21 Mart 1937 CUMHURİYET SON HABERLER TELEFON Hfidiseler arasında TELGRAF ve TELSiZLE Atatürkün dünya görüşü ütün insanlığı tek bir uzviyet gibi mütalea eden Atatürk «En uzakta zannettiğimiz bir hâdisenin bize bir gün temas etmiyeoeğini bilmeyiz.» dedi. Yalnız bu cümle içinde bile geniş bir dünya görüşü saklıdır: Tahlil edildiği zaman, bu fikrin önümüze koyduğu cihan, parçalan birbirine eksiz, vahdetsiz ve darmadağınık bir yapı değil, birbirinden en uzakta ve alâkasız göriinen unsurlan arasmda bile gizli ve çapraşık bir münasebet şebekesi kurulmuş, tam bir ahenk bünyesidir. Milletlere en doğru yolu çizecek bir görüş bu en uzak nisbetleri kavramış olmahdır. Parçanın faniliğini ve bütünün ebediliğini kabul eden Atatürk için hakikî saadetin şartı, nefsimizin kör ve mahdud isteklerini aşarak, «bir» in değil, «hep» in iyiliğine koşmaktır. Böylece ölümiin üstünden de athyarak istikbale doğru uzanınz. Ferd parçası, muhitinden etrafına doğru genişliyen sonsuz halkaların çerçevesi içinde insanlık bütününün saadetine koştuğu nisbette mes'ud olacaktır. Bu gidişin hazzı ve neşesi, insanı bedbin olmaktan kurtarır; çünkü parçanın sonu sıfırdır ama bütünün sonu yoktur ve ona (bütüne) yaradığımız nisbette sonsuzluğun büyük sevincini duyanz. Bunun için, bedbaht ferdler gibi bedbaht milletler de yalnız kendilerini düşünenlerdir. SON HATIRALAR: Italyan donanması büyük bir manevra yapıyor Bir Fransız gazetesinin iddiasına göre Trablusgarb İtalyan hakimiyetine girdiğindenberi nüfusunun üçte birini kaybetmiş Trablus 20 (A.A.) Mussolini'nin Gaete ve Tobruka seyahati esnasmda deniz manevralarının birinci kısmını ica eden iki filo, dönüşte çok daha mühim manevralar yapacaktır. Bu manevralara, on bin tonilâtoluk yedi kruvazör, beş bin ve yedi bin tonilâtoluk altı kruvazör, iki torpito muhribi filotillâsı, üç tayyare filosu ve müteaddid denizaltı gemisi iştirak edecektir. Mussolini, gidişte olduğu gibi, dönüşte de Pola gemisine binecektir. Roma 20 (A.A.) Mussolini, dün Tunus ile Trabluigarb arasmda, Trablustan hududa kadar uzanan sahil yolunun son kısmını teftiş etmiştir. kat resmî beyanatına atfen çok sakin bir eda ile bu telmihlerin hatalı olduğunu bariz bir şekilde göstermiştir.» Ami du Peuple, ayni mevzu etrafmda diyor ki: «Herhalde Mussolini Trablustaki emperyalist tezahüratından Almanyanm kırılacağmı hissetmiş olacak ki, RomaBerlin mihverinin Avrupada kanşıklıklar çıkarmak için değil, fakat sulh ve nizamı muhafaza için yaratıldığını söylemeğe Iüzum görmüştür.» Ordre da diyor ki: «Mussolini, Ward Price'e söylediği bütün sözlerde iyi bir Avrupalı gibi ha reket etmek istemiştir. Herhalde çok yumusak davranmış olduğu muhakkaktır.» Petit Joujnal gazetesi ise diyor ki: «Mussolini, kendini âlemi islâmın hamisi ilân etmiştir. Fakat şurası da muhakkak ki, Trablusgarb Italyanın hakimiye tine geçeli nüfusunun sülüsünü kaybet miştir.» 3ARAY ve ÖTESi Sarayda kadınm oynadığı rol Kadıköy Halkevinde mühim bir konferans verildi Kadıköy Halkevinde evvelki gece maruf tarihçi ve edib M. Turhan Tan tarafmdan «Sarayda kadınlarm oy nadıkları rol» mevzulu çok şayani dikkat bir konferans verilmiştir. Büyük bir merak ve alâka ile dinlenen bu kon ferans sürekli al Maruf tarihçimiz kışlarla karşılan M. Turhan Tan mıştır. Kadıköy Halkevinin konferans salonu hıncahmç dolmuş, salonun etrafındaki odalar, merdiven başları, her taraf bir dinleyici kalabalığile çevTİlmiştL Buna rağmen yüzlerce kişi de yer bulamadığından geri dönmek mecburijretinde kalmışlardır. Konferanslara karşı Kadıköylülerin gösterdiği bu jKiksek alâka, Kadıköy Halkevinin büyük bir konferans salonuna şiddetle muhtac olduğunu gösteren bir misal olmuştur. Halkın, bu gibi kültür hareketlerine karşı olan alâkasım artırmak için Kadıköy Halkevine her halde büyük bir konferans salonu temin edilmelidir. M. Turhan Tan, konferansına şöyle ba§lamıştır: <Musahabemizin mevzuu, Sarayda kadmların rolüdür. Bu mevzu, hepiniz bilirsiniz ki, çok geniştir, tarih kadar geniştir. Bir değil, on değil, yüz musahabeye mihver teşkil edebilir. Ayni zamanda bu mevzu, cinsi lâtifin pek te lehine görünmiyen hakikatleri ihtiva etmektedir. Onun için küçük bir istitrada lüzum görüyorum: Muhterem dinleyicilerim. Kadm güneşe benzer. Güneşsiz hayat nasıl tasavvur olunamazsa, kadmsız hayat ta mümkün değildir. Sonra güneş, nasıl her yere girer ve her yere ışık götürürse kadm da hayatın her cephesinde tesirini gösterir. Güneşe kapalı kalan köşeler gibi kadm özüne açılmıyan yürekler de mutlaka karanlıktır. Fakat unutmıyalım ki mahzı hayat olan güneş, bazan mahzı felâket te olur. Bunun en bariz misali Iruraklıklar ve güneş çarpması yüzünden vukua gelen ölümlerdir. Kadın da, tıpkı güneş gibi arasıra beşeriyete zarar vermiçtir. Saraylarda kadınm oynadığı roller, işte bu zararlı işlerdendir. Bu noktayı şöylece tesbit ettikten sonra mevzuun enginliği üzerinde de bir nebze durmak isterim. Hepiniz bilirsiniz ki Saray denilen gayritabiî müessese, kürenin her tarafmda kurulmuş, asırlar ve asırlarca beşeriyetin başına belâ kesilmiştir. Bugün de henüz ayakta duran saraylar vardır. Fakat biz, bütün saraylarda kadmların oynadığı rollerden bahsedecek değiliz.> M. Turhan Tan, bu mukaddemeden sonra bütün dünya tarihinde rol yapmış olan kadınlarm isimlerini saymış ve bizim topraklanmızda gömülü olan kadınlarm tarihine geçmiştir. Maruf tarihçimiz, Şeyh Edebalinln kızı ve Sultan Osmanm karısı Mal Hatundan başlıyarak, Abdüknecidin gözdesi Yıldıza kadar Osmanlı tarihinde menfi rol eynıyan kadınlarm hayatmı hikâye ve memlekete yaptıkları fenalıkları ayrı ayn tahlil etmiştir. M. Turhan Tan, Osmanlı Sarayında rol oynıyan ve hepsi gayritürk olan kadınlarm iğrendirici ve ibret verioi maceralarını bitirdikten sonra kadının bugün de saraylarda rol oynamakta devam ettiğini söylemiş ve: « Uzun söz ne hacet: tşte Madam Simpson» diyerek alkışlar arasında kürsüden inmiştir. sırlann, köşklerin müşterek bir vasfı vardı, hâlâ da öyledir: Metrukiyetten ve imar hususunda himmet mahrumiyetinden mütevellid harabî hali. Garibdir ki saraylann tamiri için hükumetçe her sene mühim bir para tahsis olundugu halde bunun ihtiyaca göre sarfı aynile tahsisatı seniye ve ziyafet seyahat masarifi karşışılığı kabilinden Hazinei Hassaya bırakılmak gayet tabiî ve mantıkî iken nasılsa Maliye Nazırhğında bulunduklan zaman Cavid ve Nail Bey tarafmdan ayrıca bir heyet teşkil edilmeğe lürum görülmüş ve burada iş türlü muamele ve kırtasiye girdabma tutularak hiçbir zaman vaktinde ve lüzumunda tamir işlerinin yürümesine imkân bulunamadı, tahsisatın bir büyük kısmı da beyhude yere koskoca bir heyet teşkilâtında israf edilmiş oldu. Meşrutiyet idaresinin bu usulü uzun müddet devam ederek saraylann hali harabisi de günden güne artmıştır. Cumhuriyet idaresinin büyük işleri en kısa ve çabuk vasıtalarla başarmak usulü, elbette bu saraylann da yeniden hayat bulmasına ve hatta bir kaza neticesile yanan ve Istanbul saraylannm en güzeli olan Çırağanın bile herhangi bir şekilde ve istimalde tekrar meydana çıkarak Boğazın en güzel bir noktasında matemgir harabe halinden kurtulmasma fırsat bulacaktır diye ümid olunmalıdır. Alay ve gidişler 2 Cuma selâmlıklanndan sonra, resmî elbiseler değişip alay ve terkibatı da en basit bir şekle inmiş olunca hünkânn hususî gidişleri olurdu. Bu gidişlerin bir de hafta ortalannda vukua gelenleri vardı. Hayatının en büyük kısmını bir nevi mahpusiyet içinde ve sıkı bir nezaret altında geçirmiş olan bu zat hava almak ve biraz teferrüc etmek ihtiyacını ancak Dolmabahçenin loş dairei mahsusasıle Zincirhkuyu köskünün arasında, nadir fırsatlarla ve muttarid gidip gelışlerle tatmin etmek mecburiyetinde iken artık istiklâliyetine sahib ve arzularına hâkim olunca seyranlara aşırı denecek bir genişlik verdi. Biz ikimiz de yaverlerle beraber bu gidişlerin daimî maiyetini teşkil ederdik ve pek az istisnalardan başka zamanlarda bunu esaret kayıdlarının en ağın olarak telâkki eylerdik. Kaç kere, bilinemez, niçin çifthk unvanile süsledikleri Balmumcu köşklerinde yahud onun hiçbir hususiyet cazibesine malik olmıyan bahçesinde, uzun intizar saatlerini nasıl geçirmek lâzım geleceğinde mütehayyir, avdet zamanıni sabırsızhkla bekledik durduk. Hünkânn buraya bir meclubiyeti vardı. Arasıra veliahdlik devrinin kendisine mahsus yegâne tenezzüh mahalli olan Zincirlikuyu köşklerine kadar da uzanılırdı. İki üç defa Ayasağaya da gidiş oldu. Ayasağa nın metin ve iyi şeraitle inşa edilmiş, bir küçük kasır ıtlakına şayan addedilebilecek, sırt üzerinde mebni bir köşkünden başka, aşağı kısmında bir geniş sofa şeklinde, tamamen harab olmağa yüz tutmuş bir binası ve bunun yanında kirli sularının üzerinde büsbütün batmak zamanına muntazır köhne sandalile bir de büyük havuzu vardı. Eski hatırlanndan bahsetmekte büyük bir lezzet duyan Sultan Reşad bu havuzun etrafında vaktile genclik zamanmda vücude getirdiği bahçeden ve orada yetiştirdiği çiçeklerden bize tafsilât verir, ve söylerken üzerinden otuz kırk senelik mihnet yıllannı atarak sanki hayalinde o geçmiş ömrün lezzetlerini tekrar yaşatmış olurdu. Mesane hastalığınm şiddet zamanlannda, nekadar ağır gidilirse gidilsin, gene kendisine ıstırab veren araba seyranında kısa bir yola lüzum görünce Ihlamur kasrmı tercih ederdi. Bu Ihlamur kasn ne Balmumcu köşkleri gibi meselâ Erenköyünün eski sade binalan kadar alelâde, ne de Zincirlikuyu kasrı yahud Ayasağa köşkleri gibi metin ve mükellef olmamakla beraber saray denemiyecek kadar da sade değildi, bilâkis biribirinden oldukça fasıla ile ayrılmış iki binadan teşekkül eden bu Ihlamur kasrının asıl padişaha mahsus olanı pek büyük itina ile tezyin edilmiş, bir küçük aile ikametine ancak kifayet edebilecek kadar küçük olmasından kat'ınazar adeta bir ufak saray halinde vücude getirilmişti. Halid Ziya Uşaklıgil Fransız gazetelerinde mütalealar Paris 20 (A.A.) Journal gazetesi, Mussolini'nin Ward Price'e verdiği mülâkatı mevzuu bahsederek diyor kı: «Mussolini, Trablusgarbe yaptığı seyahat hakkında, yalnız bazı bedbahane telmihleri protesto etmekle kalmamış, fa üzere başmabeynci ile başkâtıbi de, kendilerine mahsus olan dört çifteden alarak maiyetinde bulundururdu. Biz bu deniz seyranlannı bir nimet kabilinden addederdik, ve elbette Hünkâr kayığmda bulunmanın kıymetini takdir etmekle beraber kendi kendimize, bu kayık seyranmı bize mahsus dört çiftede şakalarla, gülüşlerle, hikâyelerle süslemeğe müreccah nazarile bakardık. Nasılsa ayn ayn arabalarda yapilmak mutad olan kara seyranlarmın, Ihlamur, Beşiktaş ve Yıldız sokaklarından taşan hazin tesirler altında ağır ağır sürüklenişlerine mukabil Boğazm mavi sularını yararak giden bu mükellef kayıklar, hamlecilerin pırıl pınl uçuşan hilâli gömleklerile adeta uçmak zevkini vererek bizi hayalen tarihin mes'ud zamanlanna götürmüş olurdu. Bu kayık seyranlan ya Göksuya ya hud Beylerbeyi sarayına vukua gelirdi. Beylerbeyi sarayına nisbetle pek küçük olmakla beraber Göksu kasrı tezyinata boğulmuş, cephesi ve şehnişinleri adeta bir oya gibi işlenmiş bir binadır, hele Beylerbeyi sarayı bugünün Cumhuriyet sarayı olan Dolmabahçe ile Istanbulun bir ziynctidir. Bu saraylardan bahsedilirken ne Fransanın, îngilterenin, Almanyanın ve Italyanın saraylarını, ne de uzaktan tarif ve tasvirlerile aşinaî peyda edilmiş olan şark kâşanelerini düşünmemek icab eder. Garb sarayları mimarî kıymetlerinden başka mermerlerinin, döğme demirlerinin, duvarlannı ve tavanlannı örten en büyük üstadlar tarafından yapılmış resimlerinin, hele birer san'at nefisesi mahiyetinde olan eşyasının müstesna ehemmiyetile birer şaheserdir. Istanbul saraylan bu noktai nazardan telâkki edilmeğe mütehammil olmamakla beraber hututun ahengi, cephelerin tezyinatı, dahilî taksimatta mesahalarin mebzuliyeti, velhasıl umumî heyeti itıbarile hakikaten jelırin en muhteşem mefahirinden sayılır. Köy kalkmması için Belçikanın istediği alınacak tedbirler teminat Dahiliye Vekâleti tarafından bir kanun projesi hazırlandı Ankara 20 (Telefonla) Köylü yurddaşlarımızın kalkınmasını temin edecek olan mühim bir kısım tedbirler de bir kanun projesi halinde tamamen hazırlanmıştır. Dahiliye Vekâletinin hazırladığı bu proje ile mevcud köy kanununun birçok maddeleri değiştirilmekte ve yeni hükümler ilâve edilmektedir. Bu yeni kanunun çıkarılmasını îcab ettiren sebebler arasmda bilhassa şun lar zikredilmektedir: Memleket nüfusunun yüzde 87 sini teşVil eden köylünün kalkmması, devletın kalkınması demek olduğundan devletin inkılâb hamlesini köylere götürmek ve hızla yürütmek kat'î ve âcil zaruretler sırasına geçmiştir. Resmî kanallarla toplanar malumata göre muhtarlıkla idare edilen 38,500 köyümüz vardır. Bunlardan 1 1,175 inin nüfusları 150 den aşağı olup 150 fazla köy sayısı 27,305 ten ibarettir. Nüfusu 150 ile 300 arasında 1 1,796, 300 ile 500 arası 8,655 köyümüz vardır. Nüfusu 150 den aşağı köyler kanunların gösterdiği köy işlerini değil, hatta muhtar ve korucu gibi köy adamlarının yıllıklarını bile karşıhyacak halde değildir. Nüfuslan 150 ile 500 arasında olan köyler de esaslı faaliyet ve eser gösterebilecak kabiliyet ve kudretten mahrumdur. Bu manzara ve vaziyet: A Herşeyden evvel dağınık köylerin toplu bir idare altına alınması, B Köylerin teşkilâtlandırılması, C Işlerin plânlaştırılması, murakabeye tâbi tutulması, D Gelirlerin artırılması zaruretini uyandırmıştır. Yeni proje işte bu maksadlarla hazırlanmıştır. Kontenjan rejiminde yapılan bir değişiklik Ankara 20 (Telefonla) Umumî kont njan rejiminin vekâletlere aid V listesinde bulunan 366 C, 367. 368 ve 370 pozisyonlarına giren pamuk iplikleri G. İ. R. rejiminin klering listesine alınmıştır. Balkan Iktısad konseyinin faaliyeti Atina 20 (Hususi) Balkan Antantı iktısad konseyi encümenler ve mütehassıs heyetler halinde tetkikatma devam ediyor. Bu heyetlerin tetkikatından alınacak neticeler umumî heyetin son toplantısma arzedilecek ve heyeti umumiyenin tasvibi almacaktır. Konsey, müzakerelerin hitamında neşredeceği bir resmî tebliğle verilen kararları ilân edecektir. Atina 20 (Hususî) Belgraddan bura gazetelerine gelen telgraflarda Yugoslavya iküsadî mahfillerinin Balkan Antantı ekonomi konseyi kararlarım büyük bir alâka ile beklemekte oldukları bildirilmektedir. Milliyetçiliği birinci plâna koymakla beraber onu hemen geniş bir insaniyetçilik idealine bağlıyan Atatürkün dışan politikamıza çizdiği istikamete bakanlar, bu dünya görüşünün filî sahada şimdiye kadar ne muvaffakiyetli safhalardan geçmiş olduğunu daha iyi anlarlar. Türklüğü insanlığa bağlıyan Atatürk, millî ve beşerî idealler arasındaki tezadlann ahenge vardınlması için tutulacak yol üzerine parmağını uzatıyor: Londra 20 (A.A.) Daily Ex Yani şimdiye kadar kendisi tarafınpress gazetesinin yazdığına göre, Belçi dan tutulmuş olan yol üzerine. ka Kralı Leopolod, Londrada ikameti sıPEYAM1 SAFA rasmda Fransa ve Ingilterenin Belçika bitarafhğmı garanti edeceklerine dair Edenden teminat istiyecektir. Bu temi nata mukabil îngiltere ve Fransa Bel çikadan şunu istiyeceklerdir. 1 Belçika topraklan hiçbir devlet tarafından askerî bir üs olarak kullanılmıyacaktır. 2 Belçika, Fransa ve Ingiltereyi, Ankara 20 (Telefonla) Veraset düşman bir memleketin hava taarruzun ve intikal vergisi hasılatının günden güne dan haberdar edecektir. azaldığı görülmekte ve sebebinin, vari dat memurlannın alâkasızlığı olduğu anIngiliz filoaunun manevraları Londra 20 (A.A.) îyi malumat laşılmaktadır. Bu münasebetle Maliyece alan deniz mehafilinden öğrenildiğine hayli şiddetli bir tamim yazılmıştır. Bu göre Akdeniz filosu ile yaptığı manev tamimde deniliyor ki: ralardan dönen anavatan filosu Manş «Varidat memurları iyice bilmelidirler denizinde hava kuwetlerinin ve denizaltı ki, yalnız kendilerine gelen evrak ve begemilerinin iştirakile manevralar yapa yannameleri tetkik ve muamelesini ifa etcaktır. Manevralarda hava ve denizaltı mekle vazifelerini ikmal etmiş sayılmaz filolan taarruz edecektir. Bu mmtakadan lar. Masası yanından kımıldamıyan, ka itibaren filo cenub sahilleri hava müdafaa nunî hak ve salâhiyetlerini kullanmıyan, kuvvetlerinin takibine uğrıyacaktır. Manş kanunî vazifelerinden haberdar olmıyan denizinin merkez mıntakasında Portland ve diğer eşhas ve müessesatın varidat idaaçıklannda denizaltı gemileri filoya pu resine kar§ı olan vazife ve mecburiyetlesular kuracaktır. rini bilip takib ettirmiyen bir memur, Büyük Millet Meclisi açılıyor varidat teşkilâtında çalışacak evsafı haiz Ankara 20 (Telefonla) Bir müddet addolunamaz. Maiyetlerinde bulunan tenberi kış tatili yapmış olan Büyük varidat memurlarını sevk ve idare ve onMillet Meclisi pazartesi günü toplana ların faaliyetlerile yakından alâkadar olcaktır. Birçok meb'uslar şehrimize gelmağa mecbur bulunan malmüdürü, varidiler. Meclisin pazartesi günkü ruznamesinde 3 kanun lâyihasınm geri veril dat müdürü ve defterdarlarm dahi diğer mesine dair Başvekâlet tezkeresi oku hususlarda olduğu gibi veraset ve intikal nacak, bazı kat'î hesab raporlan tasdik vergileri tarhiyatınm aldığı bu elim vaziedilecek ve jandarma kanununun 18 in yette de pek büyük hissei mes'uliyetleri ci maddesinin tefsiri hakkmdaki Baş bulunduğu muhakkaktır.» vekâlet tezkeresile Millî Müdafa ve Dahiliye Encümenleri mazbatası okuna caktır. *** Londra 20 (Hususî) Pekinden geBüyük Millet Meclisi yarın tekrar çalışma devresine gireceği cihetle şehri len haberlere bakılırsa Japonya şimalî mizde bulunan Büyük Millet Meclisi a Çinde Mançuko gibi müstakil bir devlet zasından mühim bir kısmı Ankaraya teşkil etmek niyetindedir. Bu devletin ismi Mongkokuo olacak dönmüşlerdir. ve başına Prens Teh Wang getirilecekTataresco Praga hareket etti tir. Bükreş 20 (A.A.) Başvekil TaBu havadis Çinde büyük bir heyecan taresco, refakatinde Harbiye müsteşarı uyandırmıştır. Bu sebebden Nankinle General Glatz olduğu halde, bugün Pra Tokyo arasmda bazı yeni ihtilâflar çıkga hareket etmektedir. îyi haber alan me ması muhtemeldir. hafilde sanıldığına göre, Tataresco'nun Inhisarlar Vekili Çankırıda Prag'daki mülâkatları esnasında bilhasÇankırı 20 (A.A.) Inhisarlar Vekili sa Romanya Çekoslovakya ve RomanAli Rana Tarhan bugün şehrimize gelya Fransa münasebetlerinin inkişafı miştir. Belediye tarafmdan Parti konamevzuu bahsedilecektir. ğmda şereflerine bir ziyafet verildi. Son zamanlarda Rumen siyasî meha Vekil, ziyafet esnasında bütün meslek filinde, Prag'la Bükreş ve Bükreşle Pa sahiblerile görüşerek memleket işleri ris arasındaki Küçük Antant muahede hakkında malumat aldı. lerile tamamile kabili telif iki taraflı yeni Vekil bugün yanında Vali ve Beledimuahedeler akdedilmesi ihtimali ısrarla ye reisi olduğu halde Çankırıya 15 kilomevzuu bahsolunmaktadır. metro mesafede bulunan memlehalara giderek tetkikatta bulunmuştur. Bir Polonya Almanya Ingiltere ve Fransa bazı şartlarla bunu vermeğe hazır bulunuyorlar Ankara Halkevinde balo Ankara 20 (Telefonla) Ankara Hal..evi Sosyal Yardım komitesi tarafmdan bu akşam saat 10 da Halkevi salonlarında bir balo verildi. Balo çok güzel oldu. ihtilâfi mı? Varşova 20 (Hususî) Polonya gazeteleri Almanyada yaşıyan Leh ekalliyetinin tazyik gördüğünü ileri sürerek Almanya aleyhinde şiddetli yazılar yazmaktadırlar. Hünkânn kayık seyranları arasında kayde şayan bir hatırayı tesbit etmek isterim: Bir gün Sultan Reşad hemşirelerine bir ziyaret icrası arzusunda olduğundan bahsetti. Henüz hayatta üç hemşiresi vardı: Cemile, Seniha ve Mediha Sultanlar. Sıra ile bunlara birer ziyaret yapıldı. Padişahın maiyetinde bizler, yaverler, ve bendegândan birkaçı vardı. Hünkâr merasimi mahsusa ile ayak bastığı noktadan itibaren istikbal olundu ve o noktadan başhyarak köşkün methaline kadar güzergâhına serilmiş olan dibaların, şallarm üzerinden yürüdü. Maiyet bunlan çiğnemeğe kıyamıyarak kenardan takib etti, pek te isabet etti. Zira birinci defa anlıyamıyarak hayretle, diğerlerinde oldukça bir heves ve memnuniyetle gördük ki sultanlann haremağalan bu dibaIarı ve şallan telâşla toplıyarak karmakanşık bir halde bendegânın râkib olBu tezyin ve tekellüf kayıdlannı gene duklan arabaya yahud kayığa atıyorlar. bu gidişler vesilesile birer kere görmek Bu ne demektir? îlk defa hasıl olan nasib olan Beykoz, Kalender ve Maslak merak halledilmekte gecikmedi. Saray kasırlarında bulamadık. Ihlamur köşkü âdetlerine vâkıf olanlar izah ettiler ki Dolmabahçe, Çırağan, Göksu ve, Bey saltanat makamına calis olan zat böyle lerbeyi saraylannın ufaltıla ufaltıla haddi bir ziyaret yapmca onun ziri payına ferekalle indirilmiş bir nümunesiydi. şedilen bu nefis şeyler şükran makamında Araba seyranlanna zorlukla taham maiyetine hediye edilirmiş. mül eden Sultan Reşadın en ziyade mahEsvabcıbaşının delâletile ve belki de zuziyetini mucib olan deniz seyranlanydı, Hünkânn tensibile bu dibalarla şallar ve bu seyranlan yapmak için eskidenbe tevzi edildi. Başmabeynci ile başkâtib ve ri hünkârlann pek zevk aldıklan saltanat seryaver bu haktan mademki bu bir hak kayıklarına binilirdi. Bu kayıklarla deniz imiş istisna edilemedi elbette, bendegân seyranlan Abdülhamid zamanmda tama da efoemmiyetlerine göre birer parça ile mile metruk olduğundan kayıklar da bu bundan müstefid oldular. lunduklan yerlerde çürüyüp dökülmekte Kayık seyranlarmdan başka Hünkâidiler. Eski an'anelere pek meftun olan rın vapurla da seyranlan olurdu. Uzunyeni Hünkâr bu kayıklann tamir edilme ca seyranlar için Ertuğrul, kısaları için sini istemişti. Hatta pek müzeyyen, ve Söğüdlü kullanılırdı, ve bunlarda eksesan'atkârane oymalarla,' kakma sedefler riyet üzere Sadrazam Hüseyin Hilmi le işlenmiş olan Hünkâr kayığının tamiri Paşa da Hünkâr tarafmdan davet yaiçin eski bah'riye zabitlerinden Vasıf Bey hud kendi tarafından gösterilen arzu üzenamında bir zat bulunarak onun himme rine bulunmuş olurdu. tile bu san'at eseri hali aslisine getirilebilBu suretle Izmite, Şileye, Herekeye, mişti. Bu Hünkâr kayığından başka bir Bursaya birer seyran yapıldı; Bursada de, şimdi ne haldedir bilmiyorum, Avru Hünkâr birkaç gün kaldı. Maiyetinde pa müzelerinde eski hükümdarlann rüku gelmiş olan şehzadelerine de Bursa köşbuna mahsus arabalar kadar (bugün hâ küne mücavir hususî bir köşk ihzar edillâ îngiliz Krallarma mahsus ve müstesna mişti. merasimde müstamel saltanat gerdunesi Bu Bursa seyranı adeta küçük bir sebu kabildendir) muhafaza ve teşhir edil yahati şahane mahiyetini almış ve ona meğe lâyık bir köşklü saltanat kayığı var göre isrihzarata ve merasime vesile teşkil dı ki Almanya Imparatorunun Istanbul etmişti. Hazinei Hassa memurlan bu küda müsafereti vesilesile mükemmel bir çük seyahatte ileride vukua gelecek olan surette tamir olunmuş ve, sonra tam îm mühim mikyasta seyahatler için bir müparatora ikram edilmek sırasmda, kimbi marese fırsatı bulmuş oldular. lir nasıl bir ihbar üzerine mütevehhim PaBen bu güzel Türk şehrini bu vesile dişahın iradesile tekrar kayıkhanesine ile bol bol gezdim ve bol bol sevdim. O Paris sergisi 22 mayısa tehir çektirilerek müebbed uykusuna terkolun kadar ki eğer îstanbuldan ayrılmak icab mu§tu. edildi ederse gidip ömrümün son yıllannı ya Yeni Hünkânn bu köşklü saltanat ka thatırası daima ruhumu okşıyan IzmirimParis 20 (A.A.) Echo de Paris'nin salâhiyettar mehafilden öğrendiğine gö yığına bindiğini hatırlamıyorum, fakat de, yahud yeşil manzarası hayalimi dolre, beynelmilel Paris sergisinin açılışı yedi çifte saltanat kayığını sık sık hazır duran Bursada geçirmeği düşünürdüm. 22 mayısa kalmıştır. latır, ve bazan bir iltifatı mahsus olmak Bütün bu isimleri geçen saraylann, ka Veraset vergisi Varidat çok azaldığından bir tamim gönderildi Şimalî Çindede ayrı bir hükumet mi? Halİd Ziya UŞAKLIGİL