CUMHUBÎYET 28 HazLran 1935 KHçOkj Hikâyej Beyaz çocuk Şihi divanını tetkik Françoi* Coppeeden r. Yazan: Doktor Ali Nihad Basan: Sühulet kitabhanesi îşte eşi az görünen değerli bir kıtab. Daha ilk sahifeden anlıyoruz ki dok tor Ali Nihad, salt Şıhi adlı eski bir şairi bize tanıtmak istememiş, kendi ni de irfan âlemin* prezante etmeği düşünerek bu eseri yazmıştır. Onu bu ülküsüne erdiğinden dolayı tebrik ederim. Ayni zamanda ilim yoluna dökü len her gencimizin, taşıdığı şehadet name veya üzerinde oturduğu koltuk la değil, bu gibi gerçekten yüksek ya zılmış eserlerle kendilerini bize ve her tarafa tanıtmalarım dilerim. Bu candan gelen dileği ortaya koy duktan sonra esere geçiyorum: Türk edebiyatüe az çok uğraşanlar Şıhiyi bilirler. Çünkü o osmanlı devrinin ilk iyi yazan, şiirde yenilik yapan bir şairidir. Fakat Şihiyi bilmek onu ta nımak değildır, adının Sinan, yahud Yusuf oluşu Kermeyan Beyinin saraymda hekimlik yaptığmı, sonraları Çelebi Sultan Mehmede yanaşarak onun hekimbaşısı oldugunu, ölümüne yakm günlerde bir dükkân açıp attarlık et tiğini bilmek te Şihiyi tanımış olmak lığı temin etmez. Onun acemceden Hüsrev ve Şirin manzumesini türkçe ye çevirmeğe giriştiğini, harname yazdığını, büyücek bir divan bıraktığmı, 1424 te ölüp Kütahyada gömüldüğünü öğrenmek dahi şairin benlığine kadar inilmiş olmak sayılmaz. Bir şair; hangi yolun yolcusudur, muhitinden ne gibi ilhamlar almış ve muhitine neler vermiştir, kültürünün derecesi nedir, lisan üzerindeki tasar rufu nasıldır, hangi şairlerin tesirı al tında kalmış ve hangi şairler üzerinde müessir olmuştur, fikrini ifade için kullandığı malzeme ne değerdedir, o rijinalitesi ne ayardadır, hayatı ve tabiati nasıl görmüştür, kendi varlığına güveni ne biçimdedir, ne şekılde ve hangi mevzularda eserler bırakmıştır, büinmezse anlaşılmış olmaz. Doktor Ali Nihad, bize Şihiyi işte tahlil ve tenkid ilminin emrettıği bü tün bu vecibeleri yerine getirerek an latıyor. Bız bu kitabı okuyunca Şihinin Selmanı Savecîden geniş mikyasta müteessir ve mülhem olmak şartile mutasavvıf bir şair oldugunu; sofî bir telâkki ile aşk, gene tasavvufu ehle yara şan koyu bir nikbinlik, iç âlemine mahsus bir ılâhî sarhoşluk içinde eserler yarattığını; ömründe refah yüzü gör memekle beraber rindliğinden, âşık hğından bir zerre kaj'betmediğini; kendi kudretine daima güven beslediğini ve fakat o kudreti anlamıyan yurddaş ve çağdaşlarına kırgın yaşadığını öğ reniyoruz. Gene bu eser bütün İstan bul kütübhanelerinde beş tane Şihi divanı bulunduğunu ve bu divanların karşılaştırılmasile şairin muhtelif şe kil ve mevzularda (1031) beyit yazdığının anlaşıldığını, Hüsrev ve Şirinle harnamenin bunlardan haric oldugunu, 198 gazelle 23 kasidede kullandığı ve zinlerin hangi bahirlerden alındığını öğrenmek zevkini bize veriyor. Fakat kitabm değeri, derin bir tetkik mahsulü olan bu tahlillerde de değildir. Herhangi bir merak sahibi dişini sıkarsa bu saydığım bilgileri Şihi divanından çıkarıp ortaya koyabi lir. Saygı değer doçendin yaptığı bü yük iş, Şihinin mutasavvıf bir şair oldugunu söylerken tasavvufu da hepi mize mülâyim gelen bir üslubla ve bir çırpıda anlatması, şairin kullandığı bütün kelimeleri birer birer ele ala rak onların tasavvuftaki anlamlarım göstermesi, üstelik Şihi ile çağdaşları üzerinde müessir olan İran şairleri nin de ayni kelimeleri ve ayni mevzu ları nasıl kullandıklarını bize öğret mesidir. Bu suretle Şihi Divanını tet kik adlı kitab Türk edebiyatından bir yaprak olmaktan çıkıyor, İran edebi yatının da birkaç önemli sahifesini içine alıyor. Biz, bu eseri okumakla hem Şihiyi, hem yirmiden fazla İran şa irini tanımış oluyoruz. Fakat, yuka rıda da söylediğim üzere asıl tanıdı ğımız doktor Ali Nihadm edebî ve li sanî kudretidir. Değerli doçend, şu pek güzel eserile bize kendini tanıtı yor ve Üniversite doçendlik kürsülerinin nasıl ehliyetli şahsiyetlere verılmiş oldugunu parlak bir belâgatle anlat mış oluyor. Ben, hiç tereddüd etmeden söyliye bilirim ki yurdumuzda hiçbir şair, Şihi gibi tetkik edilmemiştir. Çünkü bugüne kadar başka bir doktor Ali Nihad çıkıp Ahmediyi, Fuzuliyi, Nef'iyi, Nedimi böyle ilmî ve pek sıkı bir süzgeç ten geçirmedi. Her büyük şairimiz hakkındaki bilgilerimiz, nihayet şu kita bın çıkmasmdan önce Şihi hakkında taşıdığımız bilgi ile eşittir. Doktor Ni Üç gemüik yolcu taşıyan vapurlar! Ucuz biletler yalnız bir vapur için olursa... Eskiden perşembe akşamlan ve cuma sabahları satılmakta olan ucuz gezinti biletleri şimdi cumartesi akşamlan ve pazar sabahlan muayyen postalar için satılmaktadır. Venizelosun Yaptıkları Jazan: Sabık İntellicens Servis Şefi Sir Bazil Tomson v 89 " ^ Şimdi artık Yunanistan bir orduya sahib memleket değil; bir ordunun egemenliği altında bulunan bir memleketti! Yunanistan topraktan başka daha kıymetli şeyler de kaybetmişti. Ulusal şeref ve izzetini ayaklar altına almıştı. Şimdi artık Yunanistan bir orduya sahib bir memleket değil; bir ordunun egemenliği (hâkimiyeti) altında bulunan bir memleketti. 1924 te yapılan bir kanunda «asfeeri veya sivil bir mahkeme tarafından verilen idam hükiimlerini veya 1922 yılındanberi catana ihanet cürmile mahkum olanlarn verilen başka cezalan tenkid ve muahaze etmek, beğenmemek ve bunlara hücum etmek suretile siyasal ihtiraslan tahrik cden veyahud da tahttan iskat edilen Kralhk hanedammn tarihini yazan her Yunan Vatandaşı harb divanma verilir» deniliyordu. Son senelerde, ne kadar Yunan yurddaşı, gazetecisi veya tarihçisi bu iptidaî kanunun kurbanı oldu? I Tichîer, kansınm gebe olduğunu 5g rendiği vakit çok sevinmişti. Elli yaşmda baba olmak onun koltuklannı o kadar kabartyordu ki... Madam Tichlerin gebe olması herkesi hayrete düşürdü. Nasıl, bu ince Parisli kadın anne olacaktı hal *** Madam Tichler gayet toplu ve sıhhatli bir yavru dünyaya getirdi. lsmini Gus tave koydular. Annesi onu ilkönce hiç sevmemişti; yanıbaşında kel ve dişsiz bir çocuk görünce: «Aman, nekadar çirkin!» diye haykırmışb. Fakat sonra annelik duygu lan üstün geldi. Çocuk doğduğu gün Mösyö Tichler ilk defa olarak Borsaya biraz geç gitti. *** Tichlerler evlenmezden evvel, Madam Bader isminde bir genc kadınm hiçbir zaman iyi bir anne olamıyacağını söylemişti. Ne biiyük iftira! Evet, Madam Tichler oğlunu seviyordu.. Fakat bir oyuncak, bir bebek sever gibi.. Fazla değıl. *** Madam Tichler de biblo aşkı pek büyüktü. Gustave da onun kolleksiyo nunun en kıymetli biblosu idi. Çocuk yürümeğe başladı.. Annesi o • nu ba.let oyuncuları gibi süslüyor, ve bacaklan güzel olduğu için de, herkes görsün d/ye, çorab giydirmiyordu. Zavalh yavru soğuk havalarda, fakir çocuklan gibi buz kesivordu. Herkes Madam Tichleri methedi yordu. Onun fena bir anne olacağını iddia edenler nekadar yanılmışlardı! Şimdi ondan iyi bir anne yoktu.. Çocuguna o kadar iyi bakıyordu ki.. Küçük Gustave nakadar büyümüştü bilseniz... Annesi onu bütün çocuk balolarma götürüyor. Gustave da her baloda göze çarpıyordu. Elbiseleri her zaman ö'bür çocuklannkinden daha güzeldi. Bu su retle Madam Tichler her fırsatta çocu gundan bahsettirerek övünüyordu. Yavrusu kaç defa Üçüncü Henri, Onbeşinci Lüi zamanı papazı, Macar köylüsü kıyafetinde alkışlanmıştı. Fakat bütün bu alkışlar sadece Madam Tichlerin kol tuklannı kabartmağa yarıyordu. Gustavea denecek yoktu: Kıvırcık kumral saçlan ve bir göl gibi derin göz lerile çok güzel bir çocuktu. O kadar meşhur olmuştu ki herkes: «Madam Tichlerin oğlu gibi güzel» diyordu. Çocuk beş yaşına gelince annesi da yanamıyarak onun portresini yaptırdı. Bu portre adeta zamanının en büyük hâdisesi olmuştu, herkes ondan bahsedi yordu. Portreyi meşhur ressam Petrus Berand yapmıştı. Resmin boyası vurulur vurulmaz herkes tabloya: «Beyaz ço cuk» ismini verdi. Artist bu tablo ile hakikaten gayet inceden inceye uğraşmış b.. Çocuk bir şimal ayısınm postu üs tünde ayakta durmuş, arkasını beyaz i pekten bir perdeye vermişti. Beyaz a yakkabı, beyaz kadifeden bir bluz, bir büyük beyaz fötr giymiş, bir elinde bir zambai dalı tutuyor, ve öbür elile de, keodi gibi beyaz, büyük bir tazıya da yanryordu. Diyerek, iki saattenberi salon salon dolaşmaktan yorgun ve halsiz kalan, i kide birde esniyen Gustaveı öpüyardu. •*• Bu andan itibaren, annesi nereye gitse Gustaveı da beraber alıyordu.. At yanşlanna, tiyatrolara, her yere.. Çocuk şimdi her tarafta meşhurdu: Nicede, içme şehirlerinde, deniz banyolarında, her yerde. Neîede olursa olsun, otelciler onu gördükleri vakit ellerini uğuşturarak: îşte küçük Gustave Tichler, der lerdi.. Bu mevsim iyi para kazanacağız. Fakat seneler geçiyordu.. Kadmlan korkutan seneler! Küçük Gustave birdenbire boy attı. Annesi onu artık eskisi gibi cicilibicili giydiremez oldu. Madam Tichler son zamanlarda sol mağa başlamıştı. Fakat çocuğu o kadar güzel ve o kadar şıktı ki kendisinin ihtiyarladığına kimse dikkat etmemişti. Lâ • kin Gustave da diğer çocuklar gibi gi yinmeğe başladığı vakit.., Muhakkak o Bader admdaki yılan kadınm hakkı vardı, Madam Tichlerin annelik sevgisi pek kuvvetli değildi. Gustave benzerleri gibi giyinince adeta bir delika^lı olmuştu. Madam Tichlerin yakın arkadaşlan da bu noktayı kendisine işaret etmek fırsahnı kaçırmıyorlar: Aman kardeş, diyorlardı, ne bü yük oğlun var öyle!... Seni adeta ihti yar gösteriyor! Bunu o kadar çok tekrar etmişlerdi ki, annesi nihayet çocuğy,nu bir yatı mek tebine atu. Gustave şimdi on beş yaşlannda bir delikanlıdır. O kadar nazlı büyütüldükten sonra yatı mektebi ona o kadar ağır geliyor ki... Sıkıntıdan bir köşeye çeki liyor ve mütemadiyen sigara içiyor. Hocalan onu hiç sevmiyorlar. Haylaz ço cuk her hafta ceza olarak dışarı çıkamıyor. Fakat annesi bundan hiç müteessir olmuyor; bu koca çocuğun herkesin gözünden uzak kalmasmı tercih ediyor. Zavalh çocuk! Bir hafta kurtulur da eve gelirse gene annesini göremiyor. Kadm kocasile ya misafirliğe gitmiştir, ya gezmeğe. Biçare, koskoca masanın bir köşesinde yalnızca yemek yedikten sonra salonun loş bir köşesine çekilerek uşağm gelip kendisini mektebe götürmesini bekliyor. Bazan da gözleri «Beyaz çocuk» un portresine ilişiyor ve hüngür hüngür ağlıyor. Zavalh yavru.. Artık sevilmiyor.. Sanki kırık bir oyuncakmış gibi! VARAL Şarkta yakalanaı. kaçakçı çetesi Artvin (Hususî) Artvin, Burçka, Murgol ve Ardatom mıntakalarındaki kaçakçılığı itiyad edinmiş kimseler vardır ve bunlar mütemadiyen takib edilir. Kahraman jandarmalanmız son günlerde kaçakçılarla mücadeleye yeni bir şiddet vermişler ve birkaç gün devam eden Halk bu şaheseri çok takdir etti; takibden sonra bu havalinin en azılı kaPetrus Bertrand da bir madalya ile tal çakçılarını arkalarında tütun denkleri, ellerinde mavzerler olduğu halde, Viçe, tif edildi. Arhavi, Pozer ve Of taraflarına tütün Eser ChampsElysees sarayında teş hir ediliyordu. Neşeden sarhoş gibi olan gotürürlerken yakalamışlardır. Kaçakçılarla, jandarmalar arasında Madam Tichler de buradan hiç aynl mıyor ve tabiatile resimde olduğu gibi saatlerce musademe olmuş ve kaçakçılargiyinmiş olan Gustaveın elinden tutarak dan ikisi dumandan istifade ederek kaçmış, diğerleri yakalanmıştır. onu salondan salona dolaştınyordu. Kaçakçılan yakalıyan cesur jandarmaMadam Tichler koltuklannı kabarta kabarta geçerken halk Gustaveı göste lanmız îzzet onbaşı, İbrahim. Ahmed, İsmaildir. rerek: .Yalçın kayalı dağlari, binbir geçid Bakm, bakın, diyordu, işte o.. vejen boğazlan, milyonlar saklamağa el«Beyaz çocuk!» verişli ormanları bulunan Burçka, MurMadam Tichler birçok tanıdıklanna gul, Artvin ve Ardanoç mıntakalarının xasgeüyor rt hepsi de: çok değerli jandarma kumandanlan ve Aman kardeş, ne muvaffakiyet!.. tam manasile yiğit jandarmalan bu giInsan bu tablov» hayran oluyor.. Doğ dişle havaümizde bir tek kaçakçı bırakbu bir h»rikal mıyacaklardır. re yükselmiş ve bu mevkilerin kendilerîne verdiği resmî kudretleri suiistimal etmekPazar günleri umumî tatil günü oldute bulunmuş olan adamlann emirleîini, ğundan ve mevsim de yaz bulunduğunartık mırıldanmadan yerine getirmiyor>» dan halkın ekseriyeti gidip gelme ucuz lardı. Çok geçmeden ihtilâl komitasına gezinti biletlerine çok rağbet göstermekte, karşı bir hareket başladı. Gayrimemnunbu yüzden gerek Şirketi Hayriyenin, lann şefleri, kendileri için hiçbir şey istcgerekse Akay idaresinin bu biletler için miyorlar, sadece devlet idaresini temizl«stahsis ettiği birer vapur korkulacak kadar mek ve meşrutî bir hükumet kurmak istifazla kalabalık olmaktadır. yorlardı. Eger, bunda muvaffak olsahrdi, Yunanistanda, muhakkak, cumhuriDaima tehlikeli olan bu izdiham alâyet olmıyacaktı. Yazık ki Kral taraftari kadar makamlann dikkat gözünü çekmiş partinin başkanı General Metaksas, halve tatil günleri gezinti postalarının hiç kın memnuniyetsizliğini iktidar mevkiini olmazsa ikiser defa yapılması için bu idaele geçirmek için bir fırsat saydı. Vilâyet reler nezdinde teşebbüslerde bulunulgarnizonlarındaki kıtaatm kumandanlamuştur. nle müzakereye giristi. Bunları pek yuAkay ve Şirketi Hayriye idarelerinin muşak buldu. Onun gösterdiği şiddet, zapazar günleri ucuz tarifeli postalannı ikibitleri rahatsız etti. Yapılacak hareketin leştireceği anlaşılmaktadır. muvaffakiyeti halinde, bunun General Metaksası, iktidar mevkiine getirmekten 'ADLtYEDE başka şeye yaramıyacağını anladılar ve Sonuc (netice) hükumete yardım etmeğe karar verdiler. 1922 de iktidar mevkiini ele geçiren Sürpik fala bakıyormuş! Dıktatörlük, daha başlangıcda, bütün kamarillanın 1 ] ilk işlrinden Beyoğlunda Sakızağacında oturan askerî Atina şehrine egemen (hâkim) olan LiSürpik isminde bir kadmın kahve falcı biri Kral Kostantinin Yunan tahhndan kabet tepesine bir batarya yerleştirmişti. lığı yapmakta olduğu haber alınarak dün inme«ini istemek olmuştu. lhtilâl komitası, Halk, iktidar mevkii hırsızlannın. daima evinde araştırma yapılmış. içeride müş Kralin mevcudiyeti, Yunanistanın îtilâf kendi canlarmdan korktuklarını ve kenteri sıfatile on beş kişiden fazla kimse devletlerile normal diplomasi münasebet dilerini korumak için Atina şehrine gülbulunduğu görülmüştür. Suçlu yakalana lerde bulunmasına mâni oldugunu iddia le yağdırmaktan çekinmiyeceklerini biliediyordu. Birçok tahtların, bu tahtlarda rak adliyeye verilmiştir. yordu. Hazırlanan bir hareketin hötlcoturanlann halk tarafından sevilmedikleri meleri (tehdidleri) ihtilâl komitasımn kuBir polis adliyeye verildk için, yıkıldıklan görülmüştür. Bunun aklagına kadar gelmişti. Süel bir harcke*. Bir suçluya aid tevkif müzekkeresîni sine olarak Kral Kostantin, milleti taraı ihtilâl kabinesi için ölüme mahkumiyet kırk yedi gün üzerinde tutarak vazifesi fından çok sevildığinden dolayı, iki defa demekti. ni ihmal etmekle suçlu Kumkapı merkezi tahttan inmek gibi, talih ve mukadderamemurlarından polis Halid aleyhine bir tın garib bir cilvesine uğramıştır. Kral Isyan 1923 te patladı. Garnizonîardadava açılarak üçüncü ceza mahkemesine Kostantin bu son darbeyi müteakıp çok ki kıt'aların çoğu isyana iştirak ettilev, verilmiştir. Suçlunun dün sorgusu yapıla yaşamadı. Fakat yaşadığı müddetçe, Yudiktatörlüğün kaldırılmasmı ve hemen rak şahidlerin çağınlmasma karar veril nanistandaki «Venizelos zabitler hümeşrutî bir idare kurulmasını istediler. miştir kumeti», Kralin bir harb divanında muAtina, günlerce, memleketin öteki UDEN/Z İŞLERİ hakeme edilmek ve tabiî kurşuna diz.il raflarından ayrı kaldı. Eğer, asi kıt'alar, mek üzere, Yunanıstana teslımi için, Italpayitaht üzerine yürümüş olsaydı, dikj'a hükümeti nezdinde, ciddî surette ugGazete satmak yasak mı? tatörlük tepetaklak olacaktı. Fakat asBüyükadada oturan halktan ekserisi raşmaktan geri kalmamıştır. Yunan ihti kerler arasma tefrika girdi. îhtilâle iştiilk ve ikinci vapurla îstanbula inerler ve lâl hükümeti, bu arzusunun tatbikı im rak etmiyen Selânik garnizonu, Atinayi gazetelerini de bu vapurda alırlaf. Hal kânsız oldugunu apaçık anladıktan son kurtarmak için, kendisine tayin edilen yebuki bize haber verildiğine göre vapur ra, Krali îtalya hükumetinden istemekten re geldi. j memurlarından birisi müvezzıleri bilhas vaz geçti. Fransız gazeteleri lehine kayHükumet merkezinde endişe, heyecan, sa ikinci vapurda gazete satmaktan me detmek lâzımdır ki bu son alçaklığın yanetmektedir. Vapurlarda nasıl su. kahve, pılmamış olmasına Fransada yalnız «Jour korku ciolu birçok toplantılnr oldu. Bu naneşekeri satıhyorsa gazetenın de öyle, nal des Debast» gazetesi teessüf etmij'ur. toplantılarda memleketin alabildığine biı ihtilâl komitası tarafından idare edilemi« hatta onlara tercihan satılacağını bu meKral Kostantin ölünce yeceği esası kararlaştırıldı. Bununla be> murun bilmesi icab eder ve ne halkı gaKral Kostantin tahttan indikten üç ay raber örfî idare ilân edildi; bütün îosya zete okumaktan, ne de muvezzileri gasonra öldü. Onun ölüm haberi Atınaya list gazeteler kapatıldı. zete satmaktan men'e hakkı olamaz. geldiği zaman oğlu ve halefi Kral ikırci Bir seçim dalaveretî ve Meseleyi ehemmiyetle Akay îdaresiYorgi, sarayındaki bayrağı matem işakanlı nümayiş nin gözü önüne koyanz. reti olarak yarıya indirmek istediği zaman Yükleme, boşaltma ücretleri z.abitlerden mürekkeb olan kabine, Kra O taman, Yunan politikacılan, ortaCanh hayvanlardan alınan tahmil ve lin babasmın ölümüne hürmet hakkını ya bir seçim dalaveresi çıkardılar. İhtılâJ komitası, işi kendi dileği gibi idare etmeztahliye ücreti son zamanlarda artırılmış dahi tanımadı. se, seçimin sonu ne olacağını pekâlâ biRokföy ile Fransız sansürü harb içmde tı. Hayvan ticaretile uğraşanlar bundan mutazarrır olduklannı ileri sürerek alâ o kadar iyi çalışmışlardı ki 1924 te liyordu. 9 birincikânunda, zahiren bitakadar makamlara müracaat etmişlerdir. Temps gibi bir gazete bıle, hâlâ Kostm raf görünmek istiyen hükumet, Kral taraftarlannın açıkta bir miting yapmala! ECNEBİ MEHAFİLDEtinden «hain bir kral» diye bahsediyor nna müsaade etti. Sabahleyin, erkenden du. Bugün bile Kostantini bir vaten haini diye gösteren okul kitabları vardır. civar köylüler, büyük bir kalabalık halinMarinetti bugün geliyor Yunanistanda, gene okullarda okunan de Atinaya doldular. Miting gününü bir Italyanın tanınmış fütürist şairi Maritarih kitablan, Balkan Harbinden bah bayram ve dinlenme günü sayan köylüler netti bugün öğleden sonra tayyareyle îssetmezler; çocuklar, Yunanistanı muzaf karılarile çocuklannı da beraber getirtanbula gelecek ve açacağı fütürist kitab fer eden ve Yunan vatanmı bir misli bü mişlerdi. Atmada. intizam ve asayişi süel ve san'at sergisi yarın akşam saat 18 de yüten adamın hatırasına saygı göstermeği kıt'alar muhafaza ediyorlardı. Hatibler, İtalyan elçiliğinde elçi M. Golli tarahnşiddetle alkışlandılar. Sonra halk, kocaöğrenmesinler diye... dan açılacaktır. Bu münasebetle Ma man bir alay teşkil ederek şehrin en büMetaksas ihtilâl yapmak istiyor rinetti fütürizm hakkında bir konfe yük caddelerinin birinden ağır ağır geç1923 te ihtilâl komitasımn durumu (va mege başladı. rans verecektir. ziyeti) fenalaştı. Komita orduda hiçbir (Arkan oat) Şanghayda açılacak gazete nüfuzu olmıyan zabitlerden mürekkebdi. sergisi 1] Kamarilla = îktidar mevkiini els Süel mazileri lekesiz olan birçok Venizegeçrren mahdud zümre demektir. Şanghaydaki Fun Tan Üniversitesinin losçu zabitler, lâyık olmadıkları mevkile30 uncu yıldönümü münasebetile önümüzdeki sonbaharda büyük bir gazete Bursa değirmenlerinde bir Ermenak kazasında bir sergisi açılacaktır. Bu sergide dünyanm facia soygunculuk her tarafında çıkan gazeteler gösterileceBursa (Hususî) Tatarlar mahalğinden Türkiyede çıkan gazetelerden de Konya (Hususî muhabarimizden) birer tane istenilmiştir. Ermenak kazasının Gerede köyünden lesinde demirci Salimin değirmeninde bit Ayni zamanda dünya basını hakkında Mehmed oğlu Hüseyin koyun satm al facia olmuştur. Ömer isminde bir işçi sabir kitab da basılacağından Türkiye ba mak üzere Başkışla köyüne giderken yol baha karşı değirmenin çarklannı yağlarsmı hakkında ayrıca bir broşür hazırla da önüne hüviyetleri bilinemiyen birkaç ken ceketini dişlilere kaptırmış ve çarknacaktır. Çin elçiliği müsteşan M. Wang kişi çıkarak Hüseyni bıçakla ağır suret lar arasında kalarak acıklı bir şekilde ölPun Son bu işle şahsan meşgul olmak te yaralamışlar ve soymuşlardır. müştür. Vak'a yerine giden MüddeiumuVak'adan haberdar olan kaymakamtadır. mî muavini Edib; bu ölüme karanlığm lık hemen takib müfrezesi çıkarmıştır. sebebiyet verdiğini. bunda kimsenin sun'u Yaralı Ermenak dispanserine nakledilhadm kitabmı okumakla Şihinin içi taksiri olmadığını tesbit etmiştir. ni, dışını; düşüncelerini, dilini; kafa miştir. Soyguncuların yakmda tutulmalasmı ve ruhunu öğrenmiş olduk. İran n bekleniyor. Gemlikte yıldınm bir kadmı edebiyatile tasa\rvuf hakkında öğren Konyada sulama işleri öldürdü diklerimiz de caba. Gemlik 26 (Hususî) Dün sabaha Konya (Hususî muhabirimızden) Bu hazla münakkidlerimizden, ede ; V ilâyetimiz su mühendisliğine tayin edi karşı bardaktan boşanırcasına başlıyan biyat tarihcilerimizden, adları diller de gezen büyük Türk şairleri için de len Kenan şehrimize gelerek işine başla yağmur fasıla ile bugüne kadar devam etti. bu ayarda birer tahlilî eser istersek a mıştır. caba yersiz bir dilek mi yapmış olu Konyanın çok ehemmiyetli olan su işleKuraklıktan korkmaga başlıyan Gemruz?. Evet. Bu biçim eserler yaratmak rine esaslı surette başlanmasının arifesinde lik ve köylerindeki zeytinlikler hasreti gücdür, zahmetlidir. Lâkin halka ve bulunuyoruz. Kenan şimdiye kadar bu bulunduğu bol bir suya kavuştu. Bu ara» recekleri hazzı, faydayı düşünerek o güclüğü doktor Ali Nihad gibi se hususa aid olarak verilen raporlan tet da taşan dereler Gemlîk ovasındaki bosve seve yenecek bilgenlerimiz elbette kik etmiş ve su yerlerine giderek buralan tan ve sebze bahçelerine, ekin demetlerida görmüştür. vardır. ne epeyce zarar verdi. i Mühendis şimdi yeraltı suları hakkınCihadlı köyünde Mümin karisî HanîBekliyoruz, böyle eserler bekliyo ruz da bu hususta malumatı ve tecrübesi o fe yıldırm tesirile derhal öldü ve kızı M. TURHAN TAN lanlarla, kÖylii ile temas etmektedir. Mu'mine de yaralandj,