CUMHURİYET 25 Mayıs 1937 Tarihf tefrlka : 129 Yazan : M. Turhan Tan ıTercüme ve iktibas edilemez) Şehir ve Memleket Haberleri j Siyasî icmal Türk san'at eserleri Elektrik jirketi davası Mahkemede bulu Ispanyollara mütareke teklifi sergisi kuruluyor Muhakemeye dün de devam edildi şan karı koca İkisi de ayni giinde ayrı yerlerde dayak yemişler Dün Adliyede garib bir vak'a olmu§ ve bir karı koca ayn ayn yerlerde başkalarile kavga ettikten sonra ayni mahkemede buluşmuşlardır. Bu iki vak'adan birincisi şöyle cereyan etmiştir: Çakmakçılaryokuşu civannda oturan Yaşar adındaki kadın kocasını çok kıskanmakta ve komşusu Fatmadan şüphe etmektedir. Nihayet Yaşarın kulağma bazı dedikodular gelmiş olduğundan kocası Demirin işine gittiği bir sırada komşusu Fatmayı bularak ona: « Sen hangi hak ve salâhiyetle benim kocamı Eyübe gezmeğe davet ediyorsun?» demiş ve bu suretle başhyan ağız kavgası sonunda Fatma eline geçirdiği bir süpürge sopasile Yaşarı dövmüş ve bu sırada feryadlar ayyuka çıktığından polisler vak'a mahalline yetişmiş, her ikisini de yakalıyarak cürmü meşhud mahkemesine sevketmiştir. ondra, Paris ve Brükselde yapılan siyasî temas ve müzake relerde, Ispanyadaki dahilî harbin, Avrupa sulhu için teşkil ettiği tehlikenin başlıca mevzulardan birini teşkil etmiş olduğu şimdi anlaşılıyor. İspanyadaki harbin sonu, neye varacağı belli olmadıkça, Avrupaya aid diğer meselelerden hiçbirinin halline ciddî surette yanaşmağa imkân olmadığı görülmektedir. Fransada iş başmda bulunan sollar, Ispanyada merkezi Valensiya'da olan sollar hükumetine tabiatile teveccühkâr bulunduktan başka İberia yarımadasmda faşist bir devlet olan küçük Portekizin yanıbaşındaki büyük Ispanyada da, General Franco'nun Italya ve Almanyanın yardımile davayı kazanarak bunlarla müttefik büyük bir faşist devleti kurması ihtimalini, Fransanın siyasî ve askerî emniyet ve selâmeti için tehlikeli görmektedirler. Çünkü bu takdirde Fransanm Avru * padaki topraklarının bütün kara hudud an faşist devletler yani Almanya, Italya ve sağ partiler İspanyası ile abluka edilmış olacak, Fransız ordusunun baş lıca efrad deposu bulunan şimalî Afrikadaki memleketlerle Fransanın denizden muvasalası tehdid altında kalacaktır. Filvaki diktatör General Rivera zamanında dahi, Ispanya, faşist Italya ile reim itibarile yakın ve askerî bakımdan beraberdi. Lâkin o zaman, îtalya, Akdenizde, bugünkü gibi îngiltereyi bile ehdid edecek kadar kuvvetli değildi ve Almanya ile beraber hareket etmiyordu. Bunun için İtalya ile Ispanya arasındaki esanüde, ne İngilterede ne de Fransada büyük ehemmiyet verilmiyordu. ingilterede, efkân umumiyenin büyük kısmı, hiç de Ispanyadaki sollara taraf tar değildir. Muhafazakâr ve an'anepe rest İngilizler, daha ziyade sağlara ve Franco'ya teveccüh gösteriyorlar. Lâkin İspanyada Franco ve sağ partiler, Italya ile müttefik olacak kuvvetli ve devamh bir devlet teşkil ettikleri zaman Akde nızdeki İngiliz İmparatorluğunun mevkii büsbütün tehlikeye düşeceğini düşünen ingilizler kendilerinin siyasî ve askerî menfaatleri noktasmdan hiç te Franconun harbi kazanmasını istemiyorlaT. Diğer taraftan, Italya ile Almanya, Ispanyada komünistlerin nüfuz ve tesiri altında bulunan sollann nihaî zaferi kazandıkları takdirde, burada bir marksist hükumet kurmakla Akdeniz ve tevabiinin iki ucu da bolşeviklerin eline geçmiş olacağmı ve bu denizde îtalyanın boğulacağını ve Almanyanın da orta Avrupadan bu denize doğru sarkmasma imkân kalmıyacağını düşünerek her ne pahasına olursa olsun Ispanyada komünistlerra davayı kazanmamalarına çalışıyorlar. Bu hakikati hazmetmek ona güç gel \ di nur arayan bir kör heyecanile kansıni" kollarına sarıldı: Hurrem, dedi, sana uydum, RÜÎtemin sefere gitmesine rıza verdim amma irime hemen kurd düştü. Ocakh beni ihtivar sanmasın, seferden kaçmır deyu işkillenmesin. Aslanlar yaşlansa da gene aslan kalırlar. Bunu ocaklı da bilir, ocaksız da. Boş yere tasalanma aslanım. Ya sen beni nice görürsün? Kocadım mı. kocamadım mı? Sana kocamış diyen dil kurur aslanım. Dün ncysen bugün de osun, yarın gene öyle olacaksın. înşallah Hurrem, inşallah!.. Ve uzun uzun kansının yüzüne baktı. Bu yüz, diine ve evvelki güne göre sabit ; b r mehtab gibi görünüyordu. Ne hac minde eksiklik, ne nurunda noksan vardı. Ezel semasından bu âleme nasıl doğup düşmüşse gene öyle kalmıştı, pırıl pınl parlıyordu, al al yamyordu. Hünkâr, otuz uzun yıhn yıpratıcı geceleri, yorucu gündüzleri arasından küçük bir ziyan görmeksizin sıynlıp çıkmış, tantanalı ışığını bütiin kudretile muhafaza ctmiş olan bu mehtabın nuru içinde kendi ruhunu yıkamakla ihtiyarlıga karşı bir eksir elde etmiş olacağına inandı ve mütekâmil bir aşktan doğan bu imanın cezbesile parmaklannı gene Hurremin saçlanna daldırdı, şen şen mırıldandı: . Eski înce Türk san'atkârlannm şaheserleri Bir ehli vukuf heyeti îran üzerine yürür gibi görünmek fakat hakikatte burada toplanacak Türk Tarihi Tetkik ve Anştırma Ce teşkil ve yeni şahidler Şehzade Mustafayı devirmekti miyetinin delâletile Dolmabahçe saraymdinlenmesi kararlaştı rek ve îsfendiyar zadeliğin anılmasile o eski günlere tahassür göstermiş olaca ğına zehab uyanmasından ürkerek aslı faslı olmıyan bir şecereye dayanıp Arablık, Kureyşilik iddia ederdi. Bununla beraber dedelerinin vaktile büyücek bir ülke üzerinde hükümdarhk ettiklerini u nutmazdı, kendisine kalacak o saltanatı yıkan Osman oğullarına için için düşmanIrk beslerdi. Sultan Süleyman, eski ve çok eski bir hâdisenin kinini taşıyan Şemsi Ağanın içini göremediğinden yalnız dışına ba kıp aldanmış ve onu Enderunda terbiye ettikten sonra Sipahi ağası yapmıştı. Hünkârın deve kini güder bir adama yüz vermesinde, iltifat ve ikram etmesinde muhtelif âmillerin tesiri vardı. Bir kere onun îsfendiyar oğlu olmasına kıymet veri yordu, sonra şair oluşundan hoşlanıyordu. da ilk defa olmak üzere bir «Türk san'at eserleri» sergisi kurulması kararlaştınl mıştır. Sergi ağustos soniannda, hazırhklar ikmal edilmediği takdirde 10 eylulde açılacaktır. Türk Tarih Cemiyetinin bu sergiyi açmaktan maksadı büyük bir zevk eseri oJduklan bütün dünyaca kabul edilen eski Türk san'atlarmdan ya'.ma kitab, minyatür, resim, oymacıhk, kakmacı!ık, sedef ve fildişi işleri, yazı, tezhib gıbı ince Türk san'at eserlerini ıhya etmeğe doğru bir adım atmaktır. Tarih Cemiyeti gerek Dolmabahçe sarayının bu işe tahsisi, gerek muhtelif kütübhanelerde, Topkapı sarayı müzesinde, âsan atika kü lübhanesinde bulunan bu nevi Türk eserlerinin sergi emrine verilmesi için lâzımgelen makamat ile temas için !cab eden müsaadeyi dahi almıştır. Tarih Ce miyeti şimdiye kadar kapalı dolablar da saklanılmasından dolayı bilenlerin unuttukları, bilmiyenlerin dahi haklarmda hiçbir fikir edinemedikleri bu ince zevkli ve san'atkârane işlenmiş Türk eserlerini büyük bir itina ile yakmda saraya nak lettirerek mütehassıslar marifetile bunlan mevzulanna ve devirlerme göre tasnif ve san'atkârlannın da hüviyetleri hakkında birer cümlelik marumatı havi etiketler vazedecektir. Bütün bu işler bittikten sonra sergi açılacaktır. Rüstemin hakikî maksadı L Anadolu yakasında kullanılmak üzere gümrük resminden muaf olarak gelen malzemeyi şehrin diğer taraflannda kaçak olarak kullanmaktan suçlu Elektrik şirketi erkânının muhakemelerine dün de ihtısas mahkemesinde devam edilmiştir. Dünkü celsede MüddeiumumiHğin geçen defa şirketin bazı evrakınm getiril mesi ve bazı cihetlerin tetkikine dair yapmış olduğu talebler hakkında karar verilecekti. Fakat bu kararın okunmasmdan evvel Müddeiumumî tekrar bazı taleb lerde bulundu. Bunlar meyamnda bilhassa kaçakçılık işinin mütehassıs bir ehli vukuf tarafından evvelden ahare kadar gümrük, şirket ve sair yerler nezdinde tetkik edilmesi de vardı. Bundan sonra Hazine vekilleri bazı taleblerde bulunarak iddia makamına evvelce verilmiş olan ve yeni kaçakçılıkları ihtiva eden fezlikenin mahkemeye tevdiini ve dört şahidin celbini istediler. Hazine vekillerinin gösterdikleri bu şa hidler Nafıa Vekâleti hukuk işleri müdürü Tahir, gümrük müfettişlerinden Abdullah ve İstintak hâkimliğince dinlen miş olan Emanoilidis ve Salamondur. Bundan sonra hâkun Atıf karan tebliğ ederek iddia makamının geçen celsede yaptığı taleblerin yerine getirilme sine, gene iddia makamının talebi veç hile bir ehli vukuf heyeti kurulması için Ticaret Odasından bir yeminli muha sib ve gümrükten müfettiş istenmesine, Hazine vekillerinin talebi veçhile dört şahidin celbine karar verildiğini bildirdi. ve Duruşma gelecek ayın yedisine bırakıldı. Demirin başına gelenler Diğer taraftan bu kavgadan haberi olmıyan Demirin de Kurukahvecilerde ça lıştığı Danyelidis'in dükkânında başından bir vak'a geçmiştir. Danyelidis'in komşusu Vasil su birikintilerinden kendi bahçesini korumak için ince bir sed inşa etmiştir. Demirin ustası bu sed üzerinde bir delik açmasını Demire emretmiş ve Demir de suları akıtmak için komşusundan gizli olarak sed üzerinde bir delik açmağa koyulmuştur. Fakat Demirin bu hareketini gören Vasil hemen eline kürek sopasını almış ve Demiri dövmeğe başlamıştır. Bunun üzerine polisler bu sefer de bu iki kişiyi yakalayıp cürmü meşhud mahkemesine getirmişlerdir. Adliye koridorlannda kan koca bir dehbire karşılaşınca hayret ve her biri yediği dayaktan kendi eşini haberdar etmiştir. Biraz sonra her iki davaya da bakılmış, cürmümeşhud hâkimi Kâmil Yaşan döven Fatmayı, ve kocası Demiri döven Vasili yirmişer lira para cezasına mahkum etmiştir. , Kan koca hasımlannı mahkum ettirmekten doğan bir memnuniyetle kolkola girerek Adliyeden ayrılmışlardır. Seven ihtiyarlamaz. Ben de ihti yarlamıyacağım. Çünkü seni seviyorum. Büyük plânm en nazik tarafı da bu suretle yüriidü, yürütüldü ve Rüstem Paşa büyük bir ordunun başmda Anadoluya geçti. Hünkâr, aşkın zamana da hâ kim olduğuna ve sevenlerin daima gene kaJacağına nefsini inandırmak için Hurremle başbaşa kalmıştı, Konuşan mehtabın koynunda geçmiş yıllann hararetini anyordu. Rüstem ne harbedecekti, ne sulh. O, yaman bir oyun oynıyacaktı. Lâkin oyunu ciddî göstermek ve maksadı elde «tmek için işte böyle külfetlere katlan mak, orduları seferber yapmak, milyon lar harcamak, âlemi velveleye vennek gejrekti. Büyük oyunlar, büyük gürültü lerle yapılagelmiştir. Cihangirler vardır ki şöhretini duyduğu bir güzeli elde etmek için o^ı binlerce askere kıt'alar aştırmış ve bu aşk yolculuğunu tarihe za rurî bir yürüyüş diye hazmettirmek istemi=tir. Rüstem de İran üzerine yürür gibi görünürken şehzade Mustafayı devir mek emelini güdüyordu. Lâkin alay alay .Yeniçeri, tabur tabur Sipahi, küme küme topçu, yığra yığın gönüllü onun bu emelini sezmiyordu, harbe gidiliyor zannile hamasî heyecanlar ve hulyalar geçiriyordu, halk da, her menzilde, zafer duasına çıkıyordu. Hırvat vezir bu göz boyayıcı haşmetli 3ekor içinde Aksaraya kadar yürüdü, orayı kışlak olarak seçip karargâhmı kurdu. O sırada üçüncü vezir bulunan meşhur Sokullu Mehmed Paşa da, ilkbahar gelirgelmez, Sadnazamla birleş mek üzere Tokadda karargâh kurarak canla başla seferberlik noksanlarını ta mamlamıya savaşıyordu. Rüstem, büyük ve korkunc plânmm Sokullu vezir gibi gerçekten zeki adamîar tarafından da sezilmediğine kanaat getirdikten sonra son adımı attı, Sipa Jıiler ağası Şemsiyi bir gece otağına çagırdı, şair Hayali de hazır bulunduğu lıalde şöyle bir muhavere açtı: Şevketlu Hünkâra sadakatin var, "değil mi, ağa? Ne demek devletlu vezir. Canım uğruna feda. Ben Padışahm kapısında bir kıtmirim, onun attığı kemikle yaşı yorum. Öyledir de kulağın neden sağır, gözün niçin kör? Orduda kilükal haddi aştı, fesad ihtimali hakikat eşiğine ulaştı. Sen Sipahilerin ağası ve Padişahm sadık kulu olduğun halde tınmıyorsun, gayrete gelmiyorsun, bizi duyup gördüklerinden haberdar etmiyorsun. Sadakat böyle mi olur? Şemsi Ağa, Halid ibni Velid evlâdınclan olduğunu iddia ve o islâm mücahidininin kanını taşımakla iftihar ederdi. Fakat bu iddia senedsiz bir davadan ibaret olduğu gibi onun böyle tevsiki güç bir asalete ihtiyacı da yoktu. Çünkü Isfendiyar oğullarındandı, hiç olmazsa Osman oğulları kadar asil idi. Lâkin bu hakikî asaleti o, ağzma almaktan çeki nirdi, dedelerinin Selçuklulardan sonra kurduklan beyliğin Osman oğulları ta rafmdan mahvedilmiş olmasmı düşüne Hemen ilâve edelim ki Şemsinin şa irliği vasattan çok aşağıdır. Onun Vikaye adlı ve beş yüz beyitlik bir manzumesi vardır, kendi nesebini Halid ibni Velide iltika ettiren silsilename de bu manzu menin içindedir. Şimsi, vezir olduktan sonra Vikayeyi yazmış, meşhur Şeyhülislâm Ebussüud Efendiye göndermişti. Âlim müfti, entrikalarile önlenmiş ve zirin daha ilk beyitte kafiye yanlışı yaptığını gördü, kahkahalarla güldü. Şemsi, Şimdiye kadar muhtelif zamanlarda özene bezene yazdığı manzum esere şu memleketimize gelerek bu Türk san'al beyitle başlıyordu: eselerini tetkik etmek üzere müzelerimizi Besmeleyle olur inayeti hak dolaşan birçok seyyahlar ve ?c:.>ebi müİsmi zatın bfce hidayeti çok dekkikler, bu eserlerin tasnif edilmemeBu cahilâne yanlışı, Ebussüud Efendi sinden ve bunlar hakkında malumat veşu biçimde ilâveler yaparak düzeltti: recek rehberler bulunmamasından dolayı Besmeleyle olur inayeti hak kâfi derecede malumat edinmsden gidi Hamdeleyle bulur sühan revnak yorlardı. Böyle bir serginin kurulmasıle İsmi zatın bıze hidayeti çok badema memleketimize gelecek olan müLutfu irşadma nihayet yok dekkikler ve seyyahin bu Türk san'at Şemsinin şairliği bu derecedeydi, fa eserleri hakkında daha esaslı malumat ekat Osman oğullanndan ve Osmanlı sal dineceklerdir. tanatma ihanet etmek azmi çok yüksekti Bunu, rnÜYerrih Âliden naklen Peçevi ADUYEDE nin Üçüncü Sultan Murad devrini yazarken kaydettiği şu hikâyeden" anlâ Yeni bir tayin mak mümkündür: Bundan tahminen yedi sekiz ay mu«Bir gün Şemsi Paşanın halveti ha kaddem, Malatya Müddeiumumismin sında idim ki saadetlu Padişahtan ( Ü idare işlerindeki rüsuh ve mehareti, çüncü Muraddan) mufarekat etmiş. Ke adlî bilgileri ve içtimaî terbiyesinden mali sürur ile geldi. Kethudası Koci Be bir nebzecik bahsetmiştik. Bu kıymetli ye «bugün Kızıl Ahmedli (İsfendyar o adliyecımiz Cemal Gültekin Unayın ğullan bu adla da anıhr) intikamm âli Çankırı vilâyetine tayin edildiğini memOsmandan aldım. Anlar bizim ocağımı nuniyetle karşıladık Kendisine yeni vazifesinde dahi muvaffakiyetler dileriz. za su koydukları gibi ben dahi anların ocağını söndürecek bir mukaddeme ter Yumurta tacirleri beraet tib ettim» dedi. Koçi kethüda münkabez ettiler oîdu ve «ne veçhile?» dedi. «îrtişaya Bundan bir müddet evvel Almanya dadandırdım. Kırk bin altın bir büyücek ya bozuk yumurta ihrac ettikleri zan lokma idi, yutturdum. Bundan sonra annile üçüncü ceza mahkemesi tarafından lar rüşvet almaktan fariğ olmazlar ve muhakeme altma almmış olan maruf irtişa ile devletleri sebat bulmaz» dedi yumurta tacirlerinden Sabri îbiş ve orve gayet ferah izhar eyledi. Benim (ya tağı Bodosun muhakemeleri neticelen ni müverrih Alinin) dahi hatırıma geldi. miş ve her iki tüccann kanuna muğayir Lâtife yüzünden dedim ki: İptida dev hiçbir hareketleri görülmediğinden her leti islâmiyede neslinden olmakla tefah ikisinin de beraetlerine karar verilmişhur fettiğiniz Halid ibni Velid halife Os tir. manın devrinde kendini şikâyet eden bir DENİZ IŞLERÎ adamdan önce Halfenin huzuruna gir mek için kapıcıya iki altın verdiği ve İsLiman tasfiye i§i bitti lâm âleminde ilk verilip alınan rüşvetin Eski Liman idaresinin tasfiyesi işinin bu idugu tarihlerde yazıhdır. Siz dahi ikmali için Maliye Vekâleti alâkadar ceddiniz tarikine gitmiş ve onun kötü lara sıkı emir vermişti. Aldığımız ma sünnetini icra etmişsiniz.» Şemsi Paşa lumata göre tasfiye muamelesi dün ikgayet münfeil oldu ve biraz durup başını mal edilmiştir. Tasfiye evrakı Vekâlete salladı, «hoş, çok bilirsin Âli,» dedi.» gönderilecektir. İşte Şemsi Ağanın dışı ve içi bu biçimdeydi, Padişahm teveccühünü kazanmış olmasına rağmen onu ve hanedanmı hiç sevmezdi. Lâkin çok zeki bir adam olduğu için düşüncelerini, duygulannı belli etmezdi. Bununla beraber şiirde üstad tanıdığı Hayaliye arasıra içini açardı. O da şehzade Mustafa işinde bu heriften istifade edilebileceğini Rüsteme söylediğinden yüzyüze gelip muhavereye girişmiş bulunuyorlardı. (Arkast var) Polis Galibi vuran sarhoşlar yakalandı Altı bıçak yarası alan fedakâr polisin hayatı kurtarıldı ŞEHIR IŞLERÎ Kokulu elbiseliler, nakil vasıtalarma girmiyecekler Polis Galib hastanede Akay vapurları Çınarcığa da uğrıyacak Yalovaya giden Akay vapurları pa zar günleri Çınarcığa da uğrıyacaklardır. Unkapanı köprüsü batmıyor Eski Unkapanı köprüsü kurulu bu lunduğu vaziyetteyken dahi sürekli yağmurlar neticesinde dubalarm güvertesindeki kapak ağzı ve deliklerden daima su alır ve bu sular muntazaman boşaltılarak köprünün muvazenesi te min edilirdi. Köprü Eyübe götürüldükten sonra gene yağmurlann tesirile dubalarda biriken suların çıkarılmasına başlanmış ve bu ameliye dubalarm batmak üzere olduğu zannını vermiştir. Dubalarm diplerinin delik olduğu ve iki tanesinin parçalandığı doğru değildir. Yapılan işler normal bakım tedbirlerinden iba rettir. Gazetenizin 11/5/937 tarihli nüsha smda ve (Unkapanı köprüsü batmağa başladı) başlığı altında çıkan yazı ile efkârı umumiyede husulü muhtemel yanlış telâkkiye meydan vermemek için keyfiyetin bu suretle yazılması lâzım dır. Vali ve B. Reisi Muhiddin Üstündağ Evvelki gece Tepebaşmda üç sarho şun bir polisi bıçakla ağır surette yarahyarak kaçtıklarını ve bunlardan bir tanesinin yakalandığını yazmıştıL Hâdise haber alınınca ikinci şube birinci kısım memurlan derhal faaliyete geçmişler ve firarda bulunan iki suçluyu ellerinde hiçbir emare bulunmamasına rağmen vak'adan beş saat sonra sabaha karşı yakalamışlardır. Firarilerden dalgıç Nevzad adında olanı Şişli civarmda annesinin evinde tavan arasmda diğer firari Kenan da Kasımpaşada yakalanmıştır. Suçlular hakkında tahkikata devam edilmektedir. Altı bıçak yarası alan polis Galibin hayatı hastane doktorlarının ihtimamı sayesinde kurtarılmıştır. Galib evli ve iki çocuk babasıdır. Vak'a anmda silâhım sırf etraftaki halkı düşünerek kullanmıyan bu fedakâr memurun biran evvel iyileşmesini temenni ederiz. Fena koku neşreden pis elbiseli kimselerle bilhassa fırmcı, kasab. berber gibi esnafın hususî kiyafetlerile umu mî nakil vasıtalarma girmeleri halkı iz'aç etmektedir. Bunun önüne geçmek ve bu kabil kimselerin umumî nakil Ispanya meselesinin gerek İngilizlerle vasıtalarma girmelerini menetmek için Fransızlan gerekse İtalyanlarla Alman belediyece tedbirler alınmaktadır. lan bir derece yatıştıracak surette hal # Tramvay camları nihayet ledilmesi için yegâne çare, burada bir i birile harb halinde bulunan müfrit sol açıldı Sıcaklar bastırdığı için Belediye ri larla sağlar arasmda bir mütareke ve müyasetinden Tramvay şirketine bir teb salâha vücude getirip memleketin mukadliğ yapılarak tramvay arabalarının git deratını mutedil partilerin eline bırak tikleri istikamette sağ taraf pencerele maktır. îşte bu çare üzerinde Londra, rinin açılması bildirilmiştir. Kararın Paris ve Brükselde uzun uzadıya görü tatbikma bugün, yarm başlanacaktır. şülmüştür. Belediye kanunu mucibince her dükkân ve mağaza meslek ve sahibinin ismini gösteren kırmızı levhalar asmak mecburiyetindedir. Bir kısımlarınm bu levhaları hiç asmadığı; bir kısmının da göze görünmiyen yerlere astıkları an laşılmıştır. Belediye zabıtasına emir verilerek bu hususta sıkı kontrol yapmalan ve kanuna riayet etmiyenlerin ce zalandırılmaları bildirilmiştir. Bu görüşmelerin neticesi olarak In giltere, Ispanyadaki ecnebi gönüllülerin geri alınmasma imkân vennek bahanesile mütareke yapılmasmı teklif etti. Fransa Hariciye Nazırı Delbos'un, Brük selde söylediği veçhile, bir defa müta reke yapıldıktan sonra İspanyada sulh ve sükunun avdeti çaresiz olacaktır. Lon dradaki ademi müdahale komitesi bu Çöplerin denize dökülmesi tekliften ayrı, lâkin buna zemin hazır •• ihale ediliyor lamak üzere ecnebi gönüllülerin nasıl Çöplerin denize dökülmesi işini Be geri alınacağı hakkında teknik teferrüati lediye bugün bir müteahhide ihale edecektir. Haziran birden itibaren de çöp ihtiva eden bir proje hazırlamıştır. ler denize dökülmeğe başlıyacaktır Brükseldeki görüşmeler esnasında Denize atılan şeylerin akmtı tesirile Fransa ve Belçika Hariciye Nazırlari yakmlara gelmemesi için bunların mümkün olduğu kadar uzaklara atıl îngilterenin teklifini iltizam etmek hu susunda mutabık kalmışlardır. Son söz ması şart koşulmuştur. Italya ile Almanyadadır. Bu devletler Sokaklann sulanması için henüz kat'î fikir ve kararlannı izhar etprogram! Belediye Temizlik idaresi; bu yaz so mediler. Şimdilik İngiliz teklifine karşi kaklann muntazam bir şekilde sulan ihtiyatla hareket ediyorlar. îspanya işlemasını temin için yeni bir program ha rinin Avrupa sulhunu tehdid eden ma • zırlamaktadır. Sokaklarm sulanması hiyetinin izalesi için son bir fırsat çıkmış,işirre her zamankinden fazla ehemmiyet verilecek; büyük caddeler çok sıcak tır. Bütün Avrupa devîetleri şimdi bu « nunla meşgul bulunuyorlar. larda günde birkaç defa sulanacaktır. Dükkân levhaları Otellerin kazanc vergisi tstanbul otelcileri kazanc vergisinin tarh şeklinden şikâyet ederek muhtelif makamlara başvurmuşlardır. Dün otel cilerin bir heyeti Ticaret Odasına da gelerek bu husustaki dileklerinin Iktı sad Vekâletine bildirilmesini istemişler dir. Otellerden kazanc vergisi iradi gay risafinin yüzde 35 i olarak almmakta dır. Oteller işleri icabı daima büyük ve lüks binalarda bulunmağa ve fazla yatak bulundurmağa mecburdurlar. Ote lin büyük olması bittabi bütün yatak larının dolu olduğu manasmı ifade et memektedir. İşte bu cihetleri gözönü ne koyan otelciler verginin tarh şeklinin tadilini istemektedirler. KÜLTÜR ÎŞLERİ Kumkapı ortamekteb talebesinin gezintisi Şimdiye kadar hiç yapılmayıp ilk defa Kumkapı orta okulunca tertib edilen 40 talebelüc ve bisikletli bir heyet, fen bilgisi ve biyoloji muallimi Muhsin Nezihi refakatinde yapılmış, gazhane, deri, madenî eşya, çimento, kireç ve tuğla fabrikaları gezilmiş ve 40 50 kilo metroluk bir gezinti yapılmıştır. Terkosun adı «Şehir suyu» oldu Terkos suyunun adı Şehir sujnı ola rak değiştirilmiş ve keyfiyet alâkadarlara tebliğ edilmiştir. Belediye terko sun şehrin idaresine geçmesinden sonra eski isminin devamına lüzum görmemiştir. Kezalik Kadıköy Su şirketi de te sellüm edildikten sonra İstanbul ve Kadıköy Şehir suları unvanını alacaktır. Muharrem Feyzi TOGAY Ucretli muallimlerin aylıkları Üç aydanberi aylık alamıyan ücretli muallimlerle yardımcı muallimlere aid havalenin bir kısmı gelmiştir. Kalan kısmm da iki güne kadar geleceği te min edilmektedir. Cum huriyet Abone şeraiti / Nüshası 5 kuruştur. Hariç Türkiye için için 1400 Rr. 2700 ftr. Senelik 1450 » 750 » Altı aylık 100 » 800 • Üç aylık 150 a Yoktur Bir ayhk