CUMHURİYET 4 Birincikânun 1955 Alman güreşçileri nasıl hazırlanıyorlar? Güreş Federasyonu Umumî Kâtibi Seyfi Cenab Almanyada gfördüklerini anlatıyor Güreş Federasyonu umumî kâtibi Seyfi Cenabın, millî güreş takımımızı çdlışUrmak üzere Estonya ve Finlan diyadan genc bir antrenör getirmek üzere şimal memleketlerine gittiğini yazmıştik. Seyfi Cenab, bize, ydüardan seyahat intıbalannı birer mektub halinde göndermeğe başlamıştır. Bu seyahat »ntıbaları tamamen sportif •mahiyettedir. Seyfi Cenabın iUe mektubunu bugün nesrediyoruz: Berlin, teşrinisani Berlinde bulunduğum kısa zaman zarfmda son sene lerde şimal memleketlerine yaklaşan Alman güreşçiliğile temasa geldim. Her sahada metod dairesinde çalışmasını bilen Almanya 1936 olimpiyadlanna geniş bir . programla hazırlanmaktadır. Alman güreşçiliğinin nasıl çalıştığını iyice anlıyabilmek için şüphesiz zamana ihtiyac vardır. Ancak Berlinde elde edebildiğim ufak fırsatlarla Alman güreşçiliği hakkında öğrenebüdiklerimi yazıyorum. Almanyada güreş teşkilâtı kulüblere istinad eder. Kulübler hayat ve faali yetlerini kendileri temin ve idare eder Birbirini itham eden edene! Staviskiyi iki nezaret himaye ediyormuş! îlk celseleri maznunlann ifadelerinin alınmasına tahsis edilen Staviski hâdiselerinin muhakemesine Pariste devam e dilmektedir. Maznunlardan sonra ilk dinlenilen sahidler, Staviskinin muhtelif sahalardaki faaliyetlerine dolayısile şahid veya alâkadar olmuş kimselerdi. Bunlardan sonra, Staviskinin gördüğü îşlerle doğrudan doğruya alâkadar ol muş kimselerin şehadetleri dinlenmeğe başlamıştır. Bunlar arasında en mühi mi, Orleansın eski belediye reisi M. Turbatdır. Bu zat, Staviskinin kendisile ilk defa fidan ve ağac almak bahanesile tanıştığını ve alıcı sıfatile hakkında yaptığı tahkikatın o zaman Aleksandr adını taşıyan Staviskinin lehinde çıkmaması üzerine şüphelerinin uyandığını, bunun üzerine Staviskinin faaliyetlerine sed çek meğe çalıştığını anlatmıştır. M. Turbat, Staviskinin Ticaret Nezaretinde himaye gördüğünü söylemesi üzerine, maznun vekillerinden Legrand, bu hâdiselerin a nahtarmı Orleansda, Bayonneda değil doğrudan doğruya Pariste, sıyasî mah fillerde aramak icab ettiğini söylemiş ve, Loiret belediye reisi M. Genebriernin Staviskinin hakikaten yüksek makamlarla alâkası ve teması olup olmadığını öğ renmek üzere yaptığı tahkikatta Tıcaret ve Dahiliye nezaretlerinden kendisine böyle işlere karışmaması yolunda cevab verildiğini hatırlatmıştır. Arsenlüpen gibi bir hırsız Konyada 8 ev soyduktan sonra Şarlokholmes vari yakalandı Yukarı Ege notları: Burdurun arazi ve iklim hususiyetleri tarladan birini eken iki kişiden birî yağmur istiyorsa diğeri istemiyordur. Çünkiİ ziraatleri ayni fey değildir. Burdurdi böylesi hiç yoktur diyecek değiliz, belkî vardır, fakat pek az olduğu muhakkaktır. Burada farklar, komşular arasmda' olmaktan ziyade iklim ve mıntaka ara • • smda tecelli eder. Meselâ: Bol yağmurlar, Burdur kaza merkezile Tefenni kazası ovasına çok iyi gelir. Bilhassa Ka« ramanlı, Çavdır, Horzumlu ovalanna pelc faydalıdır. Fakat vilâyetin ayni kazası olan Bucak için vaziyet tamamen zıddır. Bu kazanın arazisinin su sathma pek yakın olduğundan vasatî geçen yağmurlar, mahsulü tehlikeye koyduğu gibi tohumo da muhakkak mahveder. Bu kasabanın ziraat sıkletini Kestel gölü teskil eder, Göl diyince bildiğimiz göller anlaşılma* malıdır. Bu gölün diğer göllere benzemiyen bir fevkalâdeliği vardır: Bu gölde daima su bulunmaz. Fakat fazla yağmur yağdığı yıllarda da saha su ile dolar, kolay kolay boşalmaz. Sahayı çerçeveliyen Karaalıler dağının eteğinin bir k*nannda bir mağara mevcuddur. Buna tarihte «Katarktes» derler. Bu Düden, sulan yai vaş yavaş emer ve uzaklara nakleder. Köylülerin ifadesine göre, bu Düden çok esatirî bir hikâyedir... , 926 senesinde Burdur Valisi Celâl, Belediye reisi Fahrettin, fırka muteme<ti Kazancızade Süleyman ve vilâyet jandarma kumandanı Abdülkadirle vilâyel hududları dahilinde bir gezinti yapmıştık. Mevsm tamamen yazdı. Vilâyetin nahiyelerile birçok köylerini dolaştıktan sonra Kestel dağından Kestel köyüne in * dık. Göl hakkında biraz malumat aldık* tan sonra merakla Katarktesi, yani Düdeni görmek istedim. Sular çekilmişti. Sefer heyetinin karan: Kestel köyünün bej kaynağı ortasındaki ihtiyar çınarın altın* da bir iki saat istirahat etmek, sonra da Bucak kazasına yollanmaktı. Arkadaş » lar dinlenirken fırsattan istifade edereK göle indim. Rehberim gösterıyordu* Görüyorsun ya ağam! Tıpkı bi» dev ağzı gibi, gölde su varken vay bura» lara düşenin halıne; bu givlerin arasında boğulur, parçalanır gider... Manzara cidden vahşi idi. İki buçuB' üç metro büyüklüğünde kadid bir timsaiı ağızma çok benziyen bir methal, adet» seyircileri yutacak gibi duruyor. Her ne ise işin meraklı cihetini bir tarafa bıraka* rak esasa geçeliı Yukanda gördüğümüz gibi BurduıJ ve Tefenni için gayet iyi gelen bol yağ« murlar, burası için hiç te iyi değilmiş* çünkü bu kazanm aşağıyukan bütün ekirt tarlalan göl hududu dahilinde bulunu yormuş. Eğer I Jenin ağzına büyükçe bir lokma tıkılmazsa ve sular vaktindö çekilerek giderse o sene mükemmel bir mahsul alınabilirmiş. Fakat Düdenin ağı» zına hazmı ağır bir lokma çatarsa sular çekilmez ve o vakit mahsul değil, tohumlar bile mahvolurmus. Fakat yağmurlar vaktinde yağar, sular da zamanında çekilirse Bucaklılar o yıl Kestel gölünü es« ki tabirle «Nili Mubarek» gibi takdis ei derlermiş. Ne çare ki bu kuyruklu yıldız pek nazlı imiş, ancak beş altı senede bir kere arzı çehre ediyormuş. Burdur merkezine gelince: Kar, don* kırağı, rüzgârlardan fırsat bulursa, esasen pek mümbit olmıyan topraklanndan biraz istifade edebilir. Burdur merkezinin şimdiye kadar dayandığı üç geliri vardı. Bunlar da afyon, gülyağı ve halıcılıktı. Gelecek yazımızda bu üç dayanaktan ikisinin ve beş altı yıl zarfında hububatm geçirdiği safahatı yazacağız. NEVZAD EKREM Kıtlığı ve bolluğu dişleri arasında tutan bir ağîz: Kestel gülü düdeni îzmirden Yukan Egenin üç büyük ve önemli gelirinden biri olan afyon için evvelce konuştuk. Şimdi de diğer iki kaynağından bahsedeceğiz. Hah ve gülyağcılık.. Bu iki gelirle beraber istihsalâtın mahiyetini tesbit etmeden önce, Burdur vilâyeti ziraatmin bazı hususiyetlerinı, toprak cinslerinin kanşıklığını, havalann birbirine uygunsuzluğunu, çekilen zah meti, biraz olsun öğrenmekliğimiz icab ediyor. Bu vilâyetimizin oldukça geniş olan arazisinin yalnız % 25 şi hububat ziraatine elverişlidir. Diğer kısmı da şöyle tasnif edilebilir: 10 bin dönümü bağ, 800 bin dönümü ormanlık, 40 bin dönümü de otlakiyedir. Ziraate elverişli olan % 25 şi 800 bin dönüm tutmaktadır. Bunun yansı her sene ekilmekte, diğer yansı da nadas yapılmak suretile dinlendirılmektedir. Topraklann cinsine gelince: % 46 kireçli, % 10 küsuru killi, 22 si ince kum ve 20 si de iri kumdur. Bütün bu fennî tahlillere çiftçi bir çırpıda «geren» top rak diyiveriyor. Bu toprak; dondan kabarmaz, tava zor gelir, sık sık sulanmağa muhtacdır. Basılınca sıkıştığı gibi kolay kolay da ısınmaz. Gübrenin adeta düş manıdır. İstenıldıği kadar gübre atılsm, bir yıl zarfında cayır cayır yakar ve gübrede fayda verecek küçük bir ha^sa dahi olsun bırakmaz. Her yıl gübreyi lazelemek lâzımdır. Bu topraklardan gübresiz istifade etmek pek zordur. Vakıâ bu kısım ara?inin miktan endişe edilecek kadar çok değildir. Nihayet % 12 13 nisbetindedır. Marn tabakasınm parça lanmasından ileri geldiğine hükmedilen bu toprağa, çiftçi dilile kül toprağı denır. Maamafıh bu toprakta inbat kuvveti hiç yok değildir. Asıl arazinin büyük kısmı, yani % 80 ni gübreye muhtac olmıyan kısımdan teşekkül ediyor. Bu arazi tamamen meyilli olduğundan etraftaki dağ ve yaylalardan yağmur ve güneşin erittiğıni rüzgâr sürükleyip getiriyor ve bu suretle gelen bakir toprak.ar, inbat tabakasını sık sık takviye ediyor. Üçüncü kısma gelince: Bu kısım, pek az olup büyük çapta akan sel teressübatından husule gelmiş rüsubî araziden ibarettir. Bu mıntaka, deniz seviyesinden 500 den başhyarak 1000, 1500 metroya kadar yükselir. Bu yüksekliklerde ziraat yerleri yani tarlalar vardır. Bunun içindir ki bu havzada üç iklim hüküm sürer gibidir. Bunları da şöylece tesbit edebiliriz: 1 yayla, 2 ora tabirile sahil (ki deniz kıyısı demek değil de, aşağı arazi demektir), 3 Burdur. Sahil denılen yerler, ekseriyetle Bucak kazası hududlan dahi lindedir. Yaylalar, kaza merkezinin dağlık kısımlarile Tefenni kazasının birçok yerlerini ihtiva eder. Merkezin yayla ve sahil kısmmdan maadası, orta derece iklimi meydana getirmektedir. Sahil arazide: Harman kaldınlır kaldırılmaz, hemen hiçbir ameliyata tâbi tutulmadan hububat toprağa gömülebilir, yani kuruya ekilebilir. Mıntakanın birinci derece mahsulü buğday, ikincisi arpa ve haşhaştır. Üçüncüsü: Mısır dan, burçak ve karnıkara böğrülcedir. Bu vilâyetimizin, her yere benzemiyen ve uymıyan bir başkahğı vardır ki o da arz seviyesi müsavi olmadı ğmdan kar, don, kırağı, yağmur ve rüzgârlar mahsule göre değil, mıntdkaya göre zıd düşer ve yahud fayda verir. Bu anzalar yurdun pek az yerine inhisar eden bir hususiyettir. Başka yerlerde yekdiğerine yakm iki şısında acemi bir güreşçi vardı. Müsa bakanın bitmesine 20 saniye kalarak hasmını tuşla yendi. Fakat çok fena güreşti. Oyun yapıyordu. Ekseriya o yunların neticesi kendi aleyhine dö nüyordu. Benim tahminime göre, bu güreşçiyi bizim Nuri yenebilir, Mustafa ise yüzde yüz haklar. Almanyamn en meşhur güreşçilerinden Sperlingle Hornfischeri maalesef göremedim. Sperling 66 kiloda üç kere Avrupa birincisi, iki kere olimpiyad ikincisi, 5 kere de Almanya şampiyonu olmuştur. Fevkalâde bir güreşçidir. Şimdi 61 kiloda güreşiyor. Almanlar Hornfischerden bahsederken hayranlıklarını saklıyamıyorlar. 185187 boyunda ve ince uzun olan Alman ağır sikleti, olimpiyad ve Avrupa birinciliklerini kazanmıştır. Fevkalâde eçvik ve süratli güreştiğini, çok oyun yaptığını söylüyorlar. Birincikânunun 12 sinde Berlinde İsveçli Swevsanla müsabaka yapacaktır. Bu mühim müsabakayı görebilmek fırsa tına nail olamıyacağımdan cidden müteessirim. İer. Balkanlarda ve merkezî Avrupada Mıntakalar, mıntaka heyelteri ve feiyi dereceler elde eden güreşçilerimizin derasyonlar Almanyada, spor teşkilâtıAlmanlarla temas etmesinde büyük nın esasını teşkil ederler. Almanyamn faydalar vardır. Henüz faaliyetin baş güreş sahasındaki terakki derecesini langıcında bulunan güreşçilerimizin elAvukat, bundan başka Staviskinin anlatabilmek için bu memlekette fede etmekte olduklan neticeler onlara derasyon başkanımn söylediğine nazaEmniyeti Umumiye komiseri Bayardın programlı bir mesai yolu gösterilmesini ran 100 bin güreşçinin faaliyette buhafiyesi olduğunu ve ondan aldığı tavsiye icab ettirir. SEYFİ CENAB lunmakta olduğunu söylemek kâfi gemektublarile her yere girip çıktığını da lir. Bu güreşçüerden 30 35 bini tec söylemiş ve demiştir ki: rübeli, diğerleri tecrübesiz güreşçiler « Staviski takib edileceği yerde hidir. Tecrübesiz güreşçiler de talebe ve maye görmüştür. Emniyeti Umumiye, Yugevd namlarile iki kısma ayrılmakDahiliye ve Ticaret Nezaretleri Stavis tadır. kinin işlerinden haberdar edildikleri halYugevd kısmına girenler 14 18 yaş de harekete geçmemişlerdir.» arasındaki genclerdir. Diğerleri ise 18 Heyeti hâkime, Orleans şahidlerinden yaşından fazla olanlardır. Almanya güreş federasyonu reisile sonra Bayonne şehri hâdiselerile alâka bu mesele hakkında görüşürken iki sadar şahidleri dinlemeğe başlamıştır. îlk ate kadar Bonn şehrine gitmek üzere şahid o zaman Bayonne belediye reis veyola çıkacağım, orada genc güreşçilern} kili olan M. Anthelmedir. Almanya birincilikleri müsabakalanna. Bu zat, Bayonne belediye bankasında gireceklerini ve bu müsabakalar içım meydana çıkan Staviski suiistimali üze Almanyamn dört bir tarafından 500 gü1 rine Tissiernin sahte bonolann kendi terreşçi geldiğini söyledi. tibi olduğunu itiraf ettiğini, Garotnun bu Genclerin ne gibi dereceler elde et işi başlangıcdanberi bildiğini söylediğini tiklerini başkana sorduğum zaman, baanlatmıştır. na şu cümleyi söyledi: « Bu çocuklar öyle güreşiyorlar ki Belediye bankası hesabatındaki sah hakemler oyunlarm birbirini takib ettekârlıklan meydana çıkaran maliye memesinden sayı vermekte müşkülât çe muru Sadron, belediye reisi Garayı it kiyor. ham edecek yollu sözler söylemiş, kendi14 yaşmda böyle güreşen ve on bin Bugün tngiliz millî takımında oy sini ikaz ettiği halde bu ikazına kulak alerce gencin içinden seçilecek olan denıyacak Arsenalli dört oyuncu sılmadığını anlatmıştır. M. Sadron, Tislikanlılan düşünüyorum...» Almanya îngiltere millî futbol ta sier hakkında da ağır bir ithamda bulunAlman güreşçiliği 1936 olimpiyadlanna şöyle hazırlanıyor: knnlan bugün Londrada Totenham ku muş, hesabatta bulduğu sahtekârlıklan Bir köyde bir güreş kampı vücude Iübünün sahasında karşılaşaklardır. Ge meydana çıkarmak istemesi üzerine Tisgetirilmiştir. Her sikletten seçilen 6 gü rek Almanlar ve gerek îngilizler bu kar siernin : reşçi bu kampa gönderilmektedir. Sakın böyle birşey yapmayınîz. şılaşmaya büyük önem verdikleri için Kampta 15 günlük tam bir mesai uzun zamandanberi bu maça hazırlan Bu rezaletin ağırlığı altında ezilirsiniz programı tertib edilmiştir. Her siklette Dediğini söylemiştir. makta idiler. Alman millî takımmm kar6 şar olmak üzere ceman 42 Alman güşısma çıkanlacak olan îngiliz takrmı, reşçisi kampta 15 gün çalıştıktan sonIpek fabrikatorlan ra aralarında müsabakalar yapmakta büyük bir dikkat ve itina ile seçilmiş, her toplanamadılar oyunc uüzerinde binbir mülâhaza yürü ve kendi mıntakalarma gönderilmek Cumartesi günü endüstri genel direktedir. Güreşçiler mıntakalarmda bu tüldükten sonra takıma alınmıştır. îngilundukları iki hafta içinde idmanları liz millî takımının dört oyuncusu Arse törünün başkanlığı altında bir toplantı na devam etmekte, fakat bu işi serbest nalden, biri Sonderland, biri Derbi Kan yapan ipekli kumaş fabrikatorlan dün de olarak yapmakta, bu müddet bitince ti, biri Mançister, biri Bermingam, ikisi bir içtima yapacaklardı. Fakat bu toplantekrar kampa avdet etmektedirler. Midelsburug, biri de Boltonvandirersden tıya en az 26 fabrikatorun gelmesi bekBu mesai aylarca evvel başlamıştır olmak üzere seçilmiştir. lenirken ancak yedi fabrikator geldiğinv* olimpiyaddan iki ay evveline kadar Alman millî takımı da büyük bir itina den toplantı yaplamamıştır. böyle devam edecektir. Olimpiyadların başlamasından iki ay evvel de seçile ile hazırlanmıştır. Alman futbolculan, Kok vaziyeti cek olan güreşçiler müsabakalara ka evvelki gün tayyare ile Londraya git dar gayet sıkı bir idmana tâbi tutula mişlerdir. Ekonomi Bakanmm Vali Muhîttin caklardır. Bu maçı görmek üzere Almanyadan Ustündağa Istanbulun kömür işinin halli Berlinden ayrılmadan evvel mıntaka Londraya on bin seyirci gitmiştir. Bu se etrafında verdiği direktif piyasada bu işin seçme müsabakalarını görmek fırsatma yircileri götürmek için 35 bin tonluk Ko halline doğru kat'î bir adım telâkki edilnail oldum. Müsabakalarda bariz bir lombüs vapuru kiralanmış, ayrıca 19 hu mektedir. hususiyet yoktu ve güreşenlerin içinde susî tren kaldınlmıştır. Dün yaptığımız temaslara nazaran y.lAlmanyanın meşhur güreşçilerinden Içmde bulunduğumuz senenin en mü lık kok ihtiyacı 80,000 tondur. Bunun ancak bir tanesi bulunuyordu. Sehn binder isminde olan bu güreşçi Alman him bir spor hâdisesi olacak olan bu maç 40,000 tonunu şimdiye kadar gazhaneler yapmakta idi. Sömikok fabrikası da yanın 1934, 1935 ve 1936 seneleri şam îsveçli Otto Ohlssen idare edecektir. piyonudur. Kendi kulübünde ağır siklet Îngilizler, Alman futbolculanna ve 54,000 ton sömikoku her yıl satışa çıkabulunmadığı için Berlin mıntakası seç Alman seyircilerine karşı Londrada hu rabilecektir. Fakat bu sene gazhaneler melerine ağır siklet olarak giriyor. Karazamî 25,000 ton kadar kok satışa çıkarmıştır. Sömikok fabrikası da faaliycte geçeli ancak 1,5 ay olduğu için 6500 ton kadar sömikok istihsal edebilmiştir. Tüccar elindeki stokun da 1900 ton olduğu anlaşılmaktadır. Bu vaziyette ihhyacı karşılıyabilmek için haricden kok gelmesi zarurî görülmektedir. Kurnaz hırMiz yakcdandıktan sonra jandarmalar arasında Konya (Özel) Meram bağla rmdaki yazlık hayat gevşemeğe başla dıktan sonra Konyaya nakil ile orada kalma arasında hırsızlık vak'alan bkşlamış, bunu yapan bir türlü bulunama mışh. On beş gün içinde birçok evlere giren ve birçok eşya çalan bu hırsızlar kimlerdi?.. Nasıl ve ne vakitler iş görüyorlardı?.. Bunlar da bilinmiyordu. Soyulan ev sayısmm az zamanda sekize kadar çıkması bunun behemehal bir hırsız kumpanyası tarafmdan ve muhtelif istikametlerden yapıldığma dair bir fikir veriyordu. Hırsızlık kapı kilidleri kınlmak, bahçe duvarlanndan atlanmak suretile yapılıyordu. Zaman zaman yeni bir evin soyulmuş olduğu şikâyetine karşı işine dört elle sanlan jandarma hırsızlara aid hiç bir eser görmedikçe ve hiçbir malumat almadıkça kabına sığamıyor, çözemediği bu düğüm karşısmda ne yapacağını dü şünmeğ başhyordu. Hırsızlığın bir kumpanya tarafından ve bir plânla yapılmakla olduğu hakkındaki kanaat jandannayı aldatmış ve bir hayli de yormuştur. Nihayet geceli gündüzlü ve gizlice yapılan araştırmalarıle jandarmalanmızdan Ali oğlu îsa çavuşla Kilisli Haşim oğlu Ibrahim onbaşı bu vak'alann bir kum panya tarafından değil bir tek hırsız tarafından yapılmakta olduğunu keşfe diyorlar. • ' '• • Hırsızlık hep kilid kınîmak suretile oluyor. Vak'a mahallindeki ayak izleri hep biribirinm ayni... Bu iki gayretli jandarma bu ayak izlerini hafızalanndan silmiyerek ve daima gözönünde bulun durarak hiç belli etmeden her gördükleri adamm ayaklanna ve bıraktığı ayak izlcrine bakıyorlar. Uç gün evvel yanlanndan geçen bir adamm ayak izleri gözlerine batıyor, biribirlerine göstererek şüphelerini bir araya topluyorlar. Üzerlerinde çok kuv vetli şüpheler uyandıran bu ayak izleri nin sahibme soruyorlar: Adm ne senin arkadaş?... Adam, adınm Nebi olduğunu söylüyor. Çavuşla onbaşı Nebi adındaki bu adamdan bazı yerler sorarak oralannı kendilerine göstermesini istiyorlar. Bundan da maksadlan onu mvhtelif yerlerin topraklan üstünde gezdirerek hırsızlığa uğrıyan evlerin yanlanndaki topraklar üstünde de ayak izlerini görmektir. Her yeni iz çavuşla onbaşınm şüphe sini arttınyor. Bunun üzerine esas meseleye girişerek şimdiye kadar soyduğu evlerden çaldığı eşya ve mücevheratı nerelere koyduğunu göstermesini istiyorlar. Nebi evvelâ tabiatile inkâr ediyor. Fakat kurtuluş olmadığını, işin anlaşıl mış bulunduğunu görünce yaptığı hırsız lıklan bir bir sayıp döküyor. Nebi Ilgm ilçesinin Derbend kamu nundan Ali admda birinin oğludur. Tam sekiz ev soymuş ve çaldığı eşya ile mücevheratı yok pahasına köylerde satmış tır. Çalınan eşya ve mücevheratm tah mmî kıymeti sekiz bm lira kadardır. İngiltere Almanya millî maçı Bugün Londrada senenin en mühim maçı yapılacak * c Bir öğretmenin ölümü Samsunluları müteessir etti • •••••••••••••••Tı ı ı ı i ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı n ı ı ı n ı ı t ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı Trikolor takımı dün şehrimize geldi Dün şehrimize gelen Trikolor tahfmt Romanyanın Trikolor futbol takımı yomunda bir ekzersis yapacaktır. Cumartesi günü ilk maçı Taksim stadiki müsabaka yapmak üzere dün Romanyomunda oynıyacak olan Trikolor ta ya vapurile şehrimize gelmiştir. Bu ta kım, 16 futbolcu, iki idareci ve bir antre kımı, geçen ağustosta Avrupa seyaha tinin son maçını Bükreşte yapan Galatasörden mürekkebdir. sarayı 4 1 gibi büyük farkla mağlub Romanya takımı bugün Taksin tfad etmiş kuvvetli bir takımdır. Nebiyi yanlanna alarak köy köy gezen jandarmalanmız çalınan eşya ve mücevheratı da satıldıklan yerîerden birer birer toplamışlar ve bunların asıl sahiblerinin yüzlerini güldürerek hırsızı ad liyeye teslim etonişlerdir. Jandarmalanmızm bu muvaffakiyeti Dağcılık Kulübünün faaliyeti mal sahibleri kadar halkı da sevinduinekHer yıl olduğu gibi Dağcılık kulübü tedir. bu yıl da kış sporlarına başlamıştır. Bu E. KOCA münasebetle bir de Ping Pong turnuvası tertib edilmiştir. Kulüb üyeleri, bayramı Uludağda Limonculann vaziyeti geçirmek için şimdiden hazırlıklara Ticaret Odası idare heyeti limonun başlamışlardır. Bu yıl bayramda Burhale girip girmemesi meselesi hakkındaki saya gideceklerin sayısı başka yıllardan daha çok olacağı yapılan müracaatler müzakereyi dünkü içtimaında tehir etnvştir. Öğrendiğimize göre Odanın bu işi den anlaşılmaktadır. tetkik eden komisyonunun vardığı netice Kongreye davet îstanbul Spor kulübü başkanlığmdan: şimdiye kadar yalnız limon ticareti ya8/12/935 pazar günü saat 10 da ku panlann halde bulunan bütün esnafın lilübün senelik kongresi yapılacağmdan mon satmalarından çekinmeleridir. Limon bütün üyelerin Cağaloğlu Halkevi sa tacirlerinin nitekim bunda hakh olduklalonunda bulunmaları rica olunur. rını hadisat göstermiştir. Samsun (özel) Kendisini az zamanda, gerek talebelerine ve gerek tanıştığı kimselere sevdirmeğe muvaffak olan, orta okul musiki öğretmeni Faik, tutulduğu kara humma hastalığından kurtulamıyarak ölmü§tüx, Faikin da ha çok gencken ölümü, talebeler ve tanışları arasında büyük bir teessür uyandırmıştır. Cenaze töreni çok acıklı ve kalabalık olmuştur. Resım cenaze törenini göstermekte dir.