Dünkü Hava bayramında 100 bin kişi hazır bulundu Milletimizdeki büyük havacılık aşkı CUMHURÎYET 15 Mart 1937 TARIHI MUSAHABE Güreşçilerîmiz yarın geliyor Bugün Köstenceden hareket ediyorlar Türkün asil bir sporu olan okçuluğun tarihi Ok, bir Türk icadıdır, kaynakları tarihten önceki devirlere kadar uzanır ve Türklük bu spordan doğmuştur talardan birkaçı gene karşıhklı dururlar ve bir taraftan ok atıldıkça: ««Ok elinden bir», «ok elinden iki», «ok e linden üç», «ok elinden dört» diye haykınşırlardı. Bu tekerlemelerin her birine öbür taraftan «iresin kemale olasın pir», «sana lâzım okun peyki», «görmesın pazun güç», «düşman bağnna derd» sözlerile karşılık verilırdi. Ok atan kimseye, kemankeş derlerdiBu san'atı öğrenmek istiyen her adam, ilkin usta bir kemankeşin elini öperdi, sonra kepze denilen gevşek kabzalı ve kolay çileli bir yayı günde beş ondan iki yüze kadar çekip pazusuna kuvvet getir dikten sonra gene gevşekçe yayla içi ot dolu keser tabir olunan torbaya ok ya pıştırmayı sınardı. Usta onun lüzumu kadar meleke temin ettiğine kanaat getirince «kabze almak» törenini yapmak mü saadesini verirdi. Bu tören, mükellef ve eğlenceli bir ziyafetten ibaretti. Ziyafetin sonunda ve bütün davetlilerin önünde usta, icazet alacak şakirde muhtelif temrinler yaptırır ve nihayet kulağma eğilerek kimseye söylenmemesi icab eden kemankeş sırrını fısıldardı. İşte bu fısıltı ile tören biter ve şakird, kabze almış üstadlar arasına girerdi. Kabze alanlar, yani kemankeş sırnnı öğrenenler, mutlaka dokuz yüz aduna ok yetiştirmek derecesine ermiş bulunurlardı. O mesafeye ok ulaştıramıyanlar, kabze almak şerefini kazanamazlardı. Fakat atıcılar şeyhi olabilmek, okçular arasmda eli öpülecek bir üstad mevkii kazanmak için bin yüz adıma ve daha ziyadeye ok eriştirmek icab ederdi. Os manlı Padişahlarından İkinci Osman, Hutin muhasarasına giderken İsakçı ö nünden attığı oku Tunadan aşırmış ve öbür yana düşürmüştü. Tunanın en dar yerinde bin metroluk bir genişlik taşıdığı düşünülürse şu atış bir rökor sayılabilır. Hacı Süleyman ve Sansulak gibi üstad Iardan ok atmayı öğrenen Dördüncii Murad da Bağdad yolculuğu sırasında bir oku inanılmaz bir mesafeye aşırarak devrinin en yüksek rökorunu kurcmştu. Bu münasebetle meşhur Deli Hüseyin Paşanın İrandan gelme çok san'atli ve pek sert bir yayı bir çekişte parçalayışını da hatırlamak yerinde bir tahattür olur. * * * Bugünlerde Amerikada okçuluğa u mumî bir merak uyandı, birçok okçuluk kulübleri kuruldu, eski bir Türk sporunun Yenidünyada revaç görmesi birçok yurddaşlarda için için imrenti uyandınrken birkaç okseverin İstanbulda da bir kulüb açmağa karar verdiklerini duymak, o imrentiyi sevince çevirdi. Biz, bu müsahabe ile o sevince tercüman oluyoruz. îleride okçuluğa aid eserlerden ve bu san'atırı inceliklerinden de bahsedeceğiz. Dün Yeşüköy meydanını dolduran on binlerce halktan bir görünüş [Baştarafı 1 inci sahifede] I Halkm ekseriyeti trenlere hücum et tiği için Sirkeci, Yenikapı, Samatya, Yedikule gibi istasyonlarda yolcu kesa feri fevkalâde bir raddeyi bulmuştur. Trenler bu istasyonlan tıklım tıklnn dolduran halkı taşımakta tam manasile izhan aczetmiştir. Sirkeciden basamaklanna kadar halk la dolan trenler Yenikapıda halkın ikinci bir hücumuna maruz kaldıklarından yollanna devam edememişlerdir. Bu yüzden rnahşer haline gelen istasyonlarda zapt ve rapt koybolmuş ve muhtelif semtlerden buralara polis müfrezeleri gönderilmesine mecburiyet hasıl olmuştur. Bu arada Polis Müdürü Salih Kılıc da Kumkapıya gitmiş ve intizamı iade et Araba ile Yeşilköye gelen koylıder mek işini bizzat idare etmiştir. Bu yüz rmlara hazırlıyacaktır. Bu itibarla Türkden ilk tren Yeşilköye ancak 12 ye doğ kuşu, yürekten bağlanacak bir kulübünüz ru vasıl olabilmiştir. Diğer taraftan Yeşilköy de bir mahşer halini almıştı. Merasim başladığı za man en aşağı bir tahminle koca tayyare meydanını yüz bin kişi çevrelemiş bulu nuyordu. Bunlann arasmda bilhassa genclerin ve talebelerin çokluğu nazarı dikkaü celbediyordu. Birçok aileler yemeklerini de beraberlerine almışlar, ve meydanda yer yer dağılarak yemek yiyorlardı. Eğer vesaiti nakliye meselesi halledilmiş olsaydı §e hirden 14 kilometro uzakta olan meydana yüz bin değil, iki yüz bin kişiden fazla halkın taplanacağı ve hava bayramını tes'id edeceği muhakkaktı. Çünkü Ye şilköye giden halk kadar, oraya gitmek için istasyonlarda lebaleb dolu trenler karşısmda saatlerce tren bekliyen ve bu yüzden Yeşilköye gitmekten sarfınazar etmek mecburiyetinde kalanlar da var ck Halkın bayTam yerine gitmek arzusu o kadar kuvvetli idi ki, şehirde boş bir tane taksi otomobili ve atlı araba kalmamış, otobüsler de durmadan Yeşilköye yolcu taşımışlardır. Istanbul halkınm hava bayramına karşı gösterdiği bu yüksek alâka, milletimizin havacıhğa karşı duyduğu büyük muhabbetin canlı bir delili addolunmahdır. bir plânörün uçuşunu seyredıyorlar le devam etmiştir: «Atatürk çocukfarı! «Ben sizinle eskiler gibi konuşmuyorum. Sizinle Türkiye varhğında ve bü yüklüğünde rolleri olan, adlan teker teker birer kuvvet olacak olan insanlarla konuşur gibi konuşuyorum. Atatürk genclerine söz söyledığımi bilerek konuşuyorum. Atatürk gencleri! Türk Kuşu sizindir. Size kollannı açmış, sizi bek liyor.» Köstence 14 (Hususî muhabirimiz den) Finlândiya ve îsveçte fena şerait altında muvaffakiyetli bir turnuva yaAtı vahşilikten kurtanp ehlileştiren, kıpan ve ekser müsabakalan kazanan Türk güreş takımı buraya gelmistir. Yann ls lıcı bütün dünyaya tanıtan Türkler, at ve kılıc kadar oka da değer vermişler ve tanbula hareket edeceklerdir. îzmirde güreş müsabakaları onu uzun menzilli bir silâh olarak bin lerce yıl kullanmışlardır. Atalarımız, geIzmir 14 (A.A.) Bugün netice ne at kılıc gibi oku da sade bir harb aletı lenen güreş müsabakalarında 56 kiloda mahiyetınde kabul etmemişlerdı, onları Doğanspordan Mustafa, 61 de Uçak birer spor vasıtası yerine koymuşlardı. At spordan Osman, 66 da Demirspordan üzerinde yıldırım gibi süzülürlerken ha Ibrahhn, 71 de Uçakspordan Ismail, 76 vaya mendil atıp kılıcla ikiye bölerler ve da Demirspordan Baki ve 87 de Demir gene o hızlı uçuş arasmda okla kuş vu spordan Hasan birinciliği almışlardır. rurlardı. Tarihin hâlâ hayretle kaydettiği Türk gücü işte bu hünerverce yapılan Futbol maçları Izmir 14 (A.A.) Bugün Alsan sporlardan doğmuştu. Ok, dediğimiz gibi, Türk icadıdır. cak stadyomu yeni kulüblerin müsabakasına sahne olmuş ve meraklı bir halk küt kaynaklan tarihten önceki devirlere kalesi de tribünleri doldurarak maçları a dar uzanan Türk efsanelerinde oktatı lâka ile takib etmişlerdir. İlk müsabaka bahsolunur. Meselâ Oğuz destanında şu Doğanspor ve Demirspor arasmda idi. kaydi görüyoruz: «Uluğ Türk bir gece Kuvvetlerdeki muvazenesizlık yüzünden rüyasında altın bir yay ve üç gümüş ok müsabakanın sonunda Doğanspor 130 gördü. Yay, doğudan batıya kadar uzanıyordu, oklar gece tarafına uçuyordu. gibi farklı bir netice ile galib geldi. Bu Uyanınca bunları Oğuza bildirdi, o da eksik bir kadro ile sahaya çıkan Uçak altı oğlundan üçünü doğuya, üçünü ds spor Yamanlar sporun ikinci devrede batıya doğru yola çıkardı, dolaştırdı. yaptığı üç gole mukabil ilk devrede üç Doğuya gıdenler altın bir yay, batıya give ikinci devrede de üç golle müsabadenler de üç gümüş ok bulup getirdiler. kayı 63 kazanmıştır. İşte Üçoklar, Yüzoklar admı taşıyan Belgrad Sofya arasında Aruklar bu oklardan sonra vücud buldu ve o yayla oklan hatırlatan soy adlannı bisiklet müsabakaları aldı.» Bu rivayet, Herudutta da küçük Sofya (Hususî) Bulgar bisiklet bır tahrif ile vardır. federasyonu Belgradla Sofya arasmda Çiftçilikten madenciliğe kadar bütün bir bisiklet müsabakası tertib etmektedir. medenî keşifleri o bitip tükenmez göçler Müsabakaya Yugoslavya, Romanya ve sırasında dünyanın her tarafına yayan Türkiye bisiklet federasyonlan da davet Türkler okçuluğu da tamim etmişlerdı. edilmişlerdir. Yugoslavya ve Romanya Fakat Türk bileğinde başka bir kudret federasyonlan iştirak edeceklerini bildir bulan kılıc gibi ok ta ancak Türklerin mişlerdir; Türk federasyonunun cevabı elinde yaman bir sılâh olarak yaşadı ve beklenmektedir. * «milli» Iiğini muhafaza etti. Dilimizde Manisada kupa maçlarına başlandı Manisa (Hususî) Manisa Gediz bölgesi kupa maçlanna başlanmıştır. ilk maç Manisa Sakarya kulübü ile Salıhli Gürbüzleri arasında yapılmış Salihli 21 galib gelmistir. Gelecek maçta Manisa Yıldınmspor ile Turgutluspor karşılaşa • caklardır. metro kadar yükseldikten sonra birdenbire üç paraşutçü birbiri arkasından, birer nokta gibi tayyareden kendilerini boşluğa koyuverdiler. Halkın heyecanı son raddeye varmıştı. Az sonra üç noktanm üzerinde üç papatya açıldı. Paraşütçüler yüz bin kişinin koca meydanı inleten alkışlan arasmda yere inaıler. Bunu müteakıb gene plânörcülerimizden Ferid, Âli ve Tevfik tayyareci Vecihi ve yüzbaşı Hilminin idare ettikleri bir tayyareye bağlı plânörlerile havalandılar, bunlar da gökte fevkalâde takdirle karşılanan numaralar yaptılar. Ve bayram bu suretle sona erdi. Bundan sonra tayyareler ve plânörler halka teşhir edildi. Üçuşlar başlıyor Şiddetle alkışlanan bu nutuktan sonra sıra uçuş ve paraşütle atlamak gösteri Ierine geldi. Meydamn crrtasında Türkkuşu hava müfrezesi, iki tayyare ve kırmızı renkli dört plânör duruyordu. Saat on ikiyi beş geçe tayyarelerden biri, arkasma bir plânör bağlı olduğu halde havalandı. Bu tayyarede müte hassıs Sovyet muallim Anahil'le Sovyet Rusyada tahsil eden genclerden Muammer, plânörde de gene Sovyet Rusyada tahsil eden genclerden Ismail vardı. BuBir genc paraşutçü yere konmak üzere nu müteakıb gene Sovyet mütehassısı olmak değerindedir. Türkkuşu sizindir. Romanof un idare ettiği tayyareye bağlı Ve sizler Türkkuşunun en tabiî ve en ya ve Mehmedin bindiği plânör havalandı. birçok meseller ve tarihimizde birçok misaller vardır ki okun Türk milleti ara sında işgal ettiği mevkiıni gösterir. Me selâ Cengızin ölürken oğullanna ok'a verdıği öğüd ve yaptığı vasıyet gibi!.. Meşhur cihangir, dünyaya gözlerini kapıyacağı sırada bir iki düzüne ok getirtmiş ve bunlardan birini kırdıktan sonra öbürlerini birleştirerek «kırınız bakayım» emrile oğullanna uzatmış ve onlann birleşik oklan kıramamaları üzerine: «İşte böyle müttehid olunuz, birbinnizden ayrılmayınız. Her biriniz ayn ayrı baş çe kerseniz kolay kırılırsınız» demiştü. Meşhur Dede Kurkut kitabmda da bir Türkün alp, yani kahraman sayıla bilmesi için uçar kuşlan okla düşürmesinin mızrakla pars öldürmek gibi şart olduğu yazılıdır. Ok, bir sapla ucu sivri bir demirden ibarettir. İki ucu bir kirişle raptedilmiş ve alâstikî bir nesneden işlenmiş odun veya boynuz gibi yapılmış olan yayla atılır. Ok, doğru veyay eğri olur. Önceleri spor mahiyetinde talimlerle ok atılmak öğrenılirken sonralan bu iş, mühım bir san'at haline getirilmiştir. Yaycılar ayn, okçular ayrı birer san'at ocağı teşkil ettikleri gibi zemberekçi denilen ustalar ve talimci namını taşıyan mütehassıslar da ayn birer zümre vücude getiriyorlardı. YaycılaT, sade yay yaparlardı. Osmanhlar devrinde bunların içinden Hurrem usta, Tozkoparan, Deli Ferhad gibi üstadlar yetişmiş ve bunlardan her birinin yaptığı yay, o san'atta birer terakki merhalesi ve birer icad nümunesi sa yılmıştı. İçtimaî mevkileri yüksek olan birçok kimselerin de yay ustası olmıya özendikleri vakidir ve ikinci Sultan Be yazıd onlardan biri olup pek güzel yay yapardı. Okçular da yalnız ok yaparlardı. Herkesin kullandığı oktan başka onlar, ceki, bota, arümayiş, peşrev, pelenk, hedenk, tarik, sehm, rizan, kez, pişar gibi adlarla anılan çeşid çeşid oklar yaparlardı. Keçiayaklı adı verilen bir manivelâ ile atılabilen tatar oklan da o muhtelif cinslerden biri olup ucu ekseriya ateşli olurdu ve bunlann yaylarına çelik kiriş konulurdu. Zemberekçiler, ok atmakla meluf olan kimselerdir, Yeniçeri ocağında 56 ncı ce maat bu adı taşırdı, fakat bütün Yenıçeriler, Sipahiler, Akmcılar ve daha doğrusu bütün Türkler ok atmayı bilirlerdi. Talimciler, mütehassıs üstadlar demekti. Bunlardan İstanbulda bulunanlarm At ve Etmeydanlarında, bir de Okmeydanında talimhaneleri vardı. Okmeydanındakine Atıcılar tekkesi denirdı ve «Binyüzcü» adı verilen esnaf şeyhi orada otururdu. Onyedinci asırda yalnız İstanbulda beş yüz yaycı, üç yüz okçu, elIi talimci, üç bin de profesyonel keman keş vardı. Talimcilerin yaptıklan müsabakalan bütün halk seyre koşardı. Ra kibler karşı karşıya ok atışırken ünlü us M. TURHAN TAN Paraşutçü yıldızın sözleri Merasim başlarken Bu sebeblerden dolayı merasim de gecikti ve saat 1 1 de başlıyacağı yerde an cak saat 1 1,45 te başhyabildi. Evvelâ askerî bando tarafmdan istiklâl marşı ça lındı Meydanı dolduran yüz bin kişi ayakta selâm vaziyetinde marşı dinledi. Bundan sonra Türkkuşu namına Şakir Hazrm, hazırlanan kürsüye çıkarak çok güzel bir nutuk söyledi. Hatib sözlerine şöyle başladı: «Gencler! «Bizleri buraya toplıyan Türkkuşu, Paraşutçü genc kızlarımızdan Yüdız Uçman uçmağa hazırlanıyor yann üzerinize alacağınız çetin vazife lerde size yardım için kurulmuştur. Size km azalarısmız.» Tayyareler, can ve yürekten kopan sporun en iyi ve tatlısını yaptıracak ve sialkışlar ve «yaşa!» sesleri arasmda yeŞakir Hazım, uçmanm çok kolay olzi vücudü sağlam, kafası işlek olarak ya duğunu söyledıkten sonra sözlerine şöy di, sekiz yüz metro yükseldikten sonra plânörleri serbest bırakarak aşağıya indiler. Şimdi, iki plânör, gökte iki nazlı kuş gibi kendi kendileıine süzülüyorlar, burgu, devrilme, takla, geri dönme ve kayış tabir edilen türlü türlü akrobatik hare ketlerle halkın hayret ve takdirini topluyorlardı. Plânörler havada tam bir saat on dakika kaldıktan sonra denize inen bir martı hafifliği ve meharetile yere kondular. Paraşütle atlamakta büyük muvaf fakiyet gösteren paraşutçü genc kızları mızdan Yıldız Uçman dün bir arkada şımıza ihtisaslannı şu sözlerle anlatmış tır: « Bugünkü atlayışım, paraşütle 26 ncı atlayışımdır. Havacıhğa karşı küçük yaştanberi hevesim vardı. Bu arzuma ancak iki sene evvel 1935 senesi 30 ağustos bayramında nail oldum. O za mandanberi havacılıkla daha yakmdan alâkadar olabilmek fırsatını buldum. Onceleri ailem, bilhassa annem bu arzuma mâni olmak istiyorlardı. Sonra on lar da alıştılar. Maamafih annem beni hâlâ paraşütle atlar bir vaziyette görmedi. En büyük arzum Izmire gider gitmez annemi uçurmak ve ona tayyarede hiçbir tehlike olmadığmı bilfiil göstermek tir. Paraşütle atlarken duyduğum zevki, başka hiçbir şeyde bulamıyorum.» Filistinde vaziyet Kudüs 13 Filistinde sükun hüküm sürmektedır. Hükumet, iğtişaşın büyümesıne mâni olmuştur. Gerginlik hayli azalmış, memleket dahilinde alışveriş düzelmiştir. Kudüs TelAviv Yafa yolu üzerinde otomobil ve otobüs seferleri, bermutad canlı bir şekilde devam ediyor. Umumî gerginliğin azalmasına mukabil, aylardanberi Filistinde tabiî bir hal olan suikasdler ve tecavüzler son yirmi dört saat zarfmda büsbütün artmıştır. Zabıta raporlarına ve matbuatın verdiği haberlere göre, Hayfa polis merkezine bir bomba atılmış, infilâk neticesinde bir Arab kadını yaralanmış ve ümidsiz bir halde hükumet hastanesine kaldırılmıştır. Nablus civannda bir aile kavgası neticesinde halk arasında silâhh bir çarpışma olmuş, bir kişi ölmüş, üç kişi ağır surette yaralanmıştır. Zabıta birçok kimseleri tevkif etmiştir. El Natrun civarında, Kudüs TelAviv yolu üzerinde, bir Yahudi şoför Arablann tecavüzüne uğramıştır. Son süratle giden otomobili durdurmağa teşebbüs eden bir kadm hafif yaralanmıştır; şoför zabıtaca tevkif edilmiştir. Yafa civannda bir Yahudi taşlarla yaralanmıştır. Müsellâh sekiz şaki bir Arab muhtann evine taarruz etmişlerse de ahalinin müdahalesi üzerine ve polisin işe karışmasmdan korkarak kaçmış* lardır. Bazı Arab kasabalarında, halk, tethişçilerle mücadele etmek üzere milis kuvvetleri teşkil etmiştir. El Tova gazetesinin yazdığına göre Arab köylerine taarruzlar tertib eden eşkiyadan birçoğu, Feyzi Kavukçu tarafmdan verilen sahte hüviyet varakalarmı hâmil bulunmakta dırlar. Trenler geç vakte kadar yolcu taşıdı Yeşilköyde toplanan bu mua'zzam kalabalığı, tekrar şehre getirmek te pek zor olmuştur. Trenler, otomobil, otobüs, araba ve hernevi nakil vasıtalan gece geç vakte kadar yolcu taşımışlardır. Paraşütle atlama Bundan sonra paraşutçü Yıldız uç man, Hıkmet Yay ve Hüseyin Uçan alan bir tayyare havalandı. Bütün gözler gene havaya dikilmişti. Tayyare 900 Köşe Penceresinin Esrarı Romanımızı münderecatımızm çokluğundan bugün de koyamadık özür dileriz. Izdihamda saatlerce istasyonlarda bekliyen trenlerden biri