerine çıkarak kurtarışlar ve güzel uzun vuruşlar yaptı. Hafbek hattı da hem müdafaaya hem de muhacimlere elinden geldiği kadar yardım etmeğe çalışarak çoktandır hastalık halindeki muattallığından azçok sıyrılabildi. Hücum hattı zorlu bir müdafaa kar şısında kaldığı için mücadeleyi kabul ettikçe topu kaptırdı. Fakat yerden ve anlaşmah oynadığı müddetçe de takımı hesabma nafi işler gördü. Süleyman çok durgundu. Bülend de süratinden istifade ile topla hasmını geçmek istiyerek orta larda ve müsaid vaziyetlerde bekliyen arkadaslarını ihmal etti. bir enstantane Galatasarayın birinci golü 32 nci dakikada ortadan inkişaf eden bir Galatasaray akınmda top onsekiz çizgisi hizalarında sağaçığa geçirildi. Necdetin uzun bir ortalamasına yetişen Haşim yerden bir şütle takımını 1 0 galib vaziyete getirdi. İkinci devrede rüzgâr altına düşeceklerini hesabhyan Galatasaraylılar bir gol daha atıp vaziyeti biraz sigortalamış olmak için çok çahştılar fakat Genclerin müdafaa hattını teşkil eden îhsanla Halidın yerinde ve güzel müdahaleleri karşısmda buna muvaffak olamadılar. Devre 1 0 Galatasarayın lehine bitti. tkinci devre İkinci devrede dıizgârı beraberlerine alan Gencler, akınlarına hız verdiler. Bu sefer oyuna sık sık müdahale edip topu uzaklaştırmak vazifesi Galatasaray mü dafilerine düştü. Sarı kırmızı hücum hattı oyuncuları da birinci devrenin ilk ya nsında olduğu gıbi rakib nısıf sahada :yerleşememekle beraber tehlikeli inişler fyapıyorlardı. Bu devrede Rahime daha ziyade iş düştü, yani Galatasaraylılar daha müessir bir şekilde hücumlar yap tılar. Oyun bir aralık öyle bir sürat aldı, öyle değişik veçheler gösterdi ki iki ta raf ta neticede kimin galıb çıkacağını ı kestiremez oldu. Bir aralık Avni, soliç I Niyazinin bir şütünü bir plonjb'nle bloke edip kurtararak günün en güzel futbol hareketini göstermiş oldu. Galatasaray müdafaası, kendi hücum hattının sık sık topu alıp karşı tarafa götürmesınden ne fes almağa vakit ve imkân buluyor ve müteakıb Gencler akınını bunalmadan karşılamağa koyuluyordu. 2.7. 4/5 ile birinci, Fenerbahçeden Hakkı ikinci. 1500 metroda Beşiktaştan Artin 4.23. 2/5 ile birinci, Galatasaraydan Vitali ikinci. Yüksek atlamada Galatasaraydan Polad ile Fenerbahçeden Necdet 1,82 atlamağa muvaffak olmuşlardır. Bulgaristan şenlik yapıyor Sofya (Hususî) Bulgar Kralının bir oğlunun dünyaya gelmesi ve Bulgar tahtının bir veliahd kazanması münase betile Bulgaristanın her tarafında büyük şenlikler ve âyinler yapılmakta ve her yerde 101 pare top atılmaktadır. Heyeti Vekile kararile mahkumlar için geniş bir affı umumî ilân edilmiştir. Bu affı umumiden bütün mahkumlar istifade edecektir. Bir mrlyar levaya yakın vergi ve cezalar affedilmiştir. Kral fıka raya yarım milyon leva hediye etmiştir. Bu münasebetle bütün talebelerin de notlan bir derece artınlmıştır. Sofya sokaklarında fıkaraya yemek ve şarab dağıtılmış, Heyeti Vekile kararile Bulgaristanda üç gün yortu yapılmıştır. Bu müddet zarfında bütün borçlara da moratoryom verilmiştir. Millî bir âdet olması müna sebetile halk mütemadiyen saraya hedi yeler getirmektedir. Dört mıntaka arasında dün yapılan bisiklet müsabakası Ankara, İstanbul, Bursa ve Kocaeli sporculan arasında tstanbul bisiklet ajanlığı tarafından tertib edilen bisiklet yanşlan dün sabah Şişli ile Büyükdere arasında, gidip gelme 61 kilometroluk bir yol üzerinde yapılmıştır. Her mıntakadan üç kişinin iştirak ettiği bu müsabakalara Ankaralılar, Federasyonun verdiği en son model şanjımanh bisiklerle, diğer mıntakalar yanşcılan ise alelâde makinelerle iştirak etmişler dir. Çok şiddeli bir rüzgâr altında yapılan bu müsabakada îzmitten Orhan bir saat 51 dakika ile birinci, îstanbuldan Muhsin ikinci, îstanbuldan Torhun üçüncü, Ankaradan Yakubla îsmail dördüncü ve beşinci gelmişlerdir. Takım halindeki tasnifte, îstanbul 14 puvanla birinci, Ankara 15 puvanla ikinci, Kocaeli 19 puvanla üçüntü, Bursa 36 puvanla dördüncü sayılmışlardır. Muğla orta mektebinin veda çayı Muğla 20 (A.A.) Bugün öğleden sonra orta okulun mezun talebeleri tarafından bir veda çay ziyafeti verilmiş, ziyafette Vali vekili, Parti üyeleri, ko mutanlar ve birçok zevat bulunmuşlardır. Talebeler tarafından nutuklar söylenmiş ve çay çok güzel geçmiştir. Grashoppers takımı Çekoslovak Prostejov takımile 2/2 berabere kalmışsa da netice itibarile Zurich'de evvelce hasmını mağlub ettiğinden galib telâkki olun muştur. Zagreb'de İtalya Geneva takımı Yugoslavya şampiyonu Arajdanski'yi 3/0 mağlub etmiş ve bu suretle ikinci tura girmek hakkını kazanmıştır. Nihayet Uj test takımı da Romanya şampiyonu Venus'ü 4/1 mağlub ederek o da ikinci tura girmiştir. Dünkü atletizm hareketleri Taksim stadyomunda, Galatasaray Gencler Birliği maçından evvel muhtelif atletizm müsabakaları yapılmış ve 100 metro ile yüksek atlamada oldukça güzel dereceler alınmıştır. Neticeler şunlardır: 100 metroda Galatasaraydan Haluk 11 1/5 ile birinci, gene Galatasaraydan Kâzım ikinci, Fenerbahçeden Cihad ü çüncü. 400 metroda Galatasaraydan Galib 54 3/5 ile birinci, îstanbulspordan Salih ikinci. 800 metroda îstanbulspordan Cevdet Amerikan Boğası Molla Mehmedle berabere kaldı Balıkesir 20 (Hususî muhabirimizden) Amerikan Boğası namile tanınan Bulkumor burada Molla Mehmedle karşılaştı. Neticede berabere sayıldı. Halbuki Molla çok hâkim güreşmiş ve Amerikalınm sırtını iki defa yere getirmişti. Halk hakem heyetinin karannı protesto etti. Galatasarayın ikinci golü 30 uncu dakikada Gencler müdafaası bir penaltıya sebebiyet verdi. Reşad bunu çok hafif ve yerden bir vuruşla gole çevirerek takımını 2 0 galib vaziyete getirdi. Bu golden sonra Genclerden Hasanla Rasim yerlerini değiştirerek daha sıkı ve daha bazu kuvvetine güvenen a kınlar yapmak istediler. Bu değişiklik topun uzun müddet Galatasaray nısıf sa f'hasında oynanmasına sebeb olduysa da [Galatasaray kalesini tehlikeye düşüreme• di. Gencler, birinci devrede sağdan soldan birçok korneler kazandılarsa da bunllardan da bir netice alamadılar ve oyun [20 Galatasarayın galibiyetile neticelen Merkezî Avrupa kaları müsaba r Prag 20 (A.A.) Merkezî Avrupa kupası için bugün yalnız üç maç ya pılmıstır. Avrupanm Zurich şehrinden Merkezî Avrupa garbî Avrupayı yendi Amsterdam 20 (A.A.) Bugün 50 bin kişi önünde merkezî Avrupa ve garbî Avrupa temsilî futbol takımlan arasında bir maç yapılmıştır. Merkezî Avrupa takımı, İtalya, Avusturya, Macaristan ve Çekoslovakyanın en iyi oyunculanndan, garbî Avrupa takımı ise Almanya, Ho landa, Belçika, ve Fransanın en iyi oyunculanndan terekküb etmekteydi. Maçı merkezî Avrupa takımı birinci haftaym 1/0 olmak üzere neticede 3/1 kazanmıştır. Merkezî Avrupa takımında bilhassa Piola ve Macar Saros, Lazar yüksek oyunlarile tebarüz etmiştir. i Hanıma aid olan serveti tüketirken o yan aç yarı tok çocuğunu bağrına basarak yatmış, fakat bir gün karşısma çıkan bir iblis onu yolundan çelmiştir... Feride Hanım bir çılgın gibi: Ah, bu iblis kim? Diye sordu. Sami Bey kemali sükunla: Bir kumusyoncu ve muameleci. Nihad Bey söze kanştı ve karısma ihtar etti: Şimdi sus da vak'ayı dinliyelim. Bu herif kadına o kadar nüfuz etmiş ki Fatihte büyük bir konağı, iki üç dükkânı ve bir arsası kalan Nihal Hanım bunların hepsini birden satarak bir gün çocuğunu, evini barkını bırakmış, âşıkına kaçmıştır. Ah, ne müthiş şey... Bu müthiştir, fakat Nihal Hanı mın çektiği de müthişti. Ev onun için bir cehennem olmuştu. Ben bunlan kocasının defterinden, kendi yazılarından an lıyorum ve karısı kaçan bu erkek nihayet itıraf ediyor ki evi bu anaya zindan ol muştu... Şevket Bey çocuğile yapayal nız kalınca kızına dadı tutmuş, biraz kendini toplamağa çalışmış, felâket o nun gözünü açar gibi olmuştur. Nihal Hanıma gelince onun mazisi meçhul, Millî küme maçlarında takımların vaziyeti unanlılarm Truvayı zaptetmek için kullandıkları at hilesini gösteren temsili resim ( duvarlarda iyice fark edilmektedirler. ' Bu da munzam bir vesika sayılmaktadır. Binaenaleyh bildiğimiz Truva tarihine Homere'in ve hurafatın bahsetme • dikleri bu büyük afeti de ilâve edebi liriz. Akropol üç ve hatta dört defa mah • volmuştur. Birincisi, Milâddan 2400 sene evvel müstahkem Akropolun yakılıp yağma edilmesidir. Homere'in bahsettiği ikinci Truvanm meşhur harabisi budur. Ikincisi zelzelenin tahribidir. Bu da dördüncü Truvayı mahvetmiştir. Üçüncüsü de Yunanlılar tarafından tahrib ve yağma edilmesidir. Bir de dördüncü vardır <buna tarıhçiler VII: Truvası ismini verirler» ki bu da Tuna civarından gelen bir barbar kabilesinin Akro polu işgal etmesidir. Bu kabile Yunan müstemîekecileri tarafından ya çıkarılmış ve yahud beledilinciye kadar orada kalmıştır. Ve bu Yunanlı müstemlekecilerin torunlan belki Milâddan dokuz asır evvel Büyük İskenderin İran seferine başlamadan evvel ibadetgâhında kurban kesmek için ziyaret ettiği tarıhî Truvayı inşa etmişlerdir. 1936 sene&i hafriyatımn bilgilerimi • ze getırip ilâve ettiği yeni malumatın arasmda Doriens mabedinin selefi farzedılen skonağm» ortaya çıkarılması da vardır. Bunlar «Truvada> birinci iskândaki muntazam ev tipleridir. Şimdiye kadar ilk Truvalıların barbar oldukları ve kır« larda kulübeler içinde yaşadıklan zannediliyordu. Şimdi ise sakinlerinin dünyevî hayatlarında tahmin edildiğinden daha yüksek bir mevkide bulunduklan, meskenlerinin geniş ve güzel olduğu anlaşılmıştır. Truvanm aşağı noktasında bulunan bunlardan bir evin duvarları üç kadem yükseklikte, dahili 40 kadem boyunda ve 16 kadem genişliğinde bu • lunmaktadır. Bu evler ilk Truvalıların alçak «saray» lan idi. İnkişaf ede de ikinci ve altıncı Truvada bulunan ge niş saraylarm tipine inkılâb etmiştir. Truvanm uzun ve devamlı bir tarihl vardır. Akdenizin her hangi başka bir şehrinden daha ziyade irtibatlı ve mütecanistir. Birinci iskân Milâddan 3000 sene evveline çıkabilir. Truva ise tarihte asırlarca müddet bugünkü Londradan çok daha ehemmiyetli rol oynamıştır. v Idi. Maç sayısı Galib Berabere Mağlub Attığı gol Yediği gol Puvan 34 28 20 3 1 Galatasaray 11 7 28 27 14 2 2 Fenerbahçe 11 7 25 25 24 2 6 Gencler Birliği 13 5 20 25 14 4 2 5 11 Beşiktaş 28 24 48 2 8 4 14 Doğanspor 30 23 22 2 4 5 11 Güneş 25 23 34 2 7 4 13 Ankaragücü 26 21 41 3 9 2 14 Üçok onun ağzından Leylâ ismini işitmişsiniz, değil mi?.. Feride Hanım, gozleri hayretten a çılmış, tereddüdle şaşırmış kalmıştı: İşittik, fakat... Ah, inanamıyorum beyefendi... Bununla beraber kadınca ğızın kibar bir aileden olduğuna da emin gibiydik, değil mi Nihad?.. Sami Bey son derece emin ve kat'î bir ifade ile: Bu böyledir. Leylâ Ayşe kadınm kızıydı. Şimdi size Nihal Hanımm nasıl Ayşe kadın olduğunu anlatacağım. Biraz durdu, bir sigara yaktı ve de vam etti: Ahmed Şevket Bey, yani Leylâ nın babası içki düşkünü, serseri ruhlu bir asılzade, mütereddi bir hovardadır. Eline geçen parayı yiyerek evini ihmal eder, binlerce lirayı birkaç hafta içinde içki ve kadın âlemlerinde tüketir, evini hiç düşünmez. Onun bir de Fıtnat isminde eski bir metresi vardır, ki evlenmeden evvel sevdiği bu kadını evlendikten sonra da bırakmamış olduğunu sanınm. Şevket Bey, çocuğu olduktan sonra da bu serserilikten ayrılmamıştır. Nihal Hanım Sabretmiş, evini bırakmamış, çocuğunu büyütmüş, uzun kış geceleri kumar, içki ve kadın masalarında bir kısmı da Nihal Dünkü maç Güneş Gencler Birliği Atinadaki Fethiye camisi müze yapılacak Atina (Hususî) (Yerli Atinalılar Birliği), Kültür Bakanlığına müracaat ederek, meşhur Fethiye camisinin müze binası yapılmak üzere kendisine terkini istemiştir. Bu cami, Atina şehrinin tarihile çok bağlıdır. Ötedenberi birçok hayır ce • miyetlerinin merkezi olarak kullanıl mıştır. Fakat Kültür Bakanlığı burasım Müslüman Müzesi yapacağını ileri sürerek Atinalılar Birliğinin talebini red detmiştir. Atinada bir Müslüman müzesi kur • mak iyidir. Fakat ortada iki mezar taşından başka bir şey yoktur. Bunun üzerine birlik, yeniden teşebbüsata gir miş ve hükumet Fethiye camisinin ye rine eski yıkık bir medreseyi vermek istemişse de, birlik bunu kabul etme • miştir. Nihayet birliğin idare heyeti bir toplantı yaparak, doğrudan doğruya Metaksasa müracaat etmiş ve bu meselenin hallini ona bırakmıştır. Meta.ksasın bu işi neticelendireceği ve Fethiye camisinin müze olacağı muhakkak gö rülmektedir. HACI RAŞİD <aCumhuriyetr> in millî sergüzeşt romam ' Sabahleyin onu odasında boğazlanmış olarak buldular... Genc kız yirmi yaşında kadardır. İstanbulda kimsesi yok... Feride Hanım merakla: Annesi? Annesini daha pek küçükken kaybetmiş. Bir ecnebi mektebde leylî olarak okumakta olan bu genc kız, artık tahsile devam edemiyeceğjni de anlayınca istikbalini pek karanlık görmeğe başladı. Ben Samsundaydım, kendisini alıp gb'türecektim; fakat bunu söylemeğe, teklif etmeğe vakit kalmadı. Zavallı Leylâ da bir gün ortadan kayboldu, gitti... Leylâ mı, kızın ismi Leylâ mı> Sami Bey, Feride Hanımm ve kocasının yüzüne nek manidar bakarak başını salladı ve devam etti: Leylâ da ortadan kayboldu, hatta evini, barkını yüzüstü bırakarak kayboldu. Halbuki henüz bu evde yapılacak işler vardı. Polis hizmetçi Âdilenin katilini bulmak için. evde iz arıyordu; tahkikat yapacaktı. Kapıyı çilingirle açmağa mecbur oldu. Ben de girdim, jandarma zabiti olduğum için aralarına karışmama mâni olamadılar. Onlar cinayetin yapıldığı odada araştırma yaparken ben LeyIânın babasının odasını karıştırdım. Ortada, bir yazıhanenin üstünde bulduğum bazı evrak, küçük hatıra defterleri, bir nüfus tezkeresi ve mektublar Leylânın annesi ve babası hakkında bana epeyce malumat verdi. Leylânın annesi şîmdi aşağıda ölü yatan Ayşe kadındır... Feride Hanım ve Nihad Bey hayretten donakalmışlardı. İnanamıyorlar, şüphe ve tereddüdle hayret ve dehşetle Sami Beye bakıyorlardı. Nihad Bey: Emin misiniz? Muhakkak mı bu?... Benim buraya gelişim bir tesadüf eseri değildir. Aradım, buldum sizi... Asıl ismi Nihal olan Ayşe kadınm Leylânın annesi olduğuna benim şüphem yoktu. Fakat galiba siz de en sonunda Kızılay üye devşirme haftası 1 temmuz 1937 de başlıyacaktır. üye yazılmız!

Bu sayıdan diğer sayfalar: