CUMHÜETYET 18 Haziran Küçük: Hikâye! Gizli sefalet • Italvancadan 1 İki Patrik te Sîvil kıyafetle gezmek istiyor Tuz satışları Ucuzluk dün esaslı surette başladı Yeni fiatlerle tuz satışlanna yurdun her tarafında esaslı surette dün baş'a;:mıştır. Geçen cumartesi günü hafta tatili dolayısile resmî daireler kapalı olduğundan mağaza ve dükkâncılann çoğu d;;kkânlannda mevcud mallara aid beyanı;ame işlerini bitirememişlerdir. Bundan başka mühürlü olan stokların da o gün «erbest bırakılmasına imkân bulunamadığından toptancı ve perakendeci esnaf tuz sahşında müşkülâta düşmüş, bazı yerlerde tuz bulunamamıştır. Bundan başka, cumartesi günü şehrin birçok verlennde tuz eski fiatlerile satılmıştır. Bugün, her rürlü tertibat alınmış ve piyasada stoklar satışa serbest bir halde getirilmiş bulunduğu için yeni fiatldle satış tabiî bir surette yapılmağa başhnmıştır. Şimdi şehirde toz halinde tuz 7, kaya tuzu 5,5 kuruşa satılmaktadır. h IVenizelosun Yaptıkları Yazan: Sabık lntellicens Servis Şefi Sir Bazil TomsoD Marki oyuna devam etmiyecek misiniz? Hayır, teşekkür ederim, biraz yorgunum da... Yalan söylemişti. Cebinde para kalmadığı için oynamıyordu. Kapıdan çıkarken Kont Arcelhye rasgeldi. Kayıb mı ettin?... Tabiî. Çok mu?... Yok canım ehemmiyetsiz bir şey... Birkaç binlik... Yalnız öyle bir şanssızlığım vardı ki canımı bu sıktı. Eh dostum, ziyanı yok.. Adî bir sözdür ama iyi bir tesellidir.. Oyunda kaybeden aşkta kazanırmış... Sonra da senin varidatınla oyunda kaybetmek bir felâket değildir. Orsetti içinden ona «budalâ» dedi. \ fakat bir milyarder edasile omuzları • nı silkti. Gardroba doğru ilerlerken öteki arkasından sesleniyordu: Sana Rus güzelile büyük saadetler temenni ederim. X Kontes Ortoff ile arasındaki küçü cük flörte böyle büyük bir ıma yapılmasma hiddetlenmişti. Onun için ce vab vermedi. Başı ağrıyordu. Kulakları uğuldu yordu. Tuvalete girdi. Muslukta su ile şakaklarını ıslattı. Sonra içinde hiç birşey kalmamış olan para cüzdanma baktı. Son parası olan 300 liretle oynayıp onu kaybetmekte acaba ne mana vardı?... Şimdi ne yapacaktı?... Ceblerini aradı. Bir liret, bir düğme, bir de kalp olduğu için kullanamadığı beş liret buldu. Kapıdan çıkarken onu gardrobdaki hademeye verdi ve dedi ki: Giovonni beni arıyan olursa söyleyiniz İspanya sefarethanesinde ye mek yiyorum. *** Don Mario Marki Orsetti kibar bir îtalyan ailesinin son çocuğu idi. Çok yakışıklı bir delikanlı idi. lyi bir sportmen, mükemmel bir sosyete adamı, parasından başka hiçbirşeyi eksik değildi. Ailesinden kendisine kalan ufak bir serveti cephede kaldığı dört senede hemen hemen bitirmişti. Kalan son kısmını da harbden sonra mark üze rinde spekülâsyon yaparak mahvet mişti. Ve otuz yaşında on parasız olarak meydanda kalmıştı. O bir menfaat izdivacı yapamıyacak kadar azametli idi. Bir büroya girip adi (!) bir memur olarak çalışmağı da kendisine yakıştıra mıyordu. İşte bunun için o kendi sefaletini göstermemeğe bütün kuvvetile gayret ediyordu. Kibar adam âdetlerinden hiçbirini terketmemişti. Aç karnına git tiği operada loca tutmak için iki gün kuru ekmek yediği çok vâki olurdu. O tıpkı ecdadı gibi olmak isterdi. İki odalı küçük bir evde otururdu. Sıcak yemek yemezdi ama Romanın en bü yük kulüblerinin azası idi. Ve her monden şenliklerde, ziyafetlerde onun ismi unutulmazdı. Fakat bu hayata da daima devam imkânını bulamadığı için o birşey icad etmişti. Ecnebi memleketlerde seyahat! Aylarca evinde kapanır, saklanırdı. Sonra bütçesi biraz genişlemiş olarak ortaya çıkardı. Ve ona: Hayrola nereden geliyorsun, diye soranlara: Birkaç gün Sen Moriçte kaldım. Kış sporları için, cevabını verirdi. *** «Fakat bu defa seyahate çıkmağa hiç te hevesım yok, diye düşünüyordu Tam güzel Rus kadınile aram bu ka dar iyi iken.» Bu Rus kadını Beyazorduda dövüşmüş olan General Ortoffun karısı idi. Lâf olsun diye koktel partilerinde, teniste, golfte başlamış olan bu flört Orsettinin gönlünde daha ehemmiyetU bir mana almağa başlıyordu. Esasen de ona çiçekleri daha sık götürebilmek, onu daha sık koktel partilerine, akşam yemeklerine davet edebilmek için son liretine kadar bütün parasmı bakara masasmda bırakmamış mıyiı? Of, diye düşünüyordu. Aksi gibi bu gece de öyle acıktım ki. Bakkal camekânlarma ve lokantalara bakarak içini çekiyordu. Nihayet küçük bir birahanenin 5 nünde durdu. Burası ayakta bira içilen ve çerez yenilebilen küçük bir yerdi tleride beyaz mermertaşta üstüste atümış sucuklarm üzerinde beyaz bir kâğıd vardı. «Çifti bir liret». Cebinden çıkardığı parayı hemen adama fırlattı. Bunlar nedir? Suçuk efendim Bana bir çift veriniz... Tek gözlüğünü düzeltiyordu. Büyükderedeki Ermeni kilisesinin yıldönümü münasebetile pazar günü kilisede patrik Naroyanın başkanlığı altında dinî merasim yapılacaktı, fakat patrik haricte dinî kıyafetle gezebilmck icin henüz vesika alamadığından Büyükdereyc gidememiştir. Kiyafet kanununun tatbiki günündenberi patrik patrikhaneden çık mamıştır. Rum patriği de Fener patrikhanesin den aynlmamıştır. Dün Beyoğlunda deveran eden bir şayiaya göre, ruhanî reisler kiyafet kanununda istisnaiyet teşkil etmek istemcdikleri gibi ruhanîlerin veni kıyafetlerini çok beğendıklerinden kendile Bir çift kâfi, fazlası midesini bo ri de sivil gezmek arzusunu izhar ctmiş zar belkı... lerdir. Sucuğu aldı, kâğıda sardırdı. Cebine koydu. Şimdi biran evvel evine gitmek ve karnını doyurmak istiyordu. CBa$taraft 1 inet tahifede) İki üç adım attı.. Birdenbire arka talarile de birbirine bağlıyacak olan bu smdan bir kadın sesi işitti. yeni idare ilk iş olarak Ankarada bir Mariyo, Mariyo.. Ne anyorsunuz hava istasyonu tesis edecek ve yeni burada?... yolcu tayyareleri alacaktır. Yeni ida Ov.. Sonya.. Beni affediniz. Sizi renin nakliyat ve seferlere iki üç ay görmedim... Fakat söyleyiniz bana sonra başhyabileceği anlaşılmaktadır. buralarda asıl siz ne anyorsunuz? Yolcu ve eşya taşıj'acak yeni hava Buraya antikacılara gelmiştim. gemıleri satın ahnması için temaslara Güzel birşey bulurum diye. geçilmiştir. Hava istasyonu da şimdiki Ben de öyle fevkalâde nefis pi koşu yerinde tesis edilecektir. Ankararanesiler buldum, eve dönüyordum. da yeni bir stad ve koşu yeri yapılmak Serbest misiniz? ta olduğundan burası boşalacaktır. ,Ya Sizin için daima... pılan ilk teşkilât bu mevdanm istasyon O halde benimle geliniz otomo ve uçuş sahası olarak kullanma bilim köşede bekliyor.. Bize gidelim ğa pek elverişli olduğunu göstermiştir. koktel içeriz, bir iki dostum da var. Bakantn tözleri Kolkola girerek ilerlediler. Ve tam Değerli Bayındırlık Bakanımız Ali otomobile binecekleri zaman Mariyo Çetinkayayı yeni kurulmakta olan bu düşündü: idare hakkında malumat abnak üzere Allahım ya cebimdeki sucuklar ziyaret ettim. Bana: kokarlarsa. < Henüz devir ve tesellüm ediyoruz. Ve sucuklar kokmasın diye üstüne Herşey yeni baştan tesis edilecektir.» mendilini sıkıştırdı. dedi. 79 r t Ingiliz kabinesinin içindeki ikilik, Anadolu seferi müddetince devam etti ve Yunan hezimetinin en büyük sebebi oldu! Yunanistana taarruz veriyorlar müsaadesi Loid Corc, Itilâf devletlerinden, Yunan ordusunun önüne konulan manialann kaldınlmasını istemiş ve istediğini dc koparmıştı. Artık bu ordu, Türklere istediği zaman ve istediği gibi hücumda özgür (serbest) idi. Türkler tarafmdan mukabil taarruza uğradığı takdirde, önceden tayin ve tahdid edilmiş olan üç kilometroluk ileri hareket hududunu geçmesine de müsaade edildi. Bu suretle Gunaris, güç bir vaziyete düşürülmüştü. Lord Kürzonun plânmı ve Türkiye meselesinin banş yolile açılmasını (hallini) kabul etmişti. Diğer taraftan Türklerin bu plânı reddedecekleri muhakkaktı. Süel (askerî) mütehassıs miralay Sariyanis tam ve seri bir zafer vadediyordu. Loid Corc da, konferansa rağmen, kendisini meseleyi silâhla kurtarmağa (halletmeğe) teşvik ediyordu. Gunaris, bu meselede, ancak, Ingiliz Başbakanının yardımına inandığı için muahaze edilebilir. Ingiliz kabinesinin içindeki bu ikilik, birbirine uymıyan bu iki politika, bütün Anadolu seferi müddetince devam etti ve Yunan hezimetinin en büyük sebebi oldu. Her Yunan muvaffakiyeti Loid Corc tarafmdan bir zafer ve şeref marşile karşılanıyordu. îngiliz Başbakanı, o zaman, ortaya atılıyor, Yunanistanm kudretini, yurdseverliğini ve kıymetini gökiere çıkanyordu. Yunanistan bir muvaffakiyetsizliğe uğradı mı Loid Corc ortadan kayboluyor ve meseleyi, diplomasi yolile kurtaracak (halledecek) ustaca tedbirler bulması için Lord Kürzonu ileriye sürüyordu. Büyük bir teşebbüs Lilyan Giş ve kardesi istanbulda (Baştarafı l inet tahifede) Bu iki sinema yıldızile dün Perapa lasta görüşen bir muharririmize gazete miz namına imzalı bir fotoğrafmı hediye eden Lilyan Giz şunlan söylemiştir: « Kardeşim Doroti ile beraber Avrupada bir otomobil gezintisi yaptık. Orta Avrupayı gezdikten sonra Yugoslavyaya, oradan da Yunanistana gitt k. Otomobilimizi orada bir arkadaşımiza bırakarak vapurla Istanbula geldik. Yugoslavyadan otomobille Romanyaya, oradan da Türkiyeye gelmek istiyorduk, fakat Romanyada yollann çok fena ol Türk BÜngülerinin devirdiği Loid Corç itirafı demekti. Yunanistanda yeni smıflar silâh altına çağınldı ve büyük mikyasta bir taarruz hazırlandı. Kral Kostantinin Yunanistana avdeti ljaberi, Yunan ordusunun maneviyahnı hissedilir derecede yükseltmişti. Temmuzda başlıyan taarruz, önüne gelen her şeyi silip süpürdü; Türkleri Kütahya ve Eskişehirden geriye attı ve Ankaranın yan yoluna kadar dayandı. Fakat... Orada, kanlı Sakarya meydan muharebesinde durdu. Yunanlılar, Türk ordusile teması kestiler ve Eskişehir Afyonkarahisan hattma çekilerek orada tahkimat yaptılar. Gunaris, tekrar, bir muvaffakiyetsizliğin ferdasında, banş istemek mecburiyetinde kalmıştı. Yanında Dış Işleri Bakanı olduğu halde 1921 birinciteşrininde Londraya giderek Lord Kürzon ve Loid Corc ile birçok defalar görüştü. Ingiltere tarafmdan ileri sürülen «üç garb devletinin tavassutu» teklifi kabul edildi; fakat haftalar, aylar geçtiği halde Yunan Bakanlan, tatlı dostluk ve sevgi sözlerile hiçbir zaman kıt"ileşmiyen müphem para yardımı vaidlerinden başka birşey elde edemediler. ••• Muhavere çok neş'eli idi. Korîtesin bir iki dostu yirmi kişi kadar birşey di... Mario bu akşam kendisini o can sıkmtısından sonra pek rahat ve keyifli hissediyordu. Genc kadmın tatlı bakışları ve bir kaç koktel ona yeniden can vermişti. San'atten, edebiyattan, sevgiden, tiyatrodan bahsediyordu. Bir aralık biraz sustu. O zaman genc kadın ona: Bu akşam nerede yemek yiyor sunuz?.. Diye sordu. «Ya beraber yemek yi yelim» derse ne olacaktı. Mariyo: Ben mi?... Dedi.. Ben mi?.. Ben bu akşam îspanya sefaretmdeyim. Sizde mi, ama ne iyi tesadüf.. Otomobilimle gelir sizi alırım, beraber gideriz. Mahvolmuştu. Heyecandan alnı ter içinde kaldı. Ahnterini kurulamak için elini cebine sokarak mendilini aradı. Mendil zorlukla çıkıyordu. Ne olmuştu bu mendile?.. Kuvvetle çekti. ve... Cebinden fırlıyan bir paket havada bir kere dönüp yere düştü, açüdı ve bir çift sucuk halının üstüne yayüdı. Bütün misafirler birbirlerine baktılar. Kadmlar mendillerile dudaklarındaki gülümsemeyi gizlemeğe çalıştı lar. Erkekler kahkahalarını tutmak i çin o kadar cebri nefsettiler ki kıpkırmızı kesildiler. Fakat Kontes ona yaşlı gözlerle.. merhametle.. baktı. Zavallı Orsetti hiçbirşey yapmadL Hiçbirşey söylemedi. Sefaletin bu kadar çıplak bir surette ortaya çıkması ve sevdiği kadının buna ağlaması onun kalbini acı acı kanatıyordu. O anda ölmek ona bu insanların karşısında kalmaktan daha kolay geliyordu. Yerden paketi almadı. Ve sonuna kadar bir söz söylemedi. Yalnız kadının önünde iğildi, selâm verdi ve dik a dımlarla salondan dışarı çıktı. Ertesi gün Marki Orsetti Hindistana uzun bir seyahate çıkmış bulunuyor du. Çeviren SÜVEYDA H. Ali Çetinkaya İstanbul Tramvay şirketile yapılan müzakereler hakkındaki sualime de: € Müzakerelerimiz iyi bir safhaya girmiş bulunuyor.> cevabını verdi. İstanbul Telefon şirketi delegelerile de görüşmeler başlamıştır. Ali Çetinkaya bu münasebetle de dedi ki: < îstanbul Telefon şirketi ilk tek » liflerini verdi, tetkik ediyoruz.» Türk ordusu muzafferane Boğaza dayanında Loid Corç düsüyor Ikinci yılın güzünde maceranm sonu geldi. Yunanlılan tam bir hezimete uğratan Türkler, muzafferane Boğaziçi kıyılanna geldiler ve Londra kabinesi o zaman anladı ki Yunan ordusu, Yakınşarkta Ingiliz menfaatlerini, yardımsız, müdafaa etmekte imiş. Loid Corc istifa etti ve ilk nümayişkâr söylevlerinden birinde, Yunan devlet adamlarının zâfmı, beceriksizliğini anlata anlata bitiremedi ve bu facialı maceranm yegâne ve hakikî mes'ulü Venizelosu metetti. Halbuki, şimdi, bu kadar zem ve hücum ettiği Yunan devlet adamları, kendi sözlerini dinlemekten ve dediklerine uymaktan başka birşey yapmamışlardı. Şimdi bu hâdiseleri tarih sırasile takib edelim: Eskişehre karşı yapılan ilk Yunan taarruzu, talihsiz olmuş ve Türk ordusu Sariyanisin tahmin ettiğinden çok yüksek olduğunu göstermişti. Almanlar yeni patlayîcı maddeler mi keşfettiler? (Baştaraft 1 inei aahifede) Muhabirleri karakola görürmüşler, uzun müddet mevkuf tutmuşlar, fabrikaya yaklaşmağa haklan olmadıgını söylemiş lerdir. Gazeteciler, oraya bir facia hakkında tahkikat yapmağa gitmışlerdi. Acaba başka birşey daha mı vardı? Saklanmak istenen nedir? Propaganda Nazırı doktor Göbclsin, fabrika direktörüne gönderdiği telgraf, bu suali ısrarla sormağa insanı mecbur ediyor. Gbbels, telgrafında: «Kazanın kurbanları millî şeref meydanmda askerce ölmüşlerdir» diyor. Korkunc patlayîcı maddeler imalile, Almanyanın millî «erefi arasında ne münasebet var? Acaba Alman kimyagerleri, ordulara aynca bir vükseklik bahşedecek yeni bir madde mi keşfettiler? Ne olursa olsun, bu işteki esran muhafaza etmek için bu kadar fazla tedbirler alınmasının ve gazetelerin bu iş hakkında, resmî tebliğlerden başka bir şey vazmağa mezun olmamalannın pek ta biî bir şey olmadıgını itiraf etmek lâ zımdır. Bu fabrikada çalışan memurlar pek dikkatlice seçilmiştir. Fabrikada gece gündüz durmadan çalışılır. Başka memleketlerde bunun bir benzerini hahrlıyor musunuz? Bu kazanın kurbanlarına karşı sadece acımak istediğimiz şu sırada, daha başka kimselerin kurban olması ihtimalini düsünerek nicin ıstırab duyalım? Almanyanın bütün dünyaya yaydığı bu kâbus ne zaman ortadan kalkacak?» Yunan ordusunun vaziyetî hacatcatyor Tunan ordusunun durumu (vazîyeti) açıktan açığa götüleşmişti. Kıtaat açlıktan ve elbisesizlikten sıkıntı çekiyordu. Yunan haznesi tamtakırdı. Türkler. bilâkis. Fransa ve îtalyadan kuvvetli bir harb malzemesi alıyor ve bu suretle hasımlan için her gün daha tehlikeli oluyorlardı. Türk ordusu, kuvvetli süvari kıt'alan teşkil etmişti. Yunanlıların zayıf hatlanna kat'î bir darbe indirmeğe hazırlanıyordu. Gunaris, îngiliz Dış Işleri Bakamna son bir müracaatte bulundu. Anadoludaki Yunan ordusunu orada tutmak için para istedi; yoksa, Yunan başkumandanlığının mütaleası üzerine, Anadoluda işgal ettiği yerleri, hiç vakit kaybetmeden tahliye edeceğini bildirdi. Filvaki Yunan başkumandanlığı, «.yeni harekât zamanımn yaklaşması ve Türk ordusw nun tazyiki, Yunan kıtaahm en vahim lehlikelere maruz bırakmakta olduğu» fikrinde idi. Düşmanın taarruzu karşısında ve ateş altmda bir geri çekilme yapmağı hatıra bile getirmemek lâzımdı. Başkumandanüğın kanaatince «daha *akit varken, geri çekilmek hâdiselerin tazyikile imkânsız bir hale gelmeden, hemen ricat karar ve tc§ebbüsünü almak gerekti* "Maruf tinema artıgti Lilyan GtşTn gazetemize hediye ettiği resmi Alman Propaganda Bakammn bir diyevi Berlin 17 (Telsizle) Propaganda Bakanı Göbels bugün verdiği bir söylevde Rheinsdorf fabrikasj kazasmda ölen lerin çocuklarmı hükumet hesabma okutturacağını söylemiştir. Kerflün bir ecnebi karikatürü Pahalılıkla mücadelede zafer! (Baş tarafı birinci tahifede) şekerin ıse 39.50 kuruş yerine 28 kuruş fiatle satılacağı beyan edilmektedır. Bu fiat İstanbulda ambarda ve fabrikada vagon içinde teslim fiati olup bütün resim ve vergiler buna dahildir. Perakende fiatlerle yeni tesbit edilen toptan satış fiatleri arasındaki fark bugün müteamil bulunmakta olan ve pera kende satıcıların cari ve normal kâ nnı tesbit eyliyen miktardan ibaret kalacaktır. Bu suretle tesbit edilmiş olan toptan Bir fil tırtında böyle hiç saltn ve perakende fıatler fevkınde satış yanılmadan gidilebileceğini ha ı panlar hakkında ihtikâr yasasının hükikaten zannetmezdim. 1 kümleri tatbik edilecektir. dugunu söyledıklerinden bu fikirden vaz geçtik. Sinema hakkında fikirlerinizi sorabilir miyiz? Çoktanberi «inemadan ayrıldığımı biliyorsunuz. Ben şahsan sessiz sinema ya taraftanm, çünkü sessiz sinemada başh başına hakikî bir san'at vardır. Hal (Muharrir, burada harb harekâtmı buki bugünkü sesli sinema fena bir tiyatkarıştırmış, Eskişehre karşı yapılan ilk rodur. Tiyatroyu taklid etmek istiyen bu taarruz ki biz ona Birinci İnönü muhasinema hakikî san'ati öldürmektedır. rebesi diyoruz; Londra konferansmdan Bir gün yeniden sessiz filimler çev evvel yani 10 ikincikânun 1921 tarihinrileceğini umuyor musunuz? de olmuştu. Sir Bazil Tomsonun birin Bu hususta kat'î birşey söylemek ci diye bahsettiği Eskişehir taarruzu, doğru olamaz. Yalnız şimdi Amerikada îkinci İnönü muharebesidir, ki 26 mart yalnız şarkılı bir sesli sinema cereyanı 1921 de Londra konferansının hemen başlamıştır. Bu cereyan hergün biraz da akabinde, bir baskm şeklinde başlamış ha fazla taraftar kazanmakta olduğun ve 31 mart 1 nisan 1921 de birincisile dan bir gün bu sistemin kabul edileceğini ayni akıbete uğramıştır. Cumhuri umuyorum. Sesli sinema, sinemaya bir yet). çok hududlar koydu, elini kolunu bağla Yunanistan tekrar taarruz ediyor dı. Eskişehir muvaffakiyetsizliği mevziî Lilyan Giş bundan sonra tstanbuldan idi: fakat her Yunan ricati maâlubiyetin bahsederek demiştir ki: Sinemacıhk itibarile İstanbul fevkalâde bir şehirdir. Bu kadar güzel manzaralı şehir az bulunur. Herhalde burada hazırlanan iyi filimlerin bütün dün yada büyük bir rağbet kazanacağındanj eminim. Buraya gelmişken Türk sinemaj cılığı hakkında malumat almağa ve Türk! stüdyosunu gezmeğe çalışacağım.» i Doroti Giş te şunlan söylemiştir: « Dört yaşmda sahneye çıktım ve on yaşımdanberi tiyatro ile sinemada mühim toller oynamağa başladım. Artık yorulduğumdan şimdi istirahat ediyo rum. Son defa olarak kardeşim Lilyanla beraber «İki yetime» filmini çevirdim. Ond|n sonra sinemadan çekildim ve ti yatroda oynamağa başladım.» Lilyan ve Doroti Giş birkaç gün îs tanbulda kaldıktan ve şehrimizi iyice gez^dikten sonra Yunanistan yoluyla Ame rikaya döneceklerdir. (Arkan var) Biga panayırında sıhhî şartlara riayet edilmiyor Biga panaytrından bir görunSf Boluda çarşaf tarihe kanştı Bolu 17 (A.A.) Çarşaflann kaldı rılması hakkında Şarbaylığın verdiği önel (mühlet) dün bitti. Bugün çarşaflar mantoya çevrilmiştir. Artık Bolu da çarşaf tarihe karışmaktadır. Biga (Hususî) Burada her sene kurulmakta olan panayır bu sene de 8 haziranda kuruldu ve 11 haziranda dağıldı. Şehrin Çınarhk denilen geniş meydanında kurulan panayıra her taraftan gelenler iştirak etmiştir. Fakat panayır Istanbulun haftalık pazar yerlerini gölge de bırakacak kadar fenadır. Sıhhî şartlara hiç riayet edilmemekte, yîy^çek, içecek şeyler toz toprak içinde satılmaktadır. Panayır, adeta bir pislik panayıri halinde devam etmiştir. Gelecek sene kurulacak panayırda belediyenin biraz daha dikkatli olması lâzımdır,