CUMHlJRlYET 5 Şubat 1937 Milâno görüşmeleri tam fikir birliğile nihay etlendi Bu haf taki maçlar [Baştaraft 1 inci sahifede] Türk ormancılığına dair mühim bir eser Galatasaray • Fener maçı150 meb'us tarafından verilen, teşkilâtı esasiyede Fransız gazetelerinin, bumülâkata Türk Italyan Yazan: Profesör Bernhard Çetriren: Nihad Basri Somel tadilât takriri bugün müzakere edilecek meselelerinden haric mahiyet vermeğe çalışma nı millî takım antrenörü Orman meselesi idare edecek [Bastaraf* l tnci sahifedei ları Ankarada hayretle karşılandı 5 Teşkilâtı esasiye kanununuu nin bütün memleket Atinada teftirler Atina 4 (A.A.) Gazeteler, Milâno mülâkatlannı büyük bir memnuniyetle tefsîr etmekte ve bunlardan mes'ud neticeler ümid eylemektedirler. Proia ve Katimerini gazeteleri, Türkİtalyan yaklaşmasma karşı Yunanistanın alâkasını tebarüz ettirirken şöyle demek tedirler: «Yunanistan, Türkiye ile mutlak samimiyet münasebetleri idame eylemektedir. İtalyaya ise basit bir formaliteden ibaret olmıyan dostluk paktile takviye edilmiş an'anevî rabıtalarla da bağlıdır.» Gazetelerin tebarüz ettiırdiklerine göre îtalyan îngiliz anlaşmasmdan sonra, Türk Italyan yaklaşması, Akdenizin şark havzasında sulhu kat'î surette müstakar bir hale sokacak ve bu havza milletlerinin, kendi refah ve inkişaflan için faaliyetlerinde devam eylemelerini mümkün kılacaktır. raber siyaset ve idare tarzının da takib edeceği ana vasıfların esas hüküm olarak gösterilmesi lüzumludur. Bu düşünce ile ikinci maddede milli yetçilik, halkçılık, devletçilik, lâik ve inkılâbcılık vasıflan da gösterilecektir. Kanun teklifinin iki maddesi siyasî müsteşarlann vazife ve mes'uliyetlerini ve adedlerinin îcra Vekillerinin olduğu gibi hususî kanunla tayin olunacağını göstermektedir ki bu fıkralar 47 ve 48 inci maddelere ilâve edilmiş oluyor. 49 uncu maddeye de siyasî müsteşann Vekile niyabet edebileceği tasrih edilmiştir. Teklif Teşkilâtı Esasiye encüme ninde ufak bazı tadillere uğramıştır. Teşkilâtı Esasiye encümeninin kanun tekli fine verdiği son şekli aynen bildiriyorum: 1 • Teşkilâtı esasiye kanununun i kinci maddesi aşağıda yazılı şekilde de ğiştirilmiştir: Türkiye devleti cumhuriyetçi, milli vetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâbcı dır. Resmî dili türkçedir. Makarn Ankara şehridir. 2 Teşkilâtı esasiye kanunun 44 üncü maddesi aşağıda yazılı şekilde değıştirilmiştir: Başvekil Reisicumhur canibinden ve Meclis azası meyanından tayin olunur. Sair Vekiller Başvekil tarafından Mec lis azası arasından intihab olunarak he yeti umumiyesi Reisicumhurun tasdikils Meclise arzulunur. Meclis müçtemi de ğilse arz keyfiyeti Meclisin içtjmama talik olunur. Hükumet hattı hareketini ve siyasî noktai nazarını azamî bir hafla Vehab Fransız takımlarında «Sözümü bitirmeden Türkiyedeki sezarfında Meclise bildirir ve itimad taleb yahatlerim esnasında misafirseverliğini oynuyor eder. Geçen pazar günü Fransa profesyonel ve yardımmı benden esirgemiyen Türk Siyasî müsteşarlan Başvekil Meclis maçlanna devam edilmiştir. Yapılan köylüsüne, bu gürbüz ve kıymetli insanlara teşekkürlerimi burada sunmak iste azası arasından seçerek Reisicumhurun maçlar arasında, likte başta giden Kırmıtasdikına arzeder. zışeytanlar namile tanınan Ruan'lıların rim.» 3 Teşkilâtı esasiye kanunun 47 nci Kitab takriben 200 büyük sahife tutRasing Klüb dö Frans'a 10 malub olmaddesi aşağıda yazılı şekilde değiştirilması en şayanı dikkat neticeyi teşkil et maktadır. miştir: miştir. Lâhika olarak 97 resimle 7 de harita Vekillerin ve siyasî müteşarlann va Bu maçta Izmirin Altay takımından vardır. zife ve mes'uliyetleri mahsus kanunla taVahab R. C. F. de sağ açık oynamışKitabm ilk kısmı ormancılığın umumî yin olunur. " * • • ' """ ' • tır. Görünüşe bakılırsa Vahab, takımın esaslarından bahsetmektedir. Bu kısmın 4 Teşkilâtı esasıye kanunun 48 inuğuru sayılmakta ve ancak en mühim içinden bilhassa 19 uncu sahifeden 26 ncı ci maddesi aşağıda yazılı şekilde değiş maçlarda oynatılmaktadır. Malum oldu sahifeye kadar devam eden 7 sahifeyi, tirilmistir: ğu üzere R. C. F. nin geçenlerde Lon • her Türkün dikkatle okuması ve bunu Vekâletlerin ve siyasî müsteşarlann adradaki profesyonel îngiliz takımma ga adeta bir muska gibi saklaması lâzımdır. dedleri kanunla tayin olunur. lib geldiği teşekkülünde Vahab oynatıl Çünkü burada profesör ormanların iklim mış ve R. C. F. nin atüğı gollerden birî ve sular üzerine olan tesirini kısa ve çok ya ormancılık edebiyatı için mühim bir açık bir surette göstermektedir. ni de kendisi yapmışh. eserdir» diyor. Ikinci kısım: Türkiye ormanlarınm yeMeşhur bir futbolcu öldü Filhakika Türk ormancılığını alâka tişmesi üzerinde tesir icra eden amilleri, dar eden bütün meseleler, ilk defa ola Harbden evvelki îngiliz futbolunun en tahlil ettikten sonra bugünkü orman seriyi oyuncusu olan ve şimdiye kadar în vetimizi ve orman mahsullerinin yetişme rak bu kadar esaslı ve etraflı bir şekilde bir araya toplanmışhr. gjlterede onun gibi bir sağ açığın yetiş sile istihlâki arasındaki münasebetieri i Benim gibi muhterem profesörle bir mediğinden eski merakhlann ittifak et * zah etmektedir. arada çahşmak fırsatına nail olanlar, tikleri Billi Hogg, 57 yaşında olduğu Uçüncü kısım: Türk ormancılığinın kıprofesÖrün her meseleyi nasıl tam bir halde vefat etmiştir. sa bir tarihçesini yapıyor. ilrm adamına yakısacak şekilde ve her Dankalof yenildi Dördüncü kısım: Türk ormancılığinın türlü sabit fikirlerden uzak objektif bir Atina 4 (Hususî) Yunanlı gürefçi vazifesini tahlil ediyor. Burada, gerek tarzda tetkik ettiğini ve bütün araştırmaCim Atlas Marsilyada Avnıpa serbest iktısadî, gerekse teknik, bütün Türk or lannda hakkı ve hakikati bulmaktan güreş şampiyonu Dankalof'u yenmiştir. mancılığınin vazifeleri ve bunlann esas başka hiçbir gayesi olmadığını pek iyi biÇok heyecanlı olan bu güreş üç saat 15 lan gösterilmiştir. lirler. Beşinci kısım: Devletin ormancılığa dakika sürmüştür. Bu muhterem âlimîn, ilkbaharda, kı aid vazifelerini görmek için neşretmesi sa bir misafirlik için, tekrar memleketi Cim Londos tekrar dünya lâzım gelen bir orman kanunundan bah mize geleceğini haber aldık. Bu seyahaşampiyonluğunu sediyor. Esasen bugün Millet Meclisin tinin de, diğerleri gibi, memleketimiz i kazanacekmış de müzakere edilmekte olan orman ka çin, çok faydalı olacağmdan eminiz. Atina gazetelerinin yazdıklarına göre nununun esas projesini profesör Bern Her Türk kütübhanesinin başlıca esehard hazırlamıştı. Cim Londos 1945 senesine kadar güreşri olmağa lâyık olan bu kitabı karileri lerini terketmiyeceğini ve Yunanistanda Bu kitab cihan orman matbuatında mize tavsiye ederken yüksek profesörü birkaç maç yaptıktan sonra Maksos'la mühim akisler tevlid etmiştir. Tanınmış tebrik ve millî kütübhanemize bahsettiği Türk birlikte Amerikaya giderek kaybettiği ormancılık mecmualarından biri kitabın güzel eserden dolayı bu hakikî dünya şampiyolunğunu tekrar ele geçire kıymetini tafsilâtile anlattıktan sonra, dostuna teşekkür ederiz. Dr. T. A. Çinar «bu kitab yalnız Türkiye için değil dünceğini iddia etmekte imiş. T. S. K. İstanbul Bölgesi Futbol Ajanlığından: 6/2/1937 cumartesi günü yapılacak lik maçlan Taksim stadı: Güneş Beşiktaş B takımları saat 14 hakem: Feridun Kilıc Galatasaray Fenerbahçe B takımları saat 15,45 hakem: Adnan Akın Şeref stadı: Eyüb Süleymanlye B takrmlan saat 14 hakem: Tahsin Topkapı Anadolu B takımları saat 15,45 hakem: Rıfkı 7/2/1937 pazar günü yapılacak lik maçlan Taksim stadı: Alan gözcüsü Nuri Bosut Feneryılmaz Doğan A takımları saat 12 hakem: Nazım Güneş Beşiktaş A takımları saat 14 hakem: Sadl Karsan. Yan hakemleri: Feri dun Kılıc ve Samim Talu Galatasaray Fenerbahçe A takımları saat 15,45 hakem: Boots. Yan hakemleri: Adnan Akm ve Muammer Şeref stadı: Alan gözcüsü Halid Galib Ezgu Altınordu Davudpaşa A takımları saat 12 hakem: Halid Galib Ezgü Eyüb Süleymaniye A takımları saat 14 hakem: Nihad Bekdik. Yan hakemleri Bahaeddin üluöz ve Halid Ozbaykal Topkapı Anadolu A taİcımlan saat 15,45 hakem: Bürhan Atak. Yan hakemleri: Tank ve Rıfkı T. S. K. İstanbul Bölgesi Voleybol Ajanlığından: 6/2/1937 cumartesi günü Galatasaray spor kulübü lokalinde yapılacak voleybol müsabakalan: Feneryılmaz Galata Gencler saat 14,30 hakem: Ali Rıdvan Galatasaray Hilâl saat 15 hakem: Mehmed Ortaköy Anadolu saat 15,30 hakem: Hamdi İstanbulspor Davudpaşa saat 10 hakem: Bürhaneddin Meclis bugün mühim bir içtima yapıyor larına yardım etmemesi şartile Montrö mukavelesine iştirak edeceğini yazmak tadır. Bu gazete Italyanın Türkiyeyi Kınm Ukrayna, Azerbaycan ve Gürcistanla aîâkadar olmıya davet edeceğini ilâve etmektedir. Nihayet îtalyanın Balkan antantı memleketlerine yakınlaşmaya teşebbüs edeceği söylenmektedir. Italya, Balkan antantı başkanı olan M. Rüştü Arasa Arnavudluğu askerî harekâta bir zemin olarak kullanmıyacağını ve bulgar ta * dilciliğinin, Bulgar Yugoslav paktının da isbat ettiği gibi korkulacak birşey olmadığı hususunda teminat verecektir. Övr gazetesi, M. Hitler, son nutkunda, İtalyadan çok az ehemmiyetle bah setmiş olmasının M. Aras üzennde bır tesir uyandırdığını ve Türk Bakanında İtalyanın, sandığı kadar kuvvetli olmadığı hissi uyanmış olduğunu yazmaktadır. Anadolu Ajansımn notu: Fransız gazetelerinden bir kısmı ArasCiano mülâkatından bahsederken garib vj" teessüfe şayan tahrikâta kapjlıyorlar. ivlilânoda Türkiye Hariciye Vekiline Kont Ciano tarafından bu yolda teklifler yapılmamış ve buna benzer hiçbir görüşme vuku bulmamıştır. Milâno mülâkatının diinkü tebliğde çok açık gösterilen hedef ve neticelerini değiştirmeğe ve Türkiye Italya gö rüşmelerine başka bir mahiyet vermeğe matuf olan bu kabil neşriyat, Ankara mehafilinde hayretle karşılanmıştır. Temps vaziyeti nasıl mütalea ediyor Pariste intişar eden Le Temps, Rüştü Aras Ciano mülâkatı hakkında neşrettiği bir yazıda, Türkiye ile îtalya arasındaki münasebatm, 1932 de tecdid edilen 1928 tarihli dostluk muahede sine rağmen tavzihe muhtaç olduğunu, bundan evvel, Türkiyenin, İtalyanm bazı harekâtından kuşkulandığını, fa kat Afrika seferinden sonra bu endişe lerin zail olduğunu söyledikten son ra diyor ki: «Bugün Italyan matbuatı, Roma ile Londra arasmda akdedilen Akdeniz mlsakmı muhafaza etmek itibarile, îtalyanın Türkiyeye karşı hiçbir tecavüz fikri beslemediğini bir kere daha ispat ettiğini yazıyor ve bu şerait dahilinde, iki memleket arasındaki münasebatın daha vüzuh kesbedeceğini ilâve ediyor. Temps diyor ki: cîki memleket arasındaki meselelere gelince, bunlar eski meselelerin ayni değildir. O zamandanberi Montreux mukavelesi imzalanmıştır. Italyan noktai nazarma göre, Îtalyanın, o tarihte bu mukaveleyi imzalamamasınm sebebi, Türkiyeye karşı her hangi hasmane bir vaziyet taşıdığmdan dolayı değil, o zaman Akdeniz anlasmaları sisteminin ve zecrî tedbirlerin mevcud bulunmasm dan ileri gelmiştir. Bugün vaziyet de ğişmiştir ve Boğazlar meselesi doğru dan doğruya Türkiye ile Italya arasında müzakere edilebilir. Maamafih, Italya, bu meselenin münferid olarak de ğil, îtalyan Türk münasebatmm umumî çerçevesi dahilinde tetkik edilmesi fikrindedir. Şu hale göre, Kont Ciano'nun, Milâno mülâkatından bilistifade Balkan ve Akdeniz meselelerinden bahsedeceği^ aşikâr ve Türkiyeyi, îtalyanın Şarkî Akdeniz havzası siyasetine iştirake razı etmek üzere faaliyette bulunması muhtemeldir.» efkân umumiyesi ni işgal ettiği bir zamanda intişar e den, Türk ormancılığına aid mühim bir eserden bahsetmek istiyorum. 1926 dan 1929 a ve 1934 ten 1935 e Profesor Bernhard kadar Ziraat Ve kâletinin Orman Fen Müşavirliğini yapmış olan Profesör Bernhard «Türkiye ormancılığinın mevzuuatı, tarihi ve vazifeleri» ismile mühim bir kitab yazmıştır. Ziraat Vekâleti Neşriyat müdürü Nihad Basri Somel tarafından güzel bir lisanla türkçeye çevrilmiş olan bu kitab Ankara Yüksek Zîraat Enstitüsü çalış malarının 15 inci sayısını teşkil etmek ü zere türkçe ve almanca olarak neşredil miştir. Herşeyden evvel şunu söyliyelim ki bu büyük âlim memleketimizde gördüğü misafirperverliğin çok minnettarıdır. Memlekerimizi ve ormanlanmızı kendi memleketi ve kendi memleketinin ormanlan kadar sevmiştir. Bir ormancı seyahat ederken istese bile, herhangi diğer bir seyyah gibi mem lekete, ahalisine yabancı kalarak seya hat edemez. O mutlaka köylü ile temas etmeğe ve onu tanımağa mecburdur. îşte sayın profesör de Türk ormanlarmı tanımak için yaptığ: sayısız seyahatlerde köylümüzün yüksek evsafını tanımıştır. Kitabmın mukaddemesinde diyor ki: 49 uncu maddesi şu suretle değiştirilmi|tir: Mezun veya herhangi bir sebeble mazur olan bir Vekile îcra Vekilleri He yeti azasından bir diğeri veya siyasî müsteşarlardan biri muvakkaten niyabet eder. Ancak bir Vekil veya siyasî müs« teşar bir Vekâletten başkasına niyabet edemez. Siyasî müsteşann Vekile niya • beti halinde kararnamesi Meclise arzo lunur. 6 Teşkilâtı esasiye kanununun 50 inci maddesi aşağıda yazılı surette desiştirilmiştir: îcra Vekillerinden veya siyasî müs teşarlardan birinin Divanı Âlive sevkine dair Türkiye Büyük Millet Meclisince verilen karar Vekâlet ve Müsteşarlıktan sukutu dahi mutazammındır. 7 Teşkilâtı esasiye kanununun 61 inci maddesi aşağıda yazılı surette değiştirilmiştir: Vazifelerinden münbais hususatta îora Vekillerile siyasî müsteşarlann ve Temyiz mahkemesi rüesası ve azasini, Cumhuriyet Başmüddeiumumisini mu hakeme etmek üzere bir divanı âli teşkil edilir. 8 Teşkilâtı esasiye kanununun 74 üncü maddesi aşağıda yazılı şekilde değiştirümiştir: Umumî menfaatler için lüzumu anlaşılmadıkça ve mahsus kanunla rı mucibince değer pahası peşin verilmedikçe hiçbir kimsenin malı istimval ve mülkü istimlâk olunamaz. Çiftçiyi toprak sahibi yapmak ve ormanlan devlet tarafından idare etmek için istimlâk olunacak arazi ve ormanların istimlâk bedelleri ve bu bedellerin tediyesi su reti mahsus kanunlarla tayin olunur. Fevkalâde hallerde kanuna göre tahmil olunacak para ve mal ve çalışmaya dair mükellefiyetler müstesna olmak üzere hiçbir kimse hiçbir fedakârlık yap mağa zorlanamaz. 9 Teşkilâtı esasiye kanununun 75 inci maddesi aşağıda yazılı şekılde değiştirümiştir: Hiçbir kimse mensub olduğu felsefî içtıhad, din ve mezhebden dolayı mua haze edilmez. Asayiş ve umumî muaşeret adabına ve kanunlar hükümlerine aykırı bulunmamak üzere her türlü dinî âyinler serbesttir. 10 Bu kanun neşri tarihinden muteberdir. Türk Italyan konuşmanmn hedefi Roma 4 (A.A.) Milâno mülâ katını tefsir eden Cerriera Della Sera gazetesi ezcümle diyor ki: «Bu konuşmalann hedefi, Italya ve Türkiyenin hakikî siyasî temayüllerini aydınlatmak ve tam bir emniyetten mülhem yapıcı münasebetlerin yeniden başlaması için bir esas bulmaktı. Türkiye nin, îtalyaya karşı olan sırizannınm ta mamen haksız olduğunu tanıması çok mühimdir. îtalyanın Leros'daki tahki matı meselesile Türkiyenin Çanakkale deki müdafaa tertibatı meselesinin ta vazzuhundan sonra, Roma ve Ankara, iki memlekerin menfaatlerine karşı va ziyetlerinin tesbiti lâzım gelen meseleleri, normal diplomatik yolla, daha kolayca tetkik edebileceklerdir. Alman matbuatında büyük alâka Erzincanda meyva fidanlığı Erzincan 4 (A.A.) Çiftçilerin kalkmması ve Erzincan meyvacılığının ıslahı ile dış piyasaya kuru meyva çıkarılması için Hasköyünde 222,352 metro murabbalık arazi Ziraat Vekâleti namına istimlâk edilmiştir. Burada kayısı, erik, ceviz meyvalarının üretilme ve kurutulması için bir örnek fidanlığı tesisine ki| sonunda başlanacaktır. Berlin 4 (A.A.) Stefani ajansı muhabırinden: Alman gazeteleri, Ciano Rüştü Aras mülâkatına büyük bir dikkat ve ehemmiyet atfetmektedir. Siyasî mehafile göre bu mülâkat, Habeşistan nizaından sonra îtalyanın kabul etmiş olduğu siyasî hattı hareketin mantıkî bir neticesidir. Frankfurter Zeitung, Italya ile Bal kan devletleri arasında mevcud olan iyi münasebetlerden bahsetmekte, İngiliz Italyan itilâfınm evvelce niza halinde bulunan iki hâkim unsuru; yani İngiliz ve Italyan unsurlarını uzlaştırmak sure tile îtalyanın Akdenizdeki yeni vaziye tini uzlaştırmak suretile îtalyanın Akdenizdeki yeni vaziyetini tanımış olduğunu ilâve etmektedir. Bu gazete, Balkan ve Tuna havzalarında İtalya ile Almanya arasında bir guna rekabet alâmeti mev cud olmadıgmı yazıyor. Amerikanın 6 yıllık plânı Vdşington 4 (A.A.) M. Ruzvelt, kongreye bir rapor göndermiştir. Reısıcumhur, bu raporunda önümüzdeki altı sene zarfındaki nafıa işlerine müteallik geniş bir program teklif etmektedir. Bu programın tatbikı beş milyara mal ola • caktır. Programda bilhassa feyezanlara karşı sedler ve barajlar inşası derpiş olunmaktadır. Rapora ilâve edilmiş olan bir mek tubda M. Ruzvelt, bütün millî servet membalarının işleulmesini inkişaf ettiı mek ve tanzim eylemek zaruretinden ehemmiyetle bahseylemektedir. Ingilterede komünistlerle sosyalistler birleşiyor mu? Londra 4 (A.A.) Avam Kamarasına bir saylavın seçilmesi münasebetile yapılan seçim mücadelesinde işçi parti sinin namzedi komünistlerin geniş yardımına mazhar olmuştur. Marksistlerle komünistler arasında bir cephenin teşekkülü için propaganda yapılmaktadır. Bu cephe, îngiltere, Sovyetler Birliği, Fransa vo diğer bazı devletler arasında bir paktın yapılması lehine çalışacaktır. layı merhumun ruhu şadolacaktır. Bu takdirde... Düşünmeğe raahal yok, gelirim. > Çok memnun oluruz. Bizde on be* şe yakın arkadaşmızı bulacaksınız... Konuşur, plânlar kurar, hazırlıklar yapanz Orada belki şiddetli münakaşalar da o lur, fakat her münakaşanın hayırlı neti celer verdiğini de tecrübelerimizle bili yoruz, değil mi? Şu takdirde size güve neyim mi? Tabiî. Fazla sizi rahatsız etmiyeyim. Kim bilir nekadar işiniz vardır!.. Ayağa kalktı. Ben şaşkın bir haldeydim. Aklım fikrim Hasrette idi. Demek ki nihayet gene Hasreti görecektim. Onu tekrar doya doya seyredecektim. Onun karşısında hayran olacak, belki gözleri mizle, belki dillerimizle ajkımızı konu • facaktık... Prens Rızkullahı teşyi etmek üzere kapıya kadar gitrim. Elini sıkacağım 81* rada kulağıma iğildi, yumuşak ve alaycı bir sesle: E, dedi, Semahat Nigârdan ne haber? Onun hakkındaki karannız kat'î mi? Neyse, bu akjam görüşürüz. Hay hay... lArkası vari | Köşeminderinin esrarı Zabıta romanı : 44 Bütün bu mektubları birer kere de benim gözden geçirmem lâzımdı, n€ sıkıntılı vaziyet!. Cehaletimi belli etmeden bu yığın yığın mektubların suallerine cevab vermek, her mektubun ayrı ayn mevzularına vâkıf görünmek kolay mı? Fakat anladım ki bu müessese çok mükemmel kurulmuştur. Her şube kendi ihtısasına aid meselelere bihakkm vâkıftır. Her mektub, her mesele ayn ayn şubelere havale olunmaktadır. Böylece benim işim kolaylaşıyor!.. Yani her mesele aid olduğu şubenin başkâtibi tarafından in celendikten, kâtibe dikte ettirildikten sonra daktilonun eline geçiyor. O halde bana bu mektublan okumak ve imzalamaktan başka birşey kalmıyor. îyi!.. Bu Perihan Hanım hakikaten zarif ve cazibeli bir kızdı. Saçlannm parlaklığı, dudaklarının tabiî pembeliği, etinin şef faflığı insanı çileden çıkarabilirdi. Ya gözleri!.. Gözleri düşüncesine, gayesine, arzularına, zevklerine göre her an başka bir renk alıyor gibiydi. Beyaz yeşil, koyu \ yeşil, bazan mavi, koyu mavi... Kıyafetine dekolte denemezdi amma hele omuzbaşlarından göğsüne inen iki taraflı yollar ve arka bütün bu bluz zengin ipekli kumaşa rağmen sanki tamamen çıplaktı. Tabiî onun güzelliğini Semahat Nigârın muhteşem güzelliğile mukayeseye imkân yok. Birisi olmuş, yükselmiş, yerini yapmış bir kadın, öteki henüz aşk arayan, aşkın ihtiraslarına hazırlanan genc kız... Semahat Nigârda seksapelin kuvveti, Perihanda gencliğin, tazeliğin, körpe etin kuvveti vardı. İtiraf ederim ki bir dosyayı tetkik ederken önümde iğilen Perihanm omzundan, belinden kavramak ihtiyacını duy duğum kadar şiddette hiçbir ihtiras beni kavramamıştı. Bu ihtirasın önüne geçmek için bana fren hizmetini gören his neydi? Evvelâ Hasan Azmi rolüne çıkışım. Bu rolde devam etmeğe, bana verilen programı adım adım takib etmeğe mecburdum. Hasan Azmi bu genc kıza karşı lâkayd davranmış. Benim için hemen kur yapmak doğru olmazdı. Bu mülâhazalarla mücadele içinde iken kapıcı, gayet ciddî ve ağır bir eda ile içeri girdi ve beni kendime getirdi. Ne var? diye sordum. Prens Rızkullah geldi, müdür beyefendi. Ya... Ben de onu bekliyordum. Hemen kabul edeceğim. Perihan Hanım, dosyalarınızı içeriki odaya götürür mü sünüz? Bir iki dakika bekledim. Heyecanımı zaptetmeğe çalıştım ve masanm başmda vaziyet aldım; biraz sonra Prens Rız kullah göründü. Bu Prensin gizli teşkilâtta başlıca rolü Samoilofun fikirlerini aksettirmek ve bana karşı Samoilofun arzulannı tatbik ettirmek olduğunu biliyordum. Fakat şu dakika iblis doktoru ve onun hilelerini değil, onun kızını, zavallı Hasreti, yani şu karşımdaki adamın kansını düşünü yordum. Kalktım, misafirimi karşılamak üzere iki adım attım. Beyaz kolalı yakası üstünde gümüş saçlı başını bir delikanlı kadar dik tutabiIen bu esrarengiz adam elimi hem resmî, hem samimî bir eda ile sıktı. Bu ilk temas üzerimde hemen buz gibi bir tesir bıraktı. Jzaktan onu bir sr r . eski bir hariciye memuruna benzetmek te mümkündü. Fakat bu resmiyeti yanında gözleri nin öyle donuk ve sert bir bakışı vardı ki şaşırdım. O bu tesiri farketmiş gibi durdu, güldü ve dedi ki: Aziz Beyefendi, nihayet gene şehrimize döndünüz. Seyahatfniz iyi geçti mi? Tam yazıhanemin karşısındaki kana peyi işaret ederek onu oturmıya davet ettikten sonra: Tabiî asaletmeab... Pek iyi geçti. Jan Diyamandiyi nasıl buldunuz? Pek nazik, pek kibar... Bu adamlann hepsi Diyamandi ile ne kadar aîâkadar oluyorlar, onunla temasımı nekadar soruyorlar?.. Işler ne halde?.. Yolunda. Kat'î ve seri hareket ederek hepsini daha büyük bir inkişafa nail edebiliriz. Çünkü her şubemizde ve teşebbüsümüzde inkişaf istidadı var. Çok iyi... Yalnız zavallı Mehmed Fikret Beye nekadar acıdım!.. Sormayınız asaletmeab... Biçare adam!.. Ne iyi ve vefakâr dosttu. Allah rahmet eylesin. Bereket versin ki onun sayesinde nüfuz sahibi birçok adamlar la tanıştık. Bu münasebetimizden isti fadeye devam edeceğiz, değil mi? Tabiî efendim.. Acaba benim sizi ziyaretimin sebebini biliyor musunuz Azmi Beyefendi? Bu sırada hilekâr ve zeki gözleri henüz dosyalanm tophyarak uzaklaşan Perihana dikilmişti. Zannederim ki dostane ve nazikâne bir ziyaret!.. Zevcemden malumat sormuyorsunuz Azmi Bey!.. Sizi nekadar sevdiğini bilmezsiniz? Aziz dostum, beni size gönderen odur. Evet... Evet... Sizi bu gece beklediğimizi haber vermeğe gel dim. Bu gece mi? Maalmemnuniye,. azîz üstadım. Mehmed Fikretin acıklı akıbeti henüz kalbimde derin bir yara bırakmış olmakla berater... Mehmed Fikretin ölümü sizin kadar bizi de müteessir ve harab etti. Fakat bilirsiniz ki bizim evdeki toplantılar daha ziyade iş ve müdavelei efkâr top lantılandır. Aramızda daha serbest konuşabilmek için toplanınz... Bundan do