23 Mayıs 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

23 Mayıs 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23 Mayıs 1936 CUMHURİYET i:ı§ A BÜLBÜLÜN FEDAKÂRLIĞI Yazan: OSCAR WİLDE İMTİHAN Arkadaşım dediki: «Imtihan geldi, çattt. «Sınıf geçemem belki, «Derdime bin derd kattı!» * Dedim arkadaşıma: «Boş bir üzüntüdür bu.. Gelmemiştir başıma «Hiç imtihan korkusu!..» * Arkadaşım şaşırdı, Dedi: «Bu rtasıl olur? «Seninki boş lâkırdt; «Elbet ondan korkulur!..» Dedim: «Sözüm doğrudur, «Aldırmam hiçbir zaman: «Sanma beni korkutur «Böyle torgu, imtihan!..» * Dedi: «Senin eğlenmek «Gülmek İ8tiyor canın!.. «îmtihan, korku demek.. «Lüzumu yok yalanın!..* * Bilmeceyi çözenler [meraklı şeyler Mısırda kırmızı bahklar Bir rivayete göre Mısır hükumeti evlerinde sarnıç, kuyu, bahçe gibi şeyler olanları mutlaka kırmızı balık beslemeğe mecbur eden bir karar çıkartmış. Niçin? Çünkü kırmızı balıkların yegâne gıdasını sinek yumurtaları teşkil e Türkçeye çeviren: B. R. ATAMER Genc talebe kendı kendıne söylenerek de yerinden kalktı, odasına gidip yata Dedim ki: «Yüreğimde bahçede dolaşıyordu: ğına uzandı. «Belki sevinç taşırım: Bir kırmızı gül götürürsem benimle Bülbül kalbini gülün dikenine takarak «Tembel durmaz evimde, dans etmeğe razı olacak! Fakat bütün bütün gece öttü. Sabaha karşı kuşcağızın «Dersime çalışırım!..» bahçeyi baştan aşağı altüst ettim; tek kır feryadı derinleştikce evvelâ bir gonce hamızı gül bulmanın imkânı yok! linde sivrilen gül gittikce yakutlaşıyordı. Şimdi hergün beraber Söğüd ağacında tünemiş olan bülbül Bir an geldi. Bülbülün kanadları düşÇalışıyoruz derse!.. birden uyandı. Yapraklann arasından tü. Ses zayıfladı. Gül ağacı: Korkmayız, muallimler gaşkın şaşkın aşağı baktı. Genc talebe se Bak, dedi, çiçeğim batan bir güneş Sorsun her ne isterse!.. sini biraz yükseltmişti: kadar kızıllaştı! Boş, diyordu, hepsi boş.. Felsefe, Fakat bülbül cevab veremedi. Mini îlim, edebiyat.. Bunlann hepsini hatrnet mini ruhu çoktan göke uçup gitmişti. Öğtim. Hangisi bugün işe yanyor.. Halbuki leye doğru uyanıp gözlerini açan talebe şimdi bir kırmızı gül bulabilsem! Mesele penceresinden dışarı baktığı zaman kırDünya kütübhaneleri hal olacak. Bulamazsam baloda yalnız mızı gülü gördü. Giyinip kuşandı. Çiçeği Komşumuz Sovyet Rusyada müthiş kalacağım ve o başkalarile dans edecek, koparıp sevgilisine gitmek için yola çıkbir okuma merakı var. Onlann kütüb mağrur mağrur yanımdan geçecek.. O tı. Genc kız bahçede bir koltuğa gömülhaneleri bugün dünya üzerindeki kü zaman ben ne olacağım! müş oturuyor, köpeğile oynuyordu: tübhanelerin en mühimlerinden sayı Bülbül olduğu yerde düşündü: Ruhum, dedi, size dünyanın en kır lıyor. Meselâ Leningraddaki Fen Aka Îşte hakikî aşk! Her gece yıldızîara mızı gülünü getirdim, artık benimle daw demisinin kutübhanesinde 4 milyon sevda şarkılan söyliyen ben bile bu kadar elmemck fıkrindcn var geçeceksinîz, dc dan fdzla kilab vcumış. Bu nıünaseljetle dunyadaki meşhur kütubhanelerde mev kuvvetlisini şimdiye kadar görmemiştim. ğil mi? Genc talebe kendinden geçmiş, hıçkıGenc kız delikanlıyı baştan aşağı süz cud kitablann sstyısını bir gözden geçirelım. rarak otların üstüne yıkılmışh. Beyaz ka dü: Fransız millî kütübhanesi 4 mil nadlı kelebek, küçük papatya: Teşekkür ederim, diye cevab veryon 500 bin, Moskovadaki Lenin kütübdi, çok zahmet etmişsiniz!. Fakat gülü Bu delikanlı niçin ağlıyor? hanesile Amerıkanın Vaşington kütübDiye birbirlerine soruyorlardı. Bülbül nüzün rengi elbisemin rengile tamamen hanesi üçer milyon beş yüzer bm, zıd.. Onun için takmarmn imkânı yok.. onlara cevab verdi: Nevyork ve Londra kütübhaneleri Bir kırmızı gül için bütün bu ıstı Halbuki, diğer bir delikanlı bana bir mücevher getirmiş. Hiç şüphesiz bir mücevrablan!.. Cevab papatya ile kelebek üzerinde her âdi bir gülle ölçülemez! Delikanlı dişlerini gıcırdattı ve dudakfazla tesir göstermedi: lannın arasından mırıldandı: Budala! Nankör! Diye başlannı öbür tarafa çevirdiler. Bülbül biran düşündü. Gencin ıstıra Bahçeden hızla sokağa çıktı. Elindeki bma nihayet verecek kudret kendisinde gülü kaldırımm üstüne fırlatü. **» vardı, hemen kanadlannı açarak uçtu ve §u resimde gördüğünüz hayvanlardan gül ağaçlanndan birinin üstüne kondu: O akşam genc talebe odasmda bir taher birinin isimlerini kendi tertib edece Bana bir kırmızı gül, dedi, sana raftan kitablan kanştınyor, bir taraftan ğiniz tam manalı bırer cümlede zikredebak ne güzel şarkılar söyliyeceğim! da düşünüyordu: rek bize gönderiniz! Bu resmin kesilerek Gül ağacı cevab verdi: Aşk ne boş şeymiş meğer, çöldeki cümlelerin yazılacağı kâğıdm üstüne iğ Benim güllerim deniz köpüğü gibi bir seraydan bile hayalî imiş! Bir daha nelenmesi veya yapıştınlması lâzımdır. ak, kar gibi beyaz... Biraz ötede bir ar kendimi böyle budalalıklara kaptırmamaüçer milyon, Berlin kütübhanesi 2 Çünkü ancak bu suretle cevabların doğru kadaşım var, belki dileğini o, yerine ge ğa çalışacağım! milyon 2 yüz bin, Münıh kütübhane olup olmadığı kolayca kontrol edilebiletirebilir! si 1 milyon 600 bin kitabı kucağında cektir. Bülbül öteki ağaca kondu: saklamaktadır. Yalnız ne var ki hiç Yeni çıkan tırnak Bana bir kırmızı gül, dedi, sana en Küçük Fatma geçenlerde kazaen çe kimse bütün bu kr>abları okuduğunu güzel şarkımı söyliyeceğim! kiçle tırnaklarmdan birini ezmişti. Ta iddia edemez. Çünkü yüz binde birini biatıle eski tırnak düştü. Yerine yenisi bile okumaya ömrü kifayet etmez. Gül ağacı cevab verdi: Benim güllerim ambar tahhnda o çıkmıya başladı. Geçenlerde bir misafir Hindistan mektebleri turan deniz kızmın saçlan gibi san.. Bi geldi. Fatmamn yeni tırnağını görünce: Şimdi ,bizde olduğu gibi hemen heraz ötede bir arkadaşım var, belki dile O, ne güzel çıkıyor, dedi, eskisin men bütün medenî memleketlerde müşden daha beyaz ve daha parlak! terek bir kanun vardır. İlk tahsilin mec ğini o yerine getirir! Fatma safiyetle cevab verdi: buriyeti kanunu.. Bu kanunun hâkim Bülbül daha öteki ağaca uçtu: Yalnız henüz ucundaki siyah çizgi olduğu memleketlerde çocuklar muay Bana bir kırmızı gül, dedi, sana en meydana çıkmadı; ben de onu merak eyen bir yaşta ilkmektebe gidip tahsü güzel şarkımı söyliyeceğim! diyorum! Gül ağacı cevab verdi: Halimi görmüyor musun, kış daÇocuk portreleri marlarımı dondurdu, buzlar kökümü kuruttu, fırtına dallanmı kırdı, ben bu sene tek çiçek açamam. Fakat mutlaka istiyorsan bu gece mehtabda sabaha kadar kalbini dikenime saplıyarak ötmelisin.. Akan kanını köküm tamamile içmeli ki damarlanm galeyana gelsin ve kendimde o kırmızı gülü açacak kudreti bulayım! FAYDAL1 BÎLGİLER Bilmeceyi doğru çözenlerden bize fo* Gazi Anteb Lisesi 450 Hulusi Çmgı. toğraf gönderenlerin resimlerini basma 7 Kocamustafapaşa Arabacıbehzad ğa devam ediyoruz. Fakat burada resmi sokağı 346 Mes'ude Erdem. 8 Biçıkmak mutlaka hediye kazanmış olmak rinci îlkokul 297 Muhsin. 9 Akşelığa delâlet etmez. Mükâfat kazananla hir Ismetpaşa îlkokulu Nimet. 10 nn isimleri her ayın ilk haftasında neş Eskişehir Ülkü îlkokulu 127 Ayhan rolunan büyük listeye yazılır. Soldan saSaraç. 11 Eskişehir Odunpazan ğa sıra ile: Toktamış sokağı 14 îbrahim. 12 1 Kütahya Salâhaddin Cemal ecIstanbul 56 ncı llkokul 157 Necati. zanesinde îbrahim. 2 Elâziz Üçüncü okul 342 Cevdet Yökmen. 3 Elâziz 13 Aksaray 42 nci îlkokul 191 Muîkinci okul 298 Âli Yöney. 4 Adapa kadder. 14 Ankara Cumhuriyet Îlkzan llkokul 122 Cevad Togay. 5 okulu 609 Hilmi. 15 Yeldeğirmeni Çorum Cumhuriyet okulu 34 Fazlı. 6 Kahve sokağı 10 Aziz. diyormuş. Sinekler yumurtalarını en iyade su içerisine bıraktıklarından kırmızı bahklar bunlan yiyerek onların oğahnasına mâni olurlarmış. Sineklein çoğalmasına meydan vermemek is:emenin başlıca sebebini de biliyorsu •ıuz. Onlarm sıtma, malarya, uyku has;alığı gibi derdlerin mikroblarının in • ıana bulaşmasma vasıta olmalandır. Şimdi Mısırlılann her biri pencere erinin önüne içlerinde kırmızı balıklar julunan birer kavanoz oturtmuşlar. Beediye memurları pencerelerinde kavaıoz görmedikleri evlerin içerine girip eftiş ediyorlar, orada da kırmızı balık göremezlerse ceza yazıyorlarmış! Çinlilere iftira! Avrupa gazetelerinden bazılan ha adis bulamadılar mı, herkesi şaşırtacak lydurma havadisler basmağa başlarlar. şte bunlardan size bir niimune! Bir Avrupa gazetesi diyor ki: «Her millet, her memleket sıkınh ! inde.. Buhran. yoksuzluk etrafı sarmıs. rgiler çoğalıyor, kazanc azalıyor, paa suyunu çekiyor, ticaret duruyor, bü ün insanlar suratlannı birer karış asıyor. Aile hayatı eski metanetini muhafaza eemıyor, hele çocuklu kan kocalar par makla gösterilecek kadar nadirleşti. Fakat Çinde her aile sürüsüne bereket her ene bir çocuk yetiştirmekle meşgul!. Niin? Sebebi şu.. Son günlerde Doğru halledenlerden birinciye beş lira, ikinciye iki lira, üçüncüye münasib bir hediye, diğer yüz kişiye muhtelif mükâfatlar verilecektir. Cevablar mayısın sonuncu gününe kadar «Cumhuriyet Çocuk sahifesi» adresine gönderilmelidir. Geç kalanlar ve yukarıda yazdığımız şartlara riayet etmiyenler hediye kaza namazlar. civannda zengin bir Amerikah otomo bilile kazara bir çocuk ezmiş. Babası anası dava etnriş, mehkeme yüksek bir para tazminatına hükmetmiş. Bunu gören bütün Çinliler çok çocuk yetiştirib bunlan zengin yabancılann otomobilleri altında ezdirmek ve bu surete birçok para kıvırmak hevesine düşmüşler... Hele sisli havalarda birçoklan yavrularını göz göre göre otomobillerin al hna sürüklüyorlarmış!» Gelin bu havadisi okuyun da, sahi olduğuna inanın.. Çinde değil ya, ne Hotantoda, ne Patagonyada, ne de dünyanın hiçbir yerinde ana baba evlâdlannı bile bile ölüme sürüklemezler. Bunan insan yüreği katlanmaz.. Tabiî bazı insan suretinde yaraıılmış canavarlar müstes] na! Çocuk portreleri Bülbül: Demek, dedi, bir kırmızı gül için hayatımı feda edeceğim... Fakat ne zaran var.. Bir gencin kalbinin kıymeti yanında benim küçücük kalbimin ne ehemmiveti var? Kuşcağız hemen pır diye uçtu. Yüzükoyu yere uzanmış, hâlâ hıçkınkları durtnamış olan talebenin omzuna kondu: Ağlama yavrum .dedi, kırmızı gülüne kavusacaksın, ben sana onu kanımı dökerek yaratacagım! Çok teşekkür ederim.. Fakat buna mukabil benim de senBandırmada yapılan gürbüz çocuk den bir ricam var.. Bu hakikî sevgiyi ö müsabakasında birinciliği lünciye kadar kalbinde yaşat! kazanan Altan Genc talebe soz verdi. Bitkin bir hal lerini yapmıya mecburdurlar. Gitmez lerse babaları ceza görür. Fakat Hind gazetelerinden birinin verdiği malumata göre bu usul Hindistanda 1600 sene evvel dahi mevcud muş. Erkek çocuklar beş yaşından on iki yaşına kadar ilkmektebe gidip tah sil görmeğe mecbur imişler. Buna riayet etmiyen babalar hapse atılır, mek tebde derse çalışmıyan çocuklar da izinsizle değıl, sopa ile yola getirılirmış. Sopa meselesi bir tarafa, demek ilk tahsili ilk olarak mecburî yapanlar Avru palılar değillermiş! H\ç beklenmiyen bir zamanda gökten inen kb'prü T&ksimde Dr. Servet VasH kızı Süheylâ

Bu sayıdan diğer sayfalar: