25 Mavıs 1937 CUMHURIYET Ingilterede toplanan gemilerin kudreti 160 harb gemisi, 891,000 ton tutuyordu, beygir kuvvetleri 4,823,000 idi ve muhtelif çaplarda 909 topa maliktirler Müthiş rakamlar Iktısadî lıareketler Balıkçılık sanayii Balık isrihsali, balık endüstrisi, balık ihracatı Norveç, Felemenk, İrlanda gıbi memleketlerde o kadar ileriye gitmiştir ki bu iş oralarda artık millî bir istihsal, millî bir endüstri halini almıştır. Bu memleketler balıkçılık yüzünden zengin olmuşlar dır ve balıkçılık yüzünden refah içerisinde yaşamaktadırlar. Son zamanlarda mem leketimizde de balıkçılığa lâyık olduğu ehemmiyet verilmeğe başlanmıştır. Bu çck hayırlı bir başlangıcdır. Geçenlerde balık ihracatçılarile konservecileri Ticaret O dasında yaptıklan bir toplantıda balık ihracatının canlandınlması için esaslı ted birler alınmasını istemişler ve bu yolda İktısad Vekâletine verilmek üzere mu fassa! bir rapor da hazırlamağa karar vermişlerdir. Kazanc vergisinde bazı değişiklikler yapılıyor Maliye Vekâleti tarafından hazırlanmış olan lâyiha bugün Meclise verildi Ankara 24 (Telefonla) Maliye Vekâleti 243 sayılı muamele vergisi ka nununun 2 nci maddesinin C. K ve muaddel O fıkralarile 13, 23, 32 ve 33 üncü maddelerini değıştiren kanun lâyiha sını bugün Meclise verdi. Lâyiha mevcud kanunun ana hatlarında bir tebeddülü istilzam etmeyip yakmdan dikkatle takıb olunan tatbi kattan mülhem ve ıslaha matuf tedbirleri ihtiva etmektedir. meslek erbabı haric olmak üzere ver gileri istihkaklarmın tediyesi sırasında kesilmesi lâzım gelen 28 inci maddedeki mükelleflerin vergileri de bu nisbet üzerinden hesab olur.» Değişen 37 nci madde de şu şekildedır: «Gündelik gayrisafî kazancları üze rinden vergiye tâbi tutulan mükellef lerden: A Denizde, nehirde, ırmak ve göl lerde ve karada hernevi nakil ve cer vasıtalarmda ücretle çalışanlar, inşaat ve imalâtta götürü aylık veya gündelik ücret mukabilinde devamlı veya mu vakkat surette iş alan amele ve hernevi seyyar satıcılar, işçiler. hamallar ve 30 uncu maddenin son fıkrasmda yazılı müstahdemlerden gündelik gayrisafi kazanclarının 10 misli. B Hernevi nakil ve cer vasıtalarile nakil ve cer vasıtasını mal sahibi veya müstecir sıfatile işlenenler, inşaat ve imalâtta çalışan ustalar, seyyar san'atkârlar, vapurlar lokanta ve büfelerini işletenler, simsarlar. tellâllar, kabzı mallar ve madrabazlardan gündelik kazanclarının 12 misli, C Birinci maddenin D fıkrasına ithal olunan iş ve teşebbüsler erbabının gündelik gayrisafî kazanclarının 20 misli üzerinden vergi alınır. Ç Ecnebi memleketlerden gelen artistlerle temsil ve hernevi oyun he yetleri vergileri: 1 Biletle girilen ve içinde konsü masyon yapılmıyan yerlerde çalıştık ları takdirde 74 üncü maddenin D fık rası mucibince kullanılacak duhuliye biletlerinin muhtevi bulunduğu meb lâğın tamamı üzerinden % 5 nisbetinde, 2 Biletle girilmiyerek içinde kon sümasyon yapılan yerlerde çalışmaları halinde 27 nci maddeye tevfikan, 3 Biletle girilmekle beraber içinde konsümasyon yapılan yerlerde çalışırlarsa birinci maddenin D fıkrası mucibince kullanılacak duhuliye biletlerinin muhtevi bulunduğu meblâğm tamamı üzerinden % 5 le zamimeten 27 nci madde hükmünce hesablamr. D İstanbul Balıkhanesindeki sey yar kabzımallarm vergi nisbeti bunlara Balıkhanece ödenen paranm % 5 idir. Ankara kömür sergisinin kapanması münasebetile nkarada açılan kömür sergisi, Avrupanın büyük merkezlerinde sürekli akisler yaptıktan, birçok takdır kazandıktan ve büyük mikyasta rağbet gördükten sonra kapandı. Bu münasebetle universel ve enternasyonal sergilerle bizim bu önemli mevzua gösterdığımız alâkanın tarihını kısaca gözden geçirmeği faydalı buldum. Umumî sergi açmak fikri ilkin İngilizlerde doğmuş ve bu yüzden îngiltere ile Fransa arasında yirmi yıl kadar bir sergi rekabeti teessüs etmiştir. İngilizler üniversel ve enternasyonal sergi nümunesini medeniyet âlemine (1851) de sunmuşlardı. Rağbet büyüktü, kazanc mühimdi. Fransızlar bu neticeyi görünce dayanamadılar, tacir komşularını taklidde tehalük götserdıler, (1855) te birinci Paris sergisini açtılar. Londra, İngiliz elile açılan bu yolda Fransanın ileri bir merhale tutuşuna tahammül edemedi, 1862 de ikinci sergiyi vücude getirdi, Fransa buna beş yıl sonra cevab verdi, ikinci Paris meşherini kurdu, Londra dört yıl geçmeden yeni bir sergi açtı ve bunu sergiler tarihinde yegâne olmak üzere üç yıl açık tuttu (1871 A Tadilin şekli Ankara 24 (Telefonla) Kazanc vergisi hakkmdaki 2395 numaralı ka nunla 1890, 1980 ce 2882 numaralı ka nunların bazı maddelerini değiştiren lâyiha Meclise geldi. Lâyihanm mühim esaslarını bildiri yorum: 2395 numaralı kanunun 4 üncü maddesinin 2 numaralı bendindeki B fıkrası şu şekilde değiştiriliyor: «Anonim eshamlı ve komandit, limited ve kazanc dağıtan kooperatif şir ketlerde vergi hisselere göre hesab e dilmekle beraber bu şirketlerin hükmü şahsiyetlerinden taleb olunur.» 32 nci madde şu şekilde değiştirilmiştir: 1 Merkezleri Türkiyede bulunan âdi komandit. limited, kazanc dağıtan kooperatif ve kollektif şirketlerile merkezleri ecnebi memleketlerde bulunan bu gibi şirketlerin Türkiyedeki şube veya teşekkülleri aşağıdaki nisbette kazanc vereceklerdir: Vergiye tâbi kazancın 10,000 liraya kadar olan kısmında fc 15, 10.000 lira dan 20.000 liraya kadarından % 20. 20,001 den 50,000 liraya kadarından r c 25, 50,001 den ve daha fazlasından Tc 30. 2 Altıncı maddenin 2 nci ve 3 üncü fıkralarmda yazılı müesseselerle 7 nci maddede yazılı mükellefler ve 47 nci madde mucibince beyanname vermeği taahhüd edenler «kollektifler haric> şu nisbetler dahilınde vergi ve receklerdir: Vergiye tâbi kazancın 5,000 liraya kadar olan kısmından % 12, 5,001 den 10,000 e kadar fc 15, 10,001 den 20,000 e kadar % 20, 20,001 den 50,000 e kadar fc 25, 50,001 den ve fazlasından r,c 30. Devamlı hizmet kabulüne serbest Memleketimizde balık sanayii ve balık ihracatına mâni olan sebeblerden birisi de hiç şüphesiz tuz, fıçı ve teneke gibi ambalâj fiatlaNnın pahalı olmasıdır. Bu yüzden biz balıkçılıkta haricle rekabet ede memekte ve balıklarımızı taze halde ve ucuza dışarı satmağa mecbur olmaktayız. Bu engellerin bertaraf edilmesi en başta gelecek tedbirler meyanında olmakla beraber bu işte en mühim engel sermaye Geçid resmınde en yeni ecnebı harb gemılennden, Fransanın Dıuıkergue dertnohı noksanlığıdır. Modern balıkçılık sermaye En son safha, İtalya müstesna olmak ister. Elde kâfi derecede sermaye olunca Ingılız donanmasının Spıthead'da yaptığı son büyük resmıgeçide on sekizi ecne üzere geçid resmine iştirak eden 18 mil ambalâj işleri kolay halledilir. Birçok memleketler bu sermayeyi zengin şirket bi olmalc üzere 160 harb gemisi ve 74 bü letin gemileri işgal ediyordu. Fevkalâde ıhtişamh bir manzara arze ler vasıtasile temin etmektedirler. Fakat yük yolcu gemisi ve yat istırak etmıştir. Karaya en yakm kısma, tersaneden henüz den bu resmigeçiddeki deniz kuvvetlerini son zamanlarda balıkçılıkta en ziyade seçıkan 875 tonluk yeni avizolar sıralan rakamlarla hulâsa ettiğimiz takdirde, şu mere veren şirket şekli kooperatif şirketler olmuştur. Zengin sermayeli şirketler fa mıştı. Ondan sonraki safta, başta Hind neticeye varınz: kir balıkçılan ezdikleri ve onları işsiz veZırhh İngiliz 12 donanmasına mensub Indus avizosu ol ya amele vaziyetine düşürdükleri için birEcnebi 7 mak üzere Kanada torpidoları; üçüncü çok memleketler artık balıkçılıkta koopeTayyare gemisı İngiliz 4 safta Aberdeen avizosu, Galatea kruvaratif şirketleri tercih etmekte ve ona ehemKruvazör îngiliz 16 zörii ve pek az bir müddettenberi denize miyet vermektedirler. Meselâ komşumuz Ecnebı 4 çıkmış olan denizaltı gemileri bulunuyorBulgaristanda bile balıkçılık artık ta Torpido İngiliz 60 chı. Dördüncü safın başlıca gemilerini mamile kooperatif esasma istinad etEcnebi 4 9000 tonluk dört kruvazörle, 7000 ton mektedir. Bu suretle teşkil edilecek Denizaltı gemisi İngiliz 22 lök bir kruvazör, müteaddid torpidolar, kooperatif şirketlerde fakir balıkçı Ecnebı 1 denizaltı gemileri teşkil etmekteydi. Bü lar ezilmemekte, birbirile rekabet et Avizo İngiliz 16 yük gemiler beşinci safı teşkil ediyordu. mek vaziyetine düşmemekte ve elbir Ecnebi 2 Bunlar, başta Queen Elisabeth olmak ü liğile muazzam işler görmektedirler. HüDiğer gemiler İngiliz 12 zere, Bahram, Rovenge, İren Duke, Bu gemilerin mecmuu 891,000 ton, kumet te bu kooperatif şirketlere bol serdünyanın en büyük harb gemisi Hood, beygir kuvveti 4,823,000 olup, 305 mili maye tedarik ettiği için bu balıkçı koopeRepulse zırhlılarile, tayyare gemilerin metreden 406 milimetreye kadar değişen ratifleri kendilerine modern teçhizat aladen, son yapılan iki torpidodan ve bir 127 aded, 203 milimetreden 270 mili bilmekte, tabiî istihsalâtı da ucuza mal sürü muhribde nmüteşekkıldi. Altıncı saf metreye kadar değişen 52 aded ve 102 etmekte ve ucuz balık satmaktadırlar. ta da Rodney ve Nelson zırhlılan,, 4850 milimetreden 190 milimetreye kadar deMemleketimiz bol ve ender balıklan tonluk eski zırlhlılar ve torpidolar bulu ğişen 730 aded topda mücehhez bulun sayesinde dünya balık piyasasında en maktadırlar. nuyordu. mühim mevkilerden birini işgal edebilir, bu yüzden memleketimize de her sene milyonlarca lira para girebilir ve halkımız da ucuz balık yemek imkânını bulur. 1874). Artık sergi modası alıp yürümüştü, her yerde bir sergi açılmağa başlamıştı, Fransızlar, Almanyaya ödedikleri beş milyar altın frangın bir kısmmı çıkarmak için 1873 te Lyon sergisini açarken bir kısım seyyahları ve müşterileri çalmak fikrile Avusturya hükumeti de Viyana meşherini kuruyordu. Ayni zamanda kurulan bu iki büyük sergiyi 1876 Filâdelfiya, 1878 Paris", 1879Sidney, 1880 Melbourne, 1883 Amsterdam, 1885 Anvers, 1888 Barselon, Kopenhag, Brüksel, 1890 Paris, 1893 Şıkago, 1897 Brüksel, 1900 Paris, 1904 Sent Lui, 1905 Liyej, 1906 Milan, 1910 Brüksel, 1911 Turin, 1913 Gand, 1925 Londra, 1929 Barselon sergileri takib etti. Biz ilk ve son umumî sergiyi 1862 de ve Londranm çok muhteşem bir sergi açmış olduğu yıl içinde açtık, adını da Sultanahmed sergisi koyduk. Rahmetli Şinasi o tarihte sağdı, Tasviri Efkârı çıkarıyordu. Bu gazetenin 79 numaralı nüshasında sergi için ma'razı umumî başlıklı bir makale yazdı, sergilerin lüzumurm, faydalarını tahlil etti. Büyük muharrir o makalesinde sergiyi kitaba benzetiyor ve: «Kitab, mevzuu olan fennin ıslahına, intişarına hizmet ettiği gibi sergi de ihtiva ettiği eşyayı tekemmül ettirir, tamim eder» diyor. O sergi, Tanzimatçı Reşid Paşanın ortaya attığı Avrupalılaşmak fikrinin kendinden sonra tecelli eden son lem'ası idi. Saray istıbdadı yenileşme fikrine galebe edince herşey gibi sergi açmak imkânlan da söndü. Memlekette ne san'at, ne sanaat vardı. Varımızı yoğumuzu Avrupaya veriyorduk, Avrupalıların lutfile giyinip kuşanıyorduk. Böyle bir durumda sergi açmak elbet mümkün değildi. Ankarada açılan kömür sergisi dün gayrimümkün olan şeyin bugün imkân dahiline girdiğini ispat etmek bakımından çok önemli bir hâdisedir. Beş on yıl sonra umumî sergilerin listesini yaparken Türkiyeden de bol bol bahsetmekle muharrirler kıvanc duyacak ve bu kömür sergisi o sergilerin başı ve başlangıcı sayılacaktır. Kırşehirde genclik bayramı tezahüratı Profesör mühendis Ziyanın senfonik konseri Bahriye mektebi eski mızıka muallimi ve Şişli Halkevi koro şefi profesör Mühendisyanın idaresinde önümüzdeki pazar sabahı saat 11 de Saray sinema smda bir senfonik konser verilecektir. Konsere Konservatuarm nefes sazları muallimlerile profesörün 60 talebesi iştirak edecektir. Programda Schubert ten, List'ten Bethoven'den, Hasan Bükey'den, Glaznoftan, Tchaîkovsky'den, İspentyaryan'dan müntehab parçalar vardır. Konservatuarda küçüklerin konseri " Kırşehir (HUSUM; Şehrımiz, spor ve genclik bayramı gününde asrî bir mezbahaya kavusmakla iki katlı bayram yapmıştır. Çok güzel bir müessese olan mezbahanın açılması bizzat Vali tarafından yapılmış, bilâhare hayvan sergisi ziyaret edılmiş ve gürbüz hayvan yetiştirenlere para ikramiyeleri dağıtılmıştır. Ortamekteb tarafından hazırlanan el işleri sergisi de açılıp spor şenliklerinin yapıldığı sahaya gidilmiş ve havanın yağmurlu ol masına rağmen yapılan ıdman hareketleri çok beğenilmiştir. Gece de ortamekteb tarafından Halkevinde bir müsamere verilmiştir. Gönderdiğim resim müsamerede oyun oynıyan talebeyi millî kıyafetlerile gös termektedir. Galatasaraylıların pilâvı 30 mayıs 1937 pazar günü bütün Galatasaraylıların mektebde yemek yediği gündür. Bütün arkadaşların davetiyelerini cemiyet binasmdan veya mekteb ka pısmdan almaları rica edilmektedir. Konservatuar talebelerinin hazırladıklan konser, Konservatuar salonunda davetliler huzurile verilmiş ve çok muvaffak olmuştur. Resimlerimiz konsere iştirak eden küçükleri ve piyano çalan bir kızımızı göstermektedir. rusu peşine hayat kelimesine taktığımız ne varsa hayat içinde, bir hayattır: Aile hayatı, mekteb hayatı, askerlik hayatı... Bütün bu hayatların hulâsası şudur: Hayat; ve manası da şudur: îçinde zindan, bahçe, cennet, cehennem, herşey olmak. O halde niçin geniş hayat dururken onun içinde dar hayat parçalan istiyoruz? Geniş hayat, bu dar hayatların yekunudur da ondan. Vedia durdu ve birdenbire: İtiraf edeyim ki ekseriya evlenmenin aleyhinde düşünüyorum, dedi. Sustujar. Orhan Necatinin tavsiyesini hatırladı: «Vediaya ana olmak hakkmdaki fikrini sor.» Derhal sordu: Ana olmayı hiç istemediniz mi? Bu «ana» kelimesinin hayvanlara şamil M. TURHAN TAN Cumhuriyetin edebî tefrikası: 83 B i Z İNSANLAR Yazan: Peyami Safa Ders zili çalıyordu. Orhanla Necati muallim odasmın kapısından ayrıldılar. Son dersten sonra, ayaküstü pek az konuşabilmişlerdi. Orhan talebe yattıktan sonra yalıya gitti. Vediayı bahçede bulamamıştı. Kapıya doğru yürürken onunla karşılaştı. Hızla yalıdan çıktılar. Genc kız hep Önüne bakarak ağır adunlar atıyordu. Orhan sordu: Yengeniz ne anlatıyor? Genc kız gözlerini yolun uzakhklarına kaldırdı, tekrar b'nüne baktı: Acı şeyler... dedi; çok acı... Bana Bahrinin defterini de getirmiş. Sahifelerini açamadım, bir sahife okuyamadım. Annesi, zavallı annesi... Ona çok acıyorum... Hele o hasta kız kardeşine... du yarsa ölür... haber vermemişler... Sessiz yürüdüler. Yol karanlıktı ve mehtab henüz çıkmamıştı. Orhan, Necatinin tavsiyesini her an hatırlıyarak, Vediaya evlenmek hakkmda fikirlerini sormak lutlar vardı ve sert bir rüzgâr esmeğe baş Evlenmek korkusu yaşamak korkulamıştı. Geriye döndüler ve yalı duvarla suna benziyor, o halde. rının dibinden yürüdüler. Benziyor. Fakat biz yaşamak korOrhan sordu: kusunu dünyaya beraberimizde getiriyo Evlenmek hakkındakı fikirlerinizi ruz. Bunun üstüne neden bir de evlenmek korkusu bindirelim? biraz açabilir misiniz? Fakat herşeyin cazibesi de bize Ben de şimdi bunu düşünüyordum. istiyordu. Yol aradı: Evlenmek hakkmdaki fikirlerim birbirini verdiği bu korkudan ileri gelmiyor mu? Buralarda tekbaşına gezdiğiniz çok • Doğru; yalnız... Erkekler için bu tutmuyor, Orhan Bey. Dünyada herşeyin oldu mu? diye sordu. iyi ve fena tarafları vardır, tabiî... Fakat daha kolay. Evlenmek daha kolay. Çok. Bazı geceler yatağımdan kal Ne noktai nazardan? evlenmek o kadar tahmine sığmıyan bir karak bu yollarda yürüelüğüm olur. şey ki... Hani piyango filân derler. Pi Erkekler çalışıyorlar. Erkekler da Yalnızlığı seviyor musunuz? yangodan daha meçhul birşey... değil mi? ha kuvvetli. Vedia cevab vereceği yerde durdu ve Piyangoda iki, nihayet üç şans vardır: Kadın da erkeğin şerefini ve namusordu: Ya dolu, ya boş çıkar; dolu çıkarsa ya sunu taşımak gibi büyük bir hazineye sa Siz? çok, ya az çıkar. İkramiye listesine bir hib. Kendime rag.. c . /.aman hiç Erkek sahib değil mi? göz gezdirdin mi, une fois pour toules, vabirşeyi sevmem; yalnızlık ta, kalabalık ta ziyetinizi anlarsmız. Dolu? dolu; boş? Kadm kadar değil. yük olur. boş; çok? çok; az? az. Evlenmekte zanVedia anî bir isyanla delinen sesini Benim için de öyle Orhan Bey. nediyorum ki her an değişecektir. Yani... yükseltti: Yalnızlığın dehşeti içinde bunaldı Orhan Bey... hergün, birkaç defa piyan Bilmiyorum, dedi, aile bana bazan ğınız anlar oldu mu? go çekiyorsunuz demektir. Sonra, zanne bir zindan, bazan bir bahçe, bazan düm Pek çok. diyorum ki, numaranıza ne isabet ettiği düz bir yol, bazan bir cennet, bazan bir Bunun klâsik çarelerini aradmız de ekseriya anlaşılmaz, değil mi? cehennem gıbi görünüyor. mı? Meselâ... evlenmek. Bütün hayat öyle değil mi? Hayat ta öyle değil mi Vedia Ha Onu çok düşündüm. Bir kızın ha Bütün hayat... evet... her an bir nım? yatında olup olabilecek inkılâb yalnız piyango çekiyoruz. Ne zaman, nerede, Siz herşeyi hayata benzetiyorsunuz. odur, değil mi? Çok düşündüm. niçin, nasıl kederlendiğimizi ve neşelendi Karışık şeylerin hepsi hayata benOrhan bekledi. Vedia susuyordu. De niz kenarına geldiler. Havada koyu bu ğimizi iyice bilir miyiz? zemez mi? İçinde herşey var. Daha doğ H: Bursanın Engürü köyünden rencber All Durrmışa: Radyoların ucuzlama işinin tahakkuku için bir. iki ay kadar daha beklemek lâzımdır. Bu tasavvur gerçekleşirse makinelerin en azından yüzde elli nisbetinde ucuzlıyacağı söyleniyor. M.T.T. Eyübde bir müsamere Bu gece Eyübde Defterdar Parti ocağma bağlı bazı san'atkârlar tarafından meşhur mizah muharriri Osman Cemal Kaygılımn (Üfürükçü) piyesinin bir perdesi temsil edüecektir. Kızılay kurumu adma sahneye ko nulacak olan bu temsilde Osman Cemal Kaygılımn kendisi de rol alacaktır. Ayni zamanda bir perdelik bir facia oynanacak ve perde araları müzikle geçiri lecektir. Birçok muharrirler Osman Cemalin bu temsilinde davetli sıfatile buluna caklardır. Yüce Ülkü lisesinin çayı Yüce Ülkü lisesi son sımf talebesi evvelki akşam Dağcılık kulübünde bir kabalığım tadil etmek için tekrarladı: veda çayı vermiştir. Anne olmak. Değerli saylav Nebizade Hamdinin Vedia cevab verdi: elinde günden güne tekemmül ederek İşte hep o mesele. Kederi de var, ciddî bir varlık gösteren bu irfan mü essesesinin dostlarım, eski mezunlarını saadeti de var. İnsan şaşırıyor. ve birçok güzide davetlilerini bir araya Orhan Necatinin teşhisini düşündü: toplıyan bu çay geceyarısına kadar de«İdeal buhranı». vam etmiş. millî oyunlar, dans ve muhtelif eğlencelerle samimî bir hava için Evet... diye mırıldandı. de pek hoş bir vakit geçirilmiştir. (Arkası var)