CUMHURtTET 23 Nisan 1936 Çocuk Bayramı münasebetile Ana baba eğitimi, dirim eğitimidir ^» Yazan: Hilmi Malik Evrenol Ana baba eğitimi ve çevre etkisi ço cuğun diriminde en büyük ve silinmez rolü oynar. Çocuklukta edinen huylar dirim müddetince uzar gider. Okul ve öğretmen eğitimi bademin üzerine konan şekere benzer. Nem görünce bademden sıynlır, gider, Eğitimi ve kültürü zayıf insanlar anormal vak'alan ve hâdiseleri idareden acizdirler. Annenin çocuğunu terbiyedeki rolü babanıı rolünden çok daha büyük ve kuvvetlidir. Anne çocuklarına güneş ö devini yapar. Herşey annenin etrafında ve onun arzularına ve emirlerine göre döner. Annenin akıllı, eğitimi sağlam, si nirsiz ve okumuş olması, evinde düzenliğe ve temizliğe karşı titiz davranması ve kocasına ve evin içindekilerine müsfik olması, çocuklannın iyi yetişmesine en çok yardım eden sebeblerdir. Annenin ge çimsizliği, pisüği, çok veya az söylemesı, alâkasızlığı ve şusu ve busu çocuklarına geçer. Şentimentctl geçici alâkast Bir annenin çocuğuna karşı muhab beti ve çocuğun dirimde raslıyacağı problemelere ve güçlüklere cevab vermekten, onları adamakıllı göğüslemekten uzaktır. Aman çocuğum incinmesin, istediği olsun, teorisine daaynan ve çocuklarm eğitimini hizmetçilerin ellerine bı rakat anneler, babalar çocuklarını bu ulusa faydalı yerine zararlı yurddaslar yetiştiriyorlar. Böylece onlarm dirimdeki muvaffakiyetlerini baltalıyorlar. Gerek siz endişe de çocukları berbad eder. En küçük rahatsızlıktan veya küçük soğuk algınlığından fazla endişe göstermek doğru değildir. Çünkü çocuk bunu kuvvetli bir mazeret sayarak manasız bir kazadan \ p n r a ; annesinin ona olan düskünlüğün\,tn istifade ederek, garib ve istenmiyen huylarla ortaya çıkabilir. Yalnız kendisini düşünebilir ve mütehakkim olur. Çocuğun bu hallerini anneler geçirilen hastalığa hamlederler; halbuki annenin bilmeden çocuğuna karsı gösterdiği fazîa alâkadır. Okuldan kacmak veya hertürlü dikkati üzerlerine cekmek icin hastalığı bahane eden cocuklar vardır. Parmak emmekten çenede hasıl olan iğrilik ve dişlerdeki bozukluk ve burunla oynamaktan burunda hasıl olan iğrilik annevi, babayı yakmdan ilgilendirmeli dir. Durup dururken çocuğun basını duvara çarpması ayrıca düsünülmesi gerek bir meseledir. Çocuk basmı duvara carparak basını yarabilir. Bu büvük bir mesele olmamakla beraber, hiddet ve asabiyet neticesi huy halini alması ihtimaü olan bu vaziyeti incelemek gerektir. Başı duvara, kapıya veya taslara çarpmak hâdisesi ırsî olabilir. O halde annenin yapacağı sey, çocuğu asabî doktorlara göstermektir. Çocuktaki bu hal ırsî olmadığı tahakkuk ederse, anne, baba basbaşa vererek itidalle ve sükunetle cocuğu bu kötü huyundan vazgecirtmeğe çalısmalıdır. Sinirli ve asabî anne ve baba bu isle ilgilenemez, ilgilenmeleri doğru değildir. Hastalığı bahane eden cocuklara karşı alınacak tedbirleri dirimden bir vak'a alarak anlatalım: Cemile 8 yaşındadır. Orta bir ailenin kızıdır. Bulunduğu ev tahakkümü al tındadır. Hastahğını ileriye sürecek diye annesi en küçük dileklerini bile yerine getiriyor. İki kardesi evin hertürlü işlerini kendileri yapıyor. Öyle ki Cemileye yapacak birsey kalmıyor ve Cemilenin parlamağa her zaman hazır mizacının önüne geçilivor. Mazereti şudur: Ben hasta idim. Bu halime bakmayın. Zaten sinirliyim, v. s. Bir müddet hasta yatan Cemile doktorların ve anne babasının daimî nezareti ve kontrolu altmda idi. Ancak bu hai kendisini gereğinden cok pohpohlamıs tır. Hastalığı kendisine okulda da yar dım etmistir. Derslerini de kolaylıkla atlatırdı. O kadar ki herşey onun istediği gibi olmasını isterdi. Annenin kronik ve marazî bir şikâyetci olan kızına karsı radikal bir vaziyet alması gerekti. Annenin değisen halile bir müddet sonra kız sikâyet verine kardeslerile birlikte evde kendi payına düsen işleri yaparak annesine yardıma başladı ve kısa bir zaman içinde hasta çocuk hali büsbütün kavboldu. Demek ki biraz ihmal ve ilgisizlik korkunc simtomların önüne geçmeğe yeter. Cemilenin el titremesi gectikten başka, sesindeki incelik ve kesiklik de kalmadı. Cemileyi doktorun muayenesinden gecirdikten sonra izzet ve nefsine hitab edildi ve dikkati hastalığından iviye, iyi islere yüksek amaçlara çevrildi. Doktorun ve annesinin cesaret verici sözlerile ve kızın kendisindeki emniveti ve itimadı ile evinde ve okulda kendisini gösterdikten baska, dirimi sevmege ve ondaki güçlükleri karşıîamağı ve göğüslemeği öğreniyor. Annelerden bazılarının bahçede dolaşırken düsünüp inciteceklerinden; arka daşlığı pek istenmiyen komşu çocuklarile oynıyacağından, onlardan küfür etme sini ve sövmesıni öğreneceğinden korkarlar. Öyle olsa bile, çocuğa iyi ile kötüyü öğretecek, erginliğini kazandıracak bu ilgilerdir. Annesinin gözü altından kurtulamıyan, daima kendi bahçesinde ve köşesinde oynıyan çocuk, dirimin canlı tarafını öğrenmemiş olur, komşularile oynamasını ve geçinmesini bilmez. Evi ve okulu bırakıp sahici dirime atılma za manı gelince, dirimdeki rolünü yapamaz. Çünkü cesarette, kuvvette ve vesaıtte geridir. Birçok anneler, çocuklannın kendile rıne düskün olmalarını çok isterler; onların fazla ergin olduklarını istemezler. Yalnız annesinin elinden yemek yiyen, annesinin yatağında yatan ve annesmı yanında olmasını daima istiyen çocuğun sonu pek te iyi olmasa. Çok genc yaşında erginlik tadını tatması bir çocuk için tabiî görülmelidir. Dirimde deneyerek başarmayı veya başaramamayı öğrenecektir. Yaptığı yanlısları düzeltecektir ve düzelterek iyisini yapabilecektır. Yapamadıklarını yapmak; yapılması güc işleri sabırla yaptırmak büyüklere düsen bir ödevdir. Annesine çok düskün çocuk dirimle karsılaştığı zaman kendisini müskül vaziyetlerde bulabilir. Geceli okulda bu lunuyorsa hafta azadlarını beklemeden annesinin vanında bulunmasını ister. Evli ise, daima annesinin tesiri altmda kalır. Bu vaziyet genc karı koca arasında kavgaların cıkmasına ve hatta ayrılmalarına sebeb olur. Cok küçük yasta çocuk öğrenmelidir ki, her istediğine kavusamaz; her istediği yapılamaz. Bu fıkri kendisine aşılamak gerektir. Bunun içindir ki cocuğa her istedieini vermek ve yapmak doğru değildir. Istediklerinden bazılarını alamıya cağını, bulamıyacağını, almak istedikle rinden bazılarını baskalarına vermeği ve hatta ovuncaklarını kendi kardeşleri ve arkadasları arasında bölmeyi küçük yasında öğrenmelidir. Belki de bunun se bebini o yaşta anlamaz; ancak bu türlü isler iftiharla anılacağı gün uzak olmıyabılir. Bövlece dirimin iyi ve kötü taraflarını örmeği ve öğrenmeği ve hepsini de erkekçesine yenmeği öğrenir. Çocuğa yapılamıvacak vaidlerde bu lunmak doğru değildir. Annelerin çocuklarına türlü türlü vaidleri olur: Sekerciğim, iyi oturursan, sana şeker vereceğim. Carsıdan oyuncak getireceğim, v. s. vaidler yapılamayınca, çocukta annesine karşı itimadsızlık uyandırılır; çocuk yalana alışır. Çünkü küçük bir çocuk aldatıldığını sezmekte güçlük çekmez. Bilerek veva bilmiyerek; istiyerek veya istemiverek; farkına vararak veya varmıyarak annelerin söylediği yalanı sezen çocuk i'temiyerek; bilmiyerek yalancı o lur. Bunun farkına varan anneler za manla baslarını taşa vururlar, ancak iş isten gecmis olur. Hükmetmekle cocuğa istenilen yaptırılabilinir. Çok kullanılan bu metodun çok kötü akisleri oluyor. «İyi otur, yoksa doktoru cağırırım; onu yapma, şimdi umacı gelir; öyle sevler sövleniri mi, dilini keserim v. s.» Bu gibi tehdidlerin cocuğun diriminde iki türlü etki yapabilir: Çocuk ya daimî tehdidle kontrol edilir; yahud da bunlann bo« söz olduğunu anlar, ve kulak asmaz. Ikisi de tehlikelidir. Anne, baba çocuğun sahici dostu, arkadaşı ve her hususta emniyet telkin e dicisi olmalıdır. Hertürlü zor islerini ve Droblemlerini annesine, babasına anlatan cocuk yardım ister ve bekler. Bu ilginin önemini takdir etmek ve ona göre ilgilenmek ana. babanm en büvük ödevle rinden biridir. Cocueun bu ilgilerine cevab veremiven ana, baba çocuğun dirim Droblemelerile hiç te alâkadar olamaz lar. Çocuğun anlamaması gerek olan seyleri onun önünde konusmak doğru de Şildir Anlamıyacak bir lisan bile kullanılsa, onun kendine söre yorası ftefsiri) olur Cocukla alav edilmemelidir. Durup dururken cocukla eğlenir bir yolda gülmek cocueu /encide edebilir. Ve yahud, o gülüsü birsev sanarak, manasız gösten'«lerde bulunabilir. Çocuk büyük bir insan muamelesi görmelidir. Çocukların da kendilerine göre plânların ve işleri vardır ki bunlar çok kereler büyükler tarafından dıkkate a lınmaz. Onların islerine karısmadan önce sebeblerini izah etmek gerektir. Oynamakta olan bir çocuk üst kattaki yatak odasından annesinin sesini işitiyor: «Gülcük, yatak zamanı, haydi gel.» Gülcük, titreyen bir ağızla, gazetesini okuyan babasına dönerek, «babacığım Hokova maçları Viyanalılar bugün Fenerbahçe ile karşılaşıyorlar İki müsabaka yapmak üzere şehrimize davet edilen Viyananın Hakova kulübü futbolcuları dünkü Konvansiyo nelle şehrımize geldiler. On uç futbolcu ile bir idareciden mürekkeb olan Hakova, ilk maçını bugün Taksım stadyomunda Fenerbahçe ile, ikinci maçmı da pazar günü gene Taksim stadında Güneş takımile yapa caktır. İçlerinde üç beynelmilelci olmuş oyuncu bulunan kaleci, merkez muavin ve sağ açıklarının, takımın en iyi oyuncuları oldukları söylenmektedir. Vaktile iyi bir şöhreti olan Hakova nın bugun Vıyana likind» mühim bir mevkiı olduğu iddıa edılmemekle be raber düzgun futbol oynıyan bir takım olduğu söylenmektedir. Kıymetli Fenerbahçe takımımızm, bugun Hakovayı yeneceğini ümid ederiz. Çünkü, Hakova, beş on gün evvel Belgradda yaptığı iki maçın ikinsinde de yenilmiştir. İstanbul 22 (A.A.) Hakova maçları tertib hevetınden: 1 Viyananın profesyonel Hakova takımı bugün İstanbula gelmiştir. Bi rinci maçını yarın saat 16,30 da Taksim stadında Türkiye şampiyonu Fener bahçe ile yapacaktır. 2 Maçm hakemi Şazi Tezcandır. 3 Bu müsabakadan evvel Fener bahçe genc takımile îstanbulspor genc takımı arasında hususî bir maç yapılacaktır. 4 İzdihama mahal kalmamak için stad gişeleri saat 12 den itibaren açık bulundurulacaktır. Bütün dünyayı kendilerile meşgul eden cocuklar Beşizler Tertib heyetînin tebliği Her günkü hayatlanndan Arsenal galib İngilterede lık maçlarının kırkmcı oyunu da bitmiştir. Takımların daha ikişer maçları kalmıştır. Likte beşinci vaziyette olan Arsenal, cumartesi yapacağı Kral kupası maçı dolayısıle tam takımla, likte yirminci olan Astonvilla ile 58,000 kışi önünde yaptığı maçı guç bir oyundan sonra 10 kazanmıştır. En yakın rakiblerini on sayı aşmış olan Sunderland daha iki maç yapa caksa da lık bırmcıliğinin artık elın den gitmesine imkân yoktur. Hilâl, Adapazarına gidiyor Bir müsabaka yapmak üzere Adapazarına davet edilmiş olan Hilâl birinci futbol takımı dün sabah Adapazarın'a gıtmiştir. Berlin olimpiyadları Berlm Olimpiyad komitesi dört milyon pul ve yarım milyon kartpostal bastırmıştır. Bunlann hepsi olimpiyadlarm baş lıyacağı 1 ağustosta piyasaya çıkarıla caktır. Amerika olimpiyad komitesi Berlin olımpiyadlarına iştirak edecek Amerikalı sporcular için Manhattan ismindeki büyük Transatlatiği kiralamıştır. Vapurda olimpiyad komitesi azalan, Amerıkalıların olımpiyadlara iştirakine yardım eden zenginleri ve birçok aile lere yer ayrılmıştır. Manhattan 15 temmuzda Nevyorktan hareket edecektir. Manhattan Transatlantiği Hamburg da uzun müddet kalacak, Berlin olim piyadları dolayısıle Avrupaya gelecek olan Amerıkalıları tekrar memleketlerine götürecektir. Amerikanın olimpiyad takımı 19 ağustosta President Roosvelt vapurile Amerikava döneceklerdir. oyunumu bitirmeme biraz daha var. Gitmek istemiyorum.» Küçüğün ne demek istediğini gören ve anlıyan bababa, «kızım işini bitirmen iyi olurdu. Annen senin oyununu bitirmek üzere olduğunu bilmiyordu, yoksa bitirmeni beklerdi. An cak kızım; emir verildi, ve sen de bilirsin ki verilen emir yapılır. Hemen annnene koş.» Böylece çocuğun isteklerine karşı gelmemekle beraber annesinin emrini yerine gtırmesinin yolunu buldu. Her iki tarafın isteklerini iyi karsıladı. Bir çocuğun eğitiminde aranılan en önemli prensiplerden biri anne, babanm hemfikir olarak hareket etmeleridir. Hüküm vermekte görülecek ve sezilecek ayrılık çocuğun önünde değil; ayrı bir yerde ve yalnız anne, baba arasında görüşülmelidir. Ana, baba olmak kadar bu acunda daha önemli, daha büyük ve kutsal birsey yoktur. Nesil, belki de gelecek nesiller bu işi iyice kavrıyamıyacaktır. Çünkü okul eğitiminden önceki çocukların eğitimi için Üniversitemizde henüz kürsümüz yoktur. Kimbilir,, belki de o günler uzak değildir. Bununla beraber, bizler, anneler, babalar, çocuklarımızı büyütürken ve terbiye ederken gözeteceğimiz şu noktalar vardır: Sefkat; aklı selim ve çocuğun bütün müşküllerini anlamağa gayret ederek ona göre çareler aramaktır. Bu son nokta üzerinde bu alanda otoritelerin yazdıkları izerlerden favdalanabiliriz. Kanadalı beşizleri hatırlıyacaksınız. Fakir bir ana babanın meydana getir diği bu beş yavru ile bütün memleket, hatta bütün dünya meşgul olmaktadır. Onlara maaş bağlanmış, muayyen yar dımlar edilmiş, hususî doktor ve hastabakıcılar verilmiştir. Resmin yukansında ve sağında onları sıra ile sandalyede otururken görüyor sunuz. Kanadalı beşızlenn en sınırlisi ve tabir caizse eli maşalı Ybonnedur. Onu solda, elindeki hokey sopasını fotograf çıya fırlatarak «al sana!» diye bağınrken görüyoruz. Sağda beşizlerin en sinsisi olduğu söylenen Marie hokey sopasını Yvonneun başına indireyim derken kendi kafasına isabet ettiği için bangır bangır ağlamaktadır. Hokey maçının sonunda hastabakıcı kınk dökükleri tedavi ediyor. Bunda gene şikâyetci ve davacı Yvonnedur. Kanadada ve Amerikanın birçok yerlerinde beşizler modası olanca hızile devam etmektedir. Şık kadınlar şapka ya hud elbise ısmarladılar mı, beşizler modasına uymuş olmak için beş tanesini bir arada ısmarlıyorlar! HIIMIMIIIIIMMi|IMinillMMIIIIIMIMIIIMIMinif>lllinMIMIinM1lHlMnMIIIIMIMIIItl1MlltniMMIHIMIMMHItMIMMnilllllMMnilllllMinillMHIMIimiMmillMlltlfllMIIM>1IIIMMIIIIHMIIIMllMiniM1MMHfllM|l|llinillllMMM||IIIIIIMIini İngiliz çocukları satılıyormuş! Hususî bir komisyon tahkikat yapıyor Sunday Dispatch gazetesine göre îngiliz çocukları yabancı memleketlerde satılıyormuş. Gazete dıyor ki: «İngilterede çocuk alım satımı o kadar süratle inkişaf eden bir iş halini almıştır ki Dahiliye Nezaretinin bu işi tahkik için tayin ettiği hususî bir komite meesle hakkmdaki raporunu ikmal ve tavsiyelerini serdetmek üzere bulunuyor. Her sene yüzlerce îngiliz çocuğu kelimenin tam manasile satılığa çıkarılmakta ve satıl maktadır. Her türlü ihtimamla bakılmak vadile fakir analardan alınan bu yetim yav rular yabancı ajiankra devrolunmakta ve bunlar da bu Ingiliz yavrulannı bir ticaret vasıtası yapmaktadırlar. Çocuk alım satımını tahkik eden resmî memurlar müthiş bir keşifte bulunmuş lardır. Bu isyan ettirici ticaretle meşgul ajanlar komitenin teşkilinden ve bu komitenin tavsiyeleri üzerine alım satımm önüne geçmek üzere şiddetli kanunların tapılacağını tahmin ederek faaliyetlerini son derece tevsi etmiş bulunuyorlar. Bugün her zamankinden daha fazla Ingiliz çocuğu yabancılarm eline düşmsktedir. Bu işin önü almmak üzere mevkii mer'iyete konacak kanunun son derece ağır hükümleri ihtiva edeceğine muhakkak nazarile bakılmaktadır.» İtalya İngiltere 27 çocuk doğuran ticarî münasebatı İngiliz kadını Zecrî tedbirlerden dolayı mühim surette azaldı 60 senede ahfadı 108 kişiyi buldu! İspanyada örfî idare kalkıyor Madrid 22 (A.A.) Hukumet, bugün yeniden kargaşalık çıkmaması şartile, örfî idareyi yarından itibaren kaldır HILMt NAL1K EVRENOL mağa karar yermiştir. Tutulan istatistiklere göre," Ingiliz Kocası 83, kendisi 79 yaşında olan İtalyan ticareti 1935 ve 1936 seneleri Mrs. Caroline Boxall İngiltere köylüklearasında mühim surette azalmıştır. rinden birinde oturmaktadır. 19 yaşında îngilterenin îtalyadan ithalâtı evlenen Mrs. Boxall şayanı hayret dene(Altın dolar) 19345 19356 cek kadar dincdir. Genc kızken Singletonda oturduğu zamanlarda köyün en güBirinciteşrin 2,225 2,789 zel kızı olarak tanınan Mrs. Boxall altmış 930 İkinciteşrin 1.880 senedır evlidir. Evlendikten 13 ay senra 70 Birincikânun 1,942 birinci çocuğunu dünyaya getirmiş, ondan İngilterenin îtalyaya ihracatı sonra sıra ile 26 çocuk daha doğurmuştur. (Altın dolar) Bunlardan 42 torun ve 38 de toru 19345 19356 2,625 Birinciteşrin 855 nunun torunu dünyaya gelmiş bulunuyor. 2.784 îkinciteşrin 301 Ceman yekun Mrs. Boxall ailesi 107 kişi2,875 Birincikânun 1555 liktir. Gayet açık olarak görülmektedir ki İngiltere, zecrî tedbirler dolayısile İtalTürk dans ve rövü heyeti ya ile ticarî münasebetini hemen he Dans muallimi S. Atillâ, muhtelif men hiç denecek bir dereceye indirmiştir. Buna mukabil, İtalya da İngiliz ma Türk danslannı evvelâ memleket halkına, lına karşı menfi bir cephe alabilmek i sonra da Balkanlarda ve Avrupada gösçin memleket dahilinde elinden gelen termek için bir Türk dans ve rövü heyeti propagandayı yapmaktan geri kalma tertib etmistir. Bu heyet, cumartesi gü mıştır. Fransanın da İtalyadan ithalâtı nünden itibaren şehrimizde temsillerine bir hayli düşmüştür. 1935 birinciteşri başlıyacak, sonra, Ankara ve îzmire gideninde ithalât 2,183,100 altın dolar iken, cekrir; sonbaharda da daha kuvvetli bir 1936 da 159,400 altm dolara düşmüştür. teşekkül halinde Balkanlar ve Avrupada Fakat, Fransanın İtalyaya ihracatında bir turne yapacaktır. pek fazla düşüklük kaydedilmemiştir. Dans muallimi S. Atillâ Çağlıyan 1935 birınciteşrininde 287,100 altm dolarhk Fransız ihracatı 1936 da 734,600 çalgılı kazinosunda yaptığı ilk tecrübe lerin muvaffakiyetle neticelendiğini göre altın dolara düşmüştür. Birleşik Amerikaya olan İtalyan ih rek muhtelif Anadolu danslannı, orijinal racatı da 1936 birinciteşrin ve kânunu bir şekilde yeniden tertib etmistir. Yeni evvel aylarında yüzde 5 nisbetınde a heyete, yerli dansöz ve balerinlerin ea zalmıştır. muvaffak olanlan ijtirak etmektedir.