CUMHURİYET 3 gubat 1937 G. SarayFener, Beşiktaş Güneş Izmirde heyecanh bir müsabaka Bakırköy Bez fabrikasmda 1936 da piyasa hesabma çalışma % 250 artmıştır Beş yıllık endüstri programımıza uygun olarak tesisatı genişletılmiş ve yeni makinelerle teçhiz edilmiş olan Sümer Bankm Bakırköy Bez fabrikası, Istan bulda modern Türk endüstrisinin kıy metli bir mümessili halinde, daima artan bir randımanla çalışmaktadır. 1934 başında mevcud iğ sayısı ancak 3,000 olan bu devlet fabrikası, yenıleş mesinden sonra 10,000 iğle faaliyete koyulmuş ve piyasada kendine büyük bir mevki temin etmiştir. Bıten yıl, Bakırköy fabrikası için çok müsaid ve memnuniyet verici şartlar i çinde geçmiştir. 1936 nm ilk on ayı zarfmda fabrikaya dışarıdan verilmiş olan siparişler, 1935 senesinin ayni devresi zarfmda a lınan siparişlere nazaran yüzde 120 nisbetinde bir fazlalık göstermektedir. Fabrikanın pamuk mubayaası ayni aylar esnasında 1935 te 774,424 kilo dan 1936 da 806,965 kiloya yüksel miştir. Bez imalâtı da 3,592,982 metrodan 4,270,068 metroya çıkmıştır. Bu rakamlan mütalea ederken 1930 senesi bütün imalât yekununun ancak 1,5 milyon metrodan ibaret kalmış olduğunun gözönünde tutulması faydalı olur. Fabrika bundan başka 1936 nm ilk on ayı zarfmda 806,483 kilo pamuk ipliği imal etmiştir. Fabrikanın senenin ilk on ayındaki satışlan bir evvelki yılın ayni müddeti zarfındaki umum satışlanna nazaran yüzde 20 yükselmiştir; fakat devlet sa tışlan istisna edilirse, yalnız piyasaya yapılmış olan satışlar arasındaki fark, 1936 da bir evvelki seraye nazaran yüzde 250 nisbetinde bir fazlalık gösterir. Devlet pamuklu fabrikalannın en küçüğü olan Bakırköy Bez fabrikasmın nekadar rasyonel bir şekilde çalışmakta olduğunu bu rakamlardan daha belâgatle ıfade etmek mümkün değildir. Amerikada grev kanlı safhada Ameîe ve kıtaat arasında çarpışmalar başladı Flint «Michigan» 2 (A.A.) Üç bin kadar grevci bir fabrikayı işgal et « mek için beyhude gayretler sarfettikten sonra bu binanın yanındaki dört numa ralı Chevrolet fabrikasına girip işgal etmişlerdir. Bu münasebetle oldukça mü him çarpışmalar olmuştur. Vali Murphy'nin emrile tüfek, mitralyöz ve gözyaşı akıtan bombalarla mü cehhez 1200 muhafız otomobil endüs • trisi fabrikalan mıntakasını işgal etmiş • tir. General Motors kumpanyasının ka • pah bulunan bütün fabrikalan açmak niyetinde olduğu rivayet edilmekte ol duğundan bu takdirde gerek burada, gerekse Detroit ve sair şehirlerde kargaşalık çıkmasından korkulmaktadır. Flint «Michigan» 2 (A.A.) Dün akşam askerî kıt'alar geldikten sonra o tomobıl endüstrisi grevcilerinin zevceleri, kızkardeşleri ve ahbablarından mürek keb bir kadınlar müfrezesi teşekkül et miştir. Bu kadınların başlannda kırmızı bereler ve kollannda kırmızı beyaz renklerde bazubendler vardır. Kadınlar sopalar ve baseball topla rile mücehhezdirler. Bunlann maksadı askerî kıt'alar müdahale ettiği takdirde fabrikalan işgal eden grevcileri sonuna kadar müdafaa etmektir. Silâhsız olan bu kadınlar gaz maskeleri tedarik etmeğe gayret etmektedirler. Senenin en mühim maç Göztepeliler ikinci devreları pazar günü Taksim de 4 gol atarak K. S. K. ı 4 3 yendiler stadında yapılacak Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Güneş kulüblerinin teşkil ettikleri daimî komite, B. İ. T. O. K. (Beynelmilel Spor Temaslan Organizasyon Komitesi) ismini almıştır. Bu komite muhtelif ecnebi taknnlarmın şehrimizde maç yapmak hususundaki tekliflerini tetkik etmiştir. Vaktile tehir edilen lik maçlannın son üç hafta içinde tekrar tehir edilmiş bu lunması millî kümeye aynlacak takımların taayyün etmesine rağmen oynanılmak mecburiyetinde olduğundan ecnebi tekliflerinin hemen hepsi reddedilmiştir. Komite esas olarak kurban bayramında dört kulübümüz arasında yapılacak olan dostluk turnuva maçlannı konuş muştur. Bu konuşmaların neticesinde kur ban bayramına tekaddüm eden Pazar günü dört kulübün ikişer ikişer karşılaş ması, salı günü mağlubların, çarşamba günü de galiblerin maç yapmalanna karar verilmiştir. îzmir (Hususî) Bu haftaki millî küme seçme maçlan, epeyce heyecanh ve sürprizli geçti. Alsancak sahası, gece yağan şiddetli yağmurlarla adeta çamura boğulmuştu. Bu sebeble, sabahleyin yapılması rrrukarrer İzmirspor Demirspor maçı geri bırakıldı. Öğleden sonraki maçlar Halk sahasında cereyan etti: Âltmordu, rakibi Egesporu, 1 0 0 yendi. Egespor, Altmorduya nisbetle epeyce zayıf bir takım. Kadrosunda tanınmış hiçbir eleman yok gibi.. Bunu Altay Bornova maçı takib etti. Bornova son zamanlarda epeyce kuvvetlenmiş ve hatta geçenlerde K. S. K ı bile yenmiş bir takım olduğu için bu maça, millî küme ile en yakından alâkadar olanlar, oldukça ehemmiyet veriyor lardı. Fakat Altay, derhal bariz bir hâ" kimiyet tesis etti ve tıpkı Altınordunun Egespora yaptığı gibi, sırtısıra golleri, rakıb kalenin ağlanna takmağa başla * dı. Bu bariz kuvvet farkı ve birbirini takib eden goller, derhal oyunun ciddiyetini bozdu ve verilen ehemmiyeti de silip süpürüp gitti. Bunun da neticesi şu oldu: Altay 1 1 Bornova 0. Sıra günün en mühim maçına gelmişti. Göztepe ile K. S. K. karşılaşacak lardı. Göztepe şimdiki halde puvanı en yüksek ve en ümidli olan bir takımdır. K. S. K. da dışarıdaki bazı oyuncularının da gelmesini temin etmiş ve en kuv~ vetli şeklile çıkmıştı. Bu maç Altaylılar la Altmordululan da heyecana düşürüyordu. Çünkü Göztepenîn mağlubiyeti takdirinde, onlar da mevkilerini nisbe ten tahkim etmiş olacaklardı. Göztepeden sonra Altay, onun ardından da Altmor du gelmektedir. Yol değil, çamur deryası! Kasımpaşanın çamur deryasında bir gezinti Çamura bulanmadan iki adım atacak yer aramayın, burada tabiat hükmünü sürüyor: «Fark ve kurtuluş yok, herkes çamura batacak!» Birbirinden güzel eserler arasında en güzelini seçmek nekadar güçse, birbirinden perişan Istanbul sokaklanndan en berbadlannm hangi bahtsız semte düştüğünü bulup meydana çıkarmak ta o derece müşkül bir iş. Dün, matbaada düşünüyordum; bu sefer kötüsünü değil de, elin yol dediği nesneye benziyen dörtbaşı mamur bir sokak, cadde bulabilsem de, bir kerecik olsun: «Bakın ıstanbulda böyleleri de var mış!..» diyebilsem... Yavaşça kapı aralandı. lçeri tanıma dığım dört kişi girdi. Selâmlaştık ve sordular: Bilin bakalım nereden geliyoruz? Bu kuru havada paHtalonlan dizle rine kadar çamura bulanmış, üstleri başları zifos serpintilerile kirlenmişti. Avdan mı? Başlannı iki yanlanna salhyarak, hayır, dediler. Veliefendi çayınnda yanş mı vardı? Acı acı gülümsediler. Yoksa çukura mı düştünüz? Evet, dediler, şehrin çukurundan geliyoruz ve sizden evvel Belediyeye uğradık, hali anlattık, aman dedık, zaman dedik, derd yandık. Bir hoşça sırtlanmızı okşadılar, «iyi olur inşallah» dediler. ... ve, gittiler. Ertesi sabah, biz de kalktık, gittik Kasımpaşaya. Evvelâ, Kasımpaşa nahiye müdürlüğü önünde bir lâhza durduk. Ve oracıkta mangal yakrr.akla meşgul hademeye, kapının önüne kadar yayılmış çöpleri göstererek, merhaba, dedık. Dört gündür çöpçü uğramıyor, ne yapalım... cevabını verdi. Arif olan, bu cevabı aldıktan sonra, daha ne diye sokak sokak dolaşsın, döner gider, dersiniz amma, merak bu, bazan söz dinlemiyor. Indik yokuşu. Ve uzatmıyayım, çamura daldık, ilâc için bir kanş kuru yer, çamura bulanmadan iki adım atacak bir kaldınm kenarı, hayır, beyhude aramayın. Burada tabiat, yaman bir müsavatseverlikle, çıngırakh kısmet çığırtkanlan gibi ciyak ciyak ötüyor: «Fark ve kurtuluş yok... Herkes ayni çamura batacak!..» Ve batıyorlar... Çoluk çocuk, kadın erkek, görseniz nasıl batıp çıkıyorlar. Lâstiğini, bir yengeç gibi yapışan çamurdan kurtaramıyan mektebli kızcağız ağlıyor: Kayboldu lâstiğimin teki... Bula mıyorum... Ondan biraz sonra hareket eden ve gene Atinaya giden diğer bir tayyare ile gittim... Ferdi gene sabredemedi: Başka tayyare ile mi dediniz? Bizim tayyareye binmediniz mi? Sebeb ne? Evet, başka bir Italyan tayyaresine binmeğe lüzum gördüm. Sebeb, doğrusu vaziyeti pek nazik gördüğüm için. Fakat... Tumuvada galib gelecek olana dostluk kupası ismini taşıyacak olan bir kupa verilecek diğer üç takıma da bu t u r nuvanm hatırası olarak birer hediye verilecektir. Dört kulübe mukayyed azalar aidat lannı tamamen ödemiş olduklan takdir de bu maçlara tenzilâth biletlerle kabul edilmeleri de karar altına ahnmıştır. Spor meraklılan bu maçlan seyrede bilmek için kurban bayramına kadar beklemiyeceklerdir. Çünkü malum olduğu üzere lik maçlan oynanıp sıra tehir edilenlerin oynamasına geldiği vakit ilk olarak Galatasarayla Fenerbahçenin Beşiktaşla da Güneşin ayni günde ve ayni stadda oynamalan icab etmiş fakat haOyun başladı. Rüzgâr ve güneş ta vanm muhalefetinden bu maçlar tek mamen Göztepe aleyhinde.. Fuad biraz rar tehir edilmişti. rahatsız ve sakat.. Bundan sonra iki hafta müddetle teK. S. K. lılar büyük bir enerji göstehir keyfiyeti tekrar ettiğinden sıra yeni riyorlar. Göztepe müdafaası, rüzgârın den Galatasaray Fenerbahçe ve Be da tesirile sıkışıyor, oyunu açamıyor ve şiktaş Güneş maçlarına gelmiştir. Pa kontrol imkânsız.. Orta haf Hakkı, büzar günü hava biraz müsaid olduğu tak tün kuvvetini ve enerjisini sarfediyor. Fadirde Taksim stadyomu fevkalâde bir kat K. S. K. ilk devrede 3 gol çıkarıyor. futbol günü yaşryacak ve muhakkak ki Buna mukabil Göztepe sıfır. fevkalâde kalabahk olacaktır. İkinci devre başladığı vakit rüzgâr da Millî küme için dün yapılan K. S. K. lehine kesilmiş bulunuyor ve K. S. K. lıların bir müdafaa sistemi ile ihzarî toplantı muhakkak galıb çıkabilecegi kanaati iyiDün Galatasaray, Fenerbahçe, Be ce yerleşiyor. Fakat bu kanaat, daha ilk şiktaş ve Güneş murahhaslan Futbol Fe dakikalarda sarsılmağa başlıyor, çünkü derasyonu reisi Hamdinin iştirakile bir Göztepe, K. S. K. kalesini çember içine toplantı yaparak millî küme meselesi et almış ve mütemadiyen tazyiktedir. K. rafında görüşmüşlerdir. S. K. müdafaası, bu çemberi bir türlü Takımlann seyahat masraflan, stad parçalıyamıyor. Hakkı, şayanı hayret hisselerile bu maçlann hangi stadlarda bir muvaffakiyetle mütemadiyen muha yapılmasmın muvafık olacağı meseleleri cim hattını besliyor. Göztepe ilk golünü bu görüşmelere mevzu teşkil etmiştir. penaltıdan atıyor. Bunu biraz sonra Ab" basm güzel bir golü takib ediyor. Artık Önümüzdeki hafta içinde millî kümeye seçilmiş bulunan sekiz kulübün mu sahada tezahürat kesilmiştir. Çünkü nerahhaslan umumî bir toplantı yaparak bu tice şüpheye düşmüş bulunuyor. Hâlâ işleri teferrüatile görüşecek ve bir karara Göztepe hâkim.. Devre ortalannı biraz geçti. İşte üçüncü gol.. Bu defa, Göztebağhyacaklardır. pe taraftarlannm sesleri yükseliyor. Tam Paraguay millî takımının bu sırada hakem, K. S. K. lılardan bir Avrupa seyahati oyuncuyu dışarıya çıkarıyor. Itirazlar Cenubî Amerika futbol şampiyona başlıyor. Bir diğerini daha çıkarıyor. Hasında Arjantini 4 1 , meşhur Uruguayı kem aleyhine bazı tezahürat oluyor ve da 4 2 yenen Paraguay millî futbol ta oyun tekrar başlıyor. Esasen son daki kımının, Avrupada tezelzüle uğrıyan kalardayız. İşte dördüncü ve galibiyet Cenubî Amerika futbol şöhretine lâyık golü.. Bu suretle Halk sahasında epeyce olduğu mevkii tekrar verebilmek gaye enteresan ve heyecanh bir maçın son dasile Avrupaya gönderilmesine karar ve kikası geliyor. Hakemin düdüğü Göztepeyi 4 3 galib ilân ediyor. rilmiştir. Grev biten yerler Bir mektebli, dereden geçmeğe uğraşıyor Kimin kime yardıma mecali var ki.. Bak ben takunye ile gidiyorum. Hem tasması dar, ayağımdan kurtulamaz, hem de saplansa kalsa da topu topu beş kuruş. Böyle yalınayak üşümüyor musun küçük? Çorablı, potinli olursam daha fena amca. Onlar ıslanıyor da akşama ka dar tir tir titriyorum. Ve koltuğunun altından, içlerine ço rablar tıkılmış yamalı iskarpinlerini çı kararak, gülüyor: Bak.. Mekteb kapısına varınca, kurunarak ayaklarıma bunlan geçiriyo rum. Omuzlarında küreklerile işine giden kayıkçı duruyor: Iskelede sinek avlıyacağımıza, kayıkları buraya getirsek mi dersin? Ileride, bir göl yüzü gibi durgun ve pis suyun kapladığı sokağın öbürucunda küçücük mektebli çocuklar bu taraftaki arkadaşlarına bağınşıyorlar: Siz ne yandan geçtiniz? Ve sola dönerek sağhk verilen tarafa teveccüh ediyorlar. Bir zamanlar üstü betonla örtülen meşhur Kasımpaşa deresi yer yer açıl mış.. Ve birer koca havuzu andıran, içlerine lâğımlann binbir levsi akan bu boşlukların hiçbir tarafında ne bir işaret, ne bir parmaklık, ne bir sed var. Çoluk çocuk onun netameli kenarlanndan ip cambazları gibi korka korka geçiyorlar. Geceleri mi?.. diyorlar... Ne yapahm Allah esirgiyor işte... Doğma büyüme Kasımpaşalı olduğunu söyliyen yetmişlik bir ihtiyar dayanamıyor: Gecesinden vazgeçtik oğul... Canıruz... Yalnız bazı noktalann aydmlanması için yardımızını istiyoruz... Bundan dolayı Atinaya giden ve Ferdinin bindiği tayyareye binmiş olan bir başka Azmi Bey olduğunu size haber vermeğe ve sizin bu husustaki mütaleanızı sormağa lüzum görüyorum. Öyle mi?.. Vaşington 2 (A.A.) Resmen bildirildığine göre Büyük Okyanus limanlanndaki deniz grevi sona ermiştir. nı seven Kasımpaşada gece dolaşmasın. Gelgelelim, yazın, sıcaklar basınca evine kapansan da bu dereden rahat yok. Burunlarımızm deliklerine pamuk bkasak, taaffün sanki gözlerimizden, kulaklan mızdan, ağızlarımızdan siniyor içimize.» Kahvelerden, berberlerden çıkarak etrafımıza toplanan Kasımpaşalılar derd " Ierini yanıyorlar: Bu dere vaktile ta Piyaleye kadar deniz suyile kaplı idi. Şimdi de üstünü açarak ve iyice temizliyerek denizin o tarafa uzamasını temin etmek güç bir iş mi? Kanalizasyon da ona göre yapıhnca, şu levs deryası, Kâğıdhane deresi gibi, fakat Istanbulun göbeğinde mükem mel bir tenezzüh ve safa yeri olurdu. Başkası söylüyor: Şimdi ise, başımızın derdidir. Yazın kokusu, kışın taşması... Her Kasımpaşalının her sabah ilk işi kuraklık duasıdır. Gökte bir kara bulut görünce rahatımız ve uykumuz kaçıyor. Biraz yağmur başlasa, millet seferber oluyor. Ve hep bir ağızdan konuşuyorlar: Hatırlarsınız, geçenlerde gene taştı, evleri bastı, ortahk birbirine girdi, fakir fukara sokaklarda, sular ortasında kaldı, adam boğuldu... da Belediyemiz bizi aramadı, şu hali, şu perişanlığı gör mek istemedi. Ve, meyus, müteessir ilâve ediyorlar: Öyle günlerde olsun, insan arandığını, sorulduğunu istiyor. Bir parçacık alâka, şefkat bekliyor. Bu, çok ağnmıza gitti doğrusu.. İyi olur inşallah.. Siz de mi? Oracıktaki bir eczaneye giriyorum: En fazla ne ilâclan veriyorsunuz? Tifo, dizanteri ve zatürree.. İzah ediyor: Su, çamur ve lâğım içinde yüzen bir yerde başka ne beklenir ki... Halk zaten fakirdir. Çoğu işçidir, hergün uzak yerlere gidip gelirler. Bilhassa geceleri evlerine dönerken çamurlara batmamaları imkânsızdır. Sonra da öteberi almak için sokağa çıkan her Kasımpaşalı mutlaka ıslanır, hele çocuklar mektebde, sa bahtan akşama kadar ıslak çorabları, papuclarile oturmak mecburiyetindedir ler. Ve şu tarafta dereler gibi açıkta akan lâğımlar... Eczacıbaşının (şu taraf...) diye gösterdiği yer... E, burada akan sular durur: Evet burada lâğımlar, dereler gibi sokaklarda akıyor.. Ve insanlar bunlara bata çıka evlerine gidiyorlar.. Bir anda hepsini unuttum: Balçık deryası sokakları, çökmüş kaldırımları, tehlikeli ve pis açık dere ağızlarını, hatta, dört gündür uğramıyan çöpçünün nahiye müdiriyeti önünde ve her yanda bıraktığı molozlan... Hepsini, hepsini unuttum. Fakat bunu, bu, kapı eşiklerine kadar lâğım kirlerine batmış evleri ve bunlann bahtsız sakinlerini... Ah, ne olur, ey Istanbul Belediyesi, bu (insan) lan, bir lâhzacık sen de hatırla! Bolu idare adamlarının toplantısı Bolu (Hususî) Vılâyetin bütün kaymakam ve nahiye müdürleri 4 şu batta şehrimizde bulunmak için vali tarafmdan davet edilmişlerdir. Toplantıda vilâyetin işleri görüşülecek ve o tarıhte içtima halinde bulunacak olan umumî meclisten bazı şeyler istenecektir. Bursada spor teşkilâtına giren kulübler Bursa (Hususî) Şehrimizdeki Avcılar kulübü federe edilmek üzere Türk Spor Kurumu Bursa bölgesine müracaatta bulunmuştur. Bursanın kuvvetli bir kulübü olan Avcılar kulübünün de federe edılmesile bölge teşkilâtı genişliyecektir. Aynca; înegölde (Yenidoğan), Yenişehirde (İdmanyurdu) ve Gemlikte (Genclerbirliği) kulübleri de federe e dilmek üzere müracaatte bulunmuşlar dır. Muameleleri yapılmaktadır. Budapeştede büyük futbol turnuvası Ferencvaroş ve Uypeşt takımlan pas kalya yortu ve tatilleri münasebetile Peştede büyük bir turnuva tertibi için mu tabık kalmışlardır. Turnuvaya Avusturyanm Admirası ile Romanya ve Yugoslavyanın büyük kulübleri de iştirak edeceklerdir. Almanya: 2 Holanda: 2 Almanyanm Düseldorf şehrinde altmış bin kişi önünde oynanan Almanya Holanda millî futbol maçı çok heyecanh olmuş ve takımlar ikişer gol yaparak berabere kalmışlardır. çılıverdi: Ne diyorsunuz, ne dediniz?. Siz Atinaya giden tayyareye binmediniz mi? Tabiî binmedim Ferdi... Şaşkınlığına nekadar şaşıyorum bılsen Ferdi! Halbuki ne kuvvetli hafızan vardır. Nasıl olnyor da benim o tayyareye binmediğimi hatırlamıyorsun?.. Sen beni o tay yarede gördün mü a çocuk?.. Birkaç gündenberi aklım, fikrim darmadağınık oldu Azmi Beyefendi amma hatıra defterimde sizin tayyareye doğru geldiğiniz bile yazılı.. Ondan ötesini ne defterimde, ne hafızamda bula biliyorum. Bana aşılajan bir drog yü zünden hiç birşey bilemiyorum... Bundan sonrası tamamen karanlıkta.. Tuhaf şey... Zavallı Ferdi, senin başmdan neler geçmiş.. Adeta roman gibi birşey. Bu tuzağa nasıl düştüğünü pek merak edıyorum. Bununla beraber ben bahsettiğin tayyareye binmedim. Nasıl ojur?.. Komiser Nedim söze kanşarak: Sus Ferdi, bırak ta Azmi Bey anlatsın. Siz, Atinaya gitmediniz mi Azmi Beyefendi? Tabiî gittim. Hangi tayyare ile o halde? Köşe minderinin esrarı Zabıta romanı : 42 tirmeğe memur edilmişti. Fikret Bey tarafından da bu yolda bir hizmete memur olmuştu. Söyle Ferdi... Murad Ferdi izah etti: Evet... Ben Atinaya giden bir tay yareye binecektim. Yanımda iki de memur bulunacaktı. Vazifelerimden biri de ayni tayyareye binecek olan Samoilof Fikretle aramızda kararlaştırılan ismindeki herifi nezaret altmda bulundurprojenin kimleri istihdaf ettıği ve kimLe maktı. Hatta Samoilofun yanında kâti rin aleyhine olduğu bizce malumdu. O binin bulunacağını bile biliyorduk. nu niçin suikasdin de kimler tarafından Ben Murad Ferdinin ne söyliyecekletapılabileceğini tahmin etmek güç değil rini tamamen bildiğim halde sordum: dir: Samoilof!.. Peki, sonra? Sonra ne oldu?.. Tamam, tamam!.. Şimdi beyefendi, bir de tayyare meselesi var.. Bu garib meselede de bizi tenvir etmek lutfunda bulunursunuz, sanırım. Bu meselede bize ancak siz yol gösterebilirsiniz. Sonra, ben tayyarede sizi de bulacaktım ve sizinle beraber seyahat edecektik. Hatta benim bu seyahat esnasında ve bu seyahatten sonra ifa edeceğim hizmetlere aid malumatı ben sizden alacaktım Azmi Beyefendi... Doğru. Fıkrimiz, projemiz tama men anlattığınız şekilde idi. Fakat yemek esnasında bu proje birdenbire değişti. Ferdinin hayret ve merakla gözleri a Otomobil kazasını mı? Evet, işit tim. Anlaşıhr şey değil, bu otomobil Fikretin her zaman bindiği mükemmel makineydı. Şoförü de onun eski şoförü idi. Bizim şüphelerimizin kimler ve hangi gruplar etrafında temerküz ettiğini de biliyorsunuz, değil mi? Emrediniz, fakat tayyare meselesi nedir? Bu hususta hiçbir fikrim yok ve maalesef hiç birşey de işitmedhn efendim. Murad Ferdi, sizin şirketin işlerini tahkike ve size icab eden malumatı ge Evet.. Azmi Bey namına alınmış bir bilet, Ferdinin ve memurlanmızın Beyler.. Sözlerimin sıhhatini tah bindikleri tayyarede kullanılmıştır. kik etmek gayet kolaydır. Benim bindi Size tekrar ediyorum, sözlerimin ğim tayyarede üç yolcu vardı. Tekirdağı hepsini kontrol etmek, tahkik etmek elicivarında tayyaremiz inmeğe mecbur oldu. Motör tamir olununcıya kadar bek nizdedir ve hakkınızdır. Öyle ise başka birisi sizin namınızı, ledik. Bu tamir üç çeyrek şaat kadar sür dü. Sonra hareket ettik... sizin yüzünüzü taklid ederek benim bindiğim tayyareye bindi... Ferdi dişlerini sıkarak haykırdı: Müdür Fahri Bey başını salhyarak: Olur şey değil... Diğer tayyarenin de biz, Tekirda Hiç şüphe yok, haydudlardan biğında tamirle meşgulken üzerimizden ge ri!.. çip Akdenize doğru yollandığını gör Dedi ve Komiser Nedim hayretle: dük... Pek iyi hatırlıyorum. Aklıma gelen odur. Fakat bu herif Odada bir lâhza herkes sustu. Komi ne oldu? Ferdinin bize izah edemediği ser Nedim, gözlerini elindeki bir kaleme kısımlar arasında bize lâzım olan en dikerek ağır ağır: mühim nokta budur. Tayyareden nerede Azmi Beyefendi, biz sizi rencide indi, ötekiler ne oldu? Bu dehşetli bir etmek ve hakkınızda en küçük bir şüp hâdıse... hemiz olduğunu bile ima etmek istemiyolArkası vari KANDEM1R