TZ OTsan IfliRf CUMHURÎrET Mühim bir dava Kız kardeşini kırmamak ((Mayerling» işi için aktör olan adam mahkemeye düştü Kleopatranm canlı Sezarı Warren William ne Arşidüşes hakaret edildiğini iddia ediyor babasının istediği gibi gazeteci, ne de kendi «Rasputin» filminden çıkan davayı arzu ettiği veçhile denizci olamadı Her zaman bu sütunlarda hayatlan nı yazdığımız artist Ierden bir çoğunun sahne veya sinemaya küçükten heveskâr olduklarını, meslek lertae derin bir aşk ve »evgi ile bağlanarak bugünkü mev kilerine yükseldikle rini anlatıp duruyoruz. Fakat bugün bir istisnadan bah sedeceğiz. İşte size kudretli bir aktör ki ne çekirdekten yetişmedir, ne de tiyatroya ve sinemaya karşı çocukluğunda bir heves, bir merak duymuştur. Warren William aktörlüğe lâalettayin herhangi diğer bir mesleğe girer gibi intisab et miş, sırf kızkardeşini memnun etmek için san'atkâr olmuştur.. Warren bundan kırk iki sene evvel k Amerikanın iç taraflarında Vitkin şeh rinde doğmuş, en küçük yaştan itibaren kalbinde denize karşı sönmez bir hasret ve iştiyak beslemeğe başlamıştır. Babası o küçük şehirde çıkmakta olan bir gaze•tenin müdüridi. îstiyordu ki oğlu da kendisi gibi gazeteci olsun, fakat ilelebed bu meslekte kalmıyarak onu başka bir büyük mevkiie basamak yapsın.. Warren bu teklifi reddetti. Denizci olmak istediğini söyledi. Ailesinin serveti olmadığı için filî denizcilik te onu besliyemezdi. Binaenaleyh kndisine gemi mühendisi olması tavsiye edildi. Warren mühendis mektebine girdi. Lâkin riyaziyesi hiç te kuvvetli değildi. Onun için smıflan daima iki senede bir geçiyordu. Bu sefer babası büsbütiin kızdı: Oğlum, dedi, bu işi beceremîyeceksin, iyisi mi gel gene gazeteciliğe gir.. Gazetecilik pek öyle riyaziye filân iste mez! Nedense genc adamın gazeteciliğe karşı büyük bir muhabbeti yoktu. Babasının arzusunu gene yerine getiremedi. Fakat mühendis te olamıyacaktı. Onun için başka bir meslek intihab etmek zarureti hâsıl olmuştu. O zaman kızkardeşi Pauline: Warren, dedi, aktör olsana! Aktör mü olayım? Sebeb? l l l l l l Holivud Facia mükâfat Beyaz perdenin en iyi trajedi oynıyanmı seçmek için yapılan müsabakada İ. Dunne birinci geldi «Hayatım sana feda!» ve «Genclik ağı» gibi facialar yaşatan İrene Dunne aslen bir cenub kızıdır. Ohyo kıyılarında doğmuş, kendisi aristokrat bir aileye mensub olmasına rağmen çocukluk hayatı o civardaki işçilerin sefılâne hayatlarile ;evrilmiş olduğu halde geçmiştir. Buna ağmen İrene sinema ve sahne hayatından ;ekildikten sonra gene ihtiyarlığını gidip ) sahıllerde geçirmek niyetindedır. îrene lise tahsilini bitirdikten sonra Şikago musiki mektebine girmiş ve 1926 da birincilıkle diploma almıştır. İlk rolünü Nevyorktaki arkadaşlanndan birini ziyaeti esnasında tanıdığı tiyatro direktörü nün teklifi üzerine deruhde etmiş, bunda muvaffak olması Nevyork sahnelerinde ;endisi için daimî bir angajman hazırlamıştır. Birçok musikili komedilerde halkın :akdirini kazanması nihayet onun Hollyvooda çağırılmasına sebebiyet vermiştir. O zaman Sabra Cravat «Sinarron» filmini hazırlamakta idi. Richard Dikse en muvafık partöner, îrenei bulmuş, bu pek nankör bir filim olmasına rağmen genc kadın bütün Amerikanın teveccühünü kazanmaktan geri kalmamıştır. Bu aralık îrenein hususî hayatında da mühim bir değişiklık olmuş, iki senedenberi sevişmek:e olduğu Nevyorklu doktor Griffinle evenmiş ve balayını geçirmek üzere Avrupaya seyahat etmişlerdir. Altı ay süren Avrupada seyahati esnasında muhtelif memleketlerin tiyatrolarını ve aktörlerini tetkik eden irene Amerikaya yeni bir takım san'at fikirleri ve kudretlerile dön müştür. fşte hayatını bu şekilde kısaca okuyucularımıza hatırlattığımız İrene Dunne sinema merkezinde beyaz perdenin muhtelif tarzlardaki rollerini en iyi oynıyan artistleri secme müsabakaiında facia kısmının birincisi olmuştur. Elbette ki bu mevkie ondan daha lâyıkı bulunamazdı. Çünkü «Hayatım sana feda!» da gösterdiği kudret hiç şüphesiz bütün dünyanra hâlâ hahrındadır. Çünkü sende tam bir aktör yüzü ve kafası var... Bu cevab onu şaşalatmakla beraber biraz da yumuşatmıştı. Kızkardeşinin fikrini muvafık buldu. Annesinin, babasının mâni olmağa çalışmalarına rağmen gidip Nevyork tiyatro mektebine yazıldı. Bütün kuvvetile çalışmaya başladı. Sınıfta iki samimî arkadajı vardı. Biri Edvvard Robinson, öteki William Powel... Mektebi bitirince herkes gibi o da taşra turnelerine çıkb. Hayatını şöyle böyle kazanıyordu. Henüz şöhret ve muvaffakiyetin zevkini tatmamıştı. Büyük Harb ilân olundu. Warren o zaman yirmi dört yaşındaydı. Gencliğin verdiği hevesle gönüllü olarak askere yazıldı. Aslen Alman ve aile ismi Krecht olmasına rağmen Amerika ordusunda hizmete can atmıştı. Meksika hududuna gitmek üzere hazırlanıyordu. Kızkardeşinin evinde Helen Nelson is tninde genc bir kıza rasgeldi. Ikisi de birbirinden son derece hoşlandılar ve seviştiler. Aşk destanlan Warren Meksika hu dudunda bulunduğu müddetçe devam etti. Lâkin Amerika da harbe girmiş ve bütün kıt'alar Avrupaya hareket emrini almışlardı. Delikanlı da bu kıt'aların birindeydi. O da arkadaşlan gibi cepheye hatırlarsınız. Rasputınin katili Prens Yusupofun karısı M. G. M. şirketinin yaptığı kordelâda kendi şahsiyetinin haysiyetine dokunacak surette yaşatılmasından dolayı Londra mahkemelerinden birine müracaat etmiş ve şirketi 25 bin Ingiliz lirası tazminata mahkum etmişti. İşte, Mayerling faciasından da ayni şekilde bir dava doğuyor. Filimde Arşidük Rudolfun karısı Belçika Prensesi gayet soğuk ve kısır bir kadın olarak gösteriliyordu. Halihazırda 72 yaşında olan Arşidüşes kendisine haksız yere böyle kusurlar isnad edılmesini esas tutarak Mayerling filmini yapanlar aleyhine bir dava açmıştır. Arşidüşesin vekâletini deruhde etmiş olan avukat bir Viyana gazetesine şu beyanatta bulunmuştur: Gerek Viyana sarayı evrak mahzenindeki vesikalar, gerekse o zamanı hatırlayıp henüz hayatta olanlar Prenses Stefanienin hiç te böyle soğuk ve kısır bir kadın olduğuna kani değildir. Pren ses «împaratoriçe olacaktım?» ismile neşrettiği kitabda Viyana sarayında geçirmiş olduğu hayat hakkında uzunuza dıya malumat vermiştir. Kayınbabası Imparator ona bir oğlan çocuk değil, bir kız dünyaya getirdiği için çok eziyet et miştir. Prenses ne yapsın?. Tabiatin hükmünü değiştiremezdi ya.. Prensesi Viyana sarayında bu hale koymağa sebeb olan âmiller o zamanki saray adetleriydi. Arşidük Rudolfun kendisine karşı mütemadiyen lâkayd kalmasına bile bakmıyarak o, bütün hayatını ona has îrene 1904 te doğduğuna göre bugün 32 retmişti. yaşındadır. Kırmızı saçlı, karagözlü ve Rasputin gibi Mayerling de mahke çok tatlı seslidir. Fevkalâde piyano da meye intikal etmiş oluyor. Bakalım, çaldjğı cihetle tam bir musikişinas demekPrens Yusupof gibi ihtiyar Stefani de ür. kazanacak mı? belki de ölüme gidiyordu. Helenle nişanlandı ve vapura bindi. Warren mütareke oluncıya kadar bilfiil harbe iştirak etmedi. Onu arkadaşlan da, genc kızlar da beğeniyorlardı. Kendisinde tam bir erkek tipi vardı. Hiçbir harb macerasına karışmadan Amerikaya döneceğine çok müteessir oluyordu. Amerika kıt'alan Fransadan aynlmazdan evvel muharebenin bitmesi şerefine birçok müsamereler veriyorlardı. Warren amatör olarak iştirak ettiği bu müsamerelerde büyük bir sahne aktörü olduğunu gösterdi. 1919 da Amerikaya döndü. Helenle evlendi ve mütevazı çalışma hayatına tekrar devama başladı. Bundan beş sene evvele gelinciye, yani sinemaya intisab edinciye kadar yıldız olmamıştı. Sinemayı da şöhret için değil, kendisine daha rahat bir hayat, daha fazla bir kazanc temin edeceği için tercih etti. Warren hakikaten Hollyvoodun hiçbir artistine benzemez, rejisörlerle kat'iyyen münakaşa etmez. Kendisine ne rol verilirse oynar. Hatta ilk evlendiği kadınla oturup durması bile gene bu benzememekliğin en mühim amillerinden biridir. Warren sinemada uzun zaman merhametsiz zengin, sergüzeşt düşkünü insanlar rolüne çıktı. Meselâ kibrit kralı Ivar Krugeri beyaz perdede o yaşattı. Fakat onda da gitgide başka bir his hasıl oluyor, kendisine sinemada benimsediği şahsiyetleri oynamak arzusu geli yordu. Cecil B. De Mille «Kleopatra» da Sezarı yaşatmak için Warrene müracaat ettiği vakit bu teklifi reddetmedi. Görmüş olduğunuz veçhile bu güç rolü pekâlâ oynadı. Ondan sonra da gene Claudette Colbertle «Tıpkı hayatta olduğu gibi!» ve Dolores del Rio ile «Monte Karlolu dul kadın» ı oynadı. Warren kadınlann hoşuna giden bir tipe malik olmakla beraber tam bir aile adamıdır. Şimdiye kadar Hollyvoodun hiçbir dedikodusuna ismi karışmamıştr. Perestişkârlanndan pek çok mektub alır, lâkin bunlann hiçbirisini okumaz. Yalnız pullarından kolleksiyon yapar. ((Amerika Filosu» kahramanları Ginger Roges ile Fred Astairein başrolleri oynadıkları bu filimde iki büyük artist daha rol aldılar Sinema haberleri Greta Garbo Memleketinde istirahat etmekte olaa İsveçli yıldız henüz Amerikaya dönmemiştir. Vaktini okumak, spor yapmak, gezmek ve dinlenmekle geçirmektedir. Ne vakit Amerikaya döneceği henüz malum değildir. Bunun en ziyade kendisine henüz münasib bir rol teklif edilmemesinden ileri geldiği zannedilmektedir. Çünkü reta, şirketi tarafından çevirmesi teklif olunan birçok filimleri reddetmistir. Harry Baur Meşhur Fransız artisti Harry Baurun kızkardeşi ölmüştür. Fransız gazeteleri san'atkânn bu ölüm dolayısile çok müteessir olduklannı yazmaktadırlar. Abel Gance «Napolyon» filminin rejisörö Abel Gance birçok filimler çevirmeğe hazırlanmaktadır. Bunlann arasında Fasta çevrilecek olan «Emirin Uyanışı», «Bohem Hayah», «Kaptan Frekas» ve «Manon Lesko» vardır. William Povvel William Powell çoktanberi sinemadan çekilmek arzusunu izhar ettiği halde buna dostlan mâni olmaktadır. Son defa şirketile yaptığı kontratta senede iki filimden fazla çevirmemek esasını ileri sürmüştür. Marlene Dietrich Marlene Dietrichin son kararından tekrar cayarak Amerikada kalmak istediği hakkında bir rivayet çıkmıştır. Eğer bu vaziyet tahakkuk ederse şimdiye kadar ortada dönüp dolaşan sözlerin hep reklâra maksadile meydana konduğu anlaşılacaksikiyi çok sever. Phyllis Brook ise tıpkı tır. Ginger Rogers gibi ekranm en güzel dans Şarlonun yeni filmi eden san'atkârlanndan biridir. Şarlo son filmi «Makine Asn» filmi Amerikahlann filolanna vermekte olher tarafta muvaffakiyet kazanırken yeni duklan ehemmiyet aşağıyukan bundan da pek güzel anlaşılmaktadır. Ginger filmi için hazırlıkta bulunmaktadır. Bu Rogersi fahrî amiral mevkiine çıkardıktan nun senaryosunu hazırlamak üzere Çine maada fılmi yapan kumpanyaya kâf gitmiştir. Fakat zannetmeyin ki Şarlonun miktarda ayrıca bütçeden para vererek yeni filmi Çinde cereyan eden bir mevzu birçok büyük artistlerin bu kordelâda ro üzerinedir de orada tetkikat yapmıya gitalmalannı temin etmişlerdir. Bu suretle miştir. Hayır.. Şarlonun yeni filminin hem halka güzel bir filim seyrettirmiş omevzuu kendi hayatı ve Hollyvoodun içluyorlar, hem de vatanseverliği ve denizcilıği halkın ruhuna aşılıyorlar. İngilizler yüzüdür. Sinema diyarmda kapitalistlerin aktörlere zulmünü ve zavalh san'atkârlaFransızlar bu kadar fazla para sarfede medıkleri için bu ayar filimleri onlardc nn çekmekte oldukları eziyeti gösterecekpek görmüyoruz. tir. Kendisi oldukça mutekid ve hayatm cereyanının hiçbir kuvvet karşısında de ğişmiyeceğine kanidir. Neden böyle olduğunu soranlara: Hayatım bana bu telkini yaptı, der, Harriet Hiliard Amerikada radyo yıldızı idi. Telsiz telefondaki bu şöhreti baksanıza denizci olacakken sahne ve sikendisini sinemaya intisab ettirdi. O da G inger Rogers ve Fred Artairein oyna nema hayatına girdim. Gelin siz olun da, makta olduğu «Amerika Fıipsu» fiimindc rol almıjtır. Jraza ve kadere inanmayın! Ginger Rogersı fahrî amirallık rütbesıne çıkaran «Amerika filosu» filminde bu yıldızla, Fred Astaireden maada birçok büyük artistler daha oynamaktadırlar. Bunların arasında, Jean Arthurle Phyllis Brooks ta vardır. Bu iki artisti yukanda meç mübarizi kıyafetinde görüyorsunuz. Jean Arthur vaktile Norma Shererin bir filminde nazarı dıkkati celbederek meydana çıkan bir san'atkârdır. Bilhassa bir çok büyük sessiz filimlerde «Venüs mabedi» ve sairede rol almıştır. Sesli filim çıkınca da bu şöhretini kaybetmemiş, bazan baş rol, bazan da ikinci rol olmak üzere sesli kordelâlarda mühim şahsiyetler ya ratmıştır. 1908 de doğduğuna göre henüz yirmi sekiz yaşındadır. Okumayı ve mu