11 tkincitefrin 1936 CUMHURİYET Amerikadaki sîyasî partilerin oynadığı roller Cumhuriyetçiler, merkeziyet usulü ve himaye sistemi, demokratlar ise trost aleyhine kanunlar yapılmasını istiyorlar 3 Anayasada 1808 den sonra birleşik hükumetler ülkesine zenci esır sokulma sınm menedi'diği tasrih edilmişti Cetıub hükumetleri bu sarahate rağmen kaçak suretile esir getiriyorlardı ve bunları hayvan sürüleri gibi üretivorlardı. İşte bu yüzden büyiik bir ihtilâf çıktı ve Abraham Lincolnin cumhurreıshğine seçılmesile bu ihtilâf harbe müncer oldu. Çütı* kü Lincoln esaret aleyhtarlarının namzediydi. Onun reisliğe seçilmesi cenub hükumetlerini sinirlendirdi ve ilkin Karolin hükumeti kongredeki meb'uslarını geri çağırdı. Biraz sonra on dört cenub hükumeti daha bu isi yaptı ve Montgomeryde top'anan bir kongre yeni bir birlesik cumhuriyet teessüs ettiğini ilân ederek Jefferson Davisi de reis intihâb etti. Vasinetondan 120 kilometro uzakta bulunan RİMnond sehri veni cumhuriyetin merkeziydi. Buhun üzerine simalî hükumetler tarâfmdan cenub hükumetler aleyhine harb açıldı (1861). Cenublular, açık havada ve daüjlarda yaşadık'arı için askerlikte ilkin şimallilerden daha kabiliyetli görünmüsler, bir hayli muvaffakivet ka zanmıslaf ve hatta Va«ingtonu zaptetmek derecelerine gelmislerdi. Lâkin şimalliler, mağlub oldukca kuvvetlenivorlardı, yeniden ordular düzüyorlardı. Onların dört harb yılı icinde 2.760,000 kisiyi silâh altına aldıkları ve 1863 ten sonra harb sahalannda daimî surette dokuz yüz bin kişi bulundurdukları gözönüne getirilirse ise ne kadar ehemmiyet verdikleri anlaşılır. Şimal ve cenub hükumetleri yüz on ikisi büyük muharebe olmak üzere iki bin müsademe yaptıktan sonra galebe şimallilerde kaldı, Rişmond zaptolundu (1865) ve esaret ilga, eski birleşiklik iade edildi. Bu sürekli harblerde şirnal hükumetleri 300 bin ölü vermişler ve on beş milyar frank sarfetmislerdi. Amerikajnn iftirak harbinden sonra giriştiği savaş, tspanya aleyhinedir. Kübalıların istiklâl davalarını iltizam vesi^ lesile (1898) de açilan bu harb, Amerika Birlesik Cumhuriyetinin galebesile bitti, Kübanm istiklâli ilân ve Portoriko adâsı da birlesik hükumetler arazisine ilhak olundu. Bu cumhuriyet daha önce Sândoviç adalarını isgal ettiği gibı îspanyahın mağlub olmasından istifade ederek Filipin adalarını da e!e gecirdi. Simalî Amerika Birlesik Cumhuriyeti 1900 de Boxers harbine iştirak etti, Avrupa devletler ile birlikte Çine kuvvetli bir fırka yolladılar. Nihayet Büyük Harbe karıştı, A'manya ile müttefiklerinin yenilmesini kolaylaştırdı. O sırada Cumhurreisi bulunan Vilsonun oynadığı rolle meşhurdur ve şimdiki Milletler Meclisini fakat kabataslak olarak ilk düşüfıen de odur. Birlesik cumhuriyet, hızlı bir inkisafla yükselirken Avrupa ile rekabet ıstırarında kaldı. Bu rekabet hem ticarı, hem sîyasî idi. Ticarî rekabet, Amerika sanayiini ve Amerika sermayesini bütün yeni dünyada ve eski dünyanın muhtelif mıntakalarında hâkim kılmak esasına müsteniddir. Siyasî rekabet ise simalî ve cenubî Amerikada herhangi bir Avrupa devletinin nüfuz sahibi olmasını imkân haricine cıkarmak ülküsüne istinad etmek RuzvBİtin tekıar intîhabı münasebetile Konservatuarm bu kı « nro^ramı İlk konser akşamı salı İstanbul Kon servatuarı bu kıc mevsımi ıcin de ge nis bir konser pro gramı hazırlamış tır. Konservatuar ta rafından bu sene verilecek altı orkestra konserinden birin cisi önümüzdeki saîı günü aksamı saat San'atkât Liko 21 de Fransız ti Amar vatrosunda verıle * cektir. Bu birinci konser Sevfeddin Asal tarafından idare edilecek, Konsen'atuar muallimlerinden Liko Amar da orkestra refakatile Bethovenin meşhur keman konsertosunu çalacaktır. Birinci konserd* çahnacak bütün eserler Bethovenin eserleri olduğu için i'k orkestra konserile de bir «Bethoven gecesi» yapılmıs olacaktır. Demiryollarma 13 sene de 300 milyon lira verdik Bu müddet zarfında Devlet Demiryollarının işlettiği hatlar 1378 km. dan 6300 km. ya çıkmıştır tçki diişmanlığı ark efsaneleri alkolün Çem şid tarafından kesfolunduğu nu söyler. Hind mitolojisindeki Camaşida Günes hükümdar, İranda Cemşid şeklini aldığına ve öyle bir şah sın yaşamadığı muhakkak o'duğuna göre şarabı îrandan çıkmış olarak kabul et mek mümkün değildir. Garb masalların da da ilâhların, ilâhelerin içkisi olarak tanıtılan nektar var. O hovarda ve aşifte hüdaların zilzurna sarhoş yasadıklarına şüphe yoksa da nektarın alkollü bir içki olup olmadığı kestirilemez. Onu frenk ler boisson delicıeuse diye tarif ettiklerinden müsekker olduğu seziliyor. Fakat rnüskir midir, meçhul. Devlet Demiryollartrtın trenlerinelen biri Demiryolları Dergisinin dün idareha hatlar her sene nemize gönderilen sayısındaki grafikler tır: den cıkardığımız malumatı okuyuculan192425 mıza memnuniyet ve iftiharla takdim e192526 diyoruz: 192627 Programda: Egmond Uvertür, keman 192728 Devlet Demiryollarının kârı konsertosu ve senfoniler icinde bir şahe» 192829 Devlet Demiryollarının son altı yılda Ruzveltten evvel Cumhurtyetçı partının ser olduğund* bütün musiki âlimlerı ta * 192930 Reısıcumhuru olan Hover devlet kasasına verdiği kârları gösteri' rafından ittifak edilen «Besinci Senfoni» 193031 cetvel: tedir. Besinci Cumhurreisi olan Moncalınacaktıl. 193132 193031 2,500,000 lira rue bu ülküyü: «Amerika, Amerikalıla193233 3878 » 193132 4,500,000 » Sözün kısası: Alkolün kâşifi yoktur, rındır» düsturile ifade etmiş ve onun Bir193334 3941 » Türkiyenin pamuk istihsalâtı 193233 2,500,000 » halikı vardır ve bu halik bilhassa meyvalesik Cumhuriyeti idare ettiği günlerden 193435 5343 » Bu sene Türkiyenin pamuk istihsa 193334 4,500,000 » ara tahammür kabiliyeti veren tabiattir. (18171825) tenberi o hükumet bu düs193536 5824 » lâtı 240,000 balyadır. Yeni fabrikalanİnsanlar odundan alkol sızdırmak, mey193435 5,500,000 » tura sadık kalmıstır.Monrue kaidesinin fi193637 6300 » mız dolayısile istihlâk te süratle art * valardan vt hububattan çıkan alkolü de 193536 5,000,000 » len tatbık edilmesine vesile o!an ilk hâEşyn nahliyatımn artışt maktadır. Bunun için hükumetin progsüzgeçten geçirip güzelleştirmek suretile Devlet Demiryollarının 193031 sedise, 1863 te Fransa ile Meksika arasınrammda pamuk istihsali için ilk hedef 1930 1936 serrelerinde Devlet De arada tâli roller oynamışlardır. varidatı 14,230,000, masrafı da çıkan harbdir. Fransızlar, bu harbde yarım milyon balya olarak konulmuş nesi 11,700,000 lirad.r. 1935 36 senesi miryollarında nakledilen esya şu kadarHakikat böyle olunca içki düşmanh Meksika cumhuriyetini ilga ve orada bir tur. varidatı ise, 21,800,000, masrafı dır: ğını biraz gayritabiî görmek lâzım gelir. imparatorluk ihdas etmislerdi. Amerika Yapılan bir istatistiğe göre bu sene 193031 1,973,012 ton O düsmanlığm koca bir dinde yer almış, Birlesik Cumhuriyeti iftirak harbile cihan pamuk istihsalâtı 26,800,000 bal 1 7,000,000 liradır. 193132 1,896,602 » Amerika gibi en müşkül işlerde yılmazmeşgul olmasına rağmen Fransayı «A ya tahmin edilmektedir. Demiryollarına harcanan para 193233 1,786,674 » lıkla ün kazanan bir devlet tarafından merika, Amerikalılarındır» diyerek şidHükumetin 1926 senesindenberi demif193334 2,712,500 » kanuna bağlanmıs olduğu halde müspet detle protesto etti ve 1866 da Fransız siyasette de emperyalizme taraftardır. yollarmin inşasına sarfettiği paralar, her 193435 3,129,000 » bir neticeye erememesi de gayritabiiliğini ordusunu çekilmeğe icbar ederek MekDenizlerde hakimiyet tesis ve müstem1 sene şu sufetle artmıştır. 193536 2,801,000 » ihsas edip durur. Lâkin alkolün tabiî hasikayı kurtardı. (1903) te de Panama 1924 te 8,700,000 lira leke tedarik etmek politikasını güderler. Satm alman hatlaru verileh para yatta yeri ve mahlukatın yaşamak için kanalı işine müdahale ederek hafriyâtı 1925 te 24,000,000 » Demokratlar ise birlesik hükumetlerden Sirketlerden satın alınan hat ve liman alkole ihtiyacı bulunmadığı düşünülünce yapan şirketin bütün haklarını satm aldı 1926 da 43,900,000 » her birinin hükümranlık hakkında saygı ların satınalma karşılığı olarak yedi se iş değişiyor ve içki düşmanlığı tabiileşiyor! ve o büyük geçidi ele geçirmis oldu. 1927 de 72,300,000 » gösterilmesini, iktısad siyasetine ehemnede verileh paraların miktan; Yalnız şu var ki alkol almak, bütün Birlesik cumhuriyette istiklâ'in te miyet verilerek umumî masrafların ten * 1928 de 121,500,000 » 192930 3,000,000 dünyada su içmek gibi umumileşmiştir. karrürile beraber iki siyasî fırka teessüs zilini, idare suiistimallerinin men'ini, mu1929 da 151,400,000 » 193031 3,200,000 Hatta iyi su bulamıyan memleketlerde etmisti: Cumhuriyetciler, Federalistler. tedil bir gümrük tarifesinin kabulünü is1930 da 203,300,000 » 193132 3 J 88,509 alkol suyun yerine geçirilmiştir. Bu va Bunlar arasındaki program farkı sadece terler. Inhisarlara, spekülâsyonlara düş1931 de 225,500,000 » 193233 3,519,285 ziyette içki düşmanhğlhı yürütmek ne anayasanın tefsirine inhisar ediyordu. mandırlar, tröstler aleyhine kanunlar ya1932 de 232,600,000 » 193334 3,788.784 dereceye kadar mümkün olur?.. Malî, Cumhuriyetciler müttehid hükumetlerden 1933 te 245,700,000 » 193435 5,666,843 pılmasını taleb ederler. Demokratlar iktısadî, tıbbî cephelere temas etmeğe 1934 te 260,800,000 » her birinin hükmüranlık hakkına malik 193536 6,091,755 1885, 1892, 1913 ve 1933 yıllahhda ikhacet yok. Yalnız umumî itiyadların kuv1935 te 282,300,000 » olmalarını istiyorlardı. Berikiler ise fedeÜç aylık yolcu nakliyatl tidar mevkiine geçmişlerdir ve son seçiveti gözönüne getirilerek denebilir ki bu, *"âl hükumet hukukunun genişletilmesini 1936 da 301,300,000 » Devlet Demiryollarihın 1936 senesi tasavvur olunduğundan daha güç bir işmi de kazanmıslardır. Bugüne kadar otuz taleb edivorlardı. Cumhuriyetciler biraz Yukarıki cetvele göre 1924 ten 1936 haziran, temmUz ve âğustos aylarındaki tir. O halde «gayrimümkün» le uğraş altı intihab yapılmıs olduğuna göre Cumsonra rakıblerinın fıkırlerını kabul ve hatya kadar geçen 13 sene zarfında demir üç aylık yolcu nakliyatı 4,357,549 ki • maga benziyen üluorta içki düşmanlığı huriyetciler 31 kere iktidar mevkiine geçta daha vâsi mikyasta tatbik ettiklerinden misler demektir. Bununla beraber De yollarma 301 milyon 300 lira sarfedil sidir. Bu miktar geçen senenin ayni ay yerine sarhoşlukla mücadeleyi ikame etiki fırka arasında hicbir fark kalmadı. larında 2,982,530 idi. Hasılat ayni ay mek doğru olmaz mı?.. îçki kalsın, fa mokrat fırkası gittikçe halkın muhabbe miştir. Fakat 1830 yılma doğru iki yeni fır tini kazanmaktadır. Cumhuriyetciler tehlarda 1,905,000 liradır. Geçen senenin kat sarhoşluk kalksm. Çünkü alkolü zeDemiryoüarının artışt ka meydana çıktı: Viğler, Demokratlar, likevi sezerek 1912 de ve eski Cumhurhir yapan sarhoşluktur!.. Devlet Demiryolları îdaresinin işlettiği ayni aylarında ise 1,580,436 lira idi. Bunlar gümrük isleri üzerinde mücadele reısı Roosveltın idaresi altında Terakkı*** ediyorlardı. Demokratlar serbest rnüba perverler adile bir fırka teskil etmisler içki deyince Yeniçerilerin meşhur dele, Viğler himaye taraftarı idi. E dir. Bunlar isçilere ve münevver fikirliBekrisini hatırlamamak kabil midir?.. saret meselesinde sâkit kâlmağı ihtiyar eAlkol zevkini sözlerinde ve hareketlerinlere istinad ederek memurların halk taraden bu iki fırkaya karşl o meseleyi halde onun kadar canlandıran adam nadir fından azillerini, kadınlara intihab hakletmek davasile eski Cumhuriyetciler ofbulunur. Kendisini rahmetîe anmaya vekı verilmesini ve Federal hükumet haklataya atıldıklarından ve liberal fırka sile olmak üzere bir fıkrasını işte yazıyorının son derece genişletilmesini istiyornamını alan Viğlerle birleştiklerinden rum: Bir gün Bekri, mescidden çok mulardı. Bu yeni tesekkül devam etmemiş 1874 yıhna kadar iktidar mevkii onların barek ve üstün tuttuğu meyhaneden çave Birlesik Cumhuriyetin iç ve dış siya* elinde kaldı. kırkeyif dönerken ulemadan birine ras seti gene iki büyük eski fırka elinde kalİftirak harbi bittikten sonra fırka va mıştır. Yalnız millî is fırkası adını taşılar ve omuzlayıp geçer. Hoca, yediği ziyeti seri ve cezrî bir istıfa geçirdi, Bir yan bir kücük sosyalist fırkası mevcuddarbenin hıncını cıkarmak için şeriat ağzı takınır, Bekrinin arkasından koşup lesik Cumhuriyetin riyaseti iki büyük dur ve bu fırkaya mensub meb'usların haykınr: fırka tarafından idare o'unmağa başladı. bazı hükumetlerin teşriî meclislerine gtrCumhuriyetciler ve Demokratlar adını Bre ağa, aslan gibi adamsın. Bu me§e basladığı görülmektedir. Fakat utaşıyan bu fırkalar bugün de rollerini oyzakkumu ne diye içersin. Yarın ahirette mumî siyasette sosvalistlerin nüfuzu heAtlantik denizindeki son fıttiHü eihaiında namaktadırlar. Onlar ilkin iktısadî mebütün içtiklerin burnundan gelecek. C1 nüz mahsüs değildir. Nitekim son secimbölünerek kayalara düşen bir gemi selelerde fikir ayrılığı gösterirken 1900 zaman ne yapacaksm? de Cumhurreisliği icin gösterdikleri namLondra Quen Mary transat malara rağmen İngıliz gemisi Alman tarıhınden sonra harıcî siyaset işlerinde Bekri, şen şen güler: zed, Mösyö Ruzvelt lehine feragat et lantik gemisi dün Hamburgdan ge vapufunu henüz bulamamıştır. Westerde birbirlerinden ayrılmışlardır. Ne mi yapacağım, der, burnum len ve İngılterenin cenub sahili yakı land adlı bir Alman gemisi de kazaze mek zaruretinde kalmıstır. Cumhuriyetciler merkeziyet Usulüne, nında tehlıkeli bir vazlyette bulunan de vapuru aramış fakat bulamamıştır. dan gelenleri kadehlere doldurup gene M. TURHAN TAN îsis adlı Alman vapurundan gelen im fsisin batmış olmaslndan korkulmakta içeceğirn. Ha, bunu bileydin hımbıl?... Federal hükumetin mutlak üstünlüğüne, M. TURHAN TAN dad işaretlerini zaptetmiştir. Araştır dır. himave usulünün şiddetle tatbikına, dış BİTTİ Bununla beraber alkolün Asurlularca bilindiği muhakkaktır. Son araştırmalar, aşağıdaki şekilde artmışMezopotamyanın ilk sahibleri tarafından bira kullanıldığını meydana çıkarmıştır. 1378 kilometro Demek ki dört bin beş yüz yıl önce alkol 1469 » etilik denilen nesne biliniyordu ve hubu1630 » battan alkol çıkanlıp keyif çatılıyordu. 2251 » Asurlular gibi eski milletlerden birçoğun2453 » da da mabudlara şarab sunmak âdeti gö2766 » rülüyor. Şu halde alkolü, hayatla bera 3261 » ber vücud bulmuş bir nesne saymak ik 3436 » tıza eder. Atlantik denizinde bir vapur kavboldu i mek istediği şeyi pek iyi bildiğinden emindi. «Fakat yalnız kelimelerim eksik!» diye düşündü. Bununla beraber, Mağribînin rüyasına giren vahalar gibi dalgınlık icinde onu istilâ eden bu güzel fikırCumhuriyetin Içtim&f romani: 29 Yazan: Hilmi Ziya ler, kalemi alıp ta işbasına geçtiği zaman kelime halinde kâğıda dökülecek yerde Bunları söyliyen dükkâncı, buraya e du. Cevab almadan, birka*" kere seslen duman olup havaya savruluyordu. pey zamandanberi yerleşmiş, işini düzelt di. Sonra semaveri yakarak masa başma Düşünme buhranma kendini kaptıramiş bir adam gibi emniyetle konuşuyordu. geçti. Çoktanberi yarıda bırakmış olduğu rak, birbiri üstüne birkaç fincan bitirmişSokakları dolduran bu insan artıklarına ve yeniden başlamak için kendinde bir A ti. Çokcandır bunu, konuşmak, yazı yazacımaktan ziyade kızdığı göbeğini şişire türlü kuvvet bulamadığı bir yazıya de mak ve düşünmek için sinirleri üzerinde rek dolaşmasından, ve murdar bir köpek vam etmek fikrile eski defterlerini karışkırbac gibi kullanıyordu. Cemalle dostluleşini gösterir gibi adeta tiksiherek par tı»dı. «Bu sefer onu mutlaka bitirece ğunun basladığı zamandanberi farkına mağının ucile onları işaret etmesinden an ğim. Her ne olursa olsun, mutlaka!» divarmaksızın kendini bu alışıklığa bıraklaşılıyordu. Demir, daha fazla konuş • yor; kücük bahaneleri kökten silip ata * mıştı. Fakat şimdi bu saatte, birdenbire maya tahammül edemediği için, bu ayak cağından, kendini kuruntularına ve güneski tomarları açıp bir sey yazmak, mutta dolaşan iskeletlerden birine elihdeki lük heveslerine kaptırmıyacağından bu laka bir şey yapmak hırsile kâğıdları kaleri vererek yürüdü. Kendi kendısıne sefer hakikaten eminmiş gibi görünüyor ralıyarak kendinden gecerken, o haki«niçin çalışmazlar, niçin çalışamazlar?» du. Hatta, şimdiye kadar nasıl olup ta katte bilmeksizin, burada mutlaka birini diye tekrar ediyordu. Bir cehennem res zayıf davrandığına şaşıyor, «artık kuv bekliyor; külağı kiriste» içindeki kudret migeçidi gibi gözünün önünden geçen bu vetli olacağım, her zamankinden daha ye havat arzulan pusuda, fakat korkunc manzarayı, köyden şehre akan kuvvetli!» diye kendi kendine söyleniyorbütün bun'ardan habersız olduğu halde» bu ateşten nehri düşünerek, ve başında du. bu dakikadâ zaaflarını yenmek, kendi gitgide bir kördüğüm halinde kanşan, kaİşte, hemen yarım saat olmustu ki, kendini tamamlamak için sikâr olarak ranlıklaşan bu suali tekrar ederek evin kalem elinde olduğu halde masa basinkullanacağı birini arastırıyordu. yolunu tuttu: da böyle, sabırsız bir avcı gibi sinirleneKaç kere kapı çalmır gibi olmuş, ve * Niçin çalışmazlar, niçin çalışa rek, kâğıdJarı bir vığm manasız ve karı* mazlar) * * * şık şekillerlt doldurarak bekliyordu. He hemen yerindert fırlayıp birinde merdi Eve geldiği zaman, odayı bomboş bul nüı bir kelime bile yazmamıştı. İfade et vene, ötekinde aşağı kata kadar gitmişti. adam «Bu Cemal de hakikateh gecikti! Burada olsa, ne yapıp yapıp beni gayrete getirirdi.» diye düsündü. Bir aralık, eşyanın duruşunu pek mükemmel bul duğu icin yerlerini değistirmeğe, kitabları yeniden sofanın eski höceresine koymağa ka'ktı. Mutlaka birşey yapmak, yoktan bir iş icad etmek istediği meydandaydı. Hatta kendi kendine «Acaba birini mi bekliyorum?» diye sorrnuştu bile. Ne de olsa, bu düşünce üzerinde durmıyarak, veniden kâğıdları karalamağa koyuldu. Tam bu sırada, bahçe kapısı açıldı; hatta bir ayak sesi isitir gibi oldu. «Hay Allah müstâkını versin, boş yere yeni den inemem!» diye düsünüyor, ve bu sefer artık kulağını bile vermeğe üsenerek verine yerleşiyordu. Fakat simdi, ger cekten kapı acılmıstı. Asağıdan gelen vekrtasak bir tahta gicırtısından Ali Sabirin gene buhran icinde dolaştığı anlasılıvordu. Nihayet toplandı, ister istemez asağıya kulak verdi. «Mutlaka odur» diye söyleherek, disleri arasından bir küfür savurdu. Asağıdan gelen rniiz'iç ve uyuşturucu gıcırtıyı dinlerken gene bir türlü gozünü kâğıdlardan ayıramıyordu. Bir dakika kâğıdlarla tahta gıcırttsı arasında mütereddid kaldı. Nihayet elini masaya vurarak kalktı. Tomarı topladı, höcereye koydu; ve sert adımlarla asağı indi. Şüphesiz onunla konuşmak, ona bir şeyler söylemek istiyordu. Bu ezici, u yuşturucu tahta gicırtısından sıkıldığı kadar, onun gittikçe. eriyen, alçalan haya tıhdan da korkuyordu. Ihtimal ki ona acımıyordu. Hatta biraz önce göbeğini şişiftrek, «tahtakurusU» halihdeki ihsan ları gösterdiği için kızmıs olduğu o menhıls dükkâncı gibi, şimdi ona kızlyordu. Doğrusu o da pek iyi bilmiyordu. Bu kızmak mı, acımak mı, can sıkıntısı rnı, yoksa korku muydu? Fakat ne olütsa olsütt, tte zaman sokak kapısı acılır, o iceri girer, ve asağıdan değirmen iniltisi gibi yeknasak, onun bitmez tükenmez dolasmastndan gelen Uğursılt tahta gıcırtısı basjarsa, artık yerinde duramaz, ya taktan veya kanapeden fırlar, mutlaka bir sey yapmak, konuşmak ister, yahud he men giyinip dışan cıkardı. lerinden dolayı ona bir parça olsun sitemi bile aklından geçirmiyordu. İhtimalki hakikaten acıyor; fakat yalnız çocukıuğunca onu ağabey diye saydığı için, şimdi buhu kendi kendine bile söylemeğe sıkılıyordu. Ya o çıldırtıcı, o uykularım mahvedici gıcırtı?.. «Herhalde kabahat onda değil, bu köhne e\i tut diye bana kim söyledi? İşte kendi cezamı çekiyorum!» diye söyleniyor ve bu garib tedai ile yeniden onu bir uçurum gibi yutan iptilâyı düşünerek ürperiyordu. Ne diyeceğini kestirmiş bir tavırla, doğru yanma gitti. Fakat nedense gene hiçbir şey sövlemeden, bir asağı bir yukarı onunla beraber dolasmağa koyuldu. Benzi kül gibi san, gözlerinin ışığı artık görülmiyecek kadar karanlık ve derin bir halevle cevrili, omuzları hef zamankinden daha cökük o'duğu halde oarmakları arasmda san bir leke seklini alan siqarayı ciğerlerirte cekerek ağır, monoton ve suursuz adımlarla dolasıyordu. O derecede dermansız ve bitkındi ki Bununla beraber, onunla cidden meş artık yüzünde keder veya neş'eyi ifade gul olduğu, hatta sevdiğini de pek iyi edecek çizgiler bile görülmüyordu. Sö biliyordu. Evden defetmeği, veya başmı ze giri^bilmek için: lArkasi var\ alıp kaçmağı değil, hatta bu sıkıcı hal