14 Eylul 1936 CUMHÜBSIÎET SON Fransa Polonya anlaş«Harb, Nasyonalistlerin tam ve kat'î zaferile masını Küçük Antant yahud Madridin teslim olmasile bitecek!» memnunivetle karşıladı lifini reddetmelerine başlıca sebeb pek başlamıştır. Anarşistler her tarafa yan yakında imdad alabilecekleri ümididir. gın bombaları atıyorlardı. Filhakika birkaç gündenberi Talevra mıntakasında müthiş muharebeler olmakthtilâlcilerin bir muvaftadır. Bu muharebeye el'an devam edifakiyeti daha Seville 13 (A.A.) Jerez De!a liyor. Asi kuvvetlerin piştarları Sana Frontera radyosu, milis kıtaatmın Tale Iollaya kadar ilerlemişlerdir. Madridde halk yumurta, süt, et, tereyerada vukua gelen muharebede 360 öyağı, şeker elde edebilmek için dükkânlü, 300 tüfek, üç mitralyöz, ve bir havan topu bırakmış olduklarını bildirmektedir. ların önünde saatlerce bekleşmektedir. Seville radyosu, Madrid kabinesi er kânı arasında şiddetli ihtilâf çıkmış olduğundan ve vaziyetin giinden güne vahimleşmekte bulunduğundan bahseylemektedir. Bu radyo, cephelerin heyeti mecmuasından hükumetin yedi tayyaresinin son muharebelerde düşürülmüş veya kaçma ğa icbar edilmiş olduğunu ilâve etmek tedir. [Baştaraft 1 inci sahifede) Asiler evvelki gece Sen Sebastiyeni aldılar TELEFON NABERLEC TELGRAF DENEMELER ! Küçük Antantın dünkü toplantısı Ben neyim? Bizde şeref ve haysiyetli hareketler yerine niçin dalkavukluk hâkim olmuştur? Yazan: Ahmed Ağaoğlu 5 Egoizmin bende doğurduğu başlıca illetlerden birisi dalkavukluktur. Halbuki benim içim hiç birşeyden dalkavukluk kadar iğrenmez. Onun nazarında dalkavukluğun bir yüzü de yaltaklıktır, yaltaklık ise ona göre köpekliğin ta kendisidir! Fakat nedendir ki içim böyle düşündüğü ve duyduğu halde ben gene dalkavuğum? îşte bir sual ki beni her zaman düşündürüyor ve fakat bir türlü hallolunmuyor. Sizi temin ederim ki yaptığım her dalkavukluktan sonra derinden pişman oluyorum, kendi kendimi şiddetle muahaze ederim ve artık onu bir daha yapmıyacağıma bütün mukaddesatımla yemin ederim. Fakat ilk fırsatta gene yaparım, hanis olurum. Ah o zamanlar beni tekbaşıma olarak görmelisiniz. Kendi kendimi nekadar tahkir ve tazib ederim, ne ağır sözler söylerim: «Be adam! Sende hiç izzetinefis, şeref, kendi kendine hürmet hissi kalmadı mı? O ne uydurmalardır ki icad ettin. Görmüyor muydun? Sen söyledikçe, herkesin gözü sende, dudakları açık, kaşlan oynaktı? Hitab ettiğin adamın bile gözleri gülüyor, ve sen uydurmalarında devam ettikçe onun sana bakışındaki istihza artıyor, ve nihayet ince bir nefret şeklinde kapanıyordu. Fakat sen gene mukaddes bir iş yapıyor gibi kendinden geçmiş bir halde hararetle devam ediyordun. Anlaşılıyor ki sende haya kabiliyeti bile silinmiştir ve sahibini gördüğü zaman kuyruğunu sallamak ihtiyacmı duyan bir köpeğin hali hasıl olmuştur.» îşte her dalkavukluktan sonra içimin dışıma hitaben savurduğu tahkirlerin en hafifi! Fakat dışım bütün bu tahkirleri sabır ve tahammülle dinler ve ses çıkarmaz! Fakat ilk fırsatta gene atılır, gene beni sürükler. Bazan ben kendi kendimden nefret ederim, dışımın ihtiraslarına bu kadar esir olduğumdan dolayı kendimi tel'in ederim. Dışım güler ve etrafı gösterir ve göz kırparak: «Budalalık, bize mi kaldı?» der. Ve sonra benliğime hitab ederek: «Sen bu ahmak «iç» in saçmalarına uyma! Malumun ola ki o sende yaşıyor ve fakat başkalan için çalışıyor. Ben ise bütün kudret ve kuvvetimi sana ve yalnız sana sarfetmekteyim! Seni koruyan, kurtaran, seni sen yapan benim! Ben kuvvet ve kudretimi tarihten, an'aneden, edebiyattan, amelî felsefeden ahyorum. Ben realiteyim! Hayatı temsil ediyorum. O iç kimdir? Kimi temsil ediyor? Etrafına bak. Hiç içe kıymet ve ehemmiyet veren var mı?» Bu sözler beni hakikaten düşünmeğe sevkediypr! Etraf a bakınıyorum, hayalimle dönüp arkayı seyrediyorum, yüriinmüş bunca yolları, izleri nazardan geçirmeğe koyuluyorum. Ve kabul etmek mecburiyetindeyim ki hakikaten bu bir realitedir, bir mahsuldür ki üzerinde asırlar çalışmıştır. Pekâlâ hatırlıyorum ki ben mektebde okurken bana herşeyden ziyade kaside ezberlettiler. Doğrusu benim kendimin de kasideye karşı hususî bir zâfım vardı: Çünkü daha tumturaklı, daha gösterişli oluyorlar ve inşad olunduğu zaman herkesin hayranlığını celbediyorlar. Ben böyle olduğum gibi benim pederim, pederimin pederi, la kimbilir nekadar batna kadar böyle idiler ve bu da pek tabiî idi. Çünkü asırlarca üzerimizde hüküm sürmüş olan istibdad usulünde bütün bir memleketin ve her ferdin mukadderatları bir avuc zorbanın keyfine tâbi olduğundan zorbaları yumuşatmağa, lutuf ve merhametlerini celbetmeğe matuf olan kaside ve dalkavukluk bir geçim vasıtası mahiyetini almış, yani hayatî bir hareket olmuştur. Ve bu, batından batna tekerrür ede ede nihayet ruhî bir haslet halini almıştır! Nasıl ki bende öyle olmuştur. Amma bunun aksi de olabilirdi. Nasıl ki birçok yerlerde öyle olmuştur. Yani dalkavukluk ve kasidehanlık kalkarak şerefli ve haysiyetli bir hayat tarzı kurulabilirdi. Fakat bunun için herşeyden evvel altruizme egoizmden ziyade yer ve kıymet vermek itiyadının yerleşmesi şarttı. Yani menfaat ve nefislerini tehlikeye atarak kuvvetlileri insaf ve mürüvvete davet edenler takdir olunmalıydılar. Fakat ne çare ki uzun asırlar bunun tamamen aksi vaki olmuştur ve gitgide egoizm ruhlara hâkim olmuştur. Bendeki hal de bundan başka birşey değildir. Bugün biz kabul ettiğimiz usulün icabı olarak bu hali değiştirmeğe azmettik. Fakat asırlarca yerleşmiş olan bir haslet kolaylıkla kalkmıyor; bu hakikati ben kendi üzerimde yaptığım tecrübelerle biliyorum. Ah bilseniz, bu tecrübeler bana nekadar ıstırablara mal oluyor. Meselâ biliyorsunuz ki beyefendi hazretleri unvanı kalktı, yerine sadece bay kullanılıyor. Tam benim guya zahiren istediğim şey! Fakat bir zatı görür görmez hemen dayanamıyarak: «Beyefendi hazretleri!» diye tutturuyorum. Derhal hatamı anlıyorum, tekrar etmemek için çalışıyorum, fakat mümkün mü? Sonra bizim demokraside elpençe durup yerlerden selâm vermek bütün bütün bid'at olunmuş değil mi? Bu da benim guya istediğim demokrasinin ta özüdür. Fakat ne yaparsm ki büyük makam sahibi birisini gördüm mü ellerim kendi kendine kavuşuyor, ve ayrılırken de yerden selâmlar kendi kendine birbirini tevali ediyor. Beni o yerlere kadar kim eğdi, kim belimi büktü de kim elimi yere uzattırdı?.. Bilemem ki! Görüyorum: Etraftan gülü yorlar, hatta hürmet etmek istediğim zat bile memnun değildir. Fakat ne yaparsın ki frenklerin dedıkleri gibi: «Yapmamak elimde değildir ki!» Sonradan içimden acılar, sıkıntılar duyarım. İnsanlığın be nim şahsımda küçülmüş olduğunu hissederek yerlere girecek kadar utanırım. Fakat ne fayda!. Anladım ki çare yoktur: Ben dalkavuk doğdum, dalkavuk öleceğim! Viyanada patlıyan bombalar İspanya lehine nümayiş için komünistler tarafından atılmış Deyli Ekspres gazetesinin Viyana muhabiri 9 eylulde gazetesine §u telgrah çekmiştir: «Kral Sekizinci Edvard bugün Vîyanadaki ticaret panaymnı ziyaret ederken şehrin garb istasyonunda bir bomba patladı. Ayni zamanda 45 mil uzakta Poayerbachta bir trende de bir bomba patlamıştır. lstasyonda patlıyan bomba sahibi bulunamıyan eşyanın muhafaza edildiği odaya götürülen bir bavulda idi. Bir memur bu bavulu açarken bomba patlamış tır. Bombanın patlamasından bir masa ile duvarlar harab olmuştur. Payerbachta infilak eden bomba da bir memurun yaralanmasma sebeb olmu§tur. Bomba, eşya vagonunda bir sepete yerleştirilmiş olduğundan infilak etmesi üzerine vagon da ateş almıştır. Yangının diğer vagonlara sirayet etmemesi için eşya vagonu, diğer vagon lardan ayrılmıştır. Zabıta, bombaların infilakile îngiltere Kralının ziyareti arasında bir münasebet bulunduğunu zannetmiyor. Bombala rın, İspanya hükumeti lehine bir nümayiş olmak üzere komünistler tarafından hazırlandığına hükmedilmektedir. Bu gece Viyana demiryolu istasyonlarının hepsinde eşyalar muayene edildi. Bomba hâdisesi Kralı endişeye düşürmemiştir. Kralın pazar gününe kadar Viyanada kalacağı bu gece tebliğ edilmiştir. Kral, bu sabah mütenekkiren gezmekten vazgeçerek resmen Avusturya Cumhurreisi M. Miklâsı ziyaret etti ve bir saatten fazla görüştü. Öğleden sonra Avusturya Reisicumhuru îngiliz sefarethanesine gelerek Krala ziyaretini iade etti. Kral Edvard Viyanalı kulak mütehassısı profesör Neumannı iki defa ziyaret etti. Bu ziyaretlerin akabinde îngiliz sefareti şu tebliği neşretmiştir: «Kral, bu seneki deniz banyolanndan kulaklarının müteessır olup olmadığını öğrenmek için profesörü ziyaret etmiştir. Doktor Kralın kulaklarında bir rahat sızlık olmadığını söylemiştir.» Kral, kulaklannda hafif bir iltihab hıssetmıştır. Viyanada kaldığı müddetçe Kral hergün doktor Neumannı ziyaret edecektir. Mısır' elçiliğinde bir hâdise lhtilâlciler mütarekeyi etmiyorlar kabul Hendaye 13 (A.A.) Buraya gelen haberlere göre şüpheli bazı eşhas polisin muhafazasında Mısır elçiliğine girmişlerdir. Elçilikte musademe olmuş ve bir polis memuru yaralanmıştır. Mısır maslahatgüzarı derhal Madridden ay " rılmıştır. Alicanteda hırsızlar Portekiz elçiliğinin evrak m'ahzenine girmişlerdir. Bunun üzerine siyasî mümessillik bir Portekiz harb sefinesine nakledilmiştir. Burgos 13 (AA.) Ecnebi memleketlerden gelen bir telgrafta Madridle Burgos arasında yakında 15 günlük bir mütareke akdedilmesi miimkün olduğundan bahsedilmektedir. Hükumet komi tesi, bu hâberi kat'î surette tekzib eder. Komite erkânından biri, Havas Ajansı muhabirine demiştir ki: « Bu haber, yanlış bir haber ol maktan da fazla birşeydir. Bizim Madridle müzakerede bulunabileceğimiz ze • habmı uyandırmağa matuf bir manevra dır. Harb, nasyonalist kuvvetlerin tam ve kat'î zaferile ve yahud Madrid kuvvet lerinin kayid ve şartsız teslim olmasile sona erecektir.» Milislerin yeni müdafaa hattt Hendaye 13 (A.A.) Sen Sebastiyenin nasyonalistler tarafından işgalinden sonra askerî harekâtın merkezi Bilbaoya intikal etmiştir. Hükumetçiler buranın müdafaasını korumak için hummalı bir faaliyet göstermektedirler. Anar şistler ellerinde bulundurduklan 3000 kadar rehine vasıtasile nasyonalistler üzerinde kuvvetli bir tazyik yapacakları ümidindedirler. Sovyet elçitinin Madridde bir ziyareti Talevera harbi Madrid 13 (A.A) M. Martinez Barrio, Sovyet büyük elçisi Rozenbergin ziyaretini kabul etmiştir. Bunun bir nezaket ziyareti olduğu söylenmektedir. Burgos 13 (A.A.) Yüz saatten Berlin 13 (A.A.) îspanyol sula beri Talevera cephesinde muharebe başrında bulunan Alman Amiralı Böhnden lamıştır. gelen malumata göre, 26 ağustosla 10 lhtilâlciler Alkazardaki arkadaşla eylul arasında 384 Alman ve 1950 yarını kurtarabilecekler mi? bancı, Ispanyadan nakledilmiştir. Alman Londra 13 (A.A.) Röyter ajan vapurları tarafından lspanya kanşıklık sının Madrid muhabiri bildiriyor: Bu lan başlangıcındanberi nakledilenlerin arada mevcud kanaate göre Alkazarda dedi 4927 si Alman olmak üzere 11 bin roahsur bulunan asilerin hükumetin tek 637 ye yükselmektedir. ttpanyadan nakledilen insanlar Belgrad 13 (Hususî) Küçük Antantın ilk toplantısı bu sabah saat 10,30 da Bratislavada Karlton otelinde hazırlanan büyük salonda akdedilmiştir. Içtimada üç devletin Hariciye Nazırlan hazır bulunmuştur. Bratislavaya bu mühim konferansı takib etmek için ekseriyeti Alman ve Macar gazetecisi olmak üzere 120 ecnebî gazeteci gitmiş bulunmaktadır. Almanyanın askerlik müddetini temdid ettiği, Avusturyanın mecburî askerliği kabul ederek onun da askerlik müddetini temdid arifesinde bulunduğu ve Macaristanın da kendilerini taklid etmek üzere hazırlandığı bir sırada akdolunan bu kongre, fevkalâde bir ehemmiyet kazanmış bulunmaktadır. Diğer taraftan bu konferanstan evvel Yugoslav Başvekil ve Hariciye Vekilinin Romanyaya seyahat ederek motörleşen Yugoslav ordusunun benzin ihtiyacını temin etmesi, Küçük Antant devletlerinin ordularını takviye ve teçhiz cihetine çalıştıkları hakikatini ortaya koy maktadır. Çekoslovakya Hariciye Nazın Milan Hotza da öğleden sonra Bratislavaya otomobille vâsıl olarak içtimaa iştirak etmiş, sonra Reisicumhur Dr. Beneşi ziyaret etmiştir. Söylendiğine göre Küçük Antantın bu toplantısında Almanya, Polonya ve Rusya ile mevcud münasebetler görüşüle cektir. Bilhassa son Polonya Fransa anlaşmasının Küçük îtilâf devletleri üzerinde çok müsbet tesirler yaptığı iddia edilmektedir. Bundan başka Küçük An tant devlet reislerinin de senede birer defa toplanarak görüşmeleri meselesi de kararlaştırılacaktır. Bu fikir müteveffa Yugoslavya Kralı Aleksandra aid bulun maktadır. Konferansı müteakıb bu akşam Yugoslav ve Rumen Hariciye Nazırlan şerefine,büyük bir ziyafet verilmiştir. .. Dobrice Türkleri Baldvinin çekilmesi nin muhacereti tahakkuk ediyor Türkiye ile Romanya ara Müfrid muhafazakârlar sında bu mesele etraf mda da Ingiliz Başvekilinin tam bir ar»lasma oldu alevhinde Bükreş 13 (A.A.) Anadolu Ajansının hususî muhabiri bildiriyor: Hükumetimizle Romanya hükumeti arasında Dobrice Türklerinin göçmesi hakkında cereyan eden müzakereler bitmiş ve mukavele hükumetimiz namına Bükreş elçimiz Hamdullah Suphi Tanrıöver ve Romanya hükumeti namına Maliye Nazın M. Kançikof tarafından imzalanmıştır. Romanya gazeteleri her iki memlekctin siyasetine tamamile muvafık olan bu mukaveleden dolayı memnuniyetle rini gösterir makaleler neşretmişlerdir. Bu makalelerde Türk ahalinin her nevi menfaatlerinin bu mukavele ile tamamen mahfuz tutulduğuna aynca işaret edil mektedir. Londra 13 (A.A.) Star gazetesine göre müfrid muhafazakârlar mehafili M. Baldvine karşı şiddetli bir hücum hazırlamakta ve mumaileyhin Kralın tac giyme merasiminden evvel istifa etmesini istemektedirler. Küçük Antant ve Balkan Antantı birleşiyor mu? Belgrad 13 (Hususî) Burada akan Pravda gazetesinin bildirdiğine göre bugünlerde Cenevrede Küçük Antant ve Balkan Antantı devletleri murahhaslan toplanarak bir içtima akdedeceklerdir. Bu içtimada Küçük Antantla Bal kan Antantının birleştirilmesi meselesi mevzuu bahsedilecektir. «Almanya hazırdır!» 'o/j 1 inci sahifede] Almanyada S milyon ev yapılacak Nuremberg 13 (A.A.) Doktor Ley, kongredcki nutkunda, iki yıl içinde Almanyada amele için beş milyon ika metçâh in«a ed'lece^ini b'ldirrri'tir. Kuyruklu bir yalan daha Italya ile Almanya arasında anlaşmalar Sofya 13 (Hususî) Bugün çıkan Zora gazetesi, Bükreş muhabirinden te lefonla aldığını işaret ederek dikkate değer bir havadis vermektedir. Bu havadise göre sözde Italya ile Almanya arasında Avrupanın bugünkü kanşık vaziyeti gözönünde bulundurularak bazı anlaşmalar olmuş. Ve bu anlaşmalann neticesinde verilen kararlar icab ederse ilkönce Yugoslavyaya karşı tatbik edilecekmiş. İki devlet arasında vuku bulan anlaşmalardan Küçük îtilâf devletlerinin de haberi varmış ve Bratislava kongresinde en fazla bunlar mevzuu bahsolacakmış. Üstelik M. Musolini bazı İtalyan elçilerine bu anlaşmaları alâkadar devletlere bildirmelerini bizzat emretmiş. Bu haber, Bükreşte bir bomba teşiri yapmış ve bu anlaşmalar, Ingiliz Kralı Sekizinci Edvardın Balkanlarda yaptığı son seyahatin neticelerine karşı ahnan bir tedbir addediliyorrhuş. Bu havadisin tamamile hayal mahsu lü olduğu gün gibi aşikârdır. Esasen gerek Balkan Antantı ve gerekse Küçük Antant alevhinde bazı menfi merkezler den bu şekilde uydurma havadisler ve rilmesi son zamanlarda itiyad haline girmiştir. Bir tngiliz gazetesinin mütaleası Umumî intihabatın bu tarihten evvel icrası derpiş edilmekte olup muhafaza kârlar partisinin intihab ajanlanna mü cadele için simdiden ha.zırlanmalan hususunda emirler verilmiş olduğu rivayet edilmektedir. Ayni gazete, müfrit muhafazakârların yeniden silâhlanma siyase tinde enştel olduğu iddiasında bulundukları M. Ramsay Makdonaldı istifava mecbur etmek arzusunda olduklan sövlenmektedir. Star gazetesine göre müfrit Başvekil elçimizi kabul etti muhafazakârlar Carlton kulübde toplaBükreş 13 (A.A.) Başvekil M. narak şefler üzerinde tazyik icra etmekTataresko dün elçimiz Hamdullah Sup ten ibaret olan eski usule müracaat edehi Tannöveri kabul etmiştir. ceklerdir. AHMED AĞAOĞLU Roma 13 (A.A.) Sunday Timesten: Vazifemiz, Avri'pada Slavlarla Tö " tonlar arasında harb vukuuna mâni olmaktır. İlk yapılacak iş, yeni bir Lokarno misakı akdetmek ve Avrupanın gar binde sulh mıntakasını tahkim etmektir. Bu iş, Noelden evvel yapılabilir ve yapılmalıdır. Bize gelince, bizim garbî Av rupada girisebileceğımiz hiçbir taahhüd yoktur. Hava taarruzları karşısında İstanbul: 1 [Başmakaleden devam] Büyük eeçid resmi Nurenberg 13 (A.A.) Nasyonal sosyalist kongresinin kapanışı münasebetile Hitlerin önünde yapılan büyük geçid resmine Nazi teşkilâtma mensub takri ben 150.000 muharib iştirak etmiştir. Yunanîstanda vergiler hafifletilecek Atina 13 (Hususî) Başvekil muavini ve Maliye Vekili Zaviçyanos dün gece radyo ile Yunanistanın malî vazi yeti hakkmda bir nutuk söylemiştir. Maliye Vekili evvelki hükumetler zamanında memleket maliyesinin aldığı müessif hali ve şimdiki hükumetin ikti dar mevkiine geçtikten sonra sarfettiği gayreti anlatarak pek yakında müşkül vaziyetin düzelereeine emin bulunduğunu ve Yunan milletine yeniden bir vergi yükü tahmil edilmiverek eski vergilerin de hafifletilecesini bildirmiştir. Paris operasında çıkan yangın Paris 13 (A.A.) Operanm da mında çıkmış olan yangında o kadar büyük bir alev yükseliyordu ki, herkes felâketin çok daha büyük olduğu zannına düşmüştü. îtfaiye efradı, tiyatro binasının tepesine kadar suyu çıkarmak için Montmartreden dokuz kilo su tazyikli yedi hortum kullanıyorlardı. Bu esnada binanın etrafına halk birikmişti. Damın'yıkılmış olan altı metro mu rabbaı sahasında daha simdiden tamiratn başlanılmıştır. Izmir Vilâvetinin güzel bir Zonguldakta feci bir otomobil kazası oldu karar Zonguldak (Hususî) Ereğli şo sesi üzerinde bir otomobil kazası olmuş. şoför Fethi ölmüş, beş yolcu da yaralan mışlardır. Kazaya sebeb hayli düzgün olan yolun üzerindeki harab Çaylıoğlu köprüsüdür. Bu köprü yolun seviyesin den alçak kaldığı için iyice yaklaşılma dan görülememekte ve süratli giden otomobillere büyük bir tehlike göstermek tedir. Urfa tarihi yazılacak Urfa (Hususî) Urfanın millî tarihimizdeki yeri çok şereflidir. Uç bin senelik mazisi belli olan bu kahraman şehir birçok işgal ve istilâlara uğradığı halde Türklüğünü daima muhafaza etmiş ve hele son Kurtuluş Savaşında feragatin ve yurdseverliğin en yüksek örneğini ver miştir. Halkevi, bu yiğit Türk şehrinin doğru bir tarihini yazmak için tetkikata giriş • miştir îzmir (Hususî) Kazalara işliyen kamyon ve kamyonetlerin fazla yolcu ve eşya almalan, birçok feci kazalara sebebiyet vermektedir. Buna, birçok arabalann hurda bir halde bulunduklafl da ilâve edilmektedir. Vilâyet, bütün kazalara şiddetli bir emir görtdererek araba ların sık sık muayenesi ve şehirler ara sında kat'iyyen fazla yolcu alınmaması İçin tebligat yapmıştır. olduklarından her yere atılamazlar. Ve ancak askerî cihetten azçok faydah bir netice vermesi muhtemel olan yerlere sarfedilirler. Küçük tahrib bombalanna gelince; bunlardan çok miktarda taşınabilirse de çarpma ve patlama tesirleri az olduğundan yapacakları tahrib de ona göredir. Bu nevi bombalara karşı sığınaklarla da azçok çare hulunabilir. îstanbulun çok geniş bir sahaya yayılmış olması bombaların tesirini kendiliğinden azaltır. Ancak çok sık şekilde meskun mahalleler, elektrik, havagazi, su tesisatı, gar, köprü, iskele ve bazı askerî yerler ve bundan başka tahribile halkın iaşe ve yaşayış cihetinden büyük sıkıntıya uğratılabilmesi muhtemel müesseseler hedef teşkil ederler. Bu gibi hedeflerin civarındaki evler de harab olurlar. Fakat hiçbir zaman İstanbulun tamamen tahrib olunacağı korkusunu taşımağa mahal yoktur. 2 Kimyevî maddelerin tesirleri: Zehirli gazlerin tesirinde, ötedenberi fazla mubalâğa edilmiştir. Bilhassa îstanbulun daimî hava cereyanlarına maruz ve rüzgârlı oluşu, uçucu gazlerin kesafetini ve tesirini azaltır. Durucu gazin tesiri de ancak kâfi derecede kesafetle atılmağa ve müsaid şeraite bağlıdır. îstanbulun genişliği bu cihetten de ise yarar. Hiçbir zaman şehrin tamamen gazlenebileceği düşünülmemelidir. Maamafih bilgisiz, hazırlıksız ve tertibatsız yakalanmak çok feci netice verir. Maddî tesiri kadar maneviyatı da bozar ve paniğe sebeb olur. Gaze karşı mükemmel korunma tedbirleri vardır. Alındığı takdirde asla korkulmaz ve panik olmaz. 3 Yangın bombalarından gelecek tehlike: Bence istanbul için en büyük tehlike buradadır. Şehir, haricî hududları itibarile geniş bir sahayı kaplamakla beraber ekser semtleri çok sık ahşab evlerden mürekkeb mahalleler halindedir. Yangın bombaları çok ucuz olduğu gibi çok miktarda da t^şmabilir. Meselâ 10 büyük tayyare 20,000 yangm bombası atabileceğinden bunlann onda biri müsaid yerlere düştüğü takdirde, ayni zamanda 2000 yerde yangın var demektir. Buna karşı en büyük itfaiye teşkilâtma malik olmak dahi tamamen fayda vermez. îşte îstanbulda başlıca bu kısım tehlikeye karşı tedbirler alınmak lâzım gelir ve elbette ahnabilecek esash tedbirler de yok değildir. ** Maarif Vekili dün Ankaraya gitti [Baştarafı 1 inci sahifede] Fransız Başvekili grev yerine Lille 13 (A.A.) M. Leon Blum beraberinde M. Salengro ve Şimal Prefesi olduğu halde buraya gelmiştir. Lillede ve varoşlannda fabrikaların tekrar işgali hâdisesizce yapılmıştır. Hatta bazı müesseselerde direktörler, daha grevciler gelmeden evvel fabrikalann kapılarını bizzat açmışlardır. Emin, Yüksek Muallim Mektebi Müdürü Hâmid, Müzeler Müdürü Aziz, Talim Terbiye Reisi îhsan ve daha birçok maarifçilerimizle saylavlanmızdan Dr. Lutfi Kırdar, Salâh Cimcoz, Mümtaz ve Tayfur uğurlamışlardır. Maarif Vekili Saffet Arıkan kendisini trene binerken gören bir muharririmize kısaca şunlan söylemiştir: «T Maarife aid halledilmesi lâzım gelen bazı işler için Ankaraya gidiyorurn. Maarif işleri üzerinde söylenecek bir çok şeyler var, fakat hemen hepsi bitmek ve neticelenmek üzere olduğundan avdette Başvekilimiz îsmet înönü ile temas ettikten sonra sizinle uzunboylu görüşeceğim. Cumartesi günü tekrar îstanbula dönmüş bulunacağım.» Yunanistanda komünizm aleyhindeki kanun kabul edildi Atina 13 (Hususî) Dün gece toplanan Nazırlar Melisi Yunanistanda komünizm aleyhinde takibat hakkmda Başvekille Dahiliye Vekili tarafından hazırlanan kanunu tetkik ve tasvib et miştir.