17 Mayıs 1937 CUMHURİYET SON T Yeni sene masraf bütçesi 231,017,776 lira olacak Bütçe müzakeresine ayın 24 ünde başlanacak, birçok Vekâletlere munzam tahsisat verildi Ankara 16 1937 bütçesi basılmıştır. Bütçenin Mecliste müzakere/ine ayın 24 ünde başlanacaktır. Bütçe Encümeninin hazırladığı rapora nazaran, hükumetin geçen yıldan daha fazla tahsisat istemesi, âmme hizmetlerinin istilzam eylediği yeni masraflar karşılığı içindir. Hükumet, karışıklıklara ve tecavüzlere karşı yurdun korunabilmesi için millî müdafaa hizmetlerimizin takviyesi zarurî görülmüştür. Dahilî emniyet işlerile Türk milletini mukadder olan huzur ve refaha kavuşturacak olan sıhhatc, maarife, nafıaya, ziraate ve iktısada taalluk eden hizmetlerin kuvvetlendirilmesi de ayni derecede zarurî bulunmaktadır. Masraf bütçesi 231,017,776 milyondur. Bu yekun 1936 bütçesine nazaran 18 küsur milyon lira fazladır. Yeni bütçede Millet Meclisine 725 bin, Maliye Vekâletine bir buçuk mil yon lira, Düyunu Umumiyeye üç buçuk milyon, Gümrük ve İnhisarlara yanm milyon, Dahiliyeye 131 bin, Matbuat Umum Müdürlüğüne 50 bin, Emniyet İşleri Umum Müdürlüğüne bir milyon, Jandarma Umum Kumandanlığına bir milyon 338 bin, Hariciyeye 1 10 bin, Sıhhiyeye 1 milyon, Adliyeye 447 bin, Maarife 2 milyon, Nafıaya 1 milyon 100 bin, iktısada bir buçuk milyon, Millî Müdafaa kara kısmma 2,980,000, Deniz kısmma 522 bin lira zammedilmiştir. Orman işlerine aid masraflar ziraal bütçesinden çıkarılarak mülhak bütçeye almmıştır. Yeni Meclis binasının inşası için bütçeye 376 bin lira konmuştur. Maliye Vekâletinde hukuk müşavirliği kadrosu genişlettirilmektedir. Ayrıca icradan alınarak Maliyeye verilrrnş olan cezayi nakdî ve mahkeme harçlan için yeniden yüz kadar tahsildarlık ihdas edilmektedir. Dahiliye bütçesindeki fark, seferberlik kanununun tatbiki masrafile yeniden teşkil olunan bazı kazaların masraflarından ileri gelmektedir. Polis kadrosunun ikmali ve jandarma efradının tedricen daimî jandarma haline konulması için yapılan programın tatbiki masraflan olarak Emniyeti Umumiye ve jandarma bütçelerine bu sene fazla tahsisat konmuştur. TELEFON HABERLER... TELGRAF v« TELSiZLE Hâdiseler arasında Bir sahtekârlığa karşı icaret Odarruz, çoktandır, yerli kumaşlarımız üzerine ecnebi damgası vuran sahtekârlarla mücadele halindedir. Bu dolandırıcılığın iki cephesi var: Birincisi, halka yerli malın Avrupa malından çok daha aşağı olduğunu telkin etmek; ikincisi de, bu telkinin tam zıddma olarak, ona gene yerli mal sürmek. Burada hem müşterî, hem Avrupa malı, hem de yerli malı dolandırılmış oluyor. Müşteri dolandırılıyor, çünkü Avrupa malının üstünlüğiine kandırılmış olduğu için, satın aldığı kaliteyi bulamadığı halde fazla fiat veriyor. Avrupa malı dolandırılıyor, çünkü onun şöhreti çalınarak yerine ba§ka mal satılıyor. Yerli mal dolandırılıyor, çünkü, Avrupa malı lehine yapılan propagandaya şöhretini fedaya mecbur oluyor ve üstünde ecnebi damgası olmadığı zaman itibardan düşüyor. Şimdiye kadar, yakasına üç türlü hakkın yapışması lâzım gelen bu dolandıncılığm cezası ne olmuştur? Ben gazetelerde bu sahtekârlığı yapanların bir hafta bile hapse mahkum edildiklerine dair hiçbir habere tesadüf etmedim. Halbuki Ticaret Odamız bunlann hüviyetlerini pek iyi bilir veya bilmek lâzım gelir. Acaba, şimdiye kadar, onlan doğrudan doğruya ceza mahkemelerine niçin sevketmemiştir? Salâhiyeti mi yoktur? Bu nevi dolandırıcılığı mahkum eden kanunlarımız mı yoktur? Zannetmiyorum. Memleket piyasasını zarara sokan, beynelmilel piyasada kredimizi bozan bu ahlâksızlığın kökünden kazmması için dolandırıcılann hem adalete teslim, hem de isimleri ve resimlerile gazetelerde teşhir edilmelerini istiyoruz. Ta ld yerli mallarına ecnebi damgası vuranlann suratlarına sahtekârlık damgası vurulsun ve bir gün, bir yerde karşımıza çıkacak olurlarsa kendi hesabımıza biz de onlann yüzlerine tükürelim. \ AZILAR URDDAN IHEM NALINA MIHINA Şehidler günü ava şehidleri günü yazdığım yazıda şöyle bir cümle vardı: (Niçin umumî bir «şehidler günü» yok da yalnız hava şehidleri günü var? Umumî bir «şehidler günü» olmaması hakikaten bir eksiktir; fakat ayn bir «hava şehidleri günü» olması fazla değildir.) Bu bahse tekrar geliyorum ve diyorum ki bütün medenî memleketlerde olduklan gibi, bizde de bir şehidler günü olmalı; o gün, en ücra köylere varmcıya kadar, memleketin her yerinde merasim yapılarak şehidlerimiz anılmalıdır. Fakat, ondan evvel yapılacak birşey daha vardır ki o da, her köyde ve büyük şehirlerin her mahallesinde, temiz bir köşe veya meydanda büyük bir kitabenin üstüne şehidlerin isimlerini yazmaktır. (Bizde, böyle şehid isimleri yalnız Harbiye mektebinin koridorlarında yazılıdır. Orada da, yanlış görmedimse, yalnız Çanakkalede şehid düşen yüzbaşıların, hatta galiba yalnız piyade yüzbaşılannın isimleri yazılı. Enver Paşa zamanında, konulmuş olan bu levhalarda neden yalnız yüzbaşılann isimleri yazılı olduğunu anlıyamadım.) Avrupada, hangi mühim müesseseye gitseniz o müesseseye mensub olan harb ölülerinin isimleri yazılı levhalar görürsünüz. Berlinde, yeraltı tramvay istasyonlanndan birinde, bu müessesede memur ve amele iken harb meydanlannda can ve renlere mahsus muhteşem bir daire yapılmış ve bütün duvarlanna altın yaldızla harb maktullerinin isimleri yazılmıştır. Bu defa, Yugoslavyada, Üniversiteyi ziyaret ettiğım zaman, bınanm methalmdeki geniş taşhğın duvarlannda da üniversite talebesi iken vatan uğrunda ölenlerin isimlerinin yazılı olduğunu gördüm. Her sütunun en üstünde hıristiyanlann Meryem Ana kandilleri nev'inden olarak elektrik kandili yanıyordu. Viyanada, yeni yapılmış olan meçhul askerin muhteşem mezannda kocaman bir defter vardır. Bu defterde, Büyük Harbde ölen Viyanalılann, isimleri semt semt, mahalle mahalle yazılı. Bu nevi hürmet levhalan, yalnız muhtelif Avrupa memeleketlerine münhasır değildir. Hatta îstanbulda bile vardır amma bizim değildir. Şimdi kapanmış olan Galatadaki Credit Lyonnais Banka sınm duvarlannda bu levhalardan vardı. Union Française binasının duvarlarında da, bu müessese azasından, Büyük Harbde ölenlerin isimlerini görürsünüz. Biz, ayni şeyi neden yapmıyalım^ Yurd için can veren kahramanlarımızın isimleri köylerimizin mahallelerimizin, hatta müesseselerimizin neden medan if tihan olmasın? Yalnız, şehidlerimiz o kadar çoktur ki, her köyde, her mahallede, kimbilir, kaç levha asmak lâzım gelecek tir. Fakat, maalesef unuttuklanmız da o kadar çoktur ki ben levhaların taşmasından değil, dolmamasından korkanm. Hulâsa, memleketin her tarafında şehidlerimizin isimleri yazılı kitabeler dik mek ve bir şehidler günü yaparak o gün bu kitabelerin dibine merasimle bir avuc çiçek koymak, biz yaşıyanların, o kahraman ölülere karşı olan hürmet ve muhabbet borcumuzun mütevazı bir ifadesi olur. Bunu yapalım. Karsın çizgileri Kars kalesi... Bu, duvar, beden ve burc değil, bu, tepenin üstünde tunc bir destan jnbi duruyor bülmahallesi, taşıdığı ismin güzelliğine rağmen yere yapışmış kerpiç evlerile kü lüstür bir semt. Sonra Belediye parkını geçip te şarka dönülünce kale dibinin kayalıklı boğazı içinde birer oyuk gibi sı kışmış evler yalnız kendilerini değil gelip geçeni de sıkıyor. Fakat karadan sonra beyaz daha beyazdır; bu girişten sonra Kars ta sana daha güzel gelecek. Rus hendesesi şehri kurmak için şimalden cenuba hep birbirine müvazı, hep düpdüz, ve hep geniş geniş dört cad<3e açmış. Garbden şarka da gene öyle dört cadde. Bu dörder caddenin çaprazlaşması on altı tane kavuşma yeri vücude getiriyor. Bir şatranç tahtasını yarıdan kesip murabbalaştırınız; Karsm plâm meydana gelir. Yalnız bu plânın zemini tahta gibi düz değil: Garbdeki Taşbaşından şarka doğru hafif bir meyille inen şehir şimalden dereye ve kaleye, cenubdan da demiryoluna ve ovaya doğru gene hafif meyillerle iniyor. Bu vaziyetle Kars şehri Taşbaşmda başını yastığm yüksekliğine dayıyarak, karyolasız yatağı içinde yorgamnı iki yandan sarkıtmış, kabarıklığı baştan ayağa indikçe azalan ahenkli bir ölçü içinde ; hesablı hesablı ve ferah ferah yatıyor gibi. Onun bu yatış tarzından dolayı en garbde ve en baştaki Ordu caddcsi şimalden cenuba çeyrek dairelik bir çember çizerken ondan sonraki Muhtarpaşa caddesınde çemberin kavsi daha basıkla»mış, Istiklâl caddesinde bu basıklık belirsizleşerek sondaki Kâzımpaşa caddesinde ise büsbütün silinmiş, ve zaten hepsi düzgün olan caddelerden bu sonuncusu ayni zamanda düzleşmiştir. Garbden şarka en ortadaki Karadağ caddesi yorganın başından ayağa doğru uzanarak şehri iki maileye ayıran bir mihver rolü yapıyor. Fakat bu mihverin solunda, yani şimalinde, yalnız Halidpaşa caddesi olduğu halde, sağında Faikbey ve Şehidyusufbey isimlerinde arka arkaya daha iki cadde var. Belli yorgan cenuba doğru biraz fazla sarkmış! Ordu caddesi, Belediye Parkı hizasından tath bir yokuşla başhyarak yokuşunu Vali Konağı önünde bitirdikten sonra, iri gövdeli Hükumet Konağını solunda bırakıp, gene tatlı bir meyille cenuba inerken, dibde, şimdi işlemiyen süt fabrikasınm demir bacası, yolun bittiğini göstermek istiyen bir nirengi sütunu gibi, siyahımtrak endamının uzun silüetile narin narin dikilip duruyor. Yazan: ismail Habib Ankara Kömür Almanyada Yahudi sergisi hakkmda aleyhdarlığı Bir Alman gazetesi ilk beynelmilel sergimizden sitayişle bahsediyor Ankara 16 (Telefonla) Nürenber ger Zeitung muhabiri Enternasyonal Kömür sergisi hakkındaki intıbalarını şu suretle kaydetmektedir: «Genc Türkiye Cumhuriyeti Ankaradaki ilk enternasyonal sergisini yaptı. Buna mevzu olarak da kömürü seçti. Yeni Cumhuriyetin endüstrileşme hususundaki azmini gösteren bu hare keti dikkatle takib etmemek mümkün değildir. Kömür sergisinde memnuniyeti mucib bir nokta da Alman firmaları nın sayı itibarile en başta gelmesidir. Fakat asıl hayran olunacak tarafı Türklerin bu sergide gösterdikleri sergici lik kemalidir. Kömür, aslında estetik olmıyan bir mevzudur. Böyle millî ve telkinî bir sergiyi kompoze etmeğe yalnız san'at bilgisi yetişmez. Bir serginin heyecan u yandırması ve iz bırakabilmesi için çok güzel, bediî ve unutulmaz hatıralar yaratacak mahiyette olması da elzem dir. Türkler bunda her bakımdan mu vaffak olmuşlardır. Türkiye Ekonomi Bakanı Türk elemanlarla meydana getirdiği, dünyanın herhangi bir memle ketinde bir Vekili tebcile kâfi bir sebeb olacak kadar güzel olan bu sergiyi dünya efkârı umumiyesine iftiharla tak dim edebilir. Türk dostlarımıza komp liman yapmadan diyebiliriz ki bu sergi milletlerarası ölçüde hakikaten muvaffak ve bilhassa çok san'atkârane bir e serdir.» ..ıımuuuımııınıııınıınnnıınıınıııııııııııııi!iııııınnııııınmıiMun»u.ı Bir büro Yahudi aleyhdarb^ına fennî bir temel bulmağa çalışıyor Berlin 16 (A.A.) Yeni Almanya tarihini vücude getirmeğe memur millî enstitünün Yahudi meselelerini tetkik eden şubesi ilk içtimalarını Münih'te Yahudi aleyhtarlığı hareketinin alem darı ve Frankonya nazi şefi Julius St reicher'in iştirakile akdetmeğe başla mıştır. Hükumetin himayesi altında tesis edilen bu şube üçüncü Reich'in resmî Yahudi aleyhtarlığına fennî bir temel temin etmek maksadile çalışmaktadır. Şube ayni zamanda Yahudiliğin bütün dünyadaki felâketlerin müsebbibi ol duğunu ispata çalışan Alman ve ecnebi Yahudi aleyhtarlarını aza kaydetmeğe uğraşmaktadır. Şubenin tertib ettiği konferanslarla, neşrettiği risaleler Yahudi ırkının bedenî ve aklî nokta nazarlardan dun bir mevkide bulunduğunu isbat etmek gayesini gütmektedir. Enstitü bütün dünya âlimlerinin ma nevî ve sosyal hatta patalojik iki cep hesi bulunan ve Yahudilik tarihinin mühim bir safhası olan orta çağ Yahudi lik meselesi hakkmda vesikalar topla ma&a çalışmaktadır. Habeş harbi 70 milyon liraya mal oldu Roma 16 (A.A.) Yakında geçen sene yapılan masraflara aid cetveller neşredilecektir. Bu cetvellere nazaran Habeşistan muharebesi İtalyaya 11 milyar 75 milyon lirete (bizim para ile takri ben 70 milyon lira) mal olmuştur. Bugiinkü Meclis ruznamesi Ankara 16 (Telefonla) Yarınki Meclis içtimaında Devlet Demiryolları ve Limanları îşletme Umum Müdürlüğü memur ve müstahdemininin ücretlerine dair kanunun bazı maddelerini değiştiren lâyihanın ikinci müzakeresi yapılacak, bir faslı encümene gönderilen Ziraat Bankası kanun lâyihasınm konu şulmasma devam edilecektir. Bu sene Trakyaya 10,000 göçmen yerleştirüecek 19 mayıs şenliklerinin programı hazırlandı Ankara 16 Telefonla) Büyük Şef Atatürkün memleketin kurtuluşunu hazırlamak üzere İstanbuldan Bandırma vapuriel Samsuna gelişinin 18 inci yıldönümü olan 19 mayıs spor ve genclik bayrammın programı hazırlandı. Stadyomun yeşil sahasında yapılacak me rasimden sonra Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri Şükrü Kaya bütün memlekete radyo ile verilecek olan bir nutuk söyliyecektir. Bugün için halk stadyoma davetlidir. Edirne 16"(A.A.) Göçmen köy ve evlerinin inşaatına devam ediliyor. Bu köylerde örnek olacak kadar güzel ve temiz bir hayat ve çalışma tarzı takib edılmektedir. Bu sene Trakyaya daha 10 bin hatta tasavvur olunamıyacak kadar büyük göçmen yerleştirilecektir. Yağmurların bir kolaylıkla, çünkü yalnız azim ve irade tam vaktinde yağması bu sene mahsulleri ile, ayakta tutmanın imkânı vardır. için büyük ümidler vermektedir. Trakya YUNUS NADI nın her tarafında canlı hareketler göze çarpmaktadır. Bir taraftan asfalt yol ya Yunan vapur mücehhizleripılırken diğer taraftan şimendifer istas nin hava kuvvetlerine vonlan da düzene konmaktadır. Kağızmandan sonra Aras ve Morpit vadilerinin bunaltıcı sıcaklığını geçerek bizi Kars yaylasına çıkaracak olan paslı yokuşunu tırmanırken yolun son döne meçlerinden birinde çok uzaktan koca Ağrı bütün heybetile birdenbire görünü vermez mi? Şoför aman dur! Meğer Ağnyı buradan, bu 1 70 kilo metroluk mesafeden görmeliymiş ve me safe, herşeyin hakkını veren mesafe me ğer insana ders te veriyormuş. Iğdır ovasındayken Ağrı ile boy ölçüşüyor gibi görünen şu Toklusivrisine bak, buradan Ağnya nisbetle bir kamış gibi küçüldü. Ve ovadan bir Sevr vazosu gibi, bir süs gibi, yuvarlak bir fanus gibi görünen Ağrı da işte buradan diğer bütün dağları ortaran silerek yeri gökün üstüne kaldırmış gibi gerilip duruyor. Herşeyin hakkını veren mesafe, yalnız mekânın değil zamanın mesafesi de öyle değil mi? Zaman da şu Ağrı ile şu Toklusivrisi gibi herkese kendi kıymetini ve rerek, kendi zamanında şu Toklusivrisi gibi görünenleri zamanın mesafesi dî.... Bırak, ve yoluna bak. Paslı yokuşunu bitirdik. Hani «her yokuşun bir nişi var» derler. Bu söz burası için değil. Paslının yokuşu var, inişi yok. Ufuklann sonsuzluğuna kadar alabildi ğine bir düzlük. «Kars düzü» denen bu 1800 rakamındaki ovanın ortalanna doğru demiryolunu geçerek şarka büküldükten sonra sık sık köylere rasliyoruz. Ruslar ayrıca yol yapmamak için köyleri ana şosenin kıyısına sıralamışlar. Bizim şosePEYAMt SAFA lerden iki misli geniş bu yolun iki kıyısında uzanan bu köyler hep ensiz birer boydan ibaret. Serpme değil dizme köyler. Evleri iki kıyıya teker teker iki saf ha linde dizmişler. Kar tutmasın diye çatı ları dik ve yüksek yapılmış bu evlerin şoseye bakan ön bahçelerine «efkere», ar[Başmakaleden devain\ kadaki bostanlıklarına da «tabuzar» deve idare edeceklerdir. Daha doğrusu niyor. küreiarz üzerinde iki tane milletler cemiUzakta geniş şoseyi enine boyuna kapyeti bulunacaktır: Eski dünya için Avruhyan o karaltı ne? Köy hayavanatı ya pada, yeni dünya için Amerikada. Umuyılmaktan geliyor. Onlar buraların en mî sulh gayesinde müttefik olan iki cemibüyük zenginliği. Yalnız bu Kars dü yet Uzakşarkm müşterek siyasetinde bilhassa ittifak etmek suretile bütün dünya zünde yetişen hayvan miktan garbî Anasulhunu kendi teminatları altına almış dolunun hayvan yetiştiren on vilâyetinin iki misliymiş. İşte yaklaştık. İriyarı yakı olurlar. şıklı boğalar ve benek benek kınalı deriO halde Avrupa sulhunu temin etmek leri emprime ipek kumaşlar gibi pınldı için sulhu seven ve istiyen memleketler yan boylu poslu inekler dolgun memeleribaşta olmak üzere Cemiyeti ve sulhu tutmak hesabına kendi kendilerine ve kendi ni dikkatli dikkatli taşıyorlar. Orta Anaaralarında kat'î kararlarını vermelılerdir. doluyu düşündüm. Bunlann buzağılan Avrupa hartası gözümüzün önündedir: bile oraların öküzleri kadar. Bu inekîerin Burada sulhu seven mılletlerm Cemiyet yalnız gövdeleri, yalnız renkleri ve yalnız r etrafında sıkı bir tesanüdle toplanmalan memeleri değil gözleri de başka. İri i i, sulhu da, Cemiyeti de tutmağa kâfidir. hare hare, sürmeli gibi baygın gözlerile Bu netıceyi kat'iyetle temin etmek için sı öyle nazlım nazlım bakıyorlar ki.... Kars şehrine Kars çayile beraber girikı tesanüd tabirinin icabında bu karardaki yoruz. Kireçhane boğazındaki dar ge her milletin maddî ve manevî bütün kuvvetlerıle ortaya atılması manasında kul dikten şehrin bir parçası bir pencereden lanıldığını tasrih edelim. Biz Avrupada bakar gibi göründü. Orası şehrin garbinde böyle bir sulh blokuna kafa tutacak inad Taşbaşı denen otuz kırk metro yüksekliğinde bir yarmadır. Yarmamn üstünden ve cesaretin alnını karışlarız. Avrupa kendi tarihinin en ehemmiyetli birkaç yapınm çatısı, yarmamn cenub dibir dönemec noktasında bulunuyor. Kat'î binde kırmızı damlı lise binası, ve öteki karar alınacak günler yaşadığımıza şüphe dibinde üç katlı un fabrikası görünüyor yoktur. Sözlerimizi bitirmek için başlığı Yazık, fabrikanın bendi güzelim çayı bataklıklı bir gölcük halinde genişletip çır mızdaki suale cevab verelim: Milletler Cemiyetini ayakta tutmanın, kinleştirmiş. Milletler Cemiyetini ayakta tutmak imkânı var mıdır? Japonya ve Alman Italyan bloku yardımları Tokyo 16 (A.A.) Asahi gazetesi, Ciano'nun mecliste yaptığı ve Japon yanm İtalya Almanya blokuna iltihak edeceği intıba ve ümidini veren beyanatmı protesto ederek diyor ki: «Japonyanın. İtalyan ve Alman hü kumetlerile mukareneti daha ziyade Ankaraya gidecek tzmirli takviyeye müsaid ideolojik hiçbir ittisporcular fakla asla alâkadar olmadığmı ilân etİzmir 16 (Telefonla) Yarın 200 ki meHviz.> şilik bir sporcu grupu Halkevinin tertib Ikramiye kazanan Mısır ettiği bir gezmeye iştirak ederek Ankatahvilleri raya gidecek ve orada 19 mayısta ya Kahire 16 (A.A.) Yüzde üç faizli pılacak spor şenliklerine iştirak edecekve ikramiyeli Mısır Kredi Fonsier tahtir. villerinin dünkü çekilişinde 1903 senesi Tekzib edilen bir haber tahvillerinden 674,807 numara ile 1911 Moskova 16 (A.A.) Ağır Endüstri senesi tahvillerinden 153,859 numara Komiser muavini Sereborovski'nin tev 50 ver bin frank ikramiye kazanmışlarkif edildiği haberi yalanlanmıştır. dır. Atina 16 (Hususî) Yunan vapur mücehhizleri dün yaptıkları bir toplantıda vapurcuların Yunanistanm hava kuvvetlerine yapacakları yardım şeklini tesbit etmişlerdir. Yunan vapurculan aralarında 50.000 İngiliz lirası toplıyarak Yunan ordusuna 6 tane bombardıman tayyaresi hediye etmeğe karar vermişlerdir. Almanyada mahkum edilen komünistler Hamburg 16 (A.A.) Eski kömünist partisi azalarından birkaçı Moskova radyosunun neşriyatmı dinledikleri i çin iki seneden altı seneye kadar muhtelif hapis cezalarma mahkum edilmişlerdir. Moskova radyo neşriyatının dinlenmesi mahkemece «devletin emniye tine karşı bir komplo hazırlığı> adde dilmiştir. Yarmaya amud gelen çay bir zaviye ile şimale dönüp tekrar yatağım doldur mak suretile güzelleştikten ve şehrin yarmasile tabyalı tepenin boğazı arasında içi kavak ve söğüd ağaclarile dolu Belediye parkını bir ada gibi kucakladıktan sonra; şehrin şimal hududunu çizmek için yeniden şarka uzanırken, sağında iki dıl'mın kaimesi arasjna aldığı Karsı kendi başına bırakarak, solda, üstü eski kaleyle süslü heybetli tepenin cazibesine dayanamamış gib tekrar tıpış tıpış garbe dönüyor. Karsm şimaline gerilmiş bu tepenin üstünü baştanbaşa tachyan eski kale; iki acunda mikâbî iki büyük bürç; bu iki bürç arasındaki beden duvarlarına kademe kademe, tırtıllama, dalgalı bir kavisle yanm bir daire çizdirip, bu daireye yer yer takviye çıkıntıları yaptırarak; diri, canlı şakrak; insana Budapeşte kalesinin dinç çizgilerini hatırlatan bir kıvrakhk içinde kendine asırlan dokundurmamış mamur bir hatıra gibi; heybetle sevimliliği birleştire birleştire işte kurulup duruyor. Rumeli trenile İstanbula girerken gö rülen teneke mahalleler gibi şoseyle Karsa giriş te hiç iyi değil. Daha Kireçboğaz gediğini geçince derenin sağındaki Bui Ortasında saat kulesi bulunan Muhtarpaşa caddesinin cenub mailesinde, sona doğru ve sağda iki kath ve hafif kârgirli mütevazı bir ev var. Burmalı ince direklerin kemerlediği ahşab balkonu ve bu balkonun kavislerindeki oymah işlemelerile; Ruslardan kalma diğer bütün ağır gövdeli binalara benzemekten uzak; İstanbulun Aziz devrinde yapılıp endamile kaldırılarak o yabancı muhit içine konmuş gibi ayn bir üslub taşıyan bu ev «Doksan Uç» harbinde kumandan Ahmed Muhtar Paşaya karargâhlık yaptı. Bir müddettenberi memleketimizde Şehri şimalden cenuba bölmeliyen dört bulunan Belçikalı mühendis M. Marcel caddeden bu ikincisi adını bu evden alıMigeon yarınki salı günü saat beşte Üyor. niversite konferans salonunda millî ihOndan sonraki Istiklâl caddesi, ovadan rakiyeler (carburants nationaux) mevgelen şosenin şehre girmek için geçtiği zuu üzerinde bir konferans verecektir. büyük demir köprüden başhyarak sağın Dünyanın her memleketinde petrol ve da Belediye binası, solunda Ermeni kili müştakları bulunmadığı cihetle Avru panın başlıca büyük memleketleri bu sesi, ve köşede Ordu Evi gibi yapılarla noksanı telâfi etmek üzere başta maden süslüdür. En şarkta ve en düzdeki Kâ kömürleri olarak bir takım maddeler zımpaşa caddesi de baştanbaşa şehrin den esanslar çıkaracak çarelere başvurçarşısını teşkil ediyor. Bu çarşıda olduk makta ve bu iş gittikçe genişliyen bir ça güzel mağazalar var. ehemmiyet kazanmaktadır. Millî ihra kiye diye tercüme ettiğimiz carburants Şehrin şimalindeki kaleli ve tabyal tepelerin şark ucu Karadağ adile cenuba nationaux işte her memlekette icabında petrol ve müştaklarınm vazifelerini gödoğru bir çıkıntı yapar. Bu son tepe, rebilecek olan bu türlü sınaî istihsalleren garbdeki Vali Konağından şehrin en dir. şarkına kadar meyilli ve düpdüz bir kaAyni zamanda kuvvetli bir kimya alinal gibi uzanan caddenin tam karşısına mi olan M. Marcel Migeon bilhassa bu tesadüf ederek onun sonunda esmerimtırak şube üzerinde ihtısas sahibi bir zattır. ve asabî çizgili bir fon gibi gerildiği için Bizim için de ehemmiyeti haiz olan konferansının büyük bir rağbete mazhar ocaddeye kendi adını vermiştir. lacağında şüphemiz yoktur. Kaleden görünen Kars şatrançlı sekiz caddenin hendesesi ve bu caddelere sıralanmış oturaklı binalarile Avrupalı bir şehri eziverecekmiş gibi; fakat Kars kalesi... Bu, duvar, beden, ve bürc değil; mamure parçası gibi. Peki, ya Karstan bu, tepenin üstünde tunc bir destan gibi görünen kale? O büsbütün Ömür. Ankara oturuyor. Şatrançlı caddelerinin hendesekalesi bulunduğu tepenin üstünde bir ho sile öğünen Kars güzel amma ben ondan toz gibi, Trabzon kalesi şehrin içinde kay çok bu kaleye gönül veTdim. 1SMA1L HAB1B bolmuş gibi, Afyon kalesi her taraftan Millî ihrakiyeler hakkmda konferans