CUMHURIYET 10 Mayıs 1937 { Şehir ve Memîeket Haberlerî Tarih! tefrika : 114 Yazan : M. Turhan Tan tTercüme ve iktibas edilemez) j Siyasî icmal Kızıldeniz rekabeti Hava şehidleri için yapılacak ihtifal 15 mayıstaki ihtifalin programı hazırlandı Evvelce ikincikânun ayında yapıl makta olan hava şehidleri ihtifali Hava kurumu nizamnamesinde yapılan deği şiklik mucibince bu sene 15 mayısta yapılacaktır. Hazırlanan programa göre o gün bütün memlekette hava faaliyeti bir saat tatil olunacaktır. Şehrimizde de saat 13 te davetliler, askerî kıt'alar, mektebler ve halk Fatih Tayyare parkında topla nacaklardır. Saat 14 te Beyazıd, Selimi>e, Taksim ve Maçkadan atılacak top larla merasime başlanacaktır. Merkez Kumndanı merasimi açacak ve şehidler selâmlanacaktır. Bu esnada her tarafta ve limanımızdaki gemilerde bayraklar yarıya kadar indirilecek ve gemilerle fabııkalar düdüklerini çalacaklardır. Şehir deki bütün nakil vasıtalan bir dakika yerinde duracaklardır. Merasim mahallinde selâm vaziyeti bitince evvelâ ordu namma bir hava subayı, bundan sonra Türk Hava kurumu namına bir zat, halk namına Şehir meclisi azasmdan biri ve yüksek okullar namına bir genc nutuk söyliyeceklerdir. Nutuklardan sonra mızıka matem marşı çalacak ve daha sonra da geçid resmi yapıîacaktır. Soruyoruz l Anavatana gelen bir Türke böyle mi muamele edilmelidir? Plevne muhacirlerinden Nabi Ahmed imzalı acıklı bir mektub aldık. Bu mektubu aynen aşağıya dercediyoruz: ' «Ben Bulgaristanın Plevne şehrindenim. Bundan iki ay evvel E dirneye geldim. San'atım kadm berberliğidir. Küçük şehirlerde haya omı kazanamıyacağımı anladığım ve orada iş bulamadığım için bir ay kadar kaldıktan sonra Istanbula geldim, ve nitekim gelir gelmez iş buldum. Ayni zamanda terki tabiiyet için de müracaatte bulundum. Fakat bana: « Evvelâ 6, evrakın Ankara dan döndükten sonra da 20 lira harc vereceksin. Ve nüfus tezkeresi almadan çalışmana müsaade ede meyiz.» dediler. Bu kat'î cevab karşısında «peki şu halde terki tabiiyet için müracaat etbğime dair küçük bir vesika da veremez misiniz?» drye ricada bulundum. Hiçbirşey veremeyiz, ce vabmı verdiler. Bu vak'adan sonra günlerce aç gezdim ve nihayet bir hemşerimden iki lira borc alarak, Edirnede ak rabamdan birinin evine sığındım. öğrendiğime göre evrakımın An karadan gelroesi beş alh aya bağIı ve benden yirmi beş yirmi alh lira harc istenmesi de gayrikanunî imiş. Halbuki ben anavatana ka vuşmak için can atmışnm. Gencim, sağlamım, san'atım var, kimsesizim, hükumetten hiçbir yardım ve me muriyet istemedim. Fakat ne yazık bütün bunlar beni, ailesi kalabalık, kazancı az bir adamın evinde sı ğmtı yapmaktan kurtaramadı. Alâkadarlann nazarı dikkatini celbe dip benim ve benim gibilerin bu müşkül ve acıklı vaziyetten kurta nlmamız hususundaki tavassutunu zu saygılanmla rica ederim.» Hükumet, haricden ana vatana gelen kardeşlerimize hertürlü kolaylığı gösterir ve bunlann bir kısmına ev, tarla, hayvan, tohumluk ve yiyecek vermek suretile şefkat kuca ğmı açarken, bunlann hiçbirini is temiyen ve sırf pasaportlanna gezi kaydi koyduran bir kısmmı çalış maktan menetmek suretile açlığa mahkum etmek takib ettiğimiz nüfus siyasetile ne dereceye kadar kabili telif bir hareket olduğunu bir türlü anlamıyor ve bunu alâkadarlardan; Arabistan fatihi Süleyman Paşa Kanunî Süleymanın üçüncü Veziri, kısa ve çok şişmandı, dört adamın yardımı olmasa yerinden kalkamazdı! Hurrem, kocasının bu ihtiyath davranışlanna için için kızıyordu, fakat hiddetıni belli etmiyerek kendi plânmı yürütmeğe çahşıyordu. Nihayet bir fırsat buldu, Hünkârın neş'eli bir zamanmda Mihrimahın artık evlenme çağına geldiğıni fısıldıyarak bir damad seçilmesini teklif etti. O, kocasına sokulup bu fikri ortaya atarken Hünkânn önünde Diyarbekirden yollanılmış gerçekten şahane armağanlar duruyordu, Padişah bir yandan karısını dinler görünüp bir yandan onlarla meşgul oluyordu. Hurrem, zaten müretteb olan bu durumdan da istifadeyi ihmal etmiyerek sesini yükseltti: Şu Diyarbekir valisi kulun gibi bir damad bulsak. Adamcağız canla başla kulluk gösteriyor. Tanrınm günii asla nıma armağan sunuyor. Hünkâr, bu ihtar üzerine gözlerini yan kapadı, kölelikten silâhtarhga, sonra başimrahorluğa, daha sonra vezirliğe yükselttiği yakışıklı Hırvat dönmesine hayalinde yer verdi ve onun Ibrahimi öldürmek işindeki yararlığını hatırladı. Münasib, dedi, ben de beğendim. Damadlık bizim Rüsteme biçümiş. kaf tandır. Lâkin Sadnazamla, Kubbealtı vezirlerile görüşmeden de karar vermek doğru olmaz. Rüstemin bizce bilinmiyen kusurlan, densizlikleri olabilir. îyice incelemeden Mihrimahı nare yakmıyalım. Ertesi günü, gene Hurremin ihtarile, bu mevzu üzerinde çalıştı, Sadnazam Ayas Paşayı çağınp Rüstemi damad edineceğini söyledi ve mütaleasını sordu. Avlonyada üç tane papaz kardeşi bulunan bu harb eri ve kadın düşkünü vezir, efendisinin dılekleri üzerinde mülâ haza yürütecek kimselerden olmadığı için kısa lehçesinin müsaadesi nisbetinde he yecanlanarak hemen cevab verdi: Tanrı mübarek etsin. Sen ne dilersen hayır ondadır. Fakat ikinci vezir Lutfi Paşa öyle davranmadı, Rüstemi kıskandı ve onun damad olmasile beraber sadnazamlığa namzedliğini düşünerek sinirlendi, bir düzen çevirmek istedi, 5u yalanı söyle di: Diyarbekir valisi için cüzamhdır derler. Sahihse sultan hazretlerine gadrolur. Sultan Süleyman, Ayas Paşadan çok ziyade ikinci vezirini dinlemek mecbu riyetindeydi. Çünkü bu adam âlimdi, fazıldı, düzine ile eser sahibiydi. Fazla olarak damaddı, Hünkânn kız kardeşlerinden Şahihubanın kocasıydı. Bu se beblerle sözü daima müessir oluyordu, şimdi de padişahı endişeye ve tereddüde düşürmüştü. Fakat bu haberin doğru mu, yalan mı olduğu söz götürür bir meseleydi. Sultan Süleyman da, yüreğine düşen tiksintiye rağmen, sevgili Rüstemini damad yap mak emelinden hemen caymadı, caya madı: Garib şey paşa, dedi, bu Hırvatoğlu yıllarca yanımda bulundu, gözü mün önünde dolaştı, cüzamlı olduğunu sezdirmedi. Ne kaşmbsı vardı, ne sıkıntısı. Aslan gibiydi, yorulmak bilmezdi, üşenmek bilmezdi, boyuna çahşırdı, didınirdi. Sen nereden duydun bu illeti? lağıma değmeseydi sultan hazretlerine yazık olurdu. Peki, yerine git, ebkem ol, kaziyeyi zinhar dile alma, bedbaht Rüstemin sırrını faşeyleme. Lâkin içinde inanmamak ihtiyacı vardı, güzel Hurremin damadlığa lâyık gördüğü bir adamı kuru bir haberle o saadetten uzaklaştırmak yüreğine ü züntü veriyordu. Ondan ötürü bir bahane buldu, üçüncü vezir Süleyman Pa şayı çağırttı, derdini ona açtı: Bizim Mihrimah, artık büyüdü, gelin olmak çağına erdi. Vezirlerimi şöyle bir gözden geçirdim, Rüstemi damadlığa elverişli buldum. Fakat adamcağızın cüzamlı olduğunu söylediler, canım sıkıldı. Sen gün görmüş, çok duyup bellemiş bir kocasm. Rüstemde böyle illet bulunduğunu duydun mu, açık söyle. Süleyman Paşa Arabistan Fatihi şöhretini taşıyan doksanlık bir ihtiyardı, hadımdı, bir asırlık ömür sahibiydi, kısa ve çok şişmandı, dört adamın yardımı ol mazsa yerinden kalkamazdı ve değme at onu taşıyamazdı. Öyleyken o devrin en cesur adamlanndan biri sayılıyordu. Yemeni alan, Adeni zapteden, ilk Türk filosunu Hindistan kıyılanna götürüp o rada şerefli harbler yapan bu adamdı. Fakat onun hayrete değer en büyük meziyeti şuhluğu, hazır cevabhğı, nükte danhğıydı. Pek kalın vücudünde çok ince bir ruh bulunduğunu her vesile ile belli ederdi, kendisile konuşanlan hay retler içinde bırakırdı. ŞEHİR tŞLERl Berberlerin kongresi yapılamadı L Dün bir akşam gazetesi Berberler ce miyetinin Beyoğlunda Parti binasında senelik kongrelerini yaptıklarını yaz mıştır. Yaptığımız tahkikata göre, dün ekseriyet olmadığından kongre yapılamamış ve başka zamana talik olunmuştur. Refikimiz guya kongre yapılmış gibi hayalinde yarattığı münakaşalan olmuş gibi göstererek bu hususta bir buçuk sütun yazı da yazmıştır. Ne çare ki, Şimdi de efendisinin karşısında o meş hâdiselere tekaddüm etmek istiyen refikimizin bütün gayretine rağmen içtirebe mağlub olmuştu, nükteli bir cevab ma yapılmamıştır. vermek istiyordu. Çünkü Rüsteme bühtan edildiğini sezdiği gibi padişahın bu Eskişehir Şehir Meclisinin bühtandan müteessir olduğunu da apaçık görüyordu. O sebeble tüysüz ve kırışık verdiği kararlar çehresini semiz bir tebessüme sardı: Eskişehir (Hususî) Nisan toplantısına nihayet vermiş olan Şehir meclisince beş senelik bir mesai programı yapılmıç tır. Su tesisatı, sebze hâli, Belediye bi nası, lâğımlar tathir makinesi, gazhane binası gibi lüzumlu işler bu programa girmiştir. Belediye daimî encümeni verdiği bir kararla bütün berber, ahçı ve kahvecilerin kullandıklan takım ve kablann daima temiz ve akar su ile yıkamalannı temin için dükkânlan dahilinde sıcak su tesisatı yapmalannı mecburî kılmıştır. Bütün hanlardaki hayvan ahırlannın fennî tarifat dairesinde ıslahına girişilmiş, mezbahada da yeni bir laboratuar vücude getirilmesi krar altına almmıştır. Belediye namma sipariş edilen yeni imdadı sıhhî otomobili de pek yakında servise girecektir. Cüzam, dedi, Rüstemde değil, bu haberi size verenlerin yüreğinde olsa gerek. lftiradır demek istiyorsun. Ben de öyle sanıyorum amma haberin sahih olmasmdan da korkuyorum. Sınaması kolay padişahım. Diyarbekir, beş on günlük yol. Sadık bir kulunu yollar, haberin doğru mu, eğri mi olduğunu anlanz. Rüsteme birini gönderip te: «Sana cüzamlı diyorlar, aç tenini bakalım» mı dedirteceğiz. Ayıb iş bu. Iznin olursa yapılacak işi arzedeyim. Makulse söyle, değilse boş yere beni celâllandırma. Doksanlık vezir, Diyarbekir valisinde haber verilen hastalığm var olup ol madığını anlamak için ne yapılmak lâ zım geleceğini söyleyince Hünkâr memnun oldu, uzun uzun güldü: Yahşi, yahşi, dedi, beğendim, çok beğendim. Atalar «çok yaşıyan değil, çok gezen bilir» derler. Senin yaşın da, gezip gördüğün yer de çok. Iyi şeyler biliyorsun. Soruyoruz! Safranboluda eski eserlere hürmet Saframbolu (Hususî) Vaktile Köprülü Mehmed Paşa tarafından çarşınm en işlek ve kalabalık yerinde yaptınlıp bediî ve tarihî bir kıymetı haiz bulu nan Köprülü camisinin son cemaat ma halli üç dört sene evvel belediyece itfaiye deposu haline konmuştu. Vilâyetten verilen bir emir üzerine itfaiye deposu başka bir yere kaldmlmıştır. Valimiz Halid Aksoyun eski eserlere karşı gösterdiği bu alâka herkesi çok sevindirmiştir. îzmirde iplik buhranı Izmir (Hususî) Ege dokumacılığı nın muhtaç oldugu pamuk ipliği, ge çenlerde bildirdiğim buhranı henüz atlatamamıştır ve piyasada, iplik yoktur. Çünkü Adana fabnkaları, İzmir tacir lerinin siparişlerini kabul etmemekte dir. Keza, Izmirdeki fabrikalarm ima lâtı ihtiyacı karşılamaktan uzak oldugu gibi Kayseri fabrıkası da iplik yerine kaput bezi dokumağı daha faydalı görmektedir. Fiatlar da gayritabiî bir şekil göstermektedir. Ticaret Odası, bugünkü vaziyeti bir raporla Iktısad Vekâletine bildirerek, piyasanın muhtaç oldugu iplik numaralarının Afyon înhisan idaresince ya haricden tedarikini, yahut ta Adana fabrikalarınm siparişlere müs bet cevab vermesini istemiştir. Şimdiki halde en çok işi aksayan Denizli havalisindeki dokumacılardır. O gece Hurremle de görüştükten sonra mükemmel bir bohça hazırlatü, he kım Mahmud Ağaya vererek Diyarbekire yolladı. Bohça, malum oldugu üzere, eski devirlerde armağan olarak gön Şu, bu haber vermişlerdi, beni aderilen kumaş, destimal ve saireye de cmdırmışlardı. Tannya şükür ki duy nilir. muşum, öğrenmişim. Eğer bu haber ku(Arkası var) Dün şehrimizde reyiâm yapıldı Izmir muallimlerinin bahar gezîntileri Sümer Bank Umum müdürü Safranboluda Safranbolu (Hususî) Sümer Bank umum müdürü Nurullah Sumerle Sıh hat Bakanlığı Siyasî müsteşarı doktor Hulusi, Karabüke gelmişlerdir. Akşama doğru Safranboluya da uğnyarak kasabada biraz gezdikten sonra Bağlar yolundaki mütehassıslar evine dönmüşlerdir. Bir aralık eczaneye de uğrıyan müsteşar. hususî mahiyette sıhhat işlerin den görüşülürken Belediye reisimize «memleketinizin suları ve çeşmeleri nekadar boldur. Fakat bütün çeşmelerin üzerinde «içilmez!> yazılarını gördüm. İçlerinde «içilir» kısmı yok mudur?> demiş ve Belediye reisi de yolların bozukluğunu, suların açık yerlerden gel diğini anlatmıştır. Maamaha <içilmez!> yazısı olan bütün çeşmelerden, geçen yıl tifodan verdikleri 21 kurbanı ve bu yıl da gene tifo korkusunu bildikleri halde, halk gene bılmecburiye içmektedir. Zira koca kasabada «içilmez> yazısı ol madık ancak üç dört çeşme bulunmak tadır. ngiliz Italyan Akdeniz anlaşması, cihanın en mühim ticaret ve sevkulceyş yollannın geçtiği bu denizdeki rekabeti bir derece tahfif etmişti. Çünkü, iki taraf hiç olmazsa, bu denizin Avrupa sahillerindeki mevcud hududlan ahden Bursa (Hususî) Bu sene Askerî li karşılıkh olarak tanımışlardır. Fakat Aksemizin son sınıfmdan mezun olanlara denizin Hind Okyanusuna doğru adeta mükâfat tevzii, hükumet erkânı ve birçok bir devamı olan Kızıldenizde, Ingiltere davetli önünde güzel bir merasimle yapıl ile Italya arasmdaki rekabetin ve bu mıştır. Mektebin bahçesinde toplanan bu yüzden peyda olan tehlikeli gerginliğin güzide kalabalık evvelâ mekteb talebesi önünü alacak hiçbir anlaşma yapılma nin iştirakile söylenen îstiklâl marşmı din mıştır. Neticede, şîmdi Kızıldenizde, askerî lemiştir. Bilâhare mekteb müdürü kurmay ve siyasî sahalarda iki büyük devlet biryarbay Neşet bir nutuk söyliyerek, kah raman Türk ordusunun birçok değerli birine karşı açıktan açığa hazırlanıyorlar. generallerini, ve subaylannı yetiştirmiş o Şöyle ki Ingiltere Arabistanm Hind Oklan Bursa Askerî lisesinin kısa bir tarihçe yanusu sahilinde ve Yemenin cenubundasini yapmış, aynca bugünkü toplantının ki Aden arazisini, Hind idaresinden tefmanasmı izah etmiştir. Müdür heyecanlı rik ederek doğrudan doğruya îngiliz Bahriye ve Hava nezaretlerinin emrine bir lisanla talebeye hitab ederek; onlara vermiştir. Milyonlarca îngiliz liralık tahAtatürk genci olmanın yüksek mutluluğusisatla burası büyük bir müstahkem mevnu ve bu mutluluğun kendılerine tahmil ki, deniz ve hava üssü haline getirilmekettiği şerefli vazifeleri hatırlatmıştır. Yartedir. Ingiltere Adendeki mevkii sayesinbay Neşet, nutkunun sonunda: de Babülmendeb boğazının Hind Ok « Mesleğiniz çok şerefli ödevler em yanusu tarafmdaki ağzmı muhafaza ve reden merdlik ve kahramanhk mesleğidir. müdafaa etmek istiyor. Ayni zamanda, Çünkü; Türk subayı kudret ve insanlığın Ingiltere, mezkur boğazın ortasmdaki kuvvetli örneği, feragat ve kahramanlığın Perim adasını da tahkim etmektedir. Bucanh misalidir.» demiştir. radaki İngiliz gemilerine petrol veren Müteakıben bu sene son sınıftan birinci tankların yerine toprak altmda sarnıc çıkan 3324 numaralı Tahsine, ikinci çı ar tesis edilmiştir. Ingiltere Kızıldenizin ağzmı Hind Okkan 3590 numaralı Resmiye, ve üçüncü olan 3497 numaralı Samiye ilbay muavini yanusu tarafından muhafaza etmeğe ve Edib Kutay elile birer saat verilmiştir. elinde bulundurmağa çalışırken ttalya Badehu sınıf birincisi Tahsin talebe namı dahi boğazı, iç taraftan yani Kızıldenizin na söylediği nutkunda: Harbiyeye gitmek içinden askerî ve siyasî hakimiyeti al ve zabit olmak emelinin tahakkukundan tında tutmağa çalışıyor. Malumdur ki duyduklan sevinci anlatmış; nutkunun sabık Fransız Başvekil ve Hariciye Nasonunu Atatürk heykeline dönerek şöyle zırı Laval, İtalyayı Fransa tarafına celbetmek maksadile yaptığı anlaşma ile bitirmiştir: Fransız Somalisinin Babülmendebin Af« Ey benim Atam! Koşacağız, atırika sahilini ve burada kâin olup Perim lacağız, yalnız senin dediğin gibi olmağa adası gibi boğaza çok yakın bulunan çalışacağız. Gözlerinden sızan ışık bize Dumeyra adasını Italyaya bırakmıştı. her zaman öncü, yolumuza düzen veren Şimdi ltalyanlar hem bu sahili, hem bir kutub yıldızı gibi daima parlak bir işade mezkur adayı lngilizlere karşı tah ret olacaktır.» kim ediyorlar. Son günlerde Italyan harb Bundan sonra bütün talebe Cumhuri gemileri Yemen sahilindeki küçük ada yet, inkılâb ve vazife uğruna and içmiştir. lara ihrac yaparak bunları işgal eylemişSöylevleri müteakıb talebe mızıka ile lerdi. Kara sulan dahilinde bulunduğunmükemmel bir geçid resmi yaparak alkış dan dolayı Yemen hükumetinin bu ada Iarın işgaline karşı, yaptığı protesto ve şilanmıştır. Askerî lisemizin bu seneki mezunlan câyetler bir fayda temin etmemiştir. Çüntstanbula hareket ederlerken mektebdeki kü, Italya, Babülmendeb boğazının ikî Atatürk abidesine, Cumhuriyet meyda tarafını elinde bulundurmağa azmetmişnmdaki heykele, Mudanyadaki şehidliğe, tir. Dahası var: Italya, Bahriahmerin en ayn ayn merasimle çelenkler koymuşlardar yerinde bulunan Asab limanım bir dır. milyon îngiliz lirası yani 80 milyon liret Talebeyi istasyona ve Mudanyaya kasarfile birinci sınıf bir deniz üssü ve müsdar akrabalan, arkadaşlan ve Bursa hal tahkem mevki haline getirmektedir. Her kından büyük bir kalabalık teşyi etmiş sene sekiz ay esen ve Muson denilen mevrir. sim rüzgârlanna karşı muhafaza için on metroluk suda bir kilometroluk dalgakıMÜTEFERRÎK ran yaptırıyor. Bunun içinde üçer yüz Hüseyin Rahmi için de jübile metro uzunluğunda ve yüz onar metro genişliğinde vapurlann yanaşmalan için yapılacak denize doğru rıhtımlar inşa ettiriyor. KıMemleketin kültür ve edebiyatma hiz zıldenizin bu Cebelüttarıkı yakında bite' met etmiş olan büyük san'atkârlarımız cektir. İki devlet, askerî sahadaki bu haiçin Halkevleri tarafından yapılmakta zırlıklannın yanında siyasî noktadan daolan jubilelerin devamma karar veril hi fevkalâde gayret sarfediyorlar. Ingiltere, Kızıldenizin şark sahilleri miştir. Bu meyanda büyük romancımız üstad Hüseyin Rahmi için de pek yakm r.in büyük kısmına sahib bulunan Arab da Eminönü Halkevinde bir gece yapı Süudiye devletile dostluğunu artırmak için, hiçbir fedakârhktan çekinmiyor. lbîacaktır. nissüudun oğlu ve Veliahdini Ingiltereye Bundan başka san'atkâr Naşid için de götürmek için emrine bir îngiliz harb gebir gece tertib olunacaktır. misi verilmiştir. Diğer taraftan, Italya dahi, bu Arab devletini kendi tarafına çeHafta tatiline riayet virmeğe çalışıyor. Kızıldeniz ergeç Ingiletmiyenler tere ile Italyarun çarpışacaklan bir harb Emniyet müdürlüğü memurları tarameydanı halini almaktadır. fından şehirde anî bir teftiş yapılmış ve Muharrem Fevzi TOGAY hafta kanununa riayet etmiyen 8 terzi ile dört kunduracı yakalanmış ve hakZavallı yavru Büyükadada Nizam caddesinde otu armda tahkikata başlanmıştır. ran Atifet, bazı ev işlerini yapmak üzere 10 ayhk çocuğunu yatakta uyur bir halde bırakmış ve mutfağa inmiştir. Atifet mutfakta işile meşgul olurken çocuk uyanmış ve karyolanm içinde emekliyerek yürümeğe uğraşırken başı karyolanm iki demiri arasında kalmış ve çabalayıp bu vaziyetten kurtulmak isterken boğulmuştur. Emniyet ikinci şube müdürlüğü hâ • dise hakkında tahkikata başlamıştır. Bursa Lisesinden yetişen gencler Diplomalar büyük merasimle tevzi edildi D ° Feci bir kaza Erenköyünde oturan 14 yaşlannda Feridun, trenyolu üzerinde dolaşırken bir mavzer fişeği bulmuş ve bunu bir taşla ezmeğe başlamıştır. Küçük Feridun, taşla vururken bir denbire fişek patlamış ve zavallı çocuk karnından tehlikeli surette yaralanmıştır. Polisler yaralıyı hastaneye sevketmişlerdir. Hâdise hakkında tahkikata de vam edilmektedir. Dunkü reyiâmda rey verenler Eyübün gün geçtikçe büyümesi ve ihtiyaclarının çoğalması üzerine buradaki nahiye teşkilâtınm kaldınlarak kaza teşkilâtı yapılması Vekiller Heyetince kararlaştırılmış ve Eyüb kaza haline getirilmiştir. Kazalarda belediye teşkilâtı olması lâzım geldiğinden Eyübde de Belediye teşkilâtı yapılıp yapılmaması için İstanbul halkının reyine müracaate karar verilmiş ve dört gündenberi geceleri bekçiler davullarla mahalleleri gezerek halkı bundan habedar etmişlerdir. Bu suretle haberdar edilen İstanbullular dün semt semt konan rey sandıklarma giderek reylerini atmışlardır. Reyler bugün tasnif edılecek ve netice belli olacaktır. Cum huriyet Manis§ (Hususî) Şehrimiz muallimlerinden bir grup, başlarmda ilk tedrisat müfettışlerinden Celâl oldugu halde, bahar bayramından istifade ederek Alaşehir ve Kulada bir gezinti yapmış, şehrimize dönmüşlerdir. 40 50 kişilik olan kafile, gerek geçtikleri yerlerde, gerekse bu iki şehirde çok alâka görmüş. münevverlerle, muallimlerle, gençlerle, halkla temaslarda ve hasbihailerde bulunmuşlardır. Abone şeraiti [ Nüshası 5 kuruştur. Hariç Türkiye için için Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Altı ayhk 750 » 1450 > Üç aylık 400 » 800 > Bir ayhk 150 » Yoktur