CUMHURIYET 3 Ağustos 1936 [ Şehlr ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Tarihi tefrika: 112 M. TURHAN TAN Bursayı bir seyyah şehri yapmak için Büyük bir turizm teşkilâtı kurmak lâzım Bursa (Hususî muhabirimizden) Bursanın kaplıcası vardır, türbesi vardır, dağı vardır, bağı vardır. Bursaya biz, bunun için tabiî, tarihî ve sınaî bütün güzelliklerin bir araya toplandığı bir yeryüzü cenneti diyoruz. Seyyahı buraya çeken türlü tetkik, seyahat, ıstirahat, spor ve tedavi mevzuları olduğuna göre; bunlann hepsini bir elden idare etmenin zamanı artık gelmiş bulunuyor. Çünkü, yıldan yıla buraya gelip gidenlerin geçen yıllara nisbet edilemiyecek kadar arttığı görü lüyor. Bununla beraber Istanbula çok yakın olan ve bir gezinti ve istirahat şehri halini almış bulunan Bursaya maalesef daha nasıl ve kaça seyahat edilebileceğini bilen Istanbullular pek azdır. Günde dört beş vapurla, İstanbula Büyükada gibi sıkısıkıya bağh olan Bursanın bu işi şimdiye kadar lâyıkile organize edilmemiştir. Bursayı herkese tanıtacak, buraya yurd içinden ve dışından seyyah celbedecek ve onlan buraya getirdikten sonra gezdirecek, istirahat et tirecek bir teşkilâtımız yoktur. Teşkilâtsızlık yüzünden bu iş otelcilerin, otobüsçülerin elinde adeta başıboş kalmış gibidir. Gerçi Belediyenin iyi bir murakabesi var. Fakat, bu murakabe nihayet otellerin temizliğine, otobüslerin rahathğına ve kazalann önüne geçilmesine aid tedbirler almaktan ve bunlara nezaret et mekten ibarettir. Esasen Belediyenin bu işi geniş kadrolu bir seyyahin şubesi kurmadıkça üstüne almasma imkân verilemez. Padişah, bir yandan tazılarını tavşan ardında koştururken, bir yandan da kafiye ve mazmun avlamıya çalışıyordu! Halbuki bu ceza hiç te yerinde değildi. Çünkü Usturgonda düşmanla harbi istemiyen gene çapulcu askerdi. Kumandanla Zagarcı ve Samsuncubaşılar, sonuna kadar harbetmek fikrini ileri sürünce Viyana önünden tabanlarım yağlıyarak kaçmış ve şimdi Usturgona gönderilmiş olan çapulcular ayaklanmışlar ve Bekir Paşa ile Yeniçeri çorbacılannı öldürmeğe kalkışmışlardı. Bu vaziyette Bekir Paşa ile çorbacılar, kalenin tesliminde kendilerinin reyi ve nzası bulunmadığma dair çapulculardan bir hüccet alarak kaleyi düşmana bırakmışlardı. Kara Mustafa Paşa bu hüccete kulak asmadı, çapulcuların ileri gelenlerini tepeletmeği düşünmedi, facianın vukuunda hiçbir alâkaları olmıyan adamlan öldürttü. Fakat kendisi de vesveseden, endişeden yerinde duramaz ve bir yerde oturamaz oldu. Hele Kızlarağası Yusufun Azadlı adını taşıyan baltacı ile gönderdıği bir bohça armağan, onun kaygulannı, tasalarmı büsbütün azıttı. Çünkü günahı kadar sevmediği ve onun tarafından da aslâ sevilmediğini bildiği bir adamın böyle armağan yollayışını münafıkça bir hareket, aldatıcı bir ikiyüzlülük saymıştı, derin tahliller yapmaya koyulmuştu. Sadırazamın şüpheler, endişeler içinde bocalanmakta ne kadar haklı olduğu' anlaşılmak için Hünkârın vaziyetini gözden geçirmek icab eder: Avcı Mehmed, Viyana bozgunluğunu duyar duymaz Belgraddan palamarı çözmüştü, ordudan uzaklaşmak fikrile Filibeye gitmişti. Lâkin onun iki eli kanda olsa avdan vazgeçmesine imkân yoktu, Filibenin dört yanı ise o devirde çeltiklikti, av yapılamazdı. Bu sebeble Edirneye kadar yürüdü, Tunca kıyılarına yerleşti. O vakte kadar Budine gönderilen Sılâhtar Şahin Mustafa da dönmüştü, K«zlarağası ve Büyük îmrahor Boşnak Süleymanla dilbirliği yapıp Sadırazamı gözden tamamile düşürecek sözlerle Hünkârı doldurmaya, kışkırtmaya ko yulmuştu. Fakat Avcı Mehmed gene teenni ediyordu. Çünkü Kızlarağasile Süleymanın Viyana inhizamını duyunca: «Düşmanımızın mumu söndü» diyerek ve elele vererek sevincden oynadıklarını kendisine fısıldıyanlar vardı [*]. Bu sebeble onların sözlerine kulak vermek istemiyordu. Ş a ' hin Mustafanın Sadırazam aleyhinde bulunması ve hele Ocağın Padişah tarafından yapılacak her isi hoş göreceğini temin eylemesi üzerine teenniyi bırakmak, Kara Mustafa Paşayı tepelemek arzusuna kapılmakla beraber acele etmedi. Çünkü iradesine sahib bir adam değildi, mutlaka dürtülmek ihtiyacmdaydı ve bu ihtiyacını en çok anası Turhan Sultan tarafından yapılan telkinlerle temin edebiliyordu. Halbuki şimdi anası yoktu, Başhaseki Gülnuş kendi mevkiini korumaktan ve rakibelerile dövüşmekten zaman bulup ta siyasî entrikalara alâkalanamıyordu. Kala kala en yakın dost Gülnar Haseki ile Başcariye Afife kalıyordu. Bunların da siyasete kulak astıkları yoktu. Gülnar, şehzadeler anası olmak haysiyetile Hünkâr üzerinde mutlak bir tasarruf hakkı iddia eden Gülnuşla mücadele halindeydi, bütün zekâsını bu eskimiş güzelliği büsbütün yıkmak uğrunda kullanıyordu. Afife ise şairdi, Hünkârla karşılıkh şiir söylemek zevkinden başka bir şcy düşünmüyordu. Avcı Sultan Mehmed, işte bu durumda müsbet bir karar alamadı, av ardında dolaşarak sıkıntılı düşüncelerden sıyrılmaya çalıştı. Edirne sarayının av kapısı artık boyna açık duruyordu. Akpınar bahçesi de Hünkârın hiç ihmal etmediği bir durak yeri idi. Gözdeler ve yüzlerce halayık dizi dizi çadırlarda kümelenerek kendısini her av dönüşünde orada beklerlerdi. Padişah iç sıkıntısından şairliğe germi vermişti. Bir yandan tazıları tavşan ardında koştururken bir yandan da kafiye ve mazmun avlamaya çalışıyordu. Lâkin bilgisi gibi şairliği de zayıftı, kolay kolay gazel düzemiyordu. Bununla beraber, Sadırazam meselesini ve sınırlarda sürüp giden facialan unutmak için hep siir düşünüyordu. Ormanlarda, ovalarda, su kıyılarında av araştırılırken devam eden bu didinme nihayet bir mahsul verdi ve Hünkâr bir gece Afife kadının yanına şu dört mısraı haykırarak döndü: Beyazlar giydiğınce bir duri yektâye benzersin Siyehler giydiğınce sen hemen Leylâya benzersin Yesiller giydıgince tutii guyaye benzersin Benım hoşbu Afifem sen güli ra'naye ben. zersin Oğrenmek istiyoruz! Tekirdağında salgın halinde dizanteri mi var? Hayli uzun süren bir hercailik ten ve gürültülü, patırtılı boralardan sonra hattı üstüvayı hatırla tan bir sıcaklıkta karar kılan hava, mevsımin de hususiyetleri dolayısile, sıhhî bakımdan büyük bir nezaket yaratmıştır. Deniz ban yoları, kır gezintileri, mehtab safaları ve hele yemiş bolluğu bu nezaketin ayrı ayrı amilleridir. Kendilerini korumayı bilmiyen ve sa bahtan aksama kadar denizde ba lık safası yapan çocuklar arasında hastalananlar bulunabilır. Bunla rm, bu gibi rahatsızlıkların umu mî sıhhat noktasından pek ehem miyeti olmasa bile yemiş yüzün den husule gelecek hastalıklara yakmdan alâka göstermek iktiza eder. Bize bu düşünceyi ilham eden bir okuyucumuz oldu. Tekirdağı taraflarmda uzunca bir gezinti yapmaktan döndüğünü söyliyen bu yurddaş o mmtakada dizante riye tesadüf ettiğini ve hastalığa tutulan miniminilerden yüzde se kizinin öldüğünü söyledi. Bir yolcunun böyle mühim bir işte ileri süreceği rakam elbette itimada lâyık değildir. Fakat du man görünen yerde mutlaka ateş ' bulunacağına göre okuyucumuzun ' verdiği haberi mühimsememek te doğru olamaz. Bu sebeble şu satır > lan yazdık: Tekirdağında salgın denilecek bir biçimde dizanteri var mıdır, varsa hastalıkla mücadele , için ne yapılmıştır?. , İzmirde yeni üzüm rekoltesi Bu sene 580 bin çuvalı bulacak îzmir (Hususî) Sıcaklar gün geçtikçe artıyor ve değil ovalarda, kırlarda; şehirlerde bile halk baygınlık ge'çiriyor. Her sıcak gün, istihsalin sonuna doğru atılmış bir adam gibidir. Bu havalarda, sergiye yatmış üzümler kuruyor, tütün ler rengini bulup rutubetini döküp kemaIe geliyor, Aydın, Ödemiş mıntakasında incir bahçelerinde yapraklar arasında meyvaların sarardığı görülüyor. Buna muvazi olarak ta, izmirde ü züm, incir hanlan hazırlanmağa başla nıyor. İzmirde şehrin yukan ve kenar mahallelerine yayılmış on binlerce va tandaş vardır ki, bunlar, şu temmuz, ağustos aylan gelince sevinmeğe başlarlar. Çünkü bunlar, üzüm, incir ve tütün iş çileridirler. Aralanndaki erkekler, diğer aylarda da muhtelif işlere girer, fakat hiçbir zaman bu mevsim işini terketmezler. Kadınlar ise sadece, hanlara ve imalâthanelere, üzümün, incirin, tütünün gelmesini beklerler, birkaç ay içindeki kazanclannı, yıllık bir bütçe suretinde tanzim eder ve öyle geçinirler. Hanlar ve imalâthaneler, sahibleri tarafından hazırlandıktan sonra usulen sıhhî bir teftişe ve bazı takyidata tâbi tutulurlar. Ancak bundan sonradır ki, sahiblerine işletme müsaadesi verilir. Bu yıl incirin piyasaya daha bol miktarda geleceği anlaşılıyor. Üzüm mua melesi ise belki bin çuvalla başlıyacaktır. Incir, tahmin edildiği gibi, ilk ağızda fazla gelirse, derhal binlerce işçiye iş açılmış olacaktır. Cebelitarık boğazı spanyada çıkan ihtilâl beynelmilel politıka noktasından bütün Avrupada gayet derin endişeler uyandırmaktadır. Dahilî harbin sonunda, İspanyada, kıpkızıl bir komünist rejiminin yerleşmesi yahud son derecede şiddetli bir faşist idaresinin iyice temel atması, Avrupanm siyasî muvazenesini altüst edeceğinden her devleti düşündürmektedir. İspanyada faşist yerleştıği takdirde General Primo de Riveranm devrinde olduğu gibi Ispanya bir taraftan ordu ve donanmasını son derecede takviye ederek mühim bir askerî ve bahrî devlet olacak, diğer taraftan Italya ile birleşecektir. Akdenizin esasen ortasına hâkim olan Italya, o zaman Akdenizin şarkında dahi müttefikile birlikte namağlub bir mevki tutacaktır. İspanyada komünistlik galib çıktığı zaman, şüphesiz bu marksist devlet, Fransaya siyasî, içtimaî ve askerî sıkı bağlarla bağlanacakbr. Bu takdirde faşist Almanya ile İtalya garb cepheleri hakkında fazla düşüneceklerdir. Akdenizin şarkı, bir Fransız gölü halini alacaktır. İtalya ise böyle bir vaziyete zor tahammül edecektir. S II Artık Viyana bozgunluğunu, Belgradda kışlıyacak dardağan orduyu, muhasebesi görülmek lâzım gelen Sadırazamı unutmuştu. 5u dört cılız mısra ona, zaptolunmuş dört düşman payitahtı kadar sevinc ve kıvanc veriyordu. Afife de sürur ve gurur içindeydi. Osman oğullan arasında şiire yeltenenler çoktu ve bunIardan bir iki tanesi güzel eserler de kaleme almışlardı. Fakat sevgisini şiirde sarahatle açığa vuran ve hele sevgiîisinin adını şiire sokan kimse yoktu. Avcı Mehmed, bu yolda pervasız bir istisna teşkil ederek işte kendi güzelliğine hayraniyetini adını da belli etmek suretile ilân ediyordu. Afife bu büyük iltifatm şükranını uzun bir buse ve sürekli deraguş ile ödeyip kalmadı, tacdar âşıkının dizine başmı koyarak bir vuslat havası püskürür gibi nefes nefes bir nazire terennüm etti: Oğrenmek istiyoruz! Belgrad operası primadonnası şehrimizde Rıhtımların tamîri devam ediyor Bize kalırsa, Bursaya geldiği kısa bir zaman içinde burasını güzelleştirmeye, yollan asfalt yaptırmaya, asrî kaplıcayı açtırmaya ve şehri canlandırmaya bihakkın muvaffak olan kıymetli Valimiz Şefik Soyerin riyaseti altında bu işlere aklı eren bilgili, görgülü zevattan mürekkeb büyük bir turizm komitesi teşkil etmelidir. Bu komitenin hazırhyacağı programı tatbik edecek Avrupayı gez miş, dil bilir Türk elemanlar bulmalı." Bu memleket işini artık şahısların elinde ba2an menfî propagandaya sebeb olabi lecek şekilde başıboş bırakmamah.. Beyazlar giydıgince Padişahım âye benzersin Bu komitenin çizeceği programda meSiyehler giydiğınce Kâbeı ulyaya benzersin Kızular giydiğınce cevheri hamraye ben. selâ: Mudanyadan, hatta Galata nhtızersin mından itibaren her yolcunun vapur, Benım heybetli Hunkârtm hemen deryaya benzersin. tren, otobüs ve otel ücretleri muayyen Dun şehrimize gelen maruf Fakat bu şiir ve hayal gecesinin gün olmalıdır. Buraya seyahat edecek her muganniye Bahriye düzü acı oldu, Usturgonun sukutu habe kes pazarlığa ve gelişigüzel bir fiata tâKermes için davet edıien Belgraa ori geldi. Hünkâr, güzel kokulu Afifesi bi tutulmıyacağına ve burada müracaat perası Primadonnası Bahriye Hatriç nin baygın sesinden ve kelime kelime edeceği bir teşkilâtın, bir merciinbulundün şehrimize gelmiştir. şiir olan manalı nefesinden aldığı hazzı duğuna emin olmalıdır. Ayrıca UludağBu kıymetli artıst Yugoslavya hükukaybetmişti, gene av ardına düşüp ormet müşaviri Osman Nurinin kızıdır. daki oteller Bursadan ve bir elden işletilmanlara gitmişti. Artık bir hamle gösBahriye, dün kendisini ziyaret eden termek, Viyana önünde maskara olmak melidir. arkadaşımıza şunları söylemiştir: Bu teşkilât îstanbul, Ankara, fzmir yetişmiyormuş gibi şimdi en önemli kale< Belgraddan daha bu sabah gel leri de düşmana kaptıran Sadırazamı gibi büyük merkezlerdeki deniz ve kara dim. Burada ayın onuncu gününe ka mutlaka cezalandırmak istiyordu. Lâkin, nakil vasıtalanna bunlan gösteren afiş dar kalacağım. Türkiyeyi görmeği se nelerdenberi arzu ederdim. Çok şükür yukanda da isaret ettik, dürtülmek ihti ler, reklâmlar koymahdır. bu arzuma bugün muvaffak oldum. yacı ondaki hamle arzusuna daima gaHerşeyde olduğu gibi turizm işinde Türkiye hakkındaki ihtisaslarımı anlibdi. Onun için gene iradesini kullanade programlaşmak mecburiyeti vardır. cak birkaç gün sonra söyliyebileceğim. madı, yeni bir akıl kâhyası aramaya koBir seyyah şehrinde otelci, yalnız lokan Çünkü daha henüz hiçbir yeri görme yuldu. tasile, banyosu ve otelinin temiz hava dim ve kimse ile de temasta bulunmaJArkasi vari dım.> [•] •rSikadan (doğru söyliyenlerden de sı olduğunu söylemekle öğünmemelidir. Yugoslavyalı muganniye bundan iki mektır) haberım var: Beç inhizamı haberi Orada müşterisini rahat ettirecek, eğlen sene evvel artistliğe süluk etmiş ve ilk Belgrada geldikte Sarı Suleyman Ağa Kız direcek vasıtalar da bulundurmalıdır. olarak Saloma ve Ayda operalannda larağası Yusufun odasına varmış. «Duş. Meselâ: Bir otele gidiyorsunuz. Değil muvaffak olarak şöhret sahıbi olmuş manımızın isi bitti, intikam alacak günler tur. geldi> deyip ayağa kalkmışlar, ellerine bir eğlence yeri, hatta salonu, radyosu, makramalar (mendiller) alıp döne döne gramofonu bile yok. Hele Uludağdaki oynamıslar.> otelde bu noksan bütün acılığile sıntı Silâhtar tarihi C: 2. S: 114 Görülüyor ya. Osman oğullan sarayında yor. İşte, bütün bu teferrüatı dahi gözden Viyana inhizamı gibi bir musibeti sevincle karşüıyan adamlar da vardı ve bunlar Pa geçirerek programlaşbracak bir teşkilâdişahm sadık müşavirlerl idi. tın kurulmasını memleket işlerinde çok M. T. T. hassas olan muhterem Bursa Valisi Şefik Soyerden rica ediyor ve bunu himmetinden bekliyoruz. Diyarbekirde irfan hareketleri MUSA ATAŞ Ingiltere ise ötedenberi muvazenei kuvva taraftan bulunduğundan îspanyanın ne FransızSovyet grupunu ne de îtalyanAlman blokunu hadden fazla kuvvetlendirecek bir âmil olmasım istemiyecektir. İspanya hâdiselerinin devletleri düşündüren diğer bir safhası da, Akdenizin şark kapısı Cebelitarık Boğazmdaki mevcud vaziyeti değiştirebilecek bir şekil almasıdır. İsyanm asıl menşei şimalî Fastaki îspanyol mıntakasıdır. Daha yeni itaatler altma alınan Rif müslümanlannı baskı altında bulundurmak için îspanya burada gayet kuvvetli bir ordu bulunduruyordu. Isyana başlıyan bu ordudur. Sonradan isyan Cebelitarık BoGeçen yj üzüm rökoltemiz 550 bin ğazını aşarak bütün İspanyayı istilâ etçuvaldı. Bu yıl ise 580 bin çuvaldan miştir. bahsediliyor. Fakat bu rakamm düşmesi İsyan her tarafa yayılmakla beraber ihtimali vardır. Çünkü hava kararsızdır asilerin hâlâ başlıca üssülharekesi ve efve yağmura gebe vaziyetler arzetmekte rad ve silâh membaı şimalî Fastadır. îsdir. Her sene, bu kararsızlık, ilk tahmin panya şimalî Fasta büyük bir ordu leri berbad etmis olduğu için 580 bini, bulundurmakla kalmayıp yerli müslügene 550 bin olarak kabul etmek daha manlardan 20,000 kişilık bir kuvvet tef akıllıca bir iştir. Kaldı ki, bu 30 bin çu kil etmişti. Bu yerli ordunun askerleri val fazlahk ta mühim bir rakam deği! kendi kardeşlerile çarpışmaktansa ötedendir. beri can düşmanı bildıkleri îspanyollara Alivre satışlar hararetle ve, normal şe karşı satır çajmağı memnuniyetle tercih kilde devam etmektedîr. Alâkadarlann etmişlerdir. SJmdiye kadar bu yerli ortahminlerine göre, şimdiye kadar bir mil dunun ancak birkaç alayı İspanya tarayon kutu satılmıştır. fma geçirilebilmiştir. Müstahsilin bu meyanda yaphgı bir Asilerin başı General Franko ahiren dilek vardır ki, dikkate şayandır. Bağcı söylediği veçhile eski Rif mücahidlerinin diyor ki: bakiyesi olan bu 20,000 kişilik kuvveti « Hükumet Tariş Limited namı al kâmilen İspanyaya geçirmek kabil olsa tında üzüm üzerine muamele yapan bir İspanyadaki komünist hükumeti ve mumüessese teşkil etmiştir ve bu müessese, kavemeti o anda eriyecektir. Rifli muhageçen sene bağcıyı çok fena şartlardan riblerin İspanyaya tamamile nakline mâkurtarmış, üzümü kıymetlendirmiştir. Fa ni olan bugünkü hükumete sadık kalan kat bizce, Uzüm kurumu, mubayaatmı donanma kısmı küllisidir. Fakat şimalî Izmir piyasasmdan değil, doğrudan doğ Fasta ve cenubî İspanyada bütün limanruya ve kooperatifler vasıtasile bağcıdan lar ve üsler asilerin işgali ve muhafazası yaparsa, hem müstahsili daha fazla ka altında bulunduğundan îspanyol harb zandırmış olacak, hem de Izmir piyasa gemileri Septe Boğazmın cenubu garbî sına fazla mal gelmiyeceği için, kendi sahilini teşkil eden Tunca beynelmilel, liğinden ve tabiî şekilde piyasada istik mıntakasma sığınmışlardır. Ancak buradan şimalî Fasa ve cenubî îspanyaya rar, fiatta sağlamlık olacaktır.» akınlar yapmaktadırlar. Müstahsilin bu dileği, akla, mantığa yakın ve faydalıdır. Alâkadarlar tetkik General Franko bu donanmaoın ederlerse belki her iki taraf için faydalı Tuncadan uzaklaştırılmasmı taleb etmişbir netice alınır. ti. Ingiltere de bu yolda bir ihtarda buÜzümlerin memleketimizde îşlenme lunmuştu. Fakat, İspanya hükumeti Rifli den sevkedilmemesi hakkındaki karar da mücahidlerin İspanyaya geçmemesine haişçi bakımından yeni bir hareket olacak yatî bir ehemmiyet verdiğinden donanmasını Tuncadan uzaklaştırmağa henüz tır. Pîyasada yaş üzüm gittikçe bollaş bir türlü karar verememiştir. Bunun üzerine beynelmilel mıntakayı idare eden maktadır. konsoloslar Italyan konsolosunun riyaseti altında toplanarak ispanya hükumeti nezdinde şiddetli teşebbüste bulunmağa, mıntakanm ve limanın bitaraflığmı muhafaza edecek tedbirleri almağa karar vermişlerdir. Bu kararlann ne kadar müessir olacağı şimdilik belli değildir. Fakat devletler Cebelitarık Boğazında yeni bir vaziyet doğmasından çok endişe ediyorlar. Muharrem Feyzi Togcy MALtYEDE Kazanç vergîsinin tahakkuk ve tahsili işleri Oğrendiğimize göre üç aya kadar lstanbulda çalışmağa başlıyacak olan yeni Maliye teşkilâtı daha ziyade kazanc vergisile uğraşacaktır. Kazanc vergisinin taDiyarbekirden bir manzara ve Maarif Miidürü Bedri hakkuku için yeni ve pratik usuller ko Diyarbekir (Hususî) Çok eski bir geçmiştir. Mektebe tesviye ve torna iş nacak ve verginin bakayaya kalmasına vilâyet merkezi olan şehrimizde maarif leri için on iki bin lira sarfile bir paviyon tneydan verilmiyecektir. hayatı oldukça canlı bir vaziyettedir. yapılmıştır. CEMİYETLERDE Merkezimizde lise, san'atlar mektebi Merkez ilkmekteblerinde 41 muallimBerberler cemiyetinin bir ve tam teşkilâtlı beş ilkmekteb vardır. le 1559 talebe vardır. Bunlardan başka Orta kısmı da ihtiva eden lise muh her kaza merkezinde bir ilkmekteb, onbir teşebbüsü telittir. Yüzü yatılı olmak üzere sekiz köyde de üç sınıflı birer ilkmekteb var Berber dükkânlarının pazar günleri yüzden fazla talebesi vardır. 1932 se dır. kapanmasını temin için Berberler cemi nesinde açılan bu müessese muhitin müUmumî olarak bütün vilâyetin talebe yeti Büyük Millet Meclisinin önümüzde him bir ihtiyacını karşılamış bulunmak sayısı 704 ü kız olmak üzere 3141 dir. ki içtima devresinde teşebbüslerde bulun tadır. Bu yıl merkezde bir kız enstitüsü açımak üzere Ankaraya bir heyet gönder Onu neharî olmak üzere yetmiş tale lacaktır. Eski San'atlar mektebi binası bu meğe karar vermiştir. beli San'atlar mektebi bu yıl Maarife iş için istimlâk edılmiştir. Bir düzeltme Dünkü sayımızda çıkan Türkiyede köy davası Köy sosyolojisi başlıkh yazı, bu mevzu üzerinde ciddî tetkikleri olan genclerimizden Nusret Köymenindi. Bir yanlışhkla imzası çıkmadığmdan bu suretle tashih ediyoruz. Cumhuriyet Nüshası S Kuruştnr 1 Galata rıhtımının tamiratt yapılırken Evvelce hükumetin tetkik ve tasdikettiği bir proje üzerine îstanbuldaki rıhtımların tamırine başlanmıştır. Liman Işletme idaresi evvelâ Galata rıhtımını tamir etmek istemiştir. Bu karar üzerine Galata rıhtımının temel leri temizlenmeğe ve buraya toprak kaymasına mâni olmak üzere taş dol durulmasına başlanmıştır. Galata rıhtımının kaldırımları da yeniden yapılmaktadır. şeraiti l '^° Türkiye k*° Hariç Senelik 1400 Kr. Altı aylık 7S0 Üç ayhk 400 Bir aylık 1SO 1700 Kr. 1450 800 yoktur