r 20 Agustos CUMHURİYET Cumhuriyetin Büyük Avrupa Anketi Yazan : Peyami Safa Olimpiyad ekipimiz merasimle karşılanacak Sigorta dolandırıcıları istanbul Borsası kapanış fiatleri 19 8 1936 ağzile vak'anın hikâyesi PARALAR Olimpiyadlara iştirak eden sporcu kafilelerimizden ilki, cuma günü Köstence yolile şehrimize gelecektir. Bunlar gü reşçi, eskrimci, basketbolcularımızdır. Avrupa nereden başlar? Yataklı Vagonlar Kraliçesi Bu münasebetle muvaffakiyetle şehrimize karşılamak üzere E»ki ve yeni Yunanistan Brendizide Saluta al Duce Bir Türk dönen sporculan îstanbul mıntakası Spor'Kurumu çarşafhkadınpeşindeVenedikte Marta Eggertle mülâkat hazırlık yapmıştır. Türk sporcuları ve gencleri hazırlanan programa göre ken [Baitarafı 1 incı sahifede] da basmalannı sarkıtmış bir dükkânla inı? Adriyatik kıyılannda ve nihayet modern bir kahve yanyana. Burada da dilerini karşılıyacaktır. *•* Yenedikte mi? sark ve garb on metro murabbaı yerin T. S. K. istanbul Bölgesi Başkan • , Arkamda bir ince ve bir kalın ses. içinde kucaklaşmış. İstanbulda doğan lığından: Döndüm. Yeşil kemerli, pembe noktalı Avrupa burada emekliyor. Bakalım 11 inci Berlin Olimpiyadlannda memsade bir beyaz rob giymiş, gözleri keme nerede boy atacak! leketimizi temsil eden spor ekipimiz 21 / rinin, çilli yüzü robunun ve saçlan elin Brendizide mi? Oraya geceyansı vardeki siyah maroken çantanm renginde dık. Geceyansı ve faşizm elele vererek 8/1936 cuma günü Köstence yolile şehbir kadm, kamarotla italyanca konuşu koca limanı susturmuşlar. Boydanboya rimize gelecektir. Ekipimizi karşılamak üzere ajanlan * yor. Bir Italyan vapurundayım. Güver Karabinyeler, memurlar geziniyorlar. mızla bütün kulüb murahhas ve sporcutede uzun iskemle tedarikile uğraşan Tektük ahali. Gidonunun üstüne bir çoyolcular içinde de italyanca konuşanlar cuğu oturtmuş gezdiren bir bisikletli. U larınm mezkur günde saat 13,30 da GaVar. Galiba Avrupayı bulmak için Ve zaktan ağır ağır gelen bir atlı araba. Bi lata nhtımmda hazır bulunmalannı bil nediğe kadar dört gün gitmeğe lüzum zim vapurun getirdiği seslerden başka li diririm. yok: Bu vapurun içi îtalya. Kamarotlar manda çıt yok. Şimdilik güverteden ItalPehlivan seçmeleri ve eşrsonlar kendi diHerinden başka şey yaya bir sürü kahkaha, öksürük, şarkı, Pehlivan seçme müsabakalanna bu bilmez görünmeyi seviyorlar. • Fransızca sevinc ve hayret çığlığı ihrac ediyoruz. hafta pazar günü devam edilecektir. söylüyorsunuz, italyanca cevab veriyor Uç günlük bir deniz yolculuğundan sonPazar günkü raaçta Tekirdağlı Hüse* lar. Fakat netice fena değil: Mükemmel ra ayağımız biraz karaya basacak. Izin yınle Mülâyim, Kara Ali ile Dinarlı anlaşıyorsunuz! bekliyoruz. Geldi. Çıktık. İki tableti al Mehmed güreşeceklerdir. Bu maçta TeEvet, Avrapa nereden başlar? Fakat dıktan sonra birşeyciği kalmıyan Rus ka kirdağlı galib gelirse hafta içinde yeniden daha evvel bir uzun iskemle tedarik et dınile rıhtım boyunca yürüdük. Avrupa bir maç tertib edilecek ve Tekirdağlı ile mek lâzım. Bu Avrupa meselesini ayak burası mı? Daha belli değil. Henüz bi Kara Ali Dinarlı maçının galibi kar ta halletmek zor olacak! Uzandım. Ya zim dünyadan farklı bir işaret yok. Şu şılaştınlacaktır. Cim Londosa karşı çı nımda vapur kalkarken tamdığım aslı Avrupa kadar adresi belirsiz yer var mı kanlacak Türk pehlivanı bu suretle seDanimarkalı bir Rus kadmı var. dır? Hani Avrupa? Rıhtım bitince kıp çilmiş olacakhr. « Ah, diyor, size tesadüf etmek ne kırmızı iri çiçeklerile güzel bir halk bah Marmara turunu yapan bisaadet! Yalnız başıma seyahat etmekten çesinin önünden geçtikten sonra Brendi sikletçiler Bursada çok korkuyordum. Sinirlerim çok hasta.» zinin meşhur geniş caddesine girdik. GeBursa (Hususî) Marmara ruruna Gözkapaklan mosmor. Makyaj, güzel niş, teîiıiz, aydınlık, uzun, düzgün, se çıkmış olan Bursanın Acaridman kulübü yüzünc çıkan büyük ruh sıkıntısını örte vimli ve neş'eli bir cadde. İki taraf yaya miyor ve gözkapaklarmın hasta morlu kaldırımlan üstünde rengârenk Venedık bisikletçileri şehrmize dönmüşler ve A " ğunda renk veren keder, yanaklannm ve fenerleri ve kırmızı abajurlarla aydınla tatürk heykeline bir çelenk koymuşlar dudaklannın sıhhatsiz boyasile ödenemi tılmış kazinolar. Gene kaldırım üstünde dır. Bisikletçiler buradan Halk Partisine müzik. Haydi girelim. tki viski. Haydi gitmişlerdir. Partide valimiz ve Parti yor. aktör Naşidin başkanımız Şefik Soyer genclerin bu mu« Ben de, dedim, ilk defa büyük çıkalım. Duvarlarda vaffakiyetini takdir ve kendilerini tebrik bir seyahate çıkıyorum, ben de yalnı resmini taşıyan afişler gibi Musolininin etmiştir. zun, benim de biraz istirahate ve tedavi büyük başım gösteren ilânlar, altında şu Diğer bisikletçi grupumuz İzmire v a r ye ihtiyacım var, benim de sinirlerim ibare: «Salute al Duce». «Duçeye se biraz yorgun... Size biraz doktorlu lâm!» demek olacak. Acaba selâm ver mıştır. Bandırmalılar Bursayi ğum da vardır derhal iki tablet vere meğe mecbur muyuz? Faşist usulü mü yim, düzelirsiniz. Nabzmızı uzatır mısı vereceğiz? Şapkamızı mı çıkaracağız? yendiler nız? Tuhaf şey... Fakat siz...» Anladı Yolda vapurdaki dostlardan birine ras Bursa (Hususî) Bandırmadan hyarak sordum: «Bu afişlerden maksad ğıma hükmederek hemen cevab verdi: şehrimize gelen Bandırma Birlikspor bi<: Zehirlendim. Zor kurtardılar. ne? Şâpkamı çıkarmağa mecbur mu rinci takımile Bursanm Duraspor birinci yum?!» Gülerek «nasıl isterseniz...» deBenim bu ilk seyahatim değil. Bütün di. Çıkardım. Çünkü hava oldukça sıcak takımı arasmda Atatürk stadyomunda Avrupayı senelerce dolaşhm. Bana Yatı. Ayni vapur dostu: «Burasını on sene bir futbol maçı yapılmış, Bandırmalılar taklıvagonlar Kraliçesi derler.» Endişe evvel görmeliydiniz, bir mezbele idi, Mu sıfıra karşı üç sayı ile maçı kazanmış * verici fasılalarla atan nabzını bırakmıyasolini bu hale getirdi.» dedi. Caddeye lardır. rak sordum: bir daha baktım. İşte Avrupa diyebilir « Ay, Avrupada bir de Yataklıvadim. Karşı kaldınmda ne göreyim? Çar kürk. Nikâh yüzüğünden başka üstünde gonlar Kraliçesi müsabakası mı var?» şaflı bir kadm, hızla gidiyor. Hemen an tek bir pırlanta yoktu. Bütün elmaslarını Gülüyordu. ket. Peşine düştüm. Koşuyorum. Fakat annesi takıyordu. « îşte size iki tablet.., dedim, su arkamclan bağırdılar: «Vapur kaçacak.» Marta Eggert, meşhur muganni Jean getirtelim... Mademki bu kadar çok se Döndüm ve Brendizinin esrarengiz çar Kiepura ile yeni evlidir. yahat ettiniz, bilirsiniz: Avrupa nereden şaflı kadınını rahat bıraktım. Rivayete Yann akşam burada kocamla bubaşlar?» Türk olduğumu henüz bilme göre bizim vapurda imiş, kimseye gö'rünluşacağız, dedi. Siz de kalırsanız onu da diği halde şu cevabı verdi: müyormuş ve buraya çıkmış. Haydi ha görürsünüz. « Ankaradan! dedi, Ankaradan yırlısı. Vapura dönüyoruz. Her duvarda Daima Yataklıvagonlar Kraliçesinin başlar, ben Ankaradan geliyorum. Kı Musolini başlan. Salute al Duce. Peki, tercümanlığile cevab verdim: sa bir zamanda güzel bir Avrupa şehri peki, salute. « Maalesef madam, yann Vene olmuş. Çok sevdim orasını.» diği gezeceğim ve yann akşam harekete Bir Italyan vapurunda, bir ecnebi kaNihayet Venedikte, Lido adasında mecburum. Bana hazırladığımz filim dmı ağzından bu sözü duymak ne keyif! yız. Venedik ve Lido diyip geçmiyorum. hakkmda birşey söyler misiniz?» Son Mükâfat olarak ben bu gözkapaklann Şehri de, adayı da yann gezeceğim. derece tevazu içinde cevab verdi: morunu siljsi'liyim. Onümden geçen garŞimdilik yol yorgunluğunu atmak için, « Uçan Kuşl.ar isminde bir filim sona bir bardak su ısmarladım ve Ya geceyi bizim Yataklıvagonlar Kraliçesi çeviriyorum ve eskilerinden daha iyi oltaklıvagonlar Kraliçesine iki tableti sunnin pek hararetle tavsiye ettiği Avrupa masına çalışıyorum. Çünkü...» dedi, durdum. nın en büyük otellerinden birinde geçiri du. Bekledim, devam etmedi. Hangi filHenüz İstanbul açıklanndayız. Fa yorum. Isabet olmuş. Otelin Adriyatik kat, içinde bulunduğum geminin hacmin üstündeki muhteşem taraçasmda akşam mini tercih ettiğini sordum. «İşte bunu den gelen bir vehimle ben kendimi bü yemeğine otururken haber aldım ki Mar söylemek istiyordum, dedi, hiçbirini be yük denizlerde sanıyorum. Akay vapur ta Eggert te oradadır. «Bitmemiş Sen ğenmiyorum.» Hayretimi görünce sami lanndan görünen Marmara bu değil. foni» nin yaratıcısı. Hani, nerede? Gar mî bir ısrarla tekrarladı: «Hiçbirini.» Annesinin yüzüne baktım. «Daima Vapurla beraber sular da büyüyor. Gene sonlara sordum. Annesile beraber otur nhtımdan hareket ederken tanıştığım va duğu masayı gösterdiler. îşte... Salute öyledir.» dedi. Kızına sinemanın tiyat kur ve güzide bir Türk kadım, İsmet al Marta... Haydi... Vazife başına... royu öldüreceği hakkındaki iddialar için Refi, iri siyah, ciddî ve muhteşem gözle İlkönce kartvizitimi gönderdim, sonra ne düşündüğünü sordum. rile, ilk olduğunu bildiği bu yolculuğu masasma gittim, karşısında durdum. « Asla, dedi, ikisi de ayn ayn sanmun birinci tesirlerini yüzümde arıyor; Fransızca: «Madam, dedim, ben bir atlardır, birbirlerinin tekâmülüne hizmet onu sormak zahmetinden kurtarmak için Türk gazetecisiyim, sizinle görüşmek fır edeceklerdir. Aralanndaki rekabet belki hemen cevab veriyorum: «Enfes!» yalnız ticaridir, fakat san'at bakımından tatını bana vermenizi rica ediyorum.» Enfes. Denizden gümüş sırma panltılı, Sisli, bütün kenar çizgileri ince ve tit böyle bir iddiada bulunulamaz.» Türkiye için ne düşünüyorsunuz? rendelenmiş, süzgün ve serin bir mavilik rek, bir duman içinde imiş gibi müphem, Türk kelimesinin sizde ilk yaptığı intıba kalkıyor, rüzgâra karışarak içimi kendi az boyalı, resimde ve filimde göründü rengine boyuyor. ğünden daha ufarak, minyon bir yüz. nedir? « Memleketinize hiç gelmedim. İlk Hiçbir hakikati gb'rmek için yaratılma Vapur âleminde çok ısrar etmiyece tnış, rüya dolu gözler. Telleri örümcek Türk olarak sizi tanıyorum. İnkılâbmıza ğim. Maksadım anket. Atinada ve Bren ağı kadar incecik, fakat parlak, yumuşak, dair duyduğum şeyler memleketinize dizide mümkün olmıyacak bu. Oralarda plâtin saçlar. Bekliyorum. Yüzünde hiç karşı bende yeni alâkalar uyandırdı. birkaç saatten fazla kalmıyacağım. Ni bir çizgi kımıldamıyor, gözleri hep rüya Peştede, Viyanada hep Türk kahvesi içerim. Onun güzel kokusu içinde hep setekim Pire de karşıma tam bir Avrupa içinde. Cevab yok. vimli bir memleket tahayyül ediyorum. değil, aydınlık, sıcak ve çıplak bir GalaCümleyi kısaltarak tekrarladım. Gene Gelmek istesem beni davet eder misi la çıktı. Vapurdan indim. Yirmi kadar şoför, tercüman, hamal etrafımı sardılar. cevab yok. Bir sabırsızlık hareketi yap niz?» Fransızca, italyanca, ingilizce teklifler. tığımı görünce bana almanca «fransızca On yedi milyon davetiye gönderiTürkçe bilen bir tercüman aradım ve o bilmiyorum, mösyö.» dedi. Salute al riz. Maalesef nüfusumuz daha fazla demı tercih ettim. Pirenin yalnız toprağı Marta, fakat ben de ne macarca, ne al ğil, dedim. Avrupa, yani asfalt. İlkönce Akropola manca biliyorum. Gidip Yataklıvagonlar Gülüştük ve adada gezmek üzere büuzandık. Partenonla ayrı bir makalemde Kraliçesini çağırdım. O almanca biliyor. tün bir danslı yemek zamanını geçirdik. konuşacağım. Maksadımı anlatınca, Marta Eggert te, Cumhuriyet okuyuculanna bir de imzalı Eski Yunanistan Avrupa medeniyeti fotoğrafını hediye etti. Kendisi, bu re nin anasıydı, yeni Yunanistan onun ço annesi de oturmamizı rica ettiler. simde ve filimlerde gördüğünüz bütün «Bitmemiş Senfoni» nin güzel kızı, güzelliklerini yakmdan hiç tekzib etmi cuğu. Atina, Tatavla ile Parisin çiftleşmesinden doğma bir yavru şehir. Mah gayet sade, beyazlı siyahlı, kara bir spor yor. mudpaja ve Çarşıiçi de orada. Kapısın esvabı giymişti. Yakasmda açık mavi PEYAMt SAFA Avrupayı anyorum! Tahkikat ilerliyor, iki kişi mevkuf, on kişi nezaret altında. Dolandırıcılar para alamamışlar IBaştarafı l inci sahifede] Iâzımdır. Nitekim Avrupada da sık sık olur. Fakat şebeke son vak'adan dolayı bizden para alamamıştır. Şemseddinin kayinbiraderi Ziya bize verese namma müracaat ederek şimdi mahiyeti malum bu lunan evrakı gösterdi. Biz Paristeki merkezimize keyfiyeti bildirdik. Bu esnada Millî Reasürans istihbarat kısmı müdürü Aziz meseleye vazıyed etti. Biz de Paristeki merkezimize bu vaziyeti bildire rek evrakı geri getirttik ve zabıtaya teslim ettik. Bittabi iki bin lirayı da vermij değiliz.» Ünyon sigorta şirketi bu işle alâkadar görülen tazminat şubesi şefi Vaçinayu vazifesinden çıkarmıştır. Şemseddinin haberi yokmuf Bu hâdisenin ilk plânmda gelen ve ölmüş gibi gösterilen Şemseddin ise bu işten haberdar bulunmadığmı iddia etmekte " dir. Oğlu pul müdürlüğü muhasebecisi bulunan Şemseddin şunlan söylemiştir: « Benim bu işlerden kat'iyyen ha berim yoktur. Vakıâ Ünyon sigorta şirketine kendi isteğimle sigorta oldum am* ma çıkmağa hiç te niyetim yoktu.» 1 Sterun t Dolar 20 Fransız Pr. 20 Llret 20 Belcika Pr. 20 Drahmî 20 tsvlore Pr. 20 Leva 1 Florln 20 Celc (cronu 1 Avusturva Sl. 1 Peceta 1 Mark 1 Zlotl 1 Peneü 20 Leva 20 Dinar 1 Yen 20 İsvec kronu 1 Türk altrnı 1 Baaknot Os B ÇEKLER Nev Yok Parls Mılâno Brüksel Atina Cenevre Sofva Amsterdam Praz Vivana Madrid Berlin Varsova Budaoeste Bükres Belzrad Yokobama Moskova Stolcholm Onnik anlatıyor Tahkikat genifletiliyor İstanbul polisi dünden itibaren bu iş üzerinde tahkikatını genişletmeğe başla mıştır. Bu şebekenin faaliyetinin çok geniş olduğu bilindiği gibi efradının da daha fazla olması mümkün göriilmek * tedir. Evvelki gün mahkeme kararile tev kif edilenlerden başka diğer maznunlardan bazılan da görülen lüzum üzerine muhakemeden sonra nezaret altına alın* mışlardır. Hükumet doktoru ne diyor? Dün yazdığımız veçhile bu şebekenin azalan arasına hükumet tabibi Feyzinin de ismi kanşmaktadır. Feyzinin, Şemseddinin öldüğüne dair bir rapor verilmesi için Onnikle dişçi Karebeti doktor Asafa bir kartla gönderdiği iddia edilmektedir. Doktor Feyzi bu hutusta demiştir ki: « Ben kimseyi kartla gönderme dim. Resmî vazifem icabı ehbbanın ver diği raporlardaki imzalanm tasdik ederDoktor Asafa göre sem de bu imza tasdikının rapor mündeOlüm raporunu veren doktor Asaf ise recatile alâkası bulunmadığmdan bu işle raporu îstanbul hükumet tabibi olan Feyhiçbir münasebet ve alâkam yoktur.» zinin bir mektubu üzerine verdiğini söy Doktor Feyzi bunu, dün gazetemize lemekte ve Şemseddini görmeden raporu yolladığı bir mektubla da teyid ve tav verdiğini inkâr etmemektedir. zih eylemiştir. Adlî tahkikat devam etmektedir. Işin kahramanı olan Onnik olup bi " tenleri şu şekilde anlataıaktadır: « Bir gün bana Şemseddin geldı. Ünyon sigorta şirketine sigortalı oldu * ğunu, fakat sigortadan çıkmak istediğini söyliyerek bir çare bulmamı istedi. Ben de eğer ölmüş gibi gösterilirse hem sigor tadan çıkabileceğini, hem de tazminat alacağmı söyledim. Bunun üzerine bir i plân tertib ettik. Ben tanıdığım dişçi Karebetle birlikte doktor Asaftan bir rapor alacak ve Şemseddini öldü gibi göste recektik. Şemseddinin kaynı Ziya da nüfus kaydi Ankarada bulunduğu için oradan bir kâğıd alacaktı. Şemseddinin arkadaşı Şerif te Şevket adında biri vasıtasile maliye şubesinde Şemseddinin veraset işlerini hallecekti. Bu iş tamamlaır dıktan sonra da şirket tazminat dairesi şefi Vaçina ve hukuk müşaviri avukat Löküçyan bize yardım edeceklerdi. Bundan sonra Şemseddin, Ziya, Şe rif, ben aramızda bir mukavele imza ladık. Bir müddet sonra ben doktor Asaftan rapor aldım. Ziya da Ankarada nüfus isini halletti. Fakat Şemseddinin kansı buna muvafakat etmedi. Biz ihtilâf ha * linde iken mesele de meydana çıktı.» Londra Aeılu 634. 0.7940 12.06 10.075 4.705 İ3.7175 63.1«62 L168T 19.16 4.195 6.21 1.9725 1225 4.26Ö L07.2534 317112 2.7(20 2181 3.0692 Kapams 6352 0.7912. 12.045 LO.O737 170 B3.6133 2.4337 63.1044 L1676 19.1S65 119 6.8030 1.9712 122 12595 107.12 316680 2.6989 İ19064 3.560 ^j ESHAM İş Bankası nama Aslan çlmento Merkez Bantcası Açılıa 9.90 11.70 91. Kapams 9.90 11.40 86. İ STt KRA ZL AR Türk borcu I peşln » > I va. > > II vadell > > m De. 5 Hazine Açül? 23.725 23.60 22.55 22. 58.75 Kapams 23.725 23.15 22.20 22, 53,75 TAHVİLÂT Açılış Aaadolu I va > n vadell > mü va 45,80 4Ö.0 46 90 Kapanış 45. 45, 46 50 GÜNÜN BULMACASI • • • • • Soldan sağa: 1 Ruhun gıdalanndan blrl, beraberlik edatı. 2 . Birini sev«n, bir çeşid çalgı âleti. 3 • Hendesede koşe, bir işi yapmak. 4 Arabca «•uyandırmak», babamızm karısı. 5 Tepeden Inen su, rabıt edatı. 6 Zam, mu'kadde*. 7 . Etin sinlrsiz yeri, dağ diblerindeki buyük kovuk. 8 . Tarladaki buğday mahsulü, ayni hgceyi tekrar ederseniz burnundan lâkırdı söyliyen adam meydana çıkar. 9 Komşumuz bir millet, Arab alfabesinde bir harfin okunuşu. 10 Fiillere gelen sual edatının tersi, uslu durmıyan. Yukarıdan aşagıya: 1 Geçmiş zaman, «geri» nin aksi. 2 Erkek hizmetçi, yumuşak şeker. 3 . Duvara vurulan şey, eski Mısırlılarm hayvan mabudlarından biri. 4 Bırllktc doğan iki çocuk. 5 Arabca «kan>, eski Mısırlıların en büyük mabudlarından biri. 6 Şart edatı, ehll hayvanlann evi. 7 Ynkannın aksi. 8 • Musaade, ilâve. 9 Parası az olan, nota. 10 Tavır, arabca tanlayış kuvveti». Eccelki bulmacantn halledilmiş e 7 şekli m • Badajozda taş taş üstünde kalmadı i taran 1 incı sahitedei dise oldu. Şehrin sureti zaptı, Portekiz hududundan, tiyatro sahnesinde dram seyredilir gibi apaçık görüldü. Portekiz hududunun Badajoj istikametinde nihaî noklası olan Caia, bu meşhur hisara bir kaç kilometro mesafededir ve Badajoz, uzaktan gözle görünmektedir. Gazeteciler, yakında Badajozun muhasara edileceğini haber aldıklan için, Caia mevkiine toplanmış bulunuyorlar • dı. Portekizliler de Elvas şehrinin duvarlanna çıkmak ve bombardıman tesirlerr nin mükemmel surette görüldüğü bu noktadan Badajozun zaptını seyretmek için yerleri paylaşamıyorlardı. Terzio kuvvetlerinin Badajoza ta anuz edeceği, ağustosun on ikinci günü akşammdanberi malum bultmuyordu. Bu taarruzun pek yaklaştığını küçük bir hâdıse bize anlattı. 12 ağustos akşamı, Ba* dajoz hücum kuvvetleri kumandanı Be nito Ovila, hudud teşkil eden Rio Gu • ardarin nehrini aşmış ve Portekiz güm rükçülerine iltica etmişti. Yanında dört çavuş bulunuyordu. gümrükçülere şu sözleri söyledi: Badajoz müsellâh ahalinin eline geçmiştir. Zabitleri öldürmeğe bile başladılar. Canımızı kurtarmak için kaç * maktan başka çaremiz kalmadı. Bütün gece ayni şekilde firar hâdiseleri devam etti. Kadınlar, çocuklar ve ihtiyarlar da nehri geçmeğe başladılar. Yanlannda esvablarını, hatta bazılan ev eşyalannı, sırtlannda şiltelerini taşı yorlardı. Sabahın dokuzunda Franko ordusuna mensub üç motörlü bir tayyare, kışlalar hizasmda ilk on dokuz bombayı attı, kayboldu. Onun yerine gelen başka bir tayyare, Sevil ve Madrid yollarının birleş tiği noktada bulunan Trinite kışlasmı yıktı, mekkâre bölüklerini dağıttı. Mekkârecilerin hayvanları bırakıp kaçtıklan görülüyordu. Bombardıman çok kesifti. Kaçan kaçana idi. Halk, korku içinde, iki kat, emekliyerek, Portekiz yolundan, duvar boyunca yürüyerek kaçıyordu. Bu adamlar hudud karakoluna gel dikleri zaman, bombardımandan pek çok kimsenin öldüğünü haber verdiler. Ka * çanlar arasmda, ileri gelen pekçok kim • seler de bulunuyordu. Öğleden 16 ya kadar bombardıman biraz fasılaya uğrar gibi oldu. Ne tayyare, ne toplar ateş ediyordu. Franko kuvvetleri sanki ihtiyarların, kadınlann ve çocuklann tahliyesi için zaman bırakıyordu. Halk, hududa doğru durma dan kaçışırken, ilk Terzio kuvvetleri, top mermiîerinin yanklar açtıgı hUar duvar* lanndan, saat 13,30 da şehre sokulmuş bulunuyordu. Saat 16 da, tayyare ve topçunun müşterek ateşi başladı. Badajoz üstünde saat 17,30 dan geceye ka dar dolaşan tayyareler topçu ateşini tanzim ettiler. Son kızıl kıtaatın iltica ettiği kışlalann, birer birer harabe yığını ha line geldiği gözle görülüyordu. Saat bire doğru, arka arkaya haber ler yağmıya başladı. Kızılların, yirmi beş gündenberi rehin olarak tuttuklan be yazlan yakarak öldürmek için hapisha neye benzin sıküklan söyleniyordu. Fa kat ahali ayaklanmış, komünistleri teslim olmağa icbar etmişti. Gece oldu. Badajoz karanlıkta idi. Elektrik cereyanı her tarafta kesilmişti. Tek aydınlık görünmüyordu. Saat 10,30 da, topun sesi kısılmış gibi büyük bir sükut oldu. Badajozun kızıl hükumeti can çekişiyordu; birkaç saat sonra da öldü. Sonradan öirendiğimize göre şehir şu suretle zaptedümişti. Şehre evvelâ dört tırhlı tank, arkadan motörlü bir kıt'a gir mişti. Bunlar şehri baştan başa dolaşarak top ateşini tanzim etmişlerdi. Son bir bombardıman işi tamamlamış ve gece olurken, Terzio kuvvetleri, Badajoz so kaklarında dolaşmağa başlamıştı. Yerler cesed dolu idi. Yeni İspanya bayrağı, şehrin duvarlarmdan kalan bakiye üstünde dalgalanıyordu. Badajozun zaptı, Madrid kuvvetleri nin Portekiz hududundaki son mukave metlerinin de kırılması demektir. Artık Franko ve Mola kıtaatı îspanya ile P o r tekiz arasındaki hemhudud şehirlerin hepsini zaptetmiş olup Endülüs ile daimî temas halinde bulunmaktadırlar. •1 • • • İBİ •1 1 • | • u R ü L T A|Y •|K A z A R I¥ A B A L 1 S AİM • U L uis M z l A K A Y «İİİSİK u • B|B z A MB •i Ai L|A A D|A K • ç A MİUİR m İ N A DİK M|I S • i N • İL E|G E N • B Y A L A Nia L B N E İ R i • İİZİİİN! •İL Suadiyede musiki müsamere Bebek bahçesincle kır balosu Ortaköy .Fıkaraperver Cemiyeti üye • ve miuabakası Musiki üstadı Leminm şerefine, bu sene de Suadiye plâjı kazinosunda eylul ayı içinde yapılmak üzere, büyük bir musiki müsameresi hazırlanmaktadır. Bu müsamerede aynca amatör bayanlar arasında bir güzel ses müsabakası yapılarak birinci gelecek olana (Süadiye Bülbülü) adı ve bir de kıymetli hediye verilecektir. îkinci ve üçüncü geecekler için de münasib mükâfatlar hazırlanmıştır. Müsabaka hakemliğini, meşhur bestekâr Leminin riyasetinde memleketimiz de tanınmış san'atkârlardan mürekkeb on kişilik bir heyet yapacaktır. Güzel ses müsabakasına girmek ve şartlarını öğrenmek istiyenlerin plâj mü* dürlüğüne müracaat etmeleri rica edil mektedir. leri için 29 ağustos cumartesi günü akj şamı saat 18 den sabaha kadar devanV3 etmek üzere Bebek bahçesinde bir kır balosu tertib etmiştir. Bu baloya iştirak edecek olanlar hem çok güzel eğlenecekler, hem de bir havır cemiyetine yardım etmiş olacaklardır. c YENİ ESERLER Pamukkale Sulan F. Akcakoca Akca tarafından yazılan bu kuçük kitab. Denızli civarında eski Hie . rapolis kasabasmda çıkan ve dünyada bir eşı daha bulunmıyan ve teressübatından koca tepeler hâsıl olan sıcak su hakkmda eski ve yeni malumatı içinde toplamıştır. 8 klisesi vardır. Memleketimizin bir köşesini tanıtması itibarile tavsiyeye dcğeri vardır. Denizlide Çatalçeşme pazarmda ve İstanbulda Kanaat Kitabevinde satılmaktadır.