CUMHURÎYET 4 Nisan 1937 { Şehir ve Memleket Haberleri ) Tarihî tefrika : 78 Siyasî icmat Küçük İtilâf konferansı üçük İtilâf devletlerinin koaferansı Belgradda iki gün devam ettikten sonra dağıldı. Konfe ransa iştirak eden Romanya Harkiye Nazın Antonesco Bükreşe döndü. Çekoslovakya Hariciye Nazın Krofta biraz daha kalacak ve Çekoslovakya Cum hurreisi Beneş'i bekliyecektir. Daha sonra Yugoslavya ile Romanya arazisinî birleştirmek üzere Tunamn üzerinde kurulacak büyük köprünün temelatma merasimi münasebetile üç devletin şefkrî toplanacaktır. < Fakat devlet şeflerinin görüşmelerinden evvel üç devletin Hariciye Nazırlannın buluşarak yeni vaziyeti tetkik et melerine ve ati için yeni bir plân hazırlamalanna Iüzum görülmüştür. Atinada toplanan son Balkan konferansında Yugoslavyanm Bulgaristanla akdettiği iki taraflı ebedî dostluk misakının ihdas eyediği vaziyet üzerinde görüşülmüştü. Belgradda toplanan Küçük İtilâf kon» feransında da Yugoslavyanm 13 sene denberi zıddiyet ve münaferet halinde yaşadığı îtalya ve onun müttefiki Arna vudlukla münasebatmı büsbütün yeni esaslar üzerine kurmuş olmasile tahaddüs eden yeni vaziyet yani İtalyan Yugosav muahedesi üzerinde durulmuştur. Atina konferansında Balkan anlaş ması devletleri Yugoslavyanm Bulgaristanla tesis ettiği yeni münasebatı tasvib etmişlerdi. Belgrad konferansında da hi Yugoslavyanm îtalya ile münasebatını yeniden tanzim etmiş olması kabul edilmiştir. Haddi zatmda îtalya ile yalnız Yugoslavyanm değil ayni zamanda bü tün Küçük itilâf azalarının beraberce anlaşmış olmalan Bükreşte ve Prağda tercih edilecekti. Romanya gazeteleri bu memleketle 'talya arasında ihtilâflı hiçbir mesele buunmadıktan başka iki millet arasında rkiyet karabeti bulunduğu ve binaena leyh Bükreş ile Romanın Yugoslav italyan muahedesi gibi bir anlaşma yapmaIarma bir mâni olmadığı yolunda neşri yat yaparak îtalya ile bütün Küçük ItiIâf heyetinin anlaşmamış olmasmı tees • • üfle kaydetmektedirler. Yazan : M. Turhan Tan (Tercüme ve iktibas edilemez) Nakil vasıtaları kazalarma karşı Alınacak tedbirlere dair tetkikler bitti Seyrüsefer kazalarına mâni olmak için neler yapılması lâzım geldiği hakkjnda Belediye, zabıta ve Tramvay şirketinin müştereken yaptığı tetkikler bitmiştir. Emniyet Müdürü, Belediye mümessilleri ve şirket mühendisleri bu hususta Tramvay şirketinin Şişlideki atölyesinde arabalar üzerinde tecrübeler yapmışlardır. Hareket halinde bulunan tramvay arabalanna atlıyanlardan para cezası almmasına devam edilecektir. Arka kapılarm daima kapalı tutulmasını temin için tramvaya en son binen yolcunun kapıyı kapaması usulünün tarbikı düşünülmektedir. Maamafih Belediyede bu huBusta bir malumat yoktur. Evvelce Belediye tarafından şirket nezdinde bir teşebbüste bulunulmuş; ön ve arka kapılan kapatmak için biletçiden başka bir memur bulundurulması istenmişti. Şirket şimdiki halde kapı lan otomatik yapmak için tedbirler al maktadır. Şayed bu iş süratle halledile mezse Beledıyenin eski teklifini şirkete tekrar etmesi ihtimali vardır. Soruyoruz! f Türk ordusu heyecanda! Her neferde kükremiş bir aslan tavrı vardı, Avrupanın göbeğine Türk bayrağını dikmek için sabırsızlanıyorlardı Tehlike anmda vatman tramvaydan atlayıp Çivi demirlerine yüksek kaçmalı mı? fiat isteniyor Dün bir okuyucumuz bize §u §ayanı hayret hâdiseyi anlattı: «Saat dörde beş kala Kadıköyünde İbrahimağadan Yeldeğirmenine gitmekte olan bir tramvayın birdenbire frenleri tutmamağa ve tramvay yokuştan aşağı alabildiğine gitmeğe başjamıştır. Vaziyeti gören vatman arabayı olduğu gibi bırakarak canını kurtarmak üzere kendisini aşağıya atmış, tramvay da içerisinde çoğu talebe olmak üzere 2030 kişi olduğu halde gittikçe hızını artırarak yoluna devam ederken yolculardan biri frenlere yapışmış ve arabayı durdurmuştur. Vatman ancak arabanın durduğunu gördükten sonra tekrar gelmiş, bir polis te vak'a yerine gelerek tahkikat yapmış, fakat hernedense zabıt tutmamıştır.» Eğer hâdise hakikaten bu şekilde cereyan ettise şaşmamak kabil değildir. Bilhassa vatmanın bir tehlike karşısmda işini olduğu gibi bırakarak kendisini arabadan atması inanılmıyacak bir vazifenaşinaslık ve cür'ettir. { Bir tehlike anmda eğer vatman kendisini tramvavdan atarsa artık halk ne yapsın dive; ı Avmpa demir sanayi gruplarından batılannı^ı çivi sanayiimize karşı kasdî bir eephe aldıklan meydana çıkmıştır. Çivi fabrikalanmızın Avrupa fabri kalarına yaptıklan çivi imaline mahsus demir çubuk siparişleri daima daha yüksek fiat talebile karşılanmakta ve siparişler aylarca geri atılmaktadır. Yapılan tetkikat, dünya ham demir fiatlannın bu kadar yükselmediğini ve Türkiye için ayrı bir fiat istendiğini göstermiştir. Türkiyenin demir sanayiinin günden güne genişlediğini ve olgun bir çivi sanayiinin kurulduğunu gören Avrupa firmaların dan bazıları, Türkiye gibi geniş bir çivi tnüstehlikinin elden kaçtığmı ve yann ham madde için dahi harice muhtac ol mıyacağmı görerek çivi sanayiimizi müşkül vaziyete sokmağa ve belki de öldür meğe karar vermişlerdir. Nitekim bu emellerinde muvaffak ta olmuşlardır. İktısad Vekâletinin çivi baz fiatını yükseltmiş olmaszna rağmen fabrikalar haricî mevaddı iprJdaiye fiatının yüksekliği karşısmda imalâtı yapamaz bir vaziyete düşmüşlerdir. Bu mesele tetkik edilmektedir. Çivi sanayiimiz tehlikeye gîrîyor Hünkârın otağı Semmering'de kuru hıydu. İçi sınnalarla döşeli olan bu hümayun çadır, altın direklere istinad ediyordu, uzaktan papatyalar arasma konmuş keskin ziyalı ipek bir köşk gibi görünüyordu. • Yeniçeriler, otağm etrafına yayılmışlardı. Simering'in sağında Nişancı ile Defterdarın çadırları vaıdı. İbrahımin karargâhı Aziz Mark ile Ocaklar kapısı arasmdaydı ve kumanda ettiği hrkalar Vinerberg dağına kadar olan mesafeyi kaplıyordu. Lüi Gritti onunla beraberdi ve Budindenberi kendisine arkadaşlık eden Simon Litteratus Athinai adlı papaz için de mükellef bir çadır tahsis ettirmişti. Simon Athinai Macar ilinde, Tran silvanyada prenslerden, şövalyelerden çok daha nüfuzlu bir kilise adamıydı. Kuv vetli bilgisile, halk üzerinde yapageldiği biiyük tesirle yurdunun sınırları dışmda da şöhret ve kıymet almıştı. İbahim onu, pek tatlı dille yazılmış iltifatnamelerle, bol armağanlarla yanma getirtmiş bulunuyordu. Maksadı da ileride nn fuzundan istifade etmek ve Macar Krallığma geçerken bu papazm hülâhını da basamak yapmaktı. Türk ordusu yerinde duramıyacak kadar heyecanh idi, binlerce yıllık bir ta rihin ve tarihten önceki atalar hatıralarının ruhlarına tahmil etmiş olduğuna iman getirdikleri bir vazifeyi yapmak, Avru panm göbeğine Türk bayrağını dikmek için sabırsızlanıyorlardı. Her neferde kükremiş bir aslan tavrı vardı ve yüz bin aslan ardında zafer ahusunun gezindiğini sezinsedikleri kalın duvarları aşmak için işaret bekliyorlardı. Fakat Padişahta garib bir kesel, apaçık görünen bir kayıdsızhk vardı. Avusturya payıtahtma, İstanbuldan çıkarken veya Budinden ayrılırken verdiği kıymeti şimdi fazla buluyor ve oraya kadar geldiğine pişman oluyor gibiydi. Bu hal ona, Viyanalı şövalyelerden fon Setliç'in küçük bir müsademede esir edılip te ya nına getirildiği gündenberi gelmişti. Setliç, sökülmesi kolay olmıyan zırhile as kerlerin dikkatini celbettiği gibi Kralın kaçtığmı ilk olarak haber vermekle Padişahın da neş'esini altüst etmişti. Sultan Süleyman ona: «Kralınız her zaman nerede bulunuyor idiyse gene orada bulunmalıydı» diyerek Viyanaya ancak Avusturyanm tacidar hâkimile harbetmeğe geldiğini anlatmak istemiş ve bu emeline eremediği için de neş'esizlenmişti. Kralsız bir payıtahtm önünde ve tacsız kimselerin karşısmda kalmak onun düpedüz gururuna dokunuyordu. İbrahim Paşanın da acıtmadan vur mak, kanatmadan yaralamak, yıkmadan sarsmak plânını güttüğünü okuyuculan mız biliyorlar. Bu vaziyette Viyana muhasarası adeta bir muvazaa halini almış oluyordu. Fakat ordu, Hünkârın kayıdsızlığile vezirin sinsi mülâhazalanndan haberi yoktu, tam bir heyecan içinde erlik, dilâverlik vazifesini görmeğe savaşryorlardı. Işte bu durumda güreş başladı ve ilk hamleyi Viyanalılar yaptı. Bir Alman müfrezesi, Bohemyablarla îspanyollar dan kendilerine katılan fedailerle fakat nümayiş için Bağlar istikametinde boy göstermişti. Henüz siper ve metris kaz makla oyalanan Türkler, kazmaları bı rakıp palalara sanldılar, üç milletin bayrağını taşıyan hücum müfrezesini sardılar Te dörtte üçünü kısa bir lâhza içinde doğradılar. Viyana ilk kurbanlarını, Türkler de ilk şehidlerini vermiş ve muhasa rayı yapanlarla muhasara olunanlar arasında arük kan gütme devresi açılmıştı. Ne Hünkârın kayıdsızhgı, ne vezirin gizli düşünceleri iki tarafm nıhunda alevlenen hmcı kolay kolay yatıştıramazdı. Viyanalıların bu ilk müsademede bı raktıkları ölülerden hiç birinin adını bilmiyoruz. Fakat o ünlü payıtaht önünde ilk düşen Türk, Farfara lâkabile anılan İskender Çavuştu. Bir gün sonra mahsurlar, toprak kazmaktan ve toprak sürmekten yorulduklarını sezinsedikleri bir avuç Türkün üzerine baskın yaparak evvelki inhizamın öcünü almıya yeltendiler. Fakat hesab ters çıktı, Türkler ikinci bir zafer kazandı ve îspanyolların başbuğ ları Anavino Konzarno'yıı öldürmek fırsatı da bulunarak iskender Çavuşun intikamı alındı. Bu müsademeler, içine kapandıklan sağlam kovuktan dışarıya adım atamı yacaklannı Viyanalılara öğretmişti. Onlar artık, iyi korunan yuvalan içinde aslan naralan dinliye dinliye günlerini saymlya, ecellerini beklemeğe mahkum bir tavşan kümesi sayılabilirlerdi. Lâkin hava, henüz yadırgayageldikleri yere ısınmıya çalışan aslanlar sürüsünü rahatsız etmekten geri kalmıyordu. Yagmur, küçük mikyasta tufanlar yaratarak Türk çadırlarını, içlerinde barınamaz hale koyuyor, metrisleri batağa çeviriyor, binbir çeşid zahmetle sürülen topraklan dağı tıyor ve dilâver askerleri çok müşkül bir duruma sokuyordu. Bataklıkları aşmıya, nehirleri yüzerek geçmeğe, yağmurlara göğüs açmıya alışkm olan Türkler, gökten süzülüp gelen bu âfete de tahammül edebilirlerdi. Lâkin ardı arası kesilmez kara bir ordu gibi homurdanarak, yıldınmlar saçarak onların tepelerinde dolaşan bulutlardan ya man bir soğuk ta dökülüyordu. Hararet, sıfırdan çok aşağıya düşmüştü. Develer, ruhlarmda izi yaşıyan çöl sıcağına hasretlerini haykıra haykıra ölüyorlardı, atlar düşman mızrağından daha insafsız bir nüfuz ile ciğerlerini delen soğuğa dayanamıyarak inliye inliye can veriyor lardı, mandalar melul melul böğürerek sıcak bir köşeye ihtiyaclarını haykmyorlardı, koyunlar küme küme kırılıyordu ve beyaz çadırların vücude getirdiği o geniş papatyahk kasabı görünmiyen geniş bir mezbahaya dönüyordu. Soğuk, kucağında taşıdığı ölüm meyvasını yiğit askerlere de tattırmakta ge cikmedi, her gün birkaç yüz kurban alıp götürmeğe başladı. Vaziyet ağırdı, ha zindi, hatta fecaatliydi. Hava, milletler yenmek ve küreler devirmek kudretini tarihî bir hak olarak nefsinde gören ba hadır bir orduyu yavaş yavaş mağlub ediyordu. Bununla beraber tek bir nefer, geri dönmeği hatırına getirmiyordu. Çünkü başlanılan bir işi yarım bırakmak onlar için ölümden beter bir şeydi ve bu kötü işi soğuktan öleceklerine kanaat getir miş olmalarına rağmen düşünmek istemiyorlardı. • (Arkası var) Düzeltme: Dünkü tefrikanın sondan yukarıya doğru üçiincü satırındaki «göz önlerinde» ibaresi güz günlerinde olacaktır. Düzeltiriz. Açık cevab: Edirneden M. N. rumuzile mektub yollıyan okuyucuya: İltifatınıza da, ihtarınıza da teşekkür ederim. Bu tefrikanın mihveri gerçi Hurremdir. Lâkin bu kadının yaşadığı devirde Mohaçlar, Viyanalar, Bağdadlar da vardır ve bunlar o devrin haşmetıni tebarüz ettiren hamasi sahnelerdir. Sonra Hurremin aşka ve zekâya müstenid rollerinin niçin verimli olduğunu anlatmak için de bu sahnelerin tasvir olunması lâzımdır. Biraz sabırlı olunuz, yakmda gene aşka geçeceğiz. Ayni zamanda Hurremin neler yaptığını tasvire başlıyacağız. Sıra, onlara geldi sayın bayaa. M. T. T. Diğer taraftan motörlü vasıtaların şehir dahilinde nizamî hadden fazla süratle gittikleri görüldüğünden zabıtanın şehir dahilinde otomobil, motosiklet, kamyon, otobüs gibi motörlü vasıtalann süratini devamlı bir şekilde kontrol etmesi kararlaştırılmışhr. ŞEHİR tŞLERt Çöplerin denize dökülmesi mayısta başlıyacak Soruvoruz! " MÜTEFERRİK Doktor Muzaffer Şevki Üniversitemizin kıymetli doçentlerinden Muzaffer Şevki, geçen hafta anî olarak hastalanarak rahatsızlığı kalb sektesi tarzında bir angine telâkki edilmişti. Memnuniyetle haber aldığımıza göre, son günlerdeki yapılan konsultasyonlar ve en dakik tahliller neticesi hastalığın angine aksesi olmadığı ve gıdaî tesemmümden ileri geldiği anlaşılmıştır. Vaziyeti gittikçe iyileşen değerli doktoru muza âcil şifalar temenni ederiz. Türkkuşunda amelî dersler Dün biiyük merasimle tedrisata başlandı ıl Inhisarlar Umum müdürü Avrupadan geldi Bir müddettenberi Avrupada bulunan Inhisarlar Umum müdürü Mithat Ye nel. şehrimize dönmüştür. Umum mü dur. dün İnhisarlar idaresinde Satış Işleri müdirile haricî satış meseleleri üzerinde tetkiklerde bulunmuştur. Mithat Yenel, son seyahatinde tütün ve sigara ihracatımızın artması için birçok temaslarda bulunmuştur. Bu temasların bil hassa, İngıltere, Fransa ve Holandada Türk tütün ve sigaralarının daha fazla satılması neticesini verecek anlaşmalara müncer olması pek muhtemeldir. înhisarlar müdürü, yakmda Ankaraya giderek Avrupada yaptığı temaslar üzerinde Vekâlete izahat verecektir. Türk Kuşunun yeni bir talebesi derslere baslarken Meteoroloji Umum müdürlüğü Başvekâlete bağlı olarak teşkil edilen Meteoroloji Umum müdürlüğüne Ziraat Enstitüsü profesörlerinden Tevfik, muavinliğine de Hadinin tayin edildikleri haber almmıştır. Memleketimizde rasad işlerinin tanzimi için mühim bir kadro ile işe girişecek olan bu umum müdürlük, ayni zamanda sahillerde gemilerimize hava vaziyetlerini de haber verecek teşkilât vücude getirecektir. Telefon şebekesi tevsi edilecek İstanbul Telefon şirketinin rîüku mete geçtiği zamandanberi, telefon şebekesinin tevsi ve ıslahı işine ciddî bir surette devam olunmaktadır. Tesisat, nakil masrafmın ucuzlaması, muhavere ücretinin indirilmesi telefona karşı rağbeti artırmıştır. Fakat şebekenin dolmuş bulunması yüzünden faaliyeti tevsi etmek kabil olamamaktadır. Bilhassa Beyoğlu tarafında abone olmak istiyen bir çok kimseler bulunduğu halde şebeke ADLÎYEDE nin bu vaziyeti yüzünden bu gibilerin arzuları is'af olunamamaktadır. Bu itiKomünistlerin muhakemesi barla Telefon idaresi. her şeyden evvel Komünistlik tahrikâtı yapmakla mevBey^ğlu tarafında, ikinci bir şebeke vükuf bulunan şair Nazım Hikmet, doktor cude getirecektir. Hikmet, Cenab Şahabeddin, Zeki, Ke mal, Feyzi, Şükrü, İhsan ve Salâhaddi Maliye Vekili geliyor nin mevkufen, Kadri, Süleyman, Bekir, Tedavi için Avrupaya gitmiş olan MaHasan Basri ve Mustafa Refiğin de gayliye Vekili Fuad Ağralının yarın şehririmevkuf olarak dün Ağırcezada muhamize avdeti beklenilmektedir. kemelerine devam olunmuştur. Geçen Haydarpaşa Lisesinden Yeti celse, şubesi tarafından askerliğe sev kedilmiş olan Mustafa Refiğin celbi için şenlerin danslı çayı muhakeme tehir edilmişti. Bu celsede Haydarpaşa Lisesinden Yetişenler ce bu maznun gelmiş olduğundan muha miyeti dün Parkotel salonlarmda yıllık kemeye başlanmış ve duruşmaya gizli danslı çaylarmı vermişlerdir. Güzide olarak devam olunmuştur. Dünkü cel bir kalabahk ve şehrimizin kültür sa sede şahidler dinlenmek üzere mahke hasında tamnmış şahsiyetlerini bir a me salonuna alınmışlardır. Neticede daraya toplıyan çay, iki buçuktan akşam va başka bir güne bırakılmıştır. sekize kadar samimî bir hava içinde geçMahkum oldu miş, bilhassa genclerin oynadıklan millî oyunlarla bazı muallimlerin taklidleriSirkeci garından bir çuval kömür çalni yapan eski talebelerin ince buluşları mış olan sabıkalılardan Hasan dün bimisafirler üzerinde hoş tesirler bırak rinci sulh ceza mahkemesinde dört butnıştır. çuk ay hapse mahkum olmuştur. Türkkuşunda amelî derslere dün öğleden sonra saat 13 te Üniversite binasının arka tarafındaki sahada mera simle başlanmıştır. Sahanın her tarafı bayraklarla donatılmış, meydana iki plânörle bir tecrübe plânörü getirilmişti. Türk Hava Kurumu İstanbul vilâyet merkezi ve kazalar erkânı, Türkkuşu reis ve mensublarile kalabahk bir halk kütlesi meydanda toplanmıştı. Evvelâ İstiklâl marşı çalınmış, bun dan sonra Türkkuşu İstanbul şubesi birinci reisi Nuri bir nutuk söylemiştir. Nuri, Türkkuşunun gittikçe artan biı hızla ilerlemekte olduğunu, bunun en güzel bir misalinin Yeşilköyde yapılan hava bayramı alduğunu ve ilk gün elde hiçbir eleman yokken bugün herhangi bir motörlü tayyare ile uçmağa hazır gencler bulunduğunu söylemış ve «ortamektebi bı tirmiş, 17 yaşına gelmiş her Türk çocu guna Türkkuşunun kapılan açıktır. Atatürk çocukları, sizleri bekliyoruz.» diyerek nutkuna son vermiştir. Bundan sonra plânörlerle uçuşlar yapılmış ve amelî derslere başlanmıştır. Bu münasebfde Ankaradan şehrimize gelen üç tayyo.. .den mürekkeb bir hava filomuz dün şehir üzerinde müteaddid uçuslar yapmıştır. Çöplerin denize atılması etrafındaki hazırlıklara Beledıyece devam edilmektedir. Çöpler şimdiki halde Davudpaşa kışlası arkasında bir yere konmaktadır. Dün kamyonlardan birisi buraya çöp götürürken yağmurlardan husule gelen bir bataklığa saplanıp kalmıştır. Bu kamyon kendisini kurtarmak için çok çalışmışsa da muvaffak olamamış, neticede Belediyeden muavenet iste mek mecburiyetinde kalmıştır. Denize atılmak için yapılan hazırlıklar bu ay nihayetine kadar tamam olacak ve mayıs içinde işe başlanılabile Belgrad konferansında en ziyade Macektir. caristana karşı takib olunacak müstakbel Belediyenin açtığı müsabaka politika üzerinde durulmuştur. Yugos Belediye îktısad İşleri müdürlüğü, lavya îtalya ile anlaştıktan sonra Roma 937 senesi festivalleri münasebetile neş protokollan ile ltalyaya bağlı bulunan redilecek broşürün her iki kabına kona Macaristan ile de anlaşmasına yol hazırcak resim için bir müsabaka açmıştı. lanmıştır. Macaristan Küçük itilâfın seŞimdiye kadar bu müsabaka için birçok bebi vücudü olduğundan Yugoslavyanın ressamlar müracaat etmiştir. Yapıla kendi bildiği yolda bu devletle anlaşma cak resim İstanbulun güzelliğini göste sına tabiî bu zümrenin diğer azaları razı recek ve festivallerin eğlence ve karakImıyacaktır. terlerini tebarüz ettirebilecek bir maBunun için Çekoslovakya Hariciye hiyette olacaktır. Resimler, 3 mayıs 937 akşamma kadar tktısad İşleri müdür Nazın Tuna havzasına dahil bütün devetler arasında yani Yugoslavya, Çekoslüğüne verilmiş bulunacaktır. lovakya, Romanya, Macaristan ve A Yeni köprünün ayakları vusturya arasında müşterek bir iktısadî tutmadı anlaşma yapılması için bir plân teklif etGazi köprüsünün tecrübe kazıkları miştir. Çekoslovakya Başvekili Hodza evvelce on beş metro derinliğinde kon Belgrad konferansından evvel Avustur muş ve fakat köprünün Unkapanı cihe ya ve Macaristan Başvekillerile görüş ti batakhk olduğu için tutmamıştı. îkin müş ve böyle bir plân hakkında bunlann ci yapılan tecrübede on sekiz metro de fikirlerini almıştı. Konferansta bu plânm rinliğe konan bu kazıklar gene tutma ne derece pratik ve musib görüldüğü hemıştır. Daha ziyade derinlik hem fazla nüz belli değildir. masrafı mucib ve hem de esas projeye Muharrem Feyzi TOGAY muhalif görüldüğünden inşaatı yapan grupla Belediye bu hususta temasa girmiştir. KÜLTÜR İŞLERÎ Çocuk bahçeleri çoğaltılacak Maarif idaresi, mekteb talebesinin, dersten haric zamanlarım sokakta, toz toprak içinde ve fena arkadaşlarla ge çirmelerine mâni olmak için geçen sene muhtelif semtlerde 15 mektebde çocuk bahçesi tesis etmiş ve buralara birçok ta oyun aleti tevzi etmişti. Üç ay devam eden bu tecrübe devresinde, açılan çocuk bahçelerinin, arzu edilen neticeleri verdiğini ve birçok çocukların dersten gayri zamanlarım buralarda geçirmekte olduğu görülmüştür. Maarif idaresi, yetişmekte olan nes lin ahlâk, seciye ve bünyesi üzerindeki tesiri inkâr edilemiyen çocuk bahçele rini bu sene çoğaltmağa karar vermiş bulunmaktadır. Bu maksadla dün Maarif müdürlüğünde muavinler bir jimnastik işlerile meşgul olan ilk tedrisat müfettişlerinin iştirakile Maarif müdürü Tevfiğin nezdinde bir toplantı yapılmıştır. Robert Kollej beden terbiyesi muallimi İlhami de bu toplantıya davet edilmiş ve çocuk bahçelerinde, çocukları daha fazla meşgul etmek için ne gibi oyun lar gösterilmesi lâzım geldiği hakkında fikri alınmıştır. Bundan başka dünkü toplantıda yeniden çocuk bahçeleri tesis edilecek semtler hakkında da görüşülmüştür. Bu hususta, kalabahk semtlerden ziyade pek refah içinde yaşıyan ve ekseriyetle işçi yatağı olup ta çocuklannı sokaklara salıvermek mecburiye tinden başka bir çare bulamıyan semtlerde çocuk bahçelerinin açılmasının memleket maarif ve terbiyesi namma daha muvafık olduğuna karar verilmiştir. Muallimine hakaret eden bir talebe kovuldu Haydarpaşa lisesi onuncu sınıfında bundan birkaç gün evvel, ikinci yazma .mtihanları yapılırken, bir talebenin bilâmüddet tardile neticelenen bir hâdise olmuştur. Tahkikatımıza göre, me:ele şöyle cereyan etmiştir: Talimatnameye göre lise yazma imtihan sualleri Maarif Vekâletinden liselere gönderilmekte ve bu sualler smıfta açılarak mevzu talebelere verilerek imtihan yapılmaktadır. Bundan birkaç gün evvel lise onuncu sınıfında bu suretle son imtihan yapılırken sınıfta bulunan gerek muallim, gerekse mümeyyiz, Ali Doğan isminde bir talebenin kopya yapmakta olduğunun farkına var mışlardır. Bunun üzerine sınıf muallimi talebenin yanma giderek kendisine biraz çıkışmıştır. Münakaşanm sonunda da talebe Doğan bir hiddetle muallimin üzerine hücum etmiş ve muallimi ittiği ağır sözler de söylemiştir. Meseo ibi lenin bu kadar büyüdüğünü gören mekteb idaresi talebeyi sınıftan çıkararak inzıbat meclisine sevketmiştir. İnzıbat meclisi bu münasebetsiz hareket üzerine talebe hakkında derhal tard kararı vermiş ve talebeyi mektebden .uzaklaştırmakla beraber kararı da Maarif Vekâletine göndermiştir. Cum huri yet Nüshası S kuruştar. Abone şeraiti { 1Dürkiye için Senelik Altı aylık Üç aylık 1400 Kr. 750 > 400 • 150 2700 Kr. 1450 • 800 > Bir aylık Yoktur