CUMHURİYET Güneş Uçok takımını 31 mağlub etti Izmirliler, birinci devreyi 1 0 galib bitirdilerse de ikinci devrede fena oynıyarak mağlub oldular [Baştarafı 1 inci sahifede] Tekirdağlı başpehlivan oldu Çekler, Almanya ve ItalHüseyin ya ile anlaşmak istiyor Peste görüşmelerinden sonra 24 Mayıs 1937 Bazı Macar mahafili, Roma Berlin mihverinin Mülâyim ikinci, Adapa kendilerini pek de memnun etmediğini söylüyor» zarlı Arif de üçüncü lar Leh ve Isveç Hariciye Nazırları Berlinde oldular Fenerbahçeli Said Salâhaddinin ida resinde cereyan eden oyuna takımlar şu tertiblerle iştirak ettiler: Güneş: Cihad Reşad, Faruk îs mail, Rıza, Yusuf Melih, Salâhaddin, Kemal, Necdet, RebiL Üçok: Hilmi Ziya, Ali Mustafa, Âdil, Şükrü Saim, Kemal, Said, Mazhar, Namık. Güneşliler oldukça şiddetli bir şekil de esen rüzgân arkalanna alarak oyuna başladılar ve derhal hasım kalesine ka dar indiler. Bu ilk akın kornerle neticelendi. Bunu birbiri peşisıra inkişaf eden Güneş akınl an takib etti. Oyunun seyirciler üzerinde bıraktığı ilk intıba Uçok lulann bir gün evvelki gibi büyük say. farkile mağlub olacaklan merkezindeydı. Kaleci Hilmi iki defa Giineş muhacim lerinin ayaklarına kapanarak topu almak mecburiyetinde kaldıktan sonra ilk îzmir akını sekizinci dakikada, muntazam bir şekilde sağ taraftan yapıldı. Bu ilk Iz mir akmından sonra Güneşin tesis ettıği hakimiyet yavaş, yavaş çözüldü ve dakikalar ilerledikçe tzmirliler, rüzgâra rağmen, daha müessir ve daha tehlikeli olmağa başladılar. tzmir müdafaası rakib hücum hattı nın merkez muhacimi Kemalin ağır oyunundan istifade ederek ortadan gelen akınları muvaffakiyetle kesti. Sağ haf Mustafa da Rebiinin yanmda bir gölge, bir yaver gibi dolaşıp ona hareket etmek imkânını bırakmayınca mesele kendili ğinden halledilmiş oldu. Çünkü, sağ tarafta Melih boş kaldığı zamanlar bile hiçbir iş göremiyordu. Hatta bir aralık İzmir kalecisi takım arkadaşı zannederek Melihe bir top yuvarladı fakat bu oyuncu bundan bile istifade edip boş kaleyc gol yapamadı. Attığı §üt havalanıp gitti. Izmirlilerin sağdan yaptıklan bir akın esnasmda Saim, ceza çizgisi dahilinde koşarken düştü. Hemen hemen herkesta hakemin Güneş aleyhine bir penaltı ce zası çalmadığı kanaati belirmişken ayni oyuncu ayni vaziyette ve ayni hareket lerle kendi kendine düşünce birinci seferimle de kendi kendine düştüğü anlaşıldı ve hakem hakkındaki fena kanaat silindi. 38 inci dakikada Namık müstesna bir fırsat yakaladığı halde bundan istifade edemedi. Kemalin kısa ve yerden bir ortalayışını Cihad tutamadı, top yuvarlana yuvarlana Namığa doğru geldiği halde bu oyuncu acele etmesi yüzünden iska geçti ve top avuta çıkü. Ankara 23 (Telefonla) Çocuk Esirgeme kurumu tarafından tertib edilmiş olan Türkiye alaturka güreş baş pehlivanhğı müsabakasınm son maçlan bugün 10 bin kişilik bir kalabalık önünde yapılmıştır. Bu müsabakadan memleketimiz sporu namma fayda verecek bazı neticeler çıkarmadan evvel teknik dereceleri şu suretle tesbit ediyoruz: Geçen sene Türkiye başpehlivanı olan Tekirdağlı Hüseyin pehlivan bu sefer de bariz bir kolaylık ve harikulâde bir kuvvetle bütün rakiblerini birer birer yene yene, pes ettire ettire, yeniden ayni şeref sıfatını kazanmıştır. Birçok defalar çok güzel güreşlerini gördüğümüz Mü motörlü kıtaatının geçid resmi 1 inci sahıfede] muş ve demiştir ki. [Baştarafı Dunku maçta Gu7ieş kalecisi ıki Izmirh oyuncıle karşı karşıya tzmirin golü Devrenin bitmesine bir dakika kala Üçok hücum hattında en faal oyuncular olarak kendilerini gösteren Kemalle Said Güneş kalesi önünde birkaç kısa paslaşma yaptılar. Nihayet Kemal bu an laşmayı sıkı bir vuruşla gole çevirdi ve biraz sonra devre 1 0 Güneşin aleyhine neticelendi. tkinci devre ikinci devreye çıkarken Güneş takımı Kemalle Melihin yerlerini değiştirdi. Güneşlilerin bu yer değiştirmelerile beraber hücum sistemlerini de değiştirdikleri görülüyordu. Filhakika hücum hattı fazia paslaşmalı akınlan bırakmış ve üç orta oyuncu Rebiinin aşırtma ve derinleme paslarından istifade peşine düşmüştü. Sağ haf Mustafa birinci devrede tutturduğu oyunun tamamile aksine olarak Rebiiyi ihmalle muhacimlerini takib etmek sevdasma kapılınca Güneşlilerin yeni sistemleri semeresini verdi. Güneşin birinci ve ikinci golleri Üçüncü dakikada Rebii kendi cena hına doğru kaymış olan iki Üçoklu müdafii aşırtan bir ortalayış yaptı. Necdet buna yetişerek Güneşin beraberlik sayı sını atmağa muvaffak oldu. Bir dakika sonra Melih ayni şekildeki bir ortalayıştan aldığı pası, bu defa nasılsa iyi kullanabildi ve takımını 21 galib vaziyete getirdi. Birbiri peşisıra yapılan bu iki golden sonra îzmirliler tekrar Güneş muhacimlerini ve bilhassa Rebiiyi sıkı bir surette marke etmeğe başlıyarak gollerin arkasını almağa muvaffak oldular. Oyun yirminci dakikaya kadar ek seriyetle Güneşin hücumlarile geçmişken 0 esnada müessif bir hâdise oldu. Izmır kalecisi Hilmi topla ilerliyen Melihin a yaklanna kapanıp topu almak isterken yüzüne bir tekme yedi ve bayıldı. H a kem, bu çarpışmada bir kasd, bir favul görmediği için oyun devam ederken kaleci yerde baygm yatıyordu. Fakat, top kaleye gireceğine yerde baygm yatan kalecinin göğsüne çarptı ve orada durdu. Bir iki saniye içinde hasıl olan bu vaziyet esnasmda Melih topu kaleye atmak istedi ve salladığı ayağı kalecinin göğsüne isabet etti. Hakem de Güneş aleyhine favul cezası verdi. Fakat Melihin yerde baygın yatan kalecile uğraşması İzmir oyunculanndan bir kaçının âsabuıı bozdu, bunlaı da favullü oynamağa başladılar. Oyun bu yüzden şirazesinden çıktı. Oyun sağ tarafta oynanırken sol tarafta tekmeleşenler görüldü. Bu vaziyet karşısmda hakem Mazhan oyundan çıkarmak mecburiyetinde kaldı. Bu şiddetli ceza, sinirleri biraz yatışbnr gibi oldu, fakat oyunda da zevk ve heyecan kalmadı. Epey müddet devam eden bu hırçınlaşma devresi içinde futbol namına Salâhattinin savurduğu vole bir şütle Hilminin bunu yumrukla kurtarışı vardır. eylemiştir. Pranses Maria, şehirde müte nekkiren bir takım cevelânlar yapmış ve sonra yaya olarak saraya avdet etmiştir. Orada pohsler kendisini tanımamışlar ve içeriye girmesine mâni olmuşlardır. Saat 11 de Kral ve Kraliçe, İtalyan sefarethanesi salonlarında İtalyan kolonisini kabul etmişlerdir. Saat 13,30 da naibi hükumet, Kral ve Kraliçeye bir öğle ziyafeti vermiştir. Kral ve Kraliçe, öğleden sonra at yaışlarında hazır bulunmuşlardır. Macar ajansımn bir tekzibi Türkiye Başpehlivanı Tekirdağlı Hüseyin lâyim ikinci ve Adapazarlı Arif pehli van üçüncüdür. Diğer taraftan başaltında Gönenli Hamdı birinci ve Sındırgılı Şerifle Ba baeskili İbrahim ikisi beraber ikinci gel mişlerdir. Büyük ortada Hayrabolulu Ali Ahmed mükemmel bir güreşten sonra bi • rinciliği kazanmıştır. Avusturya: 2 Macaristan: 2 Güneşin üçüncü golü Nihayet son dakikada Salâhaddin sola kaçarak bir pas aldı ve on sekiz çizgisi dışmdan çektiği çok sıkı bir şütle takımına üçüncü golü kazandırdı. Bu golden biraz sonra maç, 31 güneşin galibiyetile neticelendi. Güneş takraıı galibiyeti hakkeden bir tarzda oynamakla beraber maç başlan gıcındaki on dakikahk güzel ve anlaşmalı oyunu sonuna kadar idame ettiremedi. Hücum hattmda Rebii ile Salâhaddin müdafaada da Rıza, Faruk, Reşad ve Cihad iyi idiler. izmir takımı birinci devrede şayanı takdir bir varlık gösterdi, bu haftayımda 1 0 galib vaziyette idi. Fakat ikinci devrede bir gün evvel Galatasarayla oynadığı ezici oyunun yorgunluğu kendini göster meğe başladı. îkdnci devrenin yarısından sonra ise, fazla sinirlenerek. ne yaptığını bilmez bir hale geldi. Hilmi ile iki mü dafiler iyi idiler. Muavinlerden Şükrü, şısmda sabah karanlığı bir yabancı gö rürse ne der? Hem herkes bizim saffeti mizi, sevgimizin nekadar derin ve kuvvetli olduğunu bilmez. Nişanlı olduğumuzu da babamdan olduğu gibi, herkesten de gizlemiştim, velhasıl on iki saat daha ihriyatlı hareket etmekten ne çıkar İrfan? Ceketini de giyen genc gülerek sevgi lisine doğru yürüdü. Onun ellerini öpe rek: Pekâîâ, dedi, nasıl istersen... Haydi, işte hazmm. İstersen gene geldiğim gibi ayaklanmın ucuna basarak çıkayım.. Leylâ kıskıs gülüyordu: Tabiî... Gene bir hırsız gibi, arkadaki mutfak kapısından savuşacaksın amma evvelâ ben inip yoklıyacağım, Adile veya Münevver kalkmış olmasmlar.. Genc kız önde, İrfan arkada, ayaklarının ucuna basarak merdivenleri indiler, mutfak kapısına geldikleri zaman Leylâ: Sen git, beni tramvay istasyonunda bekle. On dakikaya kadar ben de gelirim. Dedi ve kapıyı yavaşça açarak Irfan çıktıktn sonre kapadı, kilidledi.. Tam on dakika sonra Leylâ merdivenleri inerken küçük Münevver kız, karşısına çıktı. Hayretle: Gidiyor musunuz, küçük hanım? Millî küme maçlarında takımların vaziyeti Maç sayısı 11 Beşiktaş Doğanspor 11 Fenerbahçe 9 Genclerbirliği 10 Üçok 13 Ankaragücü 10 Güneş 8 Galatasaray 6 Galib 5 4 5 5 1 3 4 3 Berabere Mağlub Attığı gol Yediği gol 2 14 20 4 2 5 24 34 2 2 22 12 1 4 20 16 3 9 20 38 2 5 18 26 1 3 22 14 3 18 11 ~ Puvan 25 21 21 21 18 18 17 15 V J Budapeşte 23 Avusturya Macaristan millî futbol takımlan arasındaki Siyasî mehafilin tefsiratt müsabakada iki taraf ta ikişer golle beBudapeşte 23 (A.A.) Havas A rabere kalmıştır. jansı muhabirinden: Siyasî mehafil, İtalyan Macar gö ttalya: 1 Çekoslovakya: 0 rüşmelerinin hatimesini teşkil eden muhP r a g 2 3 Merkezî Avrupa kuapsı tasar tebliğ hakkında pek az mütalea yüiçin 40,000 seyirci önünde yapılan maçrütmekte, yalnız iki memleketi birleştiren ta Italya Çekoslovakyayı 1 0 mağlub rabıtalann salâbetini tebyin etmektedir • etmiştir. Ier. Magyarosag gazetesi, bu tebliğin Macaristanın hukuk müsavatmdan bahset muhacimlerden de Said ve bilhassa K e memekte olduğunu, çünkü Roma proto mal temayüz ettiler. kollannı imza etmiş olanlann bu babdaki Galatasaray küçükleri Güneş noktai nazarlannı evvelce müteaddid defalar izhar etmiş olduklannı izah makaküçüklerini 4 1 yendiler mında yazmaktadır. Mazmafih, lıberal Güneş Üçok maçından evvel Galatamehafile göre, Roma Berlin mihveri sarayla Güneşin küçükleri karşılaştılar. Macaristanı tamamile tatmin etmemekteBu maç baştan sona kadar zevkli bir şe dir. kilde cereyan etti. Galatasaraylılann yaşBaczy Zsilinszky, diyor ki: larmdan umulmıyacak derecede ince ve «Diğer memleketler için olduğu gibi bu teknik oyunlanna mukabil Güneşliler de memleket için de herşeyden evvel mühim yaşlanndan umulmıyacak derecede sert olan cihet, îngiliz siyasetine muhalefet ve favullü oynadılar. Fakat zor, oyunu etmemektir.» bozamadı ve Galatasaraylılar 41 gibi Çekoslovakya da Almanya ttalya güzel bir netice ile maçı kazandılar. ile anlaşmak istiyor Galatasaray B. takımı da, cumartesi Prag 23 (A.A.) Çekoslovakya günü Kasımpaşa takımile yaptığı maçı Başvekili Hodza gazetecilere haricî ve dahilî siyaset hakkında beyanatta bulun42 kazanmıştır. dedi. Daha kahvaltı etmediniz. Hayır; etmiyeceğim. Bir işim var. Yemeğe de belki gelmem. Adileye söy lersin... Başüstüne... Beyazıdda tramvay istasyonunda İrfan onu bekliyordu. Leylâ yanına gelir gelmez: Beyoğluna çıkacağız değil mi? Yavaş yavaş köprüye kadar yüıüsek! Dedi. Leylâ da kabul etti: Evet, daha pek erken... Bu saatte yürümeyi çok severim.. Bakırcılara doğru Beyazıd meydamnı geçtiler. Henüz ortalık pek tenha idi. Tek tük işçiler ve mektebliler görünüyordu. Uzaktan tramvay sesleri pek seyrek duyuluyordu. Leylâ sordu: Bahanı nekadar zamandır gör müyorsun İrfan? Samsundan çıktığım gündenberi.. Yani üç buçuk sene var. Uç buçuk sene ha... Nasıl dayan dm? bilmem... Ben babamı kaybedeli iki hafta oluyor. O kadar hasretini duyuyorum ki... Çok sever miydin? Leylâ içini çekti. Hüzünlü gözlerini uzaklara çevirerek: Hayır, çok sevmezdim. Fakat ne olursa olsun, baba... Ya anneni? Annemi pek az tanırım. Amma bizi tanıyanlardan o kadar methini işittim ki dünyada olmıyan bu kadın benim bütün sevgime sahibdir. Hele onun babamdan çektiklerini işittikçe ne derin bir merhamet ve muhabbet duyuyorum, bilmezsin... Şevket Bey o kadar zalim bir adam mıydı Allahını seversen?.. Leylâ durdu, bir müddet tereddüd etti: Hayır, zalim değil, bilâkis müşfik adamdı. Fakat ne bileyım?.. Elinde olmıyarak anneme, sonra bana karşı çok haşin oldu. Sebebi malum: İçki ve kadın.. Babamın annemi hiç sevememiş olduğunu, kendisinin daima eski bir aşkına sadık ve bağlı kaldığmı işittim. İşte bu yüzden kendisini içkiye vermiş, elinde mühim iradlar olduğu halde hepsini satmış, sav mış, yemiş... Bu sırada annemin makul ihtarlarını daima şiddetle ve huşunetle karşılıyarak, bağınr çağınrmış... Eğer bütün bunlan bir başka kadına bağı yüzünden yapıyor idise o kadmla münasebeti devam ediyordu demek. Budapeşte 23 (A.A.) Macar telgraf ajansı, İtalya ile Macaristan arasındaki münasebetlerin gerginleşmiş olduğuna ve Afnka ve İspanya meselelerile son derecede meşgul olan İtalyanın merkezî Avrupaya karşı lâkaydî göstereceğine dair olan haberleri tekzib etmektedir. Bu Ajans, İtalya Kral ve Kraliçesinin ziyeretlerile dün neşredilmiş olan resmi tebliğin Roma protokollarını imza etmi| olan devletler arasındaki anlaşma ile îtalyan Macar münasebatının resanetini teyid eden yeni bir delil olduğunu ilâve eylemektedir. « Londra görüşmelen, yenı ve kuv«« vetli bir sulh siyasetinin mes'ud bir başlangıcı olarak lelâkki edilebilir. Orta Avrupa meselelerinde Londra ve Paris mutabakat halinde bulunmaktadır. Bu ıki devlet, Tuna memleketleri arasındi umumî ve ekonomik iş birliğinin şayani temenni olduğu fikrindedir. Fransa va İngiltere, Küçük Antantı, sağlam ve ât* vamlı bir mıntakavî birlık telâkki etmektedir. Çekoslovakyanın infirad halindo bulunduğu hakkındaki bütün şayialar e* sassızdır. Çekoslovakya Sovyet Birliğî ittıfakı, hemen hemen her yerde nazik zamanlarda sulh siyasetine müsmir bir surette yardım edecek bir diplomatik vesika telâkki olunmaktadır. Küçük An • tant, bütün büyük komşuları ve bu me» yanda birtabi İtalya ve Almanya ile d$ yapacağı bir siyasete başlamak arzusua» dadır.» Dahilî siyaset hakkında ise Hodza tz» cümle demiştir ki: « Parlamento, yakında Alman su« det partisi tarafından ileri sürülen tek • lifleri müzakere etmek fırsatını bula • caktır. Bu müzakerenin neticesi hüku • metin noktai nazarı üzerinde kat'î bir te* sir icra edecektir.» Fransa ve Polonya anlaşmalart Paris 23 (A.A.) Ticaret Neza * retınin bildirdiğine göre, dün Fransa a * dına Delbos ve Bastid ve Polonya adına Ramon ve Lukasivvez yeni Fransa Po» lonya ticaret muahedesini imzalamıştır. Bu muahededen başka, bir seyrisefa* in anlaşması, kontenjan anlaşmalan, te « diye anlaşması ve bir turist mukaveİesî de imza edilmiş bulunmaktadır. Avusturya Başvekili db'ndü Viyana 23 (A.A.) Hariciye N * . zın Guido Sehmidt Viyanaya avdet eU mıştir. Nazır istasyonda Fransız masla» hatgüzarile İngiliz elçisi tarafından kar« şılanmıştır. Polonya ve İsveç Hariciye Nazırları Berlinde Brüksel 23 (A.A.) Polonya Hariciye Nazırı Beck dün saat 17 de tayyare ile Berline hareket etmiştir. NaziT Berlinden Varşovaya avdet edecektir. Berlin 23 (A.A.) İsveç Hariciyö Nazır» Richard Sandler, dün von Neu « rath'ı 7İyaret ederek kendisile bir saal kadar siyasî meseleler hakkında görüş • müştür. Çünkü kapanıp giden bir aşk için bu de* rece muvazeneşiz hareketlere imkân vai mi? HACI RAŞİD «Cumhuriyet» in millî sergüzeşt romanı : 7 Ildnci ölüm Ahmed Şevket Beyin vefatmdan iki hafta sonra, Beyazıddaki evde bir cuma sabahı daha gün doğmadan Leylâ kalktı, yüzünü yıkadı, giyindi ve ayaklarının ucuna basarak üst kata çıktı. Bir kapıya yavaşça ve iki defa vurdu. Dinledi, cevab alamayınca tekrar vurdu. İçeriden bir ses: Giriniz!.. Diyince Leylâ kapıyı açtı. Gözlerinin ve dudaklarının etrafında hâlâ matem işaretleri olmasma rağmen gülmeğe çalışarak: Kalktın mı Irfan? diye sordu. Sarı saçları taranmış, uzunboylu ve yakışıklı bir genc aynanın karşısmda kıravatını bağlıyordu. Leylâya aynada baka rak: Tabiî; dedi. Biz mektebde tam bu : aatte kalkmış, yıkanmış bulunuyoruz. Leylâ güldü: Seninle sözüm olmasaydı ben gene kal Evet amma, dün gece hırsız gibi eve girdiğini unutma... Şimdi kadın kar,<ardım. Alışkınlık... Çok erken... Amma mademki iki ay sonra mühendis olacaksın.. Biraz daha geç kalkmıya alışırsın... Eh... Belki yanm saat, bir saat daha geç... fazla değil... çünkü malum ya... Işbaşı saat sekizde... Leylâ, yerdeki yatağı hemen kaldırdı, odadaki yüklüğe yerleştirdi. Sonra bir kanapeye uzanarak gencin giyinmesini bekledi: Biraz acele ol, yakalanmıyalun... Adile de Münevver de nerdeyse kalkarlaı!.. dedi. trfan, saçlarını tararken: Adam sende, Adileden mi çekini yorsun?.. İsterse farkında olsun. Zaten bu akşam babamla bizi misafir etriğin zaman aramızdaki münasebet ve nişan ortaya çıkacak değil mi?.. On iki saat evvel çıkmış olsun... Orası bizce meçhul... Yahud beH bilmiyorum; belki bilen vardır. Neyse.Yalnız sana evvelden de söylediğim gibi babam bir kızı olduğunu düşünmiyerei elindekini, avcundakini son katresine ka» dar yedi, bitirdi. Ölürken, sanınm, bir vio dan azabile benim için yazıhanesinin gö ı zünde küçük bir serveti olduğunu sayıkla* dı. Sonra bu servetin tarafımdan alındığııj iddia etti. Guya, ben geceyansı odasraç girmiş, bu küçük serveti aşınp kaçmışım.* Bunlan ölüm halinde iddia ettiği için berl bile inanacak gibi oldum. Halbuki sonra bu iddialan, bana hiçbir himaye ve geçinj membaı bırakmadan terketmiş olmanu verdiği azabla muhayyilesinin, daha doğ ı rusu emellerinin yarattığını anladım... Zavallı adam... Evet, onun son günleri benim istifc* balimi düşünerek midesindeki ağrıyı unut» turacak bir acı içinde geçti... Keşke nişanlı olduğumuzu, benirn de elime küçük bir servet geçeceğini, ya* kında evleneceğjmizi bilseyjdi de biraz ra* hat etseydi... 'Arkası var