15 Hazîran 1936 CUMHURÎYET SON TCLCFON HAB TELCRAF E RLEC vc TELSİZLE Üzum pıyasası Şirketin alivre satışlara başlaması faydalı olacak ve piyasayı düzeltecek Izmir (Hususî) Bazı tacirlerin Almanyaya ucuz fiatlarla ofertö yaparak piyasada daha şimdiden gayritabiilik ler ihdas ettikleri şu günlerde, Tariş Limited şirketi (Üzüm kurumu) müdürü İsmail Hakkı Veral, tetkikat için gittiği Avrupadan, Ankaraya izahat ver dikten sonra, şehrimize dönmüş bulu nuyor. Kendisini ziyaretle Avrupaya niçin gittiğini, ne neticeler aldığmı, alivre satış işlerini sordum. Aldığlm cevab ların hulâsası şudur: Avrupaya gidişimden maksad, şirket için ecnebi piyasalarda kudretli ajanlar temin etmek ve Yugoslavya ile Romanyadan kutuluk kereste satm almaktır. Birincisi muvaffakiyetle neticelenmiş tir. Gerek berri Avrupada, gerekse İngilterenin muhtelif yerlerinde ajanlar temin edilmiştir. Bunlar, şirket namına faaliyete geçmişlerdir. Bu sene, haricden kutuluk kereste ithali hakkı. bu şirkete verilmiştir. Yugoslavya ve Romanyadan mübayaat, parti parti gelmeğe başlamıştır. Daha şimdiden elde mevcud eylul ve teşrinievvel ayları sonuna kadar yapı lacak ihracata kâfidir. Alman tipi kutular geçen yıl 13,5 kuruşa satılmıştı. Bu yıl ise 11 kuruş fiat tesbit edilmiştir. Yunanistanda fiat 13,5 kuruştur. tngiliz tipi kutular daha ucuza verilecek ve incir kutularile üzüm kutuları arasında fark gözetilmiyecek tir. Izmirdeki kutu fabrikatorlarile de bir konuşma yapılmıştır. Kutu başına 1,75 kuruş imaliye verilecektir.. Dahil ve haricdeki üzüm stoku 15 bin tonu geçmemektedir. Yeni mahsul mevsimine kadar bunun mühim bir kısmı satılabilecektir. Şirketin elindeki stok ta azdır. Hem ajanlar tarafından satılmakta, hem de memleket dahilinde büyük firmalar şirkete mübayaat için müracaatte bulunmaktadırlar. Şimdiden hakikî rekoltenin tesbitine imkân yoktur. Doğuşun geçen seneden fazla olduğu hakkındaki müşahedelere rağmen, mahsul kemale gelinciye kadar havalar yüzünden birçok sürprizler beklenebilir. Nitekim, son günlerdeki hava bozukluğunun bazı mıntakalarda tesirini gösterdiği söylenmektedir. Bu itibarla alivre satışlarda müteenni ve ih tiyatlı davranmak lâzımdır. Bazı evlerimizin düşük fiatlarla alivre satış yap malarma gelince, umumî vaziyette ge çen seneye nazaran bir değişiklik olmadığına, bilâkis bazı hususlarda mahsul lehine bir tebeddül mevcud olduğuna nazaran, bu hareket, yersizdir, zarar lıdır. Rakib memleketler mahsullerinin bu yıl az olduğu da unutulmamalıdır. Bence fiatların, geçen sene Türko fisçe tesbit edilen fiatların dununda olmaması lâzımdır. 9 numaralı sif Ham burg 14,5 kuruş, yani bizim borsamızla 10 kuruş olmalıdır. Bundan aşağı düş mek için sebeb yoktur. Biz de bu sene alivre satışlara başlıyoruz. Müstahsilin menfaatlerini ve vaziyetin icablarını gözönünde bulunduracağız ve hiç ol mazsa, geçen seneki asgarî fiatların dununa düşmiyeceğiz.» İsmail Hakkı Veralin alivre satışlar hakkındaki beyanatı, gerek ihracatçılar arasında ve. borsada, gerekse bağ mm takasında eminim ki çok müsaid tesir yapacaktır. Şirket, geçen yıl içeride ve dışarıda teşkilâttan mahrum bulundu ğu, ayni zamanda alivre satış yapmadığı halde, muhakkak bir paniği durdurmuş, üzümün kıymetlenmesine âmil olmuştu. Bu sene, yeni elemanlar ve teşkilâtla, alivreye de iştirak suretile, şüphesiz daha müessir ve faydalı olacaktır. Fiatlarm geçen seneden aşağıya düşmemesi tamin edildiği takdirde, bağcı bu sene de biraz kazanç yüzü görecek de mektir. Balkan Antantı matbuat konferansı işini bitirdi • ^ ^ Vakıalar üzerinde İHEM NAIİN M1HINA' Dört Balkan memleketi Matbuat Birliği Balkanların teşriki mesai fikrine hizmet edecek Bükreş 14 (A.A.) Balkan Antantı basın konferansı nizamnamesini kabul ederek mesaisini bitirmiş ve Başkan Dragunun imzasile dört devlet reisine aynı mealde şu telgrafı göndermiştir: Dört memleket gazetecilerinin müş terek ve müttehid arzularından doğan ve Bükreşte teşekkül konferansını akdeden Balkan Antantı basını, derin tazimatmı ve sadakatini arzetmek şerefini bana tevdi etmıştir. Konferans keza Balkan Dış Bakanlarına da birer telgraf çekerek, Balkan Basın Antantının teşekkülünü ve bu te şekkülün teşriki mesai fikrine hizmet edeceğini bildirmiştir. Dragu söylediği kapanış nutkunda Balkan Basın Antantının süratle tahakkuk etmiş olmasını övmüş ve buna do«t luk, ahenk ve birliğin hâkim olduğunu kaydetmiş, heyeti murahhasalara yaptıklan yardımdan ve gösterdikleri hüsnü niyetten dolayı teşekkür eylemiştir. Gazeteciler sendikası heyeti murahhasalar şerefine dün akşam bir ziyafet vermiştir. Heyeti murahhasalar bugün Ro manyada üç gün sürecek bir seyahata çıkmışlardır. Hüseyin Cahid Yalçına zarurî bir cevab... Yazan : Ahmed Ağaoğlu Sayın Bay Hüseyin Cahide! «Yedi Gün» mecmuasının 170 inci numarasmda bana fazla kıymet veren lutufkâr makalenizi okudum; tabiî minnettar ve müteşekkir oldum: Yalnız yazınızm iki noktasına ilişmekliğime müsaade buyurmanızı dilerim. Bunlardan birisi, benim Ankaradaki Matbuat Müdıriyetime aiddır. Buyuruyorsunuz kı matbuat hürriyetinin bu ezelî şuridesini Matbuat Müdiriyetinde görmek size «kırın asayişini kır serdarlanna teslim eden» an'aneyi hatırlatmış ve bu an'anenin pek esassız olmadığına da kanaat vermiştir. Çünkü «Ağaoğlu arkadaş ta Matbuat Müdürlüğünü azçok benimsedi ve bir matbuat müdürü gibi düşündüğü zamanlar oldu.» Çok hürmet ettiiğm Hüseyin Cahidi temin ederim ki ben bu gibi zamanları hatırlamıyorum. Hangi hareketim ve hangi muamelem size bu fikri vermiştir? Bunları tasrih buyurursanız çok minnettar olacağım. Şimdi bendenize müsaade ediniz, bu müdiriyet esnasında vaki olan birkaç hâdise^i arzedeyim: Göreceksiniz ki «Matbuat Müdürü gibi düşünmüş olsaydım» böyle hareket etmezdim. Bir gün Büyük Millet Meclisinin müzakerelerini sami sıfatile dinliyordum. Trakya saylavlarından birisi bir takrir vererek: «Bundan sonra bütün Vekâletlerin Şer'iye Vekâletinden veçhe almalan lâzım geldiği» mealinde bir teklifte bulundu. Rauf Bey Başvekildi, Adnan Bey Meclis Reisiydi ve bugün ültra radikal bildiğimiz bazı zatlar da Vekildiler. Ne bunlardan ve ne de saylavlardan kimse ağzını açıp söz söylemedi. O zamanlar Büyük Millet Meclisi azalarının hükümleri çok keskin ve bilhassa hocaların nüfuzu kırıcı idi. Takrir birçok tasvib sadalarile encümene gitti. Ben içimden isyan ettim ve eve avdet ederek hemen kaleme sarıldım: «Derviş Vahdetiye doğru» başlığı altında şiddetli bir makale yazdım ve o zaman başında bulunduğum ve idare ettiğim Hakimiyeti Milliye (bugünkü Ulus) gazetesine verdim. îkinci gün makale tabiatile bir bomba gibi patladı; inkılâbımızın istikametini açıktan tayin eden ilk mühim hâdise bu oldu. Mecliste hocalar ve onların peyrevleri ateş püskürüyorlardı ve Vehbi Hoca başta olmak üzere bir heyet Başvekille Meclis Reisinin yamna giderek benim azlimi ve cezalanmamı taleb ettiler. Ötedenberi kendisine karşı derin bir hürmet beslediğim Rauf Bey ve kalbden seviştiğimiz Adnan Bey beni Başvekâlete çağırdılar. Gittim ve kendilerini manen pek mustarib bir halde buldum. Hemen üzerime atıldılar, birçok hiddetlerden sonra kendilerini pek fena bir vaziyete sokmuş olduğunu söyliyerek bana âmme menafii namına istifa etmemi teklif etti ler. Rauf Beye karşı beslediğim hürmet bana bu teklifi düşünmeksizin ve tereddüdsüz kabul etmeği emreyledi; Müdiriyete geldim ki istifanameyi oradan göndereyim! ben böyle bir karan ittihaz edemem!» dedi, ve filen de etmedi. Diğer bir vak'a: Ben Matbuat Müdürü iken Ziya Gökalp merhum Diyerbekirde Küçük Mecmuayı çıkanyordu. Kencfisimn büyük bir müzayaka içinde bulunduğunu biliyordum. Atatürkün yüksek müsaadesi ve tasvibile kendisine Matbuat Müdiriyeti namına nakdî muavenette bulundum ve ayni zamanda da kadınlann mirasta erkeklerle müsavi olmalarına dair yazmış olduğu bir risaleyi Müdiriyet hesabına tabı ve neşrettim. Hocalar yeniden dehşetle kızdılar; Mecliste istizahlar vaki oldu. Hocanın birisi, yazının nassı şerife muhalif olduğunu ve binaenaleyh onu tabı ve neşredenin mürted ve kâfir olduğunu söyliyerek ceza taleb etti. Verdiğim cevabda: «Nassı şerifin tefsiri salâhiyeti efendiye bir inhisar imtiyazı olarak verilmemiştir. Müslüman sıfatile Ziya Bey de tefsir salâhiyetini haizdir. Eğer onun yaptığı tefsir hocanm hoşuna gitmiyorsa cevab versin. Onun cevabını da Matbuat Müdiriyeti hesabına tabı ve neşrederim.» dedim. Hoca küfüre başladı ve yumruğunu sıkarak üzerime yürüdü; fakat böylelikle kendisinin haksız olduğunu kendisi ispat etmiş oldu. Yahudi denizciler ir müddettir devam eden kanlı hâdiseler, dünyanm nazan dikkatini, Filistine çekti. Son gelen Fransız gazetelerinden birinde, Arablarla Museviler arasmdaki boğuşmalardan bahsedilirken Yahudilerin denizciliğe başladıklan da bildiriliyor. Filvaki geçenlerde, eski bir Italyan vapurunun Filistin bayrağı altında limanımıza geldiğini görmüş, biraz da hayret etmiştim. Her nedense, biz, Musevilerin yalnız iyi tacir ve banker olduklanna inanmışızdır. Bundan dolayı Yahudi gemici, Yahudi zabit bize garib geliyor. Halbuki Fransız gazetesinin verdiği malumata göre, Yahudilerin denizciliği" Yahudilik kadar eski, ta Süleyman Peygamber zamanından başlıyormuş. O zaman, Beni îsrail Finikelilerle temas ve münasebete girişince Akdenizde Yahudi j gemileri dolaşmağa başlamış. Bunlar Lübnandan Ispanyaya kıymetli ağadar taşırlarmış. Hatta Romalılarla Yahudiler arasmdaki son harbde, büyük bir deniz muharebesi bile olmuş ve galiba bu muharebede Habeş Imparatorlannın ecdadı, Musolininin atalannı mağlub etmişler... Roma împaratorluğunun hakimiyeti altında yaşadıklan zaman da, daha sonra da Yahudiler arasında yaman denizciler yetişmiş, hatta bunlardan bazılannın isimleri bile zikrediliyor. Haham Gerşom oğlu Levi, Abraham Zakuto, Abraham Vecinho gibi. Meşhur kâşif Vasko de Gama Hindistan seyahatine çıkarken yanındaki kılavuz, Gaspard de Gama isjj minde bir Yahudi imiş. Kristof Kolomb, Yeni Dünyayı keşfederken, gemisindej Yahudi tayfalar varmış. Fakat sonra, Yahudiler denizle boğuşarak tehlikeli bir şekilde hayatlarını temin etmektense rahat, kolay ve bol para kazanmanın yolunu bulup denizcilikten vazgeçmişler; asırlarca denizin sade safasmı sürmüşler. Şimdi «Arzı Mev'ud» İngilteremn himmetile Yahudilerin eline geçmeğei başlaymca Filistin kıyılarında Yahudij denizciliği tekrar hayat bılmağa başla J mış. Hatta Tel Avivde ve Yafadaj bahriye mektebleri açmışlar. Bu mekteb| lerde, Yahudi gencliğine, milletlerinin ] ba>.ağmı Okyanuslann dalgaları üzerinde dolaştırmanın esrarı öğretiliyormuş. Bu gidişle Akdeniz hakimiyeti için birbirlerile çarpışan Italya ile lngiltere, karşılarında yeni bir rakib daha görecekler demek... Üçüncü Umumî Müfettişin yeni tetkikleri Küçük Antant Kurmay Reisleri toplanıyor Tahsin Uzer, Artvin, Yugoslavya ile Romanya . Hopa ve Rize vilâyet müşterek silâh fabrikası kuracaklar lemizi ziyaret etti Hopa 14 (Hususî) Umum Mü fettiş Tahsin Uzer, refakatinde Kars Valisi Akif olduğu halde maiyetile birlikte üç gün evvel Artvine geldi. lki gece Artvinde kalan Tahsin Uzer, Belediyeyi, Partiyi, Halkevini ve mektebleri taftiş etti. Şerefine 150 kişilik bir ziyafet verildi Umumî Müfettiş Çorum Valisi Refiği de beraber alıp buradan hareket ederek Borçkaya geldu burasile hu duddaki Maradit nahiyesini de teftiş etti ve Hopaya geldi. Tahsin Uzer Hopada çok samimî tezahüratla karşılandı. Umumî Müfettiş burada da tetkikleriHe devam ederek binlerce kişinin derdini dinledi, halkın geçim şeraiti üzerinde e tüdler yaptı. Burada bilhassa tütün ve fındık istihsalâtile meşgul olarak bu hususta lâzım gelenlere direktifler verdi. Umumî vaziyetten çok memnun olan Umumî Müfettiş bugün sahil yolile Ri zeye gidecektir. Bükreş 14 (A.A.) Küçük Antant kurmay reisleri burada toplanmakta dır. Bu toplantıdan maksad, Küçük Antant devlet reislerinin son içtimaında ahnan kararları tanzim etmek ve bilhassa Romanya ve Yugoslavyada müştereken işletilecek silâh ve mühimmat fabrikalan kurmaktır. Danziğde bir hâdise Nazilerle Alman milliyetperverleri çarpıştılar Varşova 14 (A.A.) Danziğde Nazilerle Alman nasyonalistleri arasında bir arbede çıkmış, 50 kişi yaralanmıştır. Danzig Nazi partisi başkanı M. A. Forster bir tebliğ neşrederek «Danzig Nazilerinin muhalif partilerin hücumla rına karşı tahammül gösterdiklerini ve fakat artık sabırlarının tükenmiş olduğunu ve faaliyete geçeceklerini» ilân etmişOrtamekteb muallim kadro tir. ları tesbit edildi Muhalif mehafil bu tebliğden fena Ankara 14 (Telefonla) Maarif halde münfail olmuşlar ve arbedelere üVekâletinin ortamekteb muallim kadro niformalı Nazilerin sebeb olduklannı su, 1940 senesi sonuna kadar tesbit e söylemişledir. dilmiş bulunuyor. Bu suretle, önümüz Türk Yugoslav dostluğu deki beş yıl içinde, talebe tehacümü k a r şısmda yeniden açılacak ortamektebler ve hakkında samimî bir yazı şubeler için muallim tedariki vaziyeti haBelgrad 14 (A.A.) Hükumet gasıl olmıyacaktır. Mevcud kadro 2254 zetesi olan «Samuprava» siyasî muharrimuallimlikti. Şimdi beş sene için kabul ri Rankoviçin imzasile «Türk Yugosedilen cetvele göre azamî muallim sayısı lav» dostluğu başlığile neşrettiği uzun bir Maarif müdürlerile beraber 4375 e çı makalede iki memleket arasmdaki mü kanlmıştır. Mekteb sayısının artması, ye nasebatın temelini anlattıktan ve Belgrad niden birçok şubeler açılması dolayısile ile Ankaranın mesafe itibarile birbirin ambar, depo, mubayaa, kütübhane me den uzak fakat duygu ve muslihane e murîan ve kâtib olarak istihdam edile meller birliği noktai nazarından birbirine ceklerin kadrosu da (350) kişiye çıka pek yakın olduklannı ehemmiyetle kay rılmıştır. Bunların maaşlan 14 le 30 lira dettikten sonra diyor ki: arasındadır. «İki memleketin teşriki mesaisi bugüDolfüsün çizmiş olduğu ne kadar çok esaslı neticeler vermiş ve müşterek rîüfuzu arttırmıştır. lki memleyoldan ayrılmıyacaklar ketin de iyiüği namma bu yolda devam Viyana 14 (A A.) M. Schuchnig aşağı Auvsturya köylüler federasyonu edilmesini arzu ediyoruz.» nun teşekkülünün 30 uncu yıldönümü Alman sefaretine gelen bir münasebetile bir nutuk söyliyerek Doltamim füsün çizmiş olduğu yoldan bir parmak Ankara 14 (Telefonla) Öğrendibile avrılmıvacağını söylemiştir. ğime göre, Alman Dahiliye Nezaretinin, tngiliz Sovyet deniz Almanyada valilere gönderdiği bir ta anlaşması mimden şehrimizdeki Alman sefareti de Londra 14 (A.A.) tyı malumat alan haberdar edilmiştir. Bu tamimle, Al mahfiller, İngiliz Sovyet deniz müza manların yabancı kandan olanlarla ev kerelerinin müsaid bir surette ilerle lenmeleri memnuiyetine dair olan Nö mekte olduğunu bildirivorlar. renberg kanunu ahkâmının, hangi milletSinobda ziraî vaziyet ler hakkında tatbik edilip edilemiyeceği Sinab (Hususî) Bırbirini kovalıyan izah edilmektedir. Almanlar, şimdiye iki kurak yıldan sonra Sinob ve mül hakatı bu yıl bol ve bereketli mahsul kadar Avrupada teessüs etmemiş olma larını da gözönünde bulundurarak Iranyılma girdi. Geçen bir kış mevsiminin başmdan lılarla, Iraklıları ve Mısırlıları ariyen beri vakit vakit yağan nafi yağmurlar addetmemektedirler. Kanun hükümleri ve müsaid havalarla vilâyetin her tara bu milletler hakkında tatbik edilecektir. fında geniş ölçüde ziraat yapılmış. köyTamim, ariyen olan Türkler hakkın lü toprağa ektiği tohumun şimdi bol ve da Nörenberg kanunu ahkâmının tatbik ılık güneş altında olgunlaşan başakları edilmemesi lâzım geldiğini bildirmekte, nın sevinçle seyrine dalmakta ve geçen bu vesile ile, Türklerin, bilhhassa Büyük kurak senelerin istırabı gözünün önünHarb «ırasında Almanyaya yaptığı deden silinmektedir. Yazlık mısır ekimi de ğerli yardımları da kaydetmektedir. bitmek üzeredir. Sovyet Rusyada yeni kanunu esasî müzakereleri Moskova 14 (A.A.) Tass Ajansı bildîriyor: Bütün Sovyetler Birliği yeni kanunu esasî projesi hakkında münakaşalara başlamıştır. Bu münakaşalara iştirak eden ler, Stalinin idaresinde hazırlanmış olan projenin Sovyetler Birliğinin artmış olan kudretini aksettirmekte olduğunu kaydediyorlar. Daha bunun gibi birçok vak'alar zikredebilirim ki Hüseyin Cahid Yalçına malum olmasa gerektir. Şimdi kendileri de insaf edip kabul buyursunlar ki klâsik Matbuat Müdürü sıfatını takınmak hevesinde bulunan birisi bu tarzda hareket etmezdi! Esasen hakikat şudur ki o zaman Anadolu Matbuat Müdiriyeti (1921 22 seneleri) matbuatı muayyen hudud içine almak için değil; bilâkis matbuat yapmak, yeni gazeteler, mecmualar açmak, mevcudlara yardım etmek, kelâm ve kalem hürriyetlerini korumak için kurulmuştu. «Olmak» istiyen bir uzviyetin Matbuat Müdiriyeti bir desteği idi. Bir ke r itiyadın aksine olarak kır serdarlarını tayin eden zalim bir hükumet değil; zaîim bir hükumetten kurtulmak istiyen bir millet vardı! Hürriyet, propaganda, milletin sadasını duyurmak için elzem şartlardı! Işte bunun içindir ki, Anadolu Matbuat Müdiriyeti benokn evvel, benden sonra ve benim zamanımda hep ayni yolda yürümüş ve binaenaleyh Kurtuluş Savaşı devam ettiği müddetçe başta kim olursa olsun Hüseyin Cahidin kasdettiği klâsik Matbuat Müdürü vaz'u tavrını alamamıştır. Geçiyorum ikinci noktaya: Muhterem Hüseyin Cahid Ittihad zamanında bilmediğim bir zatın bana Maarif Nazırlığı teklif ettiğini kaydeyledikten sonra diyor ki: «Henüz sırmalı üniformalar ve teşrifat hüküm süren bir devirde onun asıl yeri Türk Ocağının çıplak odasıydı.» «O cidalci ise de matbuat meydanında elinde kalem açık, entrikasız cidal etmeği bilir... Yoksa politika labirentlerinın karanlık ve kanşık entrikalanna vâkıf değildir. Oralarda kendisini açıkgöz bir çocuk bile mat eder. Nasıl ki saylavhk hayatında dahi çarçabuk «NakBurada Meclis azalanndan bazılannı aut» oldu... Velhasıl Pişe pişe ikikavrulbuldum. Bunlar Mecliste benim için kı mu/ oldu.» yametler koptuğunu, birçok genc meb'usBurada Hüseyin Cahid tamamen hakların beni iltizam ettiklerini söyliyerek is lıdır. O kadar ki bazı kimselerin Kurtutifa etmememi taleb ettiler. luş Savaşı esnasında îstanbuldaki padişah hükumetindeki vaziyet ve kanaatlerile Düşündüm: Hatırıma başka bir mi*lâhaza dahi geldi. O sırada Atatürk bugünkü mevki ve kanaatlerini mukayese Rus sefiri Aralof ve Azerbaycan sefiri ederken benim de: «Hey gidi gözü açıkAbilof ta refakatlerinde bulundukları lık» diye haykıracağım geliyor. Fakat Hüseyin Cahidi temin ederim halde cepheyi teşrif buyurmuşlardı. Ankarada değildiler. Hiç olmazsa kendileri ki ben bu nevi gözaçıklığını memleket nin avdetlerini bekliyeyim, dedim ve te için daima zararlı saydım ve ona karşı lefonla Rauf Beye: «Paşanın avdetleri duyduğum nefret ve istikrah siyasî ve ahne intizaren istifa fikrinden vaz geçtim; lâkî rüşKim ileriledikçe arttı ve şayed yeniden yasamağa başlamak lâzım gelseydi isterseniz siz azlediniz.» dedim. Rauf Bey beni şimdi bile müteessir e bu yoldaki vaz'u tavnndan bir zerre den titrek sesle ve yüksek bir asaletle: bile değiştirmezdim. AHMED AĞAOĞLU «Ah! Hocam, biliyorsun ki sana karşı Yahudî ile Musevinin îarkı Söz Beni îsraile gelmişken «Yahudi», ile «Musevi» kelimeleri arasında yeni] öğrendiğim bir farkı, size anlatayımJ «Yahudi» Yahud kavmine mensub dej mekmiş; fakat her «Musevi» Yahudi dej ğilmiş. Tıpkı her müslüman Türk olmaj dığı gibi. «Yahudi» kelimesi soy, «Mui sevi» sıfatı ise din ifade edermiş. Bu bilgiyi, Türk Musevi yurddaşlanj mızdan Ferid Aseo dostumuza bordu' yum. Alman İktısad Nazırı Atinada IBaştarafı 1 inci sahifede'] Yu tir. Berlinde neşredilen bir tebligde, AlJ man Nazmnın Yunan Millî BankastJ müdürünün geçen sene yaptığı ziyaretu iade maksadile Atinaya geleceği bildirilmişti. Halbuki ziyaretin bu şekilde olacağı iddiasına rağmen Nazır hemen Yunan ricalile müzakerelere başlamış tir. Müzakereler bilhassa Maliye Nazın ve Millî Banka müdürü ile Dr. Şaht arasında cereyan etmektedir. Siyasî mahfillerde söylendiğine göre iki devlet arasmdaki ticarî münasebatın daha fazla ilerlemesi maksadile yapılmakta olan bu konuşmalarda Almanya ile Yunanistan arasında mevcud klering mukavelesi mevzuu bahsolmaktadır. Yunan bankası direktörü Almanyanın bir sene zarfmda alacağı mallardan takas suretile ödenemiyen miktarın nakden tediyesinin kabul edilmesini ve markın sükutu halinde Yunanistanın zarara uğramamasını iste miştir. Müzakerelerin daha bir müddet devam edeceği anlaşılmaktadır. Dr. Şaht dün Başvekil Metaksasla birlikte yemek yemiştir. GÜMRÜKLERDE Gümrük ambarlannın devrine başlanıyor Gümrük ambarlannın Liman Işleri i daresine devri işine başlanmak üzere bugün Limanda Gümrük Başmüdürü Mı tafa Nurinin iştirakile bir toplantı yapı lacakhr. Bu toplantıda devre hangi amj bardan başlanacağı ve devir için hang; memurların kullanılacağı tesbit edilece' tir. Vapur kaptamna tecavüz Sinob ve Gerze mıntakalarında ise tam vaktinde yetişen tütün fideleri haettiler zırlanan tarlalara dikilmektedir. ŞimdiMadrid 14 (A.A.) Komünistlerden den yapılan tahminlere göre bu bölge mürekkeb bir grup Tancada bir küçük lerde 936 yılmda bir milyondan fazla vapura hücum ederek vapur kaptanını, tütün mahsulü elde edilecektir. ellerinde rövelver olduğu halde. kendiîsveç kabinesi istifa ediyor lerini Aljesiraa nakle mecbur etmişlerStokholm 14 (A.A.) Meb'usan mec dir. Bundan haberdar edilen İspanyol lisi. hükumetin itimad talebini reddet makamları komünistleri karaya inmek%iiç olduğundan kabinenin yarıo istifa ten menetmiş ve bir harb vapuru gön dererek bunları geri döndürmüşlerdir. «tmesi beklenilmektedir.