CUMHURİYET mSÜ Türklerle Süngu Süngüye No, 229 A. DAVER Çanakkalede Dikkatler Vergiler ve Maliye Bizde birçok yurddaş, veya hemen hepimiz vereceğimiz vergi nin miktartnı birden hatırhya • maytz. Vergi ile olan ba gevşeh bağımıztn bir sebebi yok mudur? Bence bu sebeblerden birisi, vergilerin miktartnı kestiren maliye heyetlerinin, daima değişen ra • kamlar ortaya atmış olmasıdır. İkincisi vergilerin gittikçe sade • likten uzaklaşarak adeta bir (riyaziye) meselesi halini alıştdır. Ba vergileri vermek lâztmsa verelim, ancak bunlar sadeleştiril sin. Bilmem hangi rakamın (matraht) ve ondan çıkan parantn yüzdesi,. susu busu diye vergiyi verenin ve alanın neye kafacığı yorulsun? Biraz daha düşünelim, bu vergileri birleştirmenin ve sade leştirmenin yolunu tutalım. Yoksa böyle (kompleleşen) vergiler hem güç alınır, hem de meseleler doğurur. Me&eleler çoğaldıkça maliye teşkilâtı da büyür ve devlete hemen de lüzumsuz bir iş çıkmış olur. Bakımz, gazetemizde yazıldrğt gibi maliye teşkilâtt arasında bile vergileri yasastna go~ re toplamak için dütünce ve ha reket farklart oluyor. Hepimizin kolayca anlıyacağtmız sade ve tek saytlar, gene hepimiai guc lüklerden ve devleti yorgunluk • tan kurtarır. V. ö. tngiliz Amirali Alçıtepe üzerine yapılacak şiddetli ve müşterek bir hücumun muvaffakiyetle neticeleneceğinden emin bulunuyordu! îngiliz Deniz horb tarihinden c Konferanstan üç gün evvel Monroya, Frrtınalar başlamadan Selânrkteki fırka[arm Suvlaya ihracı mümkün olup olmıpacağını ve bu takdirde burada kalabilmekle kâfi arazi kazamhp kazamlamıyacağını sormuş ve bu harekete, donanmanın yarduna hazır olduğunu da bildirmişti. Monrodan gelen cevab menfi idi ve Çanakkale seferinin artık bitmesi lâzım geldiğini bildiriyordu. Asıl karan verecekler ise tereddüd ve şüphe içinde idiler. Selânikteki îngiliz kuvvetlerinin Çanakkaleye naklini düfünüyorlardı. îngiliz Fransız konferansı Kalede 5 birıncikânunda işte bu hava içinde toplandı. Ingilizlerle Fransızlar kendi fikirlerinde lsrar ettiler. Uzun münakaşalardan sonra, mühim noktalar hakkında esaslı kararlar verilmedi. Yalnız Yunanistandan Selânik limanı hakkında bazı metalibde bulunulma«ma ve Seddilbahir mıntakasmda hastalıktan ve soğuktan kırılan Senegalli askerlerle melez kıt'aların hemen geri aIınmasma karar verildi. Fakat, 6 birincikânunda Fransız başkumandanlık karargâhmda toplanan süel konferansta ise Selâniği müdafaa ve Çanakkalenin derakab tahliyesi lüzumuna karar verildi. Bu andan itibaren Suvlayı takviye fikrinden vaz geçildi ve konferansın mukarreratı Çanakkaleye aynen bildirildi. himmatı gelmeden evvel Alçıtepe zaptolunmadıkça Seddilbahir mıntakasının elde tutulması kabil değildi. Amiral, çoktanberi zaptma hasret çekilen bu mevki üzerine yapılacak bir hücuma yardıma hazırdı. Fakat Alçıtepe zaptedilmedikçe Seddilbahir mevkiinin elde tutulması yüzünden orduca yapılan fedakârlığı makul gösterecek bir derecede bahrî faydalar elde edilmesi mümkün değildi. Gemi ateşının malum olan tesıratına nazaran Amiral Alçıtepe üzerine yapılacak şiddetli ve müşterek bir hücumun muvaffakiyetle neticeleneceğinden emin bulunuyordu. Hakikatte vaziyet şu idi: Son iki ay zarfında, sahıldekı bir orduya donanmanın göstereceği tabiyevî muavenete ıtimad hem orduda, hem de fıloda kuvvetlenıyordu ve bu hakikati Seddilbahir mevkıi kumandanı olan General Davıden daha iyi kimse bilemezdi. Bu generale yardım eden filo Edgar gemisi süvarisi ve mükemmel bir topçu zabiti olan kalyon kaptanı (deniz miralayı) Dentin kumandasında idi ve donanma topçuluğunda son defa yapılan yenilikler başlıca onun himmetile olmuştu. Bu Jarihten birkaç hafta evvel General Davi gemi toplanna olan itimadını tecrübe etmiş yani Kirte derelerinin iltisak noktalanndan düşman hatlarının vücude getirmiş olduğu müz'iç bir çıkıntıyı geri sürmek için kaptan Dent ile beraber bir tabiye plânı tertib etmişti. Bu hareket çabuk ve tam bir muvaffakiyetle yapıldı. İngilizler birkaç lâğım patlattıktan sonra hücum ettiler ve kaptan Dent filosunun ateşi Türk topçularının manevî kuvvetlerini o derece kırdı ki îngilizler bu mıntakayı zaptettikten sonra pek az zayiatla tahkime ve emniyet altına almağa muvaffak oldular. Istanbul sebze ve mey va hali açılırken Küçük üretmenlerin kredilenmesi işi gene bugünkü gibi kalacak mı? Dr. Muhlis Ete Önümüzdeki temmuzda Belediyenin masrafları, yenileme masraflan ve sair Kerestecilerde açacağı büyük meyva ve aşhane masrafları tedricen karşılaçlasebze hâli Türkiye ticaretinde önemli rıdır. Gayet tabiidir ki, Belediyenin açık pazarları mürakabesile büyük bir işbir rol oynamağa hazırlanıyor. Merkezi sebze ve meyva hâlleri top letme arzeden böyle bir hâli müraka tan ticaret teşkilâtma giren mütekâ besi arasında fark vardır. Hâllerin idare mil bir pazardır (*). Bu pazarda gün ve mürakabesi elbette daha masraflıdır. lük gıda maddelerini teşkil eden sebze Bundan dolayıdır ki Beledi\'enin standve meyva üzerinden toptan ahşveriş ce lardan ve sair kira aldığı yerlerden alaca ğı parayı pek çok görmemelidir. Esasen reyan eder. Burada satımı tecimen ve kumus hâllerin temin ettikleri faydaya nazayoncu adını taşıyan toptancı ve alımı, ran bu paralar nisbet kabul etmez de gene toptan daha doğrusu yarı toptan recede azdır. Buna rağmen bu kiralar semtin diğer mal alan dükkâncı perakendeciler ve gene perakende mal satan seyj'ar sebze dükkân kiralarına nazaran çok ta fazla ve meyva satıcüarı ve pazarcı esnaf de olmamalıdır. Aksi takdirde yüksek kiralar fiatlerde inikâs eder. Ticaret ve diğimiz sınıftır. Belediyeler tarafmdan kurulan bu ka kumusyoncu bu fazlayı kısmen müstahpalı pazarlarda ahşveriş organize edil sile ve kısmen perakendeciler üzerinmiştir. Giren çıkan şahıs ve eşya kon den müstehlike yükletirler. Birçok hâl idareleri standların kirasıtrola bağhdır. Burada yapılan muamenı alçak tutup bir kısım varidatı hâle leler muayyen zaman ve mekâna tâbi tutulduğu için, sunum ve istem (arz ve bağlı olan tesisattan meselâ buzhane taleb) birbirine daha ziyade yaklaşır, lerden, kiler ve mahzen istimalden mütevellid paralardan, lokanta ve kahve fiat daha çabuk tekarrür eder. Gelelim faydalarına: Memleket eko ocakları, yazıhane ve sair paralardan nomisine yaptığı hizmeti inkâr edile çıkartmaktadırlar. İstanbul Merkez Hâli açılırken bir miyen merkez sebze ve meyva halle mesele ortaya çıktı. Şimdiye kadar eski rinin önemini bilhassa şu üç zümre basebze Hâli denilen ve gene Keresteci kımından araştırmak kabildir: Her üründe olduğu gibi, sebze ve lerde bulunan bir açık pazar vardır. meyva üretimi tanzim edilmiş bir pa Şimdiye kadar bu ticaret burada cerezarla ilişiklidir. Üretmen ancak bu su yan ediyordu. Buranın tüccarı kabzımal retle belli zamanlarda ürümünü (mah adını taşırdı. Fonksiyonlan küçük müssulünü) satacağmı bilir; fiati daha ça tahsilin, getirdiği mallan bir ondalık buk ve daha kolaylıkla öğrenebilir. Pi mukabili satmak, tahut müstahsilin ayasaya çıkardığı malı, organize edilen yağına giderek adamları vasıtasile pazarlarda olduğu gibi, rasgele ve keyfî oradan türlü şartlar altmda mal kaldırbir surette ve yok pahasına elinden çık mak ve hâlde kendi hesablarına satmakmış olmaz. Kısaca üretmen (müstahsil) tan ibarettir (**). görerek, bilerek ve anlıyarak satar Yeni Merkez Hâli açıldıktan sonra tave ona göre tekrar üretımde (istıhsal biatile eski Hâlde çalışan bu kabzımal de) bulunur. ların yeni Hâlde çalışmalan icab edi Hâllerin müstehlike faydası şu su yor. Belediye ise Istanbulun bu önemli retle belirir: Belediye işyarları (memur ticaretini elinde tutacak olan zümrede ları) tarafından kontrol edilen bu ku birçok vasıf aradığı içindir ki, istediği rumlarda satılacak mallarla bunların şartlardan birinde de bunlardan 1500 serildiği (teşhir edildiği) yerlerin te liralık bir teminat mektubu istiyor. Bimiz olmasına gayret edilir. Fiat, gene zim kabzımalları halde derhal yer ve resmî organlar tarafından mürakabe e1 yazıhane kiralamaktan geri tutan ve dildiğinden, daha yeknasak ve daha a düşündüren mesele, bir kere bu temi natm yüksekliği ve bir kere de Hâle lenî bir surette tekarrür eder. Malların toptan fiatleri bu şekilde geçtikten sonra kendilerinden alınacak tesbit edildikten sonra eşyanın pera vergi ve harcların şimdiden bilinme kende fiati ile toptan fiati arasmdaki mesidir. Ya ummadığımız masraflarla marj (fark) daha az olur, gerek dük karşılaşırsak diyorlar... İşte mesele budur. Bizce bu mesele kânlarda ve gerek gezen esnaflar vası tasile yapılan perakende ticarette te çöz.ülmesi pek güç olan birşey değildir. sadüf edilen fazla fiat değişiklikleri Hâl idaresinin maliye teşkilâtile bera yavaş yavaş ortadan kalkar, hiç değilse ber bir tahminî hesab yaparak Hâle girmekten doğacak masrafları bir dereceazalır. ye kadar kestirmesi ve önceden bildir Hâllerin şara (şehire) de birçok faydası vardır. Organize edilmiş bir pa mesi, pek olmaz bir şey değildir. Bizce meselenin ulus ekonomisine zar olmaları itibarile ekonomik, halkm dokunan başka bir noktası vardır. Kabsağlığı ile alâkadar olmaları itibarile soysal ve ekonomik kınavda (faaliyette) zımallarla bugün olmazsa da yarın anbulunan satıcı ve alıcıların bir arada laşmak kabil olacaktır. Bununla işin tive bir mekân altmda bulunmalarından caret safhası bitecektir. Fakat şimdiye ötürü Belediye alacağı vergi ve harc kadar kabzımalların kredisile ve doğ ların daha kolaylıkla ve daha az mas ruyu söylemek lâzım gelirse, pek hafif şartlarla finanse edilmiyen ve bazan çok rafla toplanılır. Fakat buna rağmen şarlarm sırf va sıkmtıh duruma giren küçük üret ridat temini bakımından toptan sebze menin kredilenmesi eski şekilde devam ve meyva ticaretini hâllere soktuğu zan edip gidecek mi? Bence, bu, üzerinde nedilmesin. Finansal gaye belki en son durulacak en havatî meselelerden bi Dr. MUHLİS ETE ra gözetilmesi icab eden gayelerden ol ridir. malıdır. Yalnız hâller belediyeler tarafından inşa ettirilmişse, varidattan bu sahaya tahsis edilen tesisat sermayesinin faizi ve amortismam, hâlin idame ve işletme maiyetimdeki memurlan pek az gbrürüm. Onlar bana raporlar yazıp gönderirler. Ben onlan okurum ve işler olup gider. Ben çekleri imzalarım. Bazı adamlarmıla görüşürüm. İşte bu kadar. Gene kız ayni bahis üzerinde ısrar ediyordu. Bezzi bu ı*rar karşısında işlerini bildiği kadar anlatmağa mecbur oldu. Evvelce babasının, şimdi de kendisi nin ismını taşımakta olan gemi inşaat tezgâhlarile demirhaneler hayli para getiriyorlardı. Fakat bunlar yanında diğer bazı işler vardı ki on para bırakhklan yoktu. Meselâ bir çimento işi zavallı babasma son nefesine kadar derd olmuştu. Bolnover çimento fabrikaları bir türlü düzelememişti. Gerçi fabrika iş görmü yor değildi. Fakat buna iş denmezdi. Bu yüzden babası öleceğıne yakın fab rikanın firmasından kendi isminin çıka nlmasını emretmışti. Bu akşamki program j ÎSTANBUL: 4 Y 18,39 dans musikisi '(plâk 19,30 Ksi berler 19,40 Ege caz, türkçe sözlü e • serler 20,10 konferans 20,30 stüdyo orkestrası konseri 21 radyo caz ve tango orkestraian, türkçe sözlü eserler, Çadırcı 21.30 son haberler, borsalar 21,40 Babikyan, şan 22 Mayistro Gol • denberg idaresinde koro heyeti VİYANA: 17,15 gramofon 18 çocukların zamanı 18.25 kadın korosu 18,55 spor yayını 19.20 konuşmalar 20,15 ulusal yaym 21.05 Pragdan naklen dinî musiki yayını 23.25 konser 24.50 konugma 1.05 eski Viyana havalan. BERLtN: 17,05 eğlenceli konuşma 17,35 anneler ve çocuklar için 18.05 Hamburg dan nakil 19,35 kitablara dair 20,05 eğlenceli konser 20.35 konuşma 20,45 Kolonyadan nakil 21.50 şarkılar 23.05 günün akisleri 21,05 haberler 21,20 haberler 23.35 konuşma ve muslki BUDAPEŞTE: 18,05 konferans 18.25 konser 19,20 hikâyeler 19,50 konser 20.20 konfe rans 20.50 gramofon 21.50 dış siya • sası 22.05 eski şarkılar ve havalar 23.05 haberler 23.25 Çingene orkes trası 24,05 fransızca konferans 24,25 cazband takımı 1,10 haberler TULUZ: 20.05 şarkılar 20.25 salon orkestrasi20.55 opera şarkıları 21.20 muhtelif sololar 21.35 musiki şakalan 22,45 armonikle ve orkestra ile halk hava ları 23,10 cAltın arayan kızlar» filminden parçalar 23.25 köylü musikisi » 23.50 dans havaları 24,05 şarkılar 24,20 Arjantin orkestrası 24,40 salon orkestrası 24.50 filim musikisi 1,05 radyo fantezisi 1,25 askerî bando. VARŞOVA: 18,35 eğlenceli konser 19,20 şan kon * seri 19.50 gramofon 20,35 şarkılar 21.15 konuşma: Bethovenin aşkı 21,50 haberler 22.05 senfonik konser 23,15 gramofonla salon orkestrası 24,10 gra* mofonla muhtelif havalar. Acıklı bir ölilm Temyiz mahkemesi azalarından mütekaid tsmail Sem'i Afşaroğlu Tanrann rahmetine erişmiştir. Merhumun cenazesi Edirnekapıdaki aile mezar lığına defnedilmiştir. Tanrıdan rah met dileriz. Amiral Veymis hâlâ ısrar ediyor 7 binncıkânunda Çanakkaleye gelen bu karar, orada, bilhassa tngiliz deniz erkânı arasında infialle karşılandı. Amirai Veymis, son aldığı haberler üzerine Boğazı denizden zorlayıp geçebileceğine daha ziyade inanmıştı. Casuslann ver dikleri malumata göre, Türklerde, beyhude kanlı hücumların hasıl ettiği kuvvei maneviye kınklığı, son fırtınalann tesiri, donanma ateşlerinin cepanelıkler, ihtiyat kıtaatı ve efrad üzerine sıhhatli ve devamh surette tevcihi yüzünden, bir kat daha artmıştı. Bütün bu ümidler dolayısile, îngiliz bahriyelileri Suvla ıle Anzakı tahliye ederek cepheyi kısaltmak üzere verilen emre, istemiye, istemiye mutavaat ettiler. Fakat Amiral Veymis, $on bir tecrübe olmak üzere, bu kararı şiddetle protssto eden bir yeni rapor yazıp Londraya telgrafla bildirdi. Fakat protestosu ve ısrarlan beyhude oldu. îngiliz Deniz Bakanlığı amiralin teklifini son derece tehlikeli buluyor, şarkta yeni bir deniz mağlubiyetini göze aldıramıyordu. Teklif red ve emir tekrar edildi. Amiral Veymis te 12 birincikânun günü Suvla ve Anzakı 1920 ve 2021 birincikânun geceleri tahliye edebileceğini Londraya bildirdi. Oliim Yazıci arkadaşlarımızdan Hakkı Süha, kardeşi muallim Mehmed Esran kaybetmek felâketîne uğradı. Meh med Esrar 36 yaşinda, iyi yetişmiş, değerli bir gencdi. Yurda faydalı olmuş, memleket çocuklannın ye tiştirilmesind'e hîzmeti geçmişti. ölümü ailesile birlikte kendisini tanıyanların hepsini derin bir acı içinde bı rakmıştır. Arkadaşımız Hakkı Sühaya en samimî duygu ve teessürlerimiıl* taziyet beyan ederiz. Monitörlerin ateşinî takdir Bu hâduede donanmanın gösterdığı büyük muavenetten şüphe etmeğe hiç lüzun yoktu ve o günün hareketinden bahseden karargâh raporlan, gemilerin yardımından her zamankinden daha kuvvetli bir lisanla bahsediyorlardı. Raporda şöyle deniliyordu: «Muvaffakiyet baslıca Edgar gemisinin müessir ' ateşinden ileri gelmıştı.» General Davinin raporu daha ileri gidiyor ve monitörler hakkında da ayni derecede takdir beyan edıyordu. Bu raporda deniliyordu ki: «Bütün görenler monitörlerin 1 ] ateşinin sıhhat ve kıymetini takdir etmişlerdır. Fakat asıl mühım olan nokta hücumlarda ordu ıle donanma birleşik hareketinin artık bir hakikat haline geldiğinin gb'rülmüş olmasıdır. Öyle bir sistem tesis edilmiştir ki daha tekâmülü halinde gerek hücumda ve gerek müdafaada çok kudretli bir âmil olacaktır.» Raporun bu kısmında mübalâğa yoktu. Çünkü hava, tayyare ve balonların havalanmasına müsaade etmıyecek derecede fena olduğu için, atış gözetlemeleri hususunda, bunların yardımı olmaksızın elde edilen netice fevkalâde idi. General Davı, boşaltma meselesinde General Monro ile hemfıkir ve Alçıtepe üzerine bir hücum daha yapılmasına da ayni derecede muarız olmakla beraber denizden yapılan top ateşinin kıymeti hakkında fikrcn büyük bir intiba hasıl eylemişti. Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlar dır: , Şinasi (Büyükada), Yusuf (HeybeliV; Agob Manakyan (Eminönü), SLrrı (Çemberlitaş), Asador Vahram (Ge dikpaşa), Ahmed Necati (Cibali), Asaf (Şehzadebaşı), Şeref (Cerrahpaşa), Erofilos (Samatya), Nazım (Topkapıl, Kemal (Karagümrük), Istefan (Bakırköy), Arif (Fener), Yeni Türkiye (Hasköy), Yeni Turan (Kasımpaşa), Receb (Beşiktaş), Mişel Sofronyadis (Galata) f Halk (Şişli hamam), Taksim (Taksim), Beyoğlu (Kalyoncukulluk), Saadet (Kadıköy Muvakkithane), Osman Huluaa" (Söğüdlüçeşme), Imrahor (Üsküdar). M EV LiD Galatasaray lisesi, muallimlerînden Bay Ibrahim Hakkınm anne»i ve Gazi Ahmed Muhtar Paşa merhun»un ye ğeni Bayan Pakizenin ruhu için 30 haziran pazar günü saat 13 te Erenköy Bağdad caddesinde (Caddebostam) camisinde Mevlid okunacakttr. Tanıyan ve sevenlerin gelmesi rica olunur. Seddilbahirde vaziyetin kötülesmesi endişesi TAKSİM Yarın akşamdan itibaren Grands Casinos de Parisnin şarkı ve dans rövüsü olan Tahliye hazırlıklan ilerledikçe amiralin endişeleri de artıyordu. Seddilbahir mevkiinin elde tutulmasına karşı karar verilmiş olan karşılık ta kendisinin endiçelerini bir kat daha fazlalaştıracak mahiyette idi. Nihayet 14 birincikânunda Amiral, Suvla ile Anzakın boşaltılmasından sonra Seddilbahir mevkiinin düşeceği çok fena vaziyeti Bahriye Nezaretine bildirmek mecburiyetini hissetti. Sahilde muntazam muharebeler yapılmadığı halde yevmiye yaralı ve ölü miktan yüzlere çıkıyordu. Şimal mıntakaları düşmana bırakıldıgı halde Alçıtepe şimalinden ve (Arkan var) Anadolu sahilinden bütün sahaya hâkim bulunan Türk toplarının ateşi iki kat faz1] Kaptan Dentin filosu Edgar kıulalaşacakh. Türklerin, boşaltılan mevki vazörile 3 monitörden ve 2 muhribd^n lerden toplarını getirmeğe vakit bulma mürekkebdi. Monitörler 34 santimetrolanndan veyahud Alman obüslerile mü luk çok ağır toplar taşıyorlardı. yerdir, derler. Aziz Vera ben sizi gayriahlâkî bir yere nasıl götürürüm? Onlar bir tesadüf neticesi tanışmışlardı. Rezzi büyük bir tiyatroda dansözlük yapan bir kadın ahbabını bir akşam yemeğe çağırmış, bu kadın Vera ile beraber gelmişti. Rezzi Veradan pek hoşlanmıştı. Onu bir kır gezintisine davet etmiş, sonra ahbablığı daha ileri götürmüşlerdi. Hatta Rezzi onu validesine takdim etmek bile istemişti. Çünkü bu gene kız diğer lerine hiç benzemiyordu. *** Rezzi Boltover salondaki birçok kimseleri tanıyordu. Onlar hakkında gene kıza ayn ayn izahat veriyordu. Fakat Vera bu izahattan memnun değildi. Nihayet : E.ğer bizzat kendinizden bahsederseniz beni daha fazla müstefid edersi niz, dedi. Siz buradakilarin hepsinden Tercüme eden; " Yazan: daha enteresansınız. Cmer Fehmi Başlcut Edgar Vallas Hayır hayır... Asla! Demek Seba» buran, öyle mi? de Niçin asla! fli. Bu kazino için çok gayriahlâkî biı Muazzez Vera ycmin ederim Vi "CumhtmyMn in böUmit 16 B A HÇE SI Rövü heyeti başlıyor. En güzel dansörler... En mükemmel komikler En iyi Fransız Şantör ve »antözleri... Asrî dans... Tîpik Ispanyol dansî... 200 kostüm orijinal dekorlar 32 aktör 2 perde 25 tablo Yerlerinizi evvelde temin ediniz. Telefon: 43703 HiSPAIIO PARiSiEHNE filmi Şehzadebaşı U | â | J l | Sinemasına • I I I d l Gelmiştir. Yarından itibaren gösterilecektir BORİS ROÇiLD KARLOF MEVLİD Rize eşrafından Matracızade merhum Hacı Ahmed halilesi ve Ali Rızanın validesi «alihati nisvandan mer « hume Rukiyenin ruhuna ithaf edilmek üzere 29/6/935 cumartesi günü öğ • le namazını rr.üteakıb Kadıköyünde (•) Merkez veya büyük sebze Hâli pera. keno> «.tıs yapan hâllerle kanftırmama Osmanağa camii »erifinde mevlid han Hüseyin ve Nurî tarafından Mev * Udır. (•*) Asım Süreyyanm Belediye mecmua lidi şerif okunacağından ihvanî din ve amdaki sebze hâli hakkındaki rapora bak! ehibba ve yâramn teşrifleri. di. Geçen gün sizinle nasıî tanışbğım akhma geldi, o ne güzel tesadüftü. Doğrusu bunu hiç beklemiyordura Sahi mi? Bezzi bir cümleyi bitirince yermînl zihninde tertib için duruyor, nihayet kekeliyerek tekrar söze başlıyordu. Hayır, hiç beklemiyordum. Fakat tabiî buna çok memnun oldum. *** Ayni lokantanm salonunda bîr adam vardı ki bu mükâleme geçerken gene kızla delikanlıyı gözetlemekle vakit geçiriyordu. Bu garsonlardan biri idi. Müş * terilere hizmet etmek vazifesi değilmiş gibi görünüyor, bu yüzden arasıra yanmdan geçen şeflerinden italyanca küfürler yiyordu. Bu adam tam iki senedenberi yalnîz intikam almak için yaşıyan bir adamdı ve şimdi beklediği dakikanın geldiğini görerek çılgınca seyiniyordu. Işte dü§ " man orada idi. ben enteresan bir adam değilim. O hakikaten enteresan bir adam de ğildi. Bütün işi bazı çekleri imzalamak, bazı borçları ödemek ve öteden beriden bahsetmek için bazı dostlarile buluşmaktı. Gene kız: Hayatta baş olmak, reis olmak kimbilir ne zevkli şey! dedi. Benim ai lem çok fakirdir. Siz binlerce liralarla oynarken biz şilinglerle ihtiyaclanmızı görürüz. Emir almağa alışmış olan bir insohın emir vermesi herhalde tuhaf ola cak. Bezzi ömründe emir de vermemişti. Babası zamanmdan kalma müdürlerin, idare memurlarının kararlarını münaka şaya bile cesaret edemiyordu. Bir gün işlerinin idaresini bizzat deruhde etmek mecburiyetinde kalacağı düşüncesi ona uykularını kaçırtan bir kâbustu. Elbet bu müdürler, bu idare memurları bir gün öleceklerdi. O zaman ne olacaktı? Gene kıza: Belki siz de farketmişsinizdir ki ben asla emir vennem, dedi. Hatta rurum. Makine ile nehirden kumu çıka nrsınii, vagona doldurursunuz, sonra bunu fırına koyarsınız. Çıkarır ve birçok muamelelere maruz bırakırsınız. Iş bi ter. Çimento meydana çıkmış olur. \ alnız şu var ki bizim çimento hakikî çimento olmadığı için para etmiyor. Anlıyorsunuz ya... Anlıyorum, çok iyi anlıyorum. Devam! Tabiî bu iş yüzüstü bırakılacak değil, taharriyat yapılıyor. Elbet bir gün parası bol bir adam bulunacaktır. Anlamadım. Parası bol adamla bu işin alâkası ne? Bir zaman bu fabrikayı satmağa çıkarıyorduk. On bin sterline bu mundar fubrikayı satın alacak bir adam bulduk. Fakat tam mukaveleyi imzalıyacağımız gün herif tımarhaneye girdi. Farkındası Anlıyorsunuz ya, bu çimentonun nız ya, zavallı adam tamamile aklını kaycinsi fena idi. Çimentonun nasıl yapıldı betmişti. Bu sebeble bizim fabrikayı satın almıya kalkifcııştı. Nasıl hikâye tuğını bilir misiniz? haf değil mi? Hayır. Fakat öğrenmesini çok is terim. Akhma geldikçe merak eder duDelikanh birdenbire mevzuu değiştir (Arkan par)