24 Ağustos 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

24 Ağustos 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Ağustos 1936 CUMHURIYJET Deniz yolculuklarının zorluğu Karadan gemiye, gemiden karaya gitme işleri Halkın vapurlara çıkış ve inişini tanzim ve sandal fiatlarını kontrol etmek lâzım Dil inkılâbımızda yeni bir hamle [Baştarafı 1 inci sahiîedel Defterdarlığın yeni kadrosu Küçük memurlarm tayinleri de buraca yapılacak Sirkeciye kıçtan yanaşmış vapura yolcular sandalla ve müşkülâtla çıkar Deniz seyahatinin zorlukları başlıklı yazımda deniz seyahatine çıkmanın güçlüklerinden bahsetmiştim. Ben biitün bu güçlükleri yendim ve yola çıktım. Çık tım diyorum amma, bu da kolay olmadı. Bineceğim gemi nhtıma amudî bir vaziyette olduğu için sandala binip gemiye gitmek lâzımdı. «Dolmuşa bir adam» diye beni de aldılar. Sandala binmemizle vapura yanaşmamız arasmda ancak iki, üç dakika vakit geçti. Fakat sandaldan vapura çıkmamız on dakikadan fazla sürdü. Sinirlenme, korku ve hiddet hislerile dolu on dakika! Herşeyden evvel, sandal parası olarak 25 kuruş vermek lâzımdı. Bir kişi olsanız, beş veya on kişilik bir aile olsanız on para tenzilâtı yok. Adam başına 25 kuruş! Bu parayı vermek istemezseniz ya vapura yüzerek gitmeğe veya hiç binmemeğe mahkumsunuz. Şöyle bir hesabladım: Üç dakika 25 kuruş, yanm saatte otuz kuruş, bir saatte beş yüz kuruş! Çok şiikür, vapurlar bu tarifeye tâbi degil. Yoksa gideceğim yer 14 saatlik bir mesafe olduğnna göre 70 lira vermekliğim icab ederdi. Halbuki birinci mevki kamara bileti ancak bunun onda b i r i ! . a Sandalın vapura yanaşması da Tsîr mesele! Gelen sandalların hepsi birden yanaşmak istiyor. Yolcuları boşaltıp dönmek istiyenlerin hepsi birden dönmek istiyor. Sandalcılar ve yolculann hepsi birden bağırıyor, haykınyor. Sandaldan vapur merdivenîne atla mak, bu dar, oynak merdivenden vapura çıkmak bir kale zaptetmek kadar güç bir şey!... Kale zaptına giderken silâhh düşmana karşı siz de silâhh gidersiniz. Burada ise silâh intizamsızlık, terbiyesizlik, yüzsüzlük olduğu için bu silâhı kullan mak istemiyenler ve kullanamıyanlar daha başlangıcda mağlub. Siz merdivene bin müşkülâtla tırma nırken arkanızdan gelen zat, her neden se, sizi geçmek ister. Geçerken elindeki sepet, bavul veya desti ile ayağınıza, dizinize veya başınıza çarpar. Onun nez dinde sizin bu uzuvlarınızla vapurun çelik zırhı arasında bir fark yoktur. Siz bu saygısıza ne diyeceğinizi düşünürken, bir yük daha alabilmek kaygu sile merdivenden asağıya «dörtnala» koşan bir hammalın sademesine uğrarsınız. Evvelki sepet, testi çarpmasını unutur sunuz, bu son hücum ve taarruz neticesinde denize düşmediğinize şükredersi niz... Belki üstünüz, başmız kirlenmiş, lekelenmiş, hatta parçalanmıştır. Fakat, gene sağ ve salim merdiven denilen bu sarkık sırat köprüsünün üst başına vardığınız zaman bir polis memuru görür ve hayret edersiniz. Evet, bütün bu kavga, şamata, mübareze ve musaraa sahneleri merdiven başında duran bir polis memurunun gözü önünde cereyan eder. O, hiç bir şeye karışmaz. Galiba kanşmadığını gördüğü için halk ta ona hiçbir şikâyette bulunmaz. Geceyarısı vardığınız limanda vapur gene iskeleye yanaşmadığı için binerken çektiklerinizin hepsini bir daha, yani vapurdan çıkarken de çekersiniz. Şu farkla: Ben bu sefer sabredemedim. Polis memuruna merdiveni inerken ve çıkarken halkın maruz bulunduğu tehlikeyi gösterdim. Derhal harekete geçti: «Yahu! Ne yapıyorsunuz? Ne acele ediyorsu nuz! Herkes çıkmadan ve binmeden vapur kalkmaz ki...» tarzında sözler söyledi. Fakat hepsi bu kadar. Hiçbir şey söylenmemiş gibi boğuşma bütün şiddetile devam etti. Az kaldı unutuyordum. Çıkışta büyük bir fark. daha var.du .Adam başına 25 kuruş yerine 40 kuruş istediler. Haklan da vardı. Bu sefer bindiğimiz sandal değil, motör; yani motörlü sandaldı. San dal 6 kişi alıyordu. Bu motör ise 46 kişi alıyor!... Motörcüler ve sandalcılar bir taraftan, yolcular bir taraftan; çekişe, çekişe 40 yerine 30 kuruşa sulh olduk. Şükür ki bir kazaya uğramadan karaya çıkabildik. Karadan gemîye ve gemiden karaya sandalla gidip gelmek mecburiyeti olan yerlerde «nizam ve intizam» ın muhafaza ve murakabesine hangi dairenin kanştığını bilmiyorum. Belediye mi, Vilâyet mi, herhangisi ise pek az bir gayretle halka pek çok hizmet edebilecekleri fikrindeydim. Nasıl olsa vapur merdivenine bir polis memuru koymak usul ve âdeti var. Bu memura «zamimeten» iki vazife daha verilemez mi? 1 Halkm çıkış ve inişini tanzim. 2 Sandal ve motör fiatlarını kontrol. Şüphesiz, polis memurunu vazifesine göre yetiştirmek ve eline «sandal nakliye tarifesini» vermek lâzım gelecektir. asırlık bir fark ve terakki gördüm. Kendim sümeroloğum. Benim iddiam bütün dünya dillerinin hatta fransızcanın da Sümer dilinden alındığıdır. Dünyada yeIstanbul Defterdarlığmın Vekâletçe gâne kaynak Sümer dilidir. Bunu çağı rılmak nezaketini gösterdiğiniz büyük tasdik edilen kadrosu şu şekildedir: Kurultayınızda da müdafaa ederek is İrad ve servet varidat müdürü: Hakkı pat etmeğe çalışacağım.» Kâmil, tstihlâk ve muamele müdürü: Mümtaz, Damga müdürü: Hilmi, MuaYunan profesörünün beyanatı « Ben Atina Üniversitesinde fılolo mele ve istihlâk müdür muavini: Ali Keji profesörüyüm. Istanbula ilk defa ge mal, İrad ve servet müdür muavini: Taliyorum. Kendim, Yanyada doğdum. lât, Kontrol memurları: Ahmed Nazım, Küçükken Yanyada bir Türk mektebm Irfan, Esad, Hilmi Arif, Salâhaddin, de okuduğum cihetle epeyce türkçe öğ Suphi, Fazıl, Şerefeddin, Osman Nuri, renmiştim. Kurultayda söylemek üzere Mehmed Necati (îzmirden), Avni, Cebir tez hazırlıyamadım. Çünkü Kurulta lâl, Emin, Sedad. (İzmirden), Salâhadya çok geç davet edildim. Bununla be din, Hasarr, Reşad, Emin Süleyman, raber Yunan hükumeti adına icab ederse Mehmed Ayet, Âdıl, Celâl, Emin Kurultayda birşeyler söylemek isterim. (Yanko oğlu), Osman. Esasen Atina Üniversitesinden Istanbu! Pul tetkik memurları: Taip, İhsan Üniversitesine muhabbet ve sevgi getır Ali, Said, Sadık. dim. Benim şahsan (Klâsik dillerin muTahakkuk müfettişi: Şakir, Pul mü kayeseli grameri) adlı bir eserim vardır. Kendim 3000 yıllık tarihi olan Grec li fettişi: Ahmed Vehbi, Tahakkuk şube sanile uğraşıyorum. Bizde de imlâ me* şefleri: Salih, Hasan Fehmi, Mazhar, seleleri pek karışıktır. Biz Yunanistanda Hasan, Remzi, Reşad, Osman Nuri bunun üzerinde çalışıyoruz. Son söz o (Asaleten), Bürhaneddin, Mehmed Ali, larak beni davet etmek nezaketini göste Murad, Ferid, Mefahir, Emin Fuad, ren Türk hükumetine teşekkür ederim.» Mithat, Cemal Tan, Hayati, Saim, Salim, Süreyya, Seyfeddin, Zühdü, Sıtkı, Bulgar profesörü ne diyor? Ziya Çağh, Kadir, Ismail Hakkı (icra Kurultaya gelen memuru), Süleyman Sadi, Cevdet, Saim, ecnebi profesörle Ekrem Emin, Hulusi (vekâleten), Murin en genci olan hiddin, Şinasi, Ihsan, Cemal, SabahadBulgar profesörü din. Peter Mijatewdir. Tahsil kontrol memuru: Tevfik Be sim, Kırtasiye muhasibi: Mehmed Ali, Tahsil başmemuru: Mahmud Celâl, Tahsil kontrol memuru: Asım, Nedim Kadri, Hikmet, Nejad, Hilmi, Hamdi, Fuad, İhsan, Ömer Taha, Cemil Kemal, « Bulganstan Kurultaya iştirak Cemal Erer, Necmi, Mehmed Ali. da ilk türkolog beBulgar dlımi Diğer memurlar doğrudan doğruya Isnim. Hâlen Kurultaya gelmiş olan meş tanbul Vilâyetince ve eskiden maliyede hur Macar âlimi Nemeth Gyulanın tale müstahdem memurlar arasmdan tayin ebesiyim. Çok genç çağırıldığımdan bir tez dilecek, kimse açıkta kalmıyacaktır. hazırlıyamadım. Esasen hocalanmm yanında bana şimdilik dinlemek düşer. Maamafih önümüzdeki Kurultaya herhal de hazırlıkh geleceğim. Türkçe, almanca, macarca, arabca ve farsça tahsil ettım. Türkçeye evvelâ Macaristanda, sonra Almanyada çalıştım. Nihayet 1932 senesinde Istanbula gele rek Edebiyat fakültenizde bir yıl çahş tım. Hâlen Bulgaristanda eski Türk vesikalan üzerinde etüdler yapmaktayım. Niçin türkolog olduğumu soruyorsunuz. Çünkü şimdiki Bulgarlar Slavdır, amma eski Bulgarlar Türktü. Binaenaleyh o zamanki lisan bizi de şiddetle alâkadar eder. Bizim için bu işlerle yeni uğraşmağa başhyan kimseleri Kurultayın da vet etmesi büyük bir mazhariyet tir. Kurultay heyetine çok müteşekkirim. Esasen burada Zora gazetesinin de muhabiri bulunuyorum. Türk Bulgar dostluğunu ilmî sahada çalışmak suretile kuvvetlendirmek benim de vazifemdir.» Kendisi Sofya Mıllî kütübhanesi Şark şubesi şefidir. Mükemmel türkçe konuşmaktadır. Bize şunları söyledi: Osloda toplanan arkeoloji kongresi Delegelerimizin gösterdikleri büyük muvaffakiyet, hakkımızda büyük tezahürata sebeb oldu IBaştaraU 1 inci sahifede\ Moskovada suikasd muhakemesi [Baştarafı 1 inci sahifede] Erbaamn Dil Kurultaytna telâmt Dün gece Erbaa C. H. Partisi namına Âlim, Vçak kurumu namına Serin, Urbay namına Z. Gegin, Kızılay namına Cemal Voral, Çocuk kurumu namına Sami, Spor Birliği namına A. Gerçek imzasile aşağıdaki telgrafı aldik: «Tarihte, tesadüfü ender inkılâblan mızı başaran Türke ve ana dilini öğreten Büyük Önderimiz Atatürke Erbaa halkı namına sonsuz saygılanmızı sunar, onun izinde durmadan yürüyen üçüncü Dil Kurultayımızı saygı ile selâmlarız.» V. BIRSON Gütnüşanede açılan Dikiş Yurdu Usküdar Halkevinde merasim Dil Kurultayının açılması münasebetile Usküdar Halkevi Kurultayın müzakerelerinin devam ettiği günler için birer müsamere hazırlamıştır. Evin salonunda verilecek olan bu müsamerelere İstiklâl ve Kurultay marşlarile başlanacak, dil üzerinde konferanslar verilecek, Kurultay müzakereleri de radyo ile nakledilecek tir. ^ Italya ticaret anlaşmasınîn uzatılmasının tesiri îtalya ile ticarî münasebetlerimizin inkıtaa uğramaması için 4 nisan tarihli ticaret ve klering anlaşmalarının 20 tem muzdan itibaren üç ay uzatıldığı, buna dair notaların imzalandığı telgrafla ev velki gün alâkadar makamlara bildiril Dikiş sergisinde teşhir edilen eserler Gümüşane (Hususî) Vilâyetimiz fından kesildi. Sergide devam eden cla miş ve bu haber piyasada iyi bir tesir yapde ilk defa açılan dikiş yurdu çok iyi kar vetlilere izahat verdiler. Altı ay zarfında mıştır. Bu yüzden limon fiatları hemen düş şılanmış ve iyi intıbalar bırakmıştır. hazırlanan çok zengin ve güzel işler daBu yurda şehrimizin kibar aileleri altı vetlilerin takdir nazarlaruıı çekti ve pek meğç, nububat fiatlan da yükselmege ay kadar devam etmiş ve bu altı ay zar ziyade begenüdi. Muallim Nezihe Ocak başlamıştır. fında devam edenlerin hepsi muvaffak h davetliler tarafından tebrik edildi. NeYeni anlaşmanın bugün Vekiller Heolmuştur. Altı aylık çalışmalarm sonu zihenin vazifeseverliği ve meslek sevgisile yetince tasdik edilmesi muhtemeldir. Bir cunu gösteren sergi kalabahk bir halk elde ettiği muvaffakiyet yurda devam kaç güne kadar gümrükteki limonların huzurunda bugün açıldı. Açılma merasi edenlerin hepsini yetiştirmiş olmakla çok mukavele üzerine çıkarılması limon buhminde Valimiz Hilmi Ocaklı ve bütün yüksek bir değerdedir. Imtihana giren ranınm önüne geçeceği anlaşılmaktadır. davetliler hazır bulundu. Yurdun aile ha bütün müdavimler muvaffak olmuş ve Mersinli Rahmi adında bir Türk, piyatında yaptığı mühim değişikliklerden diplomaları merasimle dağıtılmıştır. Ser yasadaki limon buhranmın önüne geçmek ve getirdiği faydalardan bahisle söylev gi bir hafta müddetle halka açık kala üzere, evvelki giia çehrimize on ton limon ler verildi. Yurdun kordelâsı Vali tara cakbr. olduğu için 1933 senesi başmdanberi mevkuf bulunduğunu söylemiştir. Suikasd teşebbüsü dolayısile yeniden birçok tevkifler yapılmıştır. Tevkifat devam etmektedir. İkinci enternasyonal idare heyeti, Sovyet hükumetine bir telgraf gönde rerek maznunlara serbest müdafaa hakkı verilmesini ve ölüm cezası tatbik eBu yüz yirmi sekizi bulan kominikas dılmemesini taleb etmiştir. yonun AvTupaya koyduğu yeni vesikalar, Divanıharbin kararı sabaha doğru yeni hakikatler son derece mühimdi. beklenmektedir. Asya ve Avrupada kavimlerin muha Tomski intihar etti ceretlerine, onların birbirine verdiği an'aMoskova 23 (A.A.) Sovyetler Bir ne ve yaptıkları karşılıklı tesirlere aid çok liği Komünist Partisi Merkez Komitesi yeni ve esaslı kanaatler ortaya çıkmıştır tarafından neşredilen bir tebliğde deni ki bunların neşri ve klâsik kitablara geçyor ki: mesile şimdiki telâkkilerden bir kısmının «Troçki Zinovyef mukabil ihtilâl değişeceğini bekliyebiliriz. tethişçilerile rabıtası olan ve merkez Bu büyük ve ehemmiyetli ilim kaynaşkomitesi yedek azasından bulunan Mimasına Türkiyenin tuttuğu yer, bir cümşel Tomski Bolşevodaki köşkünde 22 le ile birinci sınıf olmuştur. Kongrenin ağustosta intihar etmiştir.» delegelerimize ve tebliğlerine gösterdiği Sovyet gazetelerinin ikinci derin alâka her tahminin üstüne çıkmış enternasyonale cevabları br. Moskova 23 (A.A.) İzvestıj'a ve Delegelerimizin ilim âlemine bu sefer Pravda gazeteleri, suikasdciler lehinde sunduklan hakikat «Türk Tarih Kunr ikinci enternasyonal bürosunun ve bey munun» geçen yıl Alacahöyükte yaptığı nelmilel sendıkalar federasyonunun tel hafriyatta keşfedilen eserlere aid izah grafını mevzuu bahsederek So\yetler lardır. Kongre bunun için münhasıran Birliği adliyesine yapılan bu müdahale Türklere aid zaman ayırmış, toplantının yi tenkid etmekte ve gizli Alman pobaşkanlığını da gene Türk delegesine bılisinin elinde âlet olan mücrimlerin arakmıştı. vukatlığmı yapan bu telgraf mumzileAntropolojist olan Şevket Aziz Kanrini şiddetle takbih eylemektedir. Bu telgrafı imza edenler müdahalelerini su, ilkin Alacahöyükte bulunan iskelet guya haklı göstermek için <adlî temi lerin birisinin kafatası üzerindeki tetki nat» ve «dünya işçileri tesanüdünden» kinin ve sonra Truva örelleri yakmında bahsetmekten sıkılmıyorlar. Kumtepede yapılan hafriyatımızla çı kan iskeletlere aid tetkikinin neticesini Kazaklar Staline müracaat ederek bildirmiştir. Fransız antrolojisti Valças, Troçkinin imhasım istediler İsviçreli profesör Pittarde ve Ingiliz proMoskova 23 (A.A.) Tethişçilerin fesörlerinden Myres bu tebligler üzerinmuhakemesini mevzuu bahseden İz de söz almış, brakisefal ırklarm dağlık vestiya ve Pravda gazeteleri, Troçki yerlerle münasebeti üzerine olduğu ka prensipleri perdesi arkasında Alman dar, pek az tanınmış Anadolu antropo fasistlerinin aleti olarak memlekete hiz lojisine de ışık veren neticenin ehemmiyemet edenlerin vücudünü ortadan kal tini tebarüz ettirmişlerdir, Türkiyeyi ve dırmak istiyen mücrimler hakkında Türk antropolojisini alkışlamışlardır. nefret izhar etmektedirler. Pravda gaSaat 1 1 de söz alan arkeolog Remzi zetesi, tethişçileri takbih için memle Uğuz Arık, Alacahöyük hafriyatınm taketin her tarafından akm akm gelen telgrafların manasmı tebarüz ettirdik rihini, nasıl yapıldığmı, Türk Tarih Kuten sonra beş bin Kuban kazağından rumunun bu hafriyat ve genel olarak büStaline gelen telgrafı neşretmektedir. tün hafriyatlar üzerindeki esaslı rolünü Bu telgrafta Kazaklar Staline sadakat ortaya koyan bir kısa başlangıcdan sonlerini teyid etmekte ve Troçkicilerin ra, hafriyatın neticelerini anlatmıştır. Her toprak tabakasının verdiği kültür eşya imhasım istemektedir. sının tetkik ve tasnifine bu izahat ve onlara aid projeksiyonlar tahmin edilmez bir alâka ve takdirle karşılanmıştır. Türk Morua'nuı en ünlü romanı, son arkeolojisini ve onun hafriyatlarda kul yılların en çok beğenilmiş eserı. landığı metodları aydınlatan bu kısmın Beş yılda yalnız Fransada beş yüz ne derece lüzumlu olduğunu sonradan defa basılmıştır. Bizde de gördüğü muhtelif milletlerin delegesinden dinlenen büyük rağbet üzerine bu kere lânoktai nazarlar ispat etmiştir. zım gelen itina ile ikinci defa baSıra hafriyatta bulunan mezarlann sılmış ve fiatı 150 kuruştan 100 kuve içlerinde ele geçen emsalsiz hazinele * ruşa indirilmiştir. rın tetkik ve izahile Alacahöyüğe aid bir Tercüme Havdar Rifatmdır. gileri kongresi ilk toplantısmı 1932 de Londrada yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti hem kongrenin kuruluşunda, hem toplantısında delege göndermişti. Tarihten önce ve ön tarih bilgilerile bilhassa arkeoloji antropolojisi etnografya paleontoloji ve jeoloji folklör gibi di* siplinlerin hepsini içine alan kongrenin idare ve sevkini Conceil Permanent de nen bir heyet üstüne almıştır. 34 milletin delegesinden meydana gelen konseyde Türkiye delegsi de vardı. Kongrenin iş lemesini Konsey Termenantta Norveçi temsil eden delegeler ve yardımcılardan meydana gelen teşkilât heyeti temin et miştir. Kongrenin reisi, genel sekreteri ve her seksiyon için bir sekreteri bulunmuştur. Tarihten önce ve ön tarih bilgileri arasma giren disiplinlerin herbirisi ve yahud birbirleri ile münasebeti daha sıkı o lanların bir ikisi namına olmak üzere bu seksiyon meydana getirilmişti. Nor veçli ilim ve devlet adamları kongrenin muvaffak olması için hertürlü gayreti, fedakârlığı yapmışlardır. Bizzat Kral Veliahd kongreyi açmış, kongre azalannı çaya çagırmış ve herbirile ayrı ayn gö rüşmüştür. Bir tarih profesörü olan Hariciye Vekilleri bilfiil kongrede çalışmıştır. Kadın erkek üniversiteliler, muallimler, profesörler, müzeciler işlerin iyi yürümesi için seferber edilmişlerdir. Kon greye gelenler böylece bütün Norveçi tanımak imkârunı da bulmuşlardır. Kongrenin ilmî çalışmalan arasında en mühim yeri şimal memleketlerine aid yeni tetkiklerin, keşiflerin tebliği tutmuştur. Uzak şarka, şimalî Afrikaya, İspanyaya aid olan tetkikler, keşifler bundan sonra gelmiştir. Orta Asyaya aid tebligler de ö nemlice olmuştur. Ön Asyaya, Ege ve Akdeniz mıntakalarına aid tebligler ol dukça azdı ve ön safta İngilizlerin mesaisi geliyordu. Amerikalıların, Fransızlannkile Yunanlılarmki onun ardından geliyordu. Balkanlara aid araştırmalar ve incelemeleri Rumenlerle Bulgarlar tem sil ettiler. Anadolunun prehistuvar ve protohistuvarına aid mesai ise Türk de legelerinin üç kominikasyonu temsil eylemiştir. toplantıda bulunanlann alâkası heyecan derecesini bulmuş, saat on ikiyi geçmiş ve resmen bütün kongre kapanmış bulun masına rağmen salonu dolduran güzidelerin ısrar ve ricasile arkeologumuz Remzi Oğuz Arık izah ve tetkiklerine devam etmiştir. Böylece umumiyetle delegelere aynlması mutad olan çeyrek saat ve çok yanm saat zamanın dışmda Türk de1 legesine iki saatlik bir zaman verilmiştirki kongreler hayatında hemen hemen görülmemiş bir muvaffakiyet ve istîsnadır. Bilhassa, bulunan eşya ve eserlerin diğer yerlerde bulunan benzerlerile mukayesesine aid bu kısım ve kominikasyon üze rinde söz alan Fransız arkelolugu Claud Schaffer, Miranda, îngiliz profesörlerinden Gordon Childe Mallovvan, Whut Chinson, Sean Oriovdain ve Myres, Bulgar profesörü Filow, Avustralyalı profesör Os. Menfhin, H. Khun, Kıbnslı a r keolog Dikdios, Romanyalı Dr. V. Domitrösü büyük bir heyecanla yapılan kesiflerin ehemmiyetini ve Türk arkeoloji sinin yüksekliği birinci sınıf mevkii hür metle anmışlardır. Hazır olan yüz elliyii geçen ilim adamlarının yerlerini terkedipj Türk delegelerinin çevresini de alarakl yaptıkları hararetli tebrikler, alkışlar sadej bir section içtimaı olan toplantıyı en bü| yük genel bir toplantı çerçevesini çoktan! geçen bir mazhariyete eriştirmiştir. Bil 1 hassa bulunan eşyalara aid görüşmeleri1 mizle tesirlerin menşeine ve kronolojiye aid görüşmelerimiz hemen hemen tamamile doğru bulunmuştur. Delegelerimizin kominikasyonları kongre tarafından çıkarılacak bir cildde yer] alacaktır. Bundan başka îngiltere, Al .] manya ve Fransanın tanınmış büyük: mecmualarınm direktörleri delegelerimizden yazılar rica etmişlerdir. Âlimlerimiz bu hususu bilhassa nazarij dikkate alacaklardır. Türk tarih ve arkeolojisi anrrepolojisij için hakikî büyük bir zafer olan bu konj gre büyük bir sempati, dostluk dalgası a1 rasmda bitmiştir. Gelecek kongrenin] 1940 ta Peştede toplanması karar altınaj alınmıştır. Türkiyeye ve delegelerine gösî terdikleri alâka ve dostluğun derecesme] göre İngilizler, Fransızlar, îsveçliler v< Fınlandiyalılar ön safta gelmektedir. D t legelerimize İsveç ilim âleminin, hele profesör Ax. Perason ve Upsale Antropo loji Enstitüsünün gösterdiği tezahürat hürmetle anılmağa değer. İsveç matbuatı bu vesile ile delegelerimizi sık sık ziyaret ederek onların intıbalannı ve resimlerini neşretmişlerdir. Norveçte ve hele Stokholmdaki devlet mümessillerimizin, Kopenhagdaki kon soloslarımızın delegelerimize gösterdikleri kolayhk ve dostluk hertürlü takdirlerin üstünde kalmıştır. Delegelerimizile Stokholm sefirimizi saygılarla anmaktadır. «Türk Tarih Kurumu» dün Dolma bahçede yaptığı toplantıda, ilmimizi dünyanm öbür ucunda zaferle temsil eden Dr. Şevket Aziz Kansu ve arkeolog Remzi Oğuz Arıkı dinlemiş, hararetle tebrik etmiştir. Kurumun asbaşkanı Ba yan Afetle Genel Sekreter profesör Bay Muzaffer, delegelerimizin vazifeleri so nucunu ecnebi dil âlimlerine verilen çay ziyafetini şereflendiren Büyük Şef Atatürke arzetmişlerdir. Izmirde kocalarını öldüren iki kadının muhakemesi İzmir (Hususî) Aydında, kocalannı öldürmekle suçlu iki kadının muhakemeleri görülmekte idi. Bunlardan birinin muhakemesi bitmiştir. Bu kadın, Nazillinin Dallıca köyünden Hacı Mustafa zevcesi Fatmadır. Kocası ölüp gömüldükten sonra veresesi bir şüphe ile adliyeye başvurmuşlar: Hacı Mustafa tabiî şekilde ölmedi. Fatma başkasile sevişiyor ve onunla evlenmek istiyordu. Buna muvaffak olmak için kocasını zehirledi! Şeklinde bir iddiada bulunmuşlardır. Cesed mezardan çıkarılmış, otopsi yapılmış ve ahşadan bazı parçalar yiyen ta vukların derhal zehirlenerek öldükleri görülmüştür. Yani kadının cinayeti sabit olmuş ve mahkeme, 18 sene ağır hapsine karar vermiştir. Diğer kadın Germenciğin bir köyünden Emir Haticedir. Hakkındaki iddiaya göre, Hatice, yapıcı Hasan namında birile sevişiyormuş. O da ayni şekilde, Hasanla evlenebilmek için, kocasını öl dürmeği kararlaştırmış ve zavallı adamm uykuda bulunduğu sırada beynine bir kurşun sıkmıştır. Adamcagız da ölüp git IKLIMLER muvakkat kronoloji kunılmasma gelince

Bu sayıdan diğer sayfalar: