8 Hazîran 1936 CUMHURÎYET SON TEIEF0N HAB TELCKAF E RLER ve TELSİZLE Hâdiseler arasmda Kudüste vaziyet bir türlü düzelemiyor Grev komitesi, memleketin iktısadî hayatını durdurmak için grevi genişletmeğe çahşıyor Kudüs 7 (A.A.) Çok ehemmiyetli olmamakla beraber Arablarm şiddet hareketleri devam etmektedir. 50 gündenberi devam eden vaziyete yakmda bir nihayet verileceği ümidi yoktur. Bilâ kis Arab grev komitesi, memleketin ekonomik hayatını durdurmak maksadile grevi genişletmek için bütün kuvvetile çalışmaktadır. Her gün atılan bomba ve açılan kurşun ateşlerine dün yeni bir unsur daha ilâve edilmiş ve Lidda üe Hayfa arasmda bir şimendifer köprüsünün berhava edilmesine teşebbüs olunmuştur. Yalnız trenin makinisti şüpheye düştüğünden bu teşebbüs önlenebil miştir. Yıldızların dili cepheri hükumeti iktidara gelince tehlikeli günler geçiren Frantamn çohtanberi yıldız falına nanl düşkün olduğunu, en ciddî gündelik gazetelerle mecmualarm her saytlartnda birer attroloji raporu çıkttğını evvelce gene bu »ütunda yazmtştım. Geçen layılarından birinde «Vtr» itmindeki tol mecmaa, bu fal tahiferinde, Maurice Privat adlı Müneccimbaftyt okuyucularma şoyle takdim ediyor: tMalumdur ki vaktinden evvel haber verişleri Ve bu arada Belçika Kralının ölümü, Cumhurreiri Doumerin ve Louit Barthouxnun katledilmeleri, tam tayin ettiği tarihlerde hakikat olmuştu.* Bu mukaddemeden »onra tözü Müneccimbaşıya, daha doğrusu yıldızların diline bırakıyor. Bu dilden anlt yan hazretin ifaderine göre tZaruretlerin kırbacı altında Halk cepheri dağtlacakttr.», <Haziran ayında bütün Anadoluyu, Suriyeyi ve Balkanları kaplıyacak olan fena bir günef tutulmatı korkunc epidemilere »ebeb ola caktır.>, tTemmuz ayı beynelmilel baktmdan ttktntı ve telâşlarla dolu olacak, hükumeti er 11 temmuzun ta rihî bir gün olmaman için uyanık durmıya mecbur kalacaklardır.>, «Difart tehlike, Frannzları ve bütün partileri birleşmeğe mecbur edecektir.* Mü neccimbaşı, üttelik bir de Albert Sarraut ile Pierre Lavalin tekrar iktidara geleceklerini haber veriyor. Bizim için eğlenceden başka manan olmıyan bu tatırlar, ittikbale aid bi rer keşif değil, tadece tarihinin hummalı anlarmda bir milletin ttkıntılanm ve kâbutlarını ifade eden bir korkulu rüya tayıklamasıdır. Sözii Münecdmbafidan alarak ruhiyatçiya verirtek, o, ytldızlara bakarak bir milletin ittikbalini değil, <prika naliz* usulile bu rüyayı tabir ederek o milletin yıldızım anlıyabilir. Hatta Frantamn yalnız bu fala düşhünlüğü, tarihî bir kâbus içinde olduğuna başlt baçına ve kâfi bir içarettir. Güneş Dil metodile İHEM NAUNA MIHINA Türkçe ile Bask dili arasında bir karşılaştırma Yırtmak Urruti 3 Görülüyor ki her iki kelimenin bütün morfemleri birbirinden ayrıdır. *Osu> da «sıkışık» demek olunca bunların bir olduğuna kolaylıkla kanaat getirilir. Halbuki, tBasık» kelimesinin etimoloik şekli: (1) (2) (3) (4) (ağ 4 ab 4 as 4 ık) ır. Bunda Baskça *osu» ile müşterek oan ancak son iki unsurdur. tSık> kelimesinin başmdaki vokalin düşmüş olduğunu düşünmemek, bunun yerine «b» konsonunun «o» vokaline tebadül ettiğini farzetmek, hep *Güneş DiU analizinin ışıklanndan uzakta, karanhkta kalmanın intaç eylediği karı şık ve muğlâk mukayeselere saplan maktan ileri gelir. Attıkları tohumun mahsulü C*ilistindeki kanlı kanşıklıklar munasebetile, Georges Meyer iannbir Fransız muharriri bir makale ^azmış, adına bakılırsa Fransız Yaudisi olan muharrir, Arab milliye^crerlerine kızıyor, Filistinde gevşek daTandığı için Ingilizlere kızıyor. «Müslüman şark, bugünlerde kaynaşıp duruyor. Kahirede, Şamda, Bağdaddaki milliyetperver rüesa Kral îbnissüud e Yemen Imamı Yahya, ayni zamanda e hep beraber yeni bir siyaset takib edi•orlar. Bütün şarkta, geniş bir Arab federasyonu teşkilinden bahsediliyor. Bu ederasyonun gayesi, Nil kıyılarından ırat boylarına kadar bütün müslüman kütlelerini sıkı surette birleştirmek ve Avupalılann vesayetinden kurtarmak olaaktır. Arab federasyonu henüz tahakkuk etmemiştir, Lawrensle Hüseynin ve Faysalın Arab ittihadı hulyası, hâlâ, hakikatten ziyade kuruntudan ibarettir; fakat fikir süratle yürüyor ve Avrupadaki hâdiseler 1918 de ilk tecrübelerini yapmış )lan bazı ecnebi nüfuzlan da buna yardım ediyor.» Muharrir, Filistinde gösterilecek zâfm ahireden Bağdada ve Hindistana kadar aksi tesirleri görüleceğini söyledikten onra, îngiltereye şiddet tavsiye ediyor. Bugün bir Arab federasyonu halinde, bir araya gelmelerinden korkulan bütün Suriye, Filistin, Irak, Maveraierden, Hiaz, Asir, Yemen Arabları Türkiyenin daresinde iken onlann milliyetperverliğini körükliyen, istilklâle teşvik ve hatta Türkiyeye karşı binbir vasıta ile isyana evkeden ve bu maksadla çil çil alnnlar arcıyanlann bugünkü telâşına bakıp ta sahkahalarla gülmemek kabil değildir. afiller, attıklan tohumun verdiği mahl karşısmda hayret ve endişe duyuyorar. Milliyet ve istiklâl duygulannı o kadar kışkırttıklan Arablann Türk idareinden kurtulduktan sonra, ilelebed, kendi boyundurukları altında mı yaşıyacağını sanıyorlardı? O zaman, Türklere karşı tahrik ettikeri Arablan, şimdi de başkalan onlara arşı kışkırtıyor. Avrupada bir harb çıkınca, bütün bu Arab memleketleri Avrupa vesayeti denilen o sömürgeciligi süpürüp atmaga çahşacakldrdır ve bu Arab ederasyonu Bağdaddan yalnız Kahiree kadar değil; Arab kumandanı Tankın Avrupaya geçtiği Cebelitank Boğazma ^adar uzanacaktır. Asya ve Afrika kıtılannda Arab kütlelerini mütemadiyen ümürenler, bunu şimdiden not defterlerine yazmalıdırlar. Ankara, Tarih, Dil, Coğrafya Fakültesinin çalışkan Türkoloji irdemenlerine Arablar anlaşamıyorlar Kudüs 7 (A.A.) Maverayi Şeria Emiri Abdullahın Filistin Arablarile Filistin hükumeti arasmda bir anlaşma temini için sarfetmiş olduğu gayretler boşa gitmiştir. Arab murahhaslar, Emirin tekliflerini kat'î surette reddettiklerin den hiçbir netice elde edemeden Am mandan dönmüşlerdir. Bu sebebden dolayı grev devam edecektir. Şevki Behmene bir ziyafet verildi Ziyafette Başvekilimiz İsmet İnönü de bulundu Ankara 7 (A.A.) Şehrimizde bulunmakta olan Yugoslavya devlet nazırlanndan Şevki Behmen ve refikası bugün öğleden evvcl sureti hususiyede Orman Çiftliğini gezmişlerdir. Saat 13,30 da Yugoslavya sefiri, nazır ve refikası şerefine Anadolu kulübünde bir öğle yemeği vermiştir. Ziyafette Başbakan İsmet înönü, Dış Işleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ve Nafıa Bakanı Ali Çetinkaya, Yunan, Romanya ve Çekoslo vakya elçileri, Dış îşleri Bakanlığı er kânı hazır bulunmuşlardır. Yugoslavya devlet nazın Şevki Behmen ve refikası öğleden sonra at yarışlannda bulunmuşlar ve onu müteakıb Halkevini gezmişlerdir. Burada misafirlere Halkevi hakkında izahat verilmiş ve kendilerine Halkevleri neşriyatından bi rer koleksiyon verilmiştir. Yunanistandaki grev müşevvikleri 24 komünist amele adalara sürülüyor Atina 7 (Hususî) Selânikte grev lerin ve onu takib eden kanlı hâdiselerin müşevvik ve müsebbibi oldukları anlaşılan komünist ameleden 24 kişinin Ege lenizindeki küçük adalara sürülmele ine karar verilmiştir. Sofya elçimizin ziyafeti Sofya 7 (Hususî) Sofya elçimiz Ali evki dün elçilik binasmda bir çay ziafeti vermiştir. Zivafette bütün koriplomatik. Bulgar devlet ricali, eski îaşvekiller, ecnebi ve Bulgar gazeteci eri hazır bulunmuştur. Bogazlar komisyonuna gidecek Yunan delegeleri Atina 7 (Hususî) Başvekil Metak as, bugünlerde pek fazla meşgul bu unmasmdan dolayı Boğazların tahkimi meselesini müzakere edecek Montret onferansında bizzat bulunamıyacak ır. Konferansta Yunanistanı Paris el isi Politisle Hariciye Umum direktörü rtavrudis temsil edeceklerdir. PEYAMt SAFA P. S. Bir fikir münakaşasında fikre aid tek bir şey söylemeden küfre ve iftiraya sapanlara karşı, geçen gün, bu sütunda: «Namuslu adam gibi ve er kekçe konuşmak hakkı, yapılan isnad ları ispatla başlar.> demiştim. Verilen cevab, aynen şudur: <Bu yapılmıya değer bir iş değildir. Hem çok uzun sürer, hem de bilineni bir daha bildirmek gibi komik bir şey olur.> Uzun süreceği veya malum olduğu iddiasile şeref muhasebesinden kaçan lar, taş atan kendileri olduğu halde, ispat mecburiyetini bize bırakarak çok tan köşeyi dönmüş bulunuyorlar. Tahta perde arkasında, sokak ağzile konuşmıya devam etsinler; meydan boştur: Fikir, iddia ve ispat meydanı. P.S. Cemal Hüsnü Bolu meb'usu oldu Ankara 7 (A.A.) C. H. P. Genel Sekreterliğinden: Boş olan Bolu saylavlığına partimizce aday gösterilen eski Bern elçisi Cemal Hüsnü oybirliğile seçilmiştir. Yunan donanmasının yaz manevraları Atina 7 (Hususî) İyonyen denizinle yapılacak yaz manevraları teferrü Yunanistanda yeni bir parti tını tesbit etmek üzere dün Başvekil Atina 7 (Hususî) Metaksas parti detaksas, Bahriye Nezaretine giderek sinin ileri gelenlerinden iken Kondilisle mum donanma kumandanile müzaketeşriki mesai ederek o zaman Maarif elerde bulunmuştur. Donanma gelecek Vekilliğine getirilmiş olan Turkovasilis afta manevralara başlıyacaktır. «Milliyetçiler Partisi» ismile yeni bir Italyada nehirler taşıyor parti kurmağa teşebbüs etmiştir. Roma 7 (A.A.) Po nehri, Plaisance Morada bulunan tarihî kilise akınında taşmıştır. Atina 7 (Hususî) Mora yarım adaFena havalar, Piave nehrinin de fecının Akronav Pliya civarında yapıl {Bat tarafı 1 ind sahite&e.} ezan etmesine bais olmuştur. Frevise rnakta olan asari atika hafriyatmda 16 ncı asırda camiye tebdil edilmiş bir mmtakasmda şiddetli fırtınalar olmuş Bayan Sabihanm tayyaresi göründü. Bizans kilisesinin harabeleri bulun ;ur. Lutranoda tarlalarda mühim ha Atatürk tayyarenin harekâhnı dikkatlc muşttrr. tetkik buyuruyorlardı. Tayyare meydaarlar olmuştur. na iner inmez Büyük Önder, refaka Bütçe ifşaatının neticeleri Almanyaya ihrac edilen h'ndeki zevatla birlikte tayyareye doğru Londra 7 (A.A.) Parlamento mü üzümler zakerelerinin başlaması zamam yaklaş ilerlediler. Bayan Sabihanın elini sıkîzmir (Hususî) Almanyada ithamiştir. Şimdi efkârı umumiyenin dikhktan sonra tekrar bir uçuş yapmasını kat nazarı Avam kamarasmda bütçe if lâtı tanzim eden daire, Alman kontrol şaatı meselesi hakkmda tahkikat yap dairesidir. Bu dairenin müsaade ve tas emir buyurdular. Sabiha şehir üzerinde güzel bir gezinti mış olan mahkemenin kararlarile bu diki olmadan ne fiat anlaşması muteber meseleye müteallik vesikaları tetkik e dir, ne de ithalât! Buna rağmen bazı yaparak meydana indi. Bu esnada halk den hukukşinasların vâsıl oldukları ne tüccarlanmız, kontrol dairesinin malu tayyarenin etrafını çevirmiş ve ilk kadın ticeler üzerine yapılacak müzakerelere matı olmadan muamele yaptıklan, neticetayyarecimizi büyük takdirle alkışlıyor matuf bulunmaktadır. de ihtilâflar doğdugu ve paralarını alaKanunşinasların verecekleri karar madıkları anlaşılmıştır. Berlin Ticaret du. Bayan Sabihaya şehir namına Türkher ne olursa olsun parlamento ekseri Odamız, son bir mektubunda nazarı dik kuşundan Neyir isminde genc bir kız bir yetinin M. Thomasla Sir Alf Buttun buket verdi. ;ati celbetmektedir. istifalarını müttefikan istiyecekleri tahBayan Sabiha erkek ve kadın TürkHamburg piyasasında geçen hafta dümin olunmaktadır. Ancak M. Thomasın kuşunun uçucu ve paraşütçü arkadaşlaDerby müntehiblerinin kendi hakkın iük fiatlar üzerinde biraz üzüm muamedaki teveccühlerine güvenerek yakında esi olmuştur. Berlin Odamızm teessürle rile konuştu. yapılacak kısmî intihabatta namzedliği bildirdiğine göre, bazı ticaret evlerimiz, Bilâhare Atatürk Bayan Sabihayı oalivre satışlarda yeni üzüm mahsulünün tomobillerine alarak halkın coşkun tezani koyması ihtimali yok değildir. fiatını kırmışlardır. Tanınmış firmalan ttalyada bir resmi geçid hüratı arasında köşklerine avdet buyurmız ise, buna pek o kadar yanaşmamış Roma 7 (A.A.) İtalya Kralı, bera dular. Büyük Önder akşama doğru yeni lardır. Aralannda 100 kilo başına 1 berinde Mareşal Badoglio olduğu hal 1,5 lira fiat farkı vardır. Alıcılar, bittabi Çelikpalas bahçesini şereflendirdiler. Ve de Roma garnizonuna geçid resmi yap düşük fiatı tutmak istemekte ve hareket bir müddet halk arasmda oturdular. Atatırmıştır. Bu geçid resmi İtalya krallı lerini ona göre tanzim etmektedirler. türk bahçeden aynlırken gene halkın coşğının teşekkülünün yıldönümü müna Halbuki fiat meselesinde çok ihtiyatlı kun tezahüratile uğurlandılar. Akşam sebetile yapılmış ve büyük bir kala • hareket edilmesi lâzımdır. Bu hem satıyemeğini de Çelikpalasta yediler. balık hazır bulunmuştur. cının, hem alıcmın, hem de müstahsilin Yunanistanda hükumet me • menfaati icabıdır. Fiatı düşürmek istiyenler, tabiidir ki, hükumetçe meydana çı murları teşekkülleri karılacaktır. Atatürkün Bursadaki gezintileri Türkçe ile Bask dilinin kök birliğini göstermek üzere Profesör Yusuf Ziya Özerin ileri sürdüğü örneklerden «er erri» ve «buz ozt» kelimelerini de dün tGüneş Dil» esaslarına göre gözden geçirmiştik. Bay Özerin «y» konsonunun «u» vokali yerine geçtiğini göstermek üzere bir de türkçe <yirtmak» sözünün Baskça turritit şeklini aldığmı ileri sürmektedir. Bu iddiayı da tGüneş Dil» miyarile kontrol edelim. (Ytrtmak) sözünün etimolojik şekli şudur: (1) (2) (3) (4) (5) (6) (ığ 4 ıy + ır + ıt 4 ım + ak) (1) Iğ: Hareket anlamma ana köktür. (2) Iy: Ana kök anlamını üzerine alarak temsil eden süje veya objeyi gösterir. (3) 7r: Hareketin bu süje veya obje üzerinde takarrür ve temerküzünü ifade eder. (4) It: Hareketin süje veya obje üzerinde takarrür ve temerküzü bir failin faaliyetile vuka geldiğini gösteren ele mandır. (5) Im: Yırtmak hareketinin üzerinde vuku bulduğu nesneyi gösterir. (6) Ak: Kelimeyi tamamlıyan, tayin eden, ifade eden, isimlendiren sonektir. Ana kök kendisini temsil eden ele manla kaynaşmış, baş vokalle (4) ve (5) numaralı fonemlerin de vokalleri düşmüş, kelime (yırtmak) şeklini al mıştır. Manası, bir failin her hangi bir süje veya obje üzerinde sert bir hareketinin dinamik olarak vukuudur ki «ytrtmak» ta, iptidaî bir anlayışla, böyle izah edilebilir. Baskça «Urruti* kelimesinin yanyana gelen iki <r» den biri tğ» olacağını düşünerek etimolojik şekli şudur: (1) (2) (3) (4) (uğ 4 ur + ut 4 iğ) (1) Uğ: Hareket anlamma ana kök tür. (2) Ur: Bu hareketin takarrür ve temerkzünü ifade eder. (3) Ut: Bu takarrür ve temerküzün bir fail elile olduğunu gösterir. (4) tğ: Kelimeyi tamamlar ve isim lendirir. Ana kök kendisinden sonra gelen elemanla birleşerek bu elemanın vokali düşmüş ana kökün konsonu yanına geldiği «r» konsonuna çevrilmiş ve son konson da atılarak kelime *Urruti» olmuştur. Bunu türkçede (yırtmak) değil, ancak «yırtık» sözile karşılaştırabiliriz: (1) (2) (3) (4) Urruti: (uğ 4 ur + ut 4 iğ) Yırtık: (ık 4 ır 4 ıt 4 ık) Işte görülüyor ki bu kelimeler hep ayni unsurlardan kurulmaktadır. Konson olan <y» nin vokal olan «u» ya tebadü lü faraziyesine hiç bir sebeb yoktur. Bu kelimelerde «y» ancak «ğ» nin yerine gelmiştir. Bir harfin teşdidi iddiası da varit değildir. İki «r» den biri asıl ana kök konsonu olan «ğ» den değişmiştir. Bu yanhşlıklara düşülmesinin sebebi, ise, karşılaştırmalarda ve analizlerde tGüneş Dil* teorisinin verimli meto duna baş vurulmamasmdan ibarettir. Yarık trrik Gene konsonla vokal tebadülüne misal olarak ileri sürülen örneklerden biri de türkçe «yanJc» ve baskça tirrik» kelimeleridir. Halbuki etimolojik şekiller mukaye se olunursa, «y» nin «i» ye değil, an cak «ğ» nin «y» ye değiştiği meydana çıkar. (1) (2) (3) Yank: (ay 4 ar + ık) trrik: (iğ + ir 4 ik) Bu açık mukayese meydanda durur ken tyarık* kelimesinin başındaki «y» konsonunun «i» vokaline değiştiği nasıl ddia edilebilir? Zaten, yukarıda başka bir vesile ile söylediğimiz gibi, böyle denilse, «yank» ta «y» den sonra gelen «a» vokalinin ne olduğu nasıl izah edilecektir? Yoksa o«a» da hiçbir alâka ve münasebeti yokken «r» ye mi tebadül etmiş de nilecektir? *** Bu analizleri daha fazla uzatmağa hacet gormüyoruz. Bay Özerin yazısmdaki diğer misallerde *Güneş Dil» anaizlerinin esaslarile uyuşmıyacak bir 5fey yoktur. Bu tetkiklerden çıkarmak istediğimiz netice şudur: Türk dilinin yeryüzünün bütün dil erine ana kaynak olduğu iddiasımn günümüzde en ileri gelir erlerinden biri de Profesör Yusuf Ziya Özerdir. Yıllardanberi bu yolda birçok yazıları gözümü zün önündedir. Bu yüksek sezgi ken disine Türk dilcilik tarihinde mühim bir yer vermiştir. Yalnız kendisinin ötedenberi sözle ve yazı ile bu yolda yaptığı karşılaştırmalar, dinliyenlerde ve okuyanlarda bir yakıştırma» Jıissi uyandırıyordu. Bunun da sebebi, söz karşılaştırma larında esaslı ve sarsılmaz bir metod tutulması, yahut öyle bir metod düşü nülmüşse bile bunun edilmemiş olması idi. Bu karşılaştırma sistemi de Bay Özer için bir nakîsa diye gösterilemez. Çünkü hemen bütün dünya dilcileri de hep o yolun yolcusudurlar. Projesör Yusuj Ziya Özer de bütün bu dünya etimoloğ larının takib ettiği yoldan yürümüştür. Ancak bugün Türk dilciliği yepyeni vs orijinal bir buluşun önündedir. tGüneş Dil» teorisi monofonemik birprototürk dilin esaslannı meydana koya rak bu metodsuzluğu ortadan kaldırdı. Insanlığm ilk insanlaşma devresinde tgüneş» gibi yegâne bir totemi ifade ihtiyacile ilk çıkardığı net ana kök sesini tayin etti. Bu ana kök sesinin vokal ve konson değişmelerile alabildiği şekil leri belirtti. Bu ana köke katışan un surlan, bunların delâlet ettikleri manaları tesbit etti. Dilin ilk monofonemik başlangıcından sonra, nasıl istihalelerle monosolâbik, agglutinatif ve flexionnel devrelerden geçtiğini gösterdi. Böylece bütün dillerin kaynak birliğini sarih ve tezadsız bir sistem dahilinde izaha muvaffak oldu. Iktisadî evlenmeler azetelerin yazdığına göre Galatasaylı genclerden futbolcu Salâhaddin, yüksek atlayıcı Haydar ve kaleci Avni zengin ecnebi kızlarile evleneceklermiş! Bu sporcu genclerimizi beğenen Türk kızları varsa, onlann müteessir olacakları tabiî ise de, zengin gelinler memlekete para getireceklerine göre, bu izdivaclan millî iktısad bakımmdan hoş görmek lâzım gelecek! Malum ya şimdi, dünyayı ekonomi döndürüyor. Fos Viyenna D ü y ü k reklâmlarla gelen Avusturya profesyonel ligi ikincisi meşhur FörstViyenna takımı, îzmir muhtelitinin enerjik ve ateşli bir oyunu karşısında evvelki gün 41 yenildi. Dün de, bilhassa, muhacim hattı fena teşkil edilmiş olan zayıf bir Istanbul muhteliti karşısında, mağlubiyetten kendini zor kurtardı. Daha iyi teşkil edilmiş bir İstanbul muhteliti de bu Viyana takımını İzmir takımı gibi güzelce temizliyebilirdi. Dünkü zayıf İstanbul takımı karşısındaki oyunundan sonra misafir takıma Först Viyenna yerine Fos Viyenna ismi daha yaraşıyor; çünkü, hakikaten fos çıktı. Basık . Osu Bir konson yerine bir vokal gelebileceği yolundaki faraziyeye örnek olarak Bay Özer bir de şu kelimeleri ileri sürmektedir: tBu cümleden olarak «basık» kelimesi «osu» şeklini almıştır ki tsıkışıkt ma nasına kullanılmaktadır.» Baskçada tosu» kelimesi «sıkışık» manasına geliyorsa, bunu türkçe «stk» kelimesile karşılaştırmayıp ta «Bask» kelimesile mukayeseye ne lüzum var? Türkçe «stk» ve Baskça «osu» kelimelerinin etimolojik şekillerini alt alta Bu teori bir kere kurulduktan sonra yazalım: gazetelerimizin gösterdiği candan alâ (1) (2) (3) ka sayesinde yedi aydanberi, bunun ü. Sık: (ığ + ıs + ık) zerinde birçok tatbikler yapıldı. Ayn Osu: (oğ 4 os + uğ) ca Ankaranın yeni bir fakültesinde ders[*] Birinci re lkinci makaleler 6 ve ler verildi. Yeni yetişen genclik, Türk haziran tarihll nüshalanmızdadır. kaldırılıyor Atina 7 (Hususî) Dün bütün Müd deiumumiliklere Yunanistanın her tarafmdaki hükumet memurlarına aid te şekküllerin feshedilmesi emri veril miştir. Hükumet memurlan sendika birliğ: merkezi, dün, neşrettiği bir tebliğde teşekküllerinin feshi üzerine muzaheret lerini vadederek hükumetin fesih ka ran aleyhinde uğraşacaklarını taahhü eden muhtelif amele birliklerine karş duyulan memnuniyet ve minnettarlığ blMHrmiştir. Ribbentrop, Almanyaya döndü Berlin 7 (A.A.) M. Ribbentrop, dün Tempelhof tayyare karargâhma gelmiştir. Davis kupası maçları Paris 7 (A.A.) Davis kupası tenis maçı: Destrencau «Fransa» 3/6, 6/2, 7/5, 0/6, 9/7 ile Pançic «Yugoslavyaya» galebe çalmıştır. ilk günün sonunda Fransa ile Yugoslavya birer galibiyet kaydetmişlerdir. dilinin bütün kültür dünyası dillerine kök salmış bir dil olduğunu, yalnız bellemekle kalmadı, bizzat kontrol edebi lecek, bizzat yeni mukayeseler yapabilecek vasıtalarla teçhiz edildi. Bu vaziyette Bay Özer gibi profesör ve mütehassıslarımızdan beklenen şey, yeni Türk dil ekolünün varlığmdan tegafül ederek, eski kanşık, müphem, muğlâk söz karşılaştırmalarmda devam etmek değil, teorinin esasları üzerinde fikir yormak, bunlarda geniş bilgisini tatmin edemiyen tereddüd noktaları varsa onları ortaya çıkararak hakikatin tam tezahürüne yol açmaktır. Kurultay kapılarına yaklaştığımız şu sırada bütün dilcilerimizden fikirlerini yeni Türk dil teorisi üzerinde teksif ederek onun tamamlanması, mükemmelleştirilmesi ve dünyaya karşı müdafaası vasıtalarını aramalarını bekleriz. I. N. DİLMEN