30 Eylul 1936 Atletlerin Pire Binicilerimizin derecesi sarih bir hak seyahati iyi geçti sızlıkla 2 nciden 4 üncüye indirildi Burada lisan bilmeğe Bu manasız kararın sebebleri ne imiş? Viyana 26 eylul Viyana müsabakalarında Atina mektubları Leningraddaki maçta Sovyet futbolcularına nasıl mağlub olduk? Karşılaştığımız takım bizden daha zayıf ve iaha acemi idi. Fakat buna rağmen... Son vaziyete göre Balkan oyunlarmda uncu olabılır mıyız İlk günkü müsabakalarm teknik ve mukayeseli tahHlIeri îtiraf etmek lâzımdır ki bu sene Ati « naya giden atletlerimiz büyük bir talih « sizlikle de mücadele etmek mecburiyetinde bulunuyorlar. Bu talihsizlik daha hareket etmeden kendisini göstermeğe bajlamıştı. En iyi sprinterimiz Semih seya * hate iştirak edemedi. Ve Raifin ayağına kramp girdi. Bu yüzden atlet takımımızda yeri kapatılamıyan iki büyük boşluk husule geldi. Binaenaleyh ilk günü yapılan 100 metro süratte derece almamız yüzde yüzken bu fırsat kayboldu. Ayni sebeb den dolayı 200 metro süratte, 4X100 ve Balkan bayrak koşularında da çok şeyler kaybetmemiz mukadderdir. 800 metroda geçen sene ile bir farkımız yok. Geçen sene İstanbulda beşinci olan Galib gene beşinci geldi. 10,000 metroda Rıza Maksud geçen sene de dördüncü gelmişti, bu sene de dördüncü oldu. Yalnız burada şayam dikkat nokta geçen sene birinci gelmiş olan Yugoslav Bruçanın ancak Rıza Maksuddan sonra beşinci gelebilmesi dir. Bu sene birinci, ikinci ve üçüncü gelen atletler tamamile yeni simalardır ve geçen sene İstanbulda yapılan müsabakalara iştirak etmemişlerdir. 110 manilide Faik gene beşinci oldu. Yalnız derecelerden hiç te iyi koşmadığı anlaşılıyor. Çünkü ikinci gelen Yu goslav Buratoviçin derecesi 16 saniye " dir. Yüksek atlamada ikinci gelen Polad geçen sene de ikinci gelmişti. Yalnız bu sene 5 santimetro daha yüksek atlıyabilmek şartile. 1,80 atlıyan Polad kendisinden beklenen vazifeyi yapmış sayılabilir. Bu sene Balkan oyunlarmda bize birin' cilik kazandırabilecek yegâne müsabaka bu idi. Gülle atmada dereceler umumiyetle bozuktur. Birinciliği kazanan Balkan rökordmeni Yugoslav Kovaçeviç gülleyi ancak 14,13 metroya kadar atabilmiştir. Bu derece, geçen seneye nisbetle 30 santimetro daha azdır. Uçüncülüğü kazanan İrfan her nekadar geçen sene kendisine ikincilik kazandıran dereceden 3 santim daha fazla attıysa da kendisinden daha ziyade muvaffakiyet bekliyorduk. Buna rağmen kendisinin Atinaya ancak son günü gelebildiğini ve yorgun olduğunu hesaba katmak lâzımdır. Beşinciliği ka zanan Veysi de bize bir puvan kazandırmıştır. 4X400 bayrak yarışında sıralar geçen seneye nazaran değişmemiştir. Biz gene Romanyalılardan sonra dördüncü olduk. Bizim bayrak takımınm derecesini bilmemekle beraber yeni bir Türkiye rökoru yapmış olmaları çok muhtemeldir. Bir de bizim iştirak etmediğimiz cirid atma müsabakası var. Geçen sene bize Balkan birinciliğini kazandıran bu mü sabakaya Karakaşın Amerikada olma • sı sebebile iştirak etmememiz, bittabi bize çok şey kaybettirmiştir. Dün, gene çok heyecanlı bir gün geçirdik.. Avrupa ,nın büyük şehirle • rinde yaptığımız heı çeşid müsabakalann insanı nasıl harab ettiğini, bunun tadını tatmıyanlar bile " mezler. Taksim stadyomunda bir ecnebi takımile yapn lan herhangi bir futbol maçının heye • canile süvarilerimi lüzum yok. Herkes türkçe konuşuyor Atina 25 (Yedinci Balkan oyunlarr nı takibe giden arkadaşımızdan) Yedinci Balkan oyunlarmda memleketimizi temsil edecek olan millî atlet takımımız iyi bir yolculuktan sonra buraya geldi. İstanbuldan kalkarken hava çok güzeldi. Havanın bu güzelliği Pireye kadar devam etti. Bindiğimiz vapur çok kalabalıktı, Balkan oyunlarına iştirak edecek Romanyah atletler de ayni vapurda bulunuyorlardı. Atletlerimize yatak bulmak pek zor oldu, hatta üç dört tanesi geceyi salonda geçirmek mecburiyetinde kaldı. Romanya vapuru Köstenceden dolu olarak geldiği için bütün kamaralar tutul muş, İstanbuldan binenler açıkta kalmıştı. kamarotlarla yapılan hususî pazarlıklar sayesinde atletlere kamara tedarik edilebildi. Havanın çok müsaid olması açıkta kalanlar için büyük bir nimet oldu. Atletlerimiz ve bu meyanda Amerikalı antrenör, yedinci Balkan oyunlarmda iyi bir derece alacaklarını ürnid ediyor lar. Fakat atletizm pek hassas bir spor olduğu için bu ümidin ne dereceye kadar tahakkuk edeceğini henüz bilmiyoruz. Atletler, buraya gelirlerken vapurda da bir iki defa salon idmanı yaptılar. Vapurumuz Pireye yaklaştığı vakit Yunan spor teşkilâtının bir memuru ta rafından karşılandık. Türk spor kafilesi için iki otobüs temin edilmişti. Halbuki Romanyah atletleri Rumen sefaret er kânı karşıladılar. Türk sefaretinden Türk heyetini karşılamak için bir kavas bile gelmemişti. Yunanistana çıkacak olan yolcular, bizdeki ile kıyas kabul etmiyecek kadar uzun ve müşkül bir merasime tâbi tutuluyorlar. Vapur nhtıma yanaştıktan iki üç. saat sonra karaya ayak basabilmek bir bahtiyarlıktır. Fakat Yunan memurlan sporculara kolaylık gösterdiler, bir saatte bütün muamelemizi ikmal ederek vapur dan çıkmamızı temin ettiler. Pire rıhtımında sporcuları en candan karşılıyan Atina gazetelerinin fotograf muhabirleri oldu. Türk ve Rumen kafilelerinin ayn ayn ve müteaddid jesimle rini çektiler. Bu resimleri iki üç saat sonra çıkan akşam gazetelerinde gördük. Yirmi dakikalık bir otobüs yolculu ğundan sonra Atinaya geldik. Esasen Atina ile Pire hemen hemen birleşmiş bir vaziyettedir. Bunlara ayn birer şehir demek bile doğru değil. Yunanlılar, 11 inci Olimpiyadda Almanların yaptıklan gibi şehrin büyük caddelerini Balkan milletlerinin bayraklarile süslüyorlar. Her halde 7 nci Balkan oyunlan, diğer Balkan oyunlarına nazaran daha şatafatlı ola " cak. Sporcularımız Akrepol oteline yerleştiler, diğer sporcular da hep burada oturuyor. Akrepolpalas şimdi bir spor kanr pı manzarası aldı. Balkanlann en güzide gencleri bir çatı altında ve bir gaye et" rafında toplanmış bulunuyorlar. Atletlerimiz, Atinanm meşhur mermer tribünlü stadyomunda ilk antrenmanlannı yaptılar. Yunanlılar da durmadan çaIışıyorlar. Stadın her tarafı Balkan bayrağı ve altı Balkan memleketinin bay raklarile süslenmiş; açılış gününü bek liyor. Burada hep tanıdık simalara tesadüf ediyoruz; hele atletler hep birbirlerini ta* nıyorlar. Burada lisan bilip bilmemek meselesi de mevzuubahs değildir, herkes' mükemmelen türkçe konuşuyor. Balkan gencliği arasında çok samimî bir yakınlık husule getiren Balkan oyunları gayesine doğru metin adımlarla yürümektedir. Dört kahraman binicimiz yanyana süvarilerimizin kumandanına gelerek bir kaç kendini bilmezin bağrışlarından dolayı tarziye verdiler ve özür dilediler. Fakat onlara en iyi mukabele büyük bir kütlenin teğmen Erokayın cesaretini alkışlamaları oldu. ikinci atlımız Saim Polatkan, Çakalla 2 hata yaptı, üçüncü süvarimiz Cevad Gürkan 1 hata yaptı. Dördüncü binicimiz Cevad Kula da bugün biraz talih sizdi. Birincideki 1 hataya mukabil 3 hata yaptı. Kalemlere sanldık, hesab yaptık. ikinci devrede 25 fena puvan almıştık. Al manlann 24 fena puvanları vardı, birini çıkarınca 16 fena puvanları kaldı. Nisde yapılan müsabakalardaki beynelmilel usule göre, Almanlar birinci, Türkler ikinci, Rumenler üçüncü, îtalyanlar dördüncü, Avusturyalılar beşinci, Macarlar altıncı. Yanımdaki Avusturyalı gazeteci, beni hararetle tebrik etti: Bu güzel ekipi ben pek iyi bilirim zaten, diyordu Herkes, elimizdeki matbu programda ynz.ılı maddelerc görc, bu.tdsnifi kabul etmi|ti. Bravo Türklere, ikinci oldular, diyordu. Filvaki, birinci devrede 9, ikinci devrede 25 fena puvan 34 fena puvan e derdi. Almanyamn 24 fena puvanından sonra ikinci idik. Arkamızdan 39 puvanla Rumenler geliyordu. Biz sevinc içinde iken megafonun şu ilânı bize buzlu bir duş yaptırdı. Ahtung Ahtung, Almanya 24 puvanla birinci, Romanya 39 3/4 puvanla ikinci, İtalya 41 buçuk puvanla üçüncü, Türkiye 42 puvanla dördüncü, Avusturya 48 puvanla beşinci, Macaristan 59 3/4 puvanla altıncı... O, ne! Bu manasızlığın manasını Avusturyalı gazeteci de, diğer birçok Avusturyalılar da anhyamadılar. Herkes birbirine soruyordu. Bu haksız tasnif karşısmda bizim ekip, derece kordelâları verilirken sahaya çıkmadı. Sonradan anladık ki Avusturyalılar Nisteki beynelmilel tasnif usulünü bozarak son derece saçma ve haksız bir usul ikame etmişler. Birinci devredeki iyi veya fena puvanları evvelce ilân et tikleri ve böylece mükteseb bir hak olarak verdikleri halde ikinci devrede alınan neticelerle bunları tekrar değiştiriyorlar mış. Birinci devrede bizim en fazla hata yapan atımız 2 hata ve 8 puvanla Ça kaldı. Biz Çakalı çıkardık. İkinci devrede en fena netice alan atımız Akındı. Ikincide de onu çıkardık. Fakat Avusturyalı baylar, kendi garib ve haksız usullerine göre birinci devrede en çok fena puvan alan atımızı bıraktılar ve ikinci devrede sakatlanıp yarışı terkeden hayvanı çıkardılar. Halbuki bu hayvan birinciyi hiç hatasız yapmıştı. Böylece bize bol keseden sekiz fena puvan daha zammederek dördüncülüğe attılar. Birinci devrede kazanılan ve ilân edilen mükteseb hakların ikincide geri alınması manasızdır. Nitekim Nis yarışlarında birinci devre ayn, ikinci devre ayn hesab edilir ve sonra her iki devrenin puvanları cemedilerek netice alınır. Bu basit, temiz ve merdce usulün yerine karışık ve dalavereli usulün ikame edilmiş olması, Almanlardan sonra en güzel yarış yaptığımız ve bal gibi ikinci olduğumuz halde, bizi dördüncülüğe kadar fırlattı. Geçen sene Almanya olmadığı halde, Viyanada yapılan bu müsabakada beşinci olmuştuk. Müsabakadan sonra Alman marşlannın ikisi birden eskisi ve yenisi çalındı. Alman bayrağı şeref direğine çekildi. Alkışlar, kıyamet koptu. Süvariler, resmigeçid yaparken bir kısım halk: Futbolcularımızın evvelki sene Moskovada alınmış bir resimleri Halkevleri spor kolu futbol takım) Rusyada üçüncü maçını Leningrad muhtelitile yaptı. Takım, Cihadm Moskovadaki ikinci maçta sakatlanması üzerine kalede Necdet; Faruk, Fazıl; Mehmed Reşad, Lutfi, İbrahim; Niyazi, Said, Hüsnü, Fikret, Danyal şeklinde tertib edilmişti. Takımın, en garib tarafı, senelerce müdafi oynıyan Hüsnü merkez mu hacim mevkiine alınmasıdır. Bu tezi müdafaa edenler şimdiye kadar yapılan oyunlarda gerek Gündüzün, gerekse Fuadin (enerjik) ve netice alabilecek bir §ekilde oynamamasını ileri sürdüler. Bir ada üzerinde bulunan stad otele pek yakın. Her tarafı Türk Sovyet bayraklarile süslenmiş. Yollarda ath polisler ve akın akın halk var. Stad Moskovadakinden küçük. Ancak 35 bin kişi lik olduğunu söylüyorlar. Sahaya evvelâ bizimkiler, sonra onlar çıktılar. Nutuklar söylendi, bayraklar alındı, verildi. Oyun tam saat beşe çeyrek kala Moskovalı hakem Rabekonun idaresinde başladı. Hava çok soğuk. Kuvvetli bir rüzğâr Var. Leningradlılar birden küçük paslarla kalemize iniyorlar. İstanbuluh çök iyi tanıdığı sağiç küçük Divenriyef kısa driplinglerle müdafaamızı bunaltıyor. Soldan tehlikeli bir iniş yaptılar ve İbrahimin marke edişi kalecinin topu kesmesini ko* laylaştırdı. Hakem oyunu sık sık keserek favullü oynanmasına mâni oluyor. Sağdan indiler. Top bizim kale önünde. Top İbrahimin eline çarptı. Halk bağırıyor. Hakem biraz geç çaldı. Attılar. Top Necdetin elleri arasında. Soldan indiler, Fazıl korner yaptı. Yerden atılan korner Reşada geldi, hasım oyuncularla çekişen Reşada hakem penaltı verdi. Oyunu uzaktan takib ettiğim için neden verdiğini pek anlıyamadım. Merkez muhacimleri topu dikti, vuruyor. Hepimiz heyecan dayız. Top sol köşeden dışan gitti. Halkta derin bir ah ve bizde geniş bir nefes aldık. Onlar bize nazaran iyi. Arasıra yap tığımız akınları müdafaalan kolaylıkla kesiyor. Henüz ne tek bir şüt attık, ne de tehlikeli bir akın yapabildik. len top ibrahimin önüne düştü. Pek yakın bir mesafeden şüt ve avut, ben de bizim aleyhimize bir not. Soldan indiler, top ortaya geçti, Lutfi kesti. Reşadın sağaçıktan ortaladığı topu onlar kornere vur dular. Fikretin çektiği güzel korneri Hüsnü kafasile dışarı attı. Soldan indiler, santrfor soliçe verdi Faruk yatarak kesti ve muhakkak bir gol kurtardı. Bu esnada Saîd sakatlandı, yerine Muhteşem girdi. Hüsnü ileride bir favul yaptı. Çektiler, Faruk kesti. Top onlar da, soldan iniyorlar. Solaçıkları bu inişi avutta tamamladı. Fazıl o esnada bir favul yaptı. Çekiyorlar, top kalecimizin elleri arasında eridi. Soldan aktık. Danyal Fikrete verdi, Fikret vurdu, topu onlar aldılar. Soldan indik. Fikret güzel bir şüt attı. Fakat top avutta. Top şimdi bizim solumuzda, onların sağında dolaşıyor. Ortadan indiler. Orta muhacimleri hafif vurdu, Necdet yere yıkıldı, güzel bir şans, top Necdete çarptı, korner. Soldan atılan korneri Faruk ve Necdet gene dışarı attılar, tekrar korner. Korner gelen topu sağ içleri kuvvetli,,. fakat isabetsiz bir şütle dışarı attı. Sağdan indik, Niyazi Muhteşeme verdi. Muhteşem açığa, Niyazi içe aktı, Muhteşem sürüyor, Sovyet oyuncusu yetişti ve aldı. Sağdan indik. Niyazi müsaid vaziyette, arkadaşlarına vereceği yerde kaleye vurdu. Top avutta. Ortadan indiler. Fazıl topu kornere vurabildi. Soldan gelen korneri Diventiyef kafa ile merkeze verdi, top soliçe geçti. Kuvvetli bir şüt kale direğinin üstünü yalıyarak avuta gitti. Soldan indik. Fikret duraladı. Sakatlanmış. Yerine Şeref giriyor. Sağdan iniyoruz; Niyazi Muhteşeme verdi. Muhteşem topu dışarı attı. Şeref soldan indi. Topu onlar kesip taca attılar. zin Viyanadaki Polo sahasında yaptık kn müsabakalarm heyecanı arasında kıyas edilemiyecek kadar büyük fark vardır. Ben ki buraya biraz dinlenmeğe gel miştim. Kaç gündür, dört beş saat de vam eden bir sinir gerginliğinden sonra yorgun ve bitkin bir halde otele dönüyorum. Kahraman süvarilerimiz de öyle... Onlar yanşırken binnisbe heyecansız ve sakindirler; fakat arkadaşlarım seyreder ken benden farklan olmuyorlar. Meselâ dünkü milletler kupası müsabakasına her milletten dörder atla dörder süvari girdi. Diğerleri mücadeleye seyirci kaldılar. t Müsabakayı seyrederken duyduğu muz heyecanı anlatabilmek için, bu heyecanın geçmesini beklemek lâzım. Halbuki hâlâ sinirler gergin... Nasıl olmasm ki diğer milletlerin ve bilhassa bize en ziyade rakib olanların müsabıklarını bir T&rafa bırakınız. Yalnız bizim dört atlımız iki devrede ceman yekun 100 mâni atladılar. 100 mâni demek, seyirci için yüz defa neies almadan baştan aşağı göz ve dikkat kesilmek demektir. yansı irnpasinTn hirinri resinde en iyi koşuyu bizimkiler yaptı. Biz 17 sayı kaybettik. Almanlar 17 1/4. Fakat bu yarışm garib bir tasnif usulü vardır. Dört attan en fena puvan alan çıkanlır. Bu hesab neticesinde Almanlar 8 fena puvanla birinci, Türkler 9 fena puvanla ikinci Avusturyalılar 16 fena puvanla üçüncü, îtalyanlar 18 1/3 fena puvanla dördüncü, Rumenler 20 fena puvanla beşinci, Macarlar 23 fena pu yanla altıncı. Bir talihsizlik olmamak şartile birin • :iliğe bile namzeddik. îkinci turda heyecanımız son haddini buldu. Avusturya Başvekili Şuşniğin de bazır bulunduğu milletler kupasını ka îanmak ümidi, şakır şakır yağan yağ uura rağmen müsabakaya giren atlılarr mızı da, biz seyircileri de kâh terletiyor, sâh titretiyordu. Almanların her biri bütün atlanmızı îatm almağa kâfi kıymette olan hayvanan bugün çok iyi koşuyorlardı. Fakat jdnci devrede bir tanesi hatasız, öteki neşhur şampiyonlar başta dünya birin :ileri yüzbaşı Hess ile atı Tora olmak ütere sekizer hata yaptılar. Eğer bizim ecip birinci devredeki koşunun aynini çr tatrsa Almanları da geçip birinci ola :ağız. Birinci mülâzim Sadeddin Ero cay, birinci mülâzim Saim Polatkan, füzbaşı Cevad Gürkan, yüzbaşı Cevad <Culadan mürekkebdi. Hayvanlar da sıra ile Akın, Çakal, jüdük ve Çapkmdı. Birinci devrede Ayn yarışı hiç hatasız yapmıştı. İkinci ve )ütün müsabakada hiç hata yapmıyan )eş attan biri idi. Fakat, ikinci devrede alihsizlik gelip çattı. Zavallı hayvan kinci mânii aşarken tepetakla yıkıldı süarisi Sadeddin Erokay atm altında kalfığı halde fırhıyıp kalktı. Tekrar hayvala atlayıp sürdü; yazık ki Akın hafifçe opallıyordu. Bir iki mâni daha devirdi. 3u sırada bazı seyirciler terbiyesizlik etiler, bu yarışlarda asla âdet olmıyan bir ekilde bağırıştılar. Feryadlarınm sebebi üvarimizin topallıyan atla yarışa devam ıtmesi imiş. Pek müşfik (!) olan bu senrciler, hakikatte, Türk ekipinin Al nanlan geçerek birinci olmasından kor;uyorlardı. Süvarimiz, hayvanm sakat andığmı ve mânileri devirdiğini görünce ranşı terketti. Esasen, dört hayvandan >irinin hatalan sayılmıyordu. Çok fena »ir düşüşle hayvanm altında kalmasına r e sağ kolu sakatlanmasma rağmen, gene :ahramanca yarışa devam eden, fakat layvanının artık iyi atlıyamaması üzerine ekilen bu cesur zabiti kibar ve sportmen lalk şiddetle alkışladı. Önceki bağrışan •irkaç terbiyesize bu hareket, iyi bir ceab oldu. Alâkadarlar yanştan K>nra Yediğimiz gol 26 ncı dakikada sağdan indiler. Top soliçe geçti. Soliç açığa verdi. Açık kaleye çekti. Necdet yerden gelen topu bloke edemedi ve elinden kaçan topu merkez muhacim hafif bir vuruşla kalemize soktu. Bu sırf kalecinin hatasından doğan bir gol. Bu golün verdiği tesırle onların kalesine indık. Müdafaaları ko laylıkla kesti. Diventiyef güzel driplingle bizimkileri atlatıyor. Halk bu oyuncuyu çok seviyor. Sağdan indik. Reşad güzel bir orta yaptı, top direğin üstüne vurdu, içeri düştü. Danyalle Hüsnü koştu lar. Fakat bu güzel fırsat ta kaçtı. Onların bir iki hücumundan sonra ortadan AHMED 1HSAN indik. Kalecileri kesti. Tekrar indik, müdafileri kafa vurdu: Korner. Soldan korneri Fikret atıyor. Top avutta. Hayl diye bağırıyorlardı. Bu şekilde birinci devre 10 alefhimi«Val ol!» manasma gelen bu söz Hitler Almanyasmm selâmıdır ve Avustur ze bitti. îkinci devre yalıların Almanyaya nekadar mütevec cih olduğunu gösterir. Oyuna başladılar. Bizim takımda deHayl sözü Viyanada umumî yerlerde, ğişiklik yok. Onların kalesini sıkıştırıyo halkın ağzından ilk defa işitilmektedir. ruz. Bir arahk topu kapan Ruslar sağiçAlman Avusturya birleşmesine doğru lerine derin bir pas verdiler. Ileride olan kuvvetli bir adım daha atıldığı görülüyor. müdafaamız, koşuyor. Faruk Diventiyefi Esasen Avusturyalılar, Alman zabit ancak on sekiz çizgisi üzerinde favulle lerinin muvaffakiyetini canı yürekten al durdurabildi. Bizimkiler topun önüne dikışlıyorlar. Bunun iki sebebi var. Biri zildiler. Çekilen frikik bizimkilerden biAvusturya süvarilerinin muvaffakiyetsiz rinin sırtına çarparak geri gitti. liği, diğeri Almanhk ve birleşme duyguSoldan indik. İbrahim uzun bir vuruş larınm gittikçe artmasıdır. Bu sene mü yaparak topu avuta attı. Soldan indiler, sabakalara Almanların iştiraki, gittikçe solaçıkları ortaladı, Necdet bloke için kuvvetleşen birleşme arzu ve duygularr çıktı, merkez muhacimlerinin vurduğu nın tecellisine bir vesile teşkil etmiştir. kafa topu dışarı attı. Sağdan indik. OnABİDİN DAVER DAVER lar toou kornere vurdular. Sağdan çeki Sağdan indiler. Top sağaçıkla kalecimiz arasında. Necdet koştu, topu yakaladı. Fakat top elinden sıynldı. Sağ içleri aldı. Kalemiz bomboş. İçeri atamadı. Gene sağdan indiler. Sağaçığın çektiği şüt kalecimizin alnına çarparak kornere gitti. Kalecinin ilk defa kafa ile bir kurtarış yaptığını gördüm. Bu belki de tesadüfî bir kurtanş oldu. Sağdan aktık, top Şerefe geldi, çok uzaktan pis bir vuruşla topu dışan attı. Oyun bitmek üzere. galibiyet değil; beraberlik için uğraşıyo ruz. Soldan avuta kadar indiler. NeticeGelelim puvan vaziyetine: Yunan ve siz. Nihayet hakem son düdüğünü çaldı. Yugoslavlan bir yana bıraktıktan sonra Bugün da mağlub olarak sahadan acı ile bizim puvanımız, 14, Romanyalılann ayrıldık. ise 15 tir. Yani Romanyalılar ilk günden Oyun nasıl oldu? sonra bizden bir puvan ileride bulunuyorBizim takım Moskova takımlarına na lar. Halbuki geçen sene birinci gün ne zaran çok zayıf olan Leningrad takımı ticesinde Romanyalılar 21, biz 14 pu karşısmda muvaffak bir oyun oynıya van almıştık. Maamafih bundan Romanmadı. Bilhassa inişlerimizde insicamdah yalılann Maraton koşularından aldıklan ziyade ferdî bir gayret göze çarpıyordu. 11 puvanı çıkaracak olursak Romanya Bütün oyun imtidadınca takımımıza üc hların ancak 10 puvan kazanmış oldukdört gol olabilecek mühim fırsat geldi. ları meydana çıkar. Teknikten ziyade fazla enerjile hasım Binaenaleyh netice itibarile şöyle bir kalesine götürülen top Sovyet müdafüeri hüküm verebiliriz: tarafmdan kolaylıkla kesiliyordu. Onla En iyi ve güzel dereceler alacaklan rın mütemadi soldan inmelerine mukabil vüzde yüz olan üç elemandan mahrum bizimkiler daha tehlikeli bir cenah olan bir şekilde müsabakalara iştirak eden atsolumuza topu geçirterek hücum etmeği letlerimiz vazifelerini yapmışlardır. Bil hatırhyamadılar. hassa bayrak yanşlannda zayıf olmamız Muhacm hattımız Hüsnünün ortaya yüzünden üçüncü olabilmemiz için diğer gelmesile her ne kadar daha enerjik bir müsabakalara iştirak edecek Romanyah vaziyete geldise de teknik ve hücum ba atletlerin çok zayıf olmalarından başka kımından zayıf kaldı. Adeta sağ ve sol maddeten bir imkân yoktur. tarafımız birbirinden ayrılmıs bir vazi Af. S. yete düştü. Bizim takımda Faruk çok güzel oynadı. Lutfi, Mehmed Reşad. kurtaran bir oyuncu., Oyunu kazanma Said de güzel oynıyanlar arasında zikre lan kabiliyet ve tekniklerinin yüksekli dilebilir. Onlara gelince: Leningrad ğinden ziyade bizimkilerin netice veren muhteliti, muhtelit olmasına rağmen bir oyun oynıyamadıklanndan ileri gel • Moskova tek takımlarından teknik, ener miştir. Hakem, bir iki hatasına rağmen ku ji ve cüsse bakımından çok aşağı. En iyi sursuz ve bitaraftı denebilir. oyuncuları Dimintiyef takımını hem süSUPHI BATUR rükliyen, hem de sıkışık vaziyetlerden