2 Şubat 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

2 Şubat 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 2 Şubat 1937 Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Teknik bir futbolcu nasıl yetişebilir? Millî takım antrenörü, futbolun inceliklerini ve iyi bir oyuncunun nasıl yetişebileceğini anlatıyor Futbolun herkes tarafmdan sevilmesr nin ve oynanmasma heves edılmesiıun sebeblerinden biri bu oyunu oynıyabil mek için bazı fevkalâde vücud kabiliyetlerinin aranmaması keyfiyetidir. Demek istediğim şudur ki, küçük ve nahif bir vücude malik olan bir oyuncu, vücud itibarile kendisinden çok daha iri olan kadar muvaffak olabilir. Bununla beraber, küçük ve nahif vücudlü olan sureti umumıyede sağ veya solaçık mevkilerinde oynar. kolaylıkla yetişebileceklerdir. Kalenin direğine vurmağı ümid edemezsiniz, fakat gayeniz bu olmalıdır. Size korner atışı hakkmda bir iki kelime daha söyliyeceğim. Çünkü bu şimdiye kadar ihmal edilmiştir, ve yanlıştır. Korner atışlarmda şimdiye kadar, çok az gol yapılmıştır. Çünkü korner atanlar dediğim şekilde ayaklannı kullanmıyorIar ve topun kaleden çok uzaklara düşmesine sebeb oluyorlar. Atışta önünüzde duran topa korner bayrağının kale çiz gisi tarafmdan koşunuz. Topa ayağınızın içile vurmağa dıkkat ediniz ve topun kalenin arka direğine çarpmasmı temine çdlışınız. Topa bir falso vermeğe muvaffak olduğunuzu görünce ki bu tabiî olarak zamanla elde edilebilecektir vuruşunuzun mesafesini hafifçe uzatmağa gayret ediniz. Şöyle ki top kale önünde kimse tarafmdan durdurulmazsa arka direğin bir metro kadar ilerisinden avuta çıksın. Işfe en mükemmel korner atışı budur. Bu atışla gol kazanacaksınız. Topun kendiliğinden kaleye girmesi ile değil orada bulunan bir arkadaşımzın kafa vurmasile korner atışlannda doğrudan doğruya yani yalnız başmıza gol yap mağa gayret etmenizi söylemiyorum. Filhakika bu gibi goller futbolda yapılmıştır. Fakat buna çalışmak vakit ziyaından başka birşey değildir ve buna gayret yanlış bir harekettir. Aylardır ayni yerde oturan kadın! Son zamanlarda, A Pariste, Concorde ¥ meydanında garib bir hâdise cereyan etmektedir. Hâdi se cereyan eder. 0 geçer; fakat bu öylesi değil, devam ediyor. Parislile rin Concorde mu amması dediklerı bu hâdise, üç ay danberi, bir kadı nın hergün ayni sa atte oraya gelip bir sıraya oturması ve akşama kadar, birşey bekler gibi yerinden kımıldamadan bütün gününü orada geçirmesidir. Başın da beresi, elinde şemsiyesi, sırtmda mantosile her sabah saat onda Con corde meydanmın tahta sıralarmdan birini işgal eden bu kadıncağız, bütün Paris halkma merak olmuştur. Fakat, bu garib mahlukun ağzından bir tek söz almak imkânı yoktur. Hiç kimse nin yüzüne bakmıyor. Hiçbir suale cevab vermiyor, put gibi oturuyormuş. Bu zavallmm, Claustrophobie denilen kapalı yerde oturamamak hastalığile malul olduğunu söyliyenler var. Fakat Pariste açıkhava yalnız Concorde meydanından ibaret değil ya! Hulâsa, halli müşkül, hatta kadm lâkırdı söylememekte ısrar ettiği için, imkânsız denebilecek bir muamma! Orman kanununun ilk müzakeresi dim bitti Çin îhtilâli Hükumet komünist çete. lere karşı tedbir aldı Nankin 1 Şensi işi Bu münasebetle Mecliste münakaşalar oldu, bazı kında merkezi(A.A.) şuna kararhak hükumet ver miştir: Çangsuliang ordusu Kansu'ya takrirler verildi, fakat maddeler aynen kabul olundu naklolunacak ve Yangşun ordusu da Vey nehrinin simalindeki mıntakaya günderilecektir. Bu ordu komünist çetelerine karşı mücadelesine devam edecektir. Sianfu şehri ve bu şehirle Lungai arasındaki demiryolu Kansu Şensi holü hükumet kuvvetlerinin kontrolü altma kcr nacaktır. Milâno mülâkatı IBaştarap l incı sahifede] « Sancak hakkındaki Türk Fransız ihtilâfı mucibi memnuniyet bir şekilcle halledilmiştir. Cemiyeti Akvam paktı çerçevesi dahilinde ve Milletler Cemiyetinin yardımile iki tarafın kabul edebileceği bir sureti hal bulunmuştur. Bu netice umumî sulh ile Milletler Cemiyetin'n nüfuzu bakımından fevkalâde cesaret vericidir.» * * * Hariciye Vekilimiz doktor Tevfik Rüştü Aras, Cenevreden hareket etmeden evvel Pariste çıkan L'İntransi geant gazetesine şu beyanatta bulun muştur: « Cenevredeki bu toplantıdan son derece memnuniyet hissediyorum. İs kenderun meselesinin halli, maziden intikal eden birçok arazi işlerile doğ rudan doğruya veya bilvasıta alâkadar meseleleri kat'î surette tasfiye etmektedir. Badema. Türkiye ile Fransa arasmda yeni ufuklar açılmaktadır. Her iki memleketin, İskenderun meselesi nin halli üzerine akdedecekleri muahedeler ve mukaveleler, bu yeni vaziye tin ilk tezahürü olacaktır. Kont Ciano ile görüşmek üzere İtalyaya gidiyorum. Müzakeratımız, her halde, Montreux'de akdedilen Boğazlar mukavelesine dair olacaktır. Fakat bu mülâkat, îtalya ile Türkiye arasında mevcud dostane münasebetlerin mah sus bir salâh kesbettiğinin delilidır. Türkiye, Ingiltere ile îtalya arasındaki Akdeniz anlaşmasını büyük bir mem nuniyetle karşılamıştır. Bu anlaşma nın ruhu, bizim haricî siyasetimizin e sasını teşkil eden fikirler ve prensip lere tamamen tetabuk etmektedir.» L' İntransigeant gazetesinin muhar riri, Bulgar Yugoslav paktmın akis leri hakkında sorduğu suale, Rüştü A rastan şu cevabı almıştır: « Bu pakttan ilk memnun olan benim. Bulgaristanla Yugoslavya arasm da bir mukarenet tesisini teshile. memleketimin ve şahsan benim, geniş mikyasta çalışmış olduğumuz malumdur. Esasen. bizzat Türkiye, Bulgaristanla bu muahedenin bir benzerini akdet miştir. Balkan Antantı. Balkan devletlerini sağlam temellere istinad ettire cek bütün vesaitle takviye edilmiştir. Esasen, Bulgar Yugoslav muahede sinin bir başlangıç ve bir misal teşkil edeceğini ümid etmek isteriz. Bulgaristanla Romanya arasmda ve Bulgaris tanla Yunanistan arasmda da buna benzer muahedeler addedilmesi müm kündür.» Orman kanununun birinci müzakeresinde söz söyliyen meb'uslar .r İsmail Hakkı Refik İnce Raif Karadeniz Ankara 1 (Telefonla) Meclis bugün saat 15 te Tevfık Fikret Salâyın başkanlığında toplandu Ve geç vakte kadar çalışarak orman kanun lâyihasmm birinci müzakeresini bitirdi. Lâyihanın sonundaki birinci muvak kat maddede söz alan İsmail Hakkı (Bolu) mütalealarını uzunuzadıya izah ettikten sonra dedi ki: « Ormanlarda devlet mülkiyetmlr. hukuk bakımından temini isteniyor. Fakat mevcud ormanlann yüzde 80 i münazaunfih vaziyettedir. Sınırlanma işinde evvelâ karşımıza bunlar çıkacaktır. Or manların tahdidi mecburiyeti esasen elde bulunan bir kanunla konulmuştu. Fakat 50 küsur senedenbe'ri bu iş yapılamamıştır. Muhtelit encümen ufak bir bedel mukabilinde bilumum şahıslara aid orman ların istimlâkinden bahsediyor. Mal sahibleri ise feryad etmiyecek midir? Günün birinde hakikî kıymetlerin tayinine zaruret olmıyacağını ve hazineden milyonlarca lira almıyacaklannı kim temin eder? Teşkilâtı esasiye kanunumuz da buna müsaiddir. Devlet ormanlanna bitişik ormanlann miktarları ne olursa olsun istimlâk olunacağmdan bahsolunuyor. Nihayet hepsinin bir ucu devlet ormanlanna bağlı olduğuna göre kanun çıkar çıkmaz hususî orman kalmıyacak demektir. Ben pürüzlü işlerin tahdid esnasmda yalnız istimlâk yolile halli mümkün olaca ğına kani değilim. Para olduğu gibi kalacak, hükumet ve mahkemeleri kat kat fazlasile işgal edecek ve ormancıhkta müstakar bir idare sistemi gene olmıyaca ktır. Köy civarındaki baltalıklar için sa hiblerinin yedinde senedleri olmadığı gibi orman idarelerinde de resmen kayidleri yoktur. Kanun mer'iyete girince bu gibi ormanlar da devlet eline geçecektir. Göçmenlere verilen ormanlar 50 küsur senedenberi köylüler tarafmdan benim senmiş, babadan evlâda intikal etmiş ve bu ailelerin maişetlerini temin vasıtası olmuştur. Sahibleri bu ormanlan uzun müddet korumuşlardır. Devlete geçince daha iyi korunacağını zannetmiyorum. Halbuki bazı Avrupa memleketlerinde bu yolda başka tedbirler alınmaktadır. Eski Avusturya, Macaristan, Karpat hudu dunu müdafaa için oradaki ormanlan köylülere dağıtmıştı. Romanyalılar da Transilvanya'da böyle yapmışlard.T. Bulgarlar da 1,200,000 küsur hektarlık ormanı gene bu maksadla köylülere da ğıtmışlardır. Ormanlann devlete geçmesile daha iyi korunacağını ancak bize zaman gös terecektir. Sahiblendirilmiş ormanlann daha iyi korunduklan bugün görülmektedir. Halkımızm yüzde 85 i köylüdür. Köylülerin kalkınması için toprak kanunu, ziraî kombinalar birbirlerine sıkı surette alâkadardır. Fakat herşeyi bilen ve herşeye hazır olan İsmail namındaki sözümona uşak Nigârın apartımanmdan müdiriyete kadar olan yolda ve mükellef bir otomobil içinde beni o derece tenvir etmişti ki sorulacak herşeye cevabım hazırdı. Eğer bu üç polis memuru hiç umulmadık bir tarzda ve büsbütün başka vadilerden geçerek beni bir söz tuzağına düşürmezlerse mesele yoktu. E\Telâ Fahri Bey bana hitab etti: Oturunuz Azmi Bey, hemen size şunu haber vereyim ki bizde sizin hakkınızda hiçbir şüphe yoktur... Gazeteler den bazılarının yazdıklanna bakmayı nız. Biz bu yazılan hemen tekzib ettik. Onların tahkikatı ne derece sıkı olursa olsun ellerinde hiçbir ipucu olmadığı için bizim ihbanmız haricindeki iddialan tevsik edilemiyordu. Bu yolda sizin bize Atinadan çektiğiniz telgraf çok işe yaradı. Hele bize şimdi vereceğiniz malumat, bazı noktalann karanlık olması yüzün den efkârı umumiyede tereddüdler uyandıran bir ölüm etrafmdaki şüpheleri de izale edecektir. Yeni orman kanunile istifade hakkı bir kısım köylülerden nez* edilince kalkın ma kanunile onlara ne faydalar temin edeceğiz. Kabilizer' topraklan ve arazisi olmıyan köyler vardır. Bu köyleri başka yere kaldırmak icab ederse ev yapma parası ve saire için 80 milyon lira sarfı icab eder. Bunlar esasen orada yaşıyamazlar, hastalanırlar.» İsmail Hakkı Uzman orman mütehassısı olarak Ziraat Vekâleti tarafmdan Almanyadan getirilmiş olan profesör Bernhayd'ın kitabından bazı parçalar okudu ve bu münasebetle köylerin ve belediyelerin manevî şahsiyetleri için 1000 ve şahıslara 5000 hektara kadar orman bırakılması için bir takrir verdi. Futbolun ince tarafları Futbol oyununun umumî cereyan t a r zmın inceliklerini sayarken evvelâ mu hacimlerden bahsedeceğim. Bu husu^a söyliyeceklerimin hepsi amelî sahada lecrübelere istinad eden bilgilerdir. Sahada işgal edilen her mevkiden z'r yade açıklar, oyunculara diğerkâmlığı öğretirler. Ekseriya topu kaleye kadar götürüp, orada sayıyı yapacak, ve belki de bütün sitayiş ve alkışlan toplıyacak olan bir arkadaşa topu vermek icab edecektir. Bu sizi müteessir etmesin, ve sayı kaydetmek sevgisi ve hevesi size yerinizi değiştirip insayd'a geçmenize sebeb olmasın, unutmayınız ki futbol bir tim oyunudur, on bir kişi beraberce oynar. Hariciye Vekilimizin sözleri Styrılmak, kaçmak Cenahta muvaffak olmak için sağ cenah olsun sol cenah olsun oyuncu seri ve vücutçe kabilıyetlı, idmanlı olmak icab eder. Cenah oyuncusunun birden bire, çok anî olarak harekete geçen, anî çıkışlar yapan birisi olduğunu görürsü nüz. Cenah oyuncusu bir ıki dakıka içuıde sahanın yarısım birkaç defa boyluboyuna koşacak vaziyette, hazır bulunmahdır ve bu anî koşmaları takiben belki de uzun bir müddet için ihmal edilmış b:r vaziyette kalabilir. Cenah oyuncusunun mevkii öyledir ki ondan anî hareketler \e sür'at istenir. Bu da kendısinin vücudçe bu işi yapabilecek mçykide olmasını icab ettirir. Fakat ondaR istenen daha bazı mühim şeyler vardır: İyi top kontrolü, iki ayağını ayni derecede kullanmak gıbj. İki ayağını ayni derecede kullanma nın ehemmıyetını bir mısal ile ızah edeyim: Oyun sağ cenahta oynanırken, sizp gelen topu sol ayağınızla alır ve hemen ileri, avut çizgisine doğru, fırlarsanız çok kıymetli bir iki yarde kazanır, ve böylelikle ekseriya karşı taraf oyuncueunun size yetişmesine mâni olmuş olursunur. İki ayağınızı da iyi kullanabilirseniz karşmızdaki beki, iç tarafa veyahud dış tarafa kolaylıkla kayabileceğiniz için, atlatabilirsiniz. Karşınızdaki ne tarafa gideceğinizi kestiremez veı gene bu sayede çok mühim olarak, oyun sistemini de zaman zaman değıştirebılırsmız. Harb kazancmı meneden kanun Amerikan meclisine böyle bir lâyiha veriliyor Vaşington 1 (A. A.) Associated Press tarafmdan verilen bir habere göre âyan azasından M. Conally federal kongreye ne türlü harb kazancını meneden bir kanun lâyihası verecektir. Ayni habere göre M. Conally matbuat mümessillerine 150 bin doları tecavüz eden bütün maaşların yüzde 90 nisbetinde bir ver giye tâbi tutulacağını söylemiştir. Âyandan M. Nye tetkik komitesinin kongreye, harb vukuunda 10 bin do lardan yüksek maaş verilmesini meneden bir kanun lâyihası tevdi etmek niyetinde olduğunu söylemiştir. Harb vukuunda iktısadî işleri tanzim eden kanuna göre, bütün sanayi harb esnasında hükumetin kontrolü altına girecek ve fiatlar murakabe edilecektir. Encümen namına verilen izahat Raif Karadeniz, encümen namına izahat verdi. Ormanlann harab oluşunun âmilleri ne olursa olsun buna bir çare arandığını, eğer çare bulunmazsa yurdun iskân kabiliyetinin tehlikeye düşeceğini söyledi. Bu mevzu üzerinde Refik İnce de söz aldı. Nihayet müzakere kâfi görüldü. İsmail Hakkının takriri kabul edilmiyerek madde aynen kabul edildi. Topu isteyiniz Cenah oyuncusunun vazifesi ileri doğru koşarak mesafe ve saha kazanmaknr. Topu alınca, tereddüd etmeyiniz. îleri idebilirseniz herçibadabad ilerleyiniz. İlerlemek kabil değilse topu derhal iç üçüncüye veyahud da arkanızdaki hafa veriniz ve hemen onlardan tekrar pas almak için iyi, serbest bir mevkie koşunuz ve o mevkie varır varmaz arkadaşınıza kaba ve hırçın olmamağa dikkat ederek topu size vermesi için bağırımz. Nezaket dairesinde yapıldıkça top için bağırmakta bir mahzur yoktur. Fakat top için haykırmayınız. Her nekdar İngilterede bazı kulübler bunu tavsiye etmiyorlarsa da bu top için bağırmak oyunun lüzumlu kısımlanndan biridir. Top için bağırmak çok lüzumlu olduğu anlar olabilir, böyle anlarda sahanın neresinde olursanız olun bunu tecrübe et" mekte zinhar tereddüd etmeyin. Futbol hiçbir zaman sessiz bir oyun olamaz, topu istemek için nezaket da'resinde bağırmak icab eder. Dimağmızı ve sesinizi istimal ediniz. Arkadaşımzın dikkat nazarım çekmek için lâzımsa ellerinizi birbirine çarparak sert, kısa ve nazik bir sesle ona doğru sesleniniz. Orman mühendislerine olan ihtiyac Diğer muvakkat maddenin müzake resinde Tahir Şekib, bugün ancak 150 orman mühendisimiz olduğunu, senede 1 5 2 0 mühendis yetiştirdiğimizi, halbuki kanun mucibince 1500 mühendise ve çok mühim tesisata ihtiyac olduğunu, 17,000,000 vatandaşın su ve ekmek gibi mühim ihtiyacınm karşılanması icab ettiğini ve Ziraat Vekilinin kanunu 10 senede tatbik vadine rağmen kolaylı£la tatbiki kabil olmadığını zannettiğini söyliyerek 4 üncü muvakkat maddenin *o nuna bir fıkra ilâvesini teklif etti. Bu ilâve teklifi de raddedilerek madde kabul edildi. Bursa Mudanya şosesi asfalt olacak Bursa (Hususî) Bursa Mudanya şosesinin bu sene vüâyetçe asfalt yapılması kararlaşmıştır. Vilâyet umumî meclisi bu yola aid tahsisatı kabul eder etmez işe başlanacaktır. Bu suretle Bursaya seyahat etmek kolay ve rahat olacaktır. Yalnız, Istanbul Mudanya hattma da süratli vapurlar tahsis edilmek şartile... Refik İncenin sözleri Mükemmel bir korner atışı İki ayağınızı da iyi bir surette kulla nabilirseniz korner atışlarmı doğru ya pabilirsiniz. Sağ cenahtan sol ayağınızla ve sol cenahtan da sağ ayağınızla korrer atabilmelisiniz. Sağ cenahtan sol ayakla bir korner atabilir ve topu kalenin arka direğine yani korneri atana göre ikircl direğe doğru düşürebilirseniz fevkalâde bir korner atışı sahasında mühim bir adım atmış olursunuz. Bunu tecrübe edr niz. Hem de ısrarla. Göreceksiniz ki top o zaman tam kalenin ağzına doğru seyredecek ve sizin muhacim arkadaşları nız topa, karşı taraf kalecisinden daha Hatırda kalması lâzım gelen noktalar îki ayağınızı istimal etmekte ısrar ediniz. Bu iş oyunun her saf'nasında en mühim noktayı teşkil eder. Bir muhacim için suiistimal etmemek şartile bazan geriye pas vermenin ve geri pası almak için açık bir pozisiyona derhal koşmanın doğru bir sistem olduğunu unutmayın. İyi bir vaziyette olduğunuzu görünce size pas verilmesi için arkadaşlannıza bağırmakta tereddüd etmeyin. Millî takım antrenörü Dikkatsizlikle ölüme sebebiyet Biga (Hususî) Eşelek köyü halkı tertib ettikleri bir sürek avı esnasmda Ahmed admda birinin attığı kurşun domuzun sol kalçasmı sıyırıp mukabil tarafta bulunan İbrahimin göğsüne isabet ederek ölümüne sebebiyet vermiş tir. Ahmed tevkif edilmiş ve Müddeiumu milikçe tahkikata başlanmıştır. Aman efendim, senin bu dostun dan bana ne?.. Hele ölümü?.. Rica ederim Nigâr... Bu adamın benim nekadar yakm arkadaşım olduğunu unutma. Peki, gece yemeğe geleceğine ye min et. Söz. Seni nekadar seviyorum bilsen Azmi! Ben de. Zavallı Nigâr, kabil olsa benden bir saniye aynlmıyacak..»' * * * BOOD 134 üncü maddenin müzakeresinde Refik İnce dedi ki: « Bu madde ile birçok kanunları ilga ediyoruz. O kadar ki elimizde ormana dair düstur olarak yalnız bu kahyor. İlga ettiğimiz kanunlar içinde iskâna, muhacire ve köylülere taalluk edenîer vardır. Şimdi soruyorum. Bu kanunun tadaki mütaleasını öğrenmek istedi. Muhheyeti mecmuasından mutmain miyiz? lıs Erkmen kürsıye gelerek dedi ki: Bir daha Meclise gelmiyecek midir ki Ziraat Vekilinin verdiği izahat hepsini kaldırıyoruz?» « İlga edilenlerin yerine bazı madBütün muafiyetler kalkıyor deler derpiş edilmiştir ve hükumet bu kaRaif Karadeniz bu kanunun evvelce nunla derpiş edilen maddeleri biran evvel verilmiş olan geniş müsaade ve muafi tatbik mevkiine koymağa da azmetmış yetleri tamamen kaldırdığını, ancak icab tir.» edenlere bazı kolaylıklar gösterdiğini, Bu madde de kabul edildi. Geçen celharicinde hiçbir muafiyet kabul etmedi sede encümene gönderılen 96 ncı madde" ğini, eğer yeniden bir müsaade yapılması nin 1 inci fıkrası da gelmişti. Okundu va teklifi Meclise gelirse bunun kabul veya kabul edıldikten sonra orman kanununun reddi heyeti umumiyeye raci olduğunu ve birinci müzakeresi bitmiş oldu ve çarşambugünden kestirilemiyeceğini söyledi. ba günü toplanılmak üzere celseye ni Refik İnce Ziraat Vekilinin de bu nok layet verildi. hassa size minnettanm da. Biliyorsunuz ki Mehmed Fikret benim dostumdu, dostumdan daha fazla belki kardeşimdi. Acı haber beni yıldınmla vurulmuşa döndürdü. Beyler, benim Fikretin öldü" ğü gün onunla başbaşa öğle yemeği yediğim doğrudur. Onunla paramızm kıymetini yükseltmek için bazı meseleleri görüşmeğe muhtacdım. Aramızda öteden beri görüşüp tatbik sahasma çıkanlamı yan bazı meseleler vardı. Beynelmilel sahada iktısadî vaziyetimizi alâkadar eden bu meseleleri uzunuzadıya görüştük. Bazı yabancı müesseseler aleyhine olan bu meselelerde benim ismimi fena bir surette ileri süren gazetelerin bu müesseselerle alâkası olduğuna kaniim. mamak hususundaki gayretimizin boşa gittiği anlaşılıyor. Bununla beraber Mehmed Fikret gerek adamlarınız, gerek adamları vasıtasile kendisinin daimî bır nezaret altında bulundurulduğundan e mindi. Evet, amma maalesef o gün tertibatımızm nekadar boş ve işe yaramaz olduğunu anladık... Yemek bitince, he men Mehmed Fikret Beyden ayrıldımz, değil mi Azmi Bey? Köşe minderinin esrarı | O sırada bir telefon çalmasaydı belki bu muhavere ayni mevzu etrafında ve birçok tahayyüller, tasavvurlarla süslenerek uzayıp gidecekti. Telefonu açan Semahat Nigâr oldu ve hemen bana dönerek: Senin uşağm telefon ediyor!. dedi. İsmail, sen misin? Ne var, ne istr yorsun ? İsmailin sesi bana pek hafif ve pek uzaktan gelıyordu. Beyefendi, benim!.. Zatıâlinize birşey arzedeceğim. Şirkete henüz uğra mamış olmanız orada hayret uyandırıyor. Sizin İstanbula avdetinizi işitmişler, onun için... Peki, peki.. İsmail birazdan çıkacağım; gelirim. Bugün lüzumu yok. Çünkü bendeniz şirkete uğradım. Yorgun olduğunuzu ve yarm sabah muhakkak geleceğinizi söyledim. Yarına kadar... Çok âlâ, mükemmel, bıravo İsmail... Fakat daha fenası var. Nedir o? Bir hırsız mı? Zatıâliniz İstanbula döner dön mez müdiriyete uğrıyacağınızı galiba unuttunuz!.. Hay Allah müstahakmı versin! Sahi!... Akşam olmadan evvel müdiriyete gitmeniz ve müdür Fahri Beyi görmenız icab eder. Daha fazla geç kalmamak «Ayni gün akşamüstü başımdan ge lâzımdır. Bu işe sureti mahsusada ehenr çenleri buraya ikinci defa olarak not emiyet vermeliyiz. diyorum. Bugün mühim günlerimden bi Tabiî... Hemen bir otomobille gel, ridir. Mühim ve vahim... beni al İsmail... Polis müdürü Fahri Bey, benim geleTelefonu biraz canımın sıkıldığmı bel ceğimden haberdar olduğu için akşam li eden bir şiddetle yerine bıraktım. Ni geç vakit beni bekliyormuş. Odasına gâr sordu: girdiğim zaman bir tarafmda bizim Fer Beni bırakıp gidiyor musun Azmi? di, ötetarafında da komiser Nedim varNe yapacaksın? Nereye gidiyorsun? dı. Vakıâ müdür bey ve yanındakiler be Evet, çok mühim bir ış... ni pek dostane ve pek hararetle karşıla Senin her işin sana göre pek mü dılar, yer gösterdiler amma bir mahkehimdir. me huzurunda olduğumu hemen sezdim. Hemen cevab verdim: Evet amma Mehmed Fikretin ölü Muhakkak sıkı bir isticvabdan geçirile Bana karşı gösterdiğiniz itimaddan mü münasebetile... cektim... dolayı teşekkür ederim müdür bey. Bil Oyle konuşmuştuk, öyle yaptık. Mehmed Fikret Bey, sizin yani * nızda hiç yorgunluk ve fenalık hissettiğini söylemedi mi size? Hayır! Fikret fevkalâde sıhhatte ve son derece keyfi yerinde görünüyor Beyefendi, demek ki bu yemek es du. nasmda esaslı ve mühim meseleler görüş Siz ondan ayrılırken sigara içmiyor tünüz!.. muydu? Evet, tabiî müdür bey. Zaten Evet... Lokantacının bize uzattığı Mehmed Fikret te şehirden çok uzak o sigara kutusundan aldığı bir sigarayı helan bu lokantayı hiç kimse tarafmdan ra nüz yakmıştı. hatsız edilmemek ve duyulmamak, nazarı Bizim tahkikatımız da bunu göstedikkati celbetmemek için seçmişti. riyor... Siz de bir sigara içtiniz, değil mi? Oyle amma, bu gaye istihsal edile Hayır, ben sigara içmedim. medi demek! Bundan sonra olanlan biliyorsu Maalesef, kimseye görünmemek, nuz, değil mi? nazan dikkati celbetmemek, takib olun lArkası rorj

Bu sayıdan diğer sayfalar: