17 Birinciteşrin 1936 CUMHURlYET JIMNASTIK FAYDAU BTLGÎLER j Dünyada kaç dil var? îsviçrenin merkezi cBern> şehrindeki uluslararası dil bürosu dünya üzerinde kaç dil mevcud olduğu hakkında tetkiklere girişmiş, neticede yeryüzünde 2081 lisan konuşulmakta olduğunu meydana çıkarmıştır. Bu dillerden yalnız HİKÂYÎ Nil üzerinde korkunc bir macera ı Demir kibi el, ayak: Türk genci sağlam olur!* Biz jimnastik yaparsak Vücudümüz tam olur!.. îşte her yerim çelik, Ben yaparım jimnastik!.. 2 Spor için verilen Bitmez bir emeğim var!.. Güçlü Türk genciyim benı Bükülmez bileğim var!.. Benim her yerim çelik: Yapıyorum jimnastik!.. 3 Türk gencleri bugünkü Spor yapar, yorulur!.. Akıllı bir baş çünkü Sağlam gövdede olur!.. îşte vücudüm çelik Yapıyorum jimnastik!.. 4 Kolu, göğsü, elleri Dinc yapan harekettir !.. Türkler eskidenberi Sporcu bir millettir!'.. îşte her yerim çelik: Yapıyorum jimnastik!.. 5 Spora hevesliyim, İleriye atıldım!.. Ben Atatürk nesliyim: Çelikten yaratıldım!'.. Okuyorum... üstelik Yapıyorum jimnastik!'.. N. R. 900 ünün grameri vardır. Ötekiler muayyen kaidelerden uzak kalmışlardır. Hakikî 900 dil cihana şu suretle taksim olunmuşlardır: 49 u Avrupada, 157 si Asyada, 128 i Afrikada, 500 ü Amerikada, gerisi de Okyanusyadadır. Dünyada birçok dil lere birden aşina olanlar varsa da bü • tün lisanları bilen kimse yoktur. Bu da pek tabiî bir şey... 2081 dili bir insan nasıl öğrenir? Sfenk«in başına gelenler Motörbot Mavi Nil denilen kısımda ve Sudanın tam ortasında Famaka ile Kiri arasında birdenbire durmuştu. Zaten yarim saattenberi makine muntazam işlemiyor, garib ve gayritabiî sesler çı karıyordu. Böyle bir vaziyet meydana getireceği şüphesizdi. Motörün müret tebahnı teşkil eden iki tayfa ne yapa caklarını şaşırmışlardı. Bütün ümidleri gözlerini dikkatle dikerek baktıkları efendilerinde idi. Şinasi Ozbek: Niçin durakaldınız, diye bağırdı, dümeni kıvırın da, kıyıya yanaşalım! Fakat yerliler şaşkınlıktan donakal mış oldukları için birden harekete ge çemedıler. O zaman genc adam hemen dümenin bulunduğu tarafa fırladj .ve bir darbe ıle motörü kuralaon üstüne o turttu. Bu gurultu, guneşlenme ıçın sere serpe oraya uzanmış olan birkaç tim sahın rahatını bozdu. Çünkü gelen küçük gemiyi kendilerinden daha kuvvetli bir hayvan sandıkları cihetle ona yem olmamak için hemen suyun altına kaç tılar. Şinasi, bir sıçrayışta kumların üstüne atladıktan sonra tayfalara haykırdı: Haydi, siz de çıkın bakahm! Bana yardım edin de motörü biraz daha ileri çekelim! Şinasi bu suretle küçük geminin ce reyana kapılıp gitmemesini temin etmek istiyordu. Genc adam, İstanbullu bir anne ile Mısırh bir babanın çocuğu idi. Sudandaki çiftlikleri teftişe gelmiş, dönerken bu kazaya uğramıştı. Sport men ve makineden anlar bir adamdı. Derhal makinedeki ârızayı tetkike ko yuldu. Biran evvel sebebini bulup ta mir etmesi lâzımdı. Çünkü bu tehlikeli mıntakada pek öyle fazla kalmaya gelmezdi. Sudan havalisinin eşkiyası pek meshurdu. Fazla uğraştığı için alnından terler akmağa başlamış. lâkin hâlâ bozuk noktayı bulamamıştı. Başmı kaldınp yerli tayfalara baktı; yüzlerinde endise alâmeti görmüştü. Ne var, diye sordu, siz de benim gibi motörün işlememesine mi üzülüyor sunuz? Ikisi bir ağızdan cevab verdiler: Hayır efendi.. Baksanıza timsahlar hücuma hazırlanıyorlar! Evet suda müthiş dalgalar peyda olmuştu. Hayvanlarda kuvvetli bir faaliyet görünüyordu. Hele bir tanesi kendisine ileri karakolu süsünü vermiş kısa ayak larile tıpış tıpış yürüyerek yaklaşıyordu. Hemen tüfeğini kaptı, omzuna dayayıp dikkatli bir nişan aldı. Tam gözlerinin üstünden hayvanı yaraladı. Timsah, kumlar üzerinde kan izleri bırakarak suya kadar gidebildi. Bunu ehemmiyetsiz bir hâdise telâkki eden Şinasi tekrar motörîe meşgul olmağa başladı: Fakat mekanik hususundaki bütün bılgilerine rağmen müşkülü halledemedi. Bir saattenberi cehennemî bir güneş altında çalıştığı halde makinede düzelmek alâmetleri görülmüyordu. Adeta endişeye düşmek üzereydi. Tam o sırada müthiş bir feryad yüreğini oynattı. Cesaretini muhafaza etmek istemesine rağmen titremekten de kendini alamamıştı. Bu tayfalann haykırışıydı. Parmaklarile uzaklan gösteriyorlardı. Oralarda yirmi, yirmi beş kadar adam birer hayalet gibi sakin ve sessiz ilerliyorlardı. Nihayet yolcular göçebe korktuklanna uğramışlardı. haydudlannı kıyıya gelmeğe sevkeden sebeb hiç şüphesiz motörü ve Şinasi ile tayfalarını kumlar üzerinde görmüş olma lanydı. Büyük bir hedef teşkil etmemek için yaya olarak geliyorlardı. MuhakKüçük Alman artisti Peter Boss «9 uncu senfoniy» filminde kak ki develerini diğer arkadaşlanna e manet ederek geride bırakmıslardı. İki yerli tayfa bir aralık kaçmak te şebbüsünü gösterdilerse de muvaffak o lamadılar. Çetecilerden bir kısmı onların üzerine hücum ederek zavallıları kılıc dan geçirdiler. Sonra da uclarından kan sızmakta olan silâhlarını havada muzafAbdal bir aile! ferane sallıyarak Şinasiye doğru atıldı Avustralyada Sidney şehri köylerin lar. Genc adam, gözünün önündeki bu müthiş mjyjz^araya lağgıen soğukkanhj^ den birinde gayet garib bir vak'a ol muŞ"Ve''~köy meTrtebinin hoeası tsrîebe**' ğını munafaza etmeğe çalışıyordu. , ^ lerden birinin annesinden şu mealde bir N Nihayetsiz bir ceviklikle derhal motö mektub almıştır: rün ıçine fırladı ve kenardaki çelik saîT «Sayın muallim, evvelâ, oğlum Johhayı kendisine siper yaptı. Bu sayede ü nun bugün mektebe gelemeyişini ma zerine boşaltılan kursunlann tesirinden zur görmenizi rica ederim. Çünkü bamahfuz kalabildi: basmm yerine ekinlerle meşgul olmak Tabiî o da tüfeğini kullanmaktan ge üzere tarlaya gitti. Babasma gelince, o ri kalmıyordu. Eşkiyadan birini tam göğ da, Johna verdığiniz ve bir çocuk için sünden vurarak yere yuvarladı. Bu hal, nekadar yorucu olduğunu düşünmedi ğiniz hesab meselesini halletmeğe çalıötekilerin gözlerini korkutmaktan geri şıyor. Bu münasebetle o güç meseleyi kalmamıştı. Hepsi ayni akıbete uğramak tekrar hatırlatmak isterim: Etrafı 7 bin tan korkmaya başlamışlardı. Nitekim a metro olan bir bahçeyi saatte 2 bin metralarından birkaç tanesi daha bu şekilde ölünce ötekiler karmakarışık bir tarzda sahilin biraz gerisindeki seddin arkasına çekildiler. Fakat motörün kara tarafın daki kısım adeta bir muharebe meyda Bilmeceyi doğru çözenlerden bize fo7 Vefa lisesi 434 Sulhi Tekıner. nına dönmüştü. Zavallı iki yerli tayfa toğraf gönderenlerin resimlerini bas 8 Halıcıoğlu Celâlzade sokağı No. 2 ile dört çetecinin cesedi ve birçok kan mıya devam ediyoruz. Fakat burada Hamdi Hoşgör. pıhtıları o sahayı tamamen dolduruyor giresmi çıkmak mutlaka hediye kazan 9 Aksaray Gureba Hüseyinağa mabiydi. mış olmıya delâlet etmez. Mükâfat ka hallesi 24 numarada Muallâ Tanış. Şinasi, büsbütün tehlikeden kurtulmuş zananlarm isimleri her ayın ilk hafta10 İstanbul Fındıklı Nezih sokak değildi. Seddin arkasına gizlenmiş eş smda neşrolunan büyük listeye yazılır. 5 numarada Halid Bilgi. kiya genc adamın üstüne şiddetli bir ateş ro kateden adam üç defa dönüp dolaş Soldan sağa sıra ile: 11 Üsküdar Körbakkal sokak 18 açmakta devam ediyorlardı. Bereketver mak için kaç saat sarfetmelidir? Henüz 1 Kadıköy Acıbadem 94 numarada numarada Salâhaddin. 12 Adapazarı Sakarya caddesi Asin, pek iyi nişancı değildiler ve eski sis 11 yaşında bir çocuk olan John bu ka Necat. tem tüfeklerinden çıkan kurşunlar Şina dar yolu nasıl yürüsün? Tabiî babasın2 Maltepe posta müdürü kızı Afife. kmcılar sokak 11 numarada Sami Edan rica ettim. 7 bin metroyu iki defa sinin arkasına saklandığı çelik safhayı 3 Vefa erkek lisesi 1120 Kemal miroğlu. dolaştı. Şimdi üçüncü turu yapmak üTamer. 13 Şişli Mecidiyeköyünde Büyükdelecek kadar kuvvet ve kudret gösterezeredir. John yarm meselenin halledil4 Vize jandarma kumandanı oğlu dere caddesi kahveci Kasım oğlu Cemal. miyordu. Yalnız işin fenası çeteciler ye miş şeklini size getirecektir. SaygılarıKemal Arshan. 14 Üsküdar Yıldız otelinde İspartalı niden toptan bir hücuma kalkacak olur mı sunarım.» 5 Afyon lisesi M. Emin. Ali Üstün. larsa delikanlının hali fena olacaktı. Şim6 Gümüşane avukat Hikmet oğlu 15 Sultanahmed 24 numarada di onun için tek kurtuluş çaresi kalmıştı. mıştı. Fakat motör yürümüyordu. Zira Sınasi Özden. Vehbi. O da makineyi düzelterek motörü hare kuma saplanmıştı. Haricden bir kuvvetin ket ettirebilmek! Daha fazla bir gayrelle itmesi lâzım geliyordu. Inse, eşkiyanın çahşmağa koyuldu, heyhat.. Bozulan kurşununa hedef olacak, inmese kalıp nokta bir türlü düzelmek istemiyordu. Şi gene ölecek... Hey yarabbi, ne müşkül nasi, sahayı büsbütün boş bırakıp düş vaziyet! manlarınm hücumuna sebebiyet verme Tam bu sırada akhna tuhaf bir fikir mek için, arasıra içlerinden ilerlemek ce geldi. Hemen levazım çantasını açıp o saretini gösterenler olursa onları birer el radan üç tane çengel çıkardı. Bunların tüfekle selâmlamaktan geri kalmıyordu. ucuna birer konserve et parçası taktı, Bilmeceyi çözenler Resimli fıkra Biliyorsunuz k. Mısırda Ehramlar gibi Fravunlar ta rafından yaptırıl mış olan bir de Sfenks vardır. Bu. arasıra rüzgârlarm üzerme yığdığı kumlarla örtülmekte ve Mısır hükumeti sık sık bu kumlan temizletmektedir. Son defa gene böyle bir temizlik esna sında Sfenksin ayaklarınm çürümekte olduğu görülmüş ve harab olup çökmesinden korkulmıya başlanmıştır. Vak tile Arablar Mısırda hâkim olduklan zaman senelerce Sfenksi kurşunlarma hedef ittihaz ederek zedelemişler, fakat tahrfb edememişlerdi. İnsanların ya pamadığını çok defa zaman yapıyor, Bazıları Sfenks gibi Ehramların da harab olmıya yüztuttuğunu ileri sürmekte ve tngilizlerin Mısırda yaptıkları *baraj su hazinesi» yüzünden hâsıl olan fazla rütubeti bütün bunlara sebeb olarak göstermektedirler. Çocuk portreleri •T""" 1 » Ankarada Sabit oğlu Vedadın güzel bir pozu ( Birinciteşrin bulmacası "" Genc adam, bir aralık dehşetten tit redi. Kumluğa hücum eden timsahlan oradaki mücadelede ölmüş insanların cesedlerini birer birer nehre sürüklemekle meşgul gördü. Eyvah, öldüğü birşey değil, üzerine bu hayvanlara da y m ola yem ola y caktı. Zihni bu felsefe ile meşgulken nehirde işlerini bitiren timsahların kendi üzerine gelmekte olduklannı gördü. Anlaşılan, iştiha yedikçe çeker prensipi dolayısile o cesedlerle mideleri faaliyete geçen timsahlar şimdi tam karınlannı do yurmak istiyorlar, başka yiyecekler an yorlarctı. Kendi kendine: Tamam, dedi, bir bu eksikti. Önümüzde timsahlar, arkamızda eşkiya!.. Bunları söylerken yağlı ellerile makine ile uğraşmaktan geri durmuyordu. Derken: Hurra! Diye bağırdı. Makine işlemeğe başla çengelleri sağlamca üç ipe bağladı ve kumluğa fırlattı. Et parçalarının her birini birer timsah kaptı ve adetleri veçhile derhal avlannı nehre götürmeğe kalktılar. İpler motöre bağlı olduğu için onların bu hareketi küçük gemiyi yerinden oynattı. Eşkiya çetesi çantada keklik zannettikleri motörün hareket ettiğini ve sahibinin de elden kaçtığını görünce he men toptan hücuma kalktılar. Lâkin iş işten geçmiş, Şinasinin gemisi tekrar Nile kavuşmuştu. Delikanlı hemen motörü timsahlara bağlıyan ipleri kesti ve bir dümen darbesile gemisini şimale doğru çevirdi. Motör beyaz köpükler saçarak bir ok gibi hızlı yol almağa başlamıştı. Çete efradının uzaktan gelen sesleri Şinasinin kulaklannda garib akisler hu sule getiriyordu. Fakat o, artık kurtul muştu. Hem de kimlerin «ayesinde?. Timsahların.. Yazısız hikâye Ben öyle bir kelimej'im ki <birbirrine karşılık> manasına gelirim. Tersimden okununca kusurlu bir insan olurum. İlk üç harfım bir «emir> dir. Son harfim atılınca deniz üzerindeki nakliye vasıtalarmdan biri olurum. Bu bilmeceyi doğru halledenlerden birinciye beş, ikinciye iki lira, üçüncüye münasib bir hediye verilecek ve diğer yüz kişiye de muhtelif mükâfatlar da ğıtılacaktır. Cevablarm «birinciteşrin bulmacası> serlevhası kesilerek onunla birlikte bu ayın sonuncu gününe kadar «Cumhuriyet Çocuk Sahifesi> adresine yollanması lâzımdır. Bilmeceyi doğru çözenler den fotoğraf gönderenlerin resimleri de neşrolunur. Geç kalanlar mükâfat kazanamazlar.