30 Mayıs 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

30 Mayıs 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 Mavıs 1937 CUMHURtYET Ispanyada mesele olan yeni bir hâdise İthalât serbestisi Temmuz ortalarında tatbikata başlanacak« Majork adasında İtalyan harb gemileri bombardı man edildi Valansiyada bir İngiliz kargusu batırıldı M. Litvinof Cemiyeti Akvamda agır sözler söyled Cenevre 29 (A.A.) Mılletler Cemiyeti konseyinin diinkü toplantısı esna sında Delvayo'nun nutkundan sonra söz alan Yvon Delbos, tspanyaya ademi müdahale siyasetinin verdiği neticeler hak kmda izahat vermiş ve bu siyaset sayesinde ihtilâfın büyümesinin önüne geçildiğini söylemiştir. Nazır, Milletler Cemiyetinin Londra komitesinin gayretlerine muzahir olduğunu ve yalnız Ispanyol milletinin kendi mukadderatına hâkim bulun duğu hakkında ittifakla bir karar sureti kabul edilmesini meclise teklif etmiştir. Litvinof, bundan sonra konseyin sarih bir tecavüz vak'ası karşısında bulunduğunu çünkü müsellâh ecnebi kuvvetlerinin Cemiyet azası bulunan bir devletin ara zisini istilâ etmiş olduğunu beyan etmiş tir. Litvinof demiştir ki: « Ecnebi müstevliler Ispanyol mil letine kendine hiç uymıyan siyasî bir rejimi kabul ettirmeğe uğraşıyorlar. Eğer bu teşebbüs muvaffak olursa, diğer memle ketlerde isyan çıkarmağa matuf buna mümasil vak'alar karşısında kalmaklığımız da muhtemeldir. îspanya, memleket halkınm istediği bir hükumete sahib olmalı dır. Temsil ettiğim hükumetin kendine mahsus bir ideolojisi vardır, fakat bunu başka memleketlerde tatbik etmeğe hiçbir zaman teşebbüs etmemiştir. Milletler Cemiyeti Ispanyanın mukadderatile alâka dar olmak istemezse, zannederim ki, sureri kat'iyede mahvolmağa mahkum olur. Konseyin Ispanyanın davetini nazan itibara alacağını, bunun için ümid etmek isterim.» Eden'in müdahalesinden sonra Yeni Zelanda ve tsveç murahhaslan, söz al mışlar ve îngiliz murahhası gibi onlar da Ispanyaya her türlü ecnebi müdahalesinden içtinab edilmesi lâzım geldiğini, bü tün ecnebi gönüllülerinin geri alınması için bir mütareke yapılması icab ettiğini ve Milletler Cemiyeti konseyinin ademi müdahale komitesinin gayretlerine muzahir olması iktiza ettiğini söylemişlerdir. Yeni ithal rejimi hakkında hazırlan makta olan kararnamenin henüz ikmal e dilemiyen iki noktası kalmıştır. Bunla da bugünlerde tamamlanacak ve kararna me ağlebi ihtimal çarşamba günü neşre dilecektir. Şu vaziyete göre ithalâtın ta mamen serbestisi ancak temmuz ortala rında başlıyacaktır. göre icab eden tedbirlerin alınacağma Piyasada ithalâtın serbestisine aid ha dair bir karar sureti kabul etmiştir. berler büyük bir alâka ile takib edilmek Ademi müdahalenin kontrolüne memur tedir. Yeni şekille ithali memnu eşya yalnız gemilerin emniyetini temin etmek maksabugün gümrük tarifesinde esasen ithal dile Palma de Majorca'da bir emniyet mıntakası tesis edileceğinin Valencia hü menedilmiş olanlar kalacakhr ki bunlar kumeti tarafından Ingiltere hükumetine muayyen birkaç maddedir. Diğer maddeler kâmilen gümrük resmini vererek membildirildiği öğrenilmiştir. lekete girebilecektir. Bu şeklin tatbik Ispanyadaki dahilî harbin «insanileşti rilmesi» için iki muharib taraf nezdinde için tabiî bazı maddelerin gümrük resimteşebbüste bulunulması meselesi 31 mayıs leri yükselmekte, bazılarınm da indirilmek tedir. ta müzakere edilecektir. Suriye heyeti dün akşam şehr imizden geçti Başvekil çok nikbin görünüyor Cemil Mürdüm Paris ve Cenevrede üç taraflı müzakerelerde bulunacağını, dönüşte Ankaraya uğrıyacağını söyledi [Baştarafı 1 ind sahltede) Suriye heyeti evvelâ Parise giderek, Hatay meselesinin halli için Fransa ile hükumetimiz arasında son zamanlarda cereyan eden müzakereler hakkında izahat aldıktan sonra Cenevreye gideceklerdir. rek bu müjdeyi Suriye Başvekili Cemi Mürdüme vermiştir. Suriye Başvekil arkadaşımıza şunları söylemiştir: « Bu müjdenizden çok memnun ol dum. Bu suretle aramızdaki meseleler halledilmiş oluyor. Türkiye ile Suriye ara sında esasen dostane ve samimî münaseba vardı. Bundan sonra bu münasebat bi kat daha samimileşecek, daha ziyade te arkki ve inkişaf edecektir. Bu mes'ud neticeden sonra bir aya kadar Ankaraya dönebileceğimizi söyliyebilirim. Türkiye, Suriye ve Fransa arasın da akdedilecek olan üç taraflı anlaşma nerede imzalanacak? Bu anlaşmanın Pariste mi, Ankarada mı imzalanacağı henüz takarrür etmiş değildir.» Hariciye Nazırı Sadullah Cabiri de Cenevreden alınan haberden son derece memnun olduğunu ve bundan sonra TürkSuriye münasebatınm daha dostane bir şekil alacağını ümid ettiğini söylemiştir. Iskenderun Maliye Müdürü Hasan Cabiri de memnuniyetini izhar etmiş, ve dil meselesinin de halledildiğine temas ederek: « Esasen Sancakta herkes türkçe konuşuyor» demiştir. Suriye heyetini uğurlamak üzere Sir keci gannda bulunan Fransız sefareti erkânından M. Pons da Cenevrede verilen karan işitince türkçe olarak: « Hamdolsun!» demek suretile memnuniyetini izhar etmiştir. Trenin hareketinden evvel, Suriye Başvekilile Hariciye Nazın, Emniyet Direktörü Salih Kılıcın elini sıkarak: « înşallah yakında tekrar göriişü rüz» diyerek teşekkürlerini beyan etmişlerdir. Ezop'u da nîhayet Ezüp yaptık eşhurdur: Eski Şeyhülislâmlardan Asım İsmail Efendi o mesnede erince şairler, caize ümidile, heyecana kapılırlar, kasideler sunmağa koyulurlar. Asım İsmail Efendi de şair. Bu sebeble sunulan şiirleri gözden geçirir, birisinin tarih mısraını dikkate değer bulur. Bu mısra ebced hesabile bir eksik çıkıyordu ve şu şekildeydi: Ismeil Âsım Efendi oldu müfiiyyürenam Şeyhülislâm, şiirin sahibini arattı, biraz sonra karşısına dardağan sarıklı bir yobaz çıkarılınca gülümsedi: Be herif, dedi, sarığına benziyen aklını biraz devşirip de: Asım İsmail Efendi oldu mu'fliyyül'enam desen olmaz mıydı? O vakit tarih de tam olurdu. Sair Şeyhülislâmm fahiş bir hata teşkil eden müftiyyül'enam terkıbini niçin müftil'enam diye düzeltmediğini araştırmıyarak başka bir fıkraya geçelim: Zenginlerden biri zeki bir uşak bulmak ister, dörtyana haber salıp araştırmağa koyulur. Bir açık işe bin istekli çıkmak eskidenberi âdet olacak ki düzinelerle adam müracaat etmeğe başlar. Zengin, koridorlara sıralanan bu uşaklık taliblerini şöyle bir göz muayenesinden geçirir, içlerinden ikisinde zekâ ve feraset sezinsiyerek onlan odasma alır, ilkin yaşça büyük olanına sorar: Adın ne? Ireceb. Öbürüne döner: Senin adın? Sımail! Sımail diye ad olurmu ya evlâd. Bu, İsmail olacak! Oyleydi efendim amma i'yi şu arkadaş aldı, Recebin başına geçirdi. Fakat bu fıkralardaki îsmeil ve Ireceb, mazur görülebilir. Çünkü Ismaili Ismeil r apan yobaz şair, vezin zaruretine galebe edememiş, kelimeyi öyle kullanmış. Adını Ireceb diye telâffuz eden köylü, türkçede R ile başlıyan bir kelime bulunmaması hasebile millî selikada tekevvün eden itiyada uymuş. Ondan bu itiyadı yenecek kadar dil olgunluğu beklenemez. Fakat Ezop'u bizim mürettib ve musahhih arkadaşlann Ezüp yapmalan hiç de tevil götürmez. Gerçi onlar türkçedeki hece ahenğine uyduklarını ve hafif hece ile başlıyan Ezop'u o ahenge tebaiyetle gene hafif hece ile bitirdiklerini söyliyebilirler. Lâkin bu müdafaada isabet yoktur. Çünkü Ezop türkçe değildir, o sebeble de ahenk kaidesine bağlı tutulamaz. Nasıl ki rransızca maison kelimesini mezün ve avanture'ü, avantor yazamıyorsak Ezopu da Ezüp yazamayız. Adım değiştirdiğimizden dolayı büyük rilozofun ruhundan af dilerim! Heyet Ankaraya da gelecek Hatay meselesinin kat'î surette hallinden sonra anlaşmanın tatbikına aid teferrüat Cenevrede tesbit edilecektir. Bunu müteakıb, Suriye heyeti memleketine dönüşünde Ankaraya uğrıyarak, hükumetimizle doğrudan doğruya temaslara girişecektir. Bilâhare, Hariciye Vekilimiz Tevfik Rüştü Aras Asya paktını imzalamak üzere Bağdad ve Tahrana giderken Şamdan geçerek Suriye Başvekilinin ziyaretini resmen iade edecektir. Hatay meselesinin halli neticesinde, Suriye hükumeti Mısın takiben Milletler Cemiyetine gireceğinden, bu hususta hükumetimizin de muzaheretini temin etmiş bulunacaktır. Harbiye Nezaretinin tebliği ltalyanın protestont Londra 29 (A.A.) Ademi müdahale komitesi, dün öğleden sonra îtalya hükumetinin protesto notasile meşgul olmuştur. Bu notaya göre, 26 mayısta îspanyol hükumet tayyareleri İtalyan harb gemilerini bombardıman etmişlerdır. Bombardı man neticesinde Palma de Majorca'da demirli duran Guarto kruvazörile muavin kruvazöründe bulunan İtalyan bahriye zabitlerinden 6 kişi ölmüş ve birkaç kişi de yaralanmıştır. Roma, gemilerinin müdafaası için lâ zım gelen tedbirleri almak hakkım muhafaza ettiğini beyan etmekte, ayni zamandada meseleyi ademi müdahale komite sine bildirerek ademi müdahalenin kon trolüne memur olan bu gemilerin hücuma uğramasını protesto etmektedir. İtalyan hükumetinin protesto notası İngiliz Harvey muhribile Alman Deutech land ırhlısınm o esnada Guarto ve Ba letta'nın yanmda bulunduklarını ve hâ diseye şahid olduklarını tasrih eylemektedir. Komite, tahkikat yapılarak neticeye Merkezi Ankarada bulunan Yüksek İktısad ve Ticaret Mektebi Mezunlar çemiyetinin şehrimizde bulunan azaları İstanbulda bir mümessil idare heyeti bulundurmak üzere Beyoğlu Halkevi binasında bir toplantı yapmışlar ve bunun riyasetine îstanbul Defterdarlığı Muamele vergisi komisyonu reisi Os man Nuri Bayman ve azalıklardan neşriyat ve muhasebe işlerini tedvire Zi aat Bankası kontrol servisi şef muavini Celâl Özis, mekteble rabıtayı temine Yüksek İktısad ve Ticaret mektebi müdür muavini Enver Kökçü, veznedarhğa Sümer Bank memurlanndan Nedime Agunsoy ve daimî temas ve bağlılık koluna da înhisarlar merkez muhasebesi memurlarından Medeni Berk seçilmiş, murahhas azalığa da Afyon İnhisan ipik bürosu şefi Tahsin Hamdi Yazıcıoğlu ve murakıblıklara da İş Bankası Galata Alman filo kumandammn şubesi memurlarından Nezihe tşlevle Kıprotestosu zılay İstanbul satış deposu muhasibi İsBerlin 29 (A.A.) Alman istihba mail Otar intihab edilmiştir. rat bürosu tebliğ ediyor: îş Bankasının Londrada Alman deniz kuvvetleri kumandanı açacağı şube Valencia hükumetine sarih bir nota gönîş Bankasının Londrada açacağı şu • dererek ademi müdahale kontrolüne me mur olan ve Palma de Majorc'da bulu beye aid işleri tetkik etmek üzere Londraya gitmiş ve Başvekil İsmet înönü nan Alman harb gemilerinin üzerinden ile birlıkte şehrimize dönmüş olan İş mükerreren Îspanyol hükumet tayyarele Bankası idare meclisi azasında îzmir rinin geçmesini protesto etmiştih saylavı Hamdi Aksoyla Banka Umum Bir îngiliz kargosu Valâmiya'da müdürü Muammer Eriş bugünkü trenle Ankaraya dönecekler ve Londradaki batırıldı tetkikleri neticeleri hakkında alâkadarValansiya 29 (A.A.) Royter Ajansı Cabin ismindeki Îngiliz kargosunun larla görüşeceklerdir. Bankanm Lon drada açacağı şube hakkında bu görüşValansiya limanında, bir bomba tesa melerden sonra icab eden kararlar ve düfile battığını teyid etmektedir. Müret rilecektir. tebattan yedi kişi ölmüş ve sekiz kişi ya Radyo makinelerinden ralanmıştır. Valencia 29 (A.A.) Millî Müdafaa Nezareti tebliğ ediyor: Romadan gelen bazı haberler, Palma de Majorc'un cumhuriyet tayyareleri tarafından bombardımanı esnasında bir İtalyan gemisinin hasara uğradığmı ve I talyan hükumetinin Londra ademi müdahale komitesi nezdinde bu hâdiseyi pro testo ettiğini bildirmektedirler. Millî müdafaa Nezareti, geçen per şembe günü Alman deniz kuvvetleri ku mandanının ihtarına verdiği cevabı tek rar eder: 1 Alman ve İtalyan harb gemileri Majorc adasının kontrolu ile mükellef değildirler. 2 Kontrolün Îspanya kara sulan dahilinde yapılmıyacağı evvelce karar laştınlmıştır. Binaenaleyh İtalyan ve Alman harb gemilerinin Majorc'da mevcudiyetleri hiç bir veçhile haklı görülemez. MÜTEFERRtK îktısad ve Ticaret Mektebi Mezunlar cemiyeti mümessilleri Başvekilin beyanatt Fevkalâde nikbin olduğu yüzünden belli olan Suriye Başvekili Cemil Mürdüm, dün gece Haydarpaşada kendisile görüşen bir muharririmize şunları söylemiştir: « Sancak meselesinin son safhası hakkında malumat almak ve Fransız ricalile temaslarda bulunmak üzere doğru Parise gidiyoruz. Oradan Cenevreye giderek Türkiye, Suriye ve Fransa arasında akdedilecek anlaşma müzakerelerine iştirak edeceğiz. Aldığımız son haberlere göre, bugün Cenevrede Türk ve Fransız murahhaslan arasında bir anlaşma imzalanacaktır. Meselenin esası bu suretle halledildikten sonra, artık işin teferruatile iştigal edeceğiz demektir. Elde edilen netice hakkındaki mütaleanızı sorabilir miyiz? Bir diplomat daima nikbin olmalıdır. Bu dakikada ben de her zamandan ziyade nikbinim. Esasen Suriyeliler büyük komşulan Türkiyenin dostluğuna daima büyük bir ehemmiyet atfetmektedirler. Bu itibarla istikbalden çok nikbin bulunuyorum. Cenevrede elde edilen neticenin teferruatını henüz bilmiyorum. Bunu ancak Pariste ve Cenevrede öğreneceğiz. Herhalde dönüşte Ankaraya uğrıyarak, Türk ricalile şahsî temaslarda bulunacağız. Türkiye Hariciye Vekilinin de Bağdada giderken Şama uğrıyacağını haber ldık. Bu haberin tahakkuk etmesini candan temenni ederiz. Son zamanlarda Avrupaya gidip gelirken Türkiyede bize karşı gösterilen fevkalâde hüsnü kabulden son derece mütehassis olduğumuzu bilhassa kaydetmek isteriz. Meşguliyetimiz dolayısile şimdiye kadar çok sevdiğimiz Türkiyede fazla kalamadığımızdan müteessif bulunuyorduk. Inşallah bu sefer dönüşte birkaç gün Ankarada kalmz.» Yeni Sovyet elçisi dün geldi Idama mahkum edilen Alman tayyarecileri de mübadele ediliyor Bilbao 29 (A.A.) Bugün Basklarla asiler arasında harb esirleri müba dele edilecektir. Bilbao halk mahkeme since idama mahkum edilmiş olan Alman tayyarecilerile birkaç ecnebi daha, iki Rus tayyarecisi, birkaç îspanyol asiler tarafından tevkif edilmiş olan Fransız gazetecilerinden Mallet Dauban ile mü badele edileceklerdir. Basklar tarafından serbest bırakılacak olan esirler, bir Fransız harb gemisile Bayonne'a nakledileceklerdir. alınan gümrük Büyük Millet Meclisi encümenlerinde etkik edilen telsiz telgraf ve radyo kanununa, radyo makinelerinden alınan yüzde yirmi gümrük resminin kaldırıl ması hakkında bir maddenin eklenerek Vleclise sevkedildiği bildirilmektedir. DENİZ İŞLERİ Satılığa çıkarılan vapurlar Denizyolları idaresi emektar Gülce mal vapurunu satılığa çıkarmıştır. Gülcemalden başka Sakarya ve Gülnihal vapurları da yakında hurda olarak satıacaktır. M. TURHAN TAN Üç ayhk maaşlar Üç ayhk maaşlarını Emlâk ve Eytam Bankasmdan kırdırmak suretile alan mütekaidin, eytam ve eramil, bu ayın ikinci çarşamba gününden itibaren cüzKarinski danlarının vize muamelelerini yaptır Sovyetlerin yeni Ankara elçisi Ka mak üzere bağlı olduklan Malmüdür rinski dün sabah Moskovadan şehrimize Iüklerine müracaat edeceklerdir. gelmiştir. Elçi, bu akşamki trenle An Bunlann üç aylıklarının tediyesine karaya giderek itimadnamesini Cumhur le ayın yedinci pazartesi gününden itiReisimize takdim edecektir. aren Maliye şubelerince başlanacaktır. Hemen ilâve etti: $üphesiz, bu da çok uzun; benim için bir hafta bile çok uzun... Fakat, meselâ, bir sene filân değil. Gene kız bulutlu yüzünü önüne eğerek sustu. Sonra ağır agır başını kaldırdı: Seyahat ne güzel şey! dedi, yalnız başıma dağlar, taşlar aşmak isterdim. Sesinde keder vardı. Orhan düşündü: «Teessürün bu derecesi benim yüzümden olamaz.» Sordu: Hiç seyahat etriniz mi? Hayır. Bana oradan mektub yazar mısınız? Elbette. Fakat mükâfatmı da isterim. Hay hay, cevab yazanm tabiî. Vedianm sesi o kadar titriyor ve yüzüne öyle agır bir keder dalgası gidip geliyordu ki Orhan, bu derin hüznün sebebini kendi seyahatinden çok başka şeylerde anyacak kadar haddini bilmeğe mecbur olduğunu anladı; tekrar ayağa kalktı ve birkaç adım yürüdükten sonra döndü: Vedia Hanım, dedi, sebebsiz melânkolileriniz çok var mıdır? Niçin sordunuz? Bugünkü melânkolinize bir sebeb aramaktan kurtulmak için. Vedia pencere tarafına başını çevirdi ve gözlerini yan kapadı; sonra doğruldu ve piyano tarafına baktı. Orhan onun piyano çalmak istediğini zannederek: Haydi, dedi, lutfen, biraz... Vedia piyanodan gözlerini ayırmıyarak: Rica ederim, ısrar etmeyiniz... di yordu. Orhan, kızın piyano üstünde gözlerinin saplandığı noktaya bakmca orada bir defter gördü. O tarafa doğru birkaç adım yürüdü, geri döndü. Vedia yorgun bir tavırla arkasına yasIanarak: Sabahtanberi Bahrinin defterini okuyorum, dedi, onun için bugün biraz kederliyim. Defter orada, piyanonun üstünde.. Bazı yerlerini size okumak isterdim. Fakat bana, yalnız bana tevdi edildiği için... Tahmin ettiğiniz gibi mi yazılmış? Siz bu defterde fevkalâde birşey bulmıyacağınızdan emin olduğunuzu söylemiştiniz. Hepsi bildiğim şeyler... Bahrinin bana söylediği şeyler... Fakat hayatta bir adamla ölmüş bir adamın üstümüzdeki tesirleri çok başka başka oluyor. iArkası var) 1 Barselon gene bombardıman edildi Barcelona 29 (A.A.) Bu sabah saat 3,15 te asi tayyareleri şehri bombardıman etmişlerdır. Olen ve yaralananla rın adedile hasar miktan henüz tesbit edilememistir. tplik tarife kontrolu kaldırıldı îplik ithalâtınm serbest bırakılma çok memnun oldu ından sonra Ticaret Odası iplik ihtikâSuriye heyetinin hareketinden evveî, •ına mâni olmak için yaptığı tarife konHatay meselesinin muvaffakiyetle bittığitrolunu kaldırmıştır. Çünkü kararnamenin neşri iplik fiatlarım normal hadde ne dair olan haber şehrimize geldiğinden, etirmiştir. >ir arkadaşımız gece Sirkeci ganna gidedum. Vedia hemen piyanodan uzaklaştı ve Orhanın ısrar temayülünü kırdı. Oturdular. Kızın gözlerinde siteme benzer birşey vardı. Orhan hemen söylemeğe mecbur oldu: Sabahleyin gelecektim, dedi, fakat Elâzizden fena bir haber aldım: Amcam vefat etmiş. Kız birdenbire omuzlannı yukarı kaldırdı ve gözlerini açtı. Bütün dikkatile Orhanın yüzüne bakarak teessürünün derecesini tahmine çalışıyor gibiydi. Sonra önüne baktı ve hiçbir şey söylemedi. Orhan devam etti: Uzun zamandanberi kendisile dargındım. Zaten ben akrabamın hepsile dargmım. Bu haber, her ölen insana karşı derin merhametimizin ve müsamahamızın sevkile, amcamla aramdaki ihtilâfın bütün rnes'uliyetlerini bana yükler gibi oldu. Öyle değil midir? Sevdiğimiz biri ölürse, ona yaptığımız bütün haksızlıkların azabı da matemimizin içine dolar; hatta ölümün kederi geçtiği halde bu pişmanhktan çok devam eder, sanırım. Vedia kederli ve hafif bir baş hareketile tasdik ederek susuyordu. Orhan ayağa kalktı: Bazı işler için Elâzize kadar gitmeğe mecburum, dedi. Bunu söylerken ayağa kalkmış olması, hemen hareket etmek üzere olduğu zannını vermişti. Vedia başını kaldırdı ve hayret içinde: Bugün mü? diye sordu. Hayretine endişe de kanşıyordu. Onun bu alâkası Orhanın gururunu okşadı. Cevab vermekte geç kalarak bu endişenin ne kadar devam edeceğini görmek istiyordu. Bir sigara yakmak için elini paketine götürürken doktorun tavsiyesini hatırlıyarak vazgeçti ve sükunetle cevab verdi: Hayır, birkaç güne kadar. Orada nekadar kalacaksınız? Bilmiyorum. Tekrar kızm yüzüne baktı. Yanaklarını ve gözlerini, ruhunun bütün aydınlıklannı örten bir bulut kaphyordu. Orhan, otomatik bir tekrarla: Bilmiyorum, dedi. Tekrar yerine oturdu. Bu defa bir sigara yakmak arzusuna mukavemet edememişti. Necatinin evinden ayrıldığı dakikadanberi beşinci sigarasını içmeğe mecbur oluyordu: Sizden muvakkat bir zaman için ayrılmak bile bana çok güç geliyor, dedi. Tahminîn nekadar kalacaksınız? Çok uzun mu? Vedianm bu merakı da Orhanın gururuna birşeyler ilâve etmişti. Pek uzun olamaz, nihayet bir iki ayın içindedir. Başvekil, Cenevre itilâhndan Cumhuriyetin edebî tefrikası: BiZ İNSANLAR Yazan: Peyami Safa Orhan yolda gene düşünceliydi. Vediaya amcam hakkında fazla izahat vermeli miyim? diye sordu, içimde ona karşı çok samimî olmak ihtiyacı var. Belki sefaletten esaslı surette kurtulacağımı da ona hissettirmek istiyorum. Ben senin yerinde olsaydım yalnız amcamın vefatını ve Elâzize gitmeğe mecbur olduğumu söylerdim. Orhan, sebebini iyice anlamadan, Necatinin bu tavsiyesin; doğru buldu. Halbuki aksine, Necatinin tabiati daha açık ve samimî boşalışlara daha meyyaldi; mahremiyetini arkadaşmdan daha güclükle feda etmeğe alışan Orhan için, kıza karşı daha kapalı durmak tabiî iken, birdenbire bu açılma ihtiyacı nereden geliyordu? Belki de servet ümidinin verdiği kuvvetten. Orhan buna da emin değildi. Necatiden ayrıldı. Yahya gittiği zaman Vediayı piyano basında buldu. Gene kız hemen ayağa kalkmıstı. Orhan yalvardı: ^ Devam ediniz, ne zamandanberi sıze piyano çalmanızı rica etmek istiyor Bu zikzağm kendisini batıracağını hissederse düzelir. Bilir misin ki bu, biraz da tebliği resmilerin vereceği habere bağlı birşeydir. Memleket sallandıkça kadın kalbi bu zikzaktan kurtulamaz. Eve gelmişlerdi. Sofrada Orhan düşünceliydi. Elâzizde nekadar kalmağa mecbur olacağını tahmine çalıştı. İşleri aylarca sürebilirdi. Bu seyahatinin teferrüatını düşünürken Vedia gözünün önünden gitmiyor, hep İstanbula erken dönmek mümkün olup olamıyacağını anlamak istiyordu. Kıza karşı zâfının bu derecesini Necatiye bile itiraf edemedi ve uzun müddet sustu. Yemekten sonra hemen yalıya gitmek ihtiyacı içindeydi. Necatinin de mektebi olduğu için esasen aynlmaları lâzım geliyordu. Orhan az yemek yedi ve sofradan kalktı: Ben sabahleyin Vediaya uğramalıydım, dedi, kızı hasta bıraktım. Hiç olmazsa öğleden sonra tekrar köye dönmek istiyorum. Kahvelerini içtiler ve çıktılar. 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: