3 Ekim 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

3 Ekim 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 Biı' 'cîfesrin 1936 ALKAZAR CEHENNEMİNDE Müthiş servet! Yalnız miras vergisi 120 milyon Türk lirası tuttu Londradan Noya Fraye Prese gazetesine bildirildiğine göre îngiliz hazines tek bir mirastan 20,000.000 îngiliz liralık vergi almıştır. Geçenlerde vefat eden İngiliz vapur kralı ve büyük sanayi patronu Sir Ellermanm îngilterede bıraktığı servetin 366,800,000 İngiliz lirası olduğu maliye memurları tarafmdan tesbit edilmiştir. Müteveffanın İngiliz împarator luğunun diğer yerlerinde ve ecnebi memleketlerde bıraktığı servetler bu hesaba dahil değildir. Şimdiye kadar îngilterede bu kadar büyük servet bırakıldığı tarihte görülmüş bir şey değildir. Sir Ellerman servetinin büyük bir kıs mını 26 yaşında bulunan oğluna bırakmıştır. 70 gün süren korkunc muhasara hayatı «Sarayın her yıkılışında biraz daha aşağiya iniyor ve altımızda bizi berhava edecek lâğımları hazırlıyan burgularm sesini işitiyorduk...» Adlî tatbikat çok mükemmel gidiyor»Vekilin mühim beyanatı IBaştarafı 1 inci sahifedel Baht işi Zavallı çocuk zehirlenerek öldü Kumkapıda Nişanca mahallesinde o turan seyyar satıcı Şükrü, 14 ay'ık ço cuğu Nureddin ile birlikte evvelki akşam evinde pilâv yemiş, fakat biraz sonra çocuğu ölmüş, kendi de hastalanarak yere yuvarlanmıştır. Polisler Şükrüyü hastaneye kaldırmışlardır. Yapılan tahkikatta pilâvın ten * cerenin kalaysızlığından dolayı bozulduğu ve ikisinin de zehirlendiği anlaşılmijtır. ^^«^ 1 Meşhur Alkazar bugiin bu hazin vaziyettedir Bir Fransız gazetesi, Toledo Aîkaza rin dibindeki karanlıklarda, o bitmez türından kurtulanlardan birinin, Alkazar kenmez intizardan başka yapacak birharabelcrinde geçirilen yetmiş günlük şeyleri yoktu. Kulaklan, Asturyalı di muhasara hayatı hakkında verdiği tafsi namitçilerin, bizi berhava etmek maksalâtı neşrctmektedir. Gazetenin, bu yazıyı dile altımızdaki toprakta lâğımlar açmakToledodan yazan muharriri, Julio Go la meşgul elektrikli burgularınm sesinden mez adını taşıyan bu adamla yaptığı gö başka birşey işitmiyordu. Burgunun her gıcırtısı iliklerimize kadar ürpertiler ve TÜşmeyi şöyle anlatıyor: Bu satırlan size, Zocodover meyda riyordu. nında, henüz zafer şaşkınlığı içindc buBereketversin ki yanımızda birinci delunan milliyetçilerin ortasında yazıyo recede bir teknisiyen vardı. Her lâğımın rum. Alkazardan kurtulanlardan biri, patlavışında, tehdide maruz bulunan kıbu meydanda sağlam kalmış yegânc eş sım, bu teknisiyenin vakit ve zamanında ya olan bir kahve iskemlesine oturmuş, ihtarda bulunması sayesinde tahliye edineticesi sevince bağlanan şayanı hayret liyordu. Oradan başka bir köşeye gidi ve korkunç hikâyeyi anlatıyor. yorduk, dinamiçiler de granitleri beyhuIsmi Julio Gomez olan bu adam, bu de yere delmiş oluyorlardı. Zayiatımı on haftalık can çekismeden evvel herhai zın 80 ölü ve 500 yaralıdan ibaret bude dinç olduğu anlaşılan otuz yaşların lunması, miralay Moscardonun, maiyeda bir sivil muhafızdır. Bugiin bir tayf tindeki adamları ne dereceye kadar kohalinde. lki ayı mütecaviz bir zaman ruduğunu isbata kâfidir. danberi ilk defa ustura yüzü gören çeDün aksam, siz gelmeden evvel, ha nesini elile okşuyor ve sigarasını zevkle rabelerimizde son bir ziyafet verdik. çekerek suallerime cevab veriyor. Son katırları ve son beygirleri kestik, Bu kadar zaman nasıl dayandınız? mahzenlerden birinde bulduğumuz bira Erzakınız çok muydu? şiselerini de çıkardjk. kurtarıcdanrmzla Hayır! Mekteb müdürü, millî is: berabcr, hayatımızda acla görmcdı^irr»;» yandan birkaç gün evvel Alkazara bir şekilde yemek yedik. Sonra, kavuştuğukaç ton buğday sokmuştu. Ayrıca 98 muz kardeşlerimizin muhafazasında, yılbeygir ve 32 de katınmız vardı. Bin iki dızlar alünda uyuduk.» yüz kişi on hafta işte bunlarla yaşadı. Intransigeant gazetesinin Toledoda Kurtarıldığımız zaman, elimizde, Don ki hususî muhabiri de, Toledonun zaptıKisotun beygiri, yanında semiz kalacak nı şöyle anlatıyor: kadar sıska, bizden betej bir beygirle, «Nasyonalist kıt'alar pazar günü öğderisi kemiğine yapışmış beş katırdan leden sonra saat 13,30 da Toledoya girbaska birşey kalmamıştı. diler ve 71 gündenberi Alkazarda mahYaptığımız bir iki gece baskınında sur bulunanları kurtardılar. düşman ambarlarından bir mıktar er7ak Bugiin şehrin sokakları çetin çarpış iğtinam edebilmiştik. Fakat bundan vaz malara sahne olmaktadır. Şimale, Al geçtik. Bir parçacık yiyecek için birçok cantara köpriisünden Madride doğru kıinsan kaybediyorduk. Son haftalarda, 7.1i firarilerden mürekkeb müteaddid kagündelık tayın, adam başına, kalınca bir fileler koşuyor, beyazlar, bu kafilelerin dilim kara ekmekle yarım bardak sudan geçeceği yol üzerine bomba yağdınyoribaretti. lar. 75 lik ve 100 lük mermilerle tayyare Nasyonalist bataryalar, hükumet mi bombalarına oldukça iyi mukavemel et lislerinin son müdafaa tertibatını taratik. r ler yıkıntıda biraz daha derine ini mağa başlamadan evvel, bu milisler, Alyorduk. FCadınlarla çocukları en dibe kazarın şimal cephesindeki duvarının diindirmiştik. Bunların hiçbirinin ölmemiâ,, bine yığdıkları bütün ihtiyat dinamit hatta yaralanmamış olmasmın sebebi bu mevcudünu ateslediler. Miithiş bir ınfidur. Fakat bu biçarelerin nasıl feci şera lâk oldu ve duvar yıkıldı. Artık, Alka it içinde yasadıklarını bilseniz. Teneffüs zar, her tarafı yıkılmış, delikdeşik üç ettikleri hava bozuktu; karanlıkta önle muazzam duvardan ibaret, muhteşem bir rini görebilmek için kullandıkları ışık, harabedır. Bir kalede muhasara altında beygir yağma batırılmış ipten yapılma kalanların düşmana karşı gösterebılecekfitillerdi. leri en şanlı mukavemetin beliğ bir ifaBizler hiç olmazsa harbediyorduk. desi olarak kalacaktır. Mitralyözlerimize yapışmış, her birimiz Toledo sokaklannda cereyan eden dar bir sahayı tarassud etmekle mükel şıddetlı muharebe dolayısıle, nasyonalist leftik. Fakat kadınlarla çocuklarm o ye ordu harekâtmı takibe mezun bulunan Bir Yunan gemisinde vuku bulan infilâk Belgrad 2 (Hususî) Atinadan bildirildiğine göre, Yunan donanmasının manevraları esnasmda Heyeti Vekilenin bulunduğu gemide vuku bulan bir infilâk neticesinde 1 zabit, 2 küçük zabit ve 4 nefer ölmüştür. Mesele hakkında tahkikata devam edilmektedir. Yugoslav, Bulgar, Rumen ve Türk Başvekilleri görüşecekler mi? Belgrad 2 (Hususî) Alınan bir habere göre teşrinievvelin ikinci hafta sında Bulgar Başvekili Köse İvanofun Yugoslavya Başvekilini ziyaret edeceği bu sırada Rumen Hariciye Nazırile Hariciye Vekilimiz Tevfik Rüştü Arasın da Belgraddan geçmeleri muhtemel ol'luğu bildirilmektedir. Yasak edilen mitinğ Paris 2 (Hususî) Mefsuh Ateş Haçlılar cemiyeti reisi miralay Dolarok tarafmdan bu akşam Pariste tertib edilen büyük mitinğ yasak edilmiştir. Mefsuh cemiyetleri başka isimlerle ihya ettiğinden dolayı ayrıca miralay Dolarok alevhine adlî tahkikata başlanmıştır. Hindenburgun ölümünün yıldönümü Berlin 2 (Hususî) Hindenburgun ölümünün yıldönümü münasebetile M. Hitler bugün Tannenberg abidesine bir çelenk koydurtmuştur. gazeteciler, şehre hâkim tepeden ileri henüz geçememişlerdır. Harbin başlangıcındanberi cereyan eden harekâtın hiç şüphesiz en mühimmi bu muzafferiyetin en büyük şeref hissesi îspanyol lejyonuna ve Faslı kıt'alara aiddir. Toledonun sukutu Madridin de su kuta mahkum olduğunu göstermektedir. Fakat Madridin zaptile harbin filen nihayet bulacağı güne kadar, şu sırada Toledoda cereyan eden muharebeler nev'inden nevmidane çarpışmalara intizar edilebilir. Şurası muhakkaktır ki, Madride otomobille ancak bir saat mesafede bulu nan Toledonun nasyanolistlerin eline geçmesi Madridin kuvvei maneviyesini bozmuştur.» karıp atacağıma ve tekrar seni elde edeceğime eminim. Fakat, sen başka bir şeye doğru gidiyorsun. Bilmediğim ve anlıyamadığım bir şeye gidiyorsun, seni takib edemiyeceğim bir yere doğru gidi yorsun. Saniha, içinden gelen tatlı bir titreyişle düşündü: «Belki şöhrete doğru gidiyorum.» Sonra sesini yükselterek: Seni seviyorum Ercümend, dedi. Fena düşüncelerinde aldanıyorsun. Hayır, Saniha, beni sevmiyorsun artık. Beni, hakikaten sevseydin, sen de benim gibi birbirimize yakın olmak arzusunu duyardın. Sen de benim gibi, bir daha ne vakit görüşeceğinizi kat'iyetle öğrenmek ihtiyacını duyardın. Saniha, beni sevseydin, îstanbula yerleşmemi isterdin. Sevgili Ercümendim, senin lstan bula yerleşmeni istemez olur muyum hiç? Fakat bana öyle geliyor ki îstanbula gel" men senin için hayırh olmaz. Burada kendini göstermene imkân yoktur. Hududda temayüz ve terfi edersin. Doğru söylüyorsun. Hatta kaçakçılarla çarpışırken belki de yaralanuım. Yahud ölürüm O zaman beni yeniden sevmeğe başlarsın. Dün akşam, bunu da aktile Anadolu köylülerinden. et kararı, diğerine de kısa müddetli bir para canlı birine şakacı bir dost yük vapmak mecburiyetindeyiz. Esaser hapis kararı verilmiştir. Dün Beyoğlunoyun yapmak ister, söz arasmi îstanbulda inşaat fc 30 derecesinde da da da 5 6 vak'aya bakılmıştır. da münasebet getirir: ha aşağı mal olduğundan bundan da is Müddeiumumî Hikmetin izahatı Yahu, der, dün İstanbuldan komtifade edeceğiz. Meşhud cürümlerin tatbikı esnasmda şu köye gelenler oldu, ben de kendilerile Hapisanenin bulunduğu yer, mevki i birkaç tane dövme ve sövme vak'ası ol koruda görüştüm. Bir tilki kuyruğu İs• tıbarile çok iyıdir. Tramvaya yakın o muş, bunlar hakkında şahsî dava hük tanbulda elli akçe ediyormuş! luşu, önünde park bulunuşu ve bize çok mü verilmişti. Cadde ortasında ve kalaPara düşkünü köylü bu söze mim daha ucuza çıkması bu yerin tercih se balık yerlerde dövüşmenin âmmeye de kor, kimseye sezdirmeden yola koyulur,' beblerini teşkil etmektedir. taalluku olması dolayısile dün bu hu bütün yakın köyleri dolaşır, tanesi bir Esasen bugünden itibaren Nafıa Vesusta bir içtihad tebellür etmiştir. Bu akçeden bir sürü tilki kuyruğu toplar, kâletinin memurları bu yerin krokisini mesele hakkında dün Müddeiumumi gene kimseye belli etmeden onlan denkçizmeğe başlamışlardır. Krokilerin tet Hikmet Onat bir muharririmize şu iza lere yerleştirir, bir seher vakti: «Ver elikikinden sonra hemen inşaata başlana hatı vermiştir: ni Istanbul» deyip sefere çıkar. caktır. Esasen elimizde bir de plân var« Dövme ve sövme suçlan da bu Fakat dere, tepe aşıp ta iki üç hafta dır. Sarayı bu plâna göre yaptırmamız kanunla takib edilecektir. Umumî yer sonra Istanbula ulaşır ulaşmaz herifte şaveya o yerin hususiyetine göre bunu delerde yapılacak kavgalar oranın asayişi fak atar. Çünkü ayağınm tozile hancığiştirmemiz ihtimali vardır. ni ihlâl etmek ve hazır bulunanları lü dan yolcuya kadar kime başvurursa büHalen mevcud hapisaneyi yıktıktan zumsuz yere heyecanlandırmak olduğu yük şehirde tilki kuyruğuna bir pul bile sonra mahkumların bir kısmını şimdiki na göre bu gibi dövme ve sövmeler de veren olmadığı haberini ahr. tevkifhaneye nakledeceğiz. Diğer kısım âmme nef'i bakımmdan zararlıdır. Bu iO sırada devrin padişahı, derviş kıyaçin de tevkifhanenm bahçesine büyük bir tibarla bu gibi suçların 3005 numaralı fetinde gezmeğe çıkar, bu han önünde pavıyon ilâve edeceğiz. Bu yeni paviyon kanuna göre takib edilmeleri icab etmek kötü kötü düşünen köylüye tesadüf edinşimdiki hapisaneden daha sıhhî şeraiti tedir. Bu hususta alâkadarlara bugün ce elemini sezinser, yanına sokulup neıaiz bulunacaktır.» tebligat yapılmıştır. den tasalandığmı sorar, işi anlayınca teŞükrü Saracoğlu meşhud cürümler Eğer bu kavgalar evde ve başkaları selli eder: kanununun tatbikatı hakkında da şunla* Allah kerimdir, der, gün doğmanın rahatsız olmıyacaklan yerde olursa rı söylemiştir: dan neler doğar? « Dün Adliyeyi gezdim; meşhud o zaman şahsî suç telâkki edilecek ve Gerçekten de öyle olur, ertesi gün cürümler kanununun tatbikatını tetkik bunun hesabını tarafeyn isterse mahke îstanbuldaki halk zümresinden bir kısme huzurunda göreceklerdir.» ettim. Arkadaşlanmın bu işi umduğummının milliyetlerini belli etmek için başAdliye Sarayından sonra dan çok daha mükemmel başardıklannı klarına birer tilki kuyruğu takmalarına Vilâyet Sarayı memnuniyetle gördüm.» ferman çıkar, bu suretle köylünün getirDiinkü cürmü meşhud tatbikatı Adliye sarayının Sultanahmed parkı diği mal yüksek fiatla kapış kapış Filhakika Adliye Vekili Şükrü Sa önündeki Hapisane yerinde yapılması edilir. acoğlu bu kanunun en ince teferruatı ve haberinden sonra cephenin küçük ge Köylü, tanımadığı dervişin kerametine tatbikatile çok yakından alâkadar ol leceği düşünülmüşse de o civarda kah parmak ısırarak kazandığı altınlan istif maktad'ır. Vekil dün sabah erkenden velerin Adliye sarayına ilâvesile bu derken hünkâr gene boy gösterir, kısa Adliyeye gelmiş ve bir müddet Müd mahzurun önüne geçilmesi derpiş edil bir selâmdan sonra iflâstan kurtardığı adeiumumî Hikmet Onatla konuştuktan miştir. Bu takdirde burası Firuzağa ca damm kulağma eğilir: sonra onunla beraber meşhud cürümle misine kadar istimlâk edilmiş olacaktır. Bir daha, der, kuyruk satmaya kaluğraşan mahkemeleri ve Müddeiumumî AdKye sarayının inşasından sonra kışma. Postun elden gider. muavini Hikmet Sonelin bulunduğu tah burada faaliyetin artacağı şüphesiz bu* * * ikat dairesini gezmiş ve memurlara te unmakla beraber bütün bu civarm bir Büyük Harbde, îstiklâl Savaşmda ekkür etmiştır. hükumet mahallesi haline getirilmesi hissesine düşen vazifeyi erce yapmış, soDün, birinci güne nazaran daha az fikri ortaya atılmış bulunmaktadır. Bu nunda tekaüd olarak köseciğine çekilmiş ukuat olmuştur. civarda esasen şimdiki Tapu dairesile Jan bir yurddas, Babıâli caddesinde Bunlardan üçüne yeni teşekkül eden Yüksek îktısad mektebi ve bir müze hergün bir mecmua cıkıp dururken yeni çüncü sulh ceza bakmıs, suçlulardan vardır. Tramvay caddesindeki bazı ah Türkiyeyi Avrupaya tanıtacak ilmî, beirine bir ay, ikincisine 15 gün, üçüncü şab binaların yerine birçok resmî daire diî bir propaganda gazetesi çıkarmaya üne 5 gün hapis vermiştir. erin insasile şimdiki Eminönü Askerlik kimsenin yanaşmadığını görüp sinirlenirVak. alardan Deşı d5»;v ».... Vilâyet sarayının kurulması ve daha i neden değer verilmediğini şuna buna sordan olduğundan bunlara yeni teskil e lerideki arsalarda Emniyet sarayının in duğu sırada dostlarından biri şu öğüdü dilen dördüncü asliye cezada bakılmışşası zihinleri işgale baslamıştır. Bu fikir verir: tır. Ve yalnız bir tanesine bir aylık hayürüdüğü takdirde Sultanahmed, îstan Bu gerçekten bir hizmet olur, aypis cezası verilmiştir. Saat 17 den sonra bulun çok güzel ve toplu bir hükumet ni zamanda kazanc da getirir. Tahsilin nöbetçi olan ikinci asliye ceza mahke mahallesi olmus olacak ve şehrin güzel yüksek, azmin kavi, tecrübefı bol, şimdi mesi de iki davaya bakmıs, bunlardan iğini son derece artırmış bulunacaktır. boşsun da, bu işi sen yapsana!.. birinde hic delıl bulunmadığından beraMütekaid yurddas, kendi düşüncesine pek uygun düşen bu öğüd üzerine devleten aldığı ikramiyeyi sermaye yapar, evini satıp parasını o sermayeye katar, bir zamanlar îstanbulda cıkıp ta Avrupa mecmuaları kadar rağbet bulan (Şehbal) ayarında bir propaganda gazetesi çıkarmaya başlar. Yarısı fransızca, yarısı türkce bir mecmua ki gerçekten nefîs. Bütün sayılannı gördüğüm bu gazeede kıvır zıvır yok, sade memleket var. Fakat sonu ne oluyor, biliyor musuıuz?... İflâs!... Simdi mütekaid yurddas, gamlı gamlı düşünüyor, Böyle bir şe niçin girdiğini kendi kendine sorup duruyor. Böyle bir tesebbüsün tilki kuyruğu satmak tecrübesinden daha mes'ud bir netice vermesi lâzımdı. Lâkin aksine şahid oluyoruz. Ne divelim, baht isi bu!... Türk muallimlerinin Rusva sevahati M. TURHAN TAN Resmimiz eylulün 3 ünde Sovyet Rusyada bir tetkik sevahati yapan Türk muallimler heyetinden Bayan Hılmi ile Nuriyi Moskova Bubnof Terbiye Enstitüsünde profesör Fopofla konuşurken göstermektedir. hissettim. Sana kur yapan, peşinde ko şan mevki sahibi, meşhur erkekler arasmda, senin için pek ehemmiyetsiz bir şey olduğumu da hissettim. Şimdi genc, parasız, şöhretsiz bir piyade birinci mülâzimiyim. Halbuki bir müsademede ölürsem, gazeleler benden bahsederler ve senin dediğin gibi bir «kahraman» olurum. O zaman aşkın tekrar bana avdet eder. Eder amma çok geç kalmış olur. O zaman, ben cenub vilâyetlerinin güneşten yanan toprakları altında çürür ve senin aşkın dan hiç bir şey duymam. Saniha, orduda bütün genc zabit a r kadaşlarıma, kendilerinden başka bir muhitten olan senin gibi kadınlardan kaçmalarını tavsiye edeceğim. Siz, bizi sadece bedbaht ediyorsunuz. Saniha, büyük bir teessür ve hüzün içinde kaldı. Sesi titriyerek: Böyle fena şeyler söyleme Ercü mend; dedi. Niçin, ikide birde ölümden bahsediyorsun. Senin genc ve güzel ağzına bu çirkin ve kederli söz yaraşmaz. Bilmem neden ikide birde ölüm fikri kafakmdan geçiyor. Galiba, bunu bana gurbet ve hicran, söyletiyor. Bazı zamanlar genç yaşımda öleceğime ciddî surette inanıyorum. Sonra Sanihanın vücudünü vahşi denilecek kadar haşin bir hareketle göğ sünün üstüne bastırdı ve şoföre ehemmi" yet bile vermeden onun güzel yüzünü hır çın, sinirli adeta ihtilâçlı buselerle öptü. Saniha, Haydarpaşa istasyonunda bildiklere rasgelmekten korkuyordu. Artık bu son ayrılık gezintisi bitmek üzere idi. Otomobil avdet yolunu tutmuştu. Karacaahmedin eteğinden geçiyordu. Selviler, siyah birer mezar taşı gibi yükseliyordu. Saniha, mezarhğı görmemek için başını çevirdi. Ercümend, onun göğsüne bastı rarak: Elveda Sanihacığım, dedi. Elveda Ercümendcigim, diye düşünmeden mukabele etti. Ercümend, birdenbire sıçradı; dehşet içinde idi: Elveda mı?.. Sen de, bana elveda mı dedin? Görüyorsun ya, sen de bir daha beni göremiyeceğini biliyorsun. Sinirlenme! Böyle birşey bildığim yok, sen, elveda dedin. Ben de dalgınlıkla ayni surette mukabele ettim. Başka türlüsünü söylememe ne mâni var? Güle güle git Ercümendim, inşallah, yakında gene görüşürüz yavrum. Şimdi, oldu mu? Oldu, Sanihacığım, oldu. Yarım Adam Sonra güzel yeşil gözlerinden yaşlar süzüldü, o tatlı sesi boğuklaştı: Allaha ısmarladık Saniham, sev gili Saniham; inşallah pek yakında gene görüşürüz... Hayatım Sanihacığım. Ercümend, beni de ağîatıyorsun. Bak istasyona yaklaştık artık. Kahraman zabitimi kimse gözleri yaşlı görmesin. Askere ağlamak yaraşır mı hiç? Bunları söylerken mendilile Ercümendin gözyaşlarını sildi. Bu küçücük al mendil, kırmızı bir gül gibi Sanihanın kokusunu saçıyordu. Ercümend derin bir nefes alarak onun kokusunu ciğerlerine doldurdu. Saniha, dedi, senin kokun! Ben, onu ölürken bile unutmıyacağım. Sen de beni unutmıyacaksın değil mi? Saniha, düşünceli ve ciddî cevab ver di: Hayır Ercümend, seni unutmıya " cağım, hiç unutmıyacağım. Beni seviyorsun değil mi? Söyl* Saniha, bir daha söyle, beni sevdiğini söyle. îstasyon göründüğü için, biraz dalgın ve acele cevab verdi. lArkası var'] "Cumhuriyet,, İn tefrikası 8' Abidin Daver DAV'ER Ertesi gün, Ercümend gidiyordu. Trenle gidecekti. Öğleden sonra beraber Haydarpaşaya geçtiler. Bir otomobile br nerek son defa dolaştılar. Yağmur yağr yordu. Hava, tıpkı Ercümendle Beyoğ" lunda ilk buluştukları günkü gibi kapalı ve soğuktu. Bu kasavetli ve karanlık gün, aynbk acısını bir kat daha artırıyordu. On aydır, hummalı bir sabırsızlıkla bekledikleri bu altı haftalık mezuniyet ni " hayet bitmişti. Ercümend, kıt'asına dö nüyor, tekrar Suriye hududuna, kaçakçı takibine gidiyordu. Sanihanın içinde bir ses, bir önceden duyma: «Saniha, bir daha onu göremiyecek " sin» diyordu. Genc kadın, bu sesten titredi. Ona yaslanarak: Benim yavrum, minimini yavrum; dedi. Ercümend, acı bir sesle bağırdı: Mezuniyetimi, ne budala gibi israf ettik. Ah Saniha, hain sevgilim, ben senden ümid ve cesaret almağa gelmiş tim. Sen, beni tekrar Suriye hududuna gönderiyorsun. Hem de her zamankin den daha ümidsiz ve daha bedbaht bir halde... Haksızlık etme Ercümend, seni o" raya ben göndermiyorum. Ordu, vazifenin başma çağınyor seni... Doğru amma, sen de artık beni sevmiyorsun ve benden kurtulduğuna memnun oluyorsun. Hayır, deme. Evvelki akşamki ziyafette, senin böyle düsiindüğünü hıssettım. Senin benden kaçtığı tıı ve bilmediğim bir şeye doğru gittiğini anladım. Beni, bedbaht eden asıl budur, Saniha... Başka bir erkeğe doğru gidi yorsun bunun bence ehemmiyeti yok. Onu senin muhitinden, kalbinden zorla çı*

Bu sayıdan diğer sayfalar: