CUMHURİYET 21 Mavıs 1937 KüçUk hikâye Erkekten kıza... h Iki mektub lamıştım. Fakat artık geri dönemezdim. O gün birbirimizden ayrılırken, avuçlarıma aldığım ellerin hâlâ üşüyordu. Aydmlık yüzün tatlı bakışlı gözlerin, sıcak sesin gülüyordu: «; Hoşça kal arkadaş!..» dedin. Uşüyen ellerin, onları bırakmak iste miyen parmaklarımm arasından kayarak aynldı. Ve ağaçların kararan gölgelerine doğru koşarken, elini havaya kaldırarak bağırdın: « Hoşça kal Cevad arkadaş!» * * * Hemen her gün beraberdik. Dostlu ğumuz ilerlemiş, fakat, delikanlı, genc kız münasebatımız arkadaşlıktan bir adım aşmıyordu. O kadar canlı, hayat dolu bir varlıktın, bana böyle yakın oluyor dun ki, bazan dayanamıyor, taze nem'i dudaklarına arkadaşların bakmıyacağı gözle bakıyordum. O zaman sen çılg'.n bir kahkaha ile gülüyor: • Bibliyoğrafya Mavi kuş Remzi Kitabevi İstaribul 1937 Fiatı 50 huruş Tımarhanede işlenen esrarengiz cinayet Elza Niyego adında güzel bir Yahudi kızmı öldürmüş olan deli Osman Ratibi öldüren deli Hüseyin tabancayı nereden tedarik etti? RADVO y^ Bu aksamki program J İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadis 13,05 muhtelif plâk neşTiyatı 14 son18 30 plâkla dans musiklsi 19 san'atkâr Naşidin iştirakile Şehir tiyatrosu komedi kısmı tarafından bir temsil 20 Türk musiki heyeti 20,30 ömer Rıza tarafından arabca söylev 20,45 Vedia Rıza ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, saat ayarı 21.15 orkestra 22,15 ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün proeramı 22 30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 23 son. VİYANA: 18,05 çocuklara elisi, gezinti 18,35 PİYANO KONSERİ 19,05 spor, seyahat, polislerin zamanı, konusma. haberler, hava ve saire 20,30 ŞAN DÜETOSU 21,05 halk piyesi 23.15 haberler, hava ve salre 23.25 EĞLENCELİ KONSER. BERLİN: 18,05 gramofon 19,05 MTJSİKİ 20,05 HALK MUSİKİSİ 20.45 şrünün akîslerl, haberler 21.15 EÖLENCELİ YAYIN, ORKESTRA KONSERİ 22.05 EĞLENCEIİ KONSER 23.05 hava, haberler. spor 23.35 gece musikisi. PEŞTE: 18.05 ÇİNGENE ORKESTRASI 18.55 soor. gramofon. konferans 21 ORKES TRA KONSERİ 20 55 konferans, gramo fon. haberler 22.45 SALON MUSİKİSİ 23 25 ÇİNGENE ORKESTRASI 24,05 İngilizce haberler 24,10 cazband takımı 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 18 05 gramofon, hava, kanuşma 19 15 Rıımen musikisi (grramofonlai, konuşma 20.40 OPERA YAYINI, istirahat eanasmda haberler, spor 23.50 almanca ve fransızca haberler 24 son haberler. LONDRA: 18,05 çocuklarm zamanı 19.05 ORKESTRA KONSERİ 20.05 muhtelif haberler 20.35 SERENADLAR 21,05 hikâye 21.35 OPERA YAYINI: ILÂHLARIN GRUPÜ 22.40 ŞAN VE ORG 23.05 haberier. ko nusma. spor ve saire 23,35 DAN8 ORKESTRASI 24,35 haberler ve saire 24,45 gramofon. PARİS rP.T.T.1: 18.05 konuşma, san'at haberleri, gramofon. haberler. nasihatler. gramofon 19,05 PİYANO MUSİKİSİ 19.20 haberler 20,05 ŞARKTLAR 20.20 gramofon, hava, haberler 21.05 musiki komısması. o zaman kararla^tırılacak program 23,35 haberler, gramofon, son haberler. ROMA: 18.30 ORKESTRA KONSERİ 18.55 karışık yayın 21 45 KARISIK MUSİKİ 22 05 OPERA YAYINI • Tristan ve İzold, İstirahat esnasında konuşma, haberler, hava. Tab'an nikbin olan «Mavi Kuş» un müellifi Maurice Maeterlinck' in bu eseri fevkalâde güzel buluşlarla süslen miş ahlâkî bir hikâye, bir feeridir. «Mavi Kuş» un kahramanı olan iki Bakırköy akıl hastanesinde bir cinaye İlk korkunun verdiği şaşkmlık geçince çocuk burada bize hayal âlemindeki seolduğunu, bir delinin diğer bir deliyi ta gardiyanlar ve deliler yattıkları yerlerden yahatlerinde rasladıkları hakikatleri naklediyorlar. Ebedî bir saadet arama banca ile yaralıyarak öldürdüğünü dün kalkmışlar ve Hüseyni yakalamışlardır. Hâdiseyi haber alan hastane doktoru nın boş olduğunu, fakat, her hangi bir yazmıştık. Bir muharririmizin yaptığı tahsart dahilinde yaşamrsa yaşansın, haya kikata göre cinayetin tafsilâtı şudur: da vak'a mahalline koşmuş, cesedle kar | tın küçük saadetlerle dolu olması iti Esbak Hicaz valilerinden Ahmed Ra şılaşınca Bakırköy jandarma kuman* barile ancak onları fevtetmemekle, on tib Paşanın oğlu Osman Ratib Büyük danlığını vak'adajı habeıdar etmiştir. lara lâyık oldukları kıymeti vermekle adada bir Musevî ailesile tanışmış ve bu Jandarma kumandanı Dursunla müd saadete erişilebileceğini öğretiyorlar. ailenin Eliza Niyego admdaki güzel kıdeiumumî muavinlerinden Übeyt tahki Bu suretle, biz bu eserde işaret edildiği zmı sevmiş, kızı ailesinden resmen istedi kata el koyarak suçluyu sorguya çekmişgibi, saadetin bizde. içimizde olduğunu kavrıyor, iyiliğin hayatta oynadığı rolü ğı halde kendisine verılmeyince 1 7 ağus lerdir. tamamile görüyor, velhasıl yaşamanın tos 927 de Şışhanekarakolunda kızı bekKatil ifadesinde: liyerek tabanca ve bıçakla yaralıyarak ölhakikî kıymetini anlıyoruz. « Ben yol ustasıyım. Nasılsa bir «Mavi Kuş» gencler kadar büyükleri dürmüş, bu arada sevgilisinin kızkradeşini kere buraya düştüm. Hastane ile Bakırde yaralamıştı. « Cevad arkadaş, dudaklarıma ni düşündürecek, belki genclerden ziyade köy arasındaki yolda çalışırken akşam büyükleri alâkadar edecektir. Bu feeriEliza Niyegonun cenazesi Museviler çin bu kadar dıkkatle bakıyorsun?» küreğimi saklardım. Bir sene evvel küde Maurice Maeterlinck bütün felsefî tarafından kaldınlırken bazı taşkınlıklar Diye soruyordun... Kahkahan ve göz düşüncelerini hulâsa etmiş gibidir. reğimi saklarken bu tabancayı buldum. da vuku bulmuş ve mesele adliyeye intikal lerin beni ayıltıyor, zâfımdan utandırı Fişekleri paslanmaması için bir şişeye koHer fikir temsilî bir kisveye bürüne ctmişti. yordu: yarak sakladım. Tabancayı da kâğıda rek ortaya konulduğundan, fikirle kisve O zaman, ağırcezada muhakeme edi Hiç! Boya var mı? diye bakıyo arasında da tam bir mutabakat temin esanp gömdüm. Osman Ratib bana ra dildiğinden en hayalî şeyler bile insana len Osman Ratibin akıl hastalığına müp hat vermeyince onu öldürmeğe karaı verrum. Aa... Boya... Benim dudakla tabiî gelmekte ve insan kendini onun telâ olduğu anlaşıldığından Bakırköy akıl dim ve öldürdiim» demiştir. « hastanesinde tedavi altına alınmışü. nmda... Ne gezer.. Ben boya sürer mi cazibesine kaptırmaktadır. Katil tabancayı ve fişekleri sakladığı Mazisioi anlattığımız Osman Ratib Shakespeare'den tercüme ettiği beş yim hiç?» yerleri göstermiş fakat: Annem, birdenbire susarak, sana bakKüçük beyaz mendiîinin ucile dudak eserle Jül, Sezar, Venedik Taciri, Mak i hastanede bulunurken Hüseyin adında bir « Fişekleri şişeyi kırarak içinden tı. Sonra misafir çocuğunu gezdirmiyen, lannı siliyordun. Mendiie dudaklarmda bet, On İkinci Gece, Hırçm Kız neşri katil de hastaneye gelmiş ve daha ilk yat âlemimizde kendisine hususî bir gündenberi her ikisi de yekdiğerile kavga çıkardım» sözünü ispat edecek olan şise eğlendirmiyen küçük oğluna çıkışır gibi, ki boya çıkıyordu. Boyası çıkan dudakmevki yapan Mehmed Şükrü Erdeni bu etmeğe başlamışlardır. kınklannı gösterememiştir. Bu vaziyet kaşlannı çatarak bana döndü: larını bana doğru uzatarak söylüyordun: tercümesi dolayısile alkışlar ve kendi karşısında cinayet şüpheli bir şekle gir Ne düşüncesiz çocuksun, daha « Cevad arkadaş bak! Benim duDiğer delilere nazaran bunlar uslu ol sinden bu vadide yeni yeni eserler bekmiştir. Tabancanın da yeni sistem olnıası (doğrusu delikanlısın Cevad. daklanm boyasızken de kırmızıdır!» duklanndan hastane civanndaki arazide leriz. hâdiseye başka bir renk vermektedir. Bu Şaşırarak bakıyordum: Hakıkaten bütün boyalar mendiie çıkRemzi Kitabevi de eserin tab'ma ve çalışmalanna müsaade edilmiştir. Bu mü noktalardan tahkikata devam edilmektetığı halde, dudakların olmuş bir erik gi Neden anne? sile olduğu ve bilhassa güzel basılmış o saadeden istifade ederek hastaneden çı dir. Burada yaşhlann yanmda otur bi gergin, parlak ve kırmızıydı. lan bu 152 sahifelik eseri, hem de dikil kan Paşazade civardaki bir fundalıkta Fevkalâdelik yokmuş! makta ne mana var? Süzanı al beraberce Seni kollanmm arasına almak, her şeyi miş olarak. elli kuruşa satışa çıkardığı aptest bozarken karşısına katil deli Hü bahçeye çıkın! O, sana benim çiçekleri unutarak dudaklarından öpmek için için ayrıca tebrike lâyıktır. Hâdise hakkında kendisile görüşen seyin gelmiş ve elinde tuttuğu tabancayı mi, fidanlarımı, hatta sebze tarlalarımı çıldınyordum. Sen gözlerimde tutuşan agazetecilere Akıl hastanesi Başhekimi göstererek: gezdirsin. Sen, ona gördüğün memleke! teşi sezmiyor gibi çantandan rujunu çı« Seni öldürmeğe geldim.» demış profesör Mazhar Uzman şunları söyle Teşekkür leri, başmdan geçen tuhaf ve güzel vak'a karıyor, ağır ağır dikkatle, dudaklarını miştir: tir. Ailemizin sevgili reisi General Cevad ları anlat!.. boyuyordun. Paşazade namluyu görünce Hüseyne: « Cinayette bir fevkalâdelik yoktur. Bir gün, bize gelmiştin. Annem bizi Verginin vefatı münasebetüe derin eleSana dönerek gülümsedim: « Aman, beni öldürme!» diye yal Yalnız katilin tabancayı nereden bulduyalnız bırakmakta hiçbir kötülük düşün mimize uzak ve yakından telgrafla, biz varmağa başlamışsa da deli tarafından ğu araştırılmaktadır. Werhalde bunu ha Eğer arzu ederseniz... zat gelerek veya cenazeyi takib suretile Sözümü tamamlamamışhm. Sen, ye miyerek çıktı, giderken, bana: iştirak eden ve bizlere samimî dostluk dinlenmemiş ve Hüseyin tabancayı ateşle ricden tedarik ettiğini zannediyorum. Z i « Cevad, sen Süzanı bırakma sa alâkası göstermiş olan bütün tanıdıkla mişn'r. İlk kurşunların sesile etrafta bulu yarete gelmiş olanların da tabancayı verrinden fırlıyarak kapıya doğru yürü km! Beraber yemek yiyin. Ben gelmi rımıza, sevdiklerimize karşı duymakta nan deli ve gardiyanlar korkudan yere miş olmalan muhtemeldir.» müştün: yeceğim...» dedi. olduğumuz sonsuz minnet ve şükran yatmışlar, Hüseyin de yedi fişekli olan Sahi niçin oturuyoruz gezelim!.. Profesör doktor Mazhar Uzmanın Yemek odasında, büyük masanın bas hıslerimizi alenen izharı kendimiz için tabancasmı tamamen boşaltarak Osman Arkandan yürürken, annem dostla yukarıdaki sözlerine hayret ettik. Tımartarafma sen, sağındaki köşeye ben otu. bir vazife bilir, derin teşekkürlerimizi Ratibi altı yerinden yaralamıs. ve öldür nna beni çekiştiriyordu: hanede bir deli tabanca ile başka bir de Senelerdenberi Avrupada! Hâlâ muştum. Ustleri oymalı, nakışh, boyu sunarız. müştür. Bu akşam şehrin muhtelif semtlerinde iyi öldürür de bunda fevkalâdelik olmaz, General Cevad Vergin ailesi tavana yükselen büfe, sağda soldaki vitçocuk gibi utanıyor... Bundan sonra katil delî tabancasını ci olur mu? Tımarhanede delıleria elinde nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Annem, aldanıyordu. Ben çocuk gibi rmler, salonu dolduran ağır eşya arasmda İstanbul cihetindekiler: vardaki bir teneke kutunun altına sakla tabanca bulunmasında da fevkalâdelik Eminönünde fBensason), Küçükpazar•utanmıyor, fakat seni, yanımda gezdir sen bir çocuk gibi kalmıstın. Panjurlar mış ve hastaneye doğru yürümeğe başla yoksa, acaba bu sıfatı kullanmak için da (H. Hulusn, Beyazıdda (Belkis), Şeh mek, konuşmak için fazla çocuk bulu gene örtülü. Saçlann gene yeşil altın nasıl bir hâdise olmalı? Haydarpaşa Lisesini Bitirenler Kuru mıştır. remininde (Hamdi), Karagümrukte (Fa renginde. Fakat gözlerinde korkuya bennuyordum. ad), Samatyada (Rıdvan), Şehzadebaşmda ziyen titrek bir ışık yanıyor. Sofraya hiz rnunun senelik kongresi 23/5/937 pazar Sen, öndeki büyük kapıdan çıkacak (Asaf), Aksarayda (Etem Pertev), Fenerde günü saat 10 da Eminönü Halkevinde met eden hizmetçiye: ŞEHİR tŞLERİ ÜNÎVERStTEDE (Hüsameddin). Alemdarda (Sırn Rasim>, yerde, arka taraftaki koridorun kapısmı yapılacağmdan bütün mezunların o gün Bakırköyde (Hilâl). Bize, birer bardak şarab getir! açmıştm: bu saatte bulunmalarını dilerira. Tramvaya atlıyan çocukların Ecnebi dillerden imtihan Diyınce gözlerindeki korku büyüdü: Beyoğlu cihetindekiler: Haydarpaşa Lisesini Bitirenler Bahçeye buradan çıkmak daha hoÜniversite Ecnebi Diller mektebi imvelileri ceza görecek Galatasarayda (Matkoviç), Galatada « Bu sıcakta şarab içilir mi?» Kurumu Başkanı şuma gidiyor. Yol daha güzel! Gölgesi tihanları bugün hitam bulacaktır. İmti Fındıklı tramvay mevkiinde (Mustafa NaSıcaktan bahsederken, üşüyor gibi seKüçük yaştaki çocukların tramvay ve han evrakı yarın tasnif edilerek netice il), Taksimde Cumhuriyet caddesinde biı damla ışıksız!.. sin ürpermişti. îçmemek gururuna dokudiğer nakil vasıtalarma asılmak suretile ler pazartesi günü sabahleyin alâkadar (KürkçiyarO. Kalyoncukullukta (Zafiro Açık teşekkür Sesinde bir çocuk konuşmasımn tatlı : Mühim bir davamı süratle intaç ede feci kazalara sebebiyet vermekte olduk fakültelere bildirilecektir. A>TIİ gün sa pulos). Firuzağada (Ertugrull, Şişllde (AaHengi vardı. Fakat gözlerin öyle ateş ve nuyordu. Korkmadığını göstermek iç n larmdan bu fena itiyadın intaç ettiği ka at dokuzdan itıbaren fakültelerde imti sım), Kasımpasada (Müe>Ted), Hasköyde canlılıkla gözlerime bakıyordu ki; içim bardağını benden önce bitirdin ve ikinciyi rek beni büyük bir gaileden kurtaran (Nesim Aseo), Beşiktasta (Süleyman Re dolduran hizmetçiye itiraz etmedin... Ankara avukatlarmda Asım Ruacana zaları önlemek üzere nakil vasıtalanna hanlara başlanacaktır. Bunun için dün ceb), Sarıyerde (Asaf). p. de bir ürperti dolaştı. Yanaklann ateşlenmış, gözlerin süzul» içten gelen teşekkürlerimi sunmayı bir yürürken binen, inen ve takılan çocuk den itibaren tedrisata nihayet verilmişKadıköy, Üsküdar ve adalardakiler: Bahçeye çıktık. Agaçların dalları birların veli veya vasilerinin cezalandırıl tir. müştü. Öyle tatlı gülüyor, en değersiz vicdan borcu biliyorum. Üsküdarda İskelede (Merkez), Kadıköybirine o kadar sıkıca sarılmış, yapraklar Bafrada Şakir. Z. Karaçay maları Belediye zabıta talimatnamesi de Modada fSıhhatı, Büyükadada (Şinasi vak'aları öyle güzel anlatıyordun ki; CEMİYETLERDE Rıza> Heybelide (Halk). avuçlannı öyle açmışlardı ki, biraz önce nin 176 ncı maddesinin şu şekilde de içtiğim iki bardak |arab beni sarhoş ett:. söylediğin sözü tekrar ettim: ğiştirildiği alâkadarlara bildirilmiştir: Alenî teşekkür Esnaf cemiyetleri dispanseri Bir buçuk sene evvel midemden amell Sahi, gölgelerde bir damla ışık içimden kararımı vermistim. Bu çocuk «85 ve 175 inci maddelerde sayılı fiilNikâh merasimi gibi genc kızı, bugün öpeceğim. Yemek yat olmuşt'um. Ancak bu ameliyat eVısik leri yapanlarla araba, kamj^on ve oto açılıyor yok!.. j'apıldığından bir buçuk senedenberi haGenc ve değerli ressamlarımızdan Esnaf cemiyetleri mü^terek bürosu Yaprak, ot, toprak, kokan serin göi ten kalkınca, salonun bir ucundaki diva yatım azab ve ıstırab içinde geçti. Vaziye mobillere takılan ve asılanlar çocuk olna oturduk, seni yanıma çağırdım, gel tarafından vücude getirilen esnaf dis Mazhar Apa ile Ali Rıza Karamanın kıgelikte yürüyorduk. Sen, çocuk sesinle tim ümidsizdi. Ölüme muntazır bitab bir duğu takdirde bunların veli veya vasidin. Yüzüne bakınca şaşırdım. Bana öy halde Cerrahpaşa hastanesinde profesör lerile nezdlerinde ikamet ettirmek su panseri bugün saat 15 te merasimle açı zı Müjgân Karamanın nikâh merasimi anlatıyordun: le yabancı idin ki; birdenbire dudakla NLssen'e götürüldüm. Doktor Nissen hemen retile bunlara nezaret edenler mes'ul lacaktır. Dispanserin küsad resmini Vali dün Eminönü Evlenme dairesinde iki « Annenizle çok iyi arkadaşım! O, ve Belediye reisi Muhiddin Üstündağ tarafın akraba ve dostları huzurunda n e b aj e olurlar.» yaşını unutarak bana inmeğe, ben ken rınla dudaklanmın arasında bir uzaklık 5 ! L ^ . J " ^ mayısınf "birinci günü °î?^: na rağmen î T , ^ ? I derhal vapacaktır. yapılmıştır. dimi büyüterek ona yükselmeğe çalışıyo açıldı. Ahenginde gizli olan manayı an serî bir ameliyatla hayatımı kurtardı. NaGazi köprüsü hakkında ECNEBÎ MEHAFÎLDE Yeni evlilerin yeni yuvalarında meszzk ameliyatile hayatımı kurtaran profesör rum, böylece anlaşıyoruz. Sonra zevkle lıyamadığım bir sesle: ud ve bahtiyar olmalarmı dileriz. tetkikler Nissen'e ve bana ihtimamla bakan arka Ne iyi, diyordun, bir delikanl^s rimiz bir örnek. Ben de onun gibi top Yeni Leh sefiri geldi dasları doktorlara muhterem gazetenizle Gazi köprüsünün Unkapam cihetinde rakla uğraşmaktan, ağaçlara aşı yapmak arkadaşhk etmek ne rahat! İnsan korku derin teşekkürlerimi s\marım. Lehistanm Ankara elçisi M. Michel suz, üzüntüsüzce, onun yanında oturabi Eski Bulucan nahiyesi müdürü yapılacak ayaklarmın ne tarzda olması tan, çiçeklere dadanan kurdları öldür Sokolnicka dün Varsovadan İstanbula Ali UIvi Akannaç lâzım geleceği hakkında tetkikat yap mekten, ve bütün bunlar için çalışmaktan Iiyor, her bahis uzerinde açıkça konuşabimak için şehrimize gelen mütehassıs gelmiş ve şehrimizdeki Leh konsolosluliyor. Mevlud Baysal hoşlanıyorum.» Pigeaud tetkiklerine de\'am etmektedir. ğu erkânile Leh kolonisi tarafından karkarşında eğmekten korktuğum gururu Sonra birdenbire yerinden kalktın: Dörduncü Vakıf Han dördüncü Söyledikçe sesin değişiyor, derinleşiDün. Fen tşleri müdürü Hüsnü, Köprü şılanmıştır. Yeni elçi yarm Ankaraya gi Bahçeye çıkalım Cevad arkadaş! mun hırçınlığmı düşünmüyor, yalnız, ko ler müdürü Galibin iştirakile bu mese derek, itimadnamesini Cumhur Reisikat, 18 numara. Telefon: 23426 yor, çocukluktan sıynlıyordu. lumun altındaki sıcak ve taze vücudiinü, le uzerinde görüşülmüştür. Pigeaud, mize takdim edecektir. Burada sıkıcı bir hava var! O gün, bana, aşıladığınız fidanlan, ~" Büyük şehir ve kasaba parklan; Bahçeye çıktık. Aşağıdaki çamların rüzgârın dokunuşlarile ürperen saçlarının Belediye reisi Muhiddin Üstündağı da çapaladığınız sebzeleri, çiçekleri, gös $ Amt, meydan, çocuk parklan ve Şehircilik mütehassısının terdin; yeni almdığı için hiçbir yanın. gölgesinde saatlerce, bizden uzak mevzu çeneme sürünüşlerini duyuyordum. Bu ziyaret ederek bazı izahat vermiştir. 2 villâ bahçeleri için modern proje dokunan, varlıklarını hissettiren canlı şeylar uzerinde konuştuk. tetkikleri bilmediğim bahçeyi gezdirdin. Bir ayda yapılan inşaat ve plânlar hazırlar; keşifnamelet Akşam, ortalığa karanlıklar çökerken, lere; yüreğimden ve belki de yüreğinden Şehircilik mütehassısı Prost, dün ya Aramızda bir arkadaşhk bir anîaşma Son tanzim edilen bir istatistiğe göre, tanzim eder. Projelerin arazide bağı bağîanmıştı. Sana, «arkadaş ola yüzüne baktım. Gözlerin, ve içindeki ma taşan, ıhk tatlı bir sıcaklık karışıyor. Seni geçen nisan ayı içinde şehrimizin muh nmda Belediye İmar şubesi müdürü Zitatbikatını denıhde ve taahhud bütün çocukluğun, tazeliğin, genc kızlı ya olduğu halde Belediye Harita şube lım ve Avrupaya gittiğim zaman mektub nalar gözükmüyordu: eder. ğın, arkadaşlığın, çekici kuvvetinle kendi telif setmlerinde yeniden 9 apartıman, sine gitmiş ve İstanbulun bazı semt ha Ister misin Süzan seninle denize çılaşalım!» dedim. Gözlerini gözüme çeBüket. nişan sepeti ve çelenkler 8 dükkân, 40 ev yapılmış, 279 bina da ta ritaları uzerinde tetkikatta bulunmuş me eş buluyordum... kalım! virerek gülümsedin: icin yapılan siparişler sür'atle hamir edilmiştir. tur. Çocuk gibi sevinmiştin. Bahçeden ko Ya senin kahkahalann, yahud da be« Zaten arkeklerle, flörtten ziyade «f zırlamr. arkadaşhk yapmaktan hoşlanınm!» de şarak fırladık. Kıyıdaki son sandala bin nim dikbaşhlığımla bir türlü aşka dönemiÇiçek, sebze tohumlan; fide ve Bugün m atin el er de İ P E K sinemasmda 2 BUYÜK FıLM dik. Sandalcı yaşlı bir adamdı. Küreklere yen arkadaşhk artık, aramızdan çekilerek, din... fidanlar; süs, meyva ağaç ve ağaçBu birkaç söz birdenbire senî değiş geçti. Biz de yanyana oturduk. Kıyıdan bizi yalnız bırakmıştı. çıkları: bahçe alât ve edevatı ve Fakat, ne yazık ki, bu yakınlık, deniz tinniş, gözlerime, olgun bir genc kız ola açıldık. ehliyetli Bahçivanlar gönderir. rak göstermişti. Sesinde, çocukluk kalDeniz serindi. Karanlık içinde beyaz den karaya çıkıp ilk ışıkların yüzümüze Katalogu (50) kuruştur. Korkuncç Müthiş bir macera Herkesin göremiyeceği mamış, yüzünde kendine güvenen bir silueti görünen vücudüne çarpan rüzgâr vuruşuna kadar sürdü. Gözlerine baktım. Alâkadarlara parasız gönderilir. bir Hlm. Dehşetli, heyecaniı sahneler genc kızın gururu belirmişti. Bütün dik ipek elbiseni, genc göğsüne yapıştırıyordu. İçlerinde dövüşü kazananların sevinci katimle bakıyordum. Bakışlarım seni ür Çocuklaşmış bir sesle: parlıyordu. İçimde birşey kırıldı. kütmüyor, gözlerime korkusuzca bakı Cevad arkadaş! Üşüyorum! Seni, ilk gördüğüm gün aramızda ba$ M A R T H A E GG E RT H CHARLES BOYER'nin yordun: Dedin. Kolumu omzundan dolıyarak lıyan bu sessiz, gürültüsüz, kavga; yalnız, ve 19 MAYIS Türkce sözlü film. Bu sene oynanılan yenî filmi « Yeni arkadaşınız, biraz inadcı, seni kendime çektim: dudaklarda gülüş, seslerin ahenginde titçok saf, ve çocuk huyludur. Bilmem ki, Bana sokul Süzan üşümezsin! reyiş, gözlerde pırıltılarda süren kavga, 2 büyük rransızca onunla tamamile anlaşacak mısınız?» Vücudünün sıcaklığı, ince ceketimden neden başlamıştı? Ve neden dinmedi? Bu rilim birden Ayrıca : Benimle alay ediyordun. Uçlan yu geçerek göğsümü, ve omzumu yakıyordu. bir türlü çözemediğim bir düğüm. Aydınkan doğru kalkan ince kaşların, bir kö Şirin gecenin içinde bir alev gibi titriye latamadığım bir gece oldu. Sen buna, şesi gülen dudaklann, süzülen gözlerin rek yanıyordun. HARRY BAUR sebeb, ve mana bulabilıyor musun? Cevab ve bu alay edi^inde ^eninle birlikti. GABY MORLAY Artık, gözlerime alayla bakan gözleri ver Süzan arkadaş... Cevad» Seni çocuk sanmakta aldandığımı an m, «Cevad arkadaş!» diyen sesini, senin 1 âveten lugiltere Kralınm tac giymesi merasimi CAH1T UÇUK «Salona girince, ilkönce senin çocuk başını gördüm. Annem, beni dostlarile tanıştırdı. En sonra, gülerek sana baktı, sonra bana döndü: Bu, benim küçük arkadaşım! dedı. Elini avuçlarıma aldım. Bu el üşü müştü. Birdenbire onu ısıtmak istedim. Fakat bu kısacık bir el sıkma zamanında olamazdı. Salonun panjurları, dışarınm sıcağını kesmek için kapatılmıştı. Yalnız aralık lardan sızan çizgi çizgi bir aydmlık, güneşin varlığını hissettiriyordu. Anne min sevgili çiçekleri salonu limonluğa çevirmişti. Bahçede öten ağustos böcekle rinin, ağaçlarda kesik cıvıltılarla çığhk atan serçelerin sesîeri salonun içinde gibi. Ben. ne köşede oturan annemin, ve ne de yanındaki dostlarının konuşmala nnı dinlemiyor, onları dinler görünerek, Göz ucile sana bakıyordum. Uzerinde, taze, vücudünün bütün çizgilerini açığa vuran, mavi renkli bir elbise vardı. Kollan çıplak, yakası açık eteği dizlerini zorla örtecek kadar uzundu. Saçlann, panjurlann rengini alarak ireri sızan loş ışıklarla yeşil altın gibi parlıyordu. Yü zünde çocuklukla mı, yoksa kadınca mı kestiremediğim bir gülüş vardı. Gözlerin uzun kirpiklerinin arkasına gizlenmişti. Büyiiklerin konuşmalarını dinliyorduk. NÖBETCİ ECZANELER Davet Bahçe Mimarı 1KES i K EL 2PARİSLİ ŞANTOZ ,;,;::::„ Türk Y I L D I Z sineması Ş A N G A Y sinemasında ŞAHANE VALS HENRY GARÂT • RENE St. GYR Bayan GENERAL DICK POWELL RUBY KEELER S A MS ON