10 Evlul 1936 CUMHURİYET ultur uzerınde J Alman terbiye sistemi «Almanyayı kıîvvetli yapan şey metanetle temessül eden teknik terbiyedir» Yazan : Prof. Salih Murad * 22 10 Mezarlıklar ıslah edilecek Belediye, bunun için faaliyete geçiyor Belediyenin yeni sene bütçesinin tasdikı üzerine mezarlıkların imanna yakında başlanacaktır. Bütçenin müsaadesi nisbetinde evvelâ şehir dahılinde ötedeberide gelip gidenlerin, bilhassa şehri dolaşan seyyahların nazarı dikkatini çeken hususî mezarlıklarla Karacaahmed, E dirnekapı ve Topkapıdaki mezarlıklar temizletilerek etraflarına duvar çektirilecek, hayvan ve insanlar tarafından kirletilmesine mâni olunacaktır. Şehir dahilindeki hususî mezarhklardan harab bir halde bulunanların içindeki kemikler kaldırılıp başka yerlerde gömülecek ve buraları arsa haline getirilecektir. Asarı atikadan madud olanlar, iyi bir şekilde muhafaza edilecektir. Zincirlikuyudaki asrî mezarlığa gelince; burasının tanzim ve inşası işi bütçe ile alâkadar olmayıp, Belediyeler Bankasmdan alınacak borc paraya bağlıdır. Belediye, istediği parayı yakın bir zamanda alabilirse burasını da tanzim edecektir. Küçük i t i l â f ı n Bratislav toplantısı Stoyadinoviçin daha evvel Bükreşe gitmesi büyük alâka uyandırdı taraft 1 inci sahlfedei meseleler görüşülürken Avusturya meselesi, geçenlerde aktedılmiş olan AlmanAvusturya itilâfı ve Avusturya ordusu nun teşekkülü dolayısile, müzakeratın merkezini teskil edecektir. Küçük itilâf konseyi, Macaristanın Triyanon muahedenamesinin askerî ahkâmını ihlâl etmesi takdirinde Küçük Iti lâfm nasıl bir hattı hareket ittihaz ede ceği hususunu da tetkik eyliyecektir. Küçük itilâf konseyi, iktısadî noktai nazardan Merkezî Avrupada mesai birliği yapılması meselesinin heyeti mecmu asını da tetkik edecektir. Nihayet konsey, Fransız Leh teşriki mesaisinin akislerile de meşgul olacak tır. rek M. Tataresko ile görüşmüştür. Rumen gazeteleri, Küçük Antant toplantısı arifesinde vukua gelen bu ziyareti ehemmiyetle mevzuu bahsetmekte, dünyanın bu tehlikeli anında Avrupanın ortasında bütün hücumlara göğüs geren 50 milyonluk bir sulh müdafii kütlesinin bulunduğunu tebarüz ettirmektedirler. Cehle şeref veren ilim alum olduğu üzere türkçede mühmelât denilen bir takım kelimeler vardır, manalı lugatlerin yanında manasız bir yer alırlar: Karpuzun yanında marpuz, herifin yanında merif, eşeğin yanında meşek gibi. Yeryüzünü tarihe göre değil de, gizli ve sinsi maksadlara, yahud ilmî vesikaya istinad etmiyen hikâyetlere ve rivayetlere göre mıntakalara ayıran bir takım cömerd alimler yüzünden coğrafyaya da böyle mühmel kelimeler girmiştir. Kürdistan ijte bu «mühmelâttan» biridir. Çünkü Eth* nographique, Ethnologique hiçbir mefhum ifade etmez. Dillerde dönen mühmel kelimelerde farkı coğrafyaya, tarihe iftira teşkil etmesinden ibarettir. Bu hakikati tebellür ettirmek için uzun sözler sarfına, Etnografiden, Etnolojiden, tarihten deliller getirmeğe hacet yoktur. Bütün küre üzerinde tek bir alimin itimada ve ihticaca salih olmak şartileKürdistan haritası çizmediğini, çizemediğini söylemek zaten müsellem olan bu hakikati tevsik etmeğe yeter. Devletlerin sınırları bikarar olur. Fakat milletlerin öz yurdları sabit denilecek hududlar içinde gösterilmek coğrafî ve tarihî zaruretlerdendir. Her milletin yayılış veya dağılış bakımından vaziyeti nekadar değişmiş olursa olsun beşiği mutlaka sabittir, hiç olmazsa tarihçe bellidir. Bunun dışmda herhangi bir tasavvur, nihayet mühmeldir, manasızdır, kuru bir tevehhümdür Tekriık İjn'tve rsife 1 11 l t Talı'rBcUtep 1 1 rı 1 8 yüksek Teknik. rn«kt«bi m Otk* tckn'ık mektebı mm Kral, Yugoslav Başvekilini kabul edecek 18 16 | | ı • ^ ?•' •• I" r 1 1 Muhtelit mcktcp .ı I Stoyadinoviç Bükreşe vardı r> Tlk rnclctcp ölülerin techiz ve tekfini Belediye, ölüleri teçhiz ve tekfin işi için lâzım gelen hazırlıkları da ikmal etmiştir. Teşrinievvelin birinden itibaren ölülerin tekfin ve teçhizi hususunda vaki olacak müracaatler Belediye şubeleri tarafından derhal kabul edilecek ve ölü Almanyada tedris şeklini götterir diagram ler Belediye vasıtalarile kaldmlacaktır. Gerçi Almanlar îngilizlerin endüstri Bunun için Belediye polisine ve Belediye Napolyonun mağlubiyetinden sonra Âlman hükumetlerinin birdenbire kabar deki tefevvukunu bir türlü hazmedemi şubelerine lâzım gelen talimat verilmiş ması 19 uncu asrın tarihî mucizelerinden yor idilerse de zenginler sanayie ehem • tir. biridir. Orta devirden sonra ilk defa o miyet vermiyorlar ve herşey hükumet larak uyanan Almanya fuzulî Roman * ten bekleniyordu. tizmi bir tarafa atıp azimkâr realizmle Sonraki makalelerde göreceğimiz veçİstikbale teveccüh etti. Mazi ilc alâka hile kültür ve terbiyede teknik terbiye nın bu suretle kesilişi yeni terbiye usul nin büyük rolü olmuştur. Bunun en canh leri ve ilmî faaliyete doğru büyük bir hız misalleri Almanya, îngiltere, Amerika ve hasıl etti. llerisini gören hükumet adanr Japonyadır. lan eski ziraat usullerini güden memle Diyagramdan anlaşılacağı üzere AI keti modern sanayi imparatorluğuna kaltnan terbiye sistemi îngiliz ve Fransız bettiler. Dünya üzerinde hiçbir mıntaka terbiye sistemlerinin arasına girer. Al * yoktur ki orada teknik terbiye ve ilmî Italyaya ihrac vaziyeti ve yeni yapımanyada ilkmekteblerden sonra tâli ve araştırma, milletin mukadderatına şekil lacak olan ticaret anlaşması hakkmda muhtelit mektebler geliyor. Zekâ ve kavermek itibarile, buradaki kadar mühim biliyeti yüksek olanlar tâli mektebler yo temasta bulunmak üzere merkeze çağı rol oynamış olsun. lile Üniversite veya Yüksek Mühendis nlmış olan Roma Ticaret Konseyemiz Büyük Fransız sosyologlanndan biri mekteblerine girerler. Tâli mekteblerin Suphi Ziya, İzmir yolile şehrimize geltıin dediğine göre: «Almanyayı Ingiliz birinci kısmı (yani bizim ortamekteb de miştir. Suphi Ziya dün Türkofiste Ital lerin cür'etkâr nıhu ve Fransızların san diğimiz kısma muadil olan kısmı) bitiren yaya ihracat yapan tacirleri davet edeatkâr hislerinden fazla kuvvetli yapan ler fabrikalara gidip biraz para ve sarr rek kendilerile uzunboylu görüşmüştür. silâh sabırla takib, metanetle temessül at kazandıktan sonra Yüksek Sanayi Madrid Ticaret Konseyemiz Kerim eden teknik terbiyedir.» de merkeze davet edilmişti. Şehrimize mektebine (yahud Teknikuma) girerler İlk adım geçen asnn başlannda hüku ve buradan mühendis diplomasını alırlar gelmiş olan Cahid Kerim buradan An met tarafından atıldı. Birçok servet mem Zekâ ve kabiliyeti yüksek olmıyanlar în karaya hareket edecektir. balan ormanlar, madenler, askerî fab gilizlerin sandviç mekteblerine benzıyen Kopenhag Ticaret Konseyemiz Necrikalar gibi müesseseler hükumetin e muhtelit mekteblere devam ederler. Bun mi de bugün Ankaraya gidecektir. Daha linde bulunuyordu. Bunları randımanlı ları bitirenlerin bir kısmı orta teknik mek evvel îskenderiye Ticaret Konseyemiz bir surette çalıştıracak teknik adamlarile teblerine giderek Technisker olurlar. Baha da merkezde temaslarda bulun idare edecek liyakatli memurlara ihtiyac mustu. görülüyordu. SALİH MURAD Bir taraftan Iktısad Vekâleti Müsteşan Faik Kurtoğlunun riyasetindeki bir heyet te Avrupa merkezlerinde yeni ti Bir îngiliz gazetesi Leon Sovyet Rusyadaki Türk caret anlaşmaları akdi için seyahat eder Blumu methediyor muallimleri ken haricî ticaret işlerimizin yeni ve müLondra 9 (A.A.) Morning Post him bazı hareketlerin arifesinde bulunMoskova 9 (A.A.) Tas ajansı bildiriyor: Türk muallimler heyeti, üç gazetesi, M. Bluma tahsis etiği çok sita duğu anlaşılmaktadır. gün Leningradda kalarak oradaki mek yişli başmakalesinde, M. Blumün hemen tebleîi, ilim, fen ve kültür müesseselerini hemen imkânsız olan bir işte cesaretini Devlet Üniversitesini, Ermitaj sarayını muhafaza ettiğini ve Fransa adına, bir tiyatrolan ve hastaneleri» gezmi^lerdir. partinin değil, insanlığın nef'ine olarak 8 eülulde yeniden Moskovaya dönen söz söylemis olduğunu kaydetmektedir. Cemiyeti Akvam Konseyi toplantısına heyet, bu sefer de burada Devlet Üni iştirak edecek olan heyetimiz yarın Ce Floryada tatlı su bulundu nevreye hareket edecektir. Hariciye Veversitesini, Konservatuarı, Tecrübevî tıb merkezi enstitüsünü ve müzeleri ziyaret Floryada Sularyom plâjı karşısında kili doktor Tevfik Rüştü Arasın riyaseti etmiştir. yapılan inşaatta tatlı bir su membaına altında bulunan heyetimize, Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, Hasan Rıza ve Akşam, R. S. F. S. R. kültür halk raslanmıştır. Halk bu sudan içmeğe başNecmeddin Sadık iştirak etmektedirler. komiserliği, Türk heyeti şerefine bir kalamıştır. Floryalılar imar hareketile birHeyetimiz evvelâ Atinaya uğrıyacak bul resmi tertib eylemiştir. likte topraklarına bereket geldiğini söy ve orada Yunan Başvekili M. Metak Heyet 10 eylule kadar Moskovada kalacak ve bilahara Kırıma hareket ede lemekte ve denizden 8 metro ilerideki bu sasla görüştükten sonra Cenevreye gide cektir. cektir. kuyudan dolayı çok sevinmektedirler. Haricî ticaret islerimiz Belgrad 9 (Hususî) Yugoslavya Başvekili ve Hariciye Vekili Stoyadino viç bu sabah saat 10 da Bükreşe varmıştır. Yugoslav Başvekilini Romanya hu dudunda Rumen Başvekil ve Hariciye Vekilleri mümessillerile Yugoslavyanın Bükreş elçisi karşılamışlardır. Bükreş istasyonunda ise Başvekil Tataresko ile Fransız, Polonya, Küçük Antant ve Balkan Antantı hükumetlerinin sefirleri Başvekili karşılıyanlar arasmda bulunu yordu. Yugoslavya Başvekili istasyondan iner inmez doğruca saraya giderek defteri imzalamış, sonra Romanya Hariciye Nazın Antenesko ile birlikte meçhul asker abidesine giderek çelenk koymuştur. Bunu müteakıb Hariciye Nezaretine gide Belgrad 9 (A.A.) M. Stoyadinoviç, Bükreşte cuma gününe kadar kala cak ve müteakıben beraberinde Romanya Hariciye Nazırı M. Victor Antonesco olduğu halde Breslavda toplanacak olan Küçük İtilâf konferansına iştirak etmek üzere oraya gidecektir. Kendilerine Romanya Hariciye müsteşarı M Badulesco da refakat edecektir. Kral Karol, Yugoslavya Başvekilini perşembe sabahı M. Tataresko ve M. Antanosco ile birlikte kabul edecektir. Uç devlet adamı, Kralın Sinaiada yaz • lık malikânesinde öğle yemeğini yiyecekler ve iki memleketi alâkadar eden iktısadî ve malî meseleleri tetkik edeceklerdir. Belgradda Türk sefiri Yunan maslahatgüzarile görüştü Bazı yeni hareketler arifesinde bulunuyor Sa Majeste Edvardın ziyareti IBastarafi 1 inci sahlfedei fatile karşılanmış ve böyle bir hüsnü kabul görmüştür. Müşarünileyhin Yunanistan ve Tür kiyeye ayak basışı her iki milletin de îngilizlere karşı.beslemekte oldukları dos tane hislerin izhanna vesıle olmuştur. EIbette ki Akdeniz vaziyetinde bizleri bir birimıze çekmekte olan mühim amiller mevcuddur. Maamafih Türkiye ve Yunanistan için îngiliz dostluğu uzun maziye dayanan bir an'anedir. Gerçi Türkiye ile olan dostluk 1914 1918 sene lerinde tevakkufa uğramışsa da Türk İngiliz harbi hasımların birbirlerine karşı perverde etmekte oldukları hürmeti a zaltmak yerine bilâkis fazlalaştırmıştır. Kralın evvelâ Çanakkaledeki mezar lıklan ziyareti hiçbir veçhile umumî a henge mugayir sayılamaz. Bu ziyaret e sas itibarile îngiliz askerlerinin mezarlanna karşı perverde olunan tabiî bir hür met vazifesinin ifasından başka birşey değildir. Türkler gayet isabetli olarak bu ziyareti her iki milletin cesaret ve şecaatine karşı hissolunan bir hürmetin tezahürü şeklinde telâkki ediyorlar ve birbirine lâyık iki düşmanın muhasama hatıralan nın, bu hatıraları şerefli tutanlar için ayrılık değil, birleşiklik yolunda ilhamkâr bir nümune olacağını takdir etmiş bulunuyorlar. Ne yazık ki bu gibi imtisal nümuneleri daha sık tekerrür etmemekte dir. İstanbul Türkler eline geçelidenbe ri bir îngiliz Kralının bu şehri ziyareti tarihte ilktir. Temenni olunur ki bu gibi ziyaretler tekerrür etsin.» Cenevrevp gidecek heyetimiz Atina 9 (Hususî) Belgraddan bura gazetelerinin aldıkları telgraflarda oradaki Türkiye elçisi Haydar Oktayın Belgraddaki Yunan elçiliği maslahatgüzarını davet ederek uzunboylu hususî bir •T* *t* H* mülâkatta bulunduğu bildirilmektedir. Arsıulusal Coğrafya cemiyetinin umuYunanistanın yeni Bükreş elçisi Pipinellı mî kâtibi olup otomobilile uzun bir seyacumartesi günü hareket edecektir. hate çıkan M. Mişel Hodetin coğrafî hakikatlerden ziyade indî, keyfî, vehmî hayalî telâkkilere ve daha doğrusu mühmelâta kıymet verdiğini ParisKürdistan kelimelerini taşıyan bir tabelâyı otomobiline asmasından anladık. İstanbullular, her {BaştaraU 1 inci sahtfede~\ tanınmış bir hükumet bulunmadığına ka hangi bir coğrafya cemiyetine üye yazılmış olmamakla beraber hakikî coğrafyayı rar verecektir. Bu gazete, Habeşistanın istiklâlinin mekteblerde okuyup bellemiş olduklarıntanınacağını, bu memleketin Milletler dan umumî kâtibin bu gafletini Beyoğlu Cemiyetinin Asamblede rey vermek hak caddelerinde yakalamaktan geri kalmadıkma malik azasından bulunduğunu ilâve lar ve gazetemizin dünkü nüshasında oetmektedir. Ancak murahhasları Millet kunduğu üzere kendisine «doğru» yu öğler Cemiyetinin bu defaki toplantısına iş retmek nezaketini gösterdiler. tirak edemiyeceklerdir. Bu talim ve taallüm, cehle şeref veren lmparatorun yeni bir bir ilmin giderilmesi gibi bir netice verdibeyannamesi daha ği için bizzat ilme hizmet sayılabilir. Londra 9 (A.A.) Necaşi, bütün *** dünyaya hitaben neşretmiş olduğu bir Bu ilmî hâdise bana, Nasraddin Hobeyannamede İtalyanların Habeşistanın canm bir fıkrasını hatırlattı. O, bir gün üçte ikisine hâkim olmadıklarını bir kere Akşehir camisinde vaza çıkmıştı. Cemadaha tekrar ve memleketin garb kısmında atten biri yanına sokuldu, mühimce bir muntazam bir hükumet mevcud olduğunu mesele sordu. Hoca, hakikî bir alim gibi ilâve eylemektedir. dürüst davrandı, «Bilmiyorum evlâd» Beyannamede deniliyor ki: dedi. Soruyu yapan kızdı, bağırdı: «İtalya, Habeşistandaki tahakkümü Bilmiyorsun da bu kürsüye ne div* nü tayyareleri sayesinde muhafaza et çıkıyorsun? mektedir. îtalyan tayyarecileri, bomba Hoca, gülerek cevabı yapıştırdı: lar ve yağmurlar mevsiminden sonra Ben ilmime göre yükseldim. Cehkatliâmlar yapılacağını beyan eden ve lime göre yükselseydim göke çıkmakhğım halkı bir Habeş hükumeti mevcud değillâzım gelirdi. miş kanaatini tevlid etmeğe uğraşan beM. Mişel Hodent galiba ilmine göre yannameler atmaktadırlar.» yükselenlerden değil!.. Romada Habeşistan aleyhine bir anlaşma Italyanın tezi parator Habeş hükumetinin filî reisi olarak tanınmıyacaktır. Cemiyeti Akvam Goredeki Habeş hükumetini tanımadığı cihetle bu hükumetin mümessilleri de Cemiyeti Akvam toplantılarına kabul edilmiyecek. Habeşistan müstakil hükumet sıfatile Bu meselede îtalyanın tezi şudur: Cemiyeti Akvama aza olarak kalacak, Habeş delegeleri Cemiyeti Akvam A fakat murahhasların temsil hakkı olmı samblesine kabul edilmiyeceklerdir. îm yacaktır. Bir iki adım attıktan sonra yayakal dınmında durmuşlardı. Saniha, görülüp gülünc olmaktan korkuyordu. Rica ederim, dedi; burada dur mıyalım. Belki bildiklere rasgeliriz. Haydi Taksim bahçesine gidelim. Olmaz mı? Şuradan bir taksiye bınelim. Karşıki kaldırıma geçmek ve so kağın içinde duran otomobillerden birine binmek istediler. Bu sırada aşağıdan hızla gelen bir otomobil üzerlerine yürüdü. Ercümend. kendi ni geriye attı. Bu arada şapkası başm dan uçarak yere düştü. Delikanlı rüz gârın sürüklediği şapkasının peşinden koşarken gazete müvezzilerinden biri şapkayı alıp sahibine verdi. Ercümend pardesüsünün yenile şapkasının çamurlannı sildi. Bu arada Saniha, karşıki yayakaldırımına geçmiş, sokağm içindeki birinci taksinin yanında onu bekliyordu. Er cümend, caddenin ortasında, kaybettiği Sanihayı arıyor, etrafına bakınıp duru yordu. Genc kadın, karşıdan kolunu sal~ lıyarak ve bağırarak onu çağırdı. Ercümend, nihayet Sanihayı görerek ona doğru fırladı. Bu sefer de, az kalsın, yukarıdan gelen bir tramvayın altına giriyor du. Nihayet, şaşkın ve benzi solgun bir halde kadının yanına gelebildi. Saniha: Gel, şu otomobile binelim, dedi. Ercümend, bir türlü karar veremiyor, ne yapacağını bilmez bir halde duruyordu. Saniha sokağa girdi ve şoförün ka pısını açtığı taksiye atladı: Taksim bahçesine, dedi. Saniha otomobilin içinde, köşeye sak" landı ve mantosunun yakasmı kaldırdı. Böylece görülmekten ve tanınmaktan kurtulmuş oluyordu. Genc kadın, söyliyecek birşey bulamıyarak susuyor, Ercümend de, askerî bir diklikle yanında oturmuş, önüne bakıyor ve konuşmuyordu. Bu sivil kıyafet, ona hiç mi hiç yaraşmamıştı. Yakalığı, kravatı hep modası geçmiş, eski şeylerdi. Otomobilin önüne bir çocuk veya kadın çıktı mı, yahud aksi istikametten hızlı bir tramvay veya otomobil geldi mi, genc zabit gayriihtiyarî, irkiliyordu. Yıl" lardanberi büyük bir şehrin aceleci kalabalığından uzak, tenha ve sakin yerlerde yaşamağa ahşmış olduğu için, biribirine giren bu otomobiller, otobüsler, tram vaylar, arabalar, yayalar ona hemen bir kaza olacak endisesini, vehmini veriyor du. Böylece bir dakika sustular. Sonra, Saniha gülerek: lArkası varj Roma 9 (Hususî) Cemiyeti Akvam Kâtibi Umumisi M. Avenol Hariciye Nazırı Kont Çiyano ile iki defa görüştükten sonra, bugün de M. Musolini ile görüşmüştür. Bu mülâkatlar neticesinde Italyanın Cemiyeti Akvam toplantılarına iştiraki temin edildiği haber verilmektedir. M. TURHAN TAN "Cumhuriyet,, i« tefrikası 62 Ercümend, henüz daha kendisini görmeden dönüp gitmek, ona karşı duyduğu fena duyguyu talihsiz delikanlıya hissettirmeden, onu acı bir mecburiyete, elım bir sukutu hayale uğratmadan kaçmak, daha iyi olmaz mıydı? Aralarında üç dört metro mesafe vardı. Ercümend, Taksimden doğru gelen kadınlara baktığı için, caddenin karşı tarafından ve aşağıdan doğru mailen gelen Sanihayı görmemişti. Saniha ona doğru bir iki adım daha attı. Gözlerini Ercümendin kararmış, zayıflamış yor gun çehresinden ayırmadan yürüdü. Tam geri dönmeği zihninden geçirirken onun yüzünde, kendisine mahzun aşkını hatırlatan, acı tebessümünü, çocukça dargın halini gördü. Ercümendin sonra hafıfçe titrediğini de gördü. Sıcak bir muhitten gelmiş olan zavallı çocuk bu ince pardesü ile üşüyor vaziyetinde biraz iğildi, boğuk bir ses rakile Sanihaya dikkatli bakıp geçti. O zaman Saniha Hanımefendi, işçi kızm le: Artık gelmiyeceksiniz, hiç gelmi" sadeliğine gıpta etti. yeceksiniz sanmıştım; dedi. Sonra Ercümende döndü: Böyle bir zanna nasıl kapıldınız? Bir yere gidelim. Burada fazla Kadmların randevularına daima geç kalamayız. Bize bakmağa başladılar. kaldıklarını bilmiyor musunuz Ercümend Nereye gidelim? Bey? Ben yetişmek için en hızlı giden Bilmem. İstanbuldan çıkalı yıllar Abidin Daver DAVER taksiye bindim, adeta kanadlanarak gel oldu. Hiçbir yer bilmiyorum. Fakat, sidu; hem de bir nöbetçi nefer dikkat ve dim. zin yanınızda yürümeğe de yüzüm yok. itinası, vazifeperverliğile kendisini bek Sonra, salonlardaki en zarif gülüşile Utanıyorum. Saniha, niçin bu kadar şık lerken... güldü; halbuki hakikati halde içinde hiç giyindiniz bugün? Benim halimi, fakir O çocukça dargın bakış ve bu titre gülmek arzusu yoktu. olduğumu bilmiyor muydunuz sanki? yiş, Sanihanın yüreğini derin bir şefkat Ercümend, ona endişeli bir hayretle Bana acımadınız mı? hissile doldurdu. Geri dönmekten vaz bakıyordu. Bu bakışı görünce, Saniha r Hiç te şık değilim. Bu akşam kogeçerek yanına yaklaştı. O, hâlâ Taksim lâve etti: camla Tokatlıyanda yemek yiyeceğiz. tarafından gelenlere bakıyordu. Brr Şiş Beni görmekten memnun olmadı Akşama kadar sizinle beraber bulunmak li hanımefendisi itiyadile: nız galiba? isîediğim için, tekrar eve dönüp giyinme Bonjur Ercümend Bey. Nasılsı • Hayır, memnun olmadım. Çünkü, ğe lüzum kalmasın diye, biraz itinalı ginız efendim? başının içindeki, hatıramdaki Sanihaya yindim. Dedi. Ercümend, birdenbire sıçradı. hiç benzemiyorsunuz. Çok güzelsiniz, Saniha yalan söylüyordu. Sonra, bir Başını çevirdi; hemen hazırol vaziyeti fazla güzel... Güzelliğiniz karşısında denbire pişman oldu. aldı ve başında bir fötr şapka oiduğunu kendimden utanıyorum. Doğrusunu isterseniz, Ercümend unutarak sanki b?şında haki kasketi var~ Saniha gözlerini indirdi. Ercümendin, sizin için böyle süslendim. Sizin hoşunumış gibi alelâcele askerce selâm verdi. zavallı kıyafeti karşısında kcndisi de ay za gitmek, sizi teshir etmek için... Samanî renkte, yepyeni bir eldiven giy ni hissi duymuş, utanmıştı. Niçin, bu kaErcümend bu iltifata memnun olma mişti. Bu yeni eldiveni görünce Saniha dar muhteşem giyinmişti? Halinden sr dı; bilâkis canı sıkıldı; hırçm edasile cegayrihtiyarî «eldivenlerini daha şimdi kıldı; pek sade giyinmiş genc bir işçi vab verdi: almış» diye düşündü. Delikanlı, böylece kız, kıyafetleri itibarile birbirine yaraş Sade giyindiğiniz zaman, sizi daha eli fötr şapkasının kenarında ve hazırol 1 mıyan bu çifte, bilhassa kadmlık me * çok severdim.