1 Ağustos 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

1 Ağustos 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CU7HHURI* hT teminat Ingiltere hükumetince kaydedile rek bu vaziyete nazaran Akdeniz üzerin de Ingiltere hükumetince verilmiş oîarfl| tek taraflı teminatın idamesine mahal kalmadığıdır. Filhakika İtalya hükurneti Ankaradaki büyük elçisi vasıtasile Hariciyenize İtalyanm aramızda mevcud dosfrluk muahedesi icablarile kendini bağlı addetmekte devam ettiğini dostane bir lisanla ifade etmiştir. Bu dostluk muahedesinin icablarına Türkiye tarafmdan da ayni veçhile bağlı bulunulduğu malumu nuzdur. 1 Ağustos 1936 220 okkalık gülleyi bir hamlede kaldıran Mehmedcik! 18 martta Çanakkalenin gazi tabyalarındaki ağır top mermilerini sırtlayıp kaldıran Cemal Çavuşun harb hatıralarını kendi ağzmdan dinleyiniz... Kahraman ordumuzun, Boğazlar mıntakasmı işgali şerefine çıkarmış olduğu muz fevkalâde nüshada Büyük Harbde, sırtında 220 okkalık top mermilerini sırtında taşıyan bir Mehmedcikle arkadaş lannm kahramanhk tarihimize geçen bir resmini neşretmişti Çanakkale merasimini takibe giden arkadaşımız, bu resimdeki Mehmedciklerin bir tanesinin, Cemal Çavuş isminde ve ağ olduğunu öğrenmiş ve kendisini civar köylerden Çanakkaleye davet ederek bu kahraman gazi ile konuşmuştur. Cemal Çavuşla olan mülâkatını arkadaşımız şöyle anlatıyor: Jandarma çavuşu yanında bir köylü ile içeriye girdi ve: İşte aradığınız adam, dedi. Cemal Çavuş, biraz yaşlı görünmesine rağmen dinc vücudü, geniş omuzlan, güneşte tunclaşmış çehresile karşımızda «hazırol!» vaziyetinde durarak topuklarını birbirine vurdu ve kendini tam bir asker gibi takdim etti: Seddilbahirde ağırtopçu beşinci alay, birinci tabur, birinci bölük, dördüncü top çavuşu Cemal. Cemal Çavuş gelmeden evvel ayni yıllarda Harîıidiye tabyasında gene top ;avuşu olan İbrahim isimli bir kahramauîa tanışmıştım. O sırada İbrahim Çavuş ta yanımda bulunuyordu. Cemal Çavuş eski silâh arkadaşını görünce boynuna sa rıldı. iki kahraman kucaklaştılar. Sonra meclisin ciddiyetini ihlâl etmiş gibi mahcub olarak aynldılar. Cemal Çavuşa kendi resmini basan Cumhuriyet nüshasını uzatiım: Bak bakalım Çavuş, dedim, bu koca mermiyi taşıyan kimdır? Gazeteyi aldı ve sandalyasının üstünde bağdaş kurduktan sonra gazeteyi büyük bir dikkatle tetkıke başladı. Dakikalarca ve uzun uzun o fotoğrafa baktı. Hiçbir şey söylemiyordu. Yalnız şu suali sordu: Kım çekmiş bunu? Mecliste herkes susuyordu. Kimin çektiğini kımse bilmediği için bu sorgusu cevabsız kalacaktı. Cemal Çavuş tatlı bir husunet taşıyan gözlerini bana çevirdi ve tekrar sordu: Kim çekmiş bunu? Bu sorguyu cevabsız bırakmamak için o sırada aklıma tek bir söz geldi ve zorla ısıtilir bir sesle mırıldandım: Tarih!.. Gene daldı. Hepimiz onun yüzüne bakıyorduk. Gözlerinde belli belirsiz bir iki damla yaş toplanmıştı. Halinden o günleri tekrar yaşadığını seziyor gibiydik. Sordum: O resımde mermi taşıyanın sen ol duğun söyleniyot, ne dersin? Evet bu fotoğrafta ben de vanm amma, mermi taşıyan değil, arkadaki.. Mermiyi kaldıran Edremidli Seyid Hü seyindir. O yavuz bir pehlivandı. Ben de pehlivandım amma o 84 okka çekerdj; ben 74 okka. İkimiz de gülleleri sırtımızla kaldınrdılL Gülleleri sırtınızda kaldırmağa ne lüzum vardı? V'inç yok mıydı? Vardı amma kınldı. Kınlınca top sukut etti. Bunu işletmek lâzımdı. Nasıl yaptığınızı tarif etsene.. Burada nasıl olur? Tabyada, top başmda tarif etmeliyim ki.. Cemal Çavuş sustu. Bu vak'ayı ayni topun başmda dinlemek tarihi yaşatmak demek olacaktı. Katlanacağımız zahmet duyacağımız zevke değerdi. Biraz sonra yolda idik. Giderken konuşmamıza devam ettik. Söyle bakalım Cemal Çavuş, hiç yaralandın mı? Çoook!. Tam on bir yerimden ya Çanakkale muharebesi hatıraları Gülhane parkının şehir plânında mevkii Parkı halka yakınlaştırmak ve tren yolunu kaldırarak bir sahil bülvarı yapmak lâzım Akdeniz taahhüdlerini biz de feshettik Diğer taraftan îngiltere Hariciye Nazınnm biraz evvel zikrettiğim nutkunda Akdeniz münasebatında salâh husule geldiği tasrih edilmiş olmasına ve iki gün evvel görüştüğüm İtalya büyük elçisinden İtalya İngiltere münasebetlerinin çok iyi bir yola girmiş olduğunun öğrenilmesine göre Türkiye tarafmdan îngiltereye tek taraflı olarak verildiğini arzettiğim taah hülerirı artık devamına mahal kalma mıştır. Cumhuriyet hükumetinin bu fikir ve kanaatini yüksek heyetinize arzede rim. Cülhane parkının methali tngiltere ile dostane münasebetlerimiz Normal bir vazıyetin avdeti arzusile yapılan bu beyanat;n Ingiltere ile aramızda samimî itimadkâr dostluk münasebet lerine asla dokunmaz. Her iki memleket arasında bugün çok dostane münasebet mevcuddur.^Bütün bu hâdiseler esnasında işlerin hep anlaşma yoluna girmesi için İngiltere Hariciye Nazırının gösterdiği büyük kiyaseti ve sarfettiği emekleri hürmetle yadetmeği çok zevkli bir vazife bilirim.» Şehidler için bir dakika siikut Bundan sonra verilen takrirler okundu. Çanakkalede vatan müdafaası uğrunda ölenlerin hatıralanna karşı bir dakika sükut edildi. Muahedenin tasdikı Kocaeli meb'usu Süreyya Yiğitin Boğazlar münasebetıle Meclıste cereyan eden müzakerelerin aynca bastırılarak köylere varıncıya kadar memleketın her tarafına dağıtılması teklıfi de kabul edildi. Mukavelenin tasdikı lâyihada tayini esami su retile reye konuldu. 376 reyle ve ittifakla tasdik edildi. Bundan sonra Tevfik Rüstü Aras tekrak kürsüye gelerek Kamutaym bu top lantısından istıfade ile beynelmılel münasebetlerin diğer safhalarına temas eden beyanatta Kulundu. Riisumu sıhhiye ve askerî tahsisata dair kanunlar Bundan sonra rüsumu sıhhiye kanunur.a ek kanun Iâyihalarile Suriyedeki Türklere ve Türkiyedeki Suriyelilere aid emlâk hakkında 2089 sayılı kanunla derpiş edilen müddetin üç ay daha uzatılmasına dair kanun lâyihası ve 3037 numaralı kanuna ek kanun lâyihası görüşülerek kabul ediidi. Son kanunla 3037 numaralı kanunla verilen fevkalâde tahsisata ilâveten fev kalâde membalardan temın edıldikçe ilişik cetvel mucibince millî müdafaa ve kara ve askerî fabrikalar bütçelerinde yeniden açılacak hususî fasıllara tahsisat kayde dilmek üzere daha beş milyon liranın sarfma mezuniyet verildi. Başvekilin nutku Kanunların kabulünü müteakıb Başvekil İsmet înönü sürekli alkışlar arasında kürsiye geldi. Kısmı mahsusumuzda dercettiğımiz mühim beyanatta bulundu. Hükumete beyanı itimad Başvekil sözlerini alkışlar arasında bi tirdikten sonra Meclisin yüksek itimadını reylerile de göstererek hükumeti iyi hizmetlerinde teşvik ve teşçi etmesi teklifinde bulundu. Bundan sonra Meclis ittifakla hükumete itimad beyan etti. Yunan zabitleri diktatörlük kurmak istiyorlarmış Atina 31 (Hususî) Harbiye Nazır muavini M. Papadima, Makedonya tah kimatını taftiş ve bazı zabitlerin dik tatörlük kurulması için bir protokol dolaştırarak imzalattıklarını tahkik için Makedonyaya gitmiştir. Alınan maîu mata göre, imzalanan protokol matrud zabitlerin orduya gitirilmesi hakkm daki cereyantn neticesidir. Çanakkalede bir çocuk boguldu Çanakkale (Hususî) Evvelki gün burada bir çocuğun ölümıle netıcelenen bir deniz kazası olmuştur. Kaza şu su retle olmuştur: On dört yaşlarında Hasan oğlu Hü seyin Su iskelesinden denize atlamış fa kat sığ kumluğa tesadüf ettiğinden sap lanıp kalmıstır. Çocuğun bu halini civardan görenler yetişip kendisini kurtarmış larsa da zavallıya felc gelmiş ve ertesı gün doktorun müdahalesine rağmen öl müştür. Meşrutiyet yıllarında idi; Gülhane günde bir iki defa muayyen saatlerde parkının şimdiki Salkımsöğüd kapısı çıkabileceği yerlerdir. Hele yavrusu henüz iki tarafındaki açık kemeri ka nun arabasını sürerek hava ve güneş zanmadan ortadaki küçük kapısile ya arayan analar için, bastonuna dayana şıyordu ki burada o vakit saraym ka rak sıhhat ve kuvvet toplamak istiyeıı pıcıları ve bu kapıcılarm yatıp kalk nekahetteki hastalar içın parklar en ması için birçok ahsab odalar vardı. samimi sığmaklardır. Bmaenaleyh bızİstanbul Arkeoloji müzesinin eski de Gülhane parkının her şeyden evvel şark eserleri salonları o vakit (Sanayii bu bakımdan hususiyetini, uygunluğuNefıse) mektebi idi. Ben mektebe he nu araştırmağa macburuz. Bu mecbunüz devama başlamıştım. Fakat talebe riyeti kabul edivennce derhal teslim Cemal Çavuş muharririmize anlatıyor: İşte topumuzun olduğum kapıcılarca lâyıkile anlaşıl edebılırız ki Gülhane parkı bugünkii mermi mataforası kırılmıştı mamış olacak ki bir sabah bütün ısrar vaziyetile maksaddan hayli uzakta kalralıyım. Basımdan dört, çenemden iki, çavuşu, hepimızden daha evvel topa doğ [arıma rağmen beni içeriye bırakmak mış bir bahçedir. Bir defa bu bahçe en yakm yerlerine behmden üç, ve sol ayağımdan da iki ya ru yürüdü. Yavrusunu özlemiş bir baba istememişler, bu jüzden bir sabah dersim ziyan olmuştu. yani bitişiğinde sayılacak evlere ve agibi onu hasretle süzdükten sonra üzerine ra aldım. Hele bir defasında.. Şimdiki Gülhane parkı o vakitler ilelere bıle en aşağı yüzlerce metro uçıktı. Her tarafım tetkik etti. Sonra bize Ne oldu bir defasında? metruk ve ıssız bir ormanlık ve bazı zakta kalmıstır; bu uzaklık tabiî olma Az kalsın gidiyorduk. Pek ucuz dönerek, esefle dedi ki: yıp duvarların, sedlerin yarattığı me kurtulduk. Meşhur 5 mart muharebesin Vah vah.. O günlerde aslan gibi yerleri sebze bahçeleri halinde idi, bu ormanlığın mektebimizin yüksekte bir safelerdir. Vaziyeti iyi kavrıyabilmek den (18 mart zaferi) evveldi. 13 şubatta kükrüyordu. Şimdi ölmüş.. O zaman buteras gibi duran küçücük bahçesinden için parkın hududunu dolaşırsak şunu düşman topları gene ağızlarını açmışlar na kız gibi bakıyorduk. Ufak bir pası bi içi görünmez, fakat ağaclık yeşil bir görürüz: Parkın deniz tarafım biliyo dı. O zaman daha Seddilbahirde idim. le yoktu. bulut dalgası gibi üst kaidesinden na ruz, sahil kısmen limanın en kalabalık 15 lik havan toplarının başmda... Tam Filvaki, İngilizler, Mütarekede bu ko zarlarda devrile devrile Halice kad?r yerinde, kısmen de akmtılarm yaladığı bu sırada bir düşman 38 lik mermisi ö ca topun namlusunu dmamitle uçurmuş dayanır ve orada mavi bir denizle çer girdablar üstündedir. Binaenaleyh bu nümüze düştü. Toprağın açıldığını ve i lardı. çevelendıkten sonra bu çerçevenin üs sahilde gelişigüzel sandal gezintisi yatünden de kulesile birlikte Galata ve pılamaz. çerıye gömüldüğümü biliyorum. Arkasını Vak'ayı anlatsana Çavuş nası! olBeyoğlu sırtlarınm havaya dayanan Kara tarafına gelince, bu koca bah arkadaşlarımdan işittim. Merminin açtığı du? siloeti gdrülürdü, Beyoğlunun uzaklar çenin yalnız iki yerinden methali var Nasıl olacak, basbayağı işte.. Ben dan en güzel görünüşü buradandır. dır. Birisi Soğukçeşmede, öteki Sirke eskiden Seddilbahirde çalışıyordum. O Biz talebeler bu ıssız bahçeye duvar cidedir. Yukarıdaki Ayasofya kapısını radaki bataryalar susunca beni emaneten lardan gizlice atlar, saraym harem da methal sayamayız. Çünkü içeriden gebu tabyaya vermişlerdi. İşte 5 mart vak iresi önünde uzun atlama oynarken ha ne dolaşıp Soğukçeşme kapısma geli rem dairesmin yüksek duvarlarını ta necektir. İşte bir hasta veya bir çocuk ası burada oldu. mamlıyan kafesleri ardmdan hıçkırjğa arabası bu parka girmek isterse uzun İyi amma 5 değil, 18 mart olacak benziyen kadm cıvıltıları, fısıltıları da uzun ve bir alay dolambaclı ve münadeğil mi? dinlerdık.. sebetsiz yerlerden yürümek mecburiye Biz 18 mart fılân bilmiyoruz. 18 Bu parkın bazı yerleri bostandı de tinde kalır; bu külfete katlanmak ne mart yenı tarihmiş, o zaman 5 mart di mıştim. Hiç unutmam, bir gün birkaç hastaların, ne de çocuk analarının kârı yorlardı. Ben, o zamana kadar 7,5, 10,5, arkadaş bu bostandaki incirlere tırman değildir. 15 lik ve 21 lik toplarda çalışmiştım am mıştık. Lezzet ve iştiha ile meşgulkpn Gülhane parkının tabiî hududu Ahırma bu toplarda bulunmamıştım. Buniar bahçıvan çatık kaşla üstümüze geldi, kapıdan başlıyarak Devlet Matbaası, da da çalışmak nasibmiş! 5 mart sabahı dallardan kendisine para yağdırmca ça Babı Hümai;un ve surları takiben So şafakla beraber düşmanın 1 7 parça ge tık kaşları indi ve uzun sarı bıyıkları ğukçeşme kapısmı bulduktan sonra Amısi Boğazı zorlamağa başladı. Belki da altından dişlerini gösterdi, o günden i layköşkünden bir zaviye ile sağa dönetibaren bu ağaclar bize babadan kalma rek Sirkeciye kadar giden surlardır. ha fazla idi amma bize öyle demişlerdi. miras gibi olmuştu. Fakat arasıra pa Bu surlara haricden yapışmış birçok ruMuharriıımiz Cemal Çavuşla ibrahim Çavusun arasında ve gazi topı ı kırık nam Çorbacı, sabahlar hayrolsun kapıya gel ra yağdırmak şartile!.. feylî binaları temziliyerek ve tarihî lnsu altında: Cemal Çavuş gazetemizde miştı. Yüzbaşı Hilmi Bey, batarya ku Günün birinde bu geniş ve ıssız yer kıymetine halel vermiyerek }'edi sekiz çıkan gencîik resmini gösteriyor mandanımızdı. Ateşe başladık. Daha ilk lerde bir faaliyet başladı, birçok amele yerinden bahçeye Soğukçeşme kapısmpartide bızden üç yarah, arkadan da üç ler çalışıyorlar ve bunlarm başların da olduğu gibi kemerler açmak ve şu çukurun içine saplanmışım amma, ayak • şehıd verdık. Topun son nışangâhı da kı da arasıra bizim muallim muavini mi suretle parkı halka yaklaştırmk lâzımlarımm topuk kısımlan dışanda kalm:ş. nlınca fena vaziyete girdik. Fakat ateşe mar Terziyan görülüyordu. Nihayet an dır. Zira halkı parka yaklaştırmak için O gün köyden bana yeni para gelmiştı. devam edıyorduk. Düşman mermıierı laşüdı, burası park oluyormuş, ameli evvelâ onu halka yaklaştırmak zaruri Arkadaşlar Cemal Çavuşu topraktan cı mütemadiyen üzerimize çullanıyorlar ve yat hayli devam ettikten sonra park ve mantıkidir. Bu hususiyet bugüne kakarıp parasını köye yollıyalım demişler, dar düşünülmemiş olduğu için Gülhane gemiler de gittikçe yaklaşıyorlardı. O sı halka açıldı. kazmışlar ve beni çıkannca görmüşler ki Gülhane parkı yepyeni bir çehre ile parkını halk samimiyetle benimseye rada ufak bir mermi gelip topun mata daha soluyorum. Hemen hastaneye kal memiş ve hele son yıllarda Gülhane fora kolunu (vinc kolunu) götürdü. Bu halka pek cazib gelmişti, dolup boşa parkı adı bile anılmaz, yetim bir varlık dırmışlar. İki gün sonra kendime geldım. vaziyette topumuz artık sukut etti, de lıyordu. halinde kalmıstır. O zanıan sırtım simsiyah olmuştu. Ba Şehir halkmın en büyük sıhhî ve memekti. Çünkü mermıleri topun ağzına kalşımdan belime kadar her tarafım ezilmir Gülhane parkını halka veva halkm dıracak alet kalmamıştı. Bu sırada yüz denî ihtiyacına cevab vermek için düti. Günlerce yattım. İnsan ölmeyince öl şünülerek ortaya çıkarılmış olan bu ayağı altına rahatça verebilmek içııı başı gözlerini Seyid Hüseyinle bana dikmüyor işte!.. bahçe ilk cazibesile halka hizmete yel Şark Demiryolunu da kaldırmak ve yeti: tendı. Kafes ardında yaşıyan kadın ve rini umumî bir bulvar yapmak lâzım Şimdi harbolursa gene gider misin Nasıl dedi kendinize güveniyor aıle için bu bahçede gezmmek büyük dır. Çavuş? bir mazhariyetti. Bu mazhariyete İs Bu demiryolu hakkmdaki noktai na Ne söylüyorsun be, elbette, öyle musunı;z? tanbul anaları diyebilirim ki büyük in zarımı daha evvel bu sütunlarda ve ayEdremidli pehlivan kollannı sıvadı ve canım istiyor ki.. Geçen gün harmanı bıkılâba kadar şükrettiler.. Fakat inkılâb nca Ulus gazetesinin 4 haziran tarihli rakıp Ezinedeki motörlü topların talimine yerde duran 220 okkalık gülleyi sırtladı, dan sonra kafesi kırıp peçeyi yırtan hür nüshasmda yazmış ve bu tren yolunun gittim. Şimdiki toplar daha kolay doldu topun ağzına kadar götürdü. O benden Türk kadım gözlerine medenî ve hare İstanbulun yegâne sahilini boydan boruluyor. Daha kolay nişan alınıyor. Es daha kuvvetli bir delikanlı idi amma ben ketli dekor aramakta haklı idi. Ağac ya felce uğratmış olduğunu ve şehrin kiden ruhlu derece ile nişan alırdık. Şimbunu kendime yediremedim ve ikinci gül larm çıplak gövdeleri, yapraklarının bo>nuna bağlı bir urgan gibi dolanarak di dürbünle nişan alınıyor ki peynir ek gölgeleri kâfi gelemezdi. Biraz müzik, nefesini kesmiş olduğunu izah etmiş mek yemekten daha kolay. Nerede bir leyi ben sırtladım. Topumuzun bir tane biraz eğlence, hele baştanbaşa konfor tim. top patlasa hemen koşarım. Hem şimdı cansız vinci vardı. Şimdi ise iki tane can isterdi. Gülhane parkını da bu berbad hale Halbuki bunları bulamadığı için sokan gene bu tren yoludur. tstanbul yalnız başıma değil, yanımda iki dama lı matafora kazanmıştı. Hiç unutmam dimla 1 7 ve 25 yaşında iki oğlum da var. dördüncü mermiyi kaldınp ta topa koy parkta zaten kendisini çekebilecek bir plânında Yenicami önünden kalkıp Onlar da benim gibi böyle işte. Zaten muş ve sallamıştık ki dürbünle düşmanı cazibe bulamıyordu. Marmara sahillerini dolaşarak Floryaayni numara pabucu giyiyoruz. Beş kışı Diğer taraftan da şehir hayatmda ya kadar gidebilecek geniş bir bülvar seyreden yüzbaşı sevincle bağırdı: evel Allah bir topu idare ederiz. parklarm hüviyeti tıpkı evlerin, apar bu değerli parkı da en müsaid ve her Buve gidiyor arkadaşlar, gayret! Cemal Çavuş daha devam edecekti, tımanlarm hususî bahçeleri mahiyetin bakımdan halkm ayağı altına serebiieBiz daha fazla gayrete geldik. Öteki fakat topun başına geldığimız içın hepi de olup buralar halkm her gün hatta cek bir imkân vermiş olacaktır. bataryalardan da müthiş bir yaylım başmiz otomobilden inmiştik. Marmara sahillerine bakan birçok geBu ihtiyarlıyan, fakat eskimiyen top lamıştı. Buve denizin dibine inince diğer niş ve bol güneşli sahalar daha vardır bir mermiyi göstererek: gemiler de tornistan ettiler. O gün, ak ki, buralar bu tren yolunun ihdas ettiği Şimdi bu halinle bunu kaldırabilir tuhaf vaziyet karşısında istifade edıleşama kadar ateş ettik. Düşman panik yamisin? dedim. miyecek bir halde boş ve ıssız yatmakta parak firvra başlayınca yorgunluktan biO cevab verecek yerde mermiye doğru rer ölü gibi topun yanına uzanarak geniş yürüdü, onu hepimızın hayreti önünde dır. Halbuki bilhassa kışın ve bahar mevsimlerinde hayat ve sıhhat vadeden bir: sırtladı. Eski bir şehid topçu zabitinin oğsahalar buralardır. Sahil bulvarı bu salu olan Çanakkaleli fotoğrafçı îhsan, Ce Oh!. çektik. haları da parka kazandırabilecektir ve Düşman Türkler öldü, artık Boğaz mal Çavuşa: o vakit bu parkta şehir halkını sinesine Dur diye bağırdı senin böylece dan geçelim demişti amma, Türkler öl toplıyabilecek her türlü içtimaî ve rnebir resmini çekeyim. memişti daha!... denî tesisatı yapmak mümkün olur. Cemal Çavuş arkasındaki ağırlığa rağAksi takdirde bugünkü mahsur vaziyeCemal Çavuş anlatırken ben de topun men dimdik duruyordu. Fotoğrafçı: tile ve bu tren yolunun ihdas etmiş olüstüne çıkmıştım. O elindeki Cumhuriyet Gazetedeki resim gibi biraz belini duğu bu berbad vaziyetle ne parktan gazetesini tekrar uzattı ve o tarihî fotoğ bük, diyınce, Cemal Çavuş: halk, ne de halktan park istifade ede rafı göstererek: Hayır, dedi, böyle ufak şeylerden miyecektir. İşte, dedi, bu resim 5 mart günü çe Türk askerinin beli bükülmiyeceğini dost Mimar kılmiş olacak. ta bilmelidir, düşman da.. SEDAD ÇETİNTAŞ Cemal Çavuş, eski bir mermiyi gencliğindeki gibi sırtladı ASLAN TUFAN Cemal Çavuşa, orada yerde bulunan

Bu sayıdan diğer sayfalar: