cuınıiviiTiiTT 17 Birinciteşrin 1936 Kurdların saygısı Sevgili büyük anneme ELEKİ !£T«S ISAKARYA RADVO ReJi: WiLLY I Bugün saat 1 de I F O R S T İ talebe seansı I nsı Bu kalabalıklann arasından geçen, genc kızlar hora tepiyorlar, coşkun ses'i gümüş piyetil Galik deresinin bir yanın bir delikanlı ş,arkı söylüyordu: da, alçak yeşil dağlar, öbür yanmda çiftMayadağdan kalkan kazlar, Al topuklu beyaz Jcızlar, İik sahibinin evleri, yazıcılann oturduk Kanadının altı sızlar, ları kulübecikler, kenarlannda kavak aÇiftlik evinin pencerelerinde, ateşbö ğaçlan sıralı sebze bahçeleri vardı. Geniş yatağı içine, serin sularile uza cekleri gibi yanıp sönen sigara ateşleri nan Galik deresi salkımsöğüdlerin göl vardı. Misafirler, kızıl ışıklı köy meydagesinde akarkn, aşağılarda, değirmen nında oynıyan gencleri seyrediyor, şar • bendinin çıkardığı şanltı hiç durmazdı. kıları, davullan dinliyorlardı. * * * Bir mayıs sabahıydı. Çiftlikte o gün büyük bir telâş vardı. Subaşı Ah Karşı yeşil dağlann ardından, altın gü med Ağa, yanındaki seymenlerine neş doğarken, misafirler, gözlerini açtı emirler veriyor, bağınp çagınyor lar. Kahvaltıdan sonra, çiftlik sahibi haidu. Yardımcılar evlerinin önündeki güb nımefendi, onları gezdirdi. Ağıllar, manreli sokağı süpürüyorlar, çiftlik evinin yan dıralan, değirmeni, ambarları, bahçeleri dolaştılar. Eve dönerlerken, Subaşı Ahtarafmda kuzular kesiliyordu. med Ağa, çekine çekine hanımefendinin Gübre yığınlannın üstünde, derenin kumsalmda oynıyan çocuklar sevniyor yanına geldi. Genc kadın sordu: Hayrola Ahmed Ağa ne var? lardı. Fena haber aldım efendim. Dün Şehirden, çiftlik sahibleri, birçok mi • safirlerile geliyorlardı. Her ilkbaharda akşam sürüler ağıla dönerken, kurdlar çiftliğin sahibi hanımefendi, dostlannı, lıücum etmiş, beş altı tane koyun kap akrabalarını toplar beş on günlük misafir mışlar. Çoban korkuyor, ağlıyor, ona cegelirdi. Bunu, bütün köy halkı gibi, ço za verelim mi? Hanımefendi gülümsedi: cuklar da biliyorlar, davullar çalınacak, Bu seferlik, misafirlerin şerefine horalar tepilecek, kesilen kuzular, yapılan pilâvlarla bütün köy ziyafete kona kusuruna bakmıyacağım. Dikkat etsin! Subaşı Ahmed Ağa çekilince, genc cak, yiyecek, içecek eğleneceklerdi.. Çiftlik evinin kapısı önünde duran su kadın dostlanna döndü: Ben, bütün köylüyle beraber dağbaşı Ahmed Ağa, belindeki kırmızı kuşağın arasından, gümüş köstekli büyük lardaki kurdlan da besliyorum. Sürü saatini çıkararak kapağını açtı, baktı. lerden hemen hergün paylan vardır. OYanındaki seymenlerden birine emir v e r nüne geçemiyorlar... Ruh hastalıkları Genc kadın, taze güneş ışıklarile budi: Üniversite Tıb Fakültesi akıl hastalıkları ğulu gibi görünen karşı, yeşil sırtlan gös ve serlriyatı profesörü doktor Fahreddin Kısraklan, atlan eyerleyin! Kerim Gökay ruh hastalıkları hakkında Bir çeyrek sonra, yirmi Arab ab ve terdi. Sürüler, dağm eteklerinden yukan evvelce yazdığı eserini yeniden birçok llâvekısrağı, gümüş püsküllü kadifeli, küçük doğru yükseliyorlardı. lerle dördüncü defa olarak tekrar t&bettırmiştir. * * * sarı meşinden, çeşid çeşid eyer vurulmuş Güzide doktorun bu kıymetli eserinl büGene bir mayıs sabahıydi. Fakat yılolduğu halde, seyislerin bütün kuvvetletün karilerimize hararetle tavsiye ederlz. rile tuttuklan gemlerini parçalamak, yon larca evvelki gibi, mes'ud sevincli bir saLokman Hekim ca tarlalanna, çifte ata ata koşmak iste bah değildi. Galik deresi kıyısında bir Doktor muallim Hafız Oemal Lokmanyerek kişniyorlar, toprağı eşerek, tozu tek çocuk oynamıyor, çiftlik binasmm, hekimin muntazaman çıkardığı Lokman yanmsı kulübelerinin, sebze bahçelerinin Hekim adlı faydalı tıbbî mecmuanın dördümana katıyorlardı. Subaşı Ahmed Ağa, seyislere, seyis sonsuz ekin tarlalarının yerleri dümdüz düncüsü de çok değerli münderlcatla olmuş, sürüler dağılmış, Galikin sulanna birçok yüksek tıb üstadlannın kıymetli yayamaklanna baktı: züarile çıkmıştır. Tavsiye ederiz. 4 Haydi bakalun Istasyona arş! gölge veren söğüdler kurumuşru. O mesGüzel bir kitab serisi Hayvalan biraz yorun ki, misafirleri yor ud, güzel çiftliğin üzerinden bir sam yeli Maltepe Askerî Lisesl coğrafya mualllmesmiş, etekleri alevli bir süvari geçmiş, masınlar!... lerinden Hakkı Raif Ayyıldız, komşu hukuAdamlann hepsi birden kısraklann, herşey yanmış, kurumuş, dağılmış, öl metlerln tarihî, fiziki ve beşerî coğrafyaları hakkında bir seri kltab hazırlanuştır. Müatların sırtlarma sıçradılar. Biıkaç da müştür... ellifln. küçük risaleler halinde hazırladığı kika sonra Galilc deresinin yanındaki Ormanı yanan yeşil sırtın çıplak ka bu eserlerden (Bulgaristan, Yunanistan, yoldan bir toz bulutu havalandı. lan yolunda, iki eli arkasında kavuş cenubi Kafkas federasyonundan Gürcüs Aradan iki üç saat geçmişti. Köyün muş, yorgun yüzlü bir şehirli kadınla, tan, Azerbaycan ve Ennenistana) ald olanmeydanında davullar, zurnalar çalını beli bükük, eski elbiseli bir köylü erkek ları çıkmıştır. Digerleri de yakmda çıkacaktır. Bilhassa coğrafya ile uğraşanlara yor, bütün köylü toplanmış, gelecek mr yürüyorlardı. Erkek, derin derin içini tavsiyeye deger. . .., ... safirleri bekliyorlardı. Uzak yeşillikle çekti: Okul Şarkılan rin arasından havalanan toz bulutu, köy Koca çiftlik ne oldu, ne hale gel Öğretmen Ziya Aydın Tanın tertlb et lüleri, subaşmı heyecanlandırdı. di, hanımefendi. tiği Okul Şarkılan adlı güzel eser bu kere Dudaklanndan bir tek söz işitiliyordu: Yorgun yüzlü kadın, dalgın dalgın basılmıştır. İçinde notalarile beraber on yedi sarkı vardır. ÖğTetmenlere ve mek Geliyorlar!... aşağılara bakıyordu. Galikin kumsalh. teblilere tavsiye ederiz. Dakikalar uçarak geçiyordu. Kısrak kıyısında, pembe elbiseli, küçük toru öğretmenler Bilgisi ların, atların kişnemeleri, sonra at nalla nunu çukurlar eşerek, kumlan biriktireİlk okul öğTetmenlerinin yegâne mes nnın yumuşak kumsala gömülerek çıkar rek ev yaparken görüyor, onun kahka lek mecmuası olan «Öğretmenler Bilgisl> dığı donuk sesler duyuldu. Söğüdlerin halannı duyuyor gibiydi. nin birinciteşrin nüshası çıktu 40 sayfalık münderecatından baska ay yanındaki yoldan, al atlı bir süvari göSürüler, kısraklar, cins köpekler, har nca 20 sayfa da ders plâm vardır. «Bü. rünmüştü. man yığınlan, davul zurna sesleri, şar yuk Ansiklopedi> de ilâve olarak verü Davullar, zurnalar bir karşılama hakılar, ışıklar, renklerle dolu bir raazi, mektedir. Tarih, tabiat tetkiklerine aid bol vası çalıyordu. Al at, üstündeki ufak temateryelleri havi olduğu gibi rontlar, şar. birbirine kanşarak başını döndürüyor, kılar, beden terbiyesine aid renkli tablo fek vücudlü, genc kadın süvarisile riizkalbine çarpıntı, vücudüne dermansız larla süslüdür. Bilhassa ilk okul öğretmengân vınlatarak meydana geldi. lerine tavsiye olunur. lık veriyordu. Subaşı, koşarak hanımefendisinin kısB.ir zamanlar, yaşatan, doyuran ko rağını kemendinden yakaladı; eyeri bir ca çiftlik, şimdi ıssız bir yurd olmuştu. boş yerlerine, bakıyorlardı. Kurdların tarafmdan tuttu. Genç kadın sıçrıyarak yere atladı. Kolundaki ceketi, belindeki Çınhyan kahkahalann, dönen değir yanından geçtiler. Daha on adım atmatabancayı çıkararak Ahmed Ağaya ver menlerin, canlı yürekten şarkıların ses mışlardı, kâhya durdu: leri, altın renkli harmanların, uçuşan Hanımefendi. Onlan atlattık am'di: samanların, yanan ateşlerin resimleri, ma, bunlardan kurtulamayız... Bunları içeri gönder!... yok olmuştu..r Yorgun kadın, kaybolanlann yani Başüstüne efendim. na gitmekten korkmuyordu. iki eli ar Hanımefendi durl.m Misafirler sökiin etmişlerdi. Köylüler Yorgun kadın, yorgun bakışlarla, bir kasında yürüdü, yürüdü. koşuştular. Misafirlerin inmelerine yar • " P 3J» 5JC dım edip, terli hayvanlan götürerek gez zamanki kâhyasma baktı: dirmeğe başladılar. Ne var, Ahmed? Kurdlar, bir zamanlar sürülerinden kann doyurduklan eski çiftlik sahibine *** Kurdlar... Yorgun kadın, durmadı. İki eli ar hiçbir şey yapmamışlar, o hatıralan Meydanm dört bir yanında öbek b'bek ateşler yanıyordu. Davullar, zurnalar kasında yürüdü. Sivri kay'alann ucun nin içinde rüyada gibi gezmiş dolaşmışçalıyor, ateşlerin kırmızı aydınlığı orta da iki büyük kurd oturmuş, arhk kuzu, CAHİD UÇUK sında omuz omuza veren delikanhlar, keçi, inek sesleri duyulmıyan çiftliğin URKA POLA Bu akşamki program J İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadis 13,05 plâkla hafif müzik 13,25 muhtelif plâk neşriyatı . 18,30 çay saati, dans musikisi 19,00 Ambasadörden naklen varyete müziği 20,00 Vedia Rıza ve arkadaşları tarafından Türk m'usikisi ve halk şarkıları 20,30 Türk musiki heyeti tarafından klâsik eserkr 21,00 plâkla sololar 21,30 orkestra 22,30 Ajans haberleri 23,00 son. VİYANA: 17,50 dans musikisi ve şarkılan 19,05 halk şarkılan . 20,05 saat, haberler, hava raporu, spor 20,15 Çingene şarkılan 20,20 musikili piyes. 22,15 kıraat 22,50 eğlenceli yaym 23,15 hava raporu, havadis . 23,35 İngüiz musikisi 24,05 konuş ma 24,20 Viyana musikisi. BERLİN: 17,05 Münihten nakil 19,05 spor haberieri 19,20 piyes 20,05 konser 20,50 günün akisleri, haberler 21,15 karışık ya vın 23,05 haberler, hava raporu, spor . 23.35 eğlenceli yayın 1,05 dans musikisi. BUDAPBŞTE: 18,05 Çingene musikisi, gramofon 19,45 piyano musikisi 20,30 gramofon . 21,05 piyes: Meçhul rakib 22,45 haberler . 23,05 opera orkestrası 24,25 dans musikisi 1,10 haberler. BÜKREŞ: 18,05 askeri musiki 19.20 orkestra konseri 20,10 konferans . 20,30 §an konseri, konferans 21,15 dans havaları 22,35 haberler, spor 22,50 gece konseri 23,50 al. manca ve fransızca haberler 24 son haberler. LONDRA: 19,20 çocuklarm zamanı 20,05 orkestra konseri 21,05 havadis . 21,35 musiki 22,05 eski musiki 22,35 münakasa 23,05 konser 24,05 havadis 24,30 dans musi kisi, istirahat esnasında havadis. PARIS [P. T. T.]: 21,40 konusma . 21,50 sarküar 22,05 konuşma 22,35 kabare numaralan 24,35 havadis 24,50 dans musikisi. ROMA: 18,05 havadis 18,20 dans musikJsi 19 konuşma 19,15 memleket yayını 20,10 turizm haberleri 20,25 yabancı dillerde yayın 21,10 havadis, turizm haberleri 21,45 komedi: On sene 22,25 eğlenceli musiki, istirahat esnasında: Kitablara dair konuşma 23,25 dans musikisi, istirahat esnasında havadis. NEGRi Birinci teşrin önümüzdeki cuma günü akşamı G. MİLTON Yalnız üç gün için icrayı lubiyat edecektir. BUYUK SİNEMA YILDIZI TEPEBAŞI GARDENi'nde c TARAS BULBA YENİ ESERLER J AZAK SiNEMASI 1 G Ö Y N Ü M Bugün CAMİLLA HORN tarafından Gedikpaşa Çarşıkapı SENt İSTİYOR 2 FRANKENŞTAYN'm 3 M i K E Y NlŞANLISI BELLA LUGOSi tarafmdan M A V S iÇarsamba ve cumarteai göndüzleri tenzilâtlı talebe matioeleri 15kuruşı ™Bu hafta T U R K sinemasmda•" Durmaksızın candan güldüren nefis bir komedî ve talebi otnumî tizerine LiLIAN HARVEY v© VViLLY FRiTCH tarafmdan Bugün matineler saat 12 1/2 da baslar, Seanslar: 12 1/2 ta Şen gencler, 2 de Kara Guller, 3 1/2 ta Şen gençler, 5 te Kara Guller, 6 1/2 da Şen Gencler, 8 de Kara Guller, 9 1/2 ta Şen Gencler. ŞEN 2 buyük filim birden NOBETÇI ECZANELER G E N C L E R K A R A G U L L E R MİLLÎ SiNEMADA Bu filmde MARTHA EGGERTH'in jruzelligi, san'atındaki emsaUizli^i filmin bidayetinden sonuna kadar seyredenleri zevk ve ne;e içinde bırakmaktadır. 1GONÜL DEDiKODULARI Vak'a eserde Bu senenin iki büyük filmi birden Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Istanbul cihetindekiler: Aksarayda (Sarım), Alemdarda (Abdülkadir), Bakırköyde (İstepan), Beyazıdda (Cemil), Eminönünde (Bensason), Fenerde (Vitali), Karagümrükte (M. Fuad), Küçükpazarda (Yorgi), Samatyada (Erofüos), Şehremininde (Nazun), Şehzadebasında (HaUl). Galatada (Hüseyin Hüsnü), Hasköyde (Nesim Aseo), Kasımpasada (Müeyyed), Merkez nahiyede (Della Suda), (Kinyoli), Şislide (Nargileciyan), Taksimde (Limon. ciyan). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakller: Büyükadada (Şinasi), Heybelide (Tanas), Kadıköy, eski İskele caddesinde (Sotiraki), Kadıköy, Yeldeğirmeninde (Üçler), Üsküdar, Çarşıboyunda (Ömer Kenan). 2ÇÖL Arabistanda geçmektedir. Pek az film romanı, bu olduğfu kadar hatsas ve ?üzel mevzna maliktir. SAVAŞLA Rl HARLOW • WİLLİAM POVVEL Vefat ^ Varidat Umum müdür muavini Nihad Âli Üçüncünün ve Ziraat Bankası İs tanbul şubesi memurlarından Hüsnü Üçüncünün babaları, Maliye müfettişi Tevfik Kuralm kayınbabası sabık alay kumandanlanndan mütekaid miralay Zileli Hilmi Üçüncü tedavi altmda bulunduğu Haydarpaşa Nümune hasta nesinde vefat etmiştir. Cenazesi bugün saat onda Nümune hastanesinden kal dırılarak namazı Selimiye camisinde kılındıktan sonra Karacaahmeddeki makberesine gömülecektir. Allah rahmet eylesin. Ç 1 LG I N AnOmOzdeki çarfamba : CIN G E N ÇL I K Kadıkoy HALE'de BRODVEY MELODi 3637 yllının en zengin ve ihüşamlı revüsU ilâveten: Yenl Paramount Jurnal Seanslar bu^ün ve yarın : 2 4 6 gece 9 Bug'un: SINEMASIND Bugün : ALEMDAR KLOKLOMARTHA EGGERTH'in Ayrıca : en son ve en nefis eseri ELMAS HIRSIZLAR1 Muhteşem avantür Üsküdar H Â L E Sineması SAADET Şarl Buay, Cabi Morley )os DINARLI • CIM LONDOS | |SON ATiNA MAÇI Duhullye 20 kurıif H A L K OPERETİ Pek yakmda kıç operetlerine baslıyor SEYEK Büyük operet 3 perde Müzik Seyfeddin, Sezai Asaf riye dönerek lâmbayı kapıya çevirdi. dam birbirlerinin kollannı tuttular. Kad kacak vakti olmıyan insanlann tayin et Hayır, pek fazla ümide düşme. Kapı kapalı idi. mesi kabil değildir. Belki on dakika. Ben sanryordum ki bu çöküntü sırasında ri: Bir ok gibi kendisini kapıya itti. TokFakat onlara bir sene kadar uzun geldi. ayaklanmızm altındaki zemin açıhvere Ne var? diye sordu. mağa sarıldı ve abandı. Meyus bir halÇünkü her saniye başlanna bir kayanın cek ve biz bir kuyuya tekerleneceğiz. Bilmem. Sâllanıyoruz. de geriye döndü. Kutsiye: yıkılacağını, ayaklannm altmdaki zemi Şimdi yalnız bundan kurtulduk. Yoksa Çöküyoruz galiba. Eyvah, dedi. Hapsedildik!... nin kayıp giderek kendilerinin bir kuyu hapisten değil. Ev çöküyor. Bîr bodrum, bir manzen odası gibi, iki seççade, ortada geniş bir masa, sağDışarıda müthiş bir gıcırb işitildi ve ya, bir batağa yuvarlanacağını sanıyorKutsinin bu izahı yalnız Kadride deBu iki pervasız memur ayaklannm al lar, her saniye ölümü bekliyorlardı. Bu Karyola perişan değildi. Yerde ve karda büfe hizmetini gören bir dolab ve ta artık ihtiyata riayet etmege lüzum gör ğil, kendinde bile bir ümid uyandırmıştı. yola altında acele ile bırakılmı§ e§ya vana asılı bir gaz lâmbası vardı. Karşı miyen ayak sesleri koridordan akisler tındaki döşemenin sallandığını, kımılda ölüm bekleyişi sona erdi ve bir sarsmtı On dakika nasıl bir ıstırab ve korku i yoktu. Herşey temizpakü. Kutsi duvar da küçük bir pencere kasası gibi birşey yapıyordu. İki arkadaş duvara gömülü dığını, duvarların çatırdadığını duyunca bulunduklan odanın bir yere vardığını çinde, meçhul bir yolculuğa çıkmış gibi lara, köşelere dikkat etti. Kapınm tam gördükleri için Kutsi yürüdü. Garib şey. ve son derece muhkem olan kapıya o gayriihtiyarî bir ellerile birbirlerine, di gösterdi. Ancak o zaman Kadrinin sesi karanlıkta yerin dibine doğru inmekten karşısındaki duvann kenanna gitti. Elile Bu küçük pencere çelik bir levha ile ka Ianca kuvvetlerile yüklendiler. Beyhude. ğer ellerile iskemlelere dayanmışlardı. duyuldu: kurtulduklanru düşünerek şimdi hareketdokundu, parmaklarile vurdu. Duvar palı idi. Kenarlan bu levhanın açılabileBir lâhza birbirlerine dehşetle bakmEn muhkem duvarlar ve çelik bir ka Kutsi; istasyona geldik galiba. Isiz kalmaktan adeta ümide kapılıyorlardan sert bir maden sesi geldi. Hayret i ceğini gösteriyordu. Fakat nasıl?... dılar. pı içinde mahsur kaldıkları oda hakika nelim mi? dı. Artık bir lâhza içinde parçalanmakçinde geri döndü. Kapınin yanmda dı Kutsi lâmbasile çerçevenin her tarafını Kadri, Kutsinin tecrübesini yaptıgı ten kımıldıyor, çöküyor gibiydi. Başko Muavininin ölüm karşısında metaneşarısmı dinliyen, herhangi bir hücuma araştırdı. Bir düğme, bir çivi veya bir a pencere çerçevesine koştu. Elile çerçeve miserle yardımcısı kapı kapanır kapan tan ve ezilmekten uzak bulunduklanm tini hemen toplamış olması Kutsinin ho karşı hazır bulunan Kadri: nahtar deliği olup olmadığına baktı. yi sarsmak istedi; yumrukladı. Her ta maz duyduklan sarsmtraın bir çöküntü sanarak cesaretlerini, itidallerini toplu « şuna gıtti: Oyle birşey yoktu. Bir noktada fazla rafı omuzlarile sarsmağa çalıştı. Rengi olduğunu şimdi anlamağa başlamışlardı. Yanda bir kapı daha açıldı!... yorlar; kendilerini bu dört duvar içinde Biletini hazırla Kadri! diye ce Dedi. Hemen koridora uzandılar. Bi duramadığı, her tarafı son derece çabuk uçmuş, hiddetten dudaklan titremeğe Sarrki bir asansördemişler gibi ayaklan uzun günler aç ve susuz bırakarak öldürvab verdi. rinin lâmbası sagı, diğerinin lâmbası so araştırdığı için hemen geriye döndü. başlamıştı. Kutsi de kaşlan çatık, dişle nin altında, aşağıya doğru süzülen bir Ah bir şu zebanileri görsem usta; mek istiyeceklerini sanıyorlardı. O za rini gıcırdatarak: lu aydmlatb. Kimseler yoktu, çıktılar. Kadriye: «Duvan dinle!» dedi. zemin farkediyorlardı. Evvelâ, evin mana kadar da Allah kerimdi. Kadri: vallahi gözlerini dişlerimle oyacağım. Karanhk koridorda evvelâ sağdaki iki Beyhude uğraşma; dedi. Bizi ka baştanbaşa yıkıldığına, hatta tavanın da Kendisi de kapınin sağındaki duvara Ne dersin, ne olacağız acaba ko Şakayı bırak; Kadri. Ben kork kapıyı araştırmak üzere yürudüler, ar kulağını dayadı. İki üç dakika ikisi de pana düşürdüler. Dört duvar içinde hap başlarına göçmek üzere olduğuna hük tuğum tehlikeden kurtulduğumuzu gö miserim? dedi. tık gizli hareket etmege lüzum görmü hareketsiz kaldılar ve dinlediler. Birden se attılar. Biz onlan gizli gizli takib e metmişlerdi. Fakat sonra hareketin ağır Artık düşünecek vaktimiz var, yorlardı. Mevcudiyetlerinin düşmanla Kadri başını çekti. Arkasına baktı: diyoruz sandık. Halbuki onlar bizi ta lığı, intizamı başlarına gelen felâketin rüyorum. rınca keşfedildiği muhakkaktı. Kadri hayret içinde, gözlerini karan acele etme. teknik vesaitle hazırlandığı kanaatini kib ediyor ve çoktan tuzağı kuruyorlar İşittin mi? diye sordu. lıkları delerek Kutsinin gözlerine dikti. Evet amma şu demin nefesimi tiilk kapıyı açtılar ve iki elektrik Evet, bir tıkırtı işittim. Neydi o?.. mış. Nermini mahsus karşımıza çıkardı verdi. lâmbası bir anda bu küçük odayı da ay Birbirlerinin yüzüne baktılar, hiçbir lar ve işte bizi buraya düşürdüler. Aman derng; komiserim. Nasıl katan tehlikeyi atladık; degil mi? Bu îniş nekadar devam etti? Bunu dınlattı: Bir köşede köşe minderi, ytrde şey anlıyamamışlardı. Kadri hemen geBirdenbire şiddetli bir raşe ile iki a iki memurun yerinde olan ve saate ba kurtulduk? lArkası varj Pendikteki beyaz ev Zabıfa romanımız: 56