r 16 îkinciteşrin 1936 CTJMHURIYET TERBİYE BAHİSLERİ Italyada Faşizm ve siyah gömlekliler Vatandaşm kıymeti devlete etti^i hizmetlerle ölcülür Yazan: Selim Sırrı Tarcan Amerikada buhran tamamile bitti Şirketlerin verecekleri temettüler bir rekor teşkil ediyor Daily Express gazetesinin yazdığına göre, 1936 yılı sonunda Amerikanm muhtelif esham ve hisse senedatmı el lerinde bulunduran müesseseler, hisse sahiblerine (391,250,000,000) Türk lira sma yakın temettü dağıtacaklardır. Bu temettüün yüzde doksanı sanayi esham ve tahvilâtmdan tahassül etmektedir. Bu rakamlara nazaran Amerika buh randan tamamile kurtularak refah yıl iarına kvuşmuş demektir. Çünkü hisse senedtı üzerinde bundan daha büyük bir temettü hiç bir zaman kaydedilme mişti. Bu muazzzam kârın 162,500,000 lirası amele ve memurların maaşat ve yev miyelerine 1937 senesinden başlamak üzere zam suretile terfih edilecekler dir. Zulümden kaçmak îstiyenleri jandarmalar öldürüyor Ermeniler ve Alevilerden sonra Çerkesler de intihabata iştirak etmiyorlar. Birçok kimseler daha muhtelif yerlere nefyedildiler [Bastaraft I incî sahifedei Okur yazarlığa dair aktile ümmilik «sünneti seniye» sayılacak derecede değer almıştı. Aümlerin kaleminden dökülen mürekkeb damlalannın şehid kanmdan daha mübarek olduğunu, ülemanın peygamberlere varis bulunduğunu söyliyen hocalar «beşikten mezara kadar okumak» hakkını kendilerine tahsis ederlerdi, halkın okuyup yazmasını istemezlerdi. Çünkü istibdadla birlikte yaşıyan hocalar saltanatı, ancak cehlin omzunda yükselebilirdi. Bununla beraber ümmilik hiç te zararlı bir şey değildi. Bileği pek, yüreği pek ve dili pek olan herkes, Osmanlı Imparatorluğunun en yüksek mevkiine çıkmak hakkını taşırdı. Zaten üç beş tanesi istisna olunursa padişahlar da ümmilik sünnetine bağlı kalmaktan geri kalmamışlardı. Devlet müessisi Osman Beyle oğlu Orhan ve ondan sonra tahta çıkan Murad Beyler okuma yazma bilmezlerdi. Sonradan tahta çıkanların oğu da abdest dualarile namaz surelerini öğrenmekten daha fazla bilgi elde tmeğe lüzum görmemişlerdi. Ümmilik padişahlığa mâni olmayınca sadırazamlığa da tabiatile engel sayılmazdı. Bu sebeble vezirîer içinde okur yazar olanlar ümmî bulunanlardan en aşağı on kat eksikti. Garabet şundadır ki ) ümmiler arasında împaratorluğu kudetle idare edenler de görülmüştür: Dördüncü Muradın sonuncu ve Deli İbrahimin birinci Sadırazamı Kara Mustafa Paşa gibi!... Ümmiliğin sünnet, sade okumanın müstahab ve az miktarda okur yazarhğın mübah sayıldığı devirleri bir yana bırakalım, garbe doğru temayül gösterilmek alâmetlerinin belirdiği tanzimat yıllannı da geçelim, âli ve tâli bir hayli mekteblerin açıldığı günlere gelelim. Meselâ Abdülhamid devri!.. O zaman dahi ümmilik devlet hizmetine girmekliğe mâni olamazdı. Hatta okuması yazması olmıyan adamlar, tahrirat müdürlüğüne tayin olunarak o önemli sünnete saygı gösterilirdi. Bunlardan biri Zor Sancağma yollanmış ve orada mutasarrıf bulunan Hafız Paşanın şiddetli şikâyeti üzerine kaza kaymakamlığına tayin olunmak suretile tahrirat müdürlüğünden uzaklaştmlmıştı!.. «Herkes bilir ki Musolini önceleri ateşli bir sosyalist ve yaman bir ihtilâlc; idi. Hele Krallığın ve Papanın amansız bir düşmanı idi. 1931 yılı 24 mayısında (Ovanti) gazetesinde çıkan bir yazısnda bunu açıktan açığa söylemekten çekinmiyor. «Le fascisme que j'ai fonde est et doit rester de tendance republicaine Kur duğum faşizm cumhuriyete matuftur ve öyle kalacaktır.» Halbuki ahval ve hâdiseler onun sonradan fikrini değiştirmesine vesile oldu. Garib bir tesadüf Napolyon Bonapart ta daha henüz Fransız ordulannın başur da bir general iken bakınız ne diyordu: «Benim yalnız bir gayem, bir emelim var. Fransanın selâmeti! Bütün milletten şunu sordum: Benimle birlikte halis b:r Fransız olmak ister misiniz? Evet! Diyenleri yekpare bir mermer gibi ileri sür düm. Sağa sola bocalamadım. Onlara §an ve şerefi, zaferi, vatanın büyüklü • ğünü parmağımla işaret ettim.» Bugün Musolini de hemen hemen Italyanlara ayni sözleri tekrar ediyor: « Umumun menfaatini, millî davanın tahakkukunu, devletin yükselmesini istiyorum. Yalnız bir emelim var: Ital • yanm büyüklüğü!» Italyanlann menfaatini Krallığın ve kilisenin bakasında bulan Musolini önceki fikirlerini değiştiriyor, Kralı tah tında bırakıyor, kiliseye müzaheret edi yor ve ortaya şöyle bir formül atıyor: « Devletin dışmda veya devlete karşı hiç birşey olamaz!» Musolini gene ba?ka bir yazısında: «Devlet kuvvetli olmahdır. Bunun için milleti koruyan hükumetin de çok kuvvetli olması şarttır. Hürriyet bir hak değil, bir vazifedir. Bir ülkümüz var, ttalyanın yükselmesi! Vaktile dünyaya hâkim olan Roma împaratorluğunu ihya etmek istiyonız. Bunun için de doktrinimiz: Bir vatandaşın kıymeti ancak devlete yap tığı hizmetlerle ölçülür. Bu yalnız bir telâkki değil iç ve dış düzende bir ihtiyacdır. İç düzende dev let gemisi tayfalardan gemi azıya alan ve bozgunculuk yapmak istîyen bir küçük partiye karşı koymak, dış düzende ise İtalya dünyadan hissesine düşen payı (yani aslan payını!) almaktır. Fransadan iki kere küçük olan ülke mizde nüfusumuz günden güne artıyor, zaten şimdiden umumî nüfusumuz Fransanınkinden fazladır. Bizim büyük müstemlekelerimiz yoktur. Ham eşyamız yoktur. Kömürümüz yoktur. Hayır, hayır, vaktile elimizden alınan yerler mutlak bize geriye verilmelidir.» diyor. Hem bu faşizm hiç yeni birşey değil dir. Gerek diktatörlük gerek faşizm Romalılarda ilk asırlardanberi bilinen bir şeydi. Hele bilhassa Romanın yükselme ve fütuhat devrinde böyle idi. İtalyanın büyük hamlelerle ilerlediği bir tarihte böyle kudretli bir idareye lüzum vardı. Bugün de Musolini ayni for mülü tatbik etmek istiyor. Faşistler «biz yeryüzünün en ileri gelen sosyalistleriyiz. Biz (Corparatif) bir devlet kurduk. Her îtalyan vatandaşın bir (Corparation) a girme lüzumunu halka öğrettik. Sendikanın bir nevi dev let mümessili ve ayni zamanda devletin bir uzvu olması fikrini inkişaf ettirdik. Bir ihtilâl sendikası olmak arzusunu hiçbir vakit kabul etmedik. Bizim fikrimizce hükumetten ayrı müstakil bir sendika biîe olamaz. Niçin olamaz? Çünkü sendika vatanın yükselmesi için lâzım olan zen* ginliği meydana getiren kimselerin bir liğidir. Burada anlıyoruz ki tamamile serbest bir sendika olamaz. îtalyada, Rusyada olduğu gibi yalnız resmî sen dikalar vardır. Bunlar İtalyada faşist, Rusyada komünist sendikalandır.» di yor. Faşizm îtalyan genclerinde bir devlet (Corparatif) i fikrini inkişaf ettire rek onların kafasmda derin bir tahavvül husule getirmektedir. Bugün bir İtalyan halk çocuğunun düşüncesi herhangi bir otelde asansör memuru olmak değildir. Günün birinde ne olursa olsun hayatın. kazanmak ve kendinden yardım bekli yenlerin imdadına koşmak için bir san'at elde etmek her İtaJyan çocuğu için bir gayedir. Bu gayenin tahakkuku için faşizm idaresi meslek tedrisatını akıllara sığmr yacak bir derecede ileri götürmüştür. 1926 da bir hamlede 214 yeni mes lek mektebi açılmıştır ve o tarihtenberi her yıl bu mektebler bir nisbet dahilinde îtalyanın her tarafmda çoğaltılmaktadır. îtalyadan yabancı memleketlere hic ret edenlerin kıymetli birer iş adamı o!ması faşizm idaresinin başlıca düşüncesidir. Mademki o vatandaş bizden ayn hyor, bari gittiği yerde îtalyan benliğini kaybedecek bir seviyeye düşmesin ve daha yüksek bir medeniyet onu yutmasın, diyorlar. Biraz evvel faşizm umdelerinden bahsederken «herşey devlet için» formülü nün düstur olduğunu söylemiştim. Bunun bir manası da şudur. Hiçbir patron aklına estiği zaman fabrikasını kapıyamaz, çünkü o fabrika devletin yükselmesi için çalışıyor. Patron ameleye ufak bahanelerle kolay kolay yol veremez. Yalnız o kadar da değil, onların gündeliklerini de kendi keyfi ile indiremez. Bilfarz günün birinde bir vesile bulup amelenin yevmiyesini azaltmağa kalksa amele işini bı • rakmağa mecbur olur. Bu ise devletin zararınadır. Diğer taraftan amele birleşip grev yapamaz. Çünkü çalışmayı tatil etmek milletin ve devletin selâmetine karşı bir nevi suikasd sayılır. Patronlarla amele arasında bütün anlaşmamazlıklan düzelten ve ara bulan devlettir. îşte size en canlı bir örnek: Devlet nü" fuzu sayesinde (Fiat) fabrikalannda günde sekiz saat çalışmak için verilen para ile amelenin günde dokuz saat çalışması temin edilmiştir. Eğer bu iş bu şekilde halledilmiş olmasaydı (Fiat) Fransız otomobil fabrikalarına rekabet ede miyecek bir vaziyete düşecekti. Ondan başka çok kere amele günde liklerinin artmasmı haklı bulan devlet işe müdahale etmiş ve patronları bu zammı kabule mecbur etmiştir. İtalyada mal sahibleri devlet için yani devletin menfaati için çalıştıkça mal larının sahibidirler. Temellük hakkı devlete faydah olmakla meşruttur. Bilfarz büyük araziniz var, ona bakmıyorsunuz, Doktor Şaht bugün Ankaraya gidiyor Şehrimizde bulunan Alman îktısad Nazın ve Devlet Bankası Umumî Müdürü Dr. Saht, yanmda Rayş Bank erkânından M. Mos Von, M. Leiben ve Alman İktısad Nezareti mütehassıslanndan M. Volgenut olduğu halde sabahleyin otelden çıkmıslar ve müzelerle şehrin şayanı temaşa yerlerini gezmişlerdir. Dr. Şaht bugün Ankaraya hareket edecek ve devlet ricalimizle temaslarda bulunacaktır. Dr. Şaht kendisile görü şen bir muharririmize: « Ankaraya gideceğim. Dönüşte îstanbul gazetecilerile görüşeceğim.» demiştir. ka başlamıştır. Halk heyecan ve telâş içinde bulunmasına rağmen sükuneti muhafaza etmek arzusunu gösteriyor. Halkı korkutmak için Buna mukabil yapılan mazaneler yapılıyor? limin şiddeti halkı fevkalâde Kırıkhan 15 (Hususî) Halkın müteessir etmekte oldugun intihabata iştirak etmemek hususundan bu tazviklerin kanlt hâ daki azim ve müttehid cephesi kardiseler çıkarmasmdan kor şısında asayişi muhafaza bahanesile ve halkı korkutmak için Sancağa kvimaktadır. göze çarpacak miktarda asker sevkiMahalli hükumet, intihaba yatına devam edilmektedir. Her taa iştirak etmiyenleri tevkif rafa devriyeler ikame edildi. Belediye azalarına yapılan etmektedir. tazyik Oerkesler inlihabata Antakya 15 (Hususî) întiha rağmen Türklerin her ne pahasına olursa olsun intihabata iştirak etmemeğe azmettiklerini burada da bilmiyen yoktur. istirek etmiyorlar Müdürti, Revhaniye 15 (Hususî) San cak Emnîyet istihbarat tesvih reisi ve mutasarrıf buraya çelerek Cerkeslerî intihabn tstirake bciia îstirak etmedikçe nin de kat'iyyen iştirak erini bildirdiler. haba iştirake Sancağt dolaşmakta ettiler. Çerkesler, Türkler intiha kdndileri • etmiyecek bata iştirak etmemeğe azmetmiş olan Antakya, İskenderun, Kırıkhan ve Reyhaniye belediyelerinin tekmil Türk azalan Suriye meclisine mebus göndermiyeceklerini ısrarla ifade ettiklerinden dolayı mahallî idare tarafından tazyika uğramışlardır. Bunlar, bu tazyik yüzünden istifaya mecbur olmuşlardır. Bu heyet, bütün ve halkı inti Humusa sürülenler adamrt Cumhuriyetin içtimaî romanı: 34 Yazan: Hilmi Ziya Başı tekrar gazetenin arasında kay boldu. Bu derin ve inceden inceye oku manın sonu gelmiyor; gittikçe sabrı azalan Fahrünnisa eteğini biraz daha çekip, kollannı dirseklere kadar sıyırabilmek için saçmı düzelterek: Yemin ederim, buna hiçbir kadın tahammül edemez. Biri bitmeden öteki başlar. Şimdi de briç faslı gelecek, de dikten sonra Demire: Oynar mısınız? diye sordu. O, tabiî bir tonla: Bilmem... dedi. Fahriye: Memnun oldum, diye güldü. Zaten o da oyun mu? Sıkmtıdan ölsem gene bu manasız işi yapmam. Bizimki guya üstad geçinir. Zeki Bey tekrar göründü: Öyle mükemmel oynadığını iddia edenlerden değilim! dedi. Doğrusu, biraz anlarım. Kadın, şakrak ve fazla serbest bir kahkaha attı: Elbette anlarsın. Briç mütehassı sıyım desene!.. İnsan, ömrü boyunca hergün beşten yediye kadar durmadan dinlenmeden briç seyrederse mütehassıs olmaz da ne olur? Demir, bu muhavereden büyük bir alâka duymamakla beraber ihtısas işine gayriihtiyarî kulak kabarttı: Fakat bunu hergün nerede seyrediyorsunuz? diye sordu. Fahriye daha evvel davranıp: Ocakta.. dedi. Oraya zaten başka ne diye gidecek? Bu söz, o vakte kadar tarzını bozmı yan damada pek dokunmuş olacak ki, gazeteyi dizlerine indirdi: Yook!. Ona söz söyletmem. Ocak, hissi millînin merkezidir, dedi. Kadın, bu bahisle pek te meşgul gö" rünmüyordu. Hatta son kelimeleri işit memiş gibi sözü tekrar oyun mevzuuna götürüp: Doğrusu briçte üstadlığına dene zer etmiyorsunuz, onu verimli bir hale koymuyorsunuz. Devlet onu sizin elinizden alır ve işletecek olanlara verir. îtalyada temaşa yani tiyatro, opera, sinema ve saire sıkı bir sansüre tâbidir. y!ünkü devletin selâmeti halkm ahlâkı • nın biran evvel yükselmesine tâbidir. Bir avukat filen faşist değilse baroya yazılamaz. Faşist olmıyan memura derhal yoî erilir. Faşist olmıyan gazeteci yazı yazamaz. Muhakkaktır ki faşizm îtalyanlarda Doktor Abdurrahman da hudud Şam 15 (Hususî) Dahiliye Ne hissiyatı milliyeyi son derece tahrik etti harici edilmiştir. Tevkifat hak zareti meb'us seçimi için 3 ikinciteşrinde ve galeyana getirdi. İşte Avrupa sulhu ktnda hergün birçok haberler gel Îskenderun sancağma emir vermiştir. Bu Rahmetli Süleyman Nazif, yîrminci için tehlikeli olan budur. Onun mütemamektedir. emir Suriyenin diğer mıntakalanna bir ısırda dahi saygı gören bu sünneti, müdiyen hayal kudreti büyütüldü. Ona daay evvel verilmişti. Emrin Sancağa geç tareke yıllannda Dahiliye Nazırlığı yaıma: bildirilmesi nazarı dikkati celbermiştir. pan bir vezire yazdığı şu mektubla ne «İtalya milleti sen Romalılann ahlâ • güzel tezyif etmişti: fısm! Akdeniz senindir (Mare nostrum) ! Romalılann mirasmı gasbeden Fransız Size bu mektubumu takdim edecek oîskenderun 15 (Hususî) TürkAntakya 15 (Hususî) întihabata Ian zat memaliki mahrusede yaşıyan te» milleti çocuk yapamıyacak kadar koca erin intihaba iştiraklerini temin için mıştır. Sen bu ecdad mirasını yeniden ehdid makamında olmak üzere An müdahale ve fesad karıştırmağa çalışân beai hümayunun en betbahtıdır. Çünkü Antakya Müddeiumumisi bir karagaşa ümmî olduğu halde henüz devlet hizmefetetmekle mükellefsin!» takya Türkleri arasmda borc mesele lık esnasında ölmüştür. tine girememiştir!.. Musolini nutuklarından birinde «İtaleri ileri sürülerek tevkifat yapılmakya yayılmalı veya inbisat etmelidir» detadır. Karamürsel oğlu Abdullah Dün gazetelerde İstanbul Belediyesimişti. Bundan ne demek istediği anla tevkif edilenler arasındadır. Muhtarnin bir düşüncesini okudum. Eğer yazışılmıyor mu? ar nakid ve hapis cezalarile tehdid eŞam 15 (Hususî) Suriye sabık an haber sahih ise bu Belediye, yapıla(împero) gazetesinin bir başmakale diliyor. Türkleri intihabata iştirak et Başvekili Taceddinle Damad Nami cak bir talimatnamenin neşrinden sonra sinden: anzifat ameleliğine, kapıcılığa, hade«Bize teneffüs etmek için hava, yayıl tirmek için burada olduğu gibi An kabinesi zamanında Maliye müdürlü meliğe talib olacaklardan ilk tahsil şemak için arazi, makinelerimizi işletmek takyadaki polis ve jandarma kuvvet günde bulunmuş olan Osmanlı erkânı hadetnamesi anyacakmış. Demek ki ümiçin petrol ve kömür lâzımdır. îstikbali leri de mütemadiyen artırılmaktadır. harb zabitlerinden Şakir Nimet, Şam • milik artık çöp arabaları arasmda, süpürdan Lübnan arazisine sürülmüştür. İki miz deniz üstündedir. (Romain) sancaay evvel Vatanî partisine muhalif ola geliklerde dahi barmamıyacak. Veyl heğını yeniden Kartacya împaratorluğu üsrak Cephetülmüttehid partisini teşkil et nüz okur yazarlığın medenî hayatta tetünde dalgalandıracağız!» miş olan Zeki Hatib de tehdid edilmiş meltaşı rolü oynadığını anlamıyanlara!... Bu yazılar (Paul Reynaud) nun siM. TURHAN TAN Berut 15 (Hususî) Fransizlar tir. Zekiye rahat durmadığı takdirde yah gömlekler hakkmda 22 mart 1927 de bundan dokuz yıl evvel Pariste (Les bütün kuvvetlerile îskenderun ve memleketten sürüleceği bildirilmiştir. takya üzerinde uçarak şehri havadan Annales) Üniversitesinde verdiği bir Antakya mmtakasındaki Türk köytehdid etmiştir. İntihab sandıklannm konferansın hulâsasıdır. Hâdiseler bu bü lerini intihabata iştirak ettirmeğe çayük muharririn uzak görüşlerindeki isa işıyorlar. Jandarmalar köy köy dobulunduğu yerler askerî telefon hatbeti ne derece aydmlatmıştır, bunu dü aşarak intihabata iştirak etmiyecek Antakya 15 (Hususî) İntiha tile kışlaya bağlanmış, minarelere şünen başlann takdirine bırakıyorum. olanlan tehdid etmek için emir al bat bu akşam sona erecektir. Dün mitralyözler yerleştirilmiştir. BoykoSELİM SIRRI TARCAN mışlardır. Fakat bütün bu tehdidlere bütün gün Fransız tayyareleri An ta iştirak eden Alevi ve Rumlann sayısı tahminin çok fevkinde olmuştur. cek yok! diye eğleniyor ve hemen ha Demir kendi kendine «sersem! lptilâsı ların en sinsi ve en müzmininin kökleş Teb'id karan halk mümessilleri ta olmamakla öğünüyor, mantarlar gibi ya miş olduğundan büsbütün habersiz gö tırını almak ister gibi: Fakat, ne yalan söyleyim. Yedi şıyor» diye düşündü. îçinden söylemek rünüyordu: Gazete, jimnastik, evrak, rafmdan Fransız komiserliği vasıta mutlak istirahat, kolleksiyon, briç, gene sile Milletler Cemiyeti, Türkiye ve derdemez eve gelir. Allah için bir dakika isterken dudakları arasından: geciktiğini görmedim. diyordu. Oteki Yaşasm iptilâ! kelimeleri dökül gazete, gene evrak, gene evrak.. Ya bu Fransa Hariciye Nezaretleri nezdinde kadın ne zaman derdini söyliyecek dost protesto edilmiştir. dü. metholunduğundan memnun: Zeki Bey, hergünkü işlerini bitirmiş, bulur? Ne zaman tatmin edilir? Öyley Oyunu severim amma, zamanında Bu protestoya dün boykota ilti kesmeyi de bilirim. Hiçbir şeye karşı ip tam zamanında ayağa kalkmıştı. Saatine se bu nümayişli esvablar, bu süsler, bu hak eden vatan Alevileri de iştirak boyalar kimin için, ne için? Bu, maki tilâm yok diye mırıldandı. Yedide ge bakıp: ne haline gelen adamın güzel veya çir etmişlerdir. lince spor başlar. Ondan sonra yemeğe Şimdi artık konuşabilirim, beş daTeb'id edilenler arasmda Yeni kadar istirahat. Eskiden uzun müddet kika vaktim var! dediği sırada zevcesi kin bulduğunu söyliyecek bir dakikası olmadığı halde, bir kadımn bütün ihti Gün muharrirlerinden Selim Çelenk mide rahatsızhğı çekmiştim. Doktorlar onu büsbütün gülünc hale koymak ister rası nerede şifasını bulacak? Hangi yemekten evvel bir saat' mutlak istirahat ve tüccardan Mustafa Rasihle Kırıkmecraya boşalacak? Demir, karşısında tavsiye ettiler. Bu sırada bir kelime ko gibi telâşla: han jandarma kumandanı Cemil de Fakat nasıl olur? Bu dakika, pul medeniyet mankeni gibi duran bu ada nuşmam. ları yapıştıracağın zaman değil mi? diye ma cevab verecek yerde, bir an kendi vardır. Selim karardan evvel TürkiFahriye öteden, yarı müstehzi, onu sarsıyordu. O, gözlüğünü düzeltip tav kendine bunlan soruyor ve «hangi saa yeye geçtiğinden şimdi Adanadadır. tamamladı: det?» diye düşünüyordu. rını bozmadan: Yeni Gün gazetesi sahibi ve başmu Yanında ölsekbile! Zaten, iki dakikanın sonunda Zeki harriri Şükrü Balcı da bugün Türki Haklısın! dedi. Fakat daha iki Bundan sonrasına da garibdir ki * dakikam var. Şu sualciği pekâlâ sora Bey yan odaya geçmiş olduğu için, af yeye geçmiştir. Birçok memurlar isDemir merak etti. Ve söz biter gibi ol • bilirim: Beyefendi! Demin galiba ip " tık ona cevab vermeğe de lüzum kal tifa ederek çekilmektedir. Kırıkhan duğu için: tilâyı methediyordunuz. Yanılmıyorsam mamıştı. Fahriye biraz daha mühmel, kaykamı Süreyyaya bir ay mecburî Ya yemtkten sonra? diye sordu. iptilâ ifrat demektir. Hayat ise yalnız daha şuh kollarını gererek: mezuniyet verildiği anlaşılıyor. Bü Yemekten sonra gene istirahat.. muvazene ve itidalden ibaret. Herşey bir Ekseri akşamlar ahbablarla top dedi. saat gibi muntazam, yerli yerinde işlerse lanıp âlem yaparız. Zeki Bey evrakını tün Sancakta heyecan son haddini Fahriye: bulmuştur. Tarihte emsali görülme mükemmel bir hayat elde edilmiş olur. bitirince erkenden yatar, dedi. Sonra: Sabahtan kalan gazeteler hatmedilir Zannımca aile saadeti ve cemiyetin hu miş bu hâdise artık herşeyi açık ve En çok hangi oyunu seversiniz? diye tamamladı. zuru da buna bağlı. inkâr edilmez bir şekilde göstermiş diye ilâve etti. Demir ellerini uğuşturup: Anlaşılan, nihayet gece geliyordu. Bununla beraber o kendisinde, iptilâbulunmaktadır. lArkası varl Adana 15 (Hususî) Fransızlar etmektedir. Samih Azmi, Vedi Münir ve Mustafa Rasimi Humusa sürmüşlerdir. AFakat aldıran yoktur. Haleb İS (Hususİ) Reyha vukat Senai de tevkif edilmiştir. Halkın intihabata iştirak etmemesi niyede bulunan Çerkesler bütün yüzünden intihabat müddeti uzatıltazyiklere rağmen intihabata îşti mıştır. rak etmemek kararından dönme' mektedirler. Antakyadaki Yeni Gün gazetesi Elmemdub (delee;e) Duryu tarafından kapatıldı. Va Îskenderun 15 (Hususî) İntianperver Türklerdeh Kadri Mür • habat başlar başlamaz Antakya ve sel, Haydar Kılıcdan başka birçok İskenderundaki çarşı ve dükkânlar vatanperverler de sürülmüştür. Me kâmilen kapanmıştır. Halk, evlerinzalim karşısında memleketi terke den dışan çıkmamaktadır. mecbur olanlar çoktur. teşvik İskenderunda çarşı pazar kapandı Geç verilen emrin manası Türkler, bahaneler icad edilerek fevkif ediliyorlar Antakya Müddeiumumîsi öldii İ Suriyeli Arablar arasında fırka mücadelesi İnfihabata iştirak etmemek kararı kat'idir Antakya minarelerinde makineli tüfekler i