16 Kasım 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

16 Kasım 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

r CUMHURİYET 16 İkinciteşrin 1936 Yeni tayyarelerimize dün merasimle ad kondu Istanbulun hamiyetli halkı tarafından orduya hediye edilen tayyarelerimiz uçuşlar yaptılar Türkiye Yugoslavya Müşterek ilim yolları Yugoslavya Başvekili ve Hariciye Nazırı doktor Stoyadinoviçin Türkiyeyi ziyareti münasebetile müttefik iki memlekette coşan dostluk hissiyatının en yüksek derecesini iki tarafın en salâhiyetli şahsiyetleri, bu fırsatla bir daha tekrar ettiler. Hududlar yanyana olsaydı belki bu dostluğun maddî birçok semerelerini daha kolay elde ederdik. Fakat maddî hududları kaldırmak imkânsızlığı karşı * smda manevî ilim ve kültür hududları birleşti. Muhterem misafirimizin Ankarayı ziyareti sırasında, 31/9/936 tarihli gazetelerde neşredilen resmî tebliğden şu satırları alıyorum: «Türkiye ile Yugoslavya arasında kültürel münasebetlerin tesis ve inkişa fındaki ehemmiyeti müdrik olan her iki memleketin devlet adamlan, bu memleketlerin hislerine tamamile uygun olan bu münasebetlerin tarzlarını tesbit ve tatbikını temin için sıkı ve devamlı bir te masta bulunmağa karar vermişlerdir ve bu tedbirin ilk tatbikatı olarak Yugoslav ve Türk Üniversiteleri arasında derhal talebe mübadelesi yapılması, iki memleket profesörleri tarafından kendi Üni versitelerinde konferans tertibi, bu iki memleket üniversitelerinin birinde Yu goslav ve Türk dilleri kürsülerinin tesisi müştereken kararlaştırılmıştır.» NİÇİN KiTAB OKUNMUYOR? Bir tabi, kabahati muharritlere buluyor! «Muharrirler, bizden aldığı paranın azlığından mıdır, nedir kitablarin kıymetini azalttılar, kudretli ve kuvvetli muharrirler kalmadı» Bugüne kadar bu ankete cevab ve karşı soğuk davranan halkı bu kabil renler arasında (tâbi) i kabahatli bul neşriyatla büsbütün kitabdan soğutmak mıyan, hemen hemen yok gibidir. Bu doğru mudur? vaziyet karşısında bir de onlan dinle Nihayet bu işlere Maarif Vekâleti mek ve böylece işin içyüzünü görebil mutlaka bir çare düşünmelidir. Bugü mek lâzımdı. Bu maksadla ziyaret et ne kadar muhtelıf vesilelerle Vekâlete tiğim kitabcı Halid, beni görür görmez: başvurduk. Millet kitab okumuyor. Bu Halk kitabı sevmediği için okumu nun sonu felâkettir, dedik Maalesef alyor, gazeteyi de okumadığı gibi... diye dırış eden, hatta bizi dinliyen olmadı. söze başladı ve şöyle devam etti: Maarif Vekâleti, kitabcıları, münev « Şimdi, belki niçinleriniz başlar. verleri toplayıp derdleri dinlemedikçe Onlara da cevab vereyim: Bir kere, de ve milleti okutma çarelerinı birlikte anildiği gibi kitablar pahahdır. Bir ki rayıp bulmadıkça irfan hayatının bü tabcı olduğum halde bunu itiraf edi vük inkılâba yaraşır şekilde yüksele yorum. Benim de bastığım kitablar a ceğine kani değilim.» rasmda 50 kuruşa satabileceğim kitab Peki amma... dedim, nihayet lar vardır ki, 100 kuruş fiat konulmuş satılmadığını söylediğiniz kitabları hâtur. Fakat bunun sebebi ihtikâr yap lâ nasıl basıyorsunuz? mak değildir. O kitab bin tane basıl « Evet, en canlı* nokta burasıdır. mıştır. Muharririne fazla para veril Şurasını önceden haber vereyim ki, üç miştir. Alıcısı ise azdır. senedir basılan kitab adedi gittikçe aBen bir kitabdan iki bin tane sata zalmaktadır. Biz, bütün neşriyatımızı cağımı bilsem, şimdiki fiatın yarısı ka mekteb kitablarına borcluyuz. Mekteb dar fiat koyarım. Halbuki en meşhur kitabları satışı mecburî olduğundan, her muharririn eserini bile beş, altı yüz ta sene bunlardan ettiğimiz beş, on kuruş neden fazla satamıyoruz. Arada ucuz kârla bütün neşriyatımızı yapıyoruz. kitablar da yaptık. Tecrübe ettik, iyi Üç senedir bu kitablar da devlete geçnetice alamadık. Bana okuyucu bulu tikçe biz de neşriyatımızı azaltmağa nuz, fiatlan yarıya indireyim.» mecbur oluyoruz. Çünkü zararımızı kaGene niçin? der gibi yüzüne bakar patan membalar kuruyor. Böyle giderken, o, devam etti: se, iki sene sonra, bugünkü neşriyat ta f îyi kitab da pek azdır. Muharrir yarıya inecektir.> ler bizden aldıkları paranın azlığından Ve acı acı gülümsiyerek, sözünü şöymıdır, nedir, kitablarin kıymetini azalt le bitirdi: tılar. Kudretli ve kuvvetli muharrirler « Meğer ki bir mucize zuhur ede.> kalmadı. Kalanlann bir kısmı da yazı Diğer bir tabie göre şeklini değiştirdiler. Sonra münevver Kanaat Kütübhanesi sahibi İlyas ise lerde okuma, (itiyad) haline gelme miştir. Köylü ise hâlâ (Âşık Kerem) i şu fikirde: < Bence yeni nesle daha küçük yaşokuyor ve bu çeşid kitablar her yıl on binlerle satılıyor. Darendeli denilen tan mütalea zevki verilmelidir. Her seyyar satıcılar bunları yüzde altmış, muallim kendi dersile alâkadar eserleri hatta yetmiş iskonto ile toplayıp köy talebesine tavsiye etmeli ve her mek köy dolaşıyorlar, satıyorlar. Lisan bi teb, hat'ta her sımfın birer kütübhanesi lenlerimiz, türkçe kitab okumayı kü bulunmahdır. Smıf kütübhaneleri teş für sayıyorlar. Lisan bilmiyenler de da kili için de talebeye hiç ağır gelmiye ha küçükten mekteb kitabı haricinde cek ufak bir para, meselâ günde on pakitab okurnağa hazırlanmadıkları için ra getirmeğe mecbur tutmalıdır, , f r, okumuyorlar. Bu para sımfın kumbarasında top anarak her hafta sonunda faydalı kiEvet, mekteblerimiz çocuğa okumayı telkin edemiyorlar. Gerçi bazı mekteb tablar tedarikine hasredilmelidir. Bir ler çocuk kütübhaneleri teşkil ediyor smıfta vasatî elli talebe bulunduğuna lar ve böylece çocukları okumağa alış göre, her sınıfta haftada bir lira top tırıyorlar. Bunlara memleket namına lanmış olur. Böylece sene sonunda hi^ teşekkür etmek borcumuzdur. Fakat yoktan 50 60 kitablık bir kütübharr bu, nihayet mahdud mekteblere inhisar meydana gelir.> Size, reklâm yapmıyor, teşhir et ediyor. Hocalan, talebesini kitab oku miyor, diyorlar? mağa teşvik için seferber etmelidir. c Kitabcı dükkânlarında kitabın Çocukla beraber hocayı da okutma lıdır. Her öğretmen sene de şu kadar teşhirine imkân yoktur. Çünkü kitab kitab okumağa mecbur tutulursa hem şöyle bir göz atmakla, kabmı görmekle, onun kabiliyeti artar, hem de talebesini bir iki sahifesini karıştırmakla mahi okumağa daha çok teşvik eder. Bunun yeti anlaşılır bir meta değildir. Halka için de öğretmene hiç olmazsa senede kitab sevgisini vermek ve neşriyatı tayirmi beş lira (kitab bedeli) diye bir nıtmak için bence kıraathane, kazino, tahsisat vermelidir. Çünkü aldıkları pa vapur ve trenlerde, doktor, dişçi mua yenehanelerinde, avukat yazıhanelerinra kitab almağa yetmez.» de kazanç seviyelerine göre birer kü Kaç senedir bu işlerin içinde yuvarlanan muhatabım, derdleri birer birer tübhane bulundurmak mecburiyeti olmalıdır. sayıyor: Bir de gündelik gazetelerde kitablar < Halkta garib bir kitab düşman lığı var: Çocukları için on iki kuruşluk için istisnaî ve azamî tenzilâtlı bir ilân alfabeyi almağa gelen bir çok babalar tarifesi tatbik edilmelidir ki biz de lâbize şöyle sorarlar: Cerimesi kaç ku yıkı veçhile reklâm yapabilelim. ruş? Kitablarin pahalı olduğu iddiasma Çocuğu ayda iki kere sinemaya gö gelince; bu sürüme tâbi, bir tiraj mesetürseler senede beş, on lira sinema pa lesidir. Fazla basılan ve fazla satılan rası vereceklerdir. Buna acımazlar da kitab ucuz olur. Çünkü ucuza mal olur. kitaba verdikleri parayı cerime sayar Eskiden dört bin, beş bin basılan bir kitab, şimdi bin, hatta beş yüz tane balar.> Kitabcı Halid, ankete cevab veren sıhyor. Avrupada ancak ihtısas ve meslerin ittifak etmiş oldukları bir nokta lek kitabları, yüksek ilmî eserler bu kadar az basılır ve bunlar da müthiş ya temas ediyor: pahahdır. Herkesin okuyacağı kitablar < Reklâm yapamıyoruz, bu doğruise bizde olduğu gibi yüzler ve binler dur. Ancak biz bunu reklâmın ehem le değil, on binler, yüz binlerle basılır miyetini anlamadığımız için değil, fave satılır. Böyle olduğu halde baskı ve kat yapamadığımız için yapmıyoruz. satış miktarlan arasındaki bu azim Çünkü gazeteler çok para alıyorlar. fark gözönünde tutulacak olursa, kitab Ayni zamanda dediğim gibi kitab safiatı en ucuz olan, kitabcımn en az katışları azdır. Sonra taşrada kitabcı adızandığı, muharririn en az para aldığı nı taşıyan satıcıların çoğu; kırtasiyeci, yer, gene bizim memleketimizdir.» bakkal, tuhafiyeci, berber gibi esnaf Netice? tır. Bunlar tabiatile kitabları teşhir eGünah, bir samur kürk olsa, kimse derler. Mesleği yalnız kitabcılık olan lar da satış durgun olduğundan günden sırtına almaz, dedikleri kadar var. Bana kalırsa, bu müzmin derde, Maagüne azahyorlar. Sonra da tenkid, bil hassa iyi tenkid yapanlar çok az. Ba rif Vekâleti ciddî bir şekilde el koymaz zan bir kitab hakkmda, lehte veya a ve buna mutlaka bir çare bulmak için leyhte olsun, iyi bir tenkid çıkınca, o harekete geçmezse, biz, karanlıkta göz gün beş on müşteri mutlaka dükkâna kırpan insanlar gibi, kendi kendimize daha çok, pek çok ve beyhude konuş uğrar.> Münakkidden sonra gazetelerdeki tef makta devam ederiz. rikalara da dokunan muhatabım sine KANDEM1R maları da unutmuyor, nihayet daha mühim bir noktaya geliyor: Osmaniyede güzel bir « Okka ile kitab satışı bir felâket tir. Bir kısım kitabcılar eski yazılı kimezbaha yapıldı tabları okka ile piyasaya döktüler. Bu Cebelibereket (Hususî) Belediye, arada bazı yeni yazılı kitablar da okka dört bin beş yüz lira sarfile Sıhhat Veile satışa çıkarıldı. tşportalarda yüz kuruşluk kitabın on kuruşa satıldığmı gö kâletinin plânına uygun şekilde gayet ren kari, tabiî kitabcılara itimad ede güzel bir mezbaha yaptırmıştır. Mezbahadan etler kapalı arabalarla hale nakmez oldu.» Burada, tekrar gazetelere dokunuyor: lolunmaktadır. Belediyeye senede üç bin beş yüz lira < Birkaç senedir (mekteb kitabları varidat temin eden mezbaha çok önemli pahahdır) diye yanlış ve hakikate ay kırı neşriyat yapılıyor. Zaten kitaba bir ihtiyacı karşılamıştır. ^7* ** Istanbulun kahraman orduya yeniden hediye ettiği 9 tayyya hep [Baştarafı 1 inci Merasim başlıyor Torene saat 14 te îstiklâl marşile ba§lanmışür. Bunu müteakıb Türk Hava kurumu Istanbul şubesi başkanı Ismail Hakkı söz alarak Hava kurumunun tez tayyaresinin kordelâsını Rı<Jvan, îstanbul Halic I tayyaresinin kordelâsını Atıf, Istanbul esnaflan I tayyaresinin kor delâsını Ferid, Eyüb I tayyaresinin kor delâsını da Eyüb kaymakamı Haşim kesmişlerdir. Halk ta tayyareleri candan alkışlamışlardır. V<ali Muavininin hediyesi Vali muavini Hüdai her tayyarenin pilotuna ve makinistine güzel birer halı hediye etmiş, ve davetliler limonata, pasta ile izaz edilirlerken yeni tayyarelerimiz de havalanarak Istanbul üzerinde uçmuşlar ve Hava kurumuna aid elli bin beyanname atmışlardır. Tayyarelerimiz bir müddet sonra Yeşilköy üzerine ge lerek halkın alkışlan arasında akrobat hareketleri yapmışlardır. Ermeni vatandaşlarımızın hava kuvvetlerimize yardımı Yeni tayyarelerimize ad konma merasimi münasebetile Beyoğlundaki Ermeni kiliseleri mütevelli heyeti tarafından kiliselere gönderilen tamimler dün okun muştur. Bu münasebetle, Bahkpazarındaki Ermeni kilisesinde yapılan toplantıda, Beyoğlu mütevelli heyeti reisi doktor Andre Vahram bir nutuk söyliyerek Ermeni vatandaşlarımızı bundan sonra da Tayyare Cemiyetine azamî yardıma davet etmiş ve demiştir ki: iş gören sivil tayyareciliği kurmağa ça • lıştığını ve kurumun bu yıl içinde Cunr huriyet ordusuna 34 tayyare armağan ettiğini, bunlardan dokuzunun Istanbul halkına aid bulunduğunu, bu dokuz tayyare ile beraber Istanbulun orduya hediye ettiği tayyare adedlerinin 27 ye çıktığını söylemiş ve: « Atatürkün irşadından ve deha smdan hız alan Türk için Türk Hava kurumuna yardım etmek, erginliğini korumak demektir. Türk Hava kurumu, sayılan binleri geçecek, yeni alacağı tayyarelerine, yann, en uzak köyün ve hatta köydeki çift süren Mehmedinin adım da yazdıracağından emindir.» de miştir. « Türk Ermenileri Cumhuriyet idaresine sadakatle ve samimiyetle bağlı dırlar. Bu samimiyet yalnız Türkiyede ki Ermenilere has bir hissiyat değildir. Fransız müstemlekeleri için Nitekim Antakya ve Suriyedeki ırkdaş konferanslar larrmız da kendiliklerinden oradaki Türk Paris 15 (A.A.) Müstemlekât Nalerle teşriki mesai etmek suretile bu va zın M. Marius Moutet radyo ile neşretana bağlılıklannı filen ispat etmişler dilen bir nutku ile müstemlekât valii umumilerinin birbirini müteakib müsdir.» temlekeleri hakkmda radyo ile vereceklzmirde 8 tayyareye ad kondu leri konferans serisini açmıştır. Nazır, Izmir 15 (Hususî) Izmir halkının bu müsahabelerin memleketin müstemverdiği paralarla alınan sekiz tayyareye lekât işlerini daha iyi anhyabilmesine bugün merasimle ad konmuştur. Bu mü medar olacağmı beyan etmiş, deniz aşırı memleketler valii umumilerini nasebetle Vali ve diğer zevat tarafından Pariste görmekle mahzuz bulunduğunu hararetli nutuklar söylenmiştir. ve bu sayede âlicenabane ve insaniyetkârane bir müstemleke siyasetinin u Bursada mumî direktiflerinin meydana çıkarılaBursa 15 (Hususî) Bugün Bursacağmı söylemiştir. Şehir adına bir nutuk söyliyen Şehir nın 4 üncü tayyaresine büyük merasimle meclisi azasından Cemalden sonra tay ad konma töreni yapıLmıştır. Merasim yare yüzbaşısı Kemal de çok heyecanh den sonra tayyare uçuşlar yapmıştır. Aydında bir nutuk söylemiş ve İstanbullulann o r duya bir tayyare, bir filo değil bir hava Aydın 15 (A.A.) Koçarlı nahibirliği armağan ettiklerini ve bununla if yesi halkının bu defa hava kuvvetlerimitihar edebileceklerini söylemiş ve çok al ze hediye ettiği tayyarenin ad konma töreni çok kalabalık bir merakh kütle kışlanmıştır. Bir tstanbullu genc kız tayyarelerden birinin önünde Tohumları iki memleketin Büyük 5 f" leri tarafından atılan ittifak ve dost luk filizlerini iki memleketin durbin ve müdebbir hükumet adamlan büyük bir birden şehrin üstünde uçarken dikkat ve dirayetle yetiştirdikten sonra sinin huzurilc bugün yapılmış ve bu töbunu ebedileştirmek için iki memleket ren yüksek tezahürata vesile olmuştur. münevverlerine ve genclerine tevdi edi Adanada yorlar. Bu ne güzel, ne büyük bir eserAdana 15 (Hususî) Bugün tayyare meydanında üç Aadana, bir Cey dir? Işte doktor Stoyadinoviçin Türk genchan tayyarclerine ad konma merasimi liğine kıymettar hatırası! îşte General Ismet Inönünün Yugoslavya gencliğine büyük hediyesi! İki taraf Üniversiteleri arasında baş lıyacak olan bu büyük kültürel münasebetlerin verebileceği semereleri düşünürken, böyle münasebetlerin hiç akla gelmiyen bir tarzda ve bundan 1920 sene evvel başlamış bulunduğunu burada batırlarpagı y*zife add«derim. .,„ „. Büyük Harbde îstanbul Darülfünu nunu ıslah için Alman profesörleri gel mişti. îçlerinden biri, ilmile olduğu ka dar şahsî tesirile de gerek talebe ve ge rek bütün Türk profesörleri (o zaman müderris ismini taşırlardı) nezdinde ken«• disine hususî bir mevki, candan bir saygı uyandırmıştı. Çok geçmeden sebebi an laşıldı: Profesör Dr. Zarnik Alman ta.*<#*• biiyetini almış, Alman üniversitelerinde profesör olmuş, Lâybahlı bir Slovendı. Lâybah, bıtgün Yugoslavyanın bir partatanbulun yeni tayyarelerinden çasını teşkil eden Slovenyanın merkezi iki filo dünkü uçuşlarında binlerce halk önünde yapıldı. Tayyare Ljubljana şehrine Avusturya zamanında ler şehirde alçaktan uçup halkı selâm • verilen «almancaya çalar» isimdi. ladı. Halk tayyarelerimizi hararetle al • Tahkikatıma göre Dr. profesör Zarkışladı. Akverdi nik şimdj Zagreb Universitesi Morfoloji e *£ ve Bioloji Enstitüsü profesörüdür. Türkçeyi daha o zaman çok kuvvetli öşrendiği için hâlâ unutmadığına eminim. Ümid ederim ki Yugoslavya üniversitelerinde Yugoslavya profesörleri tarafından ve rilecek konferanslann birincisini, bu muhterem âlim memleketimizdeki çok kıymetli tetkik ve tetebbülerini mevzu ittihaz ederek verecektir. Istanbul Üniversitesinden Yugoslavya üniversitelerine gidecek genclerimizin, türkçeyi öğrenmiş, Türkleri tam mış ve sevmiş olan Prof. Dr. Zarnik gibi büyük bir âlim ve mütehassıstan pek çok istifade edeceklerine süphe yoktur. V. BİRSON Amerikada yeni bir tayyare tipi Yeni tayyarelerimiz Bundan sonra pervaneleri birer bay • rağa sanlmış ve kordelâ ile bağlanmış olan yeni tayyarelerin yanına gidilmiştir. Burada Istanbul II tayyaresinin kordelâsmı Vali muavini Hüdai kesmiş ve p r lotlarına uğur dilemiştir. Fatih II tayya* resinin kordelâsını Cemal, Eminönü II tayyaresinin kordelâsını muallim Ahmed Halid, Beyoğlu tayyaresinin kordelâsını doktor Nazım Hamdi Duman, Istanbul bahkçılan II tayyaresinin kordelâsını Ahmed Merder, Istanbul kasablan I Uçuşlardan evvel, Türk göklerinin bir bekçi subayı coskun nutukUtrından birini söylerken Amerikalılar son zamanlarda yuvarlak kanadlı tayyareler yapmaya başlamı?lardır. Bu çeşid tayyarelere aid tecrübeler yeni dünya tayyare mehafilinde büyük bir dikkatle takib edilmektedir. Yukarıda bu tayyare nümunelerinden birini görüyorsunuzl

Bu sayıdan diğer sayfalar: