7 Birincikânun 1936 CUMHURİYE1 SON HABERLER Yeni Sovyet kanunu esa* sisinde yapılan tadilât TELEFON TELGRAF ve TELSiZLE Hâdi&eler arasında İki top arasındaki fark 'T'ürk gencliği ve halk, uzun yıllar, mücadele heyecanını spor kulübleri arasındaki menfaatsiz ve masum rekabette buldu. «Mektebli misin, alayh mı?», «İttihadcı mısın, İtilâfçı mı?» gibi meşrutiyet yadigârı politika dalaşmaları, cumhuriyet inkılâbından sonra «Galatasaraylı mısın? Fenerli mi?» davasına yerini vermişti. Spora veya politikaya aid olsun bütün ihtilâflar, bir bakıma insan ruhunun mücerred bahse tutuşma ve münakaşa ihtiyacmdan doğduğu için Ittihadcıhk İtilâfçılık yahud Galatasaraycılık Fenercilik, birçoklanmızın, hele menfaatsiz oyun heyecanlannı sırf heyecan için seven gencliğimizin mücadele iştiyakını tatmine bir vesileden ibaret kalıyor, biri ötekinin yerini kolayca tutuyordu. Futbolda Avrupa takımlarma sırtısıra yenilişlerimiz genclikte ve halkta spor ihtirasını gevşetti. Kulüb rekabetleri artık sarı kırmızile sarı lâciverd arasında, ömre süren, batından batna miras kalacakmış zannını veren bir fanilâ davası olmaktan çıkıyor. «Galatasaraylı mısın, Fenerli mi?» ihtilâfmın yeri münhal kalmağa başladı. Bu münhale başka renkler ve başihtilâflar namzed görünüyor: «Nasyonalist misin, Komünist mi?» davası bu namzedlerin en önündedir ve bugünlük «Burgosçu musun, Madridci mi?» merakına bürünerek tecelliye baslamıştır. Galatasaray Fener davasında bütün mesele, yuvarlak, zarif ve kıvrak meşin toplann, ortaoyunundaki sembolik eve benzer farazî bir kaleden içeri girmesinden ibaretti; fakat bu masum davanın yerini kapmıya çalışan politika oyununun toplan bugünkü Ispanyayı harabeye çevirmiştir. Bu iki top arasındaki farkın dehşetini anlamak için İspanya topraklanndan gökyüzüne fışkıran kan ve alev hortumlanna bir göz atmak yetişir. Bugüne kadar 200,000 Ispanyol ve yarım İspanya mahveden Madrid Burgos maçmdan ibret alan Türkler, millî birliğimizin kıymetini her zamankinden fazla idrak ederler. Barışçı Türk evlâdları arasındaki ihtilâf, meşin topun seyrettiği iki kale arasındaki sahanın hududunu asla geçemez, buna eminiz. Güneş balçıkla sıvanmaz [HEM NALINAİ MlHlNAj Havas Ajansına göre Iskenderun sancağmda mühim hiçbir hâdise olmamış! [Baştarafı 1 inci sahifede] Olüye hürmet erhum General Şükrü Naili nin cenaze merasiminden son • ra okuyucularımdan birkaç mektub aldım. Bunlarda ölüye hürmeti bilmediğimizden şikâyet ediliyor; sancağa selâm, istiklâl marşına hürmet gibi mevzulardaki devamlı ve usanmaz neş riyatıma, ölüye hürmet bahsini de ilâve etmem isteniliyordu. Eskiler, ölüye hürmeti çok iyi bilirler di. Sokakta geçen bir cenaze görüldü mü, oturanlar ayağa kalkar, cenazenin peşinden giderler, hatta tanımadıklan bir ölünün tabutunu taşıyanlar olurdu. Şimdi âdetler değişti, artık cenazele rin çoğu otomobille taşınıyor, sonra in • sanlar tanımadıklarının değil; tanıdıklarınm bile ölülerini teşyi edemiyorlar; çünkü herkesin işi, gücü vardır. Yalnız iç güç meselesi de değil; insanlar ahiretten ziyade dünyaya, ölenlerden ziyade yaşıyanlara ehemmiyet verir olmuşlar dır. Bunlan bir tarafa bırakalım; biz, ö üye hürmeti pek bilmiyoruz. Geçenlerde, Harbiye civarında bir asker cenaze sine rasgeldim. Askerî liselerden birinin mızıkası hazin hazin çalarak bir vatan yavrusunu mezanna götürüyordu. Cad denin iki tarafına dizilip seyredenler sayılamıyacak kadar çok, şapkasını çıka rıp bu ölüye son hürmeti gösterenler ise parmakla gösterilecek kadar azdı. Evvelki gün Mahmud Soydanın ce • > nazesi de Fransız hastanesinden Taksime kadar el üstünde, oradan da Yenicamiye kadar otomobille götürülürken yollarda gene bir sürü adam, cenaze alayını seyrediyor; fakat hayata gözlerini kapıyan bir yurddaşa son selâm ve hürmeti gös erenler pek az oluyordu. Belki içlerin • den selâm verenler, Allah rahmet etsin, diyenler çoktu amma bu, kâfi değildir. Ölüyü selâmlamak lâzımdır. Ben, kaç defa Mütareke yıllannda Fransız askerlerinin kıt'a halinde sokakta giderken milliyeti ne olursa olsun bir cenazeye rasgelince, zabit kumandasile ve silâhla selâm verdiklerini gördüm. Yaşıyan Türklere yapmadık şey bırakmıyan bu ecnebi askerleri, Türk ölüle rini hürmetle selâmlamakta tereddüd bie etmiyorlardı. Bir yurddaş cenazesini değil, bir düşman ölüsünü bile selâmlamak insanlar için bir medeniyet vazifesidir. Insanları diğer canlı mahlukattan ayıran yüksek duygulardan biri de ölüye hürmettir. Medeniyet âleminde çok yüksek mevkii olan Türkün bu vazifesini de bilmesi ve bugünkü muaşeret adabına göre yapması lâzımdır. Yazımı bir tenbih ve ihtarla bitiriyorum. Yurddaş, cenaze geçerken ölüye son bir selâm ve hürmet olmak üzere şapkanı çvkarmağı unutma! Kabul edilen yeni Sovyet kannuu esasisi tevarüs hakkını da tanıyor Moskova 6 (A.A.) Tas ajansı bildiriyor: Sekizinci Sovyetler fevkalâde kongresinin kapanış celsesi, Sovyetler Birliği kanunu esasisinin kat'î metnini kabul için dün saat 16 da Kremlin sarayında top landı. Stalin raporunda diyor ki: «Tahrir komisyonu mesaisinî bitir • aniçtir. Kanunu esasinin, bu mesai neti cesinde elde edilen kat'î metni bütün a zaya tevzi edilmiştir. Bu metinde görüldüğii vechile, komisyon 32 maddeye aid olarak 43 tâdil yapmıştır. Diğer 114 madde değişmemiştir. Bu 43 tâdilden 6 veya 7 si çok mühimdır. Bu mühim tadillerden birincisi 8 inci maddeye aiddir. Bu madde kanunu esasî projesinde şu suretle yazılı idi: «Kolhoz tarafından işgal edilen toprak, onun muayyen olmıyan bir müddet için yani ebedî olarak istifadesine verilmiştir.» Yeni şekli şudur: «Kolhoz tarafından işgal eclilen toprak onun parasız olarak gayri muayyen bir müddet için yani ebedî o larak istifadesine verilmiştir.» îkinci tadil 10 uncu maddeye aiddir: Bu maddenin eski şekli şu idi: «Va tandaşların varidatlarına, mesailerinden mütevellid tasarruflarına, evlerine, yar dımcı ev ekonomilerine, gündelik ev eşyalarına ve zatî eşyalarına şamil olan mülkiyet hakları kanunun himayesi altındadır.» Maddenin yeni şekli ise şudur: «Vatandaşlann varidatlarına, mesa Üerinden mütevellid tasarruflarına, ika metgâhlarına, yardımcı ev ekonomileri ne, gündelik ev eşyalarına, zatî eşyalarına ve şahsî mülkiyetlerinin tevarüs hu kukuna şamil olan mülkiyet hakları ka nunun himayesi altındadır.» Üçüncü tadil, 35 inci maddeye aiddir. Bu maddenin projedeki eski şekli şöyle idi: «Milletler Konseyi, federal ve oto mon cumhuriyetlerin yüksek konseyleri le otomon bölgelerin isçi meb'uslarının Sovyetleri tarafından beher federal cumhuriyet başına on, beher otomon cumhuriyet başına 5 ve beher otomon bölge başına iki meb'us itibarile gösterilen meb'uslardan teşekkül eder.» Maddenin yeni şekli ise şudur: «Sovyetler Birliği vatandaşları mil liyetler konseyini, beher otomon cumhuTİyet için 25, beher otomon bölge için 5 ve beher millî vilâyet için 1 meb'us ol • mak üzere her federe ve otomon cumhuriyet için seçerler.» Yani bu madde ile, mecliste müsavat gerek aded ve gerek demokratik teşek kül itibarile tamamen temin edilmiş bu lunmaktadır. Dördüncü tadil 40 ıncı maddeye aiddir. Bu maddenin eski şekli şudur: «Sovyetler Birliği yüksek meclisi tarafından kabul edilen kanunlar bu meclisin başkanının ve divan kâtibinin im zası altında neşredilir.» Yeni şekilde şöyle denilmektedir: «Sovyetler Birliği yüksek meclisi tarafmdan kabul edilen kanunlar, bu meclisin başkanının, divan kâtibinin imzası altında federe cumhuriyetlerin lisanında yazılı olarak neşredilir.» Beşinci tadil, 48 inci madde hakkm dadır. Bu maddenin eski şeklinde, yüksek meclis için 4 ikinci reis derpiş edildiği halde yeni şeklinde her federe cumhuriyet için bir tane olmak üzere 1 1 ikinci rei« derpiş edilmektedir. Altıncı tadil, 77 nci maddeye aiddir. Bu tadile göre, mevcud federal halk komiserlerinden fazla olarak bir de müdafaa endüstrisi halk komiserliği ihdası tasavvur edilmektedir. Nihayet yedinci tadil, 49 uncu maddeye aiddir. Bu maddenin eski şekli şu idi: «Sovyetler Birliği yüksek meclisinin r ki toplanma devresi arasında, başkanlık divanı, Sovyetler Birliğine karşı bir taarruz halinde harb ilân eder.» cağında hiçbir şiddet rejimi tesis edilmemiştir. Bu arazide örfî idare ilân edilmemiş, seçim devresi mühim hâdiseler ol • maksızın cereyan etmiş ve dışarıdan gelen tahrikâta rağmen nizam muhafaza edilmistir. Balçıkla sıvanmak istenen feci hakikatler Fransız kabinesi itimad reyi aldı Komünistler müstenkif Ilk mekteb muallimleri kaldılar. M. Blum istifa arasında haziranda bir imtihan açılacak etmemeğe karar verdi Paris 6 (A.A.) M. Torezin. İs • panya ablokasının kaldırılmasını istiyen ve M. Delbosla İngiltereyi bu ablokayı kuvvetlendirdiklerinden dolayı tenkid eden ve «işçi sınıfına düşman olanların tasvibine mazhar olan bir dış siyasa lehınde rey vermek bizim için imkânsız • dır» diyen nutkundan sonra, M. Blum kürsüye gelerek demiştir ki: « Birkaç dakika sonra, şubat ka • rarı hakkında reyinizi vereceksiniz. Te menni ederim ki, bu rey bütün meclisin reyi olsun. Fakat ben bilhassa ekseriyete hitab ediyorum. Fransanın en büyük menfaati barıştadır. Avrupa barışı, kendi barışma merbut bulunmaktadır. Fransada herkes ayni samimiyet ve ayni su retle barışı istiyor. Bundan şüphe ede mem. Herkes anlıyor ki, artık top sesleri yalnız bir tek memleket hududlarında patlıyamaz.» M. Blum itimad reyi istemiş ve mecHsten vereceği kararın dışarıda yapacağı tesiri ölçmesini ve birbirine ölçülmez bir surette merbut bulunan cumhuriyetçi Fransa ile barış davalannı düşünmesini istemiştir. Meclis 171 reye karşı 350 reyle hü kumete itimad etmiştir. Komüniftler müstenkif kalmışlardır. Tadilât şudur: «Sovyetler Birliği yüksek meclisinin iki toplanma devresi arasında, başkanlık divanı, Sovyetler Birliğine karşı askerî bir taarruz halinde ve yahud taarruza karşı karşılıklı müdafaa hakkındaki beynel milel mukavele taahhüdlerinin tatbikı icabından olarak hali harb ilân eder.» Diğer tadillere gelince, yalnız yazılış PEYAM1 SAFA şeklinde taalluk eden bu tadilâtın hususî bir tetkiki istilzam etmediğini zannederim.» [Bajtara/t 1 inci sahifede] Stalinin raporundan sonra, Andref Büyük Önderin girişi bu toplantıya yeni kanunu esasiyi madde madde oku muş ve bütün maddeler ittifakla kabul e* hem sonsuz bir sevinc, hem de yüksek bir heyecan kaynağı oldu. dilmiştir. Baloda kordiplomatiğe mensub bir Bunu müteakıb kongre Stalini ve di çok şahsiyetler ve bu meyanda Fransız van azasını ayakta alkışlamıştır. sefiri M. Hanri Ponso da refikasile bir likte bulunmakta idiler. Cumhurreisimiz bir müddet istira hatten sonra şiddetli alkışlar arasında Madam Ponso ile dans ettiler. Bunu müteakıb Cumhurreisimiz, M. Ponsoyu nezdlerine davet ve kabul ettiler. Bu sırada Cumhurreisimizin localarında hemşireleri, Hariciye Vekili Tevfik Rüştü. Nafıa Vekili Ali Çetinkaya. Hariciye kâtıbi umumisi Numan Rifat ve bazı meb'uslar ve bayanları bulunmakta idiler. Ankara 6 (Telefonla) 4, 5 ve 6 sıAnkarapalas salonlarındaki bu neş'eli nıflı ilk muallim mektebi mezunlan a toplantı geniş bir samimiyet havası irasında ortamekteblerde türkçe, tarih çinde gün ağarmcıya \adar devam et ve coğrafya. riyaziye, fen bilgisi ve bi ti. Büyük Önderimiz de nezdlerine kayoloji muallimliği yapmak istiyenler i bul buturdukları zevatla birlikte sa çin Maarif Vekâleti tarafından önümüz baha kadar baloda kaldılar. deki haziran ayında bir imtihan açılaFransız büyük elçisi M. Ponso ile Hacaktır. riciye Vekılimiz doktor Tevfik RüştüBuna girmek istiyenler doğrudan doğ nün Atatürk huzurunda yapılan toplanruya Maarif idarelerine müracaat ede tıda çok memnun ve beşuş bir halde ceklerdir. 6 sınıflı mezunlar imtihana hasbihalde bulundukları görülüyordu. doğrudan doğruya kabul edileceklerdir. Baloya millî kostümlerle gelen ba 4 ve 5 sınıflı mezunların imtihana ka yanlar arasında bir müsabaka yapıldı. bul edilmeleri için en az 3 yıl meslekte Atatürküp huzurunda yapılan bu mü muvaffak olduklarının müfettiş rapor sabakaya giren bayanlardan General larile tesbit edlimesi lâzımdır. Yüksek Nacinin kerimesinin üzerindeki kostüm tahsile devam etmek ve başka bir işe en ziyade beğenildi. geçmek için meslekten ayrılmış olup Çocukları Esirgeme Kurumunun bu ta tekrar mesleğe avdetlerine kanunî yüksek toplantıya vesile olan ilk balosu bir engel bulunmıyanlar da imtihana Ankaralılar üzerinde çok güzel bir tesir girebileceklerdir. Bunlar en son çalış bırakmıştır. tıkları vilâyetin Maarif müdürlüğüne Başvekil Fransız sefirini kabul etti müracaat edeceklerdir. Ankara 6 (Telefonla) Başvekil îsHavayici zarurîye fiatları met İnönü dün Fransız sefiri M. Pon soyu kabul etmiş ve kendisile bir saat indiriliyor kadar görüşmüştür. Ankara 6 (Telefonla) Havayici za Mevsimin ilk balosu Orta mekteb muallimliği için imtihan Antakya hâdiselerine bizzat şahid ol" muş bir arkadaşımızın vermiş olduğu malumatı aynen aşağıya dercediyoruz: Ajans Havas bu malumata ne der? Bu malumatı veren arkadaşın imzası mahfuzdur ve malumatın tamamen doğru olduğu tesbit edilmiştir. «30 teşrinisani 936 pazertesi sabahı saat 8 de hükumet tatil edilerek Mishano, Mukopris, Bahsenus gibi birkaç A • rab köyünden müsellâh jandarmaların muhafazası altında ve kapalı kamyonlar içerisinde getirilen ve istifa ettikleri halde kabul edilmiyerek cebredilen müntehibi sanilerle Süveydiye nahiyesinden gene cebir ve tazyikle getirilen birkaç Türk Alevî müntehibi saniden ve 45 bin nüfuslu Antakya merkezinden 90 müntehibi saniye mukabil Kuseyri Mustafa, kardeşi, kâhyası ve birkaç uşağının teşkil ettiği yedi müntehibi saniden başka hiç kimse iştirak etmemiştir. Buna rağmen ve kanunlar hükümsüz bırakıla rak meb'us intihabı yapılmışsa da halk Yüce Komiser nezdinde bu vaziyeti der •hal protesto etmiştir. Ötedenberi mutad olduğu veçhile tertiblerinde mağlub çı • kan hükumet otoritesi bir vak'a ihdas eZırhlı otomobHlerin halkı ateşle biç derek memlekette tethiş ve tazyik vesilemeğe başladığı bir sırada Kuseyri Mus leri yaratma yalunu bu defa da tutmuş tafanın bulunduğu zırhlı otomobil halkı tur. çiğniyerek Haleb istikametine geçmiştir. Halk intihaba gayesi çok derin ulvî Bu sırada süvari müsellâh kuvvetler yebir maksadla iştirak etmemiştir. Türkletişerek halkı kılıçla dağıtmağa ve hay rin intihaba işıirak etmedikleri Men vanlarla çiğnemeğe başlamışlardır. Bu dubun organı olan ve başmda Edvar sırada yaralı bir genc süvariler tarafından Nun bulunan Elliva gazetesile ilân ve başı çiğnenerek öldürülmüştür. Bu şidtasdik edildiği halde müteflkıben her detli tazyik karşısında halk dağılmış ve o nedense halkı intihaba iştirak etmiş şekgün protesto makamında olmak üzere linde göstermeğe çalışan ve kanunen yadükkânlar açılmamıştır. Bu vak'a sekizpılmaması lâzım gelen meb'us intihabını de başlıyarak 1 1 de nihayet bulmuş ve hile ile yapmak suretile halkın hakkı çiğo sırada kolonel Merson idareyi elirfe alnenmiştir. Bu vaziyetten heyecana dü mıştır. şen halk sükunetini muhafaza ettiği halHalkın ramazan olmasma rağmen beşde bir vak'a ihdas ederek Sancakta bir ten sonra evlerinden çıkmaları menediltethiş ve tazyik* rejifrri kurmak hedeftni istihsale çalışmaktan geri durmıyan resmî miştir ve hükumet konağı milisler tarafınotoriteler şimdi izah edeceğim gibi pek dan işgal edilmiştir. 2 ilkkânun çarşamba feci ve gülünc vaziyetler yaratmağa da sabahı tahminen bir tabur kadar asker muvaffak olmuşlardır. Ramazan gece Halebden Antakyaya getirilmiştir. Antakya sokaklarında her iki eve bir leri her tarafta olduğu gibi Antakyada da çocuklar şarkı okuyarak dolaşmakta süngülü nöbetçi ikame edilmiş, gelip geoldukları bir sırada umumî cadde üze çenlerin ve hatta kadınlann bile üstleri rinden geçerken Adalı Mehmedin evi aranmağa başlanmıştır. Köylüler şehre nin hizasına geldikleri vakit bu evin i bırakılmamakta ve otomobillerin şehir çinden çifte ile çocukların üzerine iki el haricine çıkmaları menolunmaktadır.» silâh atılmış ve neticede biri yedi, diğeAntakyadan 2 kânunuevvel tarihli ve ri de dokuz yaşmda olan iki çocuk biri alnından, diğeri de göğsünden saçmalar müteaddid imzaları ihtiva eden aldığımız la yaralanmışlardır. Burada nazan dik bir mektubu aynen neşrediyoruz: kati şu noktaya celbederim: Bu hâdiseye «Mendup ve mahallî otorite intihab maruz kalan çocukların yaşları 7 1 5 esnasında Türk, Alevî, Çerkes ve ortodir. dokslarm Taşnaktan gayri bir kısım ErBu çocuklardan taarruz beklemek menilerin intihaba iştirak etmemek suremantıksız birşeydir. Yaralı çocuklar ve tile gösterdikleri vahdetin manası ve ulvî arkadaşları bağırarak kaçarken Antakya Belediye reisi Hacı Etemin evinden gayesi hakkında efkân umumiyeyi teredde bu çocukların üstüne tabanca ile ateş düde sevketmek için bir takım beyannaedilmiştir. Burada da bir çocuk ayağın melerle bu hareketin alelâde bir intihab dan yaralanmıştır. Bu silâh sesleri üze meselesi olduğunu ileri sürmeğe çalışmakrine halk caddede toplanmağa başladığı tadırlar. Hakikat tamamile bunun aksi bir sırada Mesalihi Hassa zabiti yetişe nedir. Halk namzedler üzerinde değil, rek hükumeti namına silâh atanların tecprensip ve mukaddes gaye üzerinde bir ziye edileceklerine dair söz vermiş ve bu leşmiş ve intihaba iştirak etmemiştir. İşsöz karşısında halk sükunetle dağılmış tirak ermemenin manası filân veya falâtır. nm namzedliğini kabul ettirmek için deSalı sabahı tesadüfen beş altı kişi beraberce işlerine giderken Kuseyri Mus ğil, Sancağın Suriye ile hiçbir alâkası oltafanın evinden kardeşi Fuad Ağa ta madığını ve başhbaşına istiklâl istediğini rafından bunların üzerine tabanca ile iki cihan efkân umumiyesine bir kere daha ateş edilmiştir. Halk silâh seslerinin anlatmaktır. geldiği cihete gitmeğe başlamış, o sırada Sancağın hakikî ve yüzde doksan evmes'ul bir memur tarafından «ne duru lâdlarınm bu düşüncesinin muhterem gayorsunuz Kuseyri Mustafanm evinden zetenizle bütün dünyaya bir kere daha halk üzerine ateş ediliyor?» diye bağı ilânını isteriz.» rılmak suretile halk tahrik edilmiştir. Halk bu tahrikât üzerine zaten dünkü yaralanma hâdisesile müheyyiç olduğundan Kuseyri Mustafanm evi istikametine doğru toplanmağa baslamıştır. Bu sırada gene Kuseyrinin evinden otomatik tüfekle halkın üzerine ateş; a çılmış ve halk arasında bağırışmalar baslamıştır. Otomatik tüfeğin hususî bir evde bulunmasmın ve halk tarafından hiçbir teşebbüs yapılmadan ateş açılmasının ne demek olduğunun takdirini Ajans Ha " vasa bırakırız. Bu silâh sesleri üzerine milis ve jandarmalar yetişerek süngülerle halkı dağıtmağa teşebbüs etmişlerdir. Bu sırada mesalihi hassa zabitinin kumandasında kışla dan üç zırhlı otomobil yetişmiş, ikisi halka karşı tertibat almış, biri de halkı çiğniyerek Kuseyri Mustafanm evine yanaşmış ve Kuseyri Mustafa bu zırhlı oto mobilin içine ahnmıştır. Müteakıben mesalihi hassa zabiti halktan dağılmalannı istemiştir. Halk bu taleb karşısında «adalet isteriz. Verdiğiniz sözü yerine getiriniz. Çocuklarımızı öldüren hainleri, cânıleri kaçırmayınız» diye bağırmağa başlamışsa da mesalihi hassa zabitinin işaretile zırhlı otomobfller evvelâ havaya ateş açmışlardır. Bu ateş karşısında halk açılıp dağılmağa başlamışken zırhlı otomobiller sebebsiz olarak halk üzerine mitralyözle ateşe başlamışlardır. Bu ateşten tahmi nen elli kişi yaralı düşmüş, iki kişi ölmüştür. Birçok ta ağır yaralı vardır. Sancak meselesinde (Er Nuvel) craTetesr Tenvir için [Başmakaled lar ülkesi dediğimiz bu Ti' 300 binden fazla nüfus v? iki sülüsünden fazlası T Fransa Er Nuvelin d hep öyle umageldığim^ yırhah bir dost gibi rar verirse ortada fil" tesbit ve ifadeden başh maz. Fransa bu yolda buna mukaddeme olarak müzakerelerinden bizi habt nezaketini bile göstermemiş ok ki bu kadar aşikâr haklara müs vaziyet ortaya hiç yoktan bir mt linde çıkmıştır. Fransanın dostı ehemmiyet vermemezlık ettiğimiz yok. Fakat muahedelerin sarahatine müstenid ırkî haklar üzerinde fedakârlık etmek imkânımız dahi yoktur. Bu iki vaziyetin telifi bugün bizden ziyade Fransaya düşuyor. Filo, çarşamba günü İstanbula gelecek YUNUS NADl Havagazinden zehirlenenler İzmir (Hususî) Devlet Demiryolları Basmahane şefi tbrahimin on üç yaşındaki oğlu Muzafferle evlâdlığı aynî yaşlarda bir kız çocuğu havagazile zehirlenmişler, Muzaffer ölmüş, diğeri kurtarılmıştır. Hâdise, îbrahimin evinde olmuştur. Sokaktaki havagazi ana borusundan sızan gaz, lâğım tesisatı yolile evin alt kat salonunu doldurmuş ve hâdiseye sebebivet vermiştir. . M. Blumun gazetecilere beyanatı Paris 6 (A.A.) M. Blum matbuata beyanatında şimdi mevzuu bahsolan tnesele, komünistlerin istinkâfı üzerine, hükumetin istifa edip etmiyeceği meselesi olduğunu bildirdikten sonra: « Kabine, sosyal banşın nef'ine o!arak işine devama müttefikan karar verdı.% demiştir. ruriye fiatlarını indirmek için yapıl Ruhsatsız ihracat kararnamakta olan tetkikat müsbet neticeler mesi Vekiller Heyetinden vermek üzeredir. Bunların arasında benzinin litresinden 8 kuruş indirile çıktı rek fiatmm 17 kuruşa kadar düşürül Ankara 6 (Telefonla) Ruhsatsız omesi, ayrıca petrol ve şeker fiatlarınm larak ihraç edilebilecek mallara aid kada ucuzlatılması vardır. rarname Vekiller Heyetinden çıkmıştır. Bu kararnameye göre, hemhudud memMacar takımı trlandayı leketlere, Adalar denizindeki bütün aŞanlı donanmamız tztnir limanında mağlub etti dalara ve Girid, Kıbrıs adaları da dahil îzmir 6 (Telefonla) Sehrimizde bulunan donanma kumandanı Amiral Dublin 6 (A.A.) Futbol maçın olmak üzere diğer adalara bazı müs Sükrü Okan, bu gece Kültür Parkta yüz kişilik büyük bir ziyafet ve bunu takiben da, Macar takımı Irlanda takjmım bire tesnalarla 500 liraya kadar her nevi de bir balo vermiştir. Davetliler geç vakte kadar büyük bir samimiyet havası ikarşı üç sayı i!e yenmiştir. eşya ruhsatsız olarak ihraç edilebile çinde eğlenmişlerdir. cektir. Donanmanın çarşamba günü Istanbulda bulunacağı haber veriliyor. İlk haftaym neticesi 2/1 di. Hiç yoktan bir cinayet Bursa (Hususî) Sehrimizde Şadırvanlıhan denilen bir yerde iki köylü hayvan bağlamak meselesinden kavga etmişler, bunlardan Narlıdere köyün den Selim, Gözede köyünden Yakubu bıçakla öldürmüştür. Katil bıçağile yakalanarak Adliyeye verilmiştir.