CUMHURIYET 12 Nisan 1936 Yangın Bahçenin parmaklığı gürültü ile ka pandı, hareket eden bir otomobilin ho murtusu işitildi. Sonra, biraz daha uzaktan bir klâkson sesi geldi. Otomobil caddenin köşesini dönmüştü. Jan Fortel dirseklerine dayanarak doğrulduğu yatağına tekrar uzandı. Geç kaldınız, dedi, birinci perde nin yarısmda ancak yetişecekler. Mark Ambleon, radyonun düğmesini çevirdi, odanın içi birdenbire alkış ses lerile doldu. Tiyatroda temsil başhyalı epey olmuştu. Fortelin tahmin ettiği gibi, Jaklin ve arkadaşı hakikaten geç kalmışîardı. Şimdi, attan düştüğü iki ay evvelki pazar günündenberi, kırık bacağınm ıstırablannı, ipekli yorganın ılık temaslan altında gidermeğe çalışan Fortel, kansına, tiyatroya refakat edemediği için büsbütün artan asabiyetini, temsili radyoda dinli yerek avutmağa yelteniyordu. Birinci perdeyi, başından sonuna ka dar, tiyatronun içinde bulunuyorlarmış gibi bütün vuzuhile dinlediler. Fortel, iki aydanberi kendisini yatağa çiviliyen sa kathğın, faaliyetin son haddi içinde ya şamağa alışmış sinirlerine musallat ettiği gerginliği bir parça dinlendirir gibi olmuş, radyonun, odayı şenlendiren nağmeleri ne dalmıştı. Jaklinle beraber tiyatroya gidemediyse bile, hiç olmazsa, şimdi o nun locada seyrettiği temsilin musikisini yatağında aynen dinliyor, kendini onun yanında farzediyor, avunuyordu. Bir sene evvel evlenmişlerdi. Fortel, demir gibi sağlam vücudünü yatağa se ren kazaya uğrayıncıya kadar karısının yanmdan hemen hemen hiç ayrılmamış, evlendikleri gündenberi, sevişmeleri hiç fasılaya uğramamıştı. Şimdi, çok sevdiği jaklinden, velev birkaç saat için olsun ayrılmak ona ağır geliyordu. Bu geceki temsili onunla birlikte görmek, bu musi kiyi onunla beraber dinlemek, ruhu ku cakhyan bu nağmelerin onun vücudünde uyandıracağı tatlı ürpertileri onunla beraber duymak isterdi. Radyoda, şimdi son sahneyi dinliyorlardı. Birdenbire, şarkı söyliyen aktrisin sesi arasında, keskin, korkulu bir feryad yükseldi. Bir ses, arka arkaya üç defa «yanıyoruz!» diye bağırdı. Musiki sustu, aktrisin sesi sustu. Bir saniye evvelki bu seslerin yerine, şimdi ayak patırtıları, feryadlarla karışık bir uğultu kaim ol muştu. Telâşlı koşuşmalar, boğuk bağ rışmalar, hıçkırıklar işitiliyordu. Forlet ve Ambleon, bıraz evvel zevkle dinledikleri musikiyi birdenbire yarıda kesen bu facialı gürültünün hakikat olduğundan şüphe eder gibi inanamıyarak dinliyorlardı. O esnada, gök gürültüsünü andırır bir gürültü oldu. Arkasından, fırtmalı bir havada bayrakların çırpınışını hatırlatan devamlı bir çıtırdı işitilmeğe başladı. Ambleon birdenbire ayağa kalktı, kulak kabarttı: Alev sesleri, dedi. O esnada da, bütün sesler, bütün gürültüler birden kesildi. Orada, tiyatroda radyonun alıcı cihazı artık işlemez ol muştu. Ambleon: Gideyim mi? diye sordu. Neye yarar? Tiyatronun civarı şimdi kim bilir nasıl kalabalıktır. Beyhu de gitmiş olursun. Burada kal daha iyi belki de sana ihtiyac olacaktır. Ambleon pencereyi açtı, dışarıya baktı. Gökyüzü kıpkırmızı görünüyor dedi. Uzun bjr sükut oldu. Artık konuşmu yorlar, bekliyorlardı. Fortel, üzerinden yorganı fırlattı, attı. Sakat ayağmı kı mıldatabilse, yatağından kalkabilse fır hyacak, sokağa çıkacak, birşeyler yap mağa çahşacak, Jaklini bulamıyacağmı bile bile, bir ümid peşinde olsun koşmak hareket etmiş olmak için kendini dışan atacaktı. Jaklinin, alevler içinde kalan tiyatro binasından çıkmış, kurtulmuş olacağına ihtimal veremiyordu. Belki yan gın çıkar çıkmaz korkudan bayılmış, alevlerm içinde kalmıştı. Belki de biraz sonra bir sedye içinde, onun yarı yanmış vücudünü getirecekler, yahud, hastanelerin birinden telefon edip «Madam Fortel buradadır» diye haber vereceklerdi. Saat on biri otuz bir geçiyor kar deşim, dedi. Jaklin yangından sağ salim kurtulmuş olsaydı şimdi burada bulun ması lâzımdı. Otomobili bulamadı diye lım, sokakta taksi doludur. Bir felâket olduğu muhakkak, fakat derecesini tayin edemem. Saatler ilerliyordu. On ikiye on vardı. Jaklin hâlâ gelmemişti. Forlet artık ümidini tamamile kesmiş, dakikaların geçtiğini bile hesab edemiyecek bir halde, zaman mefhumunu unutmuş gibiydi. Birdinberi sokakta bir otomobil durdu. Forletin kalbi çathyacak gibi hızla çarpmağa başladı. Acaba Jaklinin ölüsünü getiren hasta otomobili miydi? Biraz sonra sokak kapısı çalındı, merdivenlerde, sonra methalde bir ayak sesi oldu. Oda kapısı açıldı ve Jaklin girdi. Yüzünde neş'e okunuyordu. Dekoltesinin içinde, güzelliğin timsali gibi idi. Bonsuar sevgilim. dedi, nasılsın? A ! Bonsuar Ambleon. Sizi burada bulacağımı hiç ümid etmiyordum. Nasılsınız? Sonra gene kocasına döndü: Şu tarafta bir yerde müthiş bir yangın var ama nerede bilmem. Gökyüzü kıpkırmızı. O sırada, Jaklinin elini öpmek üzere iğilen Ambleon birdenbire doğruldu. Kadmın elini hafifçe sıktı, fakat Jaklin bu işaretin manasını anlıyamamıştı. Bir saniyecik bir sükut oldu. Jaklin mantosunu çıkardı, söze devam etti: Acaba neresi yanıyor? Şu tarafta ama... Fortel, dişleri kilidlenerek sordu: Alev ne tarafta görünüyor? Pek tayin edemiyeceğim ama, ga liba şark tarafında. Ambleon arkadaşının yüzüne bakma ğa cesaret edemiyordu. Bakacak olursa, şu sırada, bu sahneye şahid oluşunun, onu çileden çıkaracağını zannediyor, korkuyordu. Biraz evvel, arkadaşının yata ğının başı ucundaki dolabın gözünde duran rovelverini görmüştü. İçinde çırpın dlğl îmkânçızllğa ufalc tir çarp olmak ü. zere, gitti, bu dolabın yanında ayakta durdu. Bu çekmenın açılmasına mâni olmağa kat'î surette azmetmişti. Jaklin, aynanın karşısında, saçlarını düzeltirken bir yandan anlatıyordu. Tiyatro çok güzeldi, çok eğlendik. Artistler, müzik hepsi fevkalâde idi. Yalnız sen eksiktin. Fortel, ter içinde kalan yumruklarını sıkarak sordu: Sonuna kadar seyrettiniz mi? Tabiî. Herkesten sonra çıktık. Kimleri gördün bakalım? Adam yüzü gördüğüm yok ta böyle şeyler beni alâkadar ediyor. Birçok kimseler vardı ama, hiç birisile görüşmedim... H a ! Bak az daha unutuyordum. Raynal yarın akşam saat beşte gelip seni göreceğini söyledi. Raynali tiyatroda mı gördün? Başka nerede göreceğim? Son perdede yanımıza geldi, bir bonsuar dedi. Son perdede ha? Mükemmel, mükemmel! Raynal nasıl iyi mi? Gene öyle neş'eli mi? Jaklin dudağmı büktü; Raynali ale lâde bir adam telâkki ettiğini anlatmak istiyen bu dudak büküş esnasında, uzun kirpikleri gözlerini örtüyor, bakışlarının ifadesini gizliyordu. Jan Fortel, onun son söylediği sözleri dinlemiyor gibiydi, dalgındı. Fakat bu dalgmlıktan silkindi, kollarını Jakline doğru uzatarak: Jaklin, dedi, yanıma gel. Bu ak (jaflmlar, konferanslar, kongreleT) Kızılay kongresi Kızılay Beyoğlu Kaza Şubesinden: Galata nahiye şubemizin 1936 yıllık kongresi evvelce ekseriyet olmadığından ni sanın 18 inci cumartesi gününe talik edilmiştir. Yevmi mezkurda saat 14 te şubenin Galatada rıhtıma müvazi Karamustafapa. şa caddesindeki Bosfer hanındaki merke zinde toplanacağından muhterem azanın gelmelerini rica ederim. V E F AT İpekçi Kardeşlerden merhum Apti İpekçinin oğlıı, Osman İpekçinin, Standart Öyl kumpanyası Ankara mümessili Kenanın, Adnanın ve Afet Enverin kardeşi, Kibar Fettanın damadı, Yüksek Ticaret Mektebi muallimlerinden RADYO Bu akşamki program J KLOKLO FERAH S i n e m a d a devam ediyor CHUBERT'in bütün ruhu... Tessürü... Şefkati... Iztıraplan Büyük aşk ve musiki filminde tamamen gözleriniz önünde canlanmaktadır. ŞERENAD Oynıyanlar : NiLS ASTER PAT PATERSON ( Bayan Charles Boyer ) Y I L D I TL Sinemasında bu hafta kemali muvaffakiyetle devam ediyor, Ilâveten FOX MOViETONE Jurnal ve canlı resimler şam benden uzak duruyorsun. Jaklin: Peki geleyim ama, bu akşam bir tuhaflığm var. Niçin yüzüme öyle bakıyorsun? Jaklin bir adım attı, Fortelin kolları ona doğru uzanmış bekliyordu. Oraya, onun yanma gitti oturdu, ve bu kollar, onun ince boynunun etrafına bir mengene gibi sıkıştı. O sırada Ambleon, gece dolabınm gözünü çekmiş, belli etmeden rovelveri sıkı sıkı kavramıştı. Ne yapacağını kendi de bilmiyordu, fakat Fortelin demir gibi kuvvetli kolları, Jaklinin narin boğazında lüzumundan fazla sıkışırsa belki de bu silâh işe yarardı. Böyle bir vaziyette söyliyeceği tehdid cümlesini bile tasarlaHayatı, harbleri ve yakıhşı, 100 senelik harbde Fransayı kurtaran mıştı. kahraman genç kız. Şimdiye kadar görülen filimlerin en heyecanlı Fortelin elleri, gene kadının boynun ve en merakhsı da dolaştı, oradan saçlarının arasına geçBugün ti, tekrar aşağı indi ve durdu. Fakat Formatinelerden itibaren ıntn r u . arlfa/4as ^ " ^ »1* tpVl»J»ği !»•»•keti yapmadı. Karısının, çocuk gibi göğ1 BugUn bu gece Dugun DU gece ^ süne sığınan başını doğrultarak, dedi ki: l^™^^^^™^™ ^ Jaklin, dinle beni, iyi dinle. Ya rın sabah gazetede bir haber okuyacak sın. Hayır korkma. Fena bir haber de iki büyük film birden ğil. Ne seni ne de beni alâkadar eder. «ALEXANDRE DUMAS»nın olmer eserî Bu gece, sana bu sözleri söylediğim şu anda bir hâdise oluyor. Yarın gazetede onu okuyacaksın. Okuduğun zaman soBüyük roman filminin iki devresi birden ğukkanhlığını kaybetme, her zamanki gibi yanıma gel, çekinmeden, ürkmeden « PAOL RUBERSON » un büyük muvaffakiyetle oynadıgı gel. Beni gene her sabahki gibi sakin göreceksin. Haydi şimdi git yavrum. Allah rahathk versin, yat uyu. Harika, heyecan ffilmi Jan anlamıyorum, ne demek isti Bugün matineler: Saat 11 den itibaren devamlı olarak başlar. yorsun? Anlat bana Allah aşkına. Bu ^ ^ g ^ ^ ^ Duhuliye 20 ve paradi 15 kuruştur. ne demek? Hayır. Git diyorum. Fazla sorma. Yarın sabah gazetede okuduğun zaman anlarsın. Gene kadın, kocasının gözlerinde, söArzuyu umumî üzerine zünü dinlemek, gidip yatmaktan başka yapacak birşey olmadığını anlatan sert bir ifade sezmişti. Anlamadan, çekildi gitti. N I L S A S T E R I Büyük Şark opereti İki erkek yalnız kaldıkları zaman, aralannda ağır, ürpertici bir sükut oldu. Bu Bugün bütün istanbul halkı sessizliği Jan Fortel bozdu: Şimdi anlıyorum, dedi, dünyada, sevdiğimiz insanların, ne olursa olsun, yaşadığını görmek kadar güzel bir şey yok. Sinemalarında her iki aafhası bir defada gösterilmekte olan Ve mekanizması bozulduğu için işle miyen bir makineyi seyreder gibi, uzun uzun ellerine baktı. Senenin harikası, emsılsiz Fransızca sözlü şaheseri görmeğe koşacaktır. Fransızcadan çeviren: Bugün saat 11 de tenzilâth matine HAMDl VAROĞLU İSTANBUL: 12,30 muhbelif plâklar ve halk musikisi 18 dans musikisi 19 haberler . 19,15 muhtelif plâklar ve senfonik musiki20,30 Kısa bir hastalık neticesinde yapılan ameliyattan kurtarılamamış ailesini, stüdyo orkestraları . 21 Eminönü Halkevi sevgili zevcesini, küçücük yavrusu Güneri, yüksek fazilet ve temiz ahlâkınm gösterit kolu. Saat 22 meftunu arkadaşlarını öksiiz bırakarak henüz pek genç bir yaşta vefat etmiştır. gazetelere den sonra Anadolu Ajansımn mahsus havadis servisi verileGenazesi bugün saat 11 de Şişlide Halâskârgazi caddesinde Bulgar Ekser cektir. BÜKREŞ: hanesi karşısmdaki Şişli hanından kaldırılarak namazı Teşvikiye camisinde 12,45 Rumen musikisi . 18 Rumen halk kıhnacak ve Üsküdarda aile kabristanına dafnedilecektir. havaları 20,15 Rumen şarkılan 21 radyo cazı . 22,55 orkestra. PRAG: Bugün mevsimin güzet filmi m 17 hafif musiki 18.50 piyes . 20,10 as"•" Sinemasında: SiMONE SiMON kerî bando 21,25 radyo rapsodisl 21,50 Eski Esvabcıbaşı merhum İsmet Bekarışık radyo popurisi . 23 muhteliî23,35 JEAN PiERRE AUMONT'un salon orkestrası. muvaffakiyetle temsil ettikleri yin halilesi Bayan Servet zatürrieden BUDAPEŞTE: 18 Çingene musikisi 19,35 piyano 21 vefat etmiştir. Franz Leharın «Çingene Aşkı» opereti * Cenazesi bugün saat 12 de Beşiktaş Ilâveten : Miki • Teni Fox Jurnal• 23,40 caz 24,20 Çingene musikisi. BERLİN: durağındaki Sinanpaşa camisinden kal20,20 küçük kor&er 21 ilkbahar şarkı . dırılarak Yahyaefendi kabristanına defları 23 haberler 23,30 dans. Bugün VARŞOVA: nolunacaktır. Ailesine sabırlar dileriz. 16,30 dans 18,30 musikili skeç 19 pl. r yano . keman 19,30 piyes 20,10 plâk . 21 solist konseri 22 plâk 22,15 şen neş. riyat 23 ilkbahar musikisi. Sinemasında MOSKOVA: Şubeye davet 18 şarkılar 18.30 konser 19.15 edebi Fatih Askerlik Şubesinden: neşriyat 19,45 fantazi parçalar 20 piyaNisan 936 celbinde: no 22 yabancı dillerle neşriyat. BELGRAD: 1 Bir buçuk senelik hizmete tâbi ve 19,30 orkestra . 20.50 plâk 21 Sırb akhâlen sevkedilmemiş bulunan 316 327 başamı 23 haberler . 23,30 konserin nakli kayasile 328 doğumlular. 23,50 plâk. 2 Mızıka ve jandarma sınıflarına menRUMCA Sözlü veŞarkıh sub 316 329 bakayasile 330 dofumlular si. lâh altma alınacaktır. Aşk ve KAHRAMANLIK film 3 Nakdi bedel vereceklerln bedelleri Filmin Rumca şarkılan en Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlar20 ntean 936 akşamına kadar kabul olu dır: meşhur HELEN artistleri İstanbul cihetindekiler: nur. tarahndan söylenmiştir Aksarayda (Sarım), Alemdarda (Eşref 4 Şubede toplanma ve sevk gunü 21 Bujrün saat 11 de tenzilâth matine Neş"et), Bakırköyünde (İstepan), Beyazıd. nisan 936 slat 9 dur. da (Cemil). Eminönünde (Mehmed Kâzım), Fenerde (Vitali), Karagümrükte (M. Fu14 nisan sah giinü saat 21 de yeni repertuarla ad), Küçükpazarda (Yorgi), Samatyada (Teofilos), Şehremininde (Nâzım), Şehza debaşmda (Asaf). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (Hilâl), Hasköyde (Yeni Tür. kiye), Kasımpaşada (Turan), Sarıyerde (Asaf), Şişlide (Şişli), Taksimde (Galatave ARKADAŞLARI KONSERi saray), (Vinkopulo). Aynı akşam Halk Opereti, Kadıköy Halede FLORYA Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Şinasi), Heyfcelide (Tanaş), Kadıköy, eski İskele caddesinde (BüHerkesin görmesi lâzım gelen, milyonlar sarfile vücude yük), Kadıköy, Yeldeğirmeninde (Üçler), getirilen en büyük film Üsküdar, Selimiyede (Selimiye). E NİS İPEKÇİ VEFAT Kadınlar Gölü ASKERLİK İSLERİ ) İPEK BOSNA Sevdaları Nöbetçi eczaneler FRANSIZ TiYATROSUNDA MÜNİR NUREDDiN •• JAN DARK'ın L Fransız tiyatrosu Halk Opereti Bugün matine 16 ve akşam 20,45 de T ü R K Sinemasınfta Sinemasında FLORYA Senenin son Düyük opereti Zozo Dalmas türkçe olarak rolde Yzan: Nezihe Muhiddin. Müzik: Sezai ve Seyfeddin Asaf. Gişe gündüz açıktır. Telefon: 41819. j Şehzadebaşı H İ L A P™ Kadıköy Halede I 14 Nisan salı akşamı da 20,45 de 3 M O N T E K R i S T O B O Z A M B O HALK OPERETİ I ZOZO DALMAS'la I FLORYA 1 rMAKSiMI L^B Fiatlar 75 50 O Bu hafta /i 7 y\ VT Sinemasında I En zengin eğlence mahalli Her akşam P E P O ve Jeneral Yen I DUBOIS, GRENADES, ROBERI TO VRANCEA, BiBY, GARREI NY, BEYMANS, LUCIE la BEELA ve LORRISON & CODY SARAY ve SUMER Bugün Büyük Salonda MiŞEL STROGOF Tekmil programle Telefon: 42633 Dans ve şarkı nutnaralarını gidip görünüz. ATİNE Besı kırk iki #ece Yazan: Charles de Richter dandır: Cedric Lacy. Lady Morgan titriyen ellerile çay fincanını iterek bir çığlık kopardı: «Cumhuriyet» in zabıta romanıtB Cedric Lacy mi? Bizzat kendisi. Dün gece; gazetelerin Beşi kırk iki geçe cinayeti diye tavsif ettikleri cinayetin esrarını pek çabuk Niçin canım? diye sordu. meydana çıkaracağından çok emin görüSir Walter cevab verdi: nüyordu. Fakat bugün şefi Sir Basil Bu sabah meydana çıkan cinayete Hamptonun kendisini pek hususî şekilde dair gazetelerin yazdıkian, doğruya bentebrik etmiş olacağında şüphe etmiyorum. zemiyen havadisleri söylüyorum. Vazifesinin evine aldığı adamları öldür Gene mi bir cinayet olmuş? Ne mek olacağını zannetmem. dehşet! Asaletlu Sir Valter bütün şahsiyetini Hakikaten öyle. Bu, cüret husu meydana koyan müstehzi bir gülüşle, can sunda, bugüne kadar yapılan cinayetle ve gönülden güldü. Gene zabitle haririn hepsini geride bırakıyor. Bu sabah kulâde alay ettiği kanaatindeydi. Bu haScotland Yard zabitinin evinde cesedi bu reketi Lady Morgana sükunet vermişti. lunan Yahudinin isminden zâhir ehemThaisa Straffort Sir Valterin son sözmiyeti yok olacak ki! hiç bahis yok. leri üzerine omuzlarını silkmekten kendini Herif dün oraya iltica etmişmiş! alamadı: Zabitin ta evinde mi öldüriilmüş? Haydi bakalım baba, dün geceki înanılmaz şey! cinayette Cedric Lacynin parmağı oldu Evet, zabitin ta evinde. Zabit siz 'ğunu söyliyecek kadar ileri gidebilecek ce de meçhul degildir: Dün akşam yeme misiniz? Bu gülünc bir fikir olur! ğini burada yedi ve Taisanm dostlana Bu söze kızan Lady Morgan: Thaisa, diye protesto etti. Sir Valter buna aldırmadı. Bu, şüphesiz işleri biraz uzağa götürmek olacak. Ben fevkalâde bir telâkkiyi izhar etmektenbaşka birşey yapmıyorum. Fakat iddia ile bahse girerim ki hâdise mizah mecmualarını hesaba katmadan! Scotland Yardm düşmanı gazetelere eğlence mevzuu olacaktır. Bundan sonra dostunuz Cedric Lacynin memuriyetinde terakki edebileceğini ummam aziz Thaisam! Böyle bir hâdise bir adamın işinden olması için kâfidir ve eğer ben Sir Basil Hamptonun yerinde olsaydım... Lâkin ne demek istediğini dinliyenlere bırakarak sözün alttarafını birdenbire kesti ve uzun bıyıklarını kurulıyarak ayağa kalktı. Bu hareket kahvaltımn bittiğine de işaretti.. Tereyağh ekmeğini henüz yemeğe hazırlanan Lady Morgan da ayni saniyede kocasını taklid etti ve Thaisayı kahvaltısını istediği ahenk içinde bitirmeğe bırakarak sofradan ayrıldılar. Sir Valter Stanley, hizmetçisinin öte berisini hazırladığı yatak odasına geçince durdu ve kansına ciddî bir eda ile: Kahvaltıyı birdenbire bırakmağa mecbur oldum sevgilim, dedi. Çünkü kendimin oldukça endişeli olduğumu sizden saklıyamıyacağım. Lady Morganın yüzünü bir hayret ifadesj. Jjapladı: Niçin, diye sordu, Cedric Lacy için mi? Hayır! O artık bundan sonra beni alâkadar etmez. Fakat Thaisaya karşı alâkasının beni büsbütün muazzeb etmiyeceğini gizliyecek değilim. Görüyor musunuz? Eğer onların izdivacma muvafakat etmiş olsaydınız ve dün geceki cinayet Thaisanın evinde ika edilseydi. Thaisanın evinde diyorum, anhyor musunuz? Ne olurdu? Lady Morgan sarardı ve Sir Valter devam etti: Sir Valter Stanleyin üvey kızı ve damadı hakkındaki kinayelerle namımızın bazı polislerle birlik anıldığını görecektiniz. Hicabdan ölürdüm gibi geliyor bana. Lady Morgan bu ihtimallerin korkuncluğunu sezerek: Lâkin bu müthiş birşey olacaktı, diye kekeledi, Allaha şükür ki siz muhalefet ettiniz. Emin olunuz ki daima muhalefet edeceğim aziz dostum. Thaisanın hissiyatı daima idare edilmeğe muhtacdır. Ya nmızda bulunduğum için Allaha hamdediniz! Sir Walter Stanley ulvî bir eda ile gülümsedi: Bana itimad ediniz, dedi. Thaisa ölünciye kadar onu polisten nefret ettir meği üzerime alıyorum. O zamana kadar buna muvaffak olurum. İki sene geçmezden evvel neler olmaz değil mi? Gri pardesüsünü giydi, eldivenlerini geçirdi, şemsiyesile şapkasını aldı. Lady Morgane: Şoförü çağırayım mı sevgilim? Diye sordu. Sir Walter başını salladı: Bu sabah biraz yürümek istiyorum; dedi. Avukatımla bazı adamlanmı da görmem lâzım. Böyle daha iyi. Biüyor musunuz, Thaisa dışan çıkacak mı acaba? Şüphesiz her zamanki gibi dostu Thalmayı görmeğe gidecektir . Onunla, hiç değilse birkaç mağazayı dolaşmak için sözleşmişlerdir. Sir Walter bu işe rabıtasının ehemmiyetsizliğini gösterir bir hareket yaptı: Bunu vicdanen rahat olmak için soruyorum, dedi. İstediğim Thaisanın gene zabitin evine gitmemesi... Geceki cinayetten sonra bu sabah orası gazete muhbirlerile doludur. Gazeteler Thaisanın orada bulunmasından bahsedeceklerdir ve bu hâdise benim için pek fena olacaktır. Bu nokta üzerinde ısrar ederseniz size minnettar olacağım. Sir Walter Stanley, Lady Mormanın tekrar tekrar vaidlerinden sonra Lambton Housetaki evinin büyük merdivenlerinden indi ve Cadogau Placea çıktı. Bu Lon draya mahsus şubat sabahında beklenil * mesi lâzım olduğu veçhile yağmur yağı yordu. Öyle hafif bir yağmur ki havayi karartıyor ve geceyarısıymış gibi hâlâ yanan sokak lâmbalarmm etrafmda hakikî bir sis kümeleniyordu. Urkan vari