30 Birincikânun 1936 CUMHURÎYET SON HABERLER... TELEFON TELGRAF ve TELSiZLE Hâdiseler arasında Mehmed Akif n büyük vatan şairlerimizi aruz yetiştirdi. Namık Kemalle ba§hyan, Tevfik Fikretle devam eden vatan şiiri, dün, Mehmed Akifle beraber toprağa girmiş sayılabilir. Millî veznimiz hece olduğu halde, hece şairlerimiz için Namık Kemalin «Vaveylâ» 5i, «Kaside» si gibi, Tevfik Fikretin «Sis» i, «Rübabın cevabı», «Millet Şarkısı» gibi, Mehmed Akifin «Çanakkale» si ve «İstiklâl Marşı» gibi, bir milletin hafızasma her mısraı atalar sözü haysiyetile malolan, vatanın büyük günlerinde bir agızdan haykırılan, en perakende ve şaşkın ruhlan bile tek bir müdafaa aşla ve iradesi içinde bir araya devşirerek ayağa kaldıran, «millî» vasfına tam lâyık bir şairimiz çıkmadı. Namık Kemalden ve Tevfik Fikretten sonra, iki gündenberi, Mehmed Akif te yoktur, Vatan şiirinin bu üç büyük zirveli sıra dağları üstüne ölümün kara bulutu indi. Bütün ölçüleri ve haysiyetile düşünürsek, bugün, Türk vatanı şairsizdir. Gözlerimiz, boş kalan bu üç kürsünün ayaklan dibinde bazı namzedlerin karaltılarını seçmiyor değil. Kendilerine, vatanın büyük emellerini, acılarını ve hasretlerini nida eden güzel manzumeler borclu olduğumuz birkaç aruz ve hece şairimizi unutmak hafızasızlığına, yahud unutur görünmek politikasına düşmek istemem; fakat bu üç büyük vatan sairinin ve onlarla beraber yokluğa karışan diğer bir ikisinin yaşayışlarile söyleyişleri arasındaki şahıs ve eser ahengi, daha açıkça»ı, onlan yalnız eserlerile değil hayatlarile de birer fazilet abidesi halinde sivrilten büyük feragat, yerine koyamadığımız birer şeceresiz tarih kıymeti olmuş, varis bırakmamıştır. Tesadüfle izah olunamıyacak kadar muayyen, tek bir sebebden ileri geliyormuş gibi sabit bir kader, vatan şairlerimizin hepsini ya sürgünlerde, yahud zaruret, husran ve muhitin tiiyler ürpertici tasasızlığı içinde öldürdü. Mehmed Akif te bu korkunc an'aneden kurtulmuş değildir. Son defa Mısırdan Istanbula geldiği zaman, Fransızlann Mars«yyez'ini yazan Rouget de Lile'in yüzüncü yıldönümüydü. Sosyalist, komünist, nasyonalist, ruvayalist bütün Fransa onun mezanna diz çöküyordu; bütün Fransa yüz sene sonra Marseyyez şairini ve bestekârını anarken, Türkiye, on sene içinde, tstiklâl şairini unutmuştu. Akıbeti gözönünde olan hastalığında bir Mısırhdan başka ona tek bir Türkün yardım eli uzanmadı, bilâkis bazı gazetelerde, aleyhine yazılar çıktı. Şüheda fışkvracak toprağı sıksan şüheda Bugün Akif te o toprağın içindedir ve o şüheda arasındadır. Bütün ömrünü Türk bayrağmdaki hilâlin şerefini müdafaaya tahsis eden şairin arkasından kendi mısraı tekrar edilebilir: Bir hilâl uğruna Yarab ne güneşler batıyor! Akdeniz anlaşması İngiltere Italya arasında hazırlanan misak cumartesi günü Romada imzalanacak (Baştarafı 1 tnci sahıfede) diğer devletlere karşı olmadığına dair teminat vermek. Bu son maddenin bilhassa Balear adalanndaki durumla alâkadar olduğu, zira İtalyanm bu adaları daimî kontrolu altında bulundurmak istemesinden endişe edildiği söyleniyor. Yeni anlaşmayı hazırlarken İnjçiliz hariciyesi Akdeniz ve Adriyatikteki diğer devletlerin menfaatlerini de gözönünde bulundurmuştur. Nitekim, îngiliz Hariciye Nazırı M. Eden bu hususta sorulan bir suale cevaben demiştir ki: « İtalya ile Akdeniz hakkmda mir zakerelerde bulunurken, Akdeniz ve Adriyatik denizi kıyılarındaki devletle rin menfaatlerini bilhassa gözönünde bulundurduk.» Osmanlı Imparatorluğu devrinde Arablar Türkiye ve Türklüğe hücumu siyaset edinenlere bir cevab [Başmakaleden devam] mazlum idiler, ne de daha az mes'ul... Külfetle nimet, müsavi olarak taksim edilirdi. Hatta doğruyu söylemiş olmak için itiraf etmek lâzımdır ki o devirde külfetin çoğunu Türk yüklenir, nimetin büyuğü ise Türk olmıyanların cebine girerdi. Müşaihedelerimize, Imparatorluğun merkez ve mihveri olan, Yıldız sarayından başlıyalım: Ben, Ablülhamid saltanatınm sonlarına doğru, Yıldız sarayında resmî bir vazife sahibi idim. Orada mütevazı, fakat bütün hâdiseleri temaşaya müsaid bir köşe pencerem vardı. Buradan görüp işittiklerimin, okuyup yazdıklarımm verdiği kanaatle iddia edebilirim ki Arab milleti Abdülhamid nezdinde ve saray muhitinde mümtaz, mutena ve kârlı bir mevki işgal ediyordu. Padişahın şahsını ve saltanatını muhafazaya memur olan askerî teşkilât arasında Arab taburlarının büyük bir kıymet ve nüfuzu vardı. Bu sankh zuhaf tabur ları, neferinden kumandanına kadar, Arablardan seçilirdi. Bunlann yalnız kendileri değil, memleketlerindeki akraba ve mensubları bile, sayfiyeye çıkmış birer şehzade gibi yaşarlardı. soyardı. Mekkede devlet kuvvetine dayanarak müslüman hacılarını haraca kesen Emir, Peygamber soyundan gelme bir Arab değil miydi? Şamda saray himayesinden cesaret alarak halkm malına ve canına musallat olan eşraf bizden miydi? |HEM NALINA MIHINA Çocuklarımızm şefkati azetemizin, sular altında kalan Adanalılar için açtığı yardım listesine Galatasaray lisesi 614 lira 72 buçuk kuruşla iştirak etti. Daha evvel, ayni mektebin hademesi de 18 lira vermiş olduklarına göre bu güzide irfan yurdu, Adana felâketzedelerine 633 lira gibi mühim bir para vermiş oluyor. Yurddaşlara yardım işinde bir rökor kırmış ve Cumhuriyet'in açtığı listenin başma geçmiş olan Galatasarayhların cömerdliğini ve insaniyetperverliğini takdir ederken listemizde ençok mekteb talebesinin yer tutuğunu da memnuniyetle kaydetmek isterim. Demek ki Türk çocuğu, çok mahdud gündeliğinden bir kısmını, felâkete uğnyan muhtac yurddaşlarına hediye etmekten derin bir insanlık zevki duymaktadır. Sinemaya gitmekten, çikolata almaktan, yemiş yemekten vazgeçerek Adanadaki muhtaclara ekmek veren çocuklarımızm merhamet ve şefkat hislerini takdir etmemek mümkün müdür? Galatasaray lisesinin 633 lira toplamış olmasmı, bu mektebde, zengin ve o r tahalli çocukların okumakta olmalanna atfedenler bulunacaktır. Böyle bir düşünceye fakir çocuklarile dolu mekteblerin yardımlarını göstermek suretile cevab vermek mümkün olduğu gibi, şöyle de mukabele edilebilir: Ya binlerce lira kazanan; fakat on lira vermeğe kıyamr yan yaşını başını almış zenginlerin katı yürekliliğine ve hissizliğine ne diyelim? Biz, bu gibi listeleri çocuklarımızm doldurduğuna daha memnunuz. Çünkü istikbalin zenginleri onlar olacaktır. îngilterenin silâhlanma programı tacil edilecek Londra 29 (A.A.) 1937 senesi başlangıcmdan itibaren tekrar silâhlan ma programı tacil edilmesi derpiş olun • maktadır. Bu program, 1936 programına nisbeten yüz milyon fazla masrafı istilzam edecektir. Hükumerin bilhassa beş kruvazör, bir tayyare gemisi, on sekiz torpito muhribi ve altı tahtelbahir inşası için tahminen otuz milyon siparişte bulunacağı söylen • mektedir. 1937 senesinde 2,000 tayyare inşa edilmesi, yedek stoklar vücude getirilmesi ve harb esnasmda smaî bakımdan techizatm ikmal olunması da derpiş edilmektedir. îtalyan Alman Bütün zahirî gürültülere rağmen dostluğu çok sağlam Sovyetlerle Almanya aralarındaki muahedeleri yeniliyorlar! Berlin 29 (A.A.) Sovyet Rusya ile akdedilmiş olan ticaret muahedena mesi, M. Schacht'la Sovyet Rusyanın Berlindeki ticaret heyeti reisi M. Kan delaki taraflarından imza edilmiş olan protokola tevfikan bir sene müddetle uzatılmıştır. Munzam bir protokol, 1937 senesinde mühletleri inkıza edecek olan Sovyet Rusya ile Münakid muahedelerin tanzitni usullerini tesbit etmektedir. M. Ciano bir Alman gazetesine mühim beyanatta bulundu Berlin 29 (A.A.) Völkrscher Beobahter gazetesi muhabirme beyanatta bulunan M. Ciano demiştir ki: « Benim İtalya ile Almanya ara sında sıkı bir irtibat tesis etmekten ibaret olan plânım, herhalde tahakkuk sahasına isal edilecektir. Memleketlerimiz sun'î bir takım usullerle birbirlerine yaklaşmıyorlar. Avru panm muslihane bir surette kalkınmasmı temine medar olacak vaziyetleri ihdas için birbirlerine yaklaşıyorlar. Şimdiki halde, vaziyet iyi değildir. Ispanyaya bakınız, Çine bakınız. Çinde yegâne aAnkara 29 (Telefonla) B. M. çık yürekli ve sözlü adam olarak Tchag Medisinin Hatay meselesini görüşecek Kai Chek'i görüyorum. Onu tanıyor ve olan Cemiyeti Akvam Konseyinin içti takdir ediyorum.» maına kadar kış tatili hususunda bir karar vermiyeceği anlaşılıyor. Millet Meclisi kış tatili yapmıyor Sofyada hâdiseler Hariciye Umum kâtibi Ankarada Ankara 29 (Telefonla) Hariciye Umum Kâtibi Numan Menemencioğlu geldi. Merasimle karsılandı. Hükumet tabiî vaziyeti iadeye çalışıyor Belgrad 29 (Hususî) Bulgar kabinesi dün sabah fevkalâde mühim bir toplantı yapmış ve beynelmilel vaziyeti müzakere etmiştir. Başvekil M. Köse Ivanof toplantıdan sonra gazetecilere şunları söylemiştir: « Hükumet memleket durumunun bir an evvel hali tabiisine ircaına çalış maktadır.» Deniz müesseseleri bütçeleri Ankara 29 (Telefonla) İstanbul, îzmir Liman, Denizyollan, Akay, Fabrika ve Havuzlar bütçeleri heyeti umutniyeye sevkedilmişti. Raportörler büt çeler üzerindeki tetkiklerini bitirdiler. Meclis Bütçe, Divanı Muhasebat ve îktısad encümenlerinden mürekkeb heyeti Çankof taraftarlarımn nümayişleri umumiye yarın saat 10 da toplanarak bu Belgrad 29 (Hususî) Sofyadan müesseselerin yeni sene bütçelerini görübildirildiğine göre Don Karlos piyesinin şecektir. temsili münasebetile dün büyük nümayişİngiltere, Irakta yeni bir ler yapılmıştır. Kafile halinde tiyatroya hava Ü88Ü kuruyor giden Çankof taraftarlan eski Başve Londra 29 (A.A.) Irakta bulunan kilin locasına girdiğini görünce şiddetli îngiliz hava kuvvetleri için Dibban'da yeni bir üs yapılmıştır. Bu üs, evvelki tezahürata başlamışlardır. Nümayişler lerin yerini tutacak ve beş bin zabit ve den sonra tiyatro derhal kapatılmıştır. Muhalif fırkalann Çankof taraftar asker buraya nakledilecektir. Bu nakil masrafı 400 bin İngiliz lirasıdır. ları aleyhine mukabil nümayişler hazır lamakta olduklan haber verilmektedir. Fransız Meclisi, Millî Müda PEYAM1 SAFA Tayyareci Cost Türk havacıhğını çok mükemmel buldu Pariş 29 (Hususî) Parlamento Millî Nankin 29 (A.A.) Resmî mehaMüdfaa Nezaretinin 17 buçuk milyon filden bildirildiğine göre Tchn Kai Chek, luk yeni munzam tahsisatını kabul et tekrar Başvekillik ve Başkumandanlık tniştir. vazifelerini deruhde edecektir. Fransız meclisi Lehistana ya Bu beyanat, Mareşalin istifa edeceğipılacak ikrazatı kabul etti ne dair olan şayiaları ortadan kaldır Paris 29 (A.A.) Meb'usan mec maktadır. Siangfou hâdisesi üzerine, merkezî iclisi, Fransa tarafmdan Lehistana ikrazatta bulunulmasma dair olan kanun lâyi ra komitesi 12 martta içtimaa davet e dilmiş, komite, şimdiye kadar ancak iki faasını ittifakla kabul etmiştir. Birçok meb'uslar, Fransa ve Lehistan defa toplanmıştı. Zannolunduğuna göre arasındaki dostluğun sulh için ne derece komite, Japonya ile bilhassa şimalî Çinedecektir. ide ehemmiyetli olduğunu kaydeylemiş deki münasebetleri tetkik Chansi'de vaziyetin kat'î surette halle lerdir. dilmesi zaruretinin bu toplantımn başlıca Fransız maliyesi düzeliyor Londra 29 (A.A.) Malî mehafil, amillerinden olduğu söylenmektedir. Fransanıt iktısadî vaziyetini dikkatle takib etmekte ve bu vaziyeti nikbinlikle derpiş eylîmektedirler. The Economist, Fransa bütçesi açığınm normal olduğunu yazmaktadn. Bu mecmua diyor ki: «Deflâsyon siyaseti iflâs edip te yerine para kıymetinin tenzili ve enflâsyon siyaseti ikıme edildiği zaman mühim bir bütçe açığmin bir müddet için devam etmesi içtina^ı gayrikabil bir haldir. Bilhassa teslihata aid bir takım mas raflar yapıması meciburî olduğu za maiL» faa için munzam tahsisat kabul etti Çan Kay Şek'in istifa edeceği doğru değil Windsor Dükü Viyanada Ankara 29 (Telefonla) Meşhur tayyareci Coste (Kost) bu akşam îstanbula hareket etti. Coste hareketinden evvel Ankarayı gördüğünden çok memnun olduğunu söyliyerek dedi ki: « Burası ideal bir şehirdir. Türk tayyarecilerine gelince kendilerini gerek bilgi, gerek teknik bakımından gıpta edilecek derecede mükemmel buldum.» Coste İstanbulda bir iki gün kaldık fakat ona bu zulmü yapanlar Babıalinin Çok samimî bir düşünce ve teessür tan sonra tayyare ile Parise gidecektir. yolladığı Türk memurlan değil, Yıldiî mahsulü olan bu yazılarımızm Arab karsarayının şımarttığı Arab eşraf ve müte deşlerimiz tarafından okunduğunu pek gallibesi idi. arzu ederdik. Fakat onlann etrafını öyle Viyana 29 (A.A.) Dük de VVindsor, Evet, Arab milletinin soyulduğu doğ kalın bir siyaset ve menfaat çemberi kudün bazı mübayaalarda bulunmuştur. Halk kendisini tanımış ve alkışlamıştır. rudur; fakat onu Osmanlı tahsildan de şatmıştır ki bu arzumuzun husul bulacaDük, öğleden sonra Enzesfeld'e dön ğil, hükumet nüfuzuna güvenerek müte ğını ummuyoruz. müstür. gallibe saltanatı süren kendi beyzadeleri Ismail Müstak MAYAKON Bizim kabahatimiz, dünyada hiçbir hâkim milletin tahammül edemiyeceği derecede geniş olan müsamehakârlığımızda idi. Sünepe tekke dervişlerini evliya diye başımıza çıkardığımız için, murdar köy üfürükçülerini siyaset mütehassısı diye devlet işlerine kanştırdığımız için, cahil bir basurcuya profesör kıymeti, çıplak bir aşiret adamına büyük elçi payesi verdiğimiz için biz çok kabahatliyiz. Biz istibdad devrinden bile ibret alamıyacak kadar gafil insanlardık. Böyle olmasaydı parlamentomuzu türkçe tek kelime bilmiyen meb'uslar, ve ceblerinde vatan aleyhine imzalanmış hiyanet muahedeleri taşıyan âyan azalarile doldurmazdık. Biz bu serserilerin ne mal olduklannı tahkik edip anlamak külfetine katlansaydık doğrudan doğruya kardeş milletinin içine girer ve birçok fenalıklann önüne geçerdik. Herhalde şurası Saraydan başlıyarak, daha doğrusu muhakkak ki Umumî Harb felâketinde sarayın himayesinden cesaret alarak Is Arab milletini, elinde hançerler, ordulatanbulu dolduran Arab tufeylüerinin rımızın arkasında görmezdik. haddü hesabı yoktur. Başta, bu devletin Arabistan çöllerinde ecnebi parası ve canına okumuş olan Şamlı tzzetle Ha'.eb" parmağile yer yer patlıyan isyanlan basli Ebülhüdayı zikretmek lâzımdır. Bun tırmak için Anadolu çocuklarını kum lara aid hatıralar henüz o kadar canlı, deryalarında ölmeğe gönderişimiz ArabTürk milletinin hafızası bunlarla o kadar lığa yapılmış zulüm müdür? Yemen hudoludur ki tekrarına hacet görmüyorum. dudundan Basra körfezine kadar her kaBir cümle ile vaziyeti icmal etmiş olmak rış toprağın altında bir Türk şehidinin için diyebilirim ki Osmanlı Imparatorlu kemiklerine tesadüf edilebilir; acaba ğunun mukadderatı, yıllarca müddet bu Makedonya dağlarında Türk davası için iki Arabm elinde kalmıştı. kaç Arab neferi can vermiştir? Hazine Şimdi etrafımıza bakalım: Boy boy borcu için yatağı yorganı satılan AnadoMekke şerifleri, çeşid çeşid Medine sey lu köylüsüne mukabil o zaman Arab yidleri, üfürükçülükten gelmiş Trablus köylüsünün yüzde kaçından vergi alınırgarb hocaları, Türk hazinesinin üstüne, dı? tırtıl gibi üşüşmüş aşiret mümessilleri, En fena şerait içinde yaptırılan askercübbeli maşlahlı, sankh entarili dervişler, lik vazifesi Türk ırkını israf edip durur bir haftahk misafir diye geldiği halde ken Arab neferine, memleketindeki kışkaydi hayatla yerleşen şeyhler, memlekelanm bekçiliğinden başka ne hizmet görtinde bir kulübesi olmadığı halde îstandürdük? Müslüman hacılan Peygambebulda konaklar ihsan edilen çıplakiar, rin Arabistan topraklanndaki mczannı sonra alay alay Basra eşrafı, Şam âyanı, rahat ziyaret etsinler diye fakir Türk haHaleb uleması... zinesinden milyonlar sarfederek MedineO devirde, Türk olmıyan her ırkın ye şimendifer yaptınşımız Arablığa karşı kendine mahsus bir rolü vardı. Arnavud işlenmiş bir günah mıdır? Çöl bedevileri lar saltanat makamının yakm muhafızhğı Arab kasabalarına sarkmtıhk etmesinier alâkasile, Kürdler şark cephesinin bek" diye her sene aşiret çapulcularına Surre çiliği münasebetile, Çerkesler haremi hü namı altında yüz binlerce altın dağıtmağı mayundaki rabıtalarile tutunurlardı. A an'ane haline koyuşumuz zulüm mü olrablar da Peygamber milletinden olduk du? Umumî Harb sonunda ordulanmız lan için bir hususiyet sahibi idiler. «Kav Arabistanı terkederken Suriyeyi Anadovi necibi Arab» sözü devletin resmî ta ludan daha çok mu harab, yahud 5 a m birleri arasında yer bulmuş klişelerden şehrini Izmir vilâyetinden daha az mı idi. Türkün geniş müsamehası bunu sü mamur bıraktık? kunetle kabul ederdi. împaratorluk ve umumiyetle Türklük, İdare teşkilâtında mülkî, adlî, maArab milletinin ırkına, hususiyetine, di" lî ve siyasî hiçbir şehir yoktu ki Arab millerine bütün kapılarını açmış olmasın. nine değil, hatta uzun entarisile kırmızı Arabdan vali, hâkim, diplomat, mal me papucuna bile dokunmadı. Bu derece munı, zabıta âmiri, herşey vardı. Asker müsamehakârhk tarihin hangi devrinde likte Arablar küçük kıt'a zabitliğinden ve hangi hâkim millette görülmüştür? Ne yazık, ve Arab kardeşlerimiz için büyük erkânıharbiye kumandanlığına kadar her kademede yer almışlardı. Meş ne acıklı bir talihsizlik eseridir ki bir zarutiyetin talihi îstanbulda tehlikeye düş manlar kendisini aldatarak Umumî Harb tüğü zaman bunu kurtaracak askerî ha macerasına ve o yüzden binbir felâkete reketi, Rumeli çocuklan Bağdadlı bir sürüklemiş olan o bedbahtların yerine paşanın eline vermekte ve nihayet bu pa şimdi de iki milletin arasını bozmağa çaşayı sadrazamlığa çıkarmakta tereddüd lışan bu politikacılar kaim olmuştur! etmemişlerdi. Gerçi, bir gün gelecek, Arablar işin içyüBunlar mı zulüm? Bunlar mı Impara zünü anlıyarak bu serserileri sopa ile kotorluk idaresinin Arablara reva gördüğü vacaktır. Fakat korkarız ki o gün her iki taraf birçok kıymetli şeylerin kırılıp kötülükler? Evet, Arab milleti zulüm görmüştü; dökülmüş olduğunu görecektir. Kirleten temizlik! elediyemizin caddelerdeki karlan temizlemekte garib bir usulü vardır. Bu işle meşgul olanlar, evvelâ karları küme küme yollann kenarına yığarlar; sonra, bunlan araba ve kamyonlara yükleyip denize veya kır lara dökeceklerine tekrar yolun üstüne yayarlar; muhtelif nakil vasıtalan, hayvanlar, insanlar çiğniye çiğniye karlan eritsin diye. Gerçi, bu usul, en ucuz, en zahmetsiz kar temizleme usulüdür amma hiç otomobilden inmiyenler tarafından icad edilmişe benziyor. Çünkü, bu pis ve sulu karlar, eriyip ortadan kalkmcıya kadar bütün caddeler berbad bir çamur deryası halini alır. Umumiyetle dar olan yollanmızda motörlü nakil vasıtalan bu çamurlu karlan, yahud karlı çamurlan, yaya yürüyenlerin üstüne fırlattılar. Böyle günlerde zifostan kurtulmak için evden çıkmamaktan veya otomobilden inmemekten başka çare yoktur. İki gündür, zifos içinde kalanlar arasında ben de varım. Fakat, bin itina ile giyinmiş şık kadmlann, biran içinde, çamurlara bulanmalarına doğrusu kendimden fazla acıyorum. Belediyenin karlan kaldıracak parası ve vesaiti yoksa, kar kümelerini, olduğu gibi bırakması daha hayırhdır. Gerçi, karlar bu suretle biraz daha geç erir amma, hiç olmazsa halk ta her geçen otomobilden zifos yemekten kurtulur. Fransız Hariciye Nezaretinde rezalet Bu işle alâkadar yeni bir adam daha tevkif edildi Paris 29 (A.A.) Bundan birkaç gün evvel gayrimeşru bir silâh ticareti meselssi Michel Rosenfeld isminde Litvanyalı bir tacirin ve Hariciye Nezareti memurlarından Madam Suzanne Lin • der'in tevkiflerini intac etmiş idi. Ayni sebeblerden dolayı dün de bir tevkif yapılmıştır. Tevkif edilen şahıs, sahte pasaportlar istimal etmiş ve hudud haricine müteallik kararname ahkâmını ihlâl eylemiş olmakla itham edilen Sa • muel Fratkine isminde birisidir. Fratkine'in bu çetenin paralarını te min etmekte olduğu söylenmektedir. Bu adam, Fransız şirketlerile ve sair ecnebi şirketlerle kuntratlar aktediyordu. Çete, yapılan işlerden komisyon alı • yor vc komisyon bazan on on beş mil yona çıkıyordu. Madam Linder'in müşterilerile Roseufel'in münasebata giriş mesini kolaylaştırmış olduğu ve bunun için bir takım vesaiki tahrif etmiş bulunduğu söylenmektedir. Yynnmu ttalyada gazden ölenler Roma 29 (A.A.) Varese şehrinin merkezinde bir caddede bir gaz borusu patlamış, 7 kişi ölmüş ve bir çok kimse yaralanmıştır. Paris 29 (Hususî) Paris borsasının bugünkü kapanış fiatları şunlardır: Londra 105,15, Nevyork 21,37 1/2, Berlin 863, Brüksel 360,50, Madrid , Amsterdam 1170,25, Roma 112,50, Liz bon 95,45, Cenevre 491,50, bakır 53 3/4 54 1/4, kalay 235,12,6, altın 141,04, gü müş 21 1/4. PARİS BORSASI Adliye, Gümrük ve Inhisarlar Vekâletinin binası Ankara 29 (Telefonla) Adliye, Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti binasının inşaatı için 1 milyon liraya kadar taahhüde girişilmesi hakkındaki lâyiha Meclise verildi.