CUMHURİYET 14 Mnvıs 1936 VIYANA DONUŞU Tarihî tefrika: 32 tt\ [ Şehir ve Memleket Haberlerl j Siyasî icmal Çok meraklı bir muhakeme başkdı Istiyoruz İktısad Vekâleti ve gazeteler İstanbulda İktısad Vekâletine bağlı birçok müesseseler vardır. Meselâ. Denizyolları idaresi, Akay idaresi, Tahlisiye Umumî müdür lüğü, Deniz Ticaret müdürlüğü, Fabrika ve Havuzlar müdürlüğü, Liman İşleri müdürlüğü, Afyon înhisarı Umumî müdürlüğü, Ticaret Odası, Borsa, Zahire Borsası, Türkofis... Bu müesseselerin hemen kâffesi, muamelâtı ıtibarile halkın yakm dan alâkadar olduğu ticarî ve iktısadî teşekküllerdir. Binaenalevh bu ve buna benzer müesseselerin faaliyetlerile gazetelerin yakından alâkadar olmaları ve bunlara aid haberlerden halkı günü gününe haberdar etmeleri pek tabiidir. Halbuki, bu müesseselerle her gün temas etmekte bulunan istih baratla uğraşan arkadaşlarımı za son günlerde: İktısad Vekâletinden emir al dık. Gazetecilere hiç malumat vermiyeceğiz. Sözlerile kapılar kapanmaktadır. Gazetelerin, memlekete aid iktısadî ve ticarî işleri takib edebilmeleri için, bu müesseselerin müdürlerile veya diğer salâhiyettar erkânile temas etmeleri ve günlük hâdiseleri, onların hükumetin iktısadî siyasetine uygun surette verecekleri malumat halinde ve doğru bir şekilde yazmaları kadar tabiî bir şey olamaz. Böyle yapılmazsa, efkârı umumiye, İktısad Vekâletinin ve ona bağlı dairelerin faaliyetlerinden ve bu faaliyetlerin mütemmimi olan hâ diselerden* nasıl haberdar olur? Halkın günü gününe alâkadar ol dıı&u bütün işler üzerinde, İktısad Vekilinin malumatını ve mütaleasını sormak imkânsızlığı gözönün de bulundurulursa, bu memnuiyet yüzünden gazetelerin nekadar müşkül bir vaziyette kaldıkları anla şılır. Duyacağımız haberlerin tahkik ve tevsiki kabil olamayınca bittabi gazetelere yanlış şeyler yazıhr. O zaman bizi mes'ul tutmak haksız lık olur. Biz, İktısad Vekili Celâl Bayann «gazetecilere kat'iyyen malumat vermeyiniz» şeklinde bir emir göndereceğini zannetmiyoruz. Çünkü, Vekâlet binası içinde gazeteciler için bir çalışma bürosu hazırlamak suretile mesleğimize karşı tevec cüh ve muhabbetini bilfiil gösteren ve her vesile ile gazetelere ve gazetecilere lâyık oldukları mevki ve muameleyi esirgemiyen muhterem Vekilin, gazetelerimizi, memleke tin iktısadî işlerine karşı tamamen sağır bırakacak böyle bir emirde reyi ve kararı olamaz. Şayet haki katen böyle bir emir varsa, biz, bunun her hangi bir yanlış anlama neticesinde gönderildiğini sanıyoruz ve muhterem İktısad Vekilimiz Celâl Bayardan bu emrin tashihini M. TURHAN TAN ((Türk olan her şeyi severiz!)) Irak konsolosunun dostça sözleri... îstanbula geldiğini yazdığımız yen Irak konsolosu Esseyyid Kâmilül Filân dün gazetecilere şunları söylemiştir: « îstanbula gelmezden evvel Iranda ve Suriyede konsolosluklarda bulundum. Türkiyeyi görmeği daima arzulardım. Bu itibarla îstanbul konsolosluğuna tayinim den çok memnun oldum. İki memleket arasında şimdiye kadar devam eden dostane münasebat üzerinde yürüyeceğim. Irakla Türkiye arasındaki her türlü mü nasebat çok iyi ve mükemmeldir. Memleketimiz dahilinde size olan muhabbet pek derindir. Türkiyeden gelen ve Türk olan herşeye karşı bir tercih gözile bakarız. Her yıl seyahate çıkmak istiyenlerimiz, Türkiyeye gelmeği arzuluyorlar. Son zaman larda Iraklı seyyahlara karşı sühuletler den istifade edilmiş ve memnun edici neticeler alınmıştır. Yeni Türkiyenin ilerleyiş yolundaki bütün harekâtını takib ediyoruz ve bunlan memleketimizde kendi ihtiyaclanmıza uyar bir şekilde tatbik etmekteyiz. Bazı noktalarda Türkiyedekilerin tamamen tenazurî faaliyete raslanır. Meselâ sizde «efendi, bey, paşa» gibi lâkabları ortadan kaldıran kanunun bir benzerini de biz yaptık. Irakta da bundan sonra «bey, paşa, efendi» yoktur. Onun yerine Seyid, ve Esseyid konulmuştur. Alevî olmıyanlara Seyid, olanlara esseyid diye hitab edilmektedir. Bu iki tabirden başka tabir kullanılmamaktadır. Hatta ordudadki unvanlarda bile bazı değisiklikler vapılmıştır.» Mısırda yeni hükumet ısır, dahilî ve haricî gayet a • ğır ve millî mukaderatına sıkî bağlı meselelerle uğraşırken Kral Fuadın vefatile büsbütün karışık bir hale düşmüştü. Dahilen istikrara, haricen istiklâle bir türlü kavuşmamış olan ve şarkın her cihetçe en mühim bir memleketi olan Mısırda, birçok tecrübeler görüp geçirmiş olan Fuadın büyük bir rolü vardı. Mısırı askerî isgal ve siyasî nüfur altında bulunduran îngiltere ile Mısır hükumeti yahud partiler arasında sık sık zuhur eden ihtilâflarda daima Kral ortaya girerek işin azıtmasına mâni olur du. Hatta Kral dün boğaz boğaza geldiğî partiyi yarın Ingılızlere karşı müdafaa ve iltizam ederdi. 1928 de Vefd partisi Kralın salâhiyetlerini parlamentodan geçirmek istediği yeni kanunlarla tahdide kalkışması yüzünden düşmüştü. Halbu ki 1923 kanunu esasisinin ahiren tekrar iadesi üzerine Vefd partisinin tekrar iş başına gelmesinde birkaç ay evvel gene Kral Fuad en büyük nüfuz ve tesiri göstermişti. Çünkü İtalyanm Akdenizde Ingiltereye meydan okumasına ve Habeşistanı istüâ eylemesine karşı İngilterenin ses çı karmaması için Mısırı ve Sudanı garb den tehdid ve tazyik etmek üzere Trablusgarbde ve Bingazide büyük kara ve hava kuvvetleri yığması üzerine îngiltere ile Mısır arasındaki müsavat hakkına dayanmıyan münasebetlerin müsavat ve ittifak esaslanna göre yeniden tanzimi lüzumu iki tarafça hissedıldıği zaman, Kral Fuad memleketinin mukaderatını kat'î surette tayin edecek olan bu mü zakerelerin idaresini milleti temsil eden partilere tevdi etmişti. Ancak bu nfüzakereler sarpa sardığı zaman kendisi müdahale etmek istiyordu. Kral Fuad yeni parlamento seçiminde ve bunun neticesi olarak yeni hükumetin kurulmasında dahi murakıblık ve nâzımık yapmak istiyordu. Fakat vefatı Mı sırın dış ve iç işlerini adeta yüzüstü bi rakmıştı. Veliahd, reşid olmamış ve tahsilini bile ikmal etmemiş bir gencdi. He nüz seçimler yapılmamış ve milleti temsil eden kuvvetli bir hükumet vücude gelmemişti. lntihab mücadcleleri partileri ve bütün halkı birbirine geçirebilecek bir istidad göstermekteydi. ilk ihtilâf yeni kralın reşid oluncıya kadar geçecek olan on sekiz ayda kendisine niyabet edecek heyeti kimlerin teşkil edeceği meselesınden çıkmıstı. Kral Fuad kendi namzedlerini mühürlü bir vasiyetname ile tesbit etmişti. Bunun Kralın vefatından sonra, toplanacak Meb'usan meclisinde okunup tasvib e • dilmesi icab ediyordu. Yeni parlamen to seçilmemiş olduğundan Vefd partisi 1928 de dağılan ve kahir ekseriyeti kendisine mensub bulunan meclisin toplan masını istedi. Fakat hukukşinaslar heyeti bunu ka • nunî bulmadılar. Alelâcele yeni meb'u san ve âyan seçildi. Memleketin yüksek menfaatleri düşünülerek intihab mücadeeleri yapılmadı. Yeni meclisi teşkil eden 232 meb'ustan 166 meb'us Vefd partisindendir. Diğerleri Liberal, Elşaab, îttihad, Vatanî partilerinin mensublarile müstakillerdir. Âyanın intihablı 79 azasından 62 kişi Vefd partisindendir. Tayinli 53 azasının mühim kısmı da diğer partilerden seçilmiştir. Kralın niyabet heyeti için gösterdiği namzedlerden biri vefat etmiş ve ikisi partilerin emniyetini kazanmış bulunmadığından parlamento gene Kralın en yakm akrabasından, lâkin bilfiil iş başında bulunarak iktidarını gösteren diğer üç prensten niyabet heyetini teşkil etti. Bu îfler bittikten sonra Ali Mahir Paşanın muvakkat hükumeti iş başından çekildi ve yerini Vefd partisinin lideri Mustafa Nahas Paşaya bıraktı. Bu suretle Mı»ırda parlamento ve hükumet, milleti temil edenlerden teşkil edildiğinden dahilen tabiî vaziyet tamamile avdet etmiştir. Bundan sonra, Mısır, mesaisini, yalnız ngıltere ile münasebatının tanzimi işine hasredecektir. Delilbaşı, Abdüle doğru yürürken Kara Mehmedin Usulsüz hasta tedavi eden sesi: «Miskine kıyma onu bağışla» diye yükseldi bir doktor Adliyede Evliya Çelebi şaşkın şaşkın sordu: Bu adam size ne dedi ki? Müslümanlar arasında açık yer l okmuş, Paşanız bizi döğdürecekmiş, fiîn filân. Sırp mühtedisj, yüzüne yapışan sararyı çarçabuk gidererek bağırdı: Yalan!.. Bu kelimeyi Macarca söylediğinden Terez onun söderini kelime kelime tekarladn Jozef te teyid etti. Bunun üzerine Evliya keyfiyeti Paşaya anlattı: Velinimetim, dedi, bu çok kötü birşey. Abdül, size ve şerefinize ihanet etmiştir. Yann mühim bir durumda onu* gene tercüman olaraJc kullanırsanız mümkün ki ayni ihaneti yapsm ve ırzma halel getirsin. Elçi Paşa vaziyeti anlar anlamaz küplere bindi, hızlı hızlı el çırpmağa ve o tağa üşüşen uşaklara haykırmağa başladı: Tiz, Delilbaşıyı çağırın; Adının Abdül olduğunu öğrendiği miz Sırp mühtedisinin kanı kurumuş, canı çekilmişti, beyaz bir paçavra gibi durduğu yerde sallanıyordu. Biraz sonra Delilbaşı içeri girdi ve daha eşikteykcn şu emri aldı: Yatır, şu namerdi hemen yatır, dilini elinle çek, kopar! Bir adamın dilini değil, bir dağın böğrünü bile koparacak kadar kuvvetli görünen Delilbaşı mahkuma doğru yürürken bir ses yükseldi: Miskine kıyma Paşam, bana bagışla! Bunu söyliyen Kara Mehmeddi. Elçinin bağırışını dışandan duyarak koşup gelmiş ve verilen emri işitince birden rikkate kapılarak şefaate kalkışmıştı. Delilbaşı, öküzlere diz çöktürecek derecede iri ve kuvvetli yumruğunu Abdülün cmuzuna koyarak bekliyordu. Terezie Jozef. nasıl bir sahneye şahid olacaklarını kestirememekle beraber korkunç bir hava içinde yaşadıklarını sezerek titreşiyorlardı. Evliya Çelebi durğun ve mustaribdi. Mahkum, hüngür hüngür ağhyordu. Kara Mehmed, bütün bu adamlan açır ağır süzdükten sonra ilerledi, Elçi Paşanın önüne geldi: Dilsiz adam, dedi, bir hadımdan daha düskün olur. Çünkü dil her şeydir. însanla hayvanı birbirinden ayırd eden de odur. Abdülün ne yaptığını bilmiyorum amma ona vermek istediğin cezayı senin sanına vakıstıramadım. Herifi, dilersen öldür. Fakat diline ilişme. Elçi Paşa, biraz vumsadı, fakat rnahkumu affa yanaşmadı ve onun işledigi suçu anlattıktan sonra Kara Mehmede sordu: Çalan el kesilir. İhanet eden dil niçin kopanlmasın? Elle dil arasında çok fark var Adas Pasa. Elsiz adam, dilile iş görebilir. Dilsizin gereğini el kapatamaz. Gel şu edebsizi bana bağısla. Ve «onra Evliya Çelebiye döndü: Hocam, dedi, köyde yaptığm şakanın sonu bak ne oldu?.. Şu eksik eteğe ne cevab vereceksin? Şimdi Terezie Gültekinin evlendiril mesi isi ortaya çıkmıstı. Elci Pasa. genc Macar kızına yaptığı vaidi söyliyerek, Kara Mehmedin bu vaide saygı göster mesini istiyor ve Abdülün dılıni ancak bu şartla yerinde bırakacağını söylüyordu. Yigit Sioahi, gerçekten müskül bir mevkidevdi. Karısının gebeliği yüzünden bir rezalet cıkabileceği endisesile uykusu kacıp dururken basına bir de Gültekini evlendirmek derdi sanlmak isteniliyordu. Tıb ilminin âmir olduğu usuller hilâ fına ve kendi bilgisine göre hastaiarını tedavi ettiğinden dolayı doktor Kürek yan aleyhine takibat yapılmaktadır. îs tanbul Sıhhat müdiriyetine bundan biı müddet evvel bu hususta bir ihbar vaki olmuş; Sıhhat müdiriyeti de bu işin tet kikini Şişli Etfal hastanesi Başhekimli ıne haVale etmiştir. Bunun üzerine Tıb Fakültesi çocuk hastalıklan seririyatı profesörü İhsan Hilmi, Tıb Fakültesi çocuk cerrahisi profesörü Akif Şakir, Çocuk hastanesi dahiliye mütehassısı Ra • sim Onad, Tıb Fakültesi radyoloji or dinaryüs profesörü Desaner ve Tıb Fa kültesi idrar yolları profesörü Behçet Sabitten mürekkeb bir heyet bu isi tct kike memur edilmiştir. Heyet, hakkında ıkâyet yapılan doktoru bir celse nazarı e bir celse de tatbikî olarak iki celsede dinlemek suretile izahat aldıktan sonra aporunu tanzim ederek Sıhhiye müdi iyetine vermiştir. Rapor tamamile doktorun aleyhinde •lup ezcümle bir yerinde «bu dokîomn 'a mecnun olduğu ve yahud intifa kasdile hareket eylediği ihtimallerinden bi rini kabul etmek zaruridir. Eğer kendi sinde aklî bir hastalık yoksa intifa kas dile hareket etmiştir» denilmektedir. Sıhhat müdiriyeti raporu aldıktan son Alacağın olsun Terez, alacağınol a Müddeiumumiliğe müracaat ederek sun Elçi Paşa!... adlî takibat yapılmasını istemiş; bu hu Okuyucular, bu harb mühledisi Ab sustaki dosya asliye üçüncü ceza mah' dülün Avusturya tarihinde nasıl büyük kemesine verilmiştir. bir yer aldığını sırası gelince göreccklerDün üçüncü ceza mahkemesinde bu dir!.. davaya bakılmağa başlanmış; ilk tetki * * * katı yapan ve bunun üzerinde rapor veKara Mehmed, kadınlığını canlı bir ren doktorlar şahid sıfatile dinlenmiş; ravesika ile açığa vurmak üzere bulunan por da akunmuştur. Şahidler; evvelce Ayguddan önce Gültekinin sırrını ortaya erdikleri rapor muhteviyatının doğru koyacak olan şu vaziyetten kurtulmak i olduğunu; doktor Kürekyanın taklb eyçin bütün zekâsını seferber etmeğe çalışır lediği usulün fennî olmadığını söylemişken Evliya Çelebi Terezie Jozefe arab erdir. Doktor Kürekyan da; aleyhinde ca amentü okutuyordu. Köylü kız, bir apor veren ve şehadet eden doklorlarıa nikâh duası olarak telâkki etmek ıstediği canaatlerine birşey demiyeceğini ve fakai bu sözlerin kardeşine de tekrar ettirilme b ilminin çok hududsuz olduğunu; kensindeki sebebi kavrıyamıyor ve hayretle di takib eylediği usullerin doğru bulun sevinc arasında bocalaya bocalaya görül duğunu ve şimdiye kadar bu usuüerle ki yüz elli hastayı tedavi eylediğini söyverdiği delıkanlıyı arıyordu. Iman telkininden sonra yapılacak iş, emiş ve bu iki yüz elli kişinin müdafaa Jozefin ihtidasını cerrahî bir ameliye ile sahıdı olarak dınlenmesını istemiştir. tamamlamaktı. Elçi Paşa bu işin kuzu Mahkeme, evvelemirde doktor Kürekyan lar kesilerek, eğlenceler tertib olunarak hakkında bir şikâyetçi olup olmaJığının yapılmasını emrederken Kara Mehmede Sıhhiye müdürlüğünden sorulmasma ve gelmıyen bir şahidin de çağırılmasma kaöbür maslahatı da hatırlattı: Adaş yiğitim, dedi, oğlanm canmı rar vererek davayı 19 hazirana bırak • yakacağız, bari kızın yüzünü güldürdim, mıstır. senin veldeşle nikâhını kıyıverelim. Zeki Sipahi, o vakte kadar plânm hazırlamıştı. Sakin ve güvenli bir scsle hemen cevab verdi: Başüstüne sultanım, emrini hemen yerine getirelim. Fakat Gültekin hoyrat bir gencdir. Terslik damarı tepreşince Nuh der, Peygamber demez. Kafasını kırdırır, hendeği atlamaz. Onun için i/in ver de gideyim, isi anlatayım, terslik yapmasının önüne geçeyim. Elçi Paşa, kendi seviyesinden hatta bir parmak aşağı olanların hepsine dilediğini yaptırmamak için nefsinde hem hak, hem kudret göregeldiğinden Kara Mehmedin bu mülâhazasını versiz bulmakla beraber muvafakat gösterdi, o da düşüne düşüne çadırdan çıktı. Kadınların yanına ıgitti, Bülbül Hatunun eLnden tuttu: Olelim mi, dedi. ağlıyalım mı, bilmiyorum. Fakat bir cıkmaza girmis gibiyiz. Dil îbirliği yapmaz, akıllı davranmarsak sırrımız açığa çıkacak, maskaralık baştan aşacak. [Arkası vari Onun bir kız olduğunu söyliyemezdi, gülünç olurdu, muhatab olduğu teklife müsbet cevab veremezdi, çünkü maskaralıktı. Şu vaziyette yapılacak şey, sert bir olmaz savurmaktı, lâkin bu kelime, Elçi ile airasının açılmasına sebeb olacakt: ve o zaman kafileden ayrılmak icab edecekti. Kara Mehmed, ömründe ilk defa olarak sıkıntıdan terlivordu. Hafakanlar çeçiriyordu. Elçi Paşanın boyna kendini zorlaması ise muhakemesını büsbütün bozuyordu. Nihayet bir savsaklama yolu buldu: Hele^ dedi, siz şu Abdülün d.lini bağıslayın, b'bür isi bana bırakın. Elçi, yolda bir düğün yaptırmak neş'esile hiddetinden sıyrılarak gülümsedi, istenılen seyi verdi: Mel'unun dilini kopartmaktan hatırın icin vazgeçtim. Fakat onu kendi işIerimde artık kullanmam, yüzünü de görmek istemem. Bundan geri at uşagı olarak çalışsın, hayvanlar arasında dolaşsın! Abdül, süklüm püklüm, ilerledi, Paşanın eteğini ve Kara Mehmedin elini öptü, geri geri yürüyerek çadırdan çıktı. Adımını dışarı atarken gözleri gene Terezin üzerindeydi, için için söyleniyordu: VÎLAYETTE Yol inşaatını tetkik edecek heyet Son zamanlarda, Nafıa Velâle inc, gerek açıkça gerekse kapalı olarak Is anbul vilâyeti yollarını üzerlerine alan müteahhidlerin inşaatta yolsuzluklar vapıkları ihbar edilmektedir. Bu yolsuzlukarın bilhassa müteahhidlerin mevcud şartlara riayetsizlik suretile yapıldığı ve yol inşaatını üzerine alan müteahhic'den onra tirkaç el değiştirdiği de ilâve edilmektedir. Bütün bunları nazarı dikkıte ılan ^afıa Vekâleti bu hususta tetkıVat ve ahkikatta bulunmak üzere şehrimız» bir heyet göndermiştir. Heyet Nafıa Bas mühendisi Şefik, Yollar rcis muavini Emin ve hukuk müşaviri Namıktan mu rekkebdir. Bu heyetin bugünlerde ş'ft rimize gelmesi beklenmektedir. SEHtR ÎSLERİ Dilde yapılan plâj Bu sene, Büyükadada Dilde açılacak olan büyük plâjın inşaatı haziran sonuna doğru bitecektir. CEM/YETLERDE: Beynelmilel Kadınlar Birliği kongresi Akay idaresince halkın bu plâja ko laylıkla ve ucuz bir surette gidip gelebılmesi için Büyükada ile Dil arasında Halıc vapurlarından birıni işletmesi düşü nülmekteydi. Bu maksadla Dilde bir vapur iskelesi yapılacaktı. Akay idaresi bu iskelenin inşasile burada vapur işletmesi ve Çanakkalede tetkikatta bulunmakta ıçın Belediyeden yardım istemiştir. Fa • olan Tahlisiye Umum Müdürü Nec kat Belediye bu yardımı yapamıyacağını meddin şehrimize dönmüştür. bildırmıştir. Diğer taraftan, Halic va * Necmeddin bu seyahatinde Antalya purları içinde tamir edilmiş olanlar an dan itibaren Çanakkaleye kadar biıtün cak Halicin sefer ihtiyacını karşıl yabil deniz fenerlerini tetkik etmiş ve tahlisiye mektedir. Diğer vapurlar ise kullan'la stasyonlannda tetkikatta bulunmuş'ur. mıyacak vaziyettedir. Bu itibarla bu se Tahlisiye Umum Müdürü Çanakka ne için Büyükada iskelesile Dil aras.nda ede de burada kurulacak yeni radvofar vapur işletilmesinden vazgeçilmiştir. istasyonunun kurulacağı mahalli tesbil etmiştir. Gazi Köprüsii inşaatına hazırlık Gazi köprüsü inşaatına yakında baş lanacağından her iki sahilde atılacak temellerin nekadar derinlikte olması lâ?.ım geldığinin tesbitine dünden itibaren sondajlarla başlanmıştır. Sondaj ameliye sinin yapılması için her iki sahilde on dörder metro uzunluğunda beton ka zıklar dikilmektedir. Mukavele ahkâmına tevfikan Beleci yenin Balattaki atölyesi dün Hügo Herman gruDuna teslim edilmiştir. Beynelmilel Kadınlar kongresi bu sene Peştede toplanacaktır. Kongre ha ziranın sekizinden on beşine kadar de vam edecektir. Kongre umumî kâdbi, Türkiyede Kadınlar Birliği olmadığı i DENtZ tŞLERİ çin Belediyeye birçok davetiyeler gön dererek Türk kadınlannın kongreve a Tahlisiye Umum müdürii geldi âka göstermelerinin teminini rica eyle Bir müddettenberi cenub sahiüerınde miştir. Istiyoruz ADLÎYEDE Kömür hırsızı mahkum oldu Şark Şimendiferleri vagonlarından bir küfe kömür çalmakla suçlu lbrahimin Sultanahmed birinci sulh ceza mahke mesinde yapılan duruşması sonunda üç uçuk ay hapse konmasına ve bu kömürü alan lsmailden de bir lira para cezası alınmasına karar verilmiştir. Kadıköy Kız Orta mektebindeki müsamere Gemi mühendisi olacak gencler gittiler Muharrem Feyzi Togay Dünkü hava vaziyeti Bu sene baharın başındanberi fena ve ioğuk giden havalar dünden itibaren ı ınmağa başlamıştır. Dün Istanbuîda hararet azamî 17, asgarî 12 derece idı. Rüzgâr poyrazdan saniyede 91C metro süratle esmiştir. Hava tazyik: 753754 tü. Prost yann geliyor İstanbulun projesi için kendisile mu kavele yapılmış bulunan mimar Prostun yann İstanbula gelmesi beklenmektedır. Prost burada mukavelesini imzaiadıklan sonda Yalovaya giderek oradaki tesisatı gözden geçirecektir. Fransız miınarı ^1 alovadan döndükten sonra Beledıyede şehrin projesile meşgul olacak büroaun noksanlarını ikmal ettikten sonra hemen işe baslıyacaktır. İktısad Vekâleti tarafından gemı in şaiye ve makine mühendisliği tahsili için Avrupaya gönderilecek olan gencler dün Almanyaya hareket etmişlerdir. Müsabaka imtıhanını kazanan ve dün gıden gencler yedi kişiden ibarettur. Cumhuriyet Dün, Kadıköy Kız orta mektebinde bir müsamere verilmiş ve bu müsame rede bütün çocuk velileri hazır bulun muştur. Bir askerî mızıkanın da iştirak ettiği müsamereye İstiklâl marşile başlan mış, sonra, Hayal, Müyesser, Zafer adındaki kızlarlâ mektebin mezunların Kadıköy Kız Orta mektebinde verilen müsamerede bulunanlar bir nutku dinlerlerken dan Müzehher birer manzume okumuşlardır. Piyanonun iştirakile birçok mekteb şarkıları söylendikten sonra 19 mayıs bayramına iştirak edecek olan talebe ler kendi velılerinin önünde bandonun iştirakile bir geçid resmi ve beden terbiyesi provaları yapmıglardır. Nfisha«ı 5 Kuniftnr Gencler uğurlamyor Bunlar Almanyadaki yüksek mühendis mekteblerinde dört sene tahsil görecekler ve buraya döndükten sonra da beş sene mecburî hizmet ifa edecek lerdir. Sokakları sulama tetkikatı Belediye, yaz mevsimi yaklaşcığından sokakların, geçen senelerden daha rr.untazam ve devamlı şekilde su'anması mümkün ^lup olmadığını tetkik eltiı mektedir. • Abone ı j ^ ^ şeraiti i «çin Sendik UOO Kt Altı ayhk 750 Üç ayhk 400 Bir ayhk 150 km Harlç 1700 Kr. 1450 800 yoktur