25 Aralık 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

25 Aralık 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2S RivînrikânıiTi 1936 CUMHURİYET Anadoluda AMİT Adlî bir hata mı? Lindberg'in çocuğunu idam edilen adam öldürmemiş! DUŞUNCELER San'at tetkikleri YOLUNDA azetelerin birinde resmini gör düm, adeta ürktüm. Ne kıl bolluğu, ne kıl bolluğu?... Bir Kıyamet işini üstüne almış bir melek nize, evlâdınıza, dostunuza, sevgilinize veya şeytan varsa ve ona sorarsanız kı koşmakla vakit kaybetmeyinız, soluğu yandan papaz Raspotini hatırlatıyor. O yametin arifesi olarak bugünden daha doğrudan doğruya bir kütübhane veya kadar çirkin. Bir yandan da bir kucak 4 münasibıni bulamıyacağını söyler. Ben bir müzede alınız; açıkhava, güneş ve çah hissi veriyor, o derece dardağan ve de bu fıkırdeyım. Hakikaten bugün ferahlık oradan, kütübhane veya müze biçimsiz. Kadm denilince «güllerin koydünya ufkunda Kıtabımukaddesin bah de. Bu ikiz kapıların anahtarı, kahve, nunda beslenmiş bambaşka bir çiçek» taYanda medrese settiği kıyamet alâmetleri bir değil binbir. meyhane, sinema ve bar kapılarınm hayyül etmeğe alışkın olan biz erkekler avlusuna doanUzun asırların bize emanet bıraktığı bü anahtarları gibi zor tedarik edi için bu manzaraya tahammül etmek gerdan bir bakış, atün kıymetler başaşağı geldi. La Roche lir sanmayın, su gibi hava gibi bedeva çekten güç. Fen adamları uzvî ve gayriuzvî bütün şağıda medrese foucauld hiçbir zaman bugünkü kadar tedarik edilebilir. Hem doğrusunu ister• İdam edilen Hauptmann cephesi haklı olmamıştır. Dünya bir menfaat a seniz anahtara lüzum da yok, zira bu ka garibeleri bir sebebe bağlamağa çalışırDaily Express gazetesinin Gotenburg naforu içinde hak, hürriyet, adalet, mü pılar aralıktır, serçe parmağınızla dokun lar, cahil ve gafil nazarlara garib görümuhabiri yazıyor: savat mefhumları topuk hizasına indi. İ sanız ardlarına kadar açılacaklardır. Bu nen şeylerin tabiî kanunlara aykırı olma«Svvedberg adında bir boyacı Stok kinsinden birinin galebesi insan oğlunun kapıların arkasında uzanan o asude dığını iddia ederler. Fakat nazariye sıholmdeki Amerika başkonsolosluğuna bütün meselelerini halledecek, bütün ıs memlekettir ki orada herşey, Baudela ralamaktan başka bir marifet gösteremezmüracaat ederek Lindberg'ın çocuğunu tırablarını giderecekmiş gibi bir komü ire'in dediği gibi, intizam ve güzellikten, ler. Onların bıyıklı ve sakallı kadmlar öldüren haydudu ele verecek malumatı nizm faşizm kavgasıdır insanları, sınıf süs, sükun ve hazdan ibarettir. O mera için ne dediklerini bilmiyorsam da cümmuhtevi bir mektubu kendisine vermiştir. ları ve milletleri gırtlak gırtlağa getiriyor. lekette Homere yol arkadaşlığı edersiniz, lei şa'riye adı verilen bedenî kıt'alarda Kayseride Sel Mektub Amerika polisine yollanmıştır. Bugün adım başında bir Tartufe'le karşı Sadinin Gülistanında gezersiniz, Hayya fazla bir faaliyet bulunduğunu ileri süçuk mimarisinin seçSwedberg, 1929 da Amerikaya gide lasıyorsanız hayret etmeyiniz, meşhur iç mın sofrasında sarhoş olursunuz, Jökond rerek meseleyi kısaca halledivermeğe yelme eserlerinden (Şirek diğer bir İsveçli ile birlikte yaşadığı timaiyatçı Gabriel Tarde'nin gene kendi sizin için tebessüm ediyor sanırsınız, Rim teneceklerine şüphe yoktur. faiye) hastanesile, nı ve bu adamın bir gangster olmasından si kadar meşhur taklid kanunu, bilhassa boud'nun sarhoş gemisinde şiir dolu ge (Kıyasiye) tıb med Kadm güzelliğine tabiat tarafından şüphelendiğini anlatmaktadır. Bu ada ahlâksızhk sahasında, cazibeiarz kanu celer geçirirsiniz, Baudelaire'in balko çamur atılmış olduğu hissini veren bu resesi ayni zamanmın geceleri sokağa çıktığı vakit ayak nu kadar kat'î ve ezici bir zalim realite nunda Ahmed Haşim gibi «Bize bir zev iğrenc anomalie nümuneleri bize ister isda Selçuk tababekabılarınm üzerine kalın yün çorab giy halinde hüküm sürüyor. Kimselere güve ki tahattür kaldı Bu sönen, gölgelenen temez akağaları da hatırlatıyor. Bu zatinin de pek muhdiğini ve böyle bir ayak izinin de Lind nemezsiniz, anneler Andromaque ol dünyada» dersiniz, ve bir gün öleceğinizi vallılar, malum olduğu üzere, bıyıklı ve teşem birer vesikaberg'in bahçesinde bulunduğunu ilâve maktan hayli uzaklar, babalarda oğlu düşünerek, Yahya Kemalle beraber «Ö sakallı kadınlann tam zıddıdır. Berikiler, sıdır, bu kıymetli etmektedir. Yusufun üstüne titriyen Yakubun mu lüm asude bahar ülkesidir bir rinde» uğursuz bir berekete uğrayıp nasıl kıl kültür müessesele ri yekdiğerine bitişik olarak birlikte metini yalnız mimarhk ve san'at bakı Swedberg'in söylediklerine bakılacak habbeti yok, kardeşler «Kabil » i arata mısraile kendinizi avutursunuz. Velhasıl içinde kalıyorlarsa ötekiler de hain bir kompoze edılmış ve birlikte ınşa edılmış mından ölçer ve harablığında diğer bir olursa, cinayetten iki ay evvel bu adamın cak kadar hain, evlâdlar nankör, dostlar kütübhane ve müze kapılarının arkasın kıl kıtlığma uğnyarak cascavlak oluyortir, bir hattı müstakim üzerinde bulunan çok emsaline bakarak kendimizi teselli evinde bir ev plânı görmüş ve bilâhare hep Brutus sülâlesinden, sevgililer abla da geceleri rüyanıza giren bütün o gü lar. cephelerinde ayrı ayrı kapıları bulundu edebilirdik. Halbuki Onüçüncü asrın ba bunun Lindberg'in evine aid bir plân ol ları Leylâya hiç benzemiyorlar, asırlar zel imkânlar âlemini çırılçıplak ve dalınLâkin arada düşündürücü bir nokta dır insanın insanda bulageldiği o canım da sallanan olgun bir yemiş gibi avuç ğu halde arada yekdiğerine geçid veren şında Türklerin cihan tababetine hizmet duğundan şüphelenmiştir. var: Eneme ameliyesi erkeklerde cildi bir pasajın bulunması hastalar ve hasta leri hakkındaki çalışmalarının ve o zaÇocuk kaçırıldıktan bir hafta sonra teselli membaı çoktan kurudu; herkes larımza yakın bulursunuz. Hazreti Mu ne ile medrese hoca ve talebelerinin sıkı mandaki içtimaî muavenet teşkilâtının en (1 mart 1932 de) Svvedberg, vatanda kendi başının çaresine düşmüş. Ve tabiî sanın Bahriahmeri ikiye bölerek Beni İs yumuşaklaştırır, cümlei şa'riyenin teşek bir münasebette bulunduklannı ifade e kıymetli belgeleri olan bu şefkat ve ilim şınm arkadaşlarile hâdise hakkında mü hak gene kuvvette (La Fontainein ku raile yol açan asasındaki mucize ve Haz külüne engel olur ve daha önce çıkmış laklan çınlasm), mazlumun ahı gene reti İsanın körlerin dokunur dokunmaz bıyık, belirmiş sakal varsa döker, kalçadiyor. müesseselerini Türk medeniyet tarihi biz kâlemelerini duyduğunu söylemiştir. lere bırakmış bugünkü nasil de onu KaySvvedberg'in anlattığına göre çocuk gök kubbede bir akis bulamıyarak çıktı gözlerini açan elindeki şifa san'at eserin lan, uylukları büyültür, sesi inceleştirir. Bu binaları (602 H.) 1205 te Kılıc serili kardeşlerimize vedia olarak terket kaçırma hâdisesinde beş erkek ve bir ka ğı zayıf göğse siniyor; gene hiç bir ide dedir. İnsan oğlu bu mucize ve bu şifaya Aslanın oğlu, Gıyasettin Keyhüsrev, kızAyni ameliyenin kadınlarda yaptığı demişizdir. Haddizatında bu millete güclü dın methaldardır. Çocuğa kaçırıldığı va olujiye itimad etmek mümkün değil, hep bugün her zamankinden fazla muhtac kardeşi Gevher Nesibenin vasiyeti üzerive kabiliyetli bir san'atkâr ordusunu da kit müsekkin ilâc verildiğini ve bundan si de bir sınıf, bir zümre veya bir milletin dır. Bu mucize ve bu şifa ihtiyacını kar ğişiklikler ise büsbütün başkadır. Enene yaptırmıştır.. ima yetiştirmekte olan Kayserililerden bu sonra cocuğun ayılamadığmı iddia et hasis menfaatlerini temin için diğer sınıf, şılıyan san'at eserinin yeri kütübhane ve meye uğrıyan kadında bir kısım teşrihî unsurları boyayan guddeler dumura uğBinalann önündeki sokak sonradan iki abidenin azamî hassasiyetle korunmamektedir. Gangester'ler bundan sonra zümre ve milletleri ezmeğe çahşmakta müzelerdir. Bize mekteb kadar, fabrika berdevam; hukuku beşer beyanamesinde kadar lâzım olan kütübhane ve müzele rar, uyluklar ve kalçalar zayıflaşır, sesi sını istıyebiliriz. yükselmiş görülüyor. Medresenin cephe çocuğu bir keserle parçalıyarak gÖmmüşmukaddes haklan tasrih edilen asıl in rin keyfiyetini olduğu kadar kemiyetini kalmlaşır ve erkeklerin tersine olarak yüz tarafından bir ikinci kapısı bulunması bu Hatuniye medresesi lerdir. Hauptmann çocuk kaçırma hâdi san gene mağdur, Eflâtunun ideal cemi de artırmak zamanı gelmiştir, hele, mevkılları çoğalır. Acaba bir çocuk kolu kakısmm iki katlı olduğuna delâlet ediyor. Kayserinin en şayanı dikkat binala sesinde bilfiil rol oynamamıştır, yalnız yeti tahakkuk imkânlarından gene mil cud kütübhane ve müzelerde hayaletlerin bunların fidyei necat taleblerine hissei işdar uzun bıyık ve bir kucak çalı kadar Hastane ve medrese yekdiğerine esasta rından birisi de budur. Plânı esasta yuyarlarca kilometro uzak. dolaştığını görmek en büyük acımızdır. tiraki vardır. kümeli sakal sahibi olan kadınlar, kendibenzerlik taşıyan bir plâna göre yapılmış karıda ismi geçenlere benzemekte ise de, Bu kızıl hengâmede Fer'avunların, Svvedberg, gangester'lerin kendisinden lerı de farkında olmadan bir «ovarioto tır: Ortada bir avlu ve iki yan sütunlu cephesi sağında, fotoğrafta görülen sü Keyhüsrevlerin, Neronların korkunç gölKÜLTÜR tŞLERt mie eneme ameliyesi» mi geçirmişlerveya ayaklı birer revak üstünde odalar tunlu ve kemerli kısmile ve cümle kapı süpheye düştüklerini ve bir çaresini bulup gesi kol geziyor. Dünya ikinci Nuh tu Kız talebeler de askerlik dir?.. Işte anlaşılması gerekli olan sır!.. ve ..arşısında geniş kemer ve tonoz altın sından maada (Kıyasiye) medresesinde 1932 mayısmda onu komünist propagan fanını çoktan idrak etmiş olacaktı, eğer **# dersi görecek yapmakla zan altına aldırarak yeryüzüne onlardan başka ve onlarla beda avluya bakan yazlık dershane veya olduğu gibi merdivenle çıkılan üstkat dası Maarif Vekâletinin kız talebenin as salon.. Ve bu salonun iki yanında oda kapısile bu bina diğer medreselerden da memleketten ihrac ettirdiklerini söyle raber Homerler, Virjiller, Danteler, MiBıyıktan, sakaldan bahsederken kösekel Anjlar, Hafızlar, Sinanlar, Betho kerlik dersi görmeleri hakkında bir kalar... İşte bundan ibaret bir esasa göre ha hareketli bir zevkin mahsulü olduğunu mektedir. liği hatırlamamak kabil mi?.. Bu halet, venler de gelmemiş olsaydı! Beşeriyetin rarname hazırhyarak Başvekâlete veryapılmışlardır ki bu sözle üstü açık tip göstermektedir. Svvedberg bundan evvel de Houptmasakal ve bıyık keyfiyetinde itidal noktabağrında onların açtığı yarayı bunlar sa diği haber verilmektedir. Maamafih kız tekilerden bir Selçuk medresesinin esas Ne yazık ki bu bina da nasıl olmuşsa n'ın avukatına tahriren müracaat ettiyse rarak kıyamet gününü Kaf dağının ar talebenin ancak önümüzdeki seneden sını temsil eder. Köse, ne hadımağalan hatlarım da umumî bir ifade ile tarif et olmuş ve eşhas eline geçmiştir. Sahibi de bir cevab alamadığını ve hikâyesi kasına sürmeğe muvaffak olmuşlardır. itibaren askerî derslere girebilecekleri gibi tam kılsızdır, ne de Raspotin'ler ve anlaşılmaktadır. miş oluyorum. şimdi havadis mevzuu teşkil eden bol bıKayseride bulunmadığı için içini göreme nin tamamile hakikate mutabık olduğunu Bugün de hasta beşeriyetin üstüne iğilip yaralannı sarmağa vakfı nefseden bun vıklı ve gür sakallı kadmlar gibi çalıMaarifte tayinler Hastanenin sağ tarafındaki odalar a dim. Komşuların delâletile yalnız damı iddia etmektedir. larm torunudur, bugünkü san'atkârdır. Üniversite Edebiyat Fakültesi İslâm süpürgemsi çehre sahibidir. Bu haysiyetrasında binanın bünyesine aid bir türbe na çıkarak oradan vaziyeti tetkik ettim, ECNEBt MEHAFİLDE Ortaçağda, Rönesansta ve ondan son Tetkikleri Enstitüsü doçentlerinden Ö le güldürmez ve iğrendirmez. (kümbet) vardır ki burada Gevher Ne birkaç ta fotoğraf alabildim. raki asırlarda olduğu gibi, bugün de bü mer, Kadıköy lisesi tarih muallimliği sibenin metfun olduğu muhtemeldir. Fakat şairler, mazmun hatın için koDamdan gördüklerime nazaran metFransız elçisi geliyor tün ümidler san'at eserinde. İnsan oğlu ne, Yusuf Ziya İstanbul Kız lisesi tarih seleri de sık sık tehzil etmekten çekinmeKayserideki bütün Selçuk eserleri gibi hal karşısına gelen yerdeki açık dershaSancak meselesi münasebetile yapı ancak san'at eserine baktığı şiirin cazi muallimliğine tayin edilmişlerdir. bu binalar da kesme taş mimarisine göre nenin kemeri sonradan kesme taş bir du lan müzakerelere iştirak etmek üzere besine tutulduğu, resmin memleketine a DEMtRYOLLARDA mişlerdir. Bizim Neşriyat Müdürümüz yapılmıştır.. İleride başka kasabalarda varla kapatılarak burası bir oda haline Parise davet edilen Fransanın Ankara yak bastığı, musikinin kanadlan altında Hikmetin babası Münif Paşa da o cümŞark Demiryollarında yeni leden olup vezaret rütbesi alan bir köse tesadüf ettiğim tuğla mimarisine göre yadolaştığı, heykellerin, mabedlerin büyük getirilmiş ve bu duvara küçük bir de ka büyük elçisi M. Ponso kânunusaninin pılmış bir iki binayı da mütalea ettikten üçüncü günü şehrimize dönecek ve der sükununu idrak ettiği zaman ürkmüyor, vagonlar kullanılacak için şu kıt'ayı söylemişti: pı bırakılmıştır. Avluya nazır revaklan sonra bu kesme taş mimarisinin ne oldu hal Ankaraya gidecektir. Fransız elçisi yoksa bütün aynalar küflü, bütün sular Şark Demiryolları şirketinin bütün yuvarlak yekpare sütunlu ve sütunlar üÜç luğlu vezir olurdu evvel tesellümü muamelesine ğunu izah edeceğim. Şimdilik yalnız kayHariciye Vekâletile temasta bulunduk bulanık. İnsan oğlunun kadrini bilmediği, teçhizatının zerinde Roma veya Bizans başlıklarını Uç tüylüsü oldu şimdi peyda!.. bilemediği nimetler ve güzellikler san'at dün de devam olunmuştur. Tesellüme dederek geçiyorum. tan sonra CenevTeye giderek Sancak Bir tuğ ile bir tüyü kıyas et Yedi buçuk asır evvelki Türk tababe (uzaktan tefrik edemedim) haizdir. In meselesinin konsey tarafından müzake eserinde ebedî bir bahar havasile taptaze memur heyet dün sabahtan akşama kadar gene bu işle meşgul olmuştur. Devlet ne idi, ne oldu hâlâ?.. yaşamaktadır. San'at, insanlığın sağ omtinin abideleri Türk ilminin Türk içtimaî şa tarihine ve banisine aid bir malumat resinde hazır bulunacaktır. Devlet Demiryolları idaresi Haydarzunda meleküssiyane vazifesini ayni sa şefkatinin taştan birer vesikası olan bu a ta edinemedim, fakat ne olursa olsun haîsveç elçisi Yunanistana gitti dakat, ayni mükemmiliyetle yapmakta paşadan Sirkeciye vagonlar geçirtmiş Münif Paşa, kılı kırk yaran nüktedanbideler ne yazık ki harab bir haldedir. kikat ortadadır ki bina çok yüksek bir tir. Şark Demiryollarının vagonları fe lardandı. Fakat Osmanlı Imparatorlu İsveç sefiri M. Winter iki ay mezu berdevam. öyle ki bugün restorasyon projelerini Selçuk eseridir. na olduğu için bugünden itibaren Ediı" ğunun inhitatını bu kıt'asında sakalla hf niyetle Yunanistana gitmiştir. Sefirin yapmak imkân dahilinde bulunmakla beBaşınız darda mı, ortahğı karanlık mı ne ve konvansiyonel trenlerine bu yeni Kayserililerin bilhassa bu abide üzegaybubetinde sefaret müsteşarı masla görüyorsunuz Cenabı Haktan ümidi mi vagonlar bağlanacaktır. Bundan sonra yığa atfeder gibi görünerek hakikati ters raber hayli müşkülleşmiş bir hale gel rine nazarı dikkatlerini celbederim. hatgüzar sıfatile sefaret işlerini tedvir kestıniz, sukutu hayale uğramak istemi mefsuh şirketin eski vagonları birer bi tıraş etmiştir!.. mişlerdir. Mimar edecektir. M. TURHAN TAN Bu binalar eğer bir cami olsaydı kıyyorsanız, annenize, babanıza, kardeşi rer değiştirilecektir. SEDAD ÇETİNTAŞ Şifaiye hastanesi ve kıyasiye medresesi Kütüphane ve müzelere Bıyıklı, sakallı kadmlar olan ihtiyacımız Cahid Sıtkı Tarancı gördüm. Koşuyordum, ardımdan bir kütanlamamış, oracıkta kımıldamadan duru kaklar boşalmıştı. Akşama doğru, tektük yıkılıp kalacağını hissediyordu. * * * leyi sürüklediğimi sanarak akşamlara yordu. Hızla geçerken, ona bir kaç kiş: satıcılar ürkek seslerle dolaşıyordu. çarptı. Şiddetle sendeleyip kendini tut Nur bu anda koşup Demiri bulmadan Demir, bu sırada Cemalden ayrılıp kadar didinip duruyordum. Kendi hayalmağa çalışırken aşağıdan telâşla bağırı başka şey düşünmezken, cümle kapı eve dönmüştü. Geceki buhrandan sonra lerime şekil verip onlann kımıldadığım yorlar: sında yüzüne karşı haykırdıkları sözler en ufak gürültü kulağmda fırtına tesiri gördükçe bunu canlı bir âlem sanıyor Cumhuriyetin içtimaî romanı: 7 0 Yazan: Hilmi Ziya Kız ordan çekil, ezileceksin! Ve hâlâ kulağmda çınlıyor, sanki dışanda yaptığı için, pencereleri kapamış, inzivaya dum. Fakat bu, hareketin rüyasıydı... Hakikaten, cümle kapısı çatırdıyarak kız gördükleri için hayrete düşen grev hakikaten az sonra bütün bu kalabahk ona «her şeyi biliyorum!» diye seslenen çekilmişti. Gece korkusu içinde, akşama Ayol, sen yalnız iş adamı değil, açıldı. Yıkılan bendin arkasından, fışkı ciler birden seslerini kestiler. Bütün av direktörlük binasına dolmuştu. kadar hareketsiz kaldı. Cemal, eve ayni zamanda şairsin, diye Cemal giilFahriyeden, aşağıda sinirli adımlarla geran bir sel gibi ezilip çiğneşerek yüzlerce luyu kısa bir sükut kapladı. Bu arahk, Nur, fırtınayı geçirdiği halde şaşkın zen babasına, belki de bütün şehre kadar geldiği zaman onu bu halde gördü. A dü. işçi orta avluya doldu: Dalga dalga yak biri hiddetle bağırdı: • lığı geçmemiş gibi bir kenara sinip kaldı. herkes onu taşlamak için dalga dalga zablarını deşmiyecek birşey bulmak is Hayır! diye kestirme cevab verdi. Bu kahbeyi ne bekliyorsunuz! Neden sonra, aklı başına geldi. Bir çığ kapının etrafına toplanıyormuş gibi ür tiyordu: laşıp iç kapıya çarpan uğultuda: «DırekBana «rüya görüyorsun!» demekte çck törü... Direktörü isteriz!» sesleri açık Haydi içeri.. Direktörü bulun, direktö lık koparıp cümle kapısma atıldı. Ve hâ perme içinde yasdığa kapanarak için için Sigara içer misin? haklıydın. Gerçekten, rüya içinde yaşı ça duyuluyor. Mösyö Jan benzi kül gibi rü! Onunla konuşacağız. Hayır! lâ kendini takib ediyorlar gibi halecanla ağlıyordu. yan insanım. Fakat ne yazık ki Donkişot san, bir kalabalığa, bir de halâ köşesinde Yemek yedin mi? Nur, kendine doğru kara bulut gibi i tenha sokaklarda nefes nefese koşarak değilim! Çünkü rüyama inanmıyorum, Seslerin kesildiğine kanaat getirdiği zakolları kavuşmuş duran Nura bakıyor, o lerliyen kütlenin karşısmda ezilip gide kendini eve attı. İştiham yok, yemiyeceğim. kendi kendimle pençeleşiyorum. Kaderin man, kalktı. Kapıyı bir daha dinledi, ve nu götürmek için son defa yalvarıyordu. cek bir zerre olduğunu unutmuş, ayni Dolaşsak mı? fantomlarına isyan ediyorum. Bütün bunBütün gürültüye rağmen, kozahane ve sonra ağa düşmüş bir ceylân gibi kendini Ümidinin büsbütün kırıldığını anlaymca, hareketsiz halile duruyor: Hareketten nefret ediyorum. civarında hiçbir hâdise olmamıştı. Grevlardan vazgeçmeli. Hepsini silip atmalıduvardan duvara atarak dolaşmağa başkâtible arka duvardan kaçmak için mer Fazla bedbinsin. Direktör kaçtı. Kimseyi bulamaz cilerin (daha doğrusu ilk bakışta grevci yım. Hareket benim için nedir? Bir kadivenlere koştu. Hayır dedi, arzusu olmıyan bed ragöz oyunu.. Kader, iplerini elinden bısınız! diyor. zannedilen halkın) niyeti yalnızca di ladı. Hacı Toranın tuzağına düşmemek Kösele gömlekli, yalınayak debbağlar, rektörle konuşup iş istemekten ibaret ol için kendi evinden kaçıyordu. «Aldanı bin olamaz. Bense yerimden bile kımıl raktı mı, bütün kahramanlar kıvrıhp yeBir dakika sonra, avlu grevcilerle dolmuştu. «Direktörü isteriz!» sesleri binayı omuzlarında kazmalarile ileri atıid»Iar. duğu meydandaydı. Bununla beraber yorsun! Ben yalnız seninim!» diye hay damak istemiyorum. Hâdiselere karış re düşerler. Haydi, haydi! Şimdi başka onlann gürültüsü ve MösyÖ Jan'ın kor kırmak için koşamıyordu. Bütün şehirde madan, seyretmek istiyorum. kaphyordu. Nur, donup kalmış gibi ol Aşağıdan bir adam seslendi: şeye bakalım. Ateşin var mı? Ondan ha Canın sıkılıyor. Ona dokunmayın, Kurdoğlunun kusu o kadar çabuk yayıldı ki, bu haber çalkanan akisleri duyacakmış gibi, babaduğu bu derin dalgınlıktan çıkarak, kenber ver. Evet, canım sıkılıyor! Bir inmeli az sonra bütün şehre sanki bir isyan ol sile yüz yüze gelmeden utanıyordu. Durdini dışarı attı. Hademelerin hâlâ müda kızıdır, bizdendir!.. Ne yapacaksın? gibi olduğum yerde kalacağımdan kor Uzun vahşi kahkahalar yükseliyor, bi muş gibi aksetti. İşgal kumandanlığı, bir faa için tedbir aradığı büyük kapıyı açıp mak elinde değildi! Gitmek elinde de Gece tenhayı bulup hastalığın karak sıkıhyorum. Harekete bayılırdım; müfreze gönderdi. Lüzumsuz yere bazı avluya inen taş merdivenlere çıktı. Tam ri: ğildi! Kurtulmak için çırpındıkça kanad halbuki yerimden kımıldamamağa mah cinleri gene saldırdığı zaman onlara bir emniyetle: Numaraya lüzum yok, daktilo de işçiler, bu arada vak'ayla alâkası olmadan kalabalığa karışan birkaç kişi yaka ları kırılıp ateşin ta ortasına düşen per kumum. Fakat hiçbir zaman tam hareke tütsü yapacağım. ğil mi? Onu tanınz! diye bağırıyordu. Ne istiyorsunuz arkadaşlar?.. diye (Arkası var) Ve çocuk, henüz vaziyetin vahimliğini landı. Sanki şehir hicret etmiş gibi, so vane gibi, yorgun ve harab kaçtığı yere te girmedim. Hareketin yalnız rüyasını sordu. Müdürü beklerken yerine bir gene

Bu sayıdan diğer sayfalar: