CUMHURtYET 20 Ağustos 1936 VIYANA OONUŞU Tarihi tefrika: 129 M. TURHAN TAN [ Şehir ve Memleket Haberleri j Boğazı geçme yarışı bugün Millî tahviller biraz düstü Kasablar arasında faydalı rekabet Siyasî icmal Efganistan ve dünya politikası ünya politikası, daha zîyade Avrupanın karışık vaziyeti ve Uzakşarkta Japonya ile Sov yetler Birliği arasında günden güne kuvvetlenen gerginlık ve harb ihtimali tesiri altmda bulunuyor. Bununla beraber Asyanın garbindeki ve ortasındaki memle * ketlerin ahvali ve siyasî vaziyetleri, hiçbir zaman, politika âleminin nazan dik katinden kaçmamaktadır. Bilhassa, orta Asyadaki herhangi hareket ve cereyan çok büyük ehemmiyet ve alâka ile takib olunuyor. Çünkü Asyanın kenarlanndaki ve Avrupanın içindeki meseleler ne şekil alırsa alsın bir gün bütün dünyanm mukadderatı ve cihan sulhunun atisi, Asyanın ortasında taayyün edecek ve en büyük savaşlara burası sahne olacakhr. Bunun içindir ki Tibet, şarkî Türkistan, Efganistan ve İran memleketlerile orta Asyanm diğer ülkelerinde olup bi * ten işler, yalnız îngiliz İmparatorluğu, Sovyetler Birliği ve iç Moğolistan üze » rinden orta Asyaya hulul ve nüfuz et • mekte bulunan Japonya Imparatorluğu tarafından değil; belki bütün dünyanm siyasî ve askerî ve hatta iktısadî mehafili tarafından ehemmiyetle takib olunuyor. Bu memleketlerden bazılarında ahva lin gidişi, dünya politikasmda derin endişeler uyandırmakta olduğu halde diğer lerindeki işleruı tekâmülü büyük mem nuniyetle karşılanmaktadır. Tekâmül ve terakkisi büyük memnuniyet uyandıran ve sayısı pek az olan memleketlerin ö « nünde kardeş Efganistan devleti bulu nuyor. Efganistan istiklâl ve terakkiye kavuşmak için üstüste hamleler yaptı. 1922 senesinde siyasî istiklâlini temin ederek ecnebi vesayetinden kurtuldu. Bundan sonra askerî, siyasî, iktısadî ve hars cihetinden ilerlemek ve kuvvetlen mek için mütemadiyen teşebbüste bulundu ve çalıştı. Lâkin bir takım yanlış politika ve ta biyeler sekiz sene mukaddem Efganistanı anarşi ve harabi içinde bırakmıştı. Memleketin nizam ve intizamı bozuldu. Millî serveti ve devletin malî kudreti fena halde sarsıldı. Dahilen bu kadar kanşıklığa ve zâfa uğrıyan bir devletin, bilhassa rakib iki cihan devleti arasmda bulunurken istiklâlini muhafaza eylemesi bile güçleşmişti. Fakat merhum Nadir Şahla üç biraderinin imandan başka hiçbir şeye dayanmıyan gayreti, Efgan milletini tekrar birleştirdi, istiklâlini ve müdafaasını kuvvetlendirdi. iktısad, hars, sanayi ve asrî hayatın bütün diğer sahalarında dev adımlar atmasmı temin etti. Sekiz senedenberi devam etmekte bulunan bu terakki ve teceddüd hamleleri değil Efganistanın eski ve yeni tarihle rinde diğer milletlerin bile tarihinde gö rülmemiş derecede kuvvetli, seri ve fasılasızdır. Efganistandaki terakki ve tekâmülü takib eden bitaraf ecnebi müşahidler, kardeş memleketin esaslı ve seri bir surette fevkalâde terakki ettiğini mütte fikan tasdik ediyorlar. Meselâ Taymis gazetesi ahiren, baş mmakalesinde dıyor kit «Efganistandaki son îrtica harekefî herşeyi yıkmıştı. Yeni rejim herşeyden evvel orduyu yeniden kurdu. Hazerî mevcud 70,000 kişi olup kâfi derecede ihtiyat ve gayet muharib olan kabileler den mürekkeb asrî silâhlarla müsellâh muavin kuvveti vardır. Ordu makineli nakil vesaitile de mücehhezdir. Mükemmel bir Harb Akademisi vardır. Muha bere, topçu, piyade ve süvari mektebleri de mükemmeldir. Spora büyük hemmi yet veriliyor. İlk defa bu sene Efganistan da Olimpiyadlara iştirak etti. Memleketin her tarafı askerî şoselerle birbirine bağlanmıştır. Bugün bu mem lekette 2000 kilometroya yakm birinci ve 3000 kilometroya yakın ikinci derecede yol vardır. Memleketin malî vaziyeti düzeldi. Varidat arttığmdan maaşlar artırıldı. İktısadî cihetten de Efganistan çok ilerledi. Memleketin başlıca isn'hsal vasıtası olan hayvan yetiştirme hem ge nişletilmiş, hem de ıslah edilmiştir. Maarif cihetinden dahi büyük terakki vardır. Millî Üniversiteye Fen ve Tıb fakülteleri ilâve edildi.» İngilterenin en büyük ve en ciddî gazetesinde Efganistandaki terakkiye dair yazılan bu sözleri diğer îngiliz ve ecnebi matbuatı da teyid ediyor. Orta Asyada, kuvvetli ve müterakki bir kardeş devletin vücude gelmesi dünya sulhu için büyük bir kazanc sayılıyor. Kardeş Efgan milletinin her sahada terakkisinde mütehassıs ve müşavir olarak çalışan Türklerin dahi mühim bir hissesi vardır. Bunun için Efganistan istiklâlinin bugüne tesadüf eden yıldönümü biz Türkleri de sevindirmektedir. Padişah, tipiye tutulan Harem takımından haber Bu meraklı yarışa 150 Merkez Bankası hisseleri Eti ucuz satıyor diye alamamakîa endişede iken Küçiik Kara Mehmed sporcu iştirak ediyor 91 de açıldı 86 da kapandı şirketi şikâyet ettiler gelmiş ve Padişah tarafından kabul olunmuştu Kırk gün kırk gece münasebetile ter * On gündenberi mütemadiyen yükselen Beyoğlu tarafında bulunan kasablar, Küçük Kara Mehmedin gözyorda mı, ötekilerden çok daha kuvvetli ol duğu için tipiyi yırtarak Burgaz yolunu bulmıya muvaffak olmuştu. Avcı Sul tan Mehmedin bir alay tazı ve bir sürü av uşağile konuk olarak geldiği Burgaz o gece telâş içindeyid. Tipi, geride kalan harem takımının bir tehlikeye uğramasını muhtemel gösteriyordu. Buna rağmen Hünkâr, yanındaki adamları veya kasabalılan dört yana saldırmakta te teenni gösteriyordu. Çünkü gözdelerinin yabancılar tarafından görülmesini iste miyordu. Fakat endişeden de geri kal mıyordu, kalamıyordu. Hasoda denilen gelişigüzel kurulmuş konak yerinde elle rini uvuşturarak dönüp dolaşıyordu. Küçük Kara Mehmed işte bu sırada Burgaza girdi. Tepeden tırnağa kadar kar içindeydi, bindiği hayvan da beyaz ipekten yapılma püsküllü bir bellemeye sanh imiş gibi saçak saçak kara bürün müştü. Padişah adamlan, Burgazın etrafmda yayılıp harem takımından bir e* ser sezinsemeğe çalıştıklan için tipinin koynundan ansızın çıkıveren Kara Mehmedi hemen çevrelemişler ve sorguya çekmişlerdi. Onun nereden geldiğini ve yolda bir kalabalığa rasgelip gelmediğini anlamıya çalışıyorlardı. Küçük Sipahi, sinsi sinsi gülerek saray uşaklannm telâşile eğleniyordu, bütün sorulara karşı sağır ve dilsiz davranıyor du. Herifleri bu istihzah davranışla bir iyi üzdükten sonra birden gürledi: Savulun be yanımdan. Siz av ar dında koşmıya alışmışsınız amma ben ne tavşanım, ne ceylân. Topuğuna kadar er kişiyim. Canımı sıkmadan dağılın. Bir diyeceğiniz varsa adam gibi konuşun. Hep birden havlamaym. Kimi ahır uşağı, kimi tazı çeker sekban olan o kalabalık, döğer gibi konu şan genc atlınm şakaya gelir takımdan olmadığını anlıyarak gürültüyü bırak mışlardı, sessiz bir halka halini almışlar dı. Küçük Kara Mehmed, bir gürleyişle yarattığı şu durumu çalımlı bir bakışla uzun uzun seyretti: îşte, dedi, böyle saygılı olursanız sizinle konuşurum. Ve uşaklann içinden birini elile yanına çağırdı: Benden ne öğrenmek ıstiyorsan sor bakalım. Herif, pek yüksekten konuşan bu tüysiiz atlınm kafesten kurtulmuş bir şehzade olması ihtimalini düşünerek elinden geldiği kadar küçülüyordu, ezilip büzü lerek cevab veriyordu. Şevketlu Hünkânn harem takımr nı bekliyorduk. Sizin onları görmüş ol manız mümkündür diye önünüzü kestik. Birkaç saat önce tipiye tutulmuş ikı araba gördüm, yanlarında birçok ta atlı vardı. Harem dediğiniz bunlar ol masm? Bu sözler, bir küme samanı darmadağın eden, sağa sola uçuran bir riizgâr tesirini yaptı, bütün o uşakları dağıttı. Genci, ihtiyarı, lâğan da, kuvvetlisi de ta banlannı kaldırarak Hasodaya doğru koşuyorlardı, Padişaha müjde vermek için birbirlerini geçmeğe savaşıyorlardı. Küçük Kara Mehmed, bir müddet onlann ardından baktı, sonra atını yavaşça yürüttü. Padişahın, uşakları dinler dinlemez kendini çağırtacağını umuyordu. Onun bu düşünüşü yanlış çıkmadı, beş on dakika sonra uşakların üç beş tanesi soluk soluğa tekrar boy gösterdi ve Küçük Sipahiye Hünkânn iradesi tebliğ olundu: Şevketlu efendimiz seni görmek istiyor. Bizimle bile geleceksin. Kara Mehmed ne şaşkınlık gösterdi, ne telâş, hatta atının yürüyüşünü de hızlandırmadı. Basit bir öğüt telâkki etmiş gibi davranarak yavaş yavaş kasabaya girdi, yol boyuna kümelenen uşaklann hayretini çiğniye çiğniye ilerledi, Hasoda önünde attan indi, gelişigüzel bir saraylı çağırarak dizginleri uzattı. Gezdir bizim küheylânı, dedi, üşümesin! Onun uluorta dizginleri uzattığı adam küçük imrahor Osman Ağa idi. Vezir * lere etek öptürecek kadar nüfuz sahibi olan bu saray hizmetkân, kim olduğu belirsiz bir gencin kendini at uşağı yerine koymasına sinirlenmekle beraber şaşkmlıktan dizginleri yakalamıştı, öbür sarayhların alıklaşmış gözleri önünde evirip çeviriyordu. Küçük Kara Mehmed, nasıl bir gaf yaptığının farkında değildi, karşılaştığı başka bir adama emir veriyordu: Düş önüme arkadaş, yol göster. Beni şevketlu Hünkânn yanına ilet. Bu adam da, beş on yıl kadar Sad * razam olan, meşhur Daltaban Mustafa Ağa idi. Saray erkânının o sırada en nüfuzlulanndan biri bulunuyordu. Fakat Kara Mehmed, bütün saraylıları ayni çamurdan yapılma saydığı ve ayni seviyede gördüğü için pervasız davranıyor du. Kavuk ve kaftan farkına bakmadan önüne gelene emirler püskürüyordu. Kör bir gurur içinde yaşıyan bu saray ağalarının normal bir vaziyette bu hareketlere tahammül etmelerine imkân yoktu. Fakat Padişahın sabırsızlıkla bekle diği, saniye başına «geldi mi o atlı?» diye sorup durduğu bir kimsenin bütün densizliklerini hoş görmek gene o ağalar için zarurî idi. En büyük devlet elçilerini huzuruna çıkartmakta binbir çesid merasime lüzum gösteren, Sadrazam ve Şeyhülislâmlarla görüşmekte an'anevî bir istiğna taşıyan Hünkâr, nidüği ve nereden gelip nereye gittiği bilinmiyen şu yolcuyu görmek için çırpınıp dururken hazinedar ve imrahor ağanın ortaya haysiyet davası çıkarmaları mümkün olamazdı. Bu se beble Daltaban Mustafa Ağa da, küçük imrahor gibi, saskın bir uysallık ile Küçük Kara Mehmedin emrine itaat gös terdi ve kendisini Hünkânn yanına gö türdü: Avcı Mehmed gerçekten telâş ve ıstr rab içindeydi. Saatlerdenberi devam e den tipinin en sevgılı gözdelerıne yeri meçhul bir mezar örmüş olması ihtimalini düşünerek kıvranıp duruyordu. Onlar dan, o aziz yolculardan haber getirdiği müjdelenen delikanlıyı karşısında görünce saltanat vakarını unuttu, marazî bir zâf içinde ona doğru koştu: Tiz söyle, dedi, sen nereden eeli" yorsun? Budinden! Avcı Mehmed, afalladı, geri geri çekildi ve kekeledi: Budinden mi?.. Ya bana Edirneden geldiğini, bizim yol azıtanlan gördü" ğünü söylemişlerdi. Küçük Sipahi, kollarını göğsüne ka vuşturdu: Budinden gelip îstanbula giden ler, Edirneden de geçerler. Yolda neler gördüğüme gelince izin verirseniz birer birer söyliyeyim. Hünkânn şaşkınlığı geçmişti, Padi şahlık gururu da şahlanmıştı. Genc yol • cunun pervasız bir durum alarak hikâyeler söylemeğe kalkıştığını görerek öfke leniyordu. Fakat gözdelerinden haber almak ihtiyacını yenemediği için hidde tini hazmetmeğe de çalışıyordu. Bu se beble yüzünü ekşitti ve Kara Mehmedi susturmak istedi: [Arkast var] tib edilen yüzme yarışları, bugün öğle * den sonra Göksu ile Bebek arasında yapılacaktır. Bu yarışlara iştirak etmek üzere dün akşama kadar müracaat eden yüz elli sporcudan 42 si Galatasaray kulübün den, 25 i Beykozdan, 20 si Ortaköy kulübünden, 15 i Fenerbahçe kulübündendir. Geri kalanlan kulüblere mensub olmıyan kadın ve erkeklerdir. Ayrıca Belediyenin daveti üzerine Karamürselden de maruf üç yüzücü dün şehrimize gelnıiştir. Bunlar da bugünkü yanşa iştirak edeceklerdir. Yanşlardan sonra birinciden onun cuya kadar verilecek hediyeleri, Vali Muhiddin Üstündağ bizzat kendi elile revzi edecektir. millî tahvillerin bilhassa Merkez Ban kası hisse senedlerinin fiatlannda dün bir denbıre tenezzül başlamıştır. Evvelki akşam 91 lirada kapanan Merkez Bankası hisse senedleri dün sabah borsada gene 91 de açılmış ve ilk muamele de bu fiattan olmuştur. Fakat biraz sonra evvelâ bir puvan sonra bir puvan daha düşüklük kaydedilmiştir. Öğleye kadar senedler 89 liraya düşmüş tür. Öğleden sonra hisse senedlerinin kıymeti düşmekte devam etmiş ve akşam son muamele 86 dan olmuştur. Bu suretle Merkez Bankası hisse senedleri dün kıymetinden beş lira kaybetmiştir. Borsada ve malî mehafilde bu düşüş gayet tabiî telâkki edilmektedir. Esasen hisse senedlerinin bu yükselişinden sonra bir realizeye intizar edilmekte idL Bu hal dün olmuştur. Merkez Bankası hisse senedleri bilhassa bankanın bu seneki bültenlerinin bankanın bu sene fazla kâr temin edeceğini göstermesi sebebile yükselmeğe başlamış ve esasen bu hisse senedlerinin çok sağlam bulunması, hükumetimizin malî itibannın kuvvetli oluşunun da inzimamile süratle yükselmesini temin etmişti. Fakat ellerinde sened bulunan lar bu yükselişten beklenildiği şekilde teneffü temini için harekete geçmişlerdir. Dünkü iniş bu hareketin bir neticesidir. Bunda da hiçbir gayritabiilik bulunma ~ maktadır. dün Belediyeye müracaat ederek Kasablar Şirketinin Beyoğlunun Kalyoncukulluğunda açtığı büyük bir dükkânda etin kilosunu piyasanın normal fiatından 15 kuruş aşağı satarak kasabların iflâsma sebeb olabilecek bir şekilde hareketinden şikâyet etmişlerdir. Malumdur ki, kasablar şirketi Istanbulun umumî et nakliyatını senelerdenberi yapmaktadır. Diğer taraftan şirket, büyük partiler halinde kasablık hayvan getirterek kestirtmektedir. Bu sebeblerden dolayı normal piyasadan 15 kuruş eksiğine, yani, 25 kuruşa et satmak imkânını bulmaktadır. Şirket şimdi Kalyoncukulluğunda aç mış olduğu satış pazannı çoğaltmak niyetindedir. Şirket yakmda Istanbulun her tarafında böyle pazarlar açacaktır. Şir ket reisi bu şubelerin tanınması için idare ettiği kadar ucuz et sahlmasmın ga yet tabiî olduğunu söylemektedir. ŞEHİR ÎŞLERt Maçka ve Fatihte tramvay istasyonları Belediyenin teşebbüsü üzerine Tramvay Şirketi Fatihte ve Maçkada son tramvay duraklarında kapah birer tramvay istasyonu yapmağa karar vermiştir. MÜTEFERRİK Topkapıda bir define varmış! Bir Ermeni, îstanbul Vilâyetine müracaat ederek Topkapı haricinde bulunduğunu öğrendiği bir define için taharrr yat müsaadesi istemiştir. Tramvayın gece «ervisleri Tramvay şirketi saat bire kadar devam etmek üzere gece seferleri tertib etmişti. Şirket son günlerde sırf ameleye fazla yevmiye vermemek için bu seferleri kal* dırmak istemişse de Belediye bu teklifi Evvelki akşam 23,75 te kapanan kabul etmemiştir. Belediye, bilâkis, gece Türk borcu tahvilleri de dün biraz su seferlerinin kışın da devam etmesini iste kutla 23,22,5 de kapanmışhr. Bu Türk borcu tahvillerinin evvelki günkü açılış mektedir. fiatıdır. Konservatuar projesi Türk borcu tahvilleri esasen Paris Mimar Polzig tarafından yapılan deki kura nazaran îstanbul borsasmda konservatuar projesi, bugünlerde şehri çok yüksek bulunmaktadır. Bunun için mize gönderilecektir. Belediye, projenin normal vaziyete girmesi çıkmasmdan datatbikatına nezaret etmek vazifesini, bir ha tabiî bulunmaktadır. Türk mimara vermeği kararlaştırmıştır. Şişe fabrikasının kâfi mal çıkaramadığı doğru değil Bir gezete Beykoz şişe fabrikasının ihtiyaca kâfi mal çıkaramadığı hakkın da bir havadis neşretmişti. Beykoz şişe ve cam fabrikası müdürü Adnan bu ha* vadı*si tekzib ederek şu sözleri söylemiştir: Bu havadis doğru değildir. Fab rikanm halen bir, bir buçuk milyon şişe «toku vardır. Bu rivayetlerin çıkmasma sebeb, bir takım müesseselerin Avrupa dan sipariş edip te gümrüğe getirdikleri şişelerin İktısad Vekâletinin emri veçhile memlekete sokulmamış olmasıdır ve şişelerin ithaline müsaade olunması etrafmdaki sözlerdir. Fabrika bütün talebleri bir birbuçuk ay içinde karşılıyacak ka biliyettedir. Avrupa siparişleri ise 3 4 ay zarfında gelebiliyor. Kalite hususunda da Beykoz fabrikasının şişeleri Avrupa şişeleri ayanndadır. Kadıköy Su şirketinin borçları Kadıköy Üsküdar su şirketinin hü kumetçe satın alınması için tetkikata başlanmıştı. Bu tetkikat cümlesinden olarak Nafıa Vekâletinden şirketin Belediyeye olan borcu da sorulmuştur. Belediye, şirketin borçlannı tesbit etmiştir. Yapılan hesaba göre, 936 senesinin ilk altı ayı için şirketin Belediyeye olan bor cu 500 liraya yakındır. Geçmiş senelere aid hesablardan da şirket 15 bin lira borçlu bulunmaktadır. Bunlardan başka, şirketin Evkaf ve Maliyeye de borçları vardır. Bu son borçların ödenmesi için alınmış olan icra karannın infazı, Devlet Şurasının vereceği karara tehir edil miştir. «Şarkın Atası» ve büyük inkılâblarî Bir Mısırlı meslektaşın yolladığı mektub Geçenlerde şehrimize gelmiş olan Mısırlı kafilesi arasında bulunan Kahire Üniversitesi profesörlerinden ve Essabah gaze tesi muharrirlerinden Mecdeddin Na sıf Bey memleketine dönerken bize şu mektubu yolla mıştır. Meslekta Mecdeddin Nasıj şımızın dikkate şayan mektubunu ay nen neşrediyoruz: <Mısıra anî olarak avdet mecburiyetinde kaldığım için, Mısır Üniversitesi talebesi hakkında gösterilen hararetli tarzı kabulden dolayı İstanbuldaki resmî makamata, matbuata ve umumiyetle İstanbul halkına sonsuz şükranları mm iblâğma muhterem gazetenizin tavassutunu rica ederim. Şahsıma karşı gösterilen misafirperverlikten dolayı da, Ankaradaki makamatı resmiyeye derin minnettarlık hislerimi arzetmek isterim. Mısırlılarm Türkler hakkında besledikleri dostluk hislerini teyide hacet görmüyorum. Türkiyeyi bu son ziyaretimiz, o dostluğu arttırmış, ve haklı olarak «Şarkın Atası> diye anılmağa seza «Atatürkün» vücude getirdiği mu azzam eseri ve işitilmemiş derecede büyük inkılâblarî takdir ve hayranlıkla görmemizi mümkün kılmıştır.> îtfaiye gününe hazırhk «Itfaiye günüvl> için hazırlıklara de vam edılmektedir. Dün, Fatihdeki itfaiye merkezinde 1874 te teşekkül eden eski askerî itfaiye bölüğünün o zamanki kîyafetlerile ve söndürme vasıtalarile geçid resmi yapılmıştır. Ayrıca Ramide eski Yeniçeri tulumbacılarının yangın söndürme talimleri tecrübe edilmiştir. ECNEBl MEHAFİLDE Macarların millî bayramı Macarların millî bayramı münasebetile bugün Yeniköydeki Macar sefarethanesinde bir resmi kabul tertib edliecek, Macar elçisi M. Mariasi Macar kolonisinin tebriklerini kabul edecektir. POLİSTE GAİB ÇOCUK Şehremini Uzun yusuf mahallesinde Hacıyusuf soka ğında 17 numarada oturan Zehranm 9 yaşındaki erkek çocuğu Ahmed Yakub dündenberi kaybolmuştur. BİR ÇOCUK DAHA GAİB Şehremininde Uzunyusuf mahallesinde oturan Zehranm 7 yaşlarındaki oğlu Hasan birkaç gündenberi kayıbdır. Hasanırı annesi çocuğunu çok aramış, bulamayınca polise müracaat etmiştir. İkinci şube müdürlüğü tahkikata başla mıştır. KIZGIN YAĞLA HAŞLANMIŞ Cibalide, Mustafapaşa sokağmda otu ran kunduracı Sadığın kansı Hatice dün evinde kuyruk yağı eritirken tencere devrilmiş ve kadıncağız kızgın yağla haşlanarak yanmıştır. KÜLTÜR tŞLERÎ Beykoz ortamektebi Beykozda, Abrahampaşa korusunun alt kısmındaki köşklerden birisi, o civarda açılacak ortamektebe tahsis edilmiştir. Vekâlet, bu ortamektebin de diğer ortamekteblerle beraber bugünden itibaren talebe kayid ve kabulüne başlamasım, İstanbul Maarif Müdürlüğüne bildirmiştir. Yeni mektebin memurin kadrosu henüz gelmediği için talebe kayid ve kabul işlerine, maarif müdür muavini Adil memur edilmiştir. VtLÂYETTE Hava tehlikesinden korunma komisyonu Dün Vilâyette Vali muavini Hüdai r.in riyasetinde hava tehlikesinden ko runma komisyonu toplanmış ve şimdiye kadar Vilâyet dahilinde yapılmış olan işler gözden geçirilmiştir. Dünkü içtimaa Dahiliye Vekâleti seferberlik şubesi müdürü Hüsameddin ile gaz mütehassısı Necmeddin, itfaiye müdürü îhsan, Emniyet Müdür muavini Kâmıran iştirak etmişlerdir. Balkan festivali hazırlığı TRAMVAYLARIN ARASINDA KALAN OTOMOBİL Şoför Süleymanın idare ettiği otomobille dün Sirkecide Salkımsöğüd caddesinde aksi istikametMÜZELERDE lerden gelen iki tramvayın arasmdan geçmek isterken tramvayların arasm Jüstiyen sarayının enkazı da çaprazlama kalarak hasara uğra tamir ediliyor mıştır. Bu kazada kimseye birşey ol Ahırkapıda bulunan ve Bizansa aid mamıştır. Dikkatsiz şoför hakkında olan Jüstinyen sarayının ayakta kalan tahkikata başlanmıştır. bir parçasının Sultanahmedde hafriyat KOLU DİREĞE ÇARPARAK KI yapan M. Baxter tarafından tamiri ta RILMIS Bakırköyünde Kartaltepe karrür etmiştir. de oturan Necmi, dün otobüsle Etye Profesör mezkur binanın tamirini Mü" mezden geçerken dikkatsizlikle dışarı zeler idaresinin tanzim ettiği keşif ve esasuzattığı eli kenardaki elektrik direğine çarparak kırılmıştır. Necmi baygın bir lar dairesinde yaptırmaktadır. halde hastaneye kaldırılmıştır. ARABANIN ALTINDA KALAN ÇOCUKLAR Nişantaşmda Şafak apartımanında oturan tüccar îsmailin ço cukları 12 yaşında Natık ile 6 yaşındaki Aykan bisikletle Valikonağı caddesinde gezerlerken yanlarmdan geçen bir arabanm beygiri ürkmüş ve çocuklara doğru gelerek ikisini de yere yuvarlamıştır. Bu çarpışmada Aykan arabanın altmda kalarak yaralanmıştır. Birinci sınıf doçent olanlar Üniversite cerrahî doçenti operatör Kâzım İsmail ile teşrihi marazî doçenti Besimin birinci sınıf doçentliğe terfileri takarrür etmiş ve bu husustaki emir Universite Rektörlüğüne tebliğ edilmiştir. Ayasofya tamir ediliyor îstanbulda eylulde başlıyacak olan Balkan festivali için Anadoludan bek Ienen heyetler gelmeğe başlamıştır. Resmimiz dün jehrimize muvasalat eden Artvin heyen'ni göstermektedir. Son defaki büyük fırtına dolayısile hasara uğrıyan Ayasofya camisinin tamiri için icab eden keşif ve projeler Müzeler idaresince ihzar edilerek nafıa müdürlüğü vasıtasile Nafıa Vekâletine gönderilmiştı. Vekâlet mezkur proje ve keşifname üzerindeki tetkikatını ikmal ederek bunlan iade etmiştir. Bugünlerde münakasası yapılarak tamir işine başlanacaktır. Bu iş için 15,000 lira ayrılmıştır. Esnaf bürosundaki toplantı Müşterek esnaf bürosuna dahil olan cemiyetlerin reisleri ve büro idare heyeti azaları dün öğleden sonra Ticaret Odası esnaf şubesi müdürü Kâzımın başkanlığı altında bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda müşterek büronun düzgün bir şekilde çalışması için görüşülmüş ve bazı kararlar alınmıştır. Muharrem Feyzi Togay