CUMHURİYET 19 Haziran 1937 Doroti Evet, işte bu evdi. Onu, kendine ben7er kasvetli, somurtgan yüzlü eski zaman evlerinin arasında, kapıları, pencereleri sıkısıkı kapah koca konaklarla dolu ka ranlık sokakta derhal tanıdım. Hayatın en karanlık, cn ümidsiz günlerini, tıpk bu karanlık sokak ve bu somurtgan bii yük ev kadar elemli saatlcrini, bir an için bir kere daha yaşadım. Gencdim; bu evde de bir genc kadın vardı. Ben. bu eve devam edenlerin ve o kadma kur yapanların arasındaydım. Şimdi, örümcek ağlarile örülmüş, tozdan rengi görünmez bir hale gelmiş şu kapıdan girerken, kaç defa, gözyaşlarımı zor zaptettiğimi çok iyi hatırlıyorum. îhtiyar bir adamın, gencliğinde, bir kadın için gözyaşı dökmüş olduğunu söylemesini, belki gülünç, belki de merhamete şayan bulacaksınız; fakat genclere hitab ediyorum; onlar, bunu anlıyacaklardır. Bu evde oturan kadın bir ecnebi idi, bir îngiliz kadını idi. Irice yapılı, sarışm ve hulya dolu mavi gözlerile, güzel bir ' AngloSakson tipi idi. Güzelliğinde biraz kabahk yok değildi; fakat, nasıl tarif edeyim, olgun bir meyvayı hatırlatıyor du. Tam manasile kemale ermiş meyva ların güzel manzaralarında biraz kabahk yok mudur? Lâkin, bu kaba güzellikte, öyle bir hareket, öyle bir canlılık ve bilhassa öyle bir kıvrakhk vardı ki, onunla karşılaştı ğınız zaman, teninin fazla beyazhğı, boyunun fazla uzunluğu gözünüzden sili niyor; karşınızda, içi mana dolu bir çift mavi gözden, durmadan söyliyen, mev zudan mevzua geçerek türlü şakrak edalarla konuşan güzel bir ağızdan başka bir şey kalmıyordu. îsmi Doroti idi. Doroti için, işve, yemek yemek, su içmek, nefes almak gibi bir ihtiyacdı; bunu, adeta, şuursuz bir surette yapıyordu. Ve ben, onu, deli gibi seviyordum. Doroti'yi ük tanıdığım gün başhyan meyil, yavaş yavaş artmış, nihayet şid detli bir aşka inkılâb etmişti. Doroti, bunu anlamıyor gibi davranıyor, belki bana fazla cesaret vermemek, belki de kıskandırmak için etrafında pervane gibi dönen öteki erkeklere benden fazla iltifatta bulunuyordu. Bazan, bu iltifatlarında fazla ileri gider, bunu kendi de hissedince, derhal bir ric'at hareketile bana dönerdi. Onunla sık sık kır gezintileri yapardık. Bu gezintilerde ikimiz başbaşa kaldığı mız için, ben, istediğim gibi açılır, yanar ve yakılırdım. Fakat, Doroti, ileri gitmeme meydan vermez, sadece, günün birinde aşk denilen şeyi duyarsa, seveceği kimsenin benden başkası olmıyacağını söy lerdi. mak için onu bana hatırlatan her şeyden uzaklaşmak istiyordum. O sırada, bir arkadaşım Tunusa gidiyordu; onunla beraber yola çıktım. Tam on sene orada kaldım. Bu on sene zarfında Doroti'yi unutmak için yaptığım bütün gayretler boşa gitti; unutamıyordum ve unutamıyacağımı da anlı yordum. Bazan, işi gücü bırakıp onun, Doroti'nin teneffüs ettiği havayı koklamak yenilmez bir ihtiyac halinde içimi kaplıyordu; derhal vapura atlamak, gelip onu bulmak istiyordum. Tunusta; çok buhranlı günler geçir dim. Fakat onuncu senenin nihayetinde, Tunustan bindiğim vapur beni memle ketime getirdiği zaman, kalbimin, Doroti'nin hayalini içinde saklıyan köşesi, hafif bir sise bürünmüş gibi idi. On sene evvelki aşkımı unutmuştum. Bir gün ondan bir mektub aldım. Benim Tunustan avdetimi haber almış, beni ziyaretine çağmyordu. Bu, sitem dolu bir mektubdu; eski dostluğumuzu hatırlatıyor, kendisini senelerce aramadığımı söylüyor, kocasının ö'ldüğünü haber veriyordu. Mektubu elimde bir müddet evirip çevirdim. Tereddüd ediyordum. Bu davete icabet etmek, kapanan bir yarayı tazelemek, küllenen bir ateşi canlandırmak olacaktı. Gitmemek ayıbdı. Nihayet gitmeğe karar verdim. Fakat, büyük evin kapısından girdik ten sonra, bu düşüncelerimin beyhude olduğunu anladım. Karşımda eski Doroti değil, onun gölgesi vardı. Aradan geçen on sene, bir zamanlar beni çıldırtan o mavi gözlerden başka, bu vücudün her tarafını soldurmuş, harab etmişti. Fazla olarak. hasta idi; ölüme mahkumdu; bunu da biliyordu. Beni görünce, ilk sözü şu oldu: Çok değişmişim değil mi? Değişmiş değil, o gitmiş, yerine başkası gelmişti. Ben, yaşarmasma güçlükle mâni olduğunu şaşkm gözlerle bu harabeyi seyrederken, Dorofci, eski günleri, genclik hatıralannı, aşkımı, deliliklerimi anlatmağa başladı. O zaman, mektubun hakikî manasını kavrıyabildim. Bir za manlar beni divaneye çeviren aşkımı reddeden bu kadın, şimdi benden o aşkımı dileniyordu. Etrafında dolaşan bütün âşıklannın, onu, kendi derdile, kendi çirkinliğile başbaşa bırakıp gittiğini, Doroti'nin, felâketile, her dakika karşı karşıya, yapyalnız kaldığını düşündüm; onun ölüme yak laştığını düşündüm; ölmeden evvel, aş kı bir kere daha duymak istedığini düşündüm de onu reddedemedim. Bunda, belki de, ona acımaktan ziyade, onu hâlâ unutamamış olmanın tesiri vardı. Acı acı düşündüm. Doroti'ye karşı duyduğum aşkın, on beş sene evvel olduğu gibi, on beş sene sonra da beni bedbaht etmesi mukaddermiş. O zaman delice sevdiğim bu kadından, şimdi uzaklaşmak için delice bir arzu duyuyordum. Fakat, o zaman nasıl yaklaşamıyorsam, şimdi de öylece uzaklaşamıyordum. Onu, eskisi gibi sever görünmek mecburiyeti hepsinden fecidi. Buna da katlandım. Lâkin, günün birinde, artık ta hammülüm kalmadı. Bu sahte rolü daha fazla oynıyamadım, kaçtım. Doroti'ye bir mektub bıraktım; on gün için seyahate çıktığımı yazdım. Bu yalana inanmadığını, mektubuma hiç cevab vermeyişinden anladım. Esasen, bir ay sonra da, o amansız hastalık, Dorotiyi götürdü. Bibliyoğrafya Cephe sohbetleri Remzi Kitdbevi îstanbul 1937 Fiatı 50 kuruş Karilerimizin ekseriyeti <Cephe Sohbetleri> müellifi Andre Maurois'yi her halde tanırlar. Onun en cazib eserlerinden biri olan «îklimler» Haydar Rifat tarafmdan tercüme edilerek neşredilmiş, hatta bu ilk tab'ı tükendiği için eser kısa bir müddet zarfında ikinci defa olarak da basılmıştı. «Cephe Sohbetleri» nin fransızca ismi <Les silences du Colonel Bramble> dir. Eseri türkçeye çeviren de, karilere ayrıca takdime lüzum görmediğimiz, genc mütetebbilerimizden Sabri Esad dır. Andre Maurois, 1918 de neşrettiği, bu ilk eserinde «Umumî Harb içinde yaşadığı asker muhitinde görüp tanıdığı İngilizi» anlatmaktadır. Bu kitabın başında Hasan Âli Yücelin Andre Maurois'nın hayatı ve eserleri hakkında çok cazib bir yazısı vardır Burada «Yaşadığı zamanı, içinde bu lunduğu muhiti, temasta bulunduğu şahısları yazmakta» büyük bir iktidar gösteren Maurois'dan bahsettikten sonra Hasan Âli Yücel eserin mütercimi Sabri Esada geçiyor ve <Yerinde bir emekîe bu kitabı ana dilimize veren bu değerli yazıcıjra, onu okurken her Türk gibi ben de teşekkür etmeyi borc bilirim» diyor. Buna biz de iştirak ederiz. cPazartesi Sohbetleri> ile her hafta yeni yeni fikirler kurcahyarak bizleri düşündürmeğe sevkeden Hasan Âli Yücel tabiatile «Cephe Sohbetleri» ni Türk karilerine takdim edecek ve onları orada kurcalanan fikirlerden istifadeye davet edecekti. Biz de onun isrine uyarak kitabı bu satırlarla karilerimize tavsiye ediyor ve Maurois'nın çok kıymetli olan bu ese rinin bu sefer de kısa bir müddet zar fında ikinci bir tab'a nail olmak maz hariyetini kazanacağını ümid ediyoruz. «Dünya muharrirlerinden tercümeler serisi» nin, diğer bütün kitablan gibi çok güzel basılan ve çok ucuz satılan, bu yedinci kitabını meydana çıkardığı için tabıi Remziyi de alkışlamak Lir borcdur. Güzel San'atlar Akade R A D VO misinde dünkü merasim Bu aksamki program J Bu sene Akademinin mimarî kısmına Anadoludan gelecek talebelerin leylî olarak devam edebilmeleri temin edildi İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk muslkisi 12,50 havadis 13,05 muhtelif plâk neşriyatı 14,uO SON 17,00 Taksım stadından naiden Ankara Genclerbirlıği lutbol maçı 18,30 plâkla dans musikisi 19,30 konferans; Dr. Ibrahim Zati ıGıdalarımız) 20,00 Fasü saz heyeti 20,30 arabca söylev. Omer Rıza taralmdan 20,45 Fasü saz heyeti (Saat ayarı) 21,15 ORKESTRA 22,15 Ajaas ve Borsa haberlerı ve ertesi günün programı 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 23,00 SON. VIY AN A: 17,35 gramofon, konuşma 19 OPERA YAYINI: ALLAHLARIN GRUPU, İstirahat asnalarında iıaberler ve saiıe 24,15 ka * rışık yayın. , BERLIN: ' 17,05 eğlenceü yayın 19,05 gramofon * 20,05 gunun akisleri 20,25 KEMAN VB PIYANO KONSERI 21,05 haberler 21,15 Koln'den naklen eğlenceü yayın 23,05 hava, haberler, spor 23,25 spor haberle « • ri 23,35 DANS HAVALARI VE MUSIKİ. PEŞTE: 18,05 roportaj 18,35 KORO KONSERİ m 19,20 konuşma 19,50 ORKESTRA KON SERI 21,05 komedı 22,10 haberler 22,S5 ÇINGENE ORKESTRASI VE ŞAN 23,40 ORKESTRA KONSERI 1,10 son haberler. BUKREŞ: 19,05 hava, konuşma ve saire 19,15 ASKERÎ KONSER 20,20 konferans20,40 RUMEN ŞARKILARI 21,05 DANS HA VALARI 22,35 hava, haberler, spor ve saıre 22,50 GECE KONSERI 23,50 *al manca ve fransızca haberler 24 son ha « berler. BELGRAD: 18,25 VIYOLONSEL KONSERİ 19,05 gramofon 19,35 KONSER 20,35 ulusal yayın, halk şarkıları, gramofon, haberler « • 21,50 KONSER, HAVAIYEN MELODILER 23.05 haberler 23,20 musıki ve dans ha/aları. LONDRA: 18,05 çocuklann zamanı 19,05 DANS ORKESTRASI 20,05 hava, haberler ve saıre 20,35 pıyas 21,25 ORKESTRA KONSERI 22,25 konuşma 23,05 haberler, hava, spor, konuşma 23,30 DANS ORKESTRASI, istirahat esnasında haberer ve saire. PARIS [P.T.T.]: 17,35 KONSER 19,35 ŞİİRLER VE ŞARKILAR 20,05 haberler 21,05 EĞLEN ELI YAYIN 21,35 ORKESTRA KONSERI 23,35 haberler, gramofon, hava 24,10 muhtelif piyesler. ROMA: 18,05 haberler, DANS MUSİKİSİ 18,55 karışık yayın 21,45 KARIŞIK MUSİKI 22,05 OPERA YAYINI: FEDORA, istirahat esnasında konusmalar ve haberler, en sona DANS MUSIKISI. Dünkü merasimde hazır bulunan davetlilerden bir kısım Güzel San'atlar Akademisinin ders senesi sonu münasebetile dün öğleden sonra Akademide büyük merasim yapılmıştır. Bu merasimde şehrimizin tanınmış simaları ve san'atkârlan hazır bulunmuşlardır. Her sene, Akademide ders senesi sonunda merasimle beraber bir de sergi açılırdı. Fakat Akademide yeni bir çalışma tarzı, yeni bir rejim tatbik eden şimdiki idare böyle bir sergi kurmamıştır. Dünkü merasimde, Akademi Müdürü Bürhan Toprak bir nutuk söylemiş ve bu nutukta Akademinin son zamanlarda attığı terakki adımlarını tebarüz ettirmiştir. Bürhan Toprak nutkunda Akademinin leylî olamamakla beraber mimarî şubesine Anadolu liselerinden gelecek istidadlı talebenin Istanbulda leylî olarak Akademiye devamlan için devletin tahsisat verdiğini, bu suretle Akademi şimdiye kadar yalnız İstanbulun mah iken şimdi bütün memlekete şamil şekil aldığını, önümüzdeki sene yeni dört anıd kurulacağını, şimdiye kadar bir desen atelyesi olmadığı için talebenin evlerinde çalıştığını, şimdi bir desen atelyesi de kurulacağını, Akademinin ayrı ayn gruplar teşkıl etmiş olan mezunlarının birlesik sergiler açmalarını temin ettiğini, eylulde Dolmabahçede açılacak büyük sergiye hazırlanıldığmı, memlekette bu sene ilk defa olarak bir Şark Tezyinî San'atlar sergisi kurularak memleketin bu yüksek san'at eserlerinin de meydana koyulacağmı, ağustosta da bütün ressamlann iştirakile bir sergi açılacağmı, yeni ku rulacak birleşik atelye ile millî abidelerin Türk mimarlan tarafmdan yapılmasınm temin olunacağını söylemiş ve hazıruna teşekkür etmiştir. Bundan sonra Liko Amar tarafmdan konser verilmiş ve davetliler büfede izaz edilmiştir. Ihtilâlciler nihayet Bilbao'ya girdiler [Bastarafı 1 inci sahifcde] tamir edilmekte olan Jaime Primero 700 metroluk bir mesafede bulunmakta zırhlısında bir infilâk vuku bulmuş, 16 dırlar. kişi ölmüş ve 100 kişi kadar da yaralanBilbao yanıyor mıştır. İnfilâkın sebebi henüz anlaşıla Bilbao cephesi 18 (A.A.) Mill; mamıştır. radyo tebliğ ediyor: General franco muharib olarak Bılbao'nun şimalinde, şarkmda ve cetamnmasım istiyor nubundaki bütün kasabalar Franco kuvLondra 18 (A.A.) Siyasî mah vellerinm eline düşmüştür. Demir çember filler, General Franco'nun Hendaye'deartık mevcud değildir. Bilbao'yu müda ki îngiliz büyük elçisine bir nota vererek faa eden son sırtlar çarşamba gününü muharib hak ve imtiyazını istedığini ka perşembeye bağhyan gece içinde Franco bul etmektedirler. kıt'aları tarafmdan zaptedilmiştir. Bilİng'Üz mahfilleri, Ingilterenin bu hususbao'da birçok yangınlar çıklığı görülmek taki noktai nazannı değiştirmediğini bil • tedir. Bask'ın hükumet merkezinde artık dıriyorlar. Zannedildiğine göre, Genera! mes'ul bir hükumet kalmamıştır. Franco'nun bu tebligatı Fransa ile nok Tayyareler beyannameler atarak ya tai nazar teatisine mevzu teşkil edecek kında Bilbao'ya girecek olan Franco ve İngiltere Parisle istişare etmeden hiç kıt'alanmn gelmesine intizaren halkı sü bir karar vermiyecektir. kunete davet etmektedirler. DENİZ tŞLERl îskenderun hattına seferler îskenderuna işliyecek olan vapurla rımızın bu seferlerine, Hatayda yeni millî idare kurulduktan sonra başlama ları münasib görülmektedir. Bugünkü idare, nisanda intihabı yapılacak olan millî meclise ve onun hükumetine idareyi devrettikten sonra İskenderun limanınm vaziyeti de tebellür edecek ve buradan bizim için ayrılacak bitaraf mmtakada icab eden teşkilât vücude getirilecektir. Denizyolları idaresi vapurları da bu tarihte îskenderu na" resmî seferler yapmağa başlıyacak lardır. NOBETÇİ ECZANELER Onun agzından bu kadarcık bir vaid aîmak bile benim için bir bahtiyarlıktı. Artık, sevincime payan olmazdı. Kendimi jfdünyanm en mes'ud insanı gibi görür, zevkli, payansız bir ümide düşer, gün lcrce avunurdum. Sonralan öğrendim ki, Doroti. peşinde dolaşan öteki erkekleri 'de ayni teselli edici sözlerle avuturmuş. Bu karanlık tozlu sokaktaki büyük konağın kapısından, bir daha oraya dön memek azmile çıktığım günler saymakla bitmez. O kapının eşiğinden içeri ümidle girip, sönük kalble çıktığım günler, bir €İem timsali gibi girip sevincden kanadlanmış gibi çıktığım günler kadar çoktur. Ümidden ye'se, ıstırabdan ümide yuvarlanarak, böylece tam beş sene, Doroti'yi sevdim. Nihayet kalbim yoruldu, üînîdim kalmadı; Doroti'nin, peşinde gölge gibi dolaşan erkeklerden birisile mü Bu ev, bu kasvetli koca konak, öriimnasebet tesis ettiğini de görünce, o kas ceklenmiş kapısı, tozlu pencereleri, yer v ; vetli evin kapısından, günün birinde e yer dökülen duvarlarile, bana, oradan bediyyen çıkıp gittim. her geçtikçe, Doroti'nin son günlerini haDoroti'nin oturduğu şehirden de uzak tırlatır ve karşımda, onun timsali gibi yüklajmak ihtiyacındaydım. Oranın, beni selerek gözlerimi yaşartır, zehirliyen bir havası vardı. Başka bir muNakleden: hite, başka bir sema altına gitmek; unutHAMDİ VAROĞLU Bu akşam şehrin muhtelif semtlerinde nobetçı olan eczaneler şunlardır: Istanbul cihetindekiler: Eminönünde (A. Minasyan), Beyazıdda (Haydar), Küçükpazarda (Hlkmet Cemil), Eyubsultanda (Hikmet Atlamaz), Şehre mininde (Nâzını Sadık), Karagümrukte Suad). Samatyada fErofilosj, Şehzadcbaşmda (Üniversite), Aksarayda (Ziya Nu rı), Fenerde (Vitall), Alemdarda (Abdüliadir), Bakırköyünde (Hilâl). Beyoğlu cihetindekiler: Istiklâl caddesinde (Della Suda), Tepebaşında fKınyoli), Galatada (Hüseyın (Nargıleclyan), Kasımpaşada (Vasıf), Haskoyde (Barbut). Beşiktaşta (Nail Ha ıd|, Sarıyerde (Asaf). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler.Usküdarda (Selimiye), Kadıköyünde Pa zaryolunda (Rifat), Büyukadada (Halk) Hevbellde (Tanaş). HILSHU), Taksimde fLimonciyan), Şışlıde Inönü vapurundaki yangın tahkikatı Bodrum limanında iken 2 numaralı ambarında çıkan yangın süratle alınan tedbirler sayesinde söndürülen tnönü vapuru, kaza esnasmda oturduğu kumsaldan kendi kendisini kurtarmıştır. İnönü vapurundaki eşyalar, Bodruma gitmiş olan Dumlupmar vapuruna ak tarma edilmektedir. Yangının neden çıktığı henüz anlaşılamamıştır. Buradan gönderilen müfettişler bu işi mahallinde tahkika başla mışlardır. Gemi süvarisinin gönderdiği ilk rapora göre, yangın ambarın el değmiyen derin bir köşesinden çıkmıştır. Yangmm, eşyalardan bazılarının kızışma neticesi yanmasmdan ileri geldiği tahmin olunmaktadır. înönü vapuru, eşyalarını aktarma ettikten sonra limanımıza gelecektir. Gemide ehemmiyetli hiçbir hasar vukua gelmemiştir. Nihai kalt çarpışmalar Las Arenas 18 (A.A.) Havas ajansının muhabiri bildiriyor: Bask cephesinde Franco kıt'aları dün ileri hareketlerine devam ederek ve Rio Nervion imtidadınca yürüyerek Deser tio'yu işgal etmişlerdir. Bu mıntakadaki Franco mevzileri karşı sahildeki Bask'ların ateşine maruzdur. Bask'lar burada bombardımanlara rağmen tekrar toplanmağa gayret etmektedirler. Akşam ağır topçu ile Franco tayyareleri Picos de Luzuero burnundaki Bask mevzilerini bombardıman etmişlerdir. Saat 18,30 da Franco kıt'alan şiddetli bir muharebeden sonra Archanda tepesini ellerine geçirmişlerdir. Bask'lar Archanda'nm kazinosunu müstahkem bir mevki haline koymuşlar ve 12 tane mitral yöz yerleştirmişlerdi. Bunları sustur mak için topçu ve hava kuvvetlerinin müdahalesi lâzım geîmişti. Bu mevki nzun müddet Franco kı'alannın ilerlemesine mâni olmuştur. Nihayet üç motörlü bir tayyareden atılan bir bomba kazinoyu tamamile tahrib etmiş ve kıt'alar bu sa yede ileri hareketlerine devam edebil mışlerdır. Bask'lar şımdı yalnız Baruabe tepesini işgalleri altında bulundurmak tadırlar. Ademi müdahale komitesinde Londra 18 (Hususî) Bitaraflık komitesi bugün Alman elçisi von Ribbentrop'la İtalyan elçisi M. Grandi'nin iştirakile toplanmıştır. Doyçland hâdisesinden sonra ilk toplantısını akdeden komisyon İspanya sulanndaki kontrol işini müzakere etmiştir. Zahire Borsasında dünkü vaziyet Dün îstanbula memleketin muhtelif yerlerinden 985 ton buğday, 45 ton ar pa, 15 ton çavdar, 15 ton kepek, 13 ton peynir, 9 ton kaşer, 7 ton yapağı, 39 ton un, 11 ton zeytinyağı ve 10,5 ton da tiftık gelmiştir. İstanbuldan harice 5 ton yapağı ile bir ton iç fındığı gönderilmiştır. Dün îstanbul borsasında şu fiatlarla muameleler olmuştur: Yumuşak buğday kilosu 5,35 kuruştan 6,16 kuruşa kadar, sert buğday 5 kuruştan 5.32,5 kuruşa kadar, yemlik arpa 3,32 kuruştan 3.35 kuruşa kadar, Ana dolu arpası 3,125 kuruş, sarı mısır 5 kuruştan 5.05 kuruşa kadar, kuşyemi 8,35 kuruştan 9,08 kuruşa kadar, kaba nohud 8,20 kuruştan 9,20 kuruşa kadar, horoz fasulyası 15 kuruş, çalı fasulyası 10 kuruş, ince fasulya 9 kuruş, iç fındığı 40 kuruş, Yalova yapağısı 61 kuruş. Dün yabancı borsalarda şu fiatlarla alivre satışlar olmuştur: Buğday Şikago 5.12 kuruş, Vinipek 5,72 kuruş. Liverpol 5,97 kuruş, arpa Anvers 5,09 kuruş, mısır Londra 3,57 kuruş, keten tohumu Londra 7,93 kuruş, iç fmdık Hamburg 94.56 kuruş. Jaime Primero battı Saîamanca 18 (A.A.) Öğrenil diğine göre Jaime Primero, vuku bulan infilâk neticesinde batmıştır. Mayerling faciasmın yeni bir safhası Çekoslovakyadan alman haberlere göre, bir zamanlar bütün dünyayı alâkadar eden Mayerling faciası yeni bir safhaya girmek üzeredir. Bohemya'da Pardubitz'de, bir mezarcı, mezar kazmakla meşgulken çukurda bir tabut bulmuştur. Bu tabutun, Avusturya Veliahdi Rodolphe'un maşukası Marie Vetsera'nm tabutu olduğu tahnnn edilmektedir. Tabut gümüşten mamul ve kulplan altındandır. Mezarlığm yakınında, toprağa 30 santimetre kadar gömülü olarak bulunmuştur. Tabutun gömülü bulunduğu mezann nahiye kayidlerinde ismi geçmemesi ve tabuttaki iskeletin, kafatasında ezik bulunan genc bir kadın iskeleti olması bunun Marie Vetsera'ya aid olduğu kanaatini uyandırmıştır. Bu tabutun meydana çıkarılması, Marie Vetsera'nm nasıl öldürüldüğü meselesi etrafında yeni bir tahkikat safhası açmıs bulunmaktadır. Edirne Kız San'at mektebinîn sergisi Denizyolları müdürünün seyahati Denizyolları idaresinin Alman şantiyelerine ısmarladığı vapurların inşaatı başlamıştır. Denizyolları müdürü Sa deddin önümüzdeki aybaşmda Almanyaya giderek bu inşaata aid bazı işleri yerinde tetkik edecektir. Henüz sipariş mukavelesi imzalan mamış olan beşer bin tonluk üç vapu run fennî resimleri yapılmaktadır. Bu vapurların tekrrik işleri üzerindeki müzakereler de yakında bitecek ve muka vele Ankarada imza edilecektir. Ismarlanan vapurlardan ilk olarak bitecek olanları 938 senesi martından itibaren teslim edilmeğe başlanacaktır. Berhava edilen havaî demiryolu Santander 18 (A.A.) Bask'ların fen kıtaatı, Portugalete'yi Arenos'a bağhyan havaî demiryolunu berhava etmiş lerdir. Bask'lar, Nervion nehri yakininde nevmidane mukavemet etmektedirler. Bask'lar, alelâcele istihkâmlar inşa ediyorlar. Bu maksadla yalnız dünkü gün Santander'de 6000 kişi işe alınmıştır. 70,000 mülteci Santander'e gelmiş ve orada iaşe meselesi vahamet peyda et miştir. jJaponların asıl kuvveti Japonlar niçin ve nasıl yükseldiler? General Pertev Demirhanın bizzat Japonyadaki tetkikleri mahsulü olarak vücude eetirdiği ve Türk gencliğine armağan eylediği Itıymetli bir eserdir. Tevzi mahalli Cumhuriyet matbaasıdır. Her kitabcıda bulunur. Bedeli: 50 kuruş îhrac edilecek yumurtalar temizlenecek Edirne (Hususî) Geçen ders se nesi başında açılarak san'at ve kültür sahasında büyük bir boşluğu dolduran E dirne Kız San'at mektebinde dersler so na ermiî ve mekt^bin salonlarında mü dür Hayriye ve moda muallimi 5ükufe tarafından tertib edilen çok zarif bir biçki, dikiş ve moda sergisi açılmıştır. Ser ginin açılışında Umum Müfettiş, başmüşavir, vali ve daha birçok davetliler hazır buîunmiiş ve sergi binlerce kişi tarafından alâka ile ziyaret edilmiştir. Gönderdiaim resim sergiden bir koşeyi göstermektedir. tadır. Yumurta müstehliki memleketler ar tık kirli yumurtalar kabul etmemekte, behemehal temiz yumurta istemektedirler. Almanyada bir muhteri su ile ol mamak şartile yumurtaları temizliyen bir makine bulmuş ve bunun tecrübeleri muvaffakiyetli netice vermiştir. Türkofis bizim çok işimize yarayabilecek bu makine hakkında tetkikat yapmak Garib bir müracaat Heybeliadada Bostan sokağında oturan Kaîyopi, dün Beyoğlu Emniyet memurluğuna müracaat ederek kunduracı Yorgiye tamire verdiği iskarpininin astarı içinde 65 lira bulunduğunu, bu parayı kunduracının çaldığmı söjdemiştir. Bir harb gemisinde infilâk Kunduracı dün Adliyeye teslim edil siiıraııntıiHinıınınnııııuıııııniiıııııııııınııuııuııııiffliBDfflnınııııımıın1 Valencia 18 (A.A.) Kartajen'de miştir.