CUMHURİYET 23 Mavıs 1937 Galatasaray dün Uçoku 7 3 mağlub etti [Baştarafı 1 inci sahifede] Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz | Avrupada temaslar [Baştarafı 1 inci sahifede] Kont Ciano, Macar Başvekili Daranyi ve surette muzaheret edeceğine dair teminat Hariciye Nazırı Kanya ile müteaddid göda vermiştir.» rüşmelerde bulunmuştur. Çok samimî bir Petit Journal diyor ki: hava içinde cereyan eden bu görüşmeler «Ekonomik meselelerde, Fransa, Bel esnasında, Macar ve İtalyan devletleri çika ve İngiltere tamamile ayni fikirlerde bütün bugünkü Avrupa meselelerini tet bulunmaktadır. Siyaset bakımından ise, kik etmişler ve bilhassa orta Avrupada siVan Zeeland ve Spaak, Delbos'a, Bel yasî ve ekonomik meselelerle meşgul olçîkanm Almanya ile herhangi bir iki ta muşlardır. İtalyan ve Macar Nazırlan, raflı anlaşma yapmıyacağı hakkında te görüşmelerine mevzu teşkil eden bütün minat vermişlerdir. Askerî bakundan ise, meseleler hakkında aralarında mevcud iki memleketin tedafüî sistemleri, inkişaf tam anlaşmayı büyük bir memnuniyetle ettirilecek ve karşılıklı olarak birbirlerine müşahede etmişler ve bugün takib etmek * uydurulacaktır. Belçika millî müdafaa te olduklan siyasî yolu, değiştirmeden isNazırile bir görüşmede bulunan Delbos, tikbalde de takib etmek azimlerini teyid söylendığine göre, iki memleketin müşte eylemişlerdir.» rek bir formül bulması temennisini izhar Ciano Peştede Alman elçisine eylemiştir.» Bir kıvılcımın marifet| Belçika, Fransaya Almanya ile iki taraflı bir anlaşma yapmıyacağına dair teminat verdi Amerika toprağına ineceği sırada bir infilâk neticesinde tutuşup bir yığın demırden ibaret kalan Hindenburg balonu faciasında müvellidülhumuzayı tutuşturan ufacık bir kıvılcım sebeb gosterıhyor. Kazayı gözlerile görenlerin ifadesinden de anlaşılıyor ki, en akla yakın ihtimal gene budur. Bir tek kıvılcımın, tutuşmasile sönmesi bir olan bu ateş yavrusunun göz açıp kapayıncıya kadar, koca bir balonu içindeki insanlarla beraber yok etmesi, facianın kendisi kadar, insanın aczini göstermek noktasından da hazin bir şey. Kıvılcımın, fecaat itibarile değil, fakat hâdisenin garabeti bakımından mühim bir marifeti daha var. Viyanada, bir posta müvezzii, Madam Link isminde bir kadın namına gelen taahhüdlü mektubu vermek üzere, o kadının evine gider; kapının zilini çalar. Fakat, düğmeye parmağını basar basmaz, içeriden, zil sesi yerine, müthiş bir gümbürtü işitilir, her taraftan alevler fışkırır, ev adeta ikiye yarıhr ve göçer. Posta müvezziinin, hiç beklemediği bu vaziyet karşısında korkudan ne hale geldiğini bilmiyoruz. Ancak, infilâk mahallinde yapılan tetkikatta, bu işin bir kıvılcım yüzünden olduğu anlaşılmıştır. Meğer, Madam Link, dikkatsizlikle havagazi musluğunu açık bırakmış, zehirlenerek ölmüş; gaz bütün evi kaplamış; posta müvezzii kapının ziline dokununca, elektrik telinden çıkan minimini bir kıvılcım havagazini tutuşturmuş, gazin anî surette infilâki de evi yıkmış. Kıvılcım deyip geçmemeli. rü, Adil, Mehmed Kemal, Said, Saim, Mazhar, Namık. Galatasaraylılar ilk devrede çok ha fif bir şekilde esen rüzgân arkalanna ve güneşi de karşılanna alm'ış bulunuyorlardı. Oyun iki üç dakika müddetle kararsız bir şekilde, iki tarafın da neticesiz birkaç paslaşması ve falsolan arasmda geçti. Bundan sonra Galatasaraylıların düzgün oyunu kendini göstermeğe başladı. Galatasarayın birinci golü 5 inci dakıkada Üçok aleyhine sağdan bir korner oldu. Necdet bunu güzel bir şekilde çekti. Tam kale önüne gelen topu uzaklaştırmak istiyen İzmir müdafaa oyunculanndan biri buna elile vurdu. Hakemin verdiği penaltı cezasını Reşad sıkı bir vuruşla gole çevirerek Galatasarayın ilk sayısını yapmış oldu. Bu golden sonra oyun bir kat daha hızlandı. Üçoklular mütemadiyen kısa paslarla, Galatasaraylılar ise daha az paslarla daha büyük mesafeler katetmeği istihdaf eden birer sistem tutturarak oynuyorl^jdı. Dakikalar ilerledıkçe Galatasaraym daha müessir ve daha hâkim bir vaziyet takındığı görülüyordu. Uaıaıasaray jorıetleri Üçok kalesi onunde Eşfak bu sefer kalecile karşı karşıya kaldığı halde gene gol yapamadı. Eşfakm kaçırdığı bu iki fırsat, dört gollük lehteki neticenin san kırmızılı oyuncularda uyandırdığı lâkaydîyi pek güzel ifade ediyordu. Olmuş golleri kaçıracak derecede lâkaydiye düşen bir takım karşısında bulunduklarını sezen Üçoklular gene kısa paslı oyunlannm temposunu tutturmağa mu vaffak oldular. Galatasarayın ikinci golü 26 ncı dakikada Üçok müdafii Ali kalesinin yakmlannda ters bir vuruş yaptı ve topu Süleymana göndermiş oldu. O da bundan istifade ederek cidden güzel bir vuruşla takımına ikinci golü kazandırdı. Bu gol Üçok takımını adamakıllı bozdu. Bundan sonra Sarıkırmızılılar rakiblerinin muhafaza etmeğe çalıştıkları kaleden uzaklaşmaz oldular. Bu müddet zarfında Üçokluların bu tazyikten ürkmeden, fazla gol yemekten korkmadan kalelerini açık ve muntazam bir şekilde müdafaaya çalıştıklan görülüyordu. Uçokun birinci golü 10 uncu dakikada Said san kırmızı müdafaasının bir hatasından istifade ederek takımına ilk golü kazandırdı. Bu gol sarı kırmızılılar üzerinde kamçılayıcı bir tesir yaptı ve oyunun merkezi sıkleti derhal Üçok nısıf sahasına intıkal etti. Galatasarayın beşinci, altıncı ve yedinci golleri Galatasarayın üçiincü ve dördüncü golleri Galatasarayın bu hakimiyetine muka bil Üçokluların açık müdafaası tabıî neticesini verdi ve sarı kırmızılılar 35 inci dakikada Eşfak, 40 ncı dakikada da Ha şim vasıtasile iki gol daha yapmağa mu vaffak oldular. 46 ncı dakikada kırk altıncı dakikada diyoruz, çünkü hakem bu devreyi 45 yerine 48 dakıkaya yakın bir zaman oynattı Galatasaray kalesi ciddî bir tehlike atlatü. Sol açık Namık çok müsaid bir vaziyette yakaladığı topla kalenin bir metro yakınına kadar yaklaştığı halde Saci din müdahalesine meydan verecek dere cede yavaş davrandı ve böyle yüzde yüz gol fırsatını kaçırmış oldu. Oyun bir müddet daha devam ettikten sonra devre 40 Galatasaraylıların lehine neticelendi. Sarı kırmızılılar üçer dakika fasıla ile ve Necdetle Süleymanın ayaklarile üç gol yapbktan sonra işi tekrar gevşetriler ve oyunun sonuna kadar bir daha kendilerini toparlıyamadılar. Buna mukabil Üçok takımının gerek müdafaası ve gerekse muavinlerile muhacimleri sanki 71 gibi ağır bir mağlubiyete uğrıyan kendi takımları değılmiş gibi çalıştılar ve hayli de muvaffak oldular. Galatasaraylılann oyunu bozulup ta Üçoklular canlanir canlanmaz hakemin idare tarzı da degişti. Uçokun ikinci ve üçüncü golleri kestiremediğimiz bu penaltı cezasından takımına üçüncü golü kazandırdı. Bir müddet sonra oyun, Üçoklulann takdire değer çalışmalan arasmda devfcm ederken, 73 Galatasaraylıların lehlerine neticelendi. Üçoklular ağır bîr şekilde mağlub ol malarına rağmen çıkardıkları oyunla halk üzerinde iyi tesir bırakmışlardır. Netice nin bu şekilde olmasma Galatasaraylıların rakiblerine nisbetle çok daha iyi ve çok daha müessir oynamaları sebeb olmuştur. Yirmi iki kişi içinde en iyi oyuncu Saiddi. Hakem Refik Osman dün izhar ettiğimiz endişelerin yersiz olmadığını ispat edecek hallere düştü ve kararlar verdi. Ekseriyetle orta balkonun sahaya uzattığı mahdud bir gölgeden dışanya çıkmamağa çalışması, nisbeten merkezî ve serin bir yerden nefesini kollayarak oyunu idareye çalıştığını gösteriyordu. Bundan başka birinci devreyi, oyuna dalarak üç dakikaya yakın bir müddet fazla oynatmasile, kendisinin çoktandır mühim maçlarda hakem durmamanın tevlid ettiği, aksaklıklan meydana vurdu. îkinci devrede ise Galatasaraylıların oyunlannı bozmalarile o da idaresini bozdu. Verdiği yanlış hükümlerin ekserisi Galatasaray aleyhine oldu ve sonunda kimsenin görmediği bir penaltı cezası çaldı. Budapeşte 22 (A.A.) Îtalya Hariciye Nazın Kont Ciano Almanya elBrüksel 22 (A.A.) Belçika Baş çisini kabul ederek Macar Başvekili ve vekili Van Zeeland'ın dairesinde cereyan Hariciye Nazın ile yaptığı konuşmalar eden son Fransız Belçika müzakerele hakkında malumat vermiştir. rinden sonra, dün akşam neşrolunan resmî Peşte ziyaretinde elde edilen bir tebliğde şöyle denilmektedir: neticeler «Delbos, Brükseldeki ikameti esnasınBudapeşte 22 (A.A.) Siyasî medan Van Zeeland ve Spaak ile hafilde tebarüz ettirildiğine göre, îtalyabütün meeslelerle bilhassa bu arada yeni Macar görüşmeleri esnasında, hiç bir yeLokarno anlaşması ve Fransa ile İngiltere ni karar alınmadığı gibi hiçbir yeni teşebhükumetleri tarafından Van Zeeland'a büs de tesbit edılmemiştir. Görüşmeler, tevdi olunan ekonomik vazife hakkında noktai nazarların derinleştirilmesine ya müzakerelerde bulunmuştur. Pek samimî ramış ve iki hükumetin Tuna meseleleri cereyan eden bu görüşmeler müşterek dükarşısmdaki görüş beraberliğini bir kat şüncelerden mülhem olan iki hükumet gödaha kuvvetlendirmiştir. rüşleri arasındaki mutabakatı isbat etmış* * * tir.» Fransa Belçika temasları hakkında resmî tebliğ izahat verdi Beck Brükselde 22 nci dakikada Said, karşısındakileri çok güzel bir şekilde atlattı ve bu hareketini çok güzel bir vuruşla itmam ederek takımına ikinci golü kazandırdı. 38 inci dakikada top gene Galatasaray kalesi önlerinde oynanırken Uçok oyun cularından biri ellerini kaldırarak hakemi ikaz yollu hareketlerde bulundu. Bu arada top bir degajmanla tehlikeli mıntaka dan uzaklaştmlmış olduğu halde ve Üç oklu oyuncunun el kaldırma hareketinin üzerine bir müddet geçtikten sonra ha İkinci devre kem düdük çalarak penaltı yerini gösterîkinci devreye başlanır başlanmaz Eşfak bir fırsat kaçırdı. Bir müddet sonra di. Said, ne sebebe mebni verildiğini hıç Bugünkü maç lzmirli futbolcular bugün de gene Taksim stadyomunda Güneşle karşılaşacaklardır. Dünkü maçtan dolayı yorgunluklan ve kuvvei maneviyelerinin bozukluğu nazan itibara alınırsa bu maçm da Üçok aleyhine neticeleneceği kuvvetle tahmin edilebilir. Güneşin son zamanlarda en kuvvetli bir vaziyete girmiş olması ve geçen haftaki galebelerinin kendilerine vereceği emniyet de bu tahmini büsbütün kuvvetlendiren amiller mayanındadır. Varşova 22 (A.A.) Londradan Bern 22 (A.A.) îsviçre konfededönerken Brüksele uğrıyan Polonya Harasyonu reisi Motta, Avusturya Hariciye riciye Nazırı Beck orada iki gün kalaNazın Guido Şimith'i kabul etmiştir. cak ve Belçika Başvekili Van Zeeland Neşredilen resmî bir tebliğde iki dev« ve Hariciye Nazırı Spaak ile mülâkatAmerikada, Los Anceles'te vaktile mılet adamı arasında tam bir görüş birliği larda bulunacaktır. zıkacılık etmiş olan 66 yaşında Wright olduğu kaydedilmektedir. Romanya Veliahdi Brükselde isimli bir adam, can sıkıntısından olsa geBrüksel 22 (A.A.) Romanya Ve lsveç Hariciye Nazırı Berlinde rek, roman yazmağa kalkışmış. Muvaffak liahdi Mıchell Kral ve Kraliçeyi ziyaret Berlin 22 (A.A.) İsveç Hariciye ta olmuş. Hatta öyle muvaffak olmuş ki, Nazın Sandler, saat 11 de buraya gel • < yazdığı roman bir şahesermiş. Yalnız bir için buraya gelmiştir. ¥ * * miştir. Nazır, Von Neurath'ı ziyaret et mesele var. Romanm şaheserliği edebiyat miştir. ttalyan Kralı ile Kont Ciano âleminde hâdise yapacak neviden değil Peşteden ayrıldılar de, hokkabazlık nev'inden bir şey. Antonesco Cenevreye hareket etti Budapeşte 22 (A.A.) Italya Kral Bu sabık mızıkaçı ve lâhik romancı, Bükreş 22 (A.A.) Hariciye Na 50110 kelimeden mürekkeb romanmda, ve Kraliçesile Prenses Maria ve Hariciye zırı Antonesco, yanında elçi Crezesco olNazırı Kont Ciano, bugün saat 19 da duğu halde, bu sabah Cenevreye hareket «e» harfini bir tek defa bile kullanmaBudapeşteden hareket etmişler ve gelış etmiştir. mıştır. erindeki ayni merasimle teşyi edilmişlerBen, kendi hesabıma, bu marifetli a dir. Polonyada grev damın, çuvaldızm gözünden iğne geçirResmi tebliğ Varşova 22 (A.A.) Cracovie'de nafıa mek, pirinç tanesine süre yazmak kabilinBudapeşte 22 (A.A.) Resmî teb şlerinde çalışan 27 bin amele grev ilân den bir hüner olan bu işgüzarlığına değil, lıg: ederek sokaklardaki inşaat mahallerini bu yaştan sonra, bu azaba nasıl tahammül «îtalya Kralınm Budapeşteyi ziyareti işgal etmişlerdır. Grevciler ücretlerin münasebetile, ltalyan Hariciye Nazırı artırılmasını istemektedırler. ettiğine şaştım. Avusturya Hariciye Nazırı Bern'de Romancı değil, hokkabaz Bursada Merino» «un'î tohumlama istasyonlari Bursa (Hususî) Merinos yetiştir me teşkilâtının bu sene, halkın elindeki koyunların Merinosa tahvili işi için çok geniş mikyasta faaliyete geçeceği görülmektedir. Geçen sene on istasyonla ça lışan teşkilât bu sene 40 istasyonda sun'i tohumlama yapacaktır. Bu işi teknikle başarmak için şehrimizde (40) mütehassıs baytara bir kurs açılmıştır. Izmirde 19 mayıs bayramı Istanbula «evkedilecek mahkumlar îzmir (Hususî) Ödemiş hapîsane sinde bulunan ağır hapse mahkum 15 kişinin, îstanbula sevki emri gelmiştir. Mahkumlar, bugün yola çıkarılacaktır. kat çok şükür görüyorsun ki hâlâ yaşıyorum. Üç buçuk kuruş için babanm son nefesinde yanmdan kaçmak, bu üç bu çuk kuruşu ondan kaçırmak istedin. Fa kat inşallah yaşıyacağım ve seni bir hırsız olarak adalete teslim edecegim.. Leylânm gözleri yaş içindeydi, titrîyordu: Baba, galiba gene hararetinîz yükseldi. Uyusanız... Size bir kaşe vereyim.. Hayır.., Belki hararetim yükseliyor, fakat uyumak istemiyorum. Uyu yunca bir daha uyanmıyacağımdan kor kuyorum. Çünkü.., Senin de istediğin budur. Belki Âdile ile birlikte bir daha uyanmamamı temine çalışıyorsunuz... Ah, baba neler söylüyorsun?... Baba sayıklıyor musun? Yoksa hakikaten beni o kadar alçak ve vicdansız mı sanıyorsun? Leylâ hıçkırıyordu. ihtiyar hasta, arkasından gelen seslere acı acı gülerekt Galiba ağlıyorsun!.. Ne yaman hilekâr ruhu varmış sende. ütanmıyor musun? Dün gece senin içeriye girdiğini görmedim mi sanıyorsun? Ben seni çağırmıştım. Biraz sonra geldin ve «beni iste mişsiniz, geldim baba» demedin mi?.. İzmirde yapüan 19 mayts bay f ramı §enliklerinden muhteW « intıbalar Gene Üçok kalesi bniınde heyecanh bir an HACI RAŞİD «Cumhuriyet» in milli sergüzeşt romanı'•6 Evet... Leylâ arkadaki yazıhaneye gitti. Altı gözden hangisinin kilidli olduğunu anlamaya çalışarak buldu. Kilidi açtı ve içinden büyük bir paket zarf alarak babasına getirdi: Buyurunuz!... Ahmed Şevket Bey bu zarfı gördükten sonra gene hiddetle: Bunlan istemiyorum. Başka şey Ier olacak... Hepsini getir... Leylâ hiçbir şey söylemiyerek tered düdle geri döndü. Boş gözü iyice açarak yokladıktan sonra: Başka hiçbir şey yok içinde baba... Dedi. Bunu işitince hastanın gözleri kin ve nefretle parladı. Dişlerinin gıcırtısı i§itildi. Terlediği, şiddetli bir ıstırabla sıkıldığı görülüyordu. Leylâ telâş ve endişe içinde onu gözliyerek: Adıleyi çağırayım mı baba? Bir kaşe alır mısınız? , Ahmed Şevket Bey cevab vermedi ve Leylâ sözünü tekrara cesaret edemdi. Neden sonra ihtiyar hasta: Dün gece, o çekmeceden aldıklannı hemen geri getir!.., Diye emretti. Leylâ telâşla: Neleri aldım? Ben dün gece burada değildim ki baba... Mümkün olsa odayı ve bütün evi sesinin hızile çınlatacak olan ihtiyar son kuvvetlerini tophyarak haykırmağa başladı: Yalan... Yalan söylüyorsun. Bi raz evvel gece burada olduğunu söylü yordun. Şimdi.., Leylâ onu hiddetlendirmemek îçîn son derece sakin bir sesle: Sizi kızdırmak, tekzib etmek îstemedim. Yoksa ben dün gece mektebdeydim. îsbat ederim... Ahmed Şevket bu sözlere asla inan madığını gösteren bir eda ile: Benim hemen öleceğimi sandın, fa Sonra sana senelerdenberi senin için topladığım bir iki bin liralık serverin yerini söyleyince hemen gidip bu parayı buldun. Daha sonra iltica edeceğin yeri, benim çok candan sevdiğim bir aileyi haber verdim. Ben ölürsem, hemen ona müraaaat et, seni bir evlâd olarak kabul edecektır; demiştim. İnkâr mı ediyorsun? Bunlan işitmedin mi? Hayır... Hayır... Hiçbirşeyden haberim yok. Ben dün gece mektebde idim. Mektebden ancak bu sabah karanlıkta çıktım ve doğru yanınıza geldim. Adile gece uyumadığı için onu odasında bırakarak yanınızda bekledim. Sus, yeter... alçak kız... yeter... Bana hiçbir vakit tam bir evlâd şefkatile ısınamamış olduğunu biliyorum. Bana her zaman kinle, nefretle bakıyordun. Sebebi, servetimi eğlencelerde mahvederek seni düşünmemek diyordun. Halbuki ben, dişimden tırnağımdan artırarak topladığım parayı, elimde kalan bir iki mücevheri senin için saklıyordum ve ölümümden sonra bunlarla geçinmeni vasiyet ediyordum. Sen benim bu müşfik ve temiz tasavvuruma bir hırsız gibi mukabele ettin; bir hırsız gibi değil, belki bir katil gibi... Getir, getir diyorum... Baba ne söylüyorsun? Rica ederim sus... Sayıklıyorsun, hezeyan ve kâİhtiyar iki dirseğine dayanarak otur bus içindesin. Ne söylediğini bilmiyorsun mak istedi. Kalktı, yanıbaşında duran kıve hem kendini hem beni harab ediyor zmı elinden tutarak sarstı: sun... Sana söylüyorum; işitiyor musun? Kızınm gözyaşlan ve şiddetli reddi Ben deli değilim, ben hastalık yüzünden karşısında arada bir tereddüd geçiren bütün şuurumu da kaybetmedim. Kâbus Ahmed Şevket Bey; yazıhanesinin boş geçirmiyorum, herşey hatırımda. Dün gekalan gözünü düşündü ve başını çevirerek ce odamdan içeri girdiğin dakikadan şu hâlâ yere devrilmiş duran sigara iskemle iskemleyi devirip kaçtığın dakikaya kasini görünce: dar odamda nasıl dolaştığını, ne söyledi Bak, dedi. Dün gece yazıhanenin ğini ve neler yaptığını tamamen biliyogözünü boşaltıp kaçarken acele ile devir rum. Bu gözü boşaltan sendin. Şimdi de diğin sigara iskemlesi hâlâ olduğu gibi bir rüya mı görüyorum? Anahtarını söy lediğim göz boş değil midir? îçinden yalduruyor. nız bir deste zarf ve mektub çıktı, değil Baba sayıklıyorsun. Ben bureya dün akşamdanberi gelmedim. Gece mek mi? îstersen onlann da ne olduğunu söytebden çıkamazdım, ancak bu sabah müş liyeyim. Hem birer birer... Fakat asıl külâtla izin aldım. Baba ben senin paranı lâzım olan param ve mücevherlerimdir* Onlar sende. Nereye götürdünse getir, ve mücevherini almadım. Böyle birşeyden haydi, çabuk getir... Yoksa... haberim yok. Şimdilik çok şükür böyle bir İhtiyar hiddet ve heyecandan titriyor, servete muhtac da değilim... O halde sözümü dinle; hepsini ge kesik ve titrek bir sesle hançeresini yırtari getir. Onlann hepsi gene senindir. Fa rak haykınyordu. Artık sesi kesilmişti. kat istiyorum ki gözlerim kapanmcıya ka Boş bir bohça gibi yatağa yığıldı, boğadar yerinde dursun... zmdan hırıltılar işitilmeğe başladı; gözle Almadığım, hatta görmediğim şey rini kapadı ve bir daha açamadı... (Arkası var) leri nasıl geri getiririm?..