20 Birincikânun 1936 CUMHURÎYET SON TELEFON MABERLER TELCRAF vcTELSîZLE EDEBİYAT Küçük köşe Fransız âyanı ile parla mento arasında ihtilâf • ^ Ingiliz Italyan anlaşması Yılbaşında müşterek bir beyanname neşredilecek Londra 19 (A.A.) Daily Mail gazetesinin bildirdiğine göre, İngiltere ile Italya arasında prensip itibarile bir anlaşmıya şimdiden vanlmıştır. Salâhi yettar mehafilde ihtimal verildiğine gö re, bu yeni sene başında müşterek bir beyanname neşredilecek ve bu beyanname ile İngiltere ve îtalyanın Akdenizdekj menfaatlerinin birbirinin zıddı olma dığı, statükonun muhafaza edilmesi lâ zım geldiği ve bu anlaşmanın hiçbir ü çüncü devleti istihdaf etmediği bildirile cektir. Hikâyede ve romanda memleket Peyami Safa Türk romanı Istanbulda doğup büyüdü. Ilk çağında kale kapısından dışan çıkmıyan bu halis lstanbul çocuğunun görüş zaviyesine girebilen dünya, Tepebaşından Şişliye ve Köprübaşından Boğaziçinin kıyılanna kadar uzanan iki dar çizgi üstünde kalmıştı. Hüseyin Rahmi yetişmeseydi, Serveti Fünun devrinde Türk romanı köprüyü geçemiyecekti. Onun Aksaraya ve Fatihe kadar yürüyebilmesi, edebiyat tenkidcisinin hâlâ kırkbirbuçuk maşallahlarla alkışladığı, muzaffer bir emekleyiştir. Hüseyin Rahminin elile objektifini Mahmudpaşa yokuşunda, çarşı içinde, Salıpazannda ve kenar mahallelerinde gezdirerek hergün yeni bir semt daha keşfeden Türk romanının İstanbul fethini tamamlaması için bile iki ayn edebî cereyanın ve iki ayn edebî çeşninin delâleti şart olmuştu. ye baktıklan zaman iptidailikten duyduklan nefreti, yalnız Türk köylüsüne mahsus çirkinliklerin teessürü gibi gösterirler. Bir kısım genc muharrirlerimiz de Türk köylüsüne tek bir ideolojinin zaviyesiden bakmayı huy edinmişlerdir. Esiri oldukları bir fikir içinde bitaraflıktan çıkan bu muharrirlerimiz, hikâyele rinde, kahramanlanna hep yeknesak bir mizac ve karakter üniforması giydirirler: Yazılarında köylü daima mazlum ve jandarma daima zalimdir; müteahhid daima çalar ve mühendis daima hile yapar; velhasıl burjuva daima namussuz ve müstahsil daima haklıdır. Hikâyeyi okumadan evvel bunu biliriz ve mevzuun sun'î, mekanik inşası içinde karşımıza hakikî insanlar değil, muharririn davasını yürütmeğe mahkum, insan şekline bürünmüş ispat kuklalan çıkacağını anlarız. Fakat bir kısım genc muharrirlerimiz de vardır ki Anadoluya ne bir Avrupah ve bir şehirli yadırgamasile bakarlar, ne de aşırı sol bir fikrin esiri olarak onu yeknesak ve dar bir vizyon içinde görürler. Bizzat Anadoluda yetişen bu muharrirler, içinde doğup büyüdükleri muhitten aldfklan tesirleri ve intıbalan bize nakletmek için yazarlar. Memleketin muhtelif yerlerinden bana hikâyelerini gönderen yepyeni bazı istidadlardan evvel, bu sınıf içinde, Feridun Osmanı hatırlıyorum. «Son Mektub» ismindeki hikâyelerinde, yaşanmış, dışmdan değil, içinden görülmüş ve tek bir maksadın değil, bütün bir ruhun delâletile müşahede edilmiş samimî bir Anadolu vardır. Arasıra fazla «edebî» olmak gibi her başlangıca mahsus heves ve temayüllerle rhlâl edildiğini teessürle gördüğümüz bu dürüst levhaların kompozisyon olarak ta bazı bozuklukları mazuT görülmek şartile bize Anadoluyu en halis çizgilerile veren hikâyenin en kuvvetli vaidlerile dolu olduğuna şüphe yoktur.. Türk romanmrn Istanbulda kalmıyarak memleket kadar geniş bir dünyaya çıkması, tekâmülünün en güzel merhalelerinden biridir. Fakat Istanbulun da bir memleket parçası, hem de vaziyeti itibarile Türk ruhunun en çapraşık problemlerile dolu vak'alar ve ihtiraslar yatağı olduğunu unutacak kadar aleyhrne taassublar beslememeliyiz. Dünya yaratılırken İstanbula aid mevzular sayılmış ve bugüne kadar da tüketilmiş değildir. İnsan ruhunun ıhtilâflan sayısız v« her an başka, her an taze bir oluş içinde hududsuzdur. Bir Istanbul romanı, bir Anadolu romanı yok, Türkün romanı, insanın romanı vardrr; Trakya hududlanmızdan bütün Anadolu hududlanmıza kadar bu Türk ve bu insan, memleketin her toprak parçası üstünde romancının dikkatine lâyıktır. Yeter ki bu dikkat, edebiyatımızın kıtlık çeken mahsulleri arasına iyi cinsten bir eser daha katacak kadar canlı ve doğurucu olsun. Namus ve ekonomi politik Geçenlerde îzmirde bir hırsız tutmuşlar. Senelerdenberi yakayı ele vermeden diyar diyar dolaşıp şunu bunu dolandlran, kapı, pencere dinlemeyip bir sihirbaz gibi her delikten sıvışan bu adam, nihayet kodese düşünce, şimdiye kadar bütün yaptıklarını bir bir polise anlatmış. Sonra da şöyle demiş: « Benim, toplu olarak iki bin yedi yüz liraya ihtiyacım var. Bu parayı bana temin etselerdi hırsızlıktan vazgeçer, namusumla yaşardım.» Cingözün samimî olduğunu kabul edelim ve düşünelim: Kendilerine, ihtiyaclan nisbetinde para vermek suretile hırsızlan hırsızlıktan vazgeçirmek kabil olsun. Tabiî bunlann içinde, beş on kuruşa razı olanlar bulunacağı gibi milyon istiyenler de çıkacaktır. Böyle olunca, fiat yükseldikçe, namusun kıymetten düştüğünü, manasızlaştığını kabule mecburuz. Bir de aksini gözönüne getirelim ve para verip kandırmak suretile namuslu adamlan hırsız yapalım: Tabiî gene, beş on kuruşa «eyvallah!» diyeceklerin yanında namuslanm dünyanın altınlarile değiştirmeğe razı olmtyanlar da bulacağız. Bu takdirde ise fiat arttıkça namusun kıymet kazandığını, nrhayet ölçülemiyecek bir dereceye kadar yükseldiğini görürüz. Demek ki, bazı materialistlerin iddia ettikleri gibi insanlan para ile yola getirmek mümkün değilmiş ve ekonomi politik ilmfnin ahlâkımıza vanncıya kadar el uzatmak istemesi gülüncmüş. Grevler karşısında mecburî hakem usulü hakkmdaki kanunu Ayan Meclisi tadil etti Paris 19 (A.A.) Âyan meclisi uzun müzakerelerden sonra mesai ihtilâf lannda mecburî hakem usulünü tesis eden kanunu kabul etmişse de evvelce meb'u • san meclisi tarafından kabul edilmiş olan metinde mühim tadilât yapmıştır. Bu sebebe mebni metin meb'usan meclisi tarafından tekrar müzakere edilmek icab etmektedir. Başlıca fark hakemlerin tayini mcselesindedir. Âyanın kabul etmiş olduğu metne göre hakemler mahallî, mesleki sendikalar tarafından ve bunlar olmadığı takdirde departmanın uzlaştırma komis yonu tarafından tayin edileceklerdır. .Bu komisyona departman prefesi riyaset edecek ve komisyon patronlarla amele mü messillerinden mürekkeb olacak ve bun lan Ticaret Odalarile mahallî amele sendikaları, departıman birlikleri irae ede cektir. Bu hakemler mülkiyet hakkına, mesai hakkına sendikaların serbestisile ferdî serbesti esasına müstenid çalışma şart lan vücude getireceklerdir. Meb'usan meclisi tarafından kabul edilmiş olan metinde hakemlerin amele tarafından mecburî surette umumî mesai konfederasyonuna mensub mahallî teşkilâtlar ve patronlar tarafından da umumî Fransız patronlan konfederasyonu cani binden tayin edilmesi derpiş edilmekte idi. Âyan meclisi celsesinin sonuna doğru M. Blum âyanın kabul etmiş olduğu metni meb'usan huzurunda müdafaayı taahhüd edemiyeceğini söylemiştir. Âyan meclisinin dünkü celsesinde azadan M. Fourcade'in hükumeti fabrika lann işgaline müsamaha ctmekle muaheze etmesi üzerine ciddî hâdiseler zuhur et miştir. M. Blum şu suretle cevab vermiştir: « İşgallere nihayet vermeğe hazırız. Cebir ve tazyika müracaat etmeden ev vel mümkün olan bütün çarelere başvuracağız. Eğer âyan meclisinin fikri bu merkezde değilse bunu açıkça söylesin.» Ayni celsede M. Blum'la M. Millerand arasında da bir hâdise çıkmıştır. M. Millerand hükumetin komünistlerin mü zaharetini araştırmakta olduğundan do layı işgallere nihayet vermemekte oldu ğunu söylemiştir. M. Blum hükumetin ergeç grev halinde fabrikaların nötralize edilmesi mecburiyetinde kalacağı suretinde cevab vermiş ve sonra M. Millerand'a hitaben şöyle demiştir: « 1900 tarihinde ekseriyet tarafından karar verilmiş olan greve riayetin mecburî olacağını projesine dercetmiş olan zat siz değil misiniz? Şimdi beni komünistlerle uzlaşmak istemekle muahaze ediyorsunuz. Siz de zamanın bütün in kılâbcılannın müzaheret etmekte olduklan bir hükumetin erkânından bulundu nuz. Hayatınızın en şerefli zamanını teşkil eden devirde bize göstermiş olduğu nuz misali takib ediyoruz.» Ayni zamanda Fransa ile Italya arasında bir anlaşma ihtimali de mevzuu bahsedilmektedir. îngiliz Italyan ko nuşmalan esnasında diğer ihtilâflı meseleler de ayn ayn tetkik • olunmuştur. Bu Türk romanını Istanbuldan dışanya meyanda Habeşistanm ilhakı işi, ayn bir çıkaranlar içinde ilkönce Omer Seyfedmesele olarak telâkki edilmiştir. Fakat dini, Reşad Nuriyi, Refik Halidi hatırbu meselede de muvakkat bir anlaşma lıyoruz. Bunlar bize Rumelide ve Anayapılmıştır. Çok yakın bir zamanda A • doluda da çarpan kalebler olduğunu, üsdisAbabdaki Ingiliz elçiliğinin başkon tüne insan ayağı basmış her toprak parçasolosluğa tahvil edıldiği tebliğ olunaca sında hikâye edilmeğe lâyık mevzular caktır. bitebileceğini gösterdiler. Türk romanı Halkçılar cephesi artık yaşıyamazm ıs Paris 19 (A.A.) Sosyalistlerin naşiri efkân olan Populaire gazetesi, Humanite gazetesinin Blum hükumeti hakkmdaki son tenkidlerinden şikâyet etmektedir. Bu gazete, ezcümle diyor ki: «Bu tenkidlerin edası, sosyalistlerle komünistler arasında mün'akid olan mi saktan mütevellid mükellefiyetlerle tenakus halindedir. Ve halkçılann cephesinin esasını teskil eden umumî itilâfla gayri kabili teliftir. Halkçılar cephesi, komü nistler tarafından teşrinisanide çıkanlmış olan ve 5 kânunuevvelde kendilerinin istinkâf karannı vermelerine bais olmuş bulunan buhrandan sonra artık yaşıyamaz.» I t n ı tttrtm < M • <f •», Adana felâketinden Paris görüşmeleri zarar görenler etrafmda Yıkılan evler ve yardıma Rumen ve Fransız siyasî muhtac aileler mehafili büyük bir ketesbit edildi tumiyet gösteriyor Adana 19 (A.A.) Şimdiye ka dar feyezan yüzünden Adanada hâsıl olan zayiat şu suretle tesbit edilmiştir. Polis mıntaksında ve şehir dahilinde belediye taksimatına göre yedi mahallede 445 ev yıkılmıştır. Bu evlerde zarar gören nüfus miktan büyük küçük 1399 kişidir. Bu evlerin 22 si kârgirdir. 384 ü kerpiç ve 54 ü kamıştan yapılmıştır. Jandarma mıntakasında ve Belediye hududu içinde bulunan 12 köyden ekserisi sazdan yapma ve bir kısmı da kerpiç olmak üzere 801 dam yıkılmıştır. Buralarda büyük küçük 4050 nüfus zarar görmüştür. Bunlardan başka Belediye hududu haricinde ve jandarma mıntakasında üç iöyde 28 kerpiç ev yıkılarak 148 kişi zarar görmüştür. Şehir dahilinde 490 nüfusun evleri y r kılmadığı halde eşyaları selden zıyaa uğramıştır. Bunlar ianeye muhacdır. Bazı evler peyderpey çökmekte olduğundan bu yekuna 100 evle 500 nüfus ilâve edilebilecektir. Zarar görenlerden t618 nüfus Kızılay vasıtasile şehrin muhtelif yerlerinde ba nndmlmakta ve iaşeleri temin edilmekte, köylere de ihtiyac nisbetinde ekmek gönderilmesine devam edilmektedir. Eşya tevziatına devam olunmaktadır. Cami, mescid ve hanlarda sıkışık vazi yette bulunanlar çadırlara çıkarılmıştır. Depolarda, fabrikalarda ıslanan ve çamur içinde kalan ve seller vasıtasile sürükle • nip giden pamuk ve kozadan hâsıl olan zarar ve buğday ekilen tarlaların günlerce su altında kalmasından mütevellid ziyan miktannm tesbiti şimdilik mümkün olamamaktadır. 24 yerinden yıkılmış olan seddin ta miri için icab eden keşifler yapılmakta dır. Mevsim yağmurlu gittiği ve bu seddin Adana için çok mühim olduğu için süratle tamirine çalışılacaktır. Paris 19 (A.A.) Fransız ve Rumen mehafili M. Antonesco'nun M. Blum, M. Delbos, M. Daladier ve M. Cot ile yapmış olduğu görüşmeler hakkmda büyük bir ketumiyet göstermektedirler. Bir Rumen gazetesinin mütaleası Antrepolar için kanun Ankara 19 (Telefonla) Antrepolar îçin yeni bir talimatname hazırlandı. Bunda fireler, tesisat, nümunelerin alıtıması ve tahlil şekilleri hakkmda da yeni hükümler vardır. Talimatname bir kaç güne kadar İstanbula gönderilecektir. Londra 19 (A.A.) Reuter, bü tün görüş ihtilâflan halledildikten sonra anlaşmanın gelecek sene meriyete gireceği mütaleasındadır. Italya, Habeşistanda ve bilhassa Mavi Nil meselesinde İngiliz menfaatlerine riayet edeceği hakkında teminat verecektir. Bununla beraber bu meselenin ileride aynca müzakere edil Rumanya Hariciye Vekili mesi imkânsız değildir. işini bitirdi Anlaşmanın deniz silâhlannm tahdidi Paris 19 (A.A.) Dün akşam neşhakkında hiçbir hükmü ihtiva etmiyece redilen tebliğ, M. Antonesco'nun Parisği bildirilmektedir. teki ikametinin resmî kısmını hitama er dirmektedir. Fakat M. Antonesco gele Almanya'nın döviz için aldıcek haftanm sonuna kadar hususî olarak ğı yeni tedbirler Berlin 19 (A.A.) Döviz vaziyeti Pariste kalacaktır. Beraberinde bulunan erkân bugün Bükreşe hareket edecek dolayısile çıkarılan yeni bir kararname hudud mıntakalarmda yapılmakta olan Ierdir. döviz muamelelerine yeni bir takım Balkan ihracat bankaları di tahdidat koymaktadır. Hudud mıntakarektörlerinin toplantısı bitti larmda oturanlar yabancı memlekete Atina 19 (Hususî) Balkan devlet geçtikleri zaman şimdiye kadar ufak leri ihracat bankaları direktörleri dün para olarak günde on mark götürebilirson içtimalarını yaparak müzakerele lerken bugünden itibaren yalnız üç mark götüreceklerdir. rine nihayet vermişlerdir. Direktörler meclisinde, Balkan dev Bu hususun tam surette tatbik olu letleri arasmdaki iktısadî münasebet nabilmesi için aynca döviz pasaportlan lerin daha ziyade inkişafma hizmet e ihdas olunmuştur. 1/1/937 tarihinden decek bazı kararlar ittihaz edilmiş ve itibaren hudud mıntakalarmda oturup Balkanlılar bankasının tesisi meselesi yabancı memleketlerin hududları içintetkik olunmuştur. de çalışan ve ecnebi dövizile aylığım alan Almanlar, kazanclarmm 3/2 sini Portekiz'in Almanya'ya müs Alman millî bankasına yatırmak mectemleke vereceği doğru değil buriyetindedirler. Hudud mıntakalarmLizbon 19 (A.A.) Portekiz'in Al da ve aylıklarını mark olarak alan yamanya'ya müstemlekeler devredeceği bancılar da şimdiye kadar azamî ayda şeklinde ortaya çıkmış olan şayiadan 300 mark değiştirebilirken bundan böybahseden Diario de Lisboa gazetesi le ancak 200 mark değiştirebilecekler şöyle diyor: dir. tNe mevcudiyetimizi, ne de ırkımızın Hindistanda koleradan gururunu müzayedeye çıkarmak âdetiölenler miz değildir.> Bu gazete ilâve ediyor: Londra 19 (Hususî) Hindistandan «Bu şayia, hiç kimsenin zerre kadar bildirildiğine göre, Bengale'de çıkan ehemmiyet vermediği bir şayiadır.> kolera neticesinde 208 kişi ölmüştür. Bükreş 19 (A.A.) İndependance Roumaine gazetesi M. Antonesco'nun Paris seyahatinden bahseden yazısında şöyle diyor: «Fransa ile Romanya arasında esasen mevcud olmıyan müşkülleri halletmek değil, harbe karsı müşterek icraatı tensik etmek mevzuubahistir.» Bu gazete netice olarak Fransa ile Romanyayı hiçbir zaman menafi ayniyetinin bugünkü kadar bağlamamış oldu ğunu vazmaktadır. Romada hava değişti nın dünyasını memleket ölçüsünde genişRoma 19 (A.A.) Siyasî müşa leten hareket, edebiyatımızm aldığı mil! r ~ ka'iJnv' iyette liyetçi istikametten doğmuştu. ki gerginliği izale etmek arzusunda olduBugün bize isimlerini yeni yeni kabul ğunu beyan etmektedirler. ettiren hikâye ve roman gencliği, mevzuBu müşahidler, M. Musolini'nin dün larını yalnız Istanbuldan almak gibi imLittoria'da sulha davet mahiyetinde te paratorluk edebiyatına has bir darlıktan lâkki edilebilecek bir nutuk söylemiş ol kaçıyor. Taze Türk romanınm bakışı, duğunu ehemmiyetle kaydetmektedirler. memleket ufuklarını çepçevre içine alan Filvaki Duçe,, ortada mevcud olan va geniş zaviyelere doğru günden güne u him meselelerin normal yoldan, yani dip zanmaktadır. Yalnız Istanbuldan Analomasi yolile halledilmesi lâzım gelece dolu şehirlerine doğru değil, şehirlerden ğine işaret etmiştir. kasabalara ve köylere kadar nüfuz etmek Ayni müşahidler, Italyan gazeteleri gibi hayırlı bir tecessüsün parıltılarile donin Ispanya işlerine karşı alâkasızlık gös ludur. termekte olduklannı işaret etmektedirler. Öyle ki Refik Halidin bir kitabile aBundan başka gazetelerin faşizm ile ko çılmış yeni bir çığır gibi, memleket hikâmünizm arasındaki mücadeleye dair her yesi, memleket romanı tabirleri altında gün yapmakta olduklan neşriyat sona e r hususî bir nevi tasavvur etmek adeta momiştir. Gazeteler, Akdeniz hakkında İn da oldu. Düne kadar telifi tercümeden agiltere ile Italya arasında aktedilecek yırmak için kullandığımız ve yeryüzünde itilâfa büyük bir mevki tahsis etmekte yalnız bize mahsus o abes ve acayib dirler. Böyle bir muvakkat îtilâfnamenin «millî roman» sözü yerine (bu tabir beimzalanması, Romada Avrupanm pek nim kitablarımın kapaklarında da bazan tehlikeli olan bu noktasından sulhu tesise vardır), bugün, Anadoluyu îstanbuldan yanyacak daha elestikî bir siyasetin esası ayırmak için bu «memleket hikâyesi ve addedilmektedir. memleket romanı» vasıflannı kullanmıya Habeşistanda resmî hükumet başladık. Gene bizden başkayeryüzünün kalmamış hiçbir yerinde böyle bir tabire tesadüf Londra 19 (Hususî) Hariciye olunabileceğini zannetmiyorum. Yalnız Nazırı M. Eden Avam kamarasmda eskiden bazı Fransız romanlannın ilk saHabeşistandaki vaziyet hakkında beya hifelerinde «Paris âdetleri, taşra âdetlenatta bulunarak ezcümle demiştir ki: ri» gibi işaretler gözümüze ilişirdi; fakat « Italyan kuvvetleri Habeşistanm îstanbulu memleketten tamamile ayıraşimal ve şark kısımlarını tamamen işgal rak dışanda bırakan vasıflara benzer etmiş bulunmaktadırlar. Bu suretle Bo tabirler bize mahsus olmalıdır. * * * ran, Sidamo, Gore de dahil olmak üzere Habeşistan kâmilen Italyan işgali altma «Memleket hikâyesi ve romanı» denilgirmiş ve Habeşistanda herhangi bir Ha diği tarzda mevzularmı Anadoludan abeş hükumeti kalmamış bulunmaktadır. lan muharrirlerimiz birkaç sınıfa ayrılaArasıra çıkan hâdiseler halen çetecilik bilirler: Bir kısmı Anadoluyu bir turist yapan sabık askerlerin işidir.» gibi dolaşanlardır. Bunlar hem bir AvAnlaşma ne vakit girecek? mer'iyete rupalı, hem de bir şehirli görüşile köylü Elektrik, havagazi istihlâk vergileri Kanunda bazı değişiklikler yapılıyor Ankara 19 (Telefonla) Elektrik ve havagazi sarfedenlerden almacak istihlâk vergisini gösterir kanunda bazı tebeddülât yapılmaktadır. Bu tadilât, madenlerimizin maliyet fiatları üzerinde de müessir olacaktır. Gerek lâyiha, ge» rek Gümüşane meb'usu Edib Servet Törün bu mevzula alâkalı talebi İktL • sad, Maliye ve Bütçe Encümenlerinde ehemmiyetle tetkik edilmiş ve son şeklini bulan lâyiha Meclis ruznamesine alınmıştır. Bu lâyiha dahilî istihlâk vergisi ka nununa ek 4242 numarah kanunun birinci maddesinin (G) fıkrasını şu şe kilde değiştiriyor: «Hususî idarelerin ve Belediyelerin kanunen tesıs ve işletmek mecburiye tinde bulundukları Darülâceze, hasta ne, mekteb, İtfaiye gibi amme hizmet lerine müteallik müessesatında istih lâk edilen elektrik ve havagazinden yan resim alınır. Belediyelere aid sokak ve caddeler tenviratile nüfusu 10 bine kadar olan kasabalardaki elektrik sarfiyatı bu re simden istisna edilmiştir. Ancak resme tâbi bir mahaldeki umumî şebekeden cereyan alan kasabalar halkının ve smaî müesseselerin istihlâkâtı resme tâbidir. Maden ve kömür ocaklarmm içerisin de bulunan bilcümle tesisat, alât ve edevatta ve ocaklardan çıkarılan cev herleri eritme, yıkama, kurutma ve temizlemeğe veya bunlara benzer mua melelere tâbi tutarak kıymetlendirmeğe yarıyan haricî tesisatta ve kuvvei muharrike merkezlerile kompresör ve vantiretörlerde ve cevherlerin muhafazasmda kullanılan depo, ambar ve harmanlarda ve cevherlerin ocak işlerin den muhtelif muamele yerlerine ve iskelelere taşınmasında ve tahmil iske lesindekiler de dahil olmak üzere tah • mil ve tahliye işlerinde kullanılan va sıtalarm yukarıda bahsi geçen tesisat ve vasıtaların tamir edildikleri atelye lerin yapılan elektrik sarfiyatı dahi resimden müstesnadır. Vapurlar ve şi « mendifer katarlarile hareketleri sıra smda elektrik istihsal eden zatülhareke vasıtalar da bu resimden istisna olun muştur.» PEYAM1 SAFA Şark Paktı mayısta imzalanacak Şark Demiryolları [Baştarafı 1 inci sahifede] Ankara 19 (Telefonla) Türkiye Irak Iran ve Efgan devletleri arasında Şark paktının önümüzdeki mayısta imzalanacağı anlaşılmaktadır. İmza merasimi ya Bağdadda veya Tahranda ya Yunanldarla yapılan müzakereler pılacaktır. henüz neticelenmedi Şark demiryollan Devlet Demiryol lan arasına dahil olmakla beraber, bu idareye «Devlet Demiryollan Avrupa Hattı Işletici İdaresi» ismi verilecektir. Yeni Ingiliz Kralının aldığı unvanlar Londra 19 (A.A.) Kral Altmcı George tahta çıktığı tarih olan 11 kânunuevveldenberi bahriye silâhendaz larınm baş albayı donanma amirali ve kara ve hava ordularmın mareşalıdır. Sekizinci Edward da bu unvanlan taşımıştır. Erganide Atatürk heykeli Ergani 19 (A.A.) Maden kasabası Cumhuriyet parkma konan Atatürk heykeli bugün binlerce halk, bakır ve krom madenleri işçilerinm tezahüratile açıldı. Şark Demiryollannın Yunan arazi sinden geçen 33 kilometroluk kısmı hakkında T ü r k v e Yunan hükumetleri mu rahhaslan arasında cereyan eden müza kerat elân neticelenmemiştir. Yunan murahhası 33 kilometroluk kısrmıda Yu nan ve bızim arazimizde bulunan 7 kilometroluk kısımda da Türk kanunlannın mer'i olmasmı istemiştir. Fakat bu talebin kabulü yakın bir ihtimal dahilinde görülmemektedir. Italyan zabitleri Sudan topraklarında Londra 19 (A.A.) Ingiliz siyasi mehafilleri, içlerinde ikisi general olmak üzere 14 Italyan zabiti bulunan 7 Italyan tayyaresinin geçen perşembe günü Habeşistan Sudan hududunda küçük bir ticaret istasyonu olan Gambela'da karaya indiklerini teyid ediyorlar. Bu is tasyon Sudan makamatının kontrolu al tında ise de bizzat tayyareler bu kontrol altında bulunan mıntakanın dışansında karaya inmişlerdir. Buna binaen bu mahfillerde, bu hâdiseye yeni inki şaflar göstermesi hali haric ol mak üzere, hiçbir ehemmiyet atfedilmemektedir. Tayyarecilerin Gambela'ya niçin geldikleri belli değildir. Tayyarelerden beş tanesi bir müddet sonra tekrar hareket etmişlerdir. Buğday piyasası yükseliyor Şikago 19 (A.A.) Hububat borsa smda sekiz senedenberi görülmemiş bir tereffü kaydedilmiştir. Muameleler, bir rökor seviyesini bulmuştur. Buğday 1,40 dolardır. Yani 1 kânunuevvele nazaran 20 cents fazladır. Bu tereffü, Avrupanm mübayaatı yü.zünden vukua gelmiştir. Almanya'nm 37 ve İtalya'nın 80 milyon ton buğdaya ihtiyacı olduğu söylenmektedir. Bir Brezilyah 16 Japon öldürdü Sao Paolo cBrezilya» 19 (A.A.) Sao Paolo'nun bir varoşunda dün feci bir hâdise olmuştur. Brezilyah bir çocuk, bir Japonun bah çesinden bir iki meyva çalmış olduğundan bahçe sahibi olan Japon çocuğu balta ile dövmüş ve müthiş surette sakatlamıştır. Bununla beraber çocuk sürüklenmek suretile evine kadar gelmiş ve babasma başma geleni hikâye etmiş ve ölmüştür. Bunun üzerine kederinden ve hiddetinden deli gibi olan babası eline bir tü fek alarak sokağa fırlamış ve rasgeldiği Japonu öldürmüştür. Ölen Japon ların mıktarı 16 dır. , Müderris muhterem göz tabibi Esadın ruhuna Mevlidi Şerif Bugün öğle namazından sonra Kadıköyünde Osmanağa camisinde Mevlidi Şerif okunacağından arzu buyuran z&vati kiramın teşrifleri rica olunur.