8 Nisan 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

8 Nisan 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 8 Nisan 1936 Hauptman nasıl öldü ? Mahkum elektrikli sandalyaya gayet sakin ve tabiî bir halde oturdu 2,000 voltluk cereyan verildikten sonra... Hauptmanın vücudü titremedi bile. Fakat birdenbire alnından solgun bir duman yükseldi. Dua yükselten papazlar susmuştu. Doktor mahkumu muayene etti ve «Bu ad^m ölmüştür» dedi Fransız sulh tekliflerinin esasları Bisiklet yarışları niçin yapılamamış Heyet reisi gösterilen müşkülâtı anlatıyor Jstanbul mıntakası Bisiklet heyetinden dün şu tebliği aldık: Cumhuriyet gazetesi Yazı îşleri Müdürlüğüne Aşağıdaki tebliğin neşrini diler, bu vesile ile saygılarımı sunarım. îstanbul, Bisiklet heyeti reisi HİKMET Bu sene heyetimiz tarafından tertib edilen bisiklet yarışlarınm dördüncüsü olarak 5 nisan 936 tarihinde Mecidiyeköyü Büyükdere arasmda yapılan yaışın İstanbul Belediyesi Seyrüsefer mü dürlüğü tarafından bisikletçilerin yarış esnasında Maslak yolu üzerinde jan darmalar tarafından çevirtilerek bisiketleri üzerinden zorla indirilmek su retile yarışa mâni olunması ve sporcu genclere karşı Seyrüsefer müdürlüğü tarafından gösterilen bu hareket üzerine muhtelif tarihlerde yapılması evvelce ilân edilmiş olan yarışların icrasm dan şimdilik vazgeçilmiştir. Bu tebliği aldıktan sonra Bisiklet heyeti reisi Hikmetle görüştük. Bu mesele hakkında bize şunları söyledi: « Birinci ve ikinci sımf yarışçılar dan mürekkeb 15 kişilik bir kafile saat dokuz buçukta Zincirlikuyudan hareket etti ve yarışa başladı. Yarışçılar Maslak karakolunun önüne geldikleri zaman jandarmalar bir kısmını iterek ve çekerek, bir kısmını da ellerindeki düdüklerin zincirlerini yarışçıların ar kalarına vurarak bisikletlerden indir diler. Bu suretle yarışın devamma im kân bırakmadılar. Seyrüsefer müdiirü Faik bize geçen senedenberi muhalefet ediyor. Sebebi ise malum değil. Geçen sene mayısta Ankara bisikletçilerile îstanbul bisik letçileri arasmda bir temas yapmak istedik. Yarışın muntazam olabilmesi için, Seyrüseferin yardımmı rica ettik. Keşke istemez olsaydık. Yollar tehli kelidir, olamaz, menederim, dedi. Ankaralılar da İstanbula gelmişti. Yarış günü yollara motosikletli memurlar göndererek yarışın yapılmasına mâni oldu. Tabiî biz de İstanbul namına mahçub kaldık. Rende istihkâm yapılmaması, Milletler Cemiyeti emrinde büyük hava filoları tşkili (Baştarafı 1 inct sahifede) dar etmiş ve her iki Bakan ayni zamanda 13 ler komitesile Lokarno konferan sının Cenevrede ne gibi şartlar altında akdedilmekte olduğunu da gözden ge çirmişlerdir. Maamafih müzakerenin esasını Avus turyada mecburî askerliğin yeniden te sisi ve bu hareketin muhtemel netayici teşkil eylemiştir. Flandin bu gece Cenevreye hareket edecektir. Kendisine PaulBonkur refakat etmektedir. Eden, Titulesko ve belki de Potemkin ayni trenle Cenevreye gide ceklerdir. Eden bu akşam Parise gel mektedir. Cenevreye hareketten evvel Flandinin kendisile görüşmesi beklenmi yor. Fransız sulh projesi Petit Journal diyor ki: Kabine tarafından tasvib edilen muhtıra daha tamamen kat'î değildir. Çünkü daha bazı görüşmeler bitirilmemeşitir. L'oeuvre gazetesi, İngiltere ve Belçikanın Lokarno muahedesindeki taahhüdlerini tutmadıklan ve zecrî tedbirler ve yahud bir seferberlik gibi taahhüdler altına girmek istemedikleri takdirde, Fransanın yalnızbaşına hareket edip edemiyeceği meselesile meşgul olmaktadır. Bu gazete bu hususta diyor ki: «Birkaç gündenberi Pariste ekonomik ve finansal tedbirler üzerinde müzakereler cereyan etmiş ve bunların, yalnız Fransa tarafından tatbikı takdirinde dahi, çok müsmir olacaklan neticesine vanlmıştır.» Cenevre 7 (A.A.) Royter Ajansı muhabiri bildiriyor: Fransız plânı arsıulusal noktai nazar dan ve Milletler Cemiyeti bakımmdan şayanı tavsiye olmakla beraber, kabulü için zamanın münasib olmadığı hissi vardır. Milletler Cemiyetinin kuvvetli bir azası daha zayıf diğer bir aza ile harbettiği ve kuvvetli diğer bir devlet imzasını inkâr etmiş bulunduğu şu sırada, devletlerin, derhal bir harbe sebebiyet verebilecek taahhüdlere girmelerine intizar etmek güçtür. Tehlikeler, Milletler Cemiyetinin, bu nevi bir plân hakkında sükunetli ve afakî bir fikir edinemiyeceği kadar hakikî ve yakındır. tün bir hava kuvveti bulunacaktır. Bu kuvvet Milletler Cemiyeti konseyinin karan üzerine sebebsiz tecavüze uğrıyan herhangi bir memleket lehinde müdaha * lede bulunacaktır. Kollektif emniyet «herkes, herkes için» prensipine istinad edecek ve Lokarno nev'inden mıntakavî paktlarla tahdid olunacaktır. Bütün bu paktlar Milletler Cemiyetinin kontrolu altında bir zincir teşkil edecekler ve bu suretle müşterek hududları ve menfaatleri lan gruplar tesanüd garantişi taahhüdünde bulumuş olacaklardır. İşte böylece bir garb paktı, bir şark paktı, bir Tuna aktı, bir Akdeniz paktı ilâh.. vücude getirilecektir. Beynelmilel hava kuvveti teklifi Paris 7 (A.A.) Exelsior gazetesi diyor ki: Fransız sulh plânı, haksız tecavüze uğrıyacak devletlerin müdafaası için Milletler Cemiyeti emrine amade tutulmak üzere, herhangi milletin kuvvetinden daha büyük arsıulusal bir hava kuvveti ihdasını derpiş etmektedir. Bu hava kuvvetinin rolü, «mecburî hakemlik» devresi zarfmda muhasamata girişmeği bertaraf edecek tahaffuz tedbirleri almak olacaktır. Tekzib odilen bir haber Londra 7 (A.A.) Siyasî mahfil « ler, bir Alman taarruzu vukuunda Al « manyanın bombardımana tutulmasına dair bir plân üzerinde Büyük Britanya, Fransa ve Belçikanın mutabık kaldiklannı bildiren matbuat haberlerini kat'î surette tekzib etmektedir. Bu mahfiller bu gibi yanlış haberlerin neşrini büyük bir teessüfle karşılamakta « dırlar. Fransa 175 bin askeri silâh altında tutuyor Paris 7 (Hususî) Harbiye Nezareti 15 nisanda terhis edilecek olan askerleri gayrimuayyen bir müddet için silâh al tında tutmağa karar vermiştir. Salâhiyetli mahfiller, yeni bir emre kadar silâh altında muhafaza edilen efradın, 175,000 kişi, yani Fransanın sulh zamanındaki ordu mevcudunun takriben yarısı nisbetinde olduğunu söylemekte dirler. Bu karara sebeb, Maginot hattına muallem efrad verilmesi zaruretidir. Bu karar bu geceki kabine toplantısmda ve rilmiştir. Erkânıharbiyelerin içtimat Londra 7 (Hususî) Resmen bildirildiğine göre, İngiliz, Fransız ve Belçika erkânıharbiyeleri arasında yapılacak o lan konuşmalara önümüzdeki çarşamba günü Londrada başlanacaktır. Bu konuşmalarda Fransayı, Erkânıharbiyei Umumiye reis vekili General Şvveis» gut temsil edecektir. Hauptmanın Trenfon hapishanesinde son resmi Paris Soir gazetesinin hususî muhabiri Lester Tolotschko Hauptmanın idamı esnasında kanunen hazır bulunması icab eden resmî şahidler arasında idam odasında bulunmuş ve intıbalannı gazete sine şu şekilde yazmıştır: «Hauptmanın öldüğünü gördiim. Elektrikle idama ilk defa şahid oluyordum. Itiraf ederim ki, zihnim birkaç gündenberi bu mevzu üzerinde işliyordu ve bu iskemle , üstünde ölüm hakkında edindiğim fikri, hakikat tekzib etti. Herkes gibi ben de gazetelerin bu hususta verdikleri tafsilâtı birçok defa okumuştum ve 2000 voltluk cereyanın kor kunc sadmesi altında muhtelic bir vücud, kıvrılmış eller ve ayaklar, şeklini değiştirmiş bir sima tasavvur ediyordum. Bunda I yanılıyormuşum. Elektrikle ölümün manzarası her zaman böyle korkunc değildir. Bu ölüm, Bruno Hauptmanın ruhunu, sanki şahidlerin, hatta belki de bizzat mahkumun varamadıklan, yumuşak bir darbe ile aldı. Trenton hapisanesine, bugün öğleden .sonra geldiğim zaman, oranın büsbütün yabancısı değildim. Geçen salı günü bir defa daha buraya çağınlmıştık. O gün en gürültülü gündü, ve halkm fartı heyecanı bizi de hummalı bir haleti ruhiye içinde bırakmıştı. Fakat bugün kalabalık daha az, ve daha sakin. Heyecan fazla devam edememiş, azalmıştır. Biz şahidleri de bu kadar sakinleştiren belki bu umumî bezginliktir. Garibdir ki Hauptmanın artık öleceğini, bu akşam hepimiz biliyoruz. Salı günü, idam hükmünün infaz edilmiyeceğini anlatan esrarengiz bir his içindeydik. Halbuki, asıl bugün sinirlerimize hâkim, ölümün, önüne geçilmesine imkân olmıyacak derecede kat'î bir hakikat olduğu kanaati karşısında sakin bulunuyoruz. Uzun muayeneler Demirparmaklığı geçtik. Ceblerimizi yokladılar. Bu ilk muayene çabuk oldu, fakat bununla kalmıyor, ölüm odasına girinciye kadar tam altı kere muayeneden geçeceğiz ve adeta soyunmuş bir vaziyete gireceğiz. Simdi Kimberlingin yazıhanesine bitişik odadayız. Saat yediyi çeyrek geçiyor, sigara içiyor ve konuşuyoruz. Bu intizar uzun sürüyor ve muhakkak ki bu gecenin en heyecanlı dakikası bu dur. Saat 8 de, izin kâğıdımı uzun uzadıya muayeneden geçirdiler. Sonra miralay Kimberling odaya geldi ve uzun bir nutuk söyledi. Sükun tavsiye etti ve hapisaneye fotoğraf makinesi sokmağa teşebbüs edersek nekadar şiddetli muamelelere ugrıyacağımızı anlattı. Bu akşam en çok korkulan şey bu fotoğraf meselesi. Çünkü, biraz sonra ölecek olan adamın hayalini tesbit etmek için bazı gazetelerin çok şeytanca plânlar kurduklarına dair ay lardanberi dolaşan rivayetler var. Saat sekizi beş geçe bizi ikişer ikişer sıraya koyup bir muhafızın gözcülüğü altında hapisane avlusundan geçirdiler. Dört köşe, küçük bir bina olan ölüm evini uzaktan görünce tanıdım. Yolda üstümüzü başımızı dört defa daha aradılar ve binanm kapısından gireceğimiz sırada daha sıkı bir muayeneden geçtik. Havanın soğukluğuna rağmen, rüzgâr ortasmda adeta tepeden tırnağa kadar soyunduk. ölüm odasında Nihayet girdik. Çıplak, soğuk, kuvvetli ampullerle çok fazla aydmlanmış bir oda. İskemlenin karşısına arka arkaya sıralar dizilmiş. Bu iskemle 1906 senesinde yapılmıştır. Kaba ve garib bir manzarası var. Duvara tellerle bağlanmış. Oturduk. Ben, iskemleden dört metro ötede, ikinci sırayı işgal ediyorum. Muhafızlar bizi gözlüyorlar. Burada geçireceğimiz müddet zarfmda gözlerini bizden asla ayırmıyacaklar. Kimberling tekrar yammıza geldi ve gene bize bazı sözler söyledi. Krmıldamak, elimizi cebimize sokmak ve ayağa kalkmak yasak. En ufak şüpheli hareket derhal kapıdışan atılmağa kâfidir. Cellâd hazırlantyor Karşımda, bir köşede, alelâde, beyaz bir lâvabo duruyor. Cellâd Robert Elliot bir tasın üstüne iğilmiş, süngerlerini suya batırmakla meşgul. Arkası bize dönük. Zayıf fakat hâlâ dik bir ihtiyar sırtı. Ebediyet kadar uzun gelen bir sükut içindeyiz. Arkadaşlarıma bakıyorum. Hepsi sa kin görünüyorlar. Ben de öyleyim. Bütün bunlar neden bu kadar basit, bu kadar tabiî? Bu derece az teessür duyduğuma saşıyorum. Hauptman geliyor Birdenbire, küçük bir kapıya doğru ayak sesleri yaklaşıyor. Kapı açılıyor, üniformalı iki muhafız görünüyor. Kapı dar olduğu için muhafızlann ortasmda bulunan adam biraz geride kalıyor. Iki muhafız içeri giriyor, Hauptman onların peşinden yürüyor. Sonra üç kişi daha giriyor. Bu dakikayı heyecanla bekliyordum. Hauptmanı hiç görmemiştim. Gazeteler onun bitkin bir halde olduğunu, korkudan harab olmuş bir enkaz haline geldiğini yazıyorlardı. Halbuki önümden, bir metro ilerimden geçen adam gayet sakin. Yüzü balmumu gibi beyaz. Yüzünde iki günlük tıraşı var. Tabiî bir yürüyüşle ilerliyor. Muhafızlann yardımına ihtiyac göstermiyor. İçeri girince etrafa bir göz gezdirdi, bizleri süratle süzdü. Halinde korkuya ve sinire delâlet eder hiç birşey yok. Öfkeli veya meydan okur gibi de değil. Hauptman, buraya, herhangi bir kimsenin, tanımadığı bir yere gelişi gibi giriyor. Bakısında normal bir dikkat ifadesi var. Elektrikli sandalyede nî tası çıkarıyorlar. Hauptman yüzünde sükunet görülü yor, gözleri kapalı. Doktor gözkapaklarını aralık edip gözün akına bakıyor. Sonra gömleğini açıyor, kalbi stethoscopela dinliyor ve bize dönüyor: «Bu adam ölmüştür» diyor. O zaman muhafızlar, cesedi çözüyorlar, başka bir kapıdan çıkanp fethimeyit odasına götüriiyorlar. Biz de kalkıyoruz, ikişer ikişer avluya çıkıyoruz. Hava soğuk ve ortalık karanlık. Birer sigara yakıyoruz. Hiç kimse müteessir görünmüyor. Gözümüzün önünde bir adamın can verdiğini gördük, bunu biliyoruz, fakat, kendimizin de fani olduğumuzu bildiğimizdendir ki bu ölümün fecaatini tasdik ediyoruz. İşte bundan dolayı sükutiyiz, bir ölüm seyrettiğimiz için değil. Bu yavaş, sessiz yıldırımlanış, şimdiye kadar gördüğüm lâkaydile karşılanacak şeylerin en garibidir.» .. ve son Doğruca iskemleye yürüdü ve otur mak üzere, tamamen tabiî bir hareketle döndü. Mımaâızlar, kendisini, derhal bağladılar, bacaklarını ve kollannı iskemleye tesbit ettiler. Ayni zamanda, cellâd, onun başma madenî bir tas geçirdi ve iskemlenin arkasına bağlı maskeyi düzeltti. Mahkumun sağ bacağına ikinci elektrodu bağladı. Pantolonu kesilmiş, fakat cellâd bunu dizkapağının üstüne sardı. Şimdi, yalnız, Hauptmanın, koltuğun kenarlanna dayalı olan ellerirü görüyorum. Dikkatle bu ellere bakıyorum, ta Hauptmanı bu akıbete sürkliyen, daha kallus bile yok. Parmakları, tabiî ve yuziyade, mazisi olmuştur. Hauptman, muşak bir şekilde kıvrılmış. harbden sonra, doğduğu şehirde bir ta Müthiş an kım hırsızlıklar yapmıştır. 15 mart 1919 Cellâd elini uzattı ve serbest bir hare da, bir hempasile beraber Bernbruch beketle volanı oynattı. Dinamoların homur lediye reisinin evini soymuşlar, ertesi gece damasını bekliyordum. Önce hiçbir şey bir deri tüccannın evine girmişlerdir. işitmedim, sonra, bellibelirsiz, hafif bir Bundan iki hafta sonra, Hauptman, bir gürültü oldu. Mahkumun vücudünün köşkü soymuş, bir müddet sonra, gene müthiş bir sarsılma içinde kıvranacağını ayni arkadaşile beraber, yolda bir kadını zannediyordum. Bu vücud titremedi bile. çevirmişler ve o sırada Hauptman, arkaAldandığımı, işe daha başlanmamış ol daşına: duğunu zannettim. Eller, hep koltuğun Ne vakit kaybediyorsun, vursana! kenarında, ayni tabiî vaziyette duruyor. diye bağırmıştır. Fakat, birdenbire, Haptmanın alnından, Hauptman bu vak'alardan sonra bir solgun bir duman, bir nevi buhar yüksel kaç defa tevkif edilmiş, kaçmış ve en nidi ve madenî tası kapladı. hayet Amerikaya sığınmıştır. Orada El«Bu adam ölmüştür» lis Islandda Amerika polisinin elinden de üçüncü defa kaçıp Nevyorka gitmiş ve Cellâd, eli hâlâ volanda, mahkuma izini kavbettirmistir. iğiliyor. Haptmanın vücudü, belli olmıyacak derecede hafifçe çöktü. Dinlenmek Yaş üzüm ihracı istiyen bir kimsenin kendini koyuverişi giÖnümüzdeki ağustos ayında Ege ve bi birşey. İşte o kadar. Haptmanın peşin Trakya mıntakalarından Avrupaya, bilden gelen ve alçak sesle almanca dualar hassa Almanyaya taze üzüm ihrac ediokuyan iki papaz sustular. Hiçbir gürültü lebileceği Türkofisten alâkadarlara teb işitilmiyor. Doktorlar ilerliyorlar ve made liğ edilmiştir. Bu sene de jandarma karakollarmı Başka bir gazetenin^ harekete geçirdi. Yukarıda yazdığım veydiği malumat müessif hâdiseye sebeb oldu. Elindeki Intrasigeant gazetesi de Hauptman zabıta teşkilâtım yarışların intizamım hakkındaki idam hükmünün infazını şu temin için harekete getirse, her halde yarışları menetmekten daha kolay olaşekilde anlatıyor: «İdam hükmünün infazı esnasında hiç caktır. Geçen sene bu yarışlar için müteadbir hâdise olmamıştır. Salı gününden dadid defalar kendisine müracaat ettim. ha sakin görünen Hauptman saat beşte yemek ıstemişti. Yemeğini büyük bir iş Hiçbir müsbet netice alamadım. Daima tahla yedikten sonra, mahkum, ölüm oda menfi kaldı. Neden ve niçin, bunu hâlâ anlıyamıyorum. sına yakın bir odaya götürlümüştür. Şimdi hem merkezi umumî ve hem Saat 8,15 te, yani idam için tesbit edide federasyon nezdinde lâzım gelen telen saatten on beş dakika evvel, hapisane şebbüste bulundum. direktörü valiye telefon ettirerek, bir teleBu işi bir sona erdirmek lâzım. Bunfon yanlışlığı olması ihtimaline binaen, dan sonra bisiklet yarışı yapılamaz.> kararın tekrar tecil edilip edilmiyeceğini Bisiklet heyetinin resmî tebliğini ve sormak lüzumunu hissettiğini bildirmiştir. heyet reisinin sözlerini yukarıya yaz Kendisine: dık. Bunlar, .spor namına acı bir haki Tebligat yapılmıyacaktır. katin ifadesidir. Yolunda cevab verilmiştir. Memlekette bisiklet sporunu ileri göBunun üzerine Hauptman elektrikli türmek ve gencler arasmda bu lüzumlu ve faydalı sporu yaymak için çok ciddî sandalyeye götürlümüştür. Odanın orta bir şekilde çalışan bu heyetin mesaisi sına gerilen bir ipin arkasında elli bir şa hid oturuyordu. Hauptman biraz halsiz ne engel olmak doğru bir hareket de görünüyor, iki muhafızın yardımile yürii ğildir. İki senedenberi yollarm tehli keli olduğu ileri sürülerek bisiklet müyordu. sabakalanna müsaade etmemek değil Hauptman, koltuğa bağlandığı sırada bu yolları müsabaka yapılabilecek bir güçlükle işitilebilen birkaç söz söylemiş hale sokmak marifettir. Memleket mütir. Şahidlerden bazılan: dafaası noktasından da çok ehemmiyet Masumum... Huzuru ilâhide ma verilen bisiklet sporu, bu gibi engeller karşısında sönüp gitmeğe mahkumdur sumum! Çünkü bisiklet yarışları salonda ve Dediğini söylüyorlar. İlk elektrik cereyanı saat 20 yi 41 geçe stadyomlarda değil, uzun yollarda yaverilmiştir. Bundan sonra birer dakika pılacak bir spordur. Herşeyden ewe' sporculara kolaylık göstermek mecbufasıla ile iki cereyan daha verilmiştir riyetinde bulunan bir Belediye şubesibu sırada idamda hazır bulunan gazete • nin bu hareketini doğrusu biz çok acıkl: cilerden ikisi bayılmıştır. bulduk. Hauptmanın mazisi Binaenaleyh, Milletler Cemiyeti mahfilleri, Fransız plânının kabulü, uzun ve müşkül bir mesele olacağını zannetmek tedirler. Teklifin etaslı noktaları Paris 7 (A.A.) Ekselsiyor gazetesi, Fransız plânı hakkında şu izahatı vermektedir: Harb tehlikesine karşı durmak için Avrupa milletleri arasında serbest bir ortaklık vücude getirilecek ve bu milletler kendileri için istedikleri hükumet şeklini Von Ribbentrop dönüyor ' vermekte serbest olacaklardır. Milletler Londra 7 (Hususî) Alman baş Cemiyetinin emrinde diğer herhangi bir murahahsı fon Ribbentrop perşembe gümemleketin hava kuvvetinden daha üs nüjayyare ile Berline dönecektir. «Almanya, Avrupayı parçalamak îstiyor!» na gelince, M. Hitler, şarkî Avrupa milletlerinden bazılan üzerine bir Alman tecavüzü takdirinde diğer milletlerin za i manında tecavüze uğrıyan tarafayardım« da bulunmıyacaklan bir vziyet vücude gelmesini istemekte ve bunu bilha.«sa Fransaya karşı arzu eylemektedir. M. Hitlerin tabiyesi Fransayj şu iki şık araîinda muhayyer bırakmaktadır: Ya müttefiklerinden vazgeçmek, yahud Almanya tarafından sulha bel bağlamak. Alman tekliflerinin umumî manası da şudur: Frnsa, mütecavize karşı yardım a rayabilen ve diğerlerine ayni yardımı yaAlmanyanm bu manevralarının en ka pabilen büyük devlet rolünü feda etmesirakteristik noktası, Alman tekliflerinde ne mukabil, kendi arazisi hakkında em Sovyet Rusya hakkında en ufak bir kay niyet teminatı alacaktır. din dahi bulunmamasıdır. Birkaç sene Alman tabiyesi, şarkı ve garbi ayri denberi Almanya, kendisine karşı teh ayn mağlub etmek için, bunların birbirinlikenin Sovyet Rusya tarafından geleceğini söylemektedir. Fakat devletler ara den ayrılmasını istihdaf eylemektedir. sında sulh münasebetlerini tanzim ede Almanya, Alman tabiyesinin arzu ettiği cek paktlar imzası mevzuu bahsolduğu bir nizam tahtında Avrupanın muhtelif zaman, ayni Almanya, Sovyet Rusya kısımlarını birbiri arkasına rametmek i bahsinde hiçbir şey söylememektedir. Bu çin, Avrupanın parçalanmasını istemekşunu ispat etmektedir ki Almanya Sov tedir. Sulhun tarsinini hakikî surette aryet Rusyaya karşı ellerini bağlamak is zu eden herkes, M. Hitlerin bu oyunu tememekte ve Sovyet Rusyanın komşusu nun manasını anlamalıdır. Almanya Ren bir devletin hududlan yolile Sovyet Rus havzasının yeniden askerileştirilme3İ suyaya karşı hareket serbestisini muhafaza retile, yapılacak bir harbde stratejik şanslarını artırmıştır. Kuvvetler tevazü arzusunda bulunmaktadır. nünde bu değişmenin neticesini zayıflataM. Hitler tekliflerinin umumî manasıbilmek için, lüzumu kadar birlikte ha « şikâyetlerden anlaşılmaktadır. reket edemiyen sulh kuvvetlerinin Mil Nizamnamemizin 190 mcı maddesi bi letler Cemiyetinin himayesi altında ve bu rinci fıkrasına göre, bir sporcunun bu beynelmilel teşkilâtın tazammün ettiği suretle bir nevi profesyonelliğe sevkini şiddetle menetmekte ve suçluları ce taahhüdlerin takviyesi esası içinde orga nize edilmesi lâzımdır. Bu kuvvetler, her zalandırmaktadır. Bu işleri yaptıkları anlaşılan spor türlü tecavüze karşı bir müdafaa plânı cuların ve kulüb idarecilerinin, Türk hazırlamalıdırlar. Bu sistem içinde Al sporculuğunun ve teşkilâtımızm yük manyaya da mutlak bir müsavat esası isek menfaatleri namına şiddetle ceza çinde bir yer ayrılmalı ve Almanya em landırılacaklarının bölgenize bağlı sos niyete mukabil emniyete mazhar olmalıyetelere yayımını ve suçluların cezalan dır. Eğer Almanya bunu kabul etmezse dırılmasını ehemmiyetle dilerim. Say o zaman bu sulhu kollektif tarzda rnüdagılarım.» faa sistemi, Almanyanm isteği hilâfın? T. İ. C. î. Birinci başkanı olarak ta vücude getirilmelidir. AZÎZ AKYÜREK (Baştarafı 1 inci sahifede) Diğer taraftan Habeşistan harbi sebebile zayıflamış olan Italyanın, istese dahi, sulh zâmini taahhüdlerini yann ifa edebileceğine dair de garantiler var mıdır? Almanyanm şarka dair tekliflerine gelince, M. Hitler, iki tarafh paktlar istemektedir. Çünkü bu paktlar, üçüncü bir şahsa Almanya tarafından hücum vukuu takdirinde kuvvetini kaybe miyecek ve Almanya, diğer şahıslan ya tehdidle, yahud pazarlıkla bitaraf bir hale getirerek, â kidlerden herbirile ayn ayn hesablarını görmek ihtimalini verebilecektir. Voleybol turnuvası İstanbul basketbol ve voleybol he yeti tarafından tertib edilen birinci teşvik müsabakaları 11 nisan cumartes: günü Galatasaray kulübü salonunda yapılacaktır. Voleybol müsabakaları dört hafta de vam edecek, müsabakalara her cumartesi saat 2.30 da başlanacaktır. Voleybol turnuvasına, Galatasaray; Fenerbahçe, Hilâl, Feneryılmaz, Altmordu, Beykoz, Anadoluhisar, İstanbul spor, Vefa, Topkapı, Doğanspor, Eyüb Ortaköy kulübleri iştirak edecektir. Türkiye İdman cemiyetleri ittifakı u mumî merkezi tarafından bütün mmtakalara dikkate değer bir tamim yapıl mıştır. Bu tamimi aynen neşrediyoruz «Teşkilâtımızm temeli profesyonel likle mücadele eden temiz bir amatörlük varlığıdır. Bazı mıntakalardaki kıymetli sporcuları kendilerine daha iyi yaşamak şeraiti temin edebileceği va dile diğer mmtakaların kulüb başkan ları veya taraftarları ikna ederek kendi mmtaka ve kulüblerine mal etmek için çalıştıkları genel merkezce gelen Umumî merkezin dikkate değer bir tamimi

Bu sayıdan diğer sayfalar: