5 Adolf HİÜerin Hayatı D FÜTİ) ü l D S l V Zincirli medeniyet Allo.. Allo.. Deyli Ekspresin Kalküta muhabiri konuşuyor: Bugün burada otuz bir Bengalli genc, «Imparator krala isyan» cürmile mah kum oldu. Bunlardan altı ihtilâlci idam edildi. Otekiler onar sene hapıs cezasına çarpıldı. îhtilâli hazırlıyan genclerin gayesi, yerli hükumetle beraber imparator kralın egemenliniği (hükümranlığmı) yıkmaktır. Ihtilâlciler arasında talebe ve köylü çokluktur. u içinde yasadığımız çağı neka* Güzel Istanbula bu sıfatı hiç yarastı sefalet gölgesi yaslı kadınlar, yaşlı erdar da kötülüyoruz! ramadınız, değil mi? Ben de öyle... Bcn kekler... Allı güllü giyinmiş, boyanmış; Şüphesiz, onun da iç sıkari de o güzel adın yanına bu çapaçul ke dünyadan bir şeyler uman yeni yetişmiş biçimsizlikleri, ağır üzüntüleri, can bur» limeleri eklerken icin icin sızladım: du genc kızlar... kulıyan tasaları, göze batan çirkinlikleri Bunlardan sonra bir çerge eğlentisi: yok değil. Ancak, gelip geçmiş çağlar < daklarım acı acı büküldü. Onu (Hursidi * Cihantab) la tartmak istiyen sevgili <'Ne Sağda, solda sıralanan yeşil tümsekİT dan, acaba hangisinde bu kadar götülük' dim» in ruhu da belki bundan kırılacal de eğlenceye gelmiş insan yığınlan... O görülmemiştir? Mısırdaki ehramlann al* tır; amma, ne yapayım, hakikat bu!... caklar, tencereler, semaverler, çay ta tında yatan ölülerden, bizim Karacaahîstanbul; renkler, ışıklar diyarı; perili kımları... Paçavradan çadırlar... Ku medde boy dinlendiren rahmetlilere kagölgeler cenneti; minyatürlii kıyılar örne caklarda pacavrabrdan ayırd edilemiyen dar, bir bir uyandırsak, diriltsek te, söy* ği tstanbul; süslü, güzel, lâkin etekleri cocuklar... Eğlenmek için trenin sağına, leseler.. i düşük bir kadına benziyor... Tıpkı bası soluna dizilmiş erkek, kadın, çocuk, karHitlerin ilk defasmda mimar, sonra Gene de bizim çağımız, inan olsun ki, Allo.. Allo.. Tanın Fas muhabiri na pırlantalar, kulaklarına zümrüdler ta ma kanşık zevksiz bir insan yığını... duvarcı olarak Viyanaya gelişinde, ırk konuşuyor: Tren Kireçburnunu geçmiye başlarken hepsinden üstündür! Ve göğsümüzü gekınmış; gerdanına en değerli incileri dizmeseleleri, eski împaratorluğun tekâmü Fasta isyan çıktı. Asiler bir Fransız miş; vücudünü en ağır kuma.'Iarla süs bu evler, bu mahalleler ve bu insan yı re gere, yasadığımız bu çağın, tansılar lüne engel oluyordu. Kilise, çok kudretli, yüzbaşısını öldürdüler. Fransız kuvvet lemiş; amma, arasıra eteklerinin kenarın ğınları bitti; geniş, yeşil bir kır; beyaz çağı (mucizeler devri) olduğunu ileriys zengin, fakat bozuk ve inandan mahrumlerile asiler çarpışryorlar. îsyan mıntaka dan ihmal edilmis kirli çamaş'rları sar köpüklü, ma\i bir deniz basladı. Arka sürebiliriz. 'i du; entrika ile ve cntrika için yaşıyordu. sı günden güne büyüyor. Fas münevver kan; dizlerinde kırış kırış duran çorap arkaya sıralanan bu çirkinlik kolleksivoGeçenlerde, bir gün, Çamlıcanm duFakat asıl kuvvet. Galiçyadan ve Maleri köylünün başındadır. lannı düzeltmeyi bir türlü beceremiyen nundan, bu korkunc lâbirentten kurtulur ruğunda, bir haftalık yorgunluğumu, çi • caristandan gelip servet yapan, matbua*** gibi kurtuldum; uzun bir nefes aldım. çapaçul bir kadın!... tı, yüksek ticareti, tiyatrolan ve banka Bu şehri temizlemekle, güzelleştirmek menlerın üstüne uzanmış, dinlendiriyor # Ben, çocukluğumu, sürgün bir baba Allo.. Allo.. Fas Sultanı Cezayire lan ele alan Yahudilerde idi. 1873 de giden Akdeniz kumandanını Provens nın oğlu olduğu için îstanbula ayak bas le uğraşanlar: bu işlerden mes'ul olacak dum. Birdenbire, ufukta, birbirini kova* ve 1880 de, şiddetli Yahudi aleyhtarlığı zırhhsında ziyaret etmiştir. Sultan Ami ması yasak edilmi? bir asker olan babarn olanlar, neredesınız? Bu güzel toprağa lıyan beyaz bulutların ardısıra bir çift uhareketleri memleketi sarsmıştı. Hitler, a dışarlarda geçirdim. Gece, gündüz yazık değil mi? îste, eteklerimizin ucun çak göründü. Gitgide tepemin üzerine ralle uzunboylu konuşmuştur. gencliğinde pek az Yahudi görmüştü. evremde ailemin îstanbul hasretini din dan hâlâ kirli çamaşırlarımız sarkıyor; doğru geldiler. Orada, dakikalarca, a * •** Linz Yahudileri, tıpkı Avnıpalılar gıbi iye dinliye Îstanbul sevgisi içimde he hâlâ burusuk çorabiarımızı düzeltmeyi benasırı ve ölümü istihkar edercesine türlü , giviniyorlar, göze çarpmıyorlardı. Zaten Allo.. Allo.. Deyli Kroniklin Irak men doğduğum günden basladı... İstan ceremiyoruz... Demek ki daha bunların Hitler bunları Alman zannediyordu. muhabiri konuşuyor: cambazhklar ettiler. Bu manzara karşı • mldan her gelenin önüne diz çöker; o farkında değiliz; asıl iş burada... Bir Babası Yahudi aleyhtan değildi ve Alman devlet reisi memleket dahilinIrak bedevileri hükumete karşı isyan ;üzel sevgiliden haber sorardım. İstan kere bunları görebilsek... Bir kere bu gör sında yüreğim heyecanla, korku ile ve evde «Yahudi» kelimesini sarfetmezdi. deki seyahatlerinde tayyareyi diğer tmiştir. îngiliz askerleri, yerli hükumet >ul, gözlerimde her gün biraz daha gü meye alışsak... kıvançla çarpmağa koyuldu. O gün, inO, her mezhebi doğru bulan bir adam nakil vantalartna tercih eder. Restni e beraber isyanı yatıştırmak için harekete elleşir, efsaneleşirdi ... Hava alacak bahçesi, parkı olmıyan; sanlığımla bir daha iftihar ettim... '•> dı. Linzdeki okulda gerçi bir Yahudi ta miz Hitler bu teyahatlerinden birinde geçmiştir. Meşrutiyet oldu... Bir gün, bir yaz sa uzaklara gitmiye parası bulunmıyan bu îhtiyar bir kankoca tanırım. Çok gün lebe vardı, lâkin bu talebe hiçbir zaman henditine çiçek veren iki minimini ile **# ıahı mavi dumanlı tepelerden pembe tü! insanlara yazık değil mi? Bu insanlar çogörmüş, saym bir çifttirler. Tanrı kendigörüşürken almmiftır. Hitlerde gayritabiî bir tesir yapmış değilGarblilerin medeniyet maskesi altında ere bürünmüş, altm saçh bir güneş do cuklarını nerede güneslendirsinler; nereAvusturyalı olması meselesi artık zihnini di. aptıkları kanlı savaş, milyonlarla açın arken lstanbula girdim. O gün, o sa Ierde eğlendirsinler? Onlan tencereleri, lerine evlâd vermemiş. Ömürlerinin son kurcalamaz olmuştu. Yahudilerin büsbüBununla beraber, on beş yaşına geldisyan çemberinden geçmiyor. Asırlann bah vapurla Haydarpaşa önlennden ge ocakları, çanaklarile böyle yol ortalarına demlerini, asude geçirmek için, şehirden tün ayn bir millet olduğunu anlamıstı. gi zaman, Hitler, en küçük bir siyasal açlığını çeken asilerin iskelet parmakları, erken değil çocukluğumun, belki bütün dökülmekten kurtarmak o kadar güç bir uzak, Anadolu yakasında bir köye yergörüşmede bile Beni Musa hakkında ki Siyonist Yahudilerle, serbest fikirü Ya medenilerin sahte, çürük maskesine yapı ömrümün de en büyük baş dönmesını iş mi? $u kocaman kırların ortasma bir leşmişlerdir. Erkek 83 yaşındadır, ve yanayeli sözler söylenmekte olduğunu gör hudiler arasında mevcud, gizli fakat var şıyor... Maskenin altındaki hortlak, bu is duymuştum: îstanbul o kadar güzeldi!.. kaç ağac dikilip, birkaç masa, kanape kotağından kımıldıyamaz. Kadın, onun i» dü. Umumiyetle Musevilerin aleyhinde lığı muhakkak olan çarpışmalan, her fır kelet parmaklan koparmak için Asyayı, stanbul, beni bir esir gıbi mavi bulutla nularak halka daha insanca bir hava al ki yaş küçüğüdür, ve değnekle yürür. ' ' olan bu sözler, o tarihte, Hitlere çirkin satta manevî asaletini ilândan geri dur Afrikayı, bir kanlı cehennem yapmak ha rınm arasında eritecek kadar güzeldi!.. dırmayı öğretmek pek büyük bir feda mıyan bir cemaate yakıstıramıyordu. görünmiistü. Hitler, Yahudilerin de dikârlık mı ister? Bir ulusun medeniyeti bir Her ıkısınin de gözleri, kitab, gazete o , zırlığında Amma, ne yazık! Köprüye çıkar çıkğer insanlar gibi medenî kimseler oldu ölçü işidir. Halk arasında yaşama ölçüsü kumak zevkine çoktan veda etmiştir. Amele muhitini tetkik ettiği gibi, so ••• maz, ben mavi göklerımden en acı bir ğuna, ve, bahsini işittiği cefaların, bu akaktaki ve umumî yerlerdeki halkt da tetbirbirine yakm olmazsa, medeniyet ola Yerleri uzak olduğu için gelen gidenleKırmızı derili bir Amerikan Hindlisi. nişle indim. Istanbulun. içinde insanlar maz... Bu sokak ortalannda çerge ku adamlara, sırf mensub olduklan dinin kik ettikçe, her tarafın Yahudilerle dolu ri de nadirdir. Günün birinde, bunlann yaşıyan toprağına ayak basar basmaz, baskahğı yüzünden reva görüldüğüne olduğunu görmeğe basladı. Şehrin mer İspanyanın şark mahalleleri arasındaki ranlar bizim yurddaşlarımızdır; onlara gördüm: îstanbul çok çirkindi... îstanbul evine, ufak tahta bir sandık getirirler. ' kanaat getirmişti. Viyanada bile, ilk za kezinde olduğu kadar Tuna kanalmın şi açlık ve sefaleti gördüğü zaman: basımızı çevirip bakmak bizim borcumuzçok bakımsız, çok siirsizdi.., Ispanyollar, dört yüz senedenberi Şimdi bazan bir düğmeyi çevirmekle, ömanlarda, sokaklarda dolasırken, kah malindeki mahallelerde de Yahudi var dur. •** bize medeniyet getirmeğe geldiler... Buvede veya operada otururken, payitaht dı. Kahveler, tıyatrolar, meydanlar hep Bu yol, ta uzaklardan yurdumuza ge lümü bekliyen bu iki ihtiyarın bakiyei ö , güne kadar medenileşmemize sebeb bizim Aradan yirmi dört yıl geçti... Fakat, len dostlann, düsmanların geçtiği yoldur. mürleri zevke kavutmaktadır. Dünya halkının yÜ7de onunun Yahudilerden Yahudilerle dolu idi. Her eğlence yerinmürekkeb olduğunu farketmemisti. Hat de, sosyalist muhitlerde, afişlerde, cazete kabiliyetsizliğimizi gösterdiler.. Pekâlâ, Istanbulun, arasıra beni hâlâ bululiarına Batı medenivetini almış, kısa bir çağ için nın en güzel müziğini, en ünlü artistle < • ta, Yahudi aleyhtan matbuatın kullan idarehanelerınde Yahudıden gecilrruvor bizim kabiliyetimiz yok. ya medenî îs kanştıran eşsız tabıat güzellığinın yanın de büyük işler yaparak dünyayı kendi rini, yerlerinden kımıldamadan, zevkle * panyolların yarısından fazlası niye aç?.. da insanlarının ayak bastığı yerler pek sine hayran bırakmış bir milleti tanımıya dığı dil bile onun canını sıkıyordu. du. Doktorlar, dişçiler, avukatlar, pro dinliyebiliyorlar. Neşeleri, hayat sevgi • değısmedi... gelenleHn gözlerîne ilk önce bu yol açıPL5 Hitler bu tarihte, en büyük Yahudi a fesörler, şairler, palyaçolar, antikacılar, Niye hâlâ medenileşmemişler?.. demiş. Kırmııı dcrili Hindli, kusurun F*ra E>ün, biraz fıava alınm, biraz dinleni lır. Halbuki bu yol medenî bir kente de leri yeniden canlanmış, ölüm düşüncesi •ieyhtarı olmakla şöhret kazanan doktor hahcılar, kürkçüler, kuyumcular Yahuvans zırhlısınm kumandanını ziyarete gi rim diye küçük bir gezinti yapmak iste ğil, bir çergeye gıriş duygusunu veriyor.. kendılerinden, bu makine sayesinde u • Karl Luegerle tanıştı. di idi. Fedakârlık niye mal olursa olsun, bu zaklaşmıştır... Zevk satanlar Yahudi, kö'ü edebivat den Fasın sultanında, Hindinin racasın dim; bellibaslı bir programım yoktu; \ Lueger, Viyana Belediye reisiydi, ve da, bedevinin emirinde, kendi aşiretinin Sirkeciden Yeşilköye giden trene bin yol düzeltilmelidir. O mahalleler geriye Yahudi aleyhtan olduğu nisbette Yahu çılar Yahudi, fuhuş Yahudi idi. Sokaklste bunlar, birer tansıdan başka birşey dim. Biraz sonra canlar çalındı; «haydi, çekilmeli; tren yolunun iki yanı baştandilerden de dostları vardı. Hitler, önce larda îbranî dili konusuluyordu. Müs reisinde olduğunu bilemiyor. Büyük devtamam!» diye çirkin çirkin haykınldı; başa ağaclık, temiz bir yol olmalı... değildir. leri bu adamm tesiri altında kalır gibi ol tehcen yazılar, kadın ticareti, sahtekâr letlerin sümürge (müstemleke) lerde, Ve bunlara şahid olduğumuz halde, idareleri altındaki halkın yarım milyar tren soluya soluya yürümiye basladı... E Türk toprağı, kapımızdan içeriye ayak makla beraber, gene vicdanının sesine da lık hep Yahudilerin marifeti idi. limdeki kitabı bir yana bıraktım, başımı basan dosta düsmana bizim ünümüze ya el'an, içinde yasadığımız bu asırdan şiHer hangı şekılde olursa olsun bir îe 523 milyon fazla olduğunu, medenî devnışmadan kat'î bir fıkre saplanmamıs pencereye çevirdim; göreceğim şeyler, raşır bir temizlik ve güzellikle görünmelı kâyet eden bizlere «nankör!» den başka nalık yoktu ki, ona bir Yahudi i«stira': et letlere mensub her dört insana müstemlebizzat söylediği gibi «muhakemesile evde birbiri ardısıra gözlerimin önünden uç^ dir... aldızı terbiye arasında miicadele ettiği mis bulunmasm. Pek fazla tereddüd et kede beş nüfus düştüğünü bilmiyor. bir sıfat yaraştıramıyorum. mıya başladılar: Afrikayı, Asyayı emperyalistlerin zin ŞÜKÛFE NlHAL bu sıralarda, Viyana sokaklarının man mekten artık usanmıştı. Kendisi divor ki Ercümend Ekrem TALU Dünyanın en realist, en natüralist san'atzarası kendisine, paha biçilemiyecek hiz «Yahudilerin izini, medenî hayatın her cırine bağlıyan halkalar, yerli zenginle safhasında, san'atin en vüksek muhitinde rın, sultanların şahsî menfaatleridir. Bu kârlarını bir araya toplasak ta kendilerimetler» görmüştiir. zincirler garb medeniyeti maskesi altında ne sefalet ve çirkinlik tablolan yaptırsak, Alelâde bir amele olan Hitler, artık olduğu kadar en az asil kısımlarında da birbirlerine ba^lanırlar.. Zincirin bir hal hiçbiri çirkinliği, sefaleti ve zevksizliği mimarhk sevdasından vaz gecerek in«an takib ederken, hiç ummadığım bir yerde bu kadar bir araya toplıyacak ve bu kakası koparsa, hepsi birden kopar. Kal lan tetkike baslamıştı. Bir gün, sokak bir Yahudi ile karsılaşıyordum. Sosya dar canlı olarak gösterebilecek izerler yakütadaki saraym, Fastaki sultanın, Irak ta, karmakanşık saçları şapkasınm alhn demokrasinin idaresinin de Yahud: elinde olduğunu gördüğüm dakikada, göz taki emirin yerinde durabilmeleri için ratamazlar... Duvar diplerinde bostanımdan sallanan, pejmürde kıhklı bir ihtîyar bu medeniyet zincirini asilerin ayağın sı, çarpuk çurpuk sebze bahçeleri; biçimlerimdeki bağ çözüldü.» gördü. Bu adamm Alman ve ayni za Müstakbel diktatörün en çok şaştığ vurmak, içten gelen bir isyanla şahlanan siz kuyular; incir ağacları altına kıvrılmış, manda Yahudi olup olmadığını düsün kara çarşaflı kadınlar; takunyah, kirİi kafalarını koparmak lâzım. dü. Bu mesele hakkında aklına gelen bü şeylerden biri de, Viyana Marksist mat entarili cocuklar... Dağılmış, çürümüş isMedenî İspanyollann yansından faz tiin ihtimaller üzerinde tamamile malu buatı direktörlerinin, muharrirlerinin ve lasını aç bırakan, Asya ve Afrikadak keletlerin cene kemiklerindeki son diş kımat edinmek maksadile, diğer sahalarda naşirlerinin Yahudi oltnalanydı. iskelet parmaklı asilerin boynunu vurdu nğı gibi, mavi denizin bir kenannda di tatbik ettiği usule müracaat etti ve ha (Arkan var) kilip kalan bir hisar parçası... Gene bir ran hep bu zincirli medenivettir. yatında ilk defa olarak birkaç tane Yaölünün topraklasmıs kaburga kemiklerini SABlHA ZEKERlYYA hudi aleyhtan risale satın aldı. Rısale • andıran birbirinden ayrılmış tahta ev duIzmirde tütün rekoltesi lerin «ilmî esastan» mahrum vazılarla dovarları... Bir yığın yangınyeri ve son nelu oluşu dikkatine çarptı. Bu risaleierin Izmir (Hususî) Bölgemizde tü fesini çoktan vermiş birkaç baca... Son Evlenme lisanına bakılırsa, Yahudi meselesi fev tiin mahsulü yağmur bekliyor. Rekolte Gazetemiz tertıb heyetinden Salüı sesi çoktan kısılmış bir iki yarım minare... kalâde korkulacak derecede büyiik bir şimdiki vaziyete göre 1617 milyon ki Babanın küçük kızı Medıha ile Aka Cam yerine teneke kaplanmış, paçavraKonservatuar muallimlerinin Bursada alınmış resimleri mesele idi. Artık kalabalık arasındaki lo tahmin edıliyor. Eğer yağmur ya Yaşıyanların İdaresinin Büyükada iskelesi memur lar tıkılmış pencereler... Bursa (Hususî) C. H. Partisile Hal İlk konserde Bursanın bütün tanmmıg Yahudileri bir bakışta seçebilmeğe alısmıs j ğarsa rekolte yiikselecektir. gözleri görmediği için birbirlerine sığınlanndan Sadinin evlenmeleri evvelk: kevinin daveü üzerine îstanbul Kon şahsiyetleri bulunmuşlardır. Dinleyici olan Hitler, onlara karşı savrulan ithammış, birbirlerinin üstüne yığılmış birkaç ler arasında Atatürkün hemşiresi Makgıfrı Beykoz Belediye dairesinde yapıl 9 eylul sergisi ları lüzumundan fazla ağır buluyor ve bu garib mezar taşı... îplerde kirli çama servatuarı muallimlerinden mürekkeb bule ile Valimiz Fazlı Güleç te vardı. lzmir (Hususî) Bu yıl 9 eylul ser mış ve tören Salıh Babanm Anadolu şırlar; pencerelerde kirli yorganlar, çar altı kişilik bir grup şehrimize gelmiş ve noktadan, bu ithamlann doğruluğundan Konser veren muallimler; Mes'ud Cegisi panayınna Yugoslavyanın resmen iş hisarındaki evinde kutlulanmıştır. Ye şaflar... Perdelenn arasında kurumuş Tayyare sinemasında konser vermeye mil, Cemal Reşid, Hasan Ferid, Ali Seşüphe ediyordu. ni aileye saadetler dileriz. Fakat, Yahudilerin, Alman, yahud tirak edeceği haber alınmıştır. başını önüne iğerek somurtmuş derd ve' başlamışlardır. Hit!er ne zaman ve mçın Yahudi düşmanı oldu? 14 ETEKLERİ DÜSÜK İSTANBUL Tansılar çağı İlk zamanlar Yahudi aleyhtarlığını çirkin, ağır ve manasız bulmuş, kendi tabirile «Gözlerinin bağı çozülünciye kadar» epey zaman geçmişti Konservatuar muallimlerinin Bursa konserleri zai, Muhittin Sadıktır. Ve Bay Kadrinin hayreti karşısında, Bay Kadri hayret etti: Bay Kadri de bu sefer omuz silkti. Müdahalen, kanma teselli vermekten tediğini söylüyorsun. Buna mâni olan izahat verdi: Neyi apaçık söyliyeceksin? Ferdi devam ediyordu: öteye geçmedikçe, eh, bunda zarar gör yok kü. Ama, senin hakkında, arkadaş ' Çünkü bu akşam yalnızım da.. AyFerdi, bir iskemle çekip, Bay Kadri Bu mukaddemecikten sonra, şimdi mem. Fakat hayatımın içyüzünü deş larının bir ikisinden malumat sormuşum. İ şe biraz rahatsız. nin âdeta burnuna sokulurcasına, yakın sadede geliyorum. Sen her nedense, be meğe başladm mı idi, bak, sana söyli Bu, gayet tabiidir. Birbirimizi seneler 4 oturdu. Mühim bir şey değil a, inşallah? nim hakkımda, daha bidayettenberi fena yeyim ki, buna kat'iyyen tahammül e denberı görmemışiz.. Bugün, aramızda » T Hayır. Sıhhatinden ziyade, sinir Dinle! dedi. Az konuşalım, öz ko bir fikir edindin. Benim fena bir koca ol demem. îşte bunu sana iyice anlatabile ki eski dostluğu tazeliyoruz.. Arada ge î leri bozuk. nuşalım. Önce, gayet kaba bir tarzda duğuma, karımla benim aramda ahenk yim diye, Ayşeden, bu gece bizi yalnız çen uzun müddet zarfmda senin ahlâ 1 reddettikten sonra, senin bu eve kimin sizlik, geçimsizlik bulunduğuna hükmet bırakmasını rica ettim. Herhalde, tekrar kmda, yaşayışında ne gibi değişiklikler i Ferdi misafirine yer gösterdi. Yazan: ısrarile geldiğini bittabi biliyorum. O ilk tin Yahu! Amma da şıksm bu akediyorum: Benim hayatımda hicbir giz olduğunu bilmek te benim hakkımdır sa > Ercümend Ekrem Talu gelişinden sonra da, bu eve girip çıkmakşam!. . dedi. Doğru.. Yanhş.. Her ne ise. Mesele li cihet olmadığından kaygum, herhangi nınm. Bunları bizzat sen bana bildirme * Ve kendisi oturmayıp, odanın içinde tan ne mertebe haz duyduğunu ve bu ak orada değil. Hususî hayaüm, münhası bir sırrın meydana çıkmaması değildir. yince, ben de başka yollardan araştır ' gezinumeğe koyuldu. Bay Kadri bu pek şam benim karşımda somurtuyorsan, bu ran bana, benim şahsıma aid bir keyfi Fakat, herkes gibi, benim de, kendi e dım. Ve bunu da gizli, kapaklı yapmış İnsan, herhangi bir evin kapısından içeriye girerken, orada esmekte olan ha acayip kabul tarzını bir türlü kendine na da sebeb, karşmda ümid ettiğin kim yettir. îşte sen buna burnunu soktun, a vimde, kendim nasıl diliyorsam yaşamak değilrm. Ve itiraf et ki, sen de benim yeseyi bulamayışın olduğunu gene bittabi zizim! hakkımdır. Ben de bu hakkıma hürmet rimde olsaydın, ayni suretle hareket e \ vayı anlamakta ekseriya güçlük çekmez. izah edemiyordu. derdin. Evinin işlerine, kanlık, kocalık Bungün, geçen akşamki neşen yok.. anlamıyor değilim. Benim yerimde baş Bay Kadri, arkadaşının sözünü kes edilmesini istiyorum. Henüz daha antreye adım atar atmaz, kası olmus olsa, bundan, karımla âsika ri: hayatınıza karı«mak bahsine gelince, buNen var Allah aşkına? diye sordu. Bay Kadri, bu dıvarların arasında bir Söz söyledikçe, önceden yavaş ve bir na elbette salâhiyettar değilim. Esasen, ne münasebet tesis etmek istediğine hük Hiç. Nereden çıkarıyorsun, bunu da?. husumet havasının esmekte olduğunu sezaz da müstehzi olan seseinin ahengi de karınla henüz tanıştım. Seni ise, gitgide Bugünlerde montaj olmuyor mu, meder. Lâkin ben.. Ferdi, elüe onu durdurdu: di. Esya bile bu husumetle âdeta mesbu ğişmişti. İfadesinin sonlarına dogru a büsbütün tanıyamaz oluyorum.. O kadar Muhakkırane bir tavırla omuzlarını silk Nereden mi çıkarıyorum? Arka idi. Kendi sırtındaki frak ta, bu havayı yoksa?. deta hiddetli idi. Efendisinin kapısını değişmişsin. Birdenbire duran Ferdi: tikten sonra, devam etti: daşlarımı, usul usul, biçimle sorguya ayrıca teşdid ediyordu. müdafaa eden bir çomar tavrile, Bay Bana bak, azizim! dedi; evime mi Ben, ötedenberi senin bu husus çektiğini bilmiyor muyum, sanki? Aynı Biribirlerinin gözlerinin içine bakıyor i Kadrinin önüne geldi, dıkıldi. Ferdiyi ortalıkta yalnız bulmakla bir safir geldin; pekâlâ! Fakat çok rica ede taki kabiliyetsizliğini ve ahlâk nazariye sosyetede çalışan işçilerin birbirlerile sı lardı. Belliydi ki, biıçok şeyler söyleş sukutu hayale daha uğradı. Ferdi, daha, Ne susuyorsun? dedi. Haydi, ie mek istedikleri halde, sonradan nadim rim, beni böyle ikide birde iğnelemekten lerini pek yakından bildiğim için, asla al kı rabıtaları olduğundan, bu kadar yıllık safa geldin bile demeden: vab ver. vaz gec. Zaten ben de bu akşam sana dırmam. Ahlâk, senin evvel, ahır biricik tecrübelerinle haberdar olamadın mı? olmamak için bundan içtinab ediyorlar Allah, Allah! Benimle başbaşa her şeyi, apaçık söylemeğe niyetleniyor sevgindir. Ona hiyanet edemezsin. Maamafih, onun orası lâzırn değil. Be Cevab mı? Ne cevab istiyorsun? oturmak için frak m> aiydın? diye sordu. dum. İlkin, ellerinde hafif bir titreme duyan nim sana söylemek istedığim şudur: Kendi evinde, dilediğin gibi yaşamak is(Arkan var) 'Cumhuriyet,, in tefrikası: 24 Bu Gönül Böyîe Sevdi