12 Birinciteşrin 1936 ;UMHUKIYET Suriyede kısa tetkikler Türkiye hasreti «Zaten bu Türk çocuklarımn varlıkları yüzün den değil midir ki Suriyenin büyük merkezlerinde daima bir Türk kokusu duyulur» Suriyede muhalefet Lâzkiyeliler Türk man dasını istiyorlar [Bastarafı 1 inci sahifede] Seyyah celbine doğru atılan ilk adımlar Liman Idaresinin yeni bir zihniyetle hergün artan faaliyeti haricden Istanbula gelenlere büyük kolaylıklar temin ediyor Yapalım amma iyi yapalım alını, nuhını bir yana ve onlara kalemile iliştiriverdiği her darbeden çıkan parlak nüktelere müştak okuyuculannı da hicrana koyup Rusyada yorgunluk çıkarmıya giden zarif arkadaşımız Abidin Daver vazifesi başına döner dönmez ayağının tozilekaleme sarıldı, seyahat notlarını neşre başladı. Bu güzel serinin ikinci sayısında Moskovadaki İhtilâl müzesine taalluk eden canh tasvirler var. Benim dikkatimi işte bu tasvirler ve bilhassa Sovyet Rusya Harbiye Komiserinin müzede bulunduğu söylenilen ölü atı çeldi. Abidin Daverin o at hakkında Rahşiyyeler şairi Nef'iyi de imrendire cek bir belâgatle yazdığı satırlan okur ken tarihteki meşhur atlan hatırladım. Vaktile sevilmiş atlar için büyük külfetlere katlanıhrdı. Meselâ Sezar, kendisinden başka kimsenin binemediği atı için bir heykel dikrirmiş. İskender Bu cephaleını merasimle gömdürmüş, Imparator Augusteün meşhur Generali Va rusta maşuk ittihaz ettiği Vulgüris adlı atmın alündan timsalini döktürerek boynuna asmıştı. Gene Osmanın Sislıkır adını taşıyan atı Usküdarda bir mezara gömülerek üzerine bir manzum kitabe konulmuştu. Daha düne kadar Karacaahmeddeki Ebüdderda atının türbesi cahil analann yürümiyen çocuklan için der man aradıkları bir yerdi. Muhtelif sebeberle kötürüm kalan yavrulan oraya götürürler, kerametli attan ağlıya ağlıya şifa dilenirler ve herhangi bir tesadüfle çocuk yürümeğe başlayınca atın mezanna kilolarla arpa dökerlerdi. Türbedarların gıdasmı galiba en çok bu arpalar teşkil ederdi. Abidin Daverin yazısı bana bunlan hatırlatmakla kalmadı, bir mülâhaza da ilham etti. Zarif dostum, bizde de her türlü vesikaları ihtiva eden bir inkılâb müzesi kurulmasını mevzudan münasebet alarak tavsiye ediyor ve bu arada Askerî müzemizin ıslah edilmesini, genişletilmesini söylüyor. İşte bu tavsiye ve dilek, gözümün önüne acıklı bir tablo getirdi, ardından da bir mülâhaza belirtTablo dediğim, Askerî müzesindeki Doğan Bey mankenidir. Meşhur Niyebolu harbinin en ünlü kumandanlanndan olan Doğan Bey bu alçı mankende süvari olarak gösterilmektedir. Fakat ona lâyık görülüp te altına çekilmiş olan at, en pespaye eşeklerden daha çelimsiz, daha yakışıksızdır. Halbuki Ondördüncü, Onbeşinci ve Onaltıncı asnn cihangir Türkleri akıncılar ve sipahiler dünyanm en güzel atlarına benerlerdi. Zaten atı ehlileştiren Türklerdir, beslenecek ve binilecek atlarda (27) sıfat ve meziyet tesbit eden gene onlardır. Krallara boyunduruk geçirecek kudrette bulunan Doğan Beyler, bütün ömürlerini yaya geçireceklerini bilseler gene müzede gördüğümüz biçimde bir hayvana eğer vurmıya tenezzül etmezlerdi. Bu örnekten ibret alarak şu noktayı ieri sürmek isterim: Eski müzelerimize konacak ve yeniden kurulması gerekli müzelerde bulundurulacak temsilî mahiette eserler mutlaka tarihî hakikatlere uygun olmalıdır. Abidin Daver, Sovyet Harbiye Komiserinin Moskova İhtilâl müzesindeki atı için: «Süvarisini bekli yor gibi canlı!» diyor. Bizim müzedeki Doğan Beyin atı ise sahibini iğrendirip açıracak kadar lâğar. Biz de birşeyler ve çok şeyler yapa ım, fakat iyi yapalım. rendiğime göre M. Kiver ve David hazır bulunanlara eski metaliblerinden vazgeçmelerini tavsiye ehnişlerdir. Meb'uslar bu talebi reddetmişler ve Fransa kendilerinden vazgeçiyorsa, Türkiye man Haleb (Hususî surette gönderdiğimız nışıyor, çıkar bir yol arıyor, masraf edi dasını istiyeceklerini söylemişlerdir.» . muhabirimizden) İzmir panayırı yol yor amma hiçbir karakablı kitabda bu Suriyerleki Çerkesler kongre cularının son kafilelerini taşıyan trene A" davanın hullesiz halline imkân buluna topluyorlar danada bindiğim zaman kompartımanı mıyor. Nihayet açıkgöz bir mutavassıt Antakyada çıkan «Yeni Gün» gazemızdaki yol arkadaşlarım beş kişi idi. çıkıyor, başka bir hoca sağhk veriyor, tesi yazıyor: Bunlar arasında yalnız bir kişi türkçeyi adamcağız ona baş vuruyor ve iki altm Şam 5 (Telefonla) ayın 10 uncu iyi konuşamıyordu. Hepsi de Suriyeli idi mukabilinde bu meseleyi, hulleye lüzum günü Kuneytırada büyük bir Çerkez ler. Bir aralık yanımdaki yol arkadaşı kalmadan halledip karısına kavuşuyor!.. kongresi toplanacaktır. Suriyenin her tama sordum: Maatteessüf, Suriyede cemiyet, hâlâ rafından gelecek Çerkez murahhaslan Türkçeyi çok düzgün konuşuyor bu Ortazaman zihniyetile ve mevzuatile nın yüz elliyi geçeceğini ve hatta Yafasunuz? idare edilmektedir. dan da bu kongreye iki kişinin geleceğini Evet, bendeniz îstanbulda büyü *** haber aldım. düm. îstanbul çocuğuyum. Umumî Harb" Trenimiz Islahiyeye yaklaşırken, koBu kongrenin açık maksadı geçenlerde de dördüncü ordunun bir kıt'asında ser ridorda, yer bulamıyan iki kadın gözüme Çerkezleri ikiye ayıran ihtilâfın halli ise tabib idim. Mukadderat beni şimdi Ha çarptı. Çocukları da vardı. Yerimi onlara de, bunun gizli bir mahiyeti vardır: Çerlebli ve Suriye tebaası yaptı. Refikam teklif ettim. Zavallılar bu teklilnni bü kezler, son Suriye Fransa muahede da îstanbulludur. yük bir memnuniyetle kabul ettiler. Az sinde kendilerinden bahsdilmemesinden Ve en hassas noktasına dokunulmuş sonra öğrendim ki, bunlar da izmir pa müteessir olarak, Çerkezlerin de istıklâle Galatada yeni gümıun yoıcu salonu bir adamın gösterebileceği hareketlerle nayırına gitmişler, Istanbula uğramış müstahak bir ekalliyet olduğunu ileri süGeçenlerde Avrupadan îstanbula va' Bunu pek yakında limanımızda da gö içini çekerek ilâve etti: lar, Diyarbekirdeki akrabalarını görmek recek ve Fransadan istiklâl istiyecekler purla gelen ecnebi dostlarımdan birini receğimize hiç şüphem kalmadı. Beyefendi, yirmi seneden fazladır için Malatyaya kadar varmışlar, fakat dir. karşılamak için Galatada yolcu salonu Nazik, dürüst muamele Istanbulu görmemiştim. Anadoluya hasyollarına devama müsaade edilemediğinMuahede değil, gayriresmî na gittim. Vapura değil, rıhtıma bile bıDemir tel parmaklıktan yolcu salonuret idim. Bu İzmir panayırı, benim için den Halebe dönmeğe mecbur kalmışlar. rakmadılar. Tavana kadar telörgülerle ' n u tetkik ve yolculara yapılan muame anlaşma imiş bulunmaz bir fırsat hazırladı. Şu gördüBunlardan birisi yürek parçalıyan bir ifa~ aynlmış bir yere soktular. Çok şükür leye dikkat ediyorum. Nazikâne ve çok ğünüz oğlumla Türkiyeyi hemen baştan Antakyada münteşir «Yeni Gün» gade ile anlatıyordu: başa dolaştım. îstanbulu, lzmiri, Ankazetesinin son gelen nüshasında şu hava yalnız değildim. Benim gıbi böyle «tec dürüst, mümkün olduğu kadar da mu Ben îstanbulluyum, Türküm. Ta dis görülmüştür: rid» edilen ve yolcularını bekliyen bir ameleyi uzatmamak ve işi çabuk yapmak rayı hep gördüm. Oğluma da gördükleçok karşılayıcılar vardı. Birbirimizi ta ciheti pek bariz. işte yalnız başına seyalih beni Halebli bir erkekle evlendirdi. rimin mahiyetini anlattım. Ne yaparsı Halebde çıkan Elahali gazetesinin bir İki çocuğum oldu. Ağabeyim Diyarbe muhabiri, Paristen şark sürat katari'e nımadığımız halde ayni akıbete uğrıyan hat eden gene bir ecnebi kadın. Bir4eynız kan ve kültür bağlılığı bu.. Muhatabım bana duygulannı anlat kirde memurdur. Annem de orada buiu gelmekte olan Lübnanm Paris mümes insanlardaki yakınhk duygusile birbiri ler anlatmak istiyor. Memur onu, o memuru anlamıyor. Memurun bir işaretile mak için geçmiş hatıralarile bugünkü mü nuyor. Tam on iki senedenberi onlan sili Alfons Eyüble Haleb istasyonunda mize gülümsüyorduk. Mal, para... ilâh kaçakçılığının önü tercüman yetişti. Derdini anlatabileceğini görememiştim. izmir panayın münasebe bir mülâkat yapmıştır. şahedelerini mukayese ediyor, hükümler çıkanyor ve durup dinlenmeden söyle tile bu ziyareti yapayım dedim. GünlerSuriye Fransa muahedesine dair so ne geçmek için gümrük idareleri yolcu görünce kadınm yüzü güldü. Kadının mek, anlatmak ve anlatmak istiyordu. denberi tren yolculuğu yapıyorum. Ma rulan suale Alfons Eyüb şu cevabı ver ları gözönünde bulundurmağı ve buna dediklerini tercüman memura anlattı. göre muamele yapmağı tercih etmişler. Memur da güldü. Mesele gülerek halleİçimde derin bir rikkat ürpertisi hissettim latyaya kadar gittim. Daha ilerisine gi miştir: demedim. Bu memnuiyeti bilmediğim için bu adamcağıza karşı. « Yapılan anlaşmanm kat'î met Ne diyeceksiniz?? Gümrük varidatmın dildi. Mersi, mersi diyerek kadın bavulTrenimizde üzeri ağbani sarıklı uzun onlan Malatyaya çağırmağa da vakit nini görmedim. Fakat aldığım hususî ve eksilmemesine bakmağa memur ve bun lannı kapadı. Çıkanlar hep yanımdan geçiyor. Dikfesli, ipek entarili, şal kuşaklı, aksakallı bulamadım. Çünkü biletimin günü bugün doğru malumata göre Suriye heyetile dan mes'ul olan makamlar böyle münasib görmüşler, böyle yapmışlar, bizim ka kat ettim: Homurdanan, şikâyet eden hacıbabalardan tutunuz da renk renk, bitiyor.. Simdi, böyle boynu bükük tek M. Viyeno arasında imzalanan anlaşma; bir tek yolcu yok. Halbuki bu hallere çeşid çeşid kıyafetlerile adeta karnaval rar Halebe dönüyorum. Kimbilir onlan muahede değil; muahedenin ana hatları rışmağa hakkımız yok. Liman Idaresinin yeni zihniyeti gümrüklerde nekadar ender tesadüf e alaymı andıran bir çeşni vardı. Kompar birdaha ne zaman görebileceğim? üzerinde yapılan bir anlaşmadan ibarettımanımızm kapısına gelip yol arkadaş Bununla beraber bu acıyı unuttura dilir! Ve gene Türk kadınınm gözlerinden tir. lanndan birisile arabca görüşen; fötr şapYeni bir zihniyet, temizlik, intizam, Fransa, ötedenberi yaptığı gibi, Va cak cihetler var. Bilhassa Liman idareiki damla yaş, yanaklannı ıslatarak kukalı, temiz ceket, pantolonlı, kıravatlı bir sürat ve iyi muamele bana tel örgüleri cağındaki çocuğunun alnına düştü... Ha tanî heyete en geniş bir hürriyet prensipi sinin yepyeni bir zihniyet, hergün artan adamı bana şöyle anlattılar: bir faaliyetle ve bin türlü imkânsızlıklara unutturdu. Daha yakm vakitlere kadar lebde, Şamda ve Suriyenin her tarafında içinde hatta Mısır îngiliz muahedesin Bu zat Halebin ileri gelen hoca rağmen limanımızı ve rıhtımlarımızı ıs görmeğe alıştığımız manzaraların tarihe kadın erkek nice Türk çocukları vardır den daha geniş şartlar vermiştir. larındandır. Türkiye hududuna girer gir Heyet; bu şartlan aylarca tetkik et lah etmek hususunda hergün bir adım da karıştığmı anladım. Kâbustan kurtulur ki onlar böyle aile rabıtalarınm esiri o gibi inşirah ve ferah duydum. Vapur mez fesini, sanğını, lâtasmı bavula yer ha ileriye gittiğini görüyoruz. larak yurddan, ana yuvasından uzak, tikten sonra muvafık bularak esaslı nokdan karaya inmek, gümrük salonlarından leştirdi, kısa sakalını da kestirerek bu Herşeyden evvel göze çarpan cihet inyıllardanberi en tlerirt rrffsfl&f ve iştiyak nalar üzerinde yapılan anlaşmayı imzagördüğünüz kıyafete girdi. Tıraşının bi" sanların karaya ineceği yerde hayvanla geçerek şehre çıkmak meselesini az za lamıştır. ^ « ıstırabile inliyorlar.. Za^en.^ oalaımJDU, raz uzunluğuna dikkat etmediniz mi? rın dolastırılmamasıdır. Eski Liman i manda bu kadar iyi bir şekle girmiş ve varlıklan yüzündeh değıTmidir ki; Sıfrr t Bu~anlaşma, her iki tarafın menfast getirtmiş olanlara candan teşekkürler. Halebe ,aklaşı>oruz dive birkaç gündür daresi bunu bir türlü anlıyamıyordu. yenin büyük merkezlerinde daima bir lerini korumakta ve mesalihi müştereke tıraş olmadı. Az sonra da gene eski hoİşte vapura yanaştınlan yolcu inmeEvet, şimdi, Istanbula denizden gelen işini de esaslı surette halletmektedir. Türk kokusu duyulur.. ca kıyafetine girecektir. Bu anlaşma, yakında yapılacak inti ğe mahsus merdıven. işte lâstikh el ara yolcular muhakkak iyi bir his ile şehre * * * Ben bu hocanm şu intibak kabiliyeti hab neticesinde toplanacak olan Suriye baları. Hamallar sırtta değil, her mede giriyorlar. Yeni büyük yolcu salonları ve Islahiyeden sonra hududa gelıyoruz. meclisine verilecek ve meclisin itimadını nî memlekette olduğu gibi yolculann eş yeni tesisat yapıldıktan sonra bu mem " île o fesli, entarili ve kusaklı adamların halini mukayeseye dalarken bitişiğimiz Vakit, gecenin yarısını çoktan geçmiş. haiz bir kabine tarafından bu noktalar yasını arabalarla taşıyor. Yolcu, hamal nuniyet hissini adeta bir zevk haline gedeki kompartımanda hararetli bir müna Mehtab, ortalığı koyu sisli bir sabah ay üzerinde Fransa ile bir muahede akde kavgası yok. Vapurdan çıkanlar munta tirmek kabil. Liman idaresinin de bu gazaman ve rahatça gümrük salonuna gele yeye doğru yürüdüğüne şüphe yok. Fakaşanın yüksek gürültüsü kulağıma ak dınhğı haline koymuş. îçimde garib bir dilecektir. biliyorlar. kat izalesi ne teşkilâta, ne tesisata, ne de setti. Bıçak bıçağa, gırtlak gırtlağa kan hüzün var. Ana vatan topraklarından Fransa Lübnan muahedesine gelince, lı bir döğüşmeye pek benziyen bu gürül ayrılıp baska bir bayrağın dalgalandığı bu muahedenin ana hatlan üzerinde de Bunları ehemmiyetsiz telâkki etmiye hiçbir masrafa bakmıyan bazı ehemmi • diğer bir toprağa geçiyorum. O toprak gayriresmî bir anlaşma yapılmış gıbıdir. lim. Bir memlekette hâkim doğru ve yan yetsiz sebeblerden dolayı şehrimizden tünün neye delâlet ettiğini yanımdakine ayrılırken yolculann götürdükleri hisler ki, daha dün denilecek kadar yakın bir sordum. Sakin bir eda ile: Pek yakında Berutta Lübnan ve lış zihniyetleri gösteren, göze çarpmaz hiç te lehimize değildir. Fırsat bulunca se Telâş etmeyiniz, dedi. Komşu kom mazide benim bayrağımı, benim kültü Fransız delegeleri arasında resmî konuş gibi görünen bu nevi ufak, fakat çok net beblerini araştırmak niyetindeyim. partımanda dinî bir mesele münakaşa e rümü ve benim ordumu göğsünde taşı malar başlıyacaktır. Lübnan • Fransa hallerdi. Bu ufaklar büyüye büyüye V. B1RSON diliyor. Galiba deminki hoca efendinin yordu... Bir aralık trenimiz yolunu a muahedesinin Suriye muahedesinden ev modern büyük teşkilât vücude geliyor. zalttı ve nihayet ağır agır ilerliyerek vel sona ererek ilân edileceğini zannedi bamteline dokundular gene. Dur şimdi durdu. Burası Türkiye Suriye hududu yorum. Çünkü Suriye Fransa muahe laşma yoluna sevketmek lâzımdı. Millet rının kendi kendilerini idare etmek şanianlanm. Ve yanımdan ayrılıp koridor pencere nu teşkil eden «Tahtaköprü» idi. Tre desinin tasdik ve nesri bir takım merasime. ler Cemiyeti konseyinde beyanatta bulu le \iicud bulmuşsa Antakya ve İskendesinden biraz dışarıyı seyreder gıbi görü nimiz öyle bir yerde durmustu ki, benim tâbi olduğundan oldukca uzıyacaktır.» nan Tevfik Rüştü Arasla Fransa hüku run haîkının mümessillerini davet ederek metinin salâhiyetli mümessıli bu teşebbü onlarla müzakereye başlamaktı. nerek dönen arkadaş, bana münakaşa bulunduğum kompartiman Suriye top Şamda teşehkül eden muhtelif rağında, fakat bitisiğimizdeki kompar <e rehberlik ettiler. mevzuunu anlattı: Manda devam etseydi Sancağın ayrı fırkalar Fransa Suriye halkının kendi kendini bir idaresi olacaktı: Simdi Sancak tama Peygamberimiz Muhammed, ipek timan henüz Türk topraklarında idi. VaMuahedenin şimdiye kadar neşredil idare etmek hakkını tanımakla manda men hür olmalıdır, çünkü Suriye ve Lübli eşya, elbise ve çamaşır kullandı mı tanımın hür havasını bir an fazla alayım memesi halk arasında derin bir memnudiye, hemen yerimden kalktım, Suriye terlik vazife ve mes'uliyetlerini Milletler nan müstakil olacaklardır. kullanmadı mı? İşte, dedi, bitişikteki müniyetsizlik uyandırmıştır. Söylendiğıne toprağını bırakıp Türk toprağına geç Cemiyeti paktının ruhuna nekadar uygun nakaşanm aslı bu!.. Fransa mandasının vahdeti içinde dagöre, Vatanilerin Fransa ile yaptıklaıı olarak anlamış olduğunu isbat etti. Su hi, hususî bir idareye hakkı olduğu tasSuriyenin hemen her tarafında, bu kr tim! Lâkin ne yapayım ki bu, çok de muahedenin gizli bir maddesi vardır. Bu riye kıt'asmdaki ırk, din ve mezheb ihti dik olunan Türk Sancağın Suriye ve ratta münakaşalara rasthyacaksınız. Şim* vam etmedi; tren yoluna devama baş madde ile Suriye lüzumu halinde Franlâflarının Fransayı, Akdenizin bu nazik Lübnan halkı üstünden Fransız vasiliği diden bunu hoş görmeğe kendinizi alış ladı.. îcimdeki hüzünle başbaşa, yeni girsanın istediği kadar asker vermek taahnoktasında nekadar cebir ve dikkatle kalkarken istiklâl hakları tanınmak hiçtırınız... Durunuz size, daha geçenlerde diğim yabancı topraklarda hususiyetler hüdünü üzerine almaktatır. Bu rivayet hareket etmeğe mecbur kıldığını biliyo • bir mantığın ve bilhassa Fransız mantıHalebin bir köyünde geçmiş bir hâdiseyi ararken «Meydan Eğbez» (*) istasyo halk arasında hoşnudsuzluğu günden gü ruz. Fransa Suriyeyi sömürgeleştirmek iğının izah bulamıyacağı bir tezad teşkil anlatayım: nuna geldik. Arab harflerile yazılan is ne artırmakta ve Vatanilere karşı olan çin bu ihtilâflardan istifade etmek yerine eder. Bu tezadın Fransa, Türkiye ve Adamcağızın birisi tarlasmda çiftini tasyon levhası, bana yabancı bir topraktimadı sarsmaktadır. tesisini kabul ettiği istiklâllerle bilâkis on Suriye arasmdaki münasebetler üzerinde sürmekle meşgul. Cadaloz bir kadın ta olduğumu hatırlatan ilk işaret oldu. Bunun neticesi olarak Vatanilere kar lan teskin etmek ve aralarında muvazene mütemadiyen tesirini hissettirmesine ba gelip adamcağızdan, yerine getirilmesi Artık buradan itibaren, yolcular ara şı yalnız Şamda yedi siyasî fırka teşek kurmak ve kendi vasiliği şart ve zaruret rışçı ve teskinci Fransa politikasının asla mügjkün olmıyan bir dilekte bulunuyor. kül etmiştir. lerini tas usulünü tercih etmektir. îhtilâl müsaade etmiyeceğini söylemeğe lüzum Adam bunu reddediyor. Kadın musallat sında yeni bir faaliyet; kılık değiştirme Bu fırkalar hummalı bir faaliyetle prensiplerine hürmet eden ve enternas yoktur. faaliyeti baslamıstı. Sapkalar bavullara oluyor, çatıyor, gürültü kopanyor. Ni yonal taahhüdlerini samimî olarak yerine hayet erkek bu münasebetsizliğe daya verleştirilip fesler başa geçiriliyor, pan Vataniler aleyhinde çalışmaktadırlar. Suriyeye şu sırada istiklâl verilmek tolonlar cıkarılıp ipekli kumaştan enta Lâzkiye ve Cebelidürüzün vaziyeti getirmeğe çalışan Fransa için tek ve en namıyarak kadına hakaret ediyor. Tam Fransaya ne müddetli bir taahhüd, ne de Muahede neşir ve Suriye meclisınce doğru yol bu idi. bu sırada şirret kadın, tasarladığı plânı riler giyiliyor ve Türkiye topraklarmdaki karşı koyamadığı zaruretler tarafından tatbika başlıyor ve adamcağızın yirmi on beş günlük yolculuğun bıraktığı yeni asdik edildikten sonra, Yüce Komiserin Fransanın Suriye üstündeki mandası cebrolunmuş değildir. Hareketin yüksek yıllık kansının, isim tasrih ederek, kötü intıba ve itiyadlarla eski itiyadlar rıe :ir kararile Lâzkiye ve Cebelidürüz mın nı Antakya ve iskenderun için daha 1921 kıymeti ve asilliği de bundan geliyor. akaları Suriye Birliğine ilhak edilecek de bir takım hususî taahhüdlere bağla Halbuki Sancak davasında Fransanın yollarda gezdigini yeminle tayide çalı men trampa ediliveriyordu sanki.. tir. Sabah saat bir buçukta Haleb istasşıyor ve adamı bu sözüne inandırıyor da. mış olduğunu biliyoruz. Ondan sonra hem Sancak ekseriyetine karşı, hem de Lazkıye ve Cebelidürüz meb'usları bu Fransız tecrübesi ayni dili konuşan Urye Türkiye ile 1920 ve 1926 konvansiyonAltı çocuk babası olan adam, büyük yonuna girerken, hoşmeşreb bir Halebli, bir asabiyetle çiftini bırakıp evine dönü yanındaki hemşerisine türkçe olarak şu iş bittikten sonra Suriye meclisine iştirak kısımları arasında bile tam bir kaynaş lanndan dolayı iki taraflı bir vazife taahedeceklerdir. yor. Tandır başmda çocuklarına ve ko fıkrayı anlatıyordu: ma yapmak doğru ve mümkün olmadığı hüdü vardır. Manda altındaki Suriye i casına ekmek hazırlamakla meşgul olan neticesine varmıştır. Hatta bu kaynaş j çinde bile kendilerine daha 1921 de milFransaya notamız îstanbula giden Halebli filân oğlu karısına yaklaşıyor: Ankara 11 (A.A.) Bugünkü U ma doğru ve mümkün olsaydı dahi, San lî haklar tanınmış olan Fransanın, San filân Köprüden geçerken Akaym Ha Sen, benden üçten dokuza boş ol Ieb vapurunu görmüş. Vapurun kıç lus gazetesi, İskenderun ve Antakya hak cağı istisna etmek, hem 1921 ve 26 kon cak Türklerini Suriyenin vasiliği altında kaltak! tarafındaki îstanbul Haleb yazılarını kında Falih Rıfkı Atayın şu başmakale vansiyonlarının, hem de Milletler Cemi bırakmak gibi bir imkânsızlığı zorlamakyeti paktının vazife ve hükümlerine hiya tan hiçbir menfaat ummadığına ve bilâ Diye söze başlıyor, günahsız karısına okuyunca hemen otele dönmüş, bavulunu ini neşretmektedir: bir temiz de dayak atıyor.. Kadın baba hazırlamış, bir taksiye atlıyarak Köprü kis, böyle bir zorlamanın dost devletin Gazeteler Sancak meselesi hakkında net etmemek için zarurî idi. smın evine dönüyor. Araya adamlar gr deki iskelelerden birinin gişesine yaklaş Türkiye Cumhuriyeti tarafından Fransa Fransanın Antakya ve İskenderun umumî barış politikasile Akdenizin bu riyor. Tahkik, tetkik.. Nihayet anlaşı mış ve biletciye: hükumetine bir nota verilmiş olduğunu hakkındaki taahhüdünü geciktirmesinde tarafındaki sükun ve istikrar arzularına lıyor ki; acuze kadın, mahza bu masum arasmdaki manda mes'uliyetlerinin bir takım sakı zıd olduğuna inanmaktayız. Bana, Halebe bir ikinci mevki yazmaktadırlar. Gazeteler kadından öç almak için bu iftirayı yap bilet ver! demiş. ferd ve faydasız münakaşayı durdurmak nılmaz cebirlerinden başka sebeb aramak Meselenin münakaşası sarih hak, tamış.. Adamcağız yaptığına pişman, ka için, süratle halledilmek imkânlannm hiç Türkiyenin hatırından geçmemiştir. Fa ahhüd ve barış esasları üstünden ayrılAKVERD1 rısına tarziye veriyor.. Lâkin, «talâkı se* birinden mahrum olmıyan ve süratle hal" kat bu müstesnalık hali giderildiklen mıyacağı için, onların süratle iyi neticeler (*) Eğbez ve Gcğbez kelimeleri türkçelâse ile boş ol!» dediği için hulesiz ni dlr ve Toroslarda bu adlarda birkaç Türk lolunmamasmda hiçbir tarafın menfaati sonra ilk tedbir Sancağın hakkını vermek, vermesini beklemekten daha makul ve kâh tecdidine imkân yok.. Hocalara da* köyü de vardır. olmıyan meseleyi normal konuşma ve an eğer manda mıntakasındaki halk yığınla tabiî ne olabilir? i * M. TURHAN TAN C. H. P. Usküdar kazası merkez nahiyesi toplandı Dün Cumhuriyet Halk Partisi Üskü dar kazası merkez nahiyesi kongresi toplanmıştır. Toplantıda Usküdar kayma lcamı, Parti azalarından Behçet, Mak ule Esad, Mehmed Ali, îsmail Şevket, elâl ve Muharrem Naili hazır bulunmuşlardır. Evvelâ bir senelik raporlar okunarak tabul edilmiş, sonra halkın dilekleri din* enerek tesbit edilmiştir. Yeni idare he eti seçimi de yapıldıktan sonra Atatür e bir tazim telgrafı çekilmiş, kongreye ıihayet verilmiştir. Bursada paraşüt dersleri Bursa (Hususî) Üç ay İnönü kammda kalarak Bursaya dönen genclerimize tayjareci muallim Abdurrahman tarafından burada paraşütle atlama dersleri verilmeğe başlanmıştır. Gencerimiz 29 teşrinievvele kadar burada melî olarak tayyareden paraşütle at ama Öğreneceklerdir. Muvaffak olan ar Ankaraj'a giderek 29 teşrinievvelde ayyareden paraşütle atlıyacaklardır.